Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

16.12.2003 12:57

o.T.
 
kuzum, sosyalistlerin tesirinde kalma. milletimi seviyorum, milliyetciyim demem diger milletlerden nefret etmem anlamina gelmez. makalenin sonundaki üstad (kisakürek)in müthis ölcüsünü sindire sindire anlamaya calis.

16.12.2003 13:05

o.T.
 
sosyalistlerin tesirinde kalacak en son insan benim inan buna

dinim bana irkci hisleri yasakliyorsa konu burda kapanir.

ama zaten üstadin milliyetcilikten kasti irkcilik degildir.eminim.

neyse.

cidam 16.12.2003 13:11

Islam ve Milliyetcilik
 
Milliyetcilik kavrami, özellikle yurtdisinda yasayanlar tarafindan, cogu zaman, irkcilikla karistirilmaktadir. Oysa milliyetciligin, irkcililikla hic bir ilgisi yoktur.
Milliyetci, yurtseverdir sadece, vatanini sever. Baska milletlere düsmandir diye bir kaide yoktur.
Milliyetci ve irkci kelimeleri arasinda yasanan bu kavram kargasasi, (bence) nasyonalsosyalizmin bir etkeni. Yurtdisinda yasayanlarda, milliyetci kavrami, nasyonalsosyalist cagrisimi uyandirir genelde.

Gelelim simdi Islam`in, milliyetcilige bakisina:
Tanri bizleri tek millet olarak yaratmadi, cesitli kavimler olusturdu. Kavim de, millet demektir. Hatta Kur`an`da da bununla ilgili bir ayet yer almaktadir. Tam hatirlamiyorum, ama icerik suna benzer bir sey olmali: "Allah isteseydi hepinizi tek bir seriata bagli, tek bir kavim, yapardi."
Yapmadigina göre de, insanlarin milletlere ayrilmasini istemis demek. Eee, milletini sevmekten daha dogal bir sey olamayacagina göre de, milliyetcilik duygusunun Islam`da yeri yoktur, demek, ne kadar dogru olabilir?

Islam, tüm Müslümanlarin bir cati altinda toplanmasini istiyor, dogru, ama bunun icin soyut, tek bir devletin kurulmasi gerektigini buyurmuyor.
Olay dayanismada biter....

eysevgili 16.12.2003 13:32

Hatti ülkesinin bin tanrisi
 
Hatti Ülkesinin Bin Tanrisi

Hititler pek çok dini birbirleriyle kaynastirarak inanç dünyasini bir çesit federatif anlayisla bütülüge ulastirmisti. Hitit tabletlerinde sik sik "Hatti ülkesinin bin tanrisindan" sözedilir. Metinlerdeki uzun tanri listeleri göz önüne alindiginda bu ifadenin pek abartili olmadigi söylenebilir. Hitit egemenligindeki her beylikte tanrilarin degisik tanimlamalari ve çesitlemeleri bulunuyordu. Hatti, Luvi, Pala, Hurri ve Mezopotamya?nin tanrilari baska baska adlar tasimalarina karsin, birbirlerine kosut tiplerden olusuyorlardi. Nitekim, Hitit metinlerinde "bütün gök tanrilari", "bütün istarlar" gibi ifadeler yer almaktadir. Yine Hitit metinlerinden, Hititlerin yerel tanrilara saygi duyduklarini ve bu hosgörüyü krallik çikarlari dogrultusunda gelistirmis olduklarini ögreniyoruz. iii. Hattusili (1275 ? 1250) döneminde Hitit dininde Hurri etkisi iyice artti. iii. Hattusili?nin oglu iV. Tuthaliya döneminde kurulmus olan Yazilikaya Açikhava Tapinagindaki Tanrilar tümüyle Hurri adlari tasimaktadirlar.

Firtina Tanrisi. Bazalt tasindan kabartma. (M.Ö. 14. - 13. yy.)

Hititlerde bas tanri Firtina (Gök) Tanrisi idi. Firtina Tanrisi, bas tanriça ile birlikte federal Hitit Devletinin en önemli birlestirici gücünü olusturuyordu. Ona hem yerli Hatti ve Hurri halklari, hem de Anadolu"ya göçen Hint- Avrupali Hititler tapiyorlardi. Hitit metinlerindeki "siu" sözcügü Yunancadaki "zeus" ve Latincedeki "deus"un karsiligidir. Ancak siu belirli bir tanrinin adi olmayip, Latincedeki gibi yalnizca tanri anlaminda kullaniliyordu. Firtina Tanrisina Hattiler "Taru", Hurriler "Tesup" diyordu. Hitit hiyerogliflerindeki isaretler ise Prof. Dr. Sedat Alp"e göre "Tarhu", "Tarhuna" ya da "Tarhunt" diye okunuyordu.

