Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Güzel yazilar - - Bir yaz sonu gibidir aşk.- - (http://localhost/forum/showthread.php?t=4891)

05.03.2009 00:18

kırarız birbirimizi
incitiriz
ah istemeyerek, istemeyerek



seviliriz reddederiz
severiz istenmeyiz
ah istemeyerek, istemeyerek


değişmek gerek
oysa büyümek gerek
düşlerimiz çocuk
kendimiz çocuk
kaç aşktan,
kaç dostluktan
kaç oyundan kovulduk
ah istemeyerek, istemeyerek


kötü değiliz
belki mızıkçıyız biraz
yalancı neşeler
saçma düşlerle avunduk
kızdık mı
küstük mü
hırçınlaşırız
ah istemeyerek, istemeyerek






murathan mungan

05.03.2009 00:21

BENDE SANA YETECEK KADAR BEN KALMADI

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe da çay tadında....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında...

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...

Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
... Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:

Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...





Yilmaz Erdogan

10.03.2009 14:28

Unreife Liebe sagt:
"Ich liebe dich,
weil ich dich brauche."

Reife Liebe sagt:
Ich brauche dich,
weil ich dich liebe."



Erich Fromm

20.05.2009 18:47

Niyet yerinde, henüz yörüngesini sasirmamis daha.Tek düsüncem killarin sert olmasi..Tahris yapar mi hesabi ? Hem bu kalin dudaklar ...!
Olur mu ? Olmaz mi ? Olur-olmaz gibimsi düsüncelere dalmadan önce...
-Nerden ?
~Agumbu !
-O ne ?
~Portekiz!
-Almanca ?
~a little
-ilelebet ?
~a little
-Wie jetzt minakoim ?
~ich wenig deutsch
-Amumbu?
~Agumbu !
-Wodka-Mango ?
~Okay!
-Adin ne ?
~Maria !
-Soyadin ne ?
~häää?
-Yok bisey!

Helmut sen ne icersin ? Wodka-Fanta! yok abi fanta.Mango olur mu ? Veronika sende mi wodka-mango lan? Lan ne demek ? Buz ister misin ? ohh evet buz da koy...Hepinize koyim mi buz ?
Koy...

O kadar meyhane varken cadde de,internet-cafenin göt kadar kücük barina düsmüs bir helmut,bir veronika bir de Maria! Agumbulu Maria...Agumbu diye bi ülke yok,yani var da ismi Agumbu diil ülkenin,baska bisi...Ama simdi aklima gelmiyor...Icinde Am`a benzer ugumsu bisiler vardi..Also Agumbu ...Maria ne dediyse dedi artik ama ben "Amumbu"diye lafi seyimden anladigim icin kocaman kocaman baktim ne gösterecek diye...
Sadece bembeyaz dislerini gösterdi...Los isikta neon isiklari gibi parlayan dislerini...Zkerim ben bunu bu gece diye bisi gecti aklimdan...
Herkes wodkasini fanta ile icmek istiyor ama dolapta fanta yok...Hersey var ama fanta yok...
-Mango-Wodka?
~Tamam mangolu wodka ver.
Veronika Timo`nun annesi.Timo kücük sipa, Helmut`un oglu...
Iceriz lan biz bu gece! Veronika,kirk yaslarinda,kimilerine göre bomba gibi kari,Helmut`a göre bas agrisi.Bir zenci kiz,bir bendeniz ve iki alman.
Iki adet de Black-Mango!
Maria`nin almancasi cok az ...Helmut ve Veronika`nin almancasi idare eder...
Benim Almancam ? Ihr seit alle Arschlöcher! yazacak kadar küstah.
Bir sise wodka kendisini bosluga birakmis bombos olmus.Benim kirmizi sarabim ise kendi denizinde kivriliyor.Ve phantanin yerini bübük bir olgunlukla dolduran "mango" (dolduran ne güzel bi kelime di mi ? tersi de söyle ; bosolduran) "esprinin anasini zktim yine gece gece ..Bin stolz auf mich!

Kim tutar beni ? Senin sahte arkadasligin mi ? Du kannst mich mal kreuz weise...Neyse senin konuyla bi alakan yok ...Aslinda senin hic biseyle alakan yok ama hicbiseylik sana o kadar yakin ki...

Dialoglardan aklimda fazla bisi kalmamis...Veronika`nin bana "du bist ein Arschloch aber ein ehrliche..." demesi umrumda degildi...Gecenin esprisi mango oldu...Her biri "serefe" yerine mango diyerek tokusturdu kadehini.
Mango oraya mango buraya...
Veronika ucusa gecmis kocasina ;
Hadi sen eve git köpegi gezdirmeye cikar ben de jackle Maria`yi evine götürüyüm diyor...Helmut "ben merdivenleri nasil cikcam bu saat de diye hayiflaniyor...
Maria Amelda Mendes hanim benden "fayir" istiyor...fayir ne lan ? Feuer!
Aha,fire desene lan suna...
Nerden bulcam ben simdi Fayir`i...? Diye düsünmememi gerektirmeyecek kadar cakmak vardi theke de...Ama aklimda mangolar var ...
"Black Mangos"
Agzinda sigara ates bekler Maria Almeda Mendes hanim...
Jack gömleginin üst dügmelerinden ikisini acar.Atesi gösterir Amelda hanima...Sigarasinin ucunu,kenarlari ates seklinde süslenmis "F" harfi dövmesinin üzerine bastirir ve icine ceker...
Yanmaz!
Veronika soruyor simdi; "black mangos" ne ?
-Maria`nin memeleri.
Sonra iki kisi birden yerden toplar Veronikayi...Gülme krizi gecene kadar mango lafi edlimez artik...Maria anlamadigi icin tekrar sorar
"what is black mangos"
-Memelerin!
~?
-Deine Busen ! Titten !
~?
Ne söylesem nafile! Anlamiyor.
Günah benden gider...Kazaginin yakasini asagi dogru cekerim,siyah mangonun birisi karsimda durur...Isirmak isterim hemen oracikta...
Tatli bir gülümseme ve elinin tersi ile yüzümü oksayarak geri itmesi...
Veronika`nin serzenisleri; "Rahat birak kizin mangolarini" Üclü yapmaya ne dersin? Siktir git derim! Hööö? Nein danke!
vakit gec olur...Gecer vakit...Eve gitme vakti...hangi eve ?
Herkes kendi evine...Ama ben siyah mangolarin tadini almadan uyuyamam.
Kimin evine ? Veronika Helmut`un evine Helmut kendi evine.Ben Amelda`nin evine...
Girsem mi diye sormama gerek kalmayacak bir kuvvetle kapidan iceri cekilen elim ve elimin ardindan sürüklenen ben!
Icerisi aydinlik.Kapat lambalari.
-Sarap ?
~Var
-Ver.Sen de icer misin ?
~Bir yudum.
Mum yok evinde.Belki de vardi keske sorsaydim...Ya da, iyiki sormamisim.
Antre`den gelen isik gölgelerin sahiplerini ayirt etmeme yetiyor.
-Gösterir misin bana blcak mangolarini ?
~buyur?
...
Cok konusuyorum bazen hem de gereksiz...yere düsen kazak,cikardigi cizmeler ve parlayan ayak bilekligi...Agumba mi Amumba mi -herneyse ülkesinden-alinmis bir ayak bilekligi...Siyah ayak gümüs bileklik...
Siktiret mangolari...Su ayaklarin güzelligine bak!
Yuh artik...BakmaNgo var yukarida...Beyaz giyme toz olur! Yalan.Toz yok.
Uclari azami sertlikte...
Dilim kendi halinde...Black Mangolardan göbegine in...Simdi kasiklarina ama ya sertse killari? Belki de yoktur killari.Hersey karanlik...Yüzümü kapatan mangolar ve onlarin sarktigi agac, hepsi karanlik.Her dokunusta titremeyen ama titremis numarasi yapan ben...Titremiyorum.Sex insani titretmiyor icinde sevgi olmayinca.
Sarap sisesi elimde ciktim disari.Gitme yakarislari etkisiz.Elimi cebime sokup,önümdeki kabarikliga bir sekil verdim.montumun yakasini toparladim.Yagmur yagsa kendimi james dean diil ama en azindan ferdi tayfura benzetecektim biraz."her adim atista yüregim sizlar,sensiz bombos kaldi bak bizim sokaklar" diye cigirmadiysam yagmursuzluktandi inan.
iki yüz metre yürüdüm belki hic bisey düsünmeden...Ne siyah mangolar vardi aklimda ne de Veronikanin üclü teklifi...Ama bu sefer elimi pantolonumdan iceri sokmak zorunda kaldim.Adamin biri kendisini tutamiyordu.Maria Amelda Mendes`in icine girmek icin atan hiyarin aklina sen düsmüstün bir kere.O`na dokundugum da bütün sicakligin sah`a kalkti sanki...Black Mangolar avucumun icindeyken kendisini tutan hiyar sen aklima düsünce vahsilesti...Seni düsünerek bosaldim asansörde.Bu sari odaya girecek cesareti bile bulamadim kendimde,icimdeki pisligi bu sari odaya akitmak korkunc geldi birden...
Senden kalan son hatirayi da bu gece becerdim.



jack

27.05.2009 14:55

Sefil Düşünceler ve küçüklükler arasında kaybolup, hayattaki büyük sırrı çözemedik, soru da cevapsız ve acımasız kalakaldı: Nasıl yaşadın, neden öyle yaşadın, neyi yapabilecekken yapmadın, başka bir yol, başka bir anlam arıyordun, yanlış zilleri, yanlış kapıları çaldın, yanlış yollara saptın, yanlış insanları sevdin, yanlış yataklarda uyudun, yanlış evlerde yaşadın. Neden hayal ettiklerini, düşündüklerini bu kadar küçümsüyorsun?"

Kızıla Boyalı Saçlar / Kostas Mourselas

27.05.2009 14:56

''En koyu yalnızlık bile bir tanığa ihtiyaç duyar'' demiş Cemal Süreyya günlüğünde...
Peki yıllarca beklemiş bir kahkahanın,nice dertlerden sonra ferahlamış bir kalbin,çalışa çalışa nasır tutmuş
sevinçli parmaklarında birer tanığa ihtiyacı yokmu?
Ya da şöyle sorayım:sadece ve sadece ''kötü gün dostu'' olmak ta birazda dostlarımızın acılarına tanıklık
etmenin verdiği karanlık bir lezzetmi var?



A.Ş.K neyin kısaltması / Tuna KİREMİTÇİ

27.05.2009 15:13

Küçük şeyler büyük şeylerin TOHUMUDUR


Büyüğe küçükle erişilir..

Şarkı istiyorsan notalara , ağaç istiyorsan tohuma , mutlu tablo içinde kücük firca darbelerine yönelmelisin..

Kaybımız ve kazancımız hep küçük şeyler yüzünden olur...

Tek bir adım at! Bir adım küçük değil...En uzun yolculuğa bile bir adımla başlanır...
Sadece bir adım!Kendini bulmak içn kollarında gerçeğin,bak şimdi tam zamanı...



Küçük Şey Yoktur/ Kemal URAL


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 11:54 Uhr.