Firtina Tanrisi metinlerdeki tasvirlerde ve sanat eserlerinde daglar üzerinde durmaktadir. Hititler daglari kutsal sayiyorlar ve onlara tapiyorlardi. Hatti kökenli Tuthaliya, Arnuvanda ve Ammuna kutsal daglarin adlariydi ve krallara ad olmuslardi. Firtina Tanrisinin en önemli simgesi ise bogadir. Boga, Orta Tunç Çagi"nda Anadolu"da gök tanrisinin kendisiydi. Hatti dini ise, Eski Tunç çaginin zoomorph denilen hayvan biçimli tanri inanisi yerine, insan kilikli inanca sahipti. Hititler Hattilerin etkisiyle anthropomorph, insan kilikli tanri inancina geçtiklerinde, hangi tanriyi kastettiklerini anlatmak için her insan kilikli tanriyi, onun hayvan biçimli karsiligiyla tasvir ediyorlardi. Anadoluda Hititlere ait bogayla Firtina Tanrisini iliskilendiren çesitli tasvirlere raslanmistir.

Geyik üzerinde duran tanri. (M.Ö. 14. - 13. yy.)

Disi tanriya tapma gelenegi Anadolu?da Yeni Tas Çagi boyunca egemendi. Hatta o dönemde kadin tanri bas tanriydi. Hattilerin "Vurusemu", Hurrilerin "Hepat", Hititlerin "Arinna?nin günes tanriçasi", Geç Hititlerin "Kupaba" ve Yunanlarin "Kybele" olarak adlandirdiklari tanriçalar ayni gelenegin ürünleridir. Arinna"nin günes tanriçasi ile Firtina Tanrisi birbirlerinin esi idiler ve tüm tasvirlerde koca sagda, karisi solda yeralmaktadir. Bir metinden ögrendigimize göre Hititlerde de, modern protokolde oldugu gibi, sag yön daha önemli idi. Zaten bu gelenek Roma"ya da Anadolu"dan gelmistir [E. Akurgal].

***************
William Golding; Tercüme: Mina Urgan
Adam Yayınları;
Türkçe (Orijinal Dili İngilizce) 225 s. 13.5 x 19.5 cm. İstanbul, Kasım 1996 ISBN: 9754180539, İlk Baskı: 1979, Adam Yayınları"nda 1. Baskı: Ekim 1983, 10. Baskı
ISBN No: 975-418-053-9

"Sineklerin Tanrısı", günümüzde bir atom savası sırasında, ıssız bir adaya düsen bir avuç okul çocugunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklasarak, insan yaradılısının temelindeki korkunç bir gerçegi ortaya koymalarını dile getirir. Konusu, R. M. Ballantyne"ın Mercan Adası gibi essiz bir mercan adasının cenneti andıran ortamında baslayan bu roman, çagdas toplumlardaki çöküntünün, insan yaradılısındaki köklerini gözönüne sermek amacıyla Mercan Adası"ndaki duygusal iyimserlikten apayrı bir yönde gelisir. Uygar insanın yüreginde gizlenen karanlıgı deserken "Sineklerin Tanrısı"; daha çok Conrad"ın kısa romanı "Karanlıgın Yüregi"ni andırır. Golding"in romanındaki çocuklar da baslangıçta tıpkı Kurtz gibi, uygar toplumun baskılarından uzak bir örnek düzen kurmak isterlerken, gitgide hayvanlasır, korkunç bir kisilige bürünürler. Bu yönüyle Sineklerin Tanrısı"nın Mercan Adası ile öbür ıssız ada serüvenlerinden ayrıldıgı en önemli nokta, ıssız ada yasamının çetin güçlüklerini ya da mutlulugunu anlatmaktan daha çok, bir insanlık durumunu, kisiler arasındaki çatısma aracılıgıyla ortaya koymaya çalısmasıdır.
**********

Siz tanriyi hangi anlamda kullanirsaniz kullanin günümüz dünyasindan tanri = insanlarin uydurdugu seyler için kullaniliyor,burdaki çokbasit bir örnek size.
Sorulaniza cevap verme geregi duymuyorum çünkü siz bilerek ve isteyerek Allah"a -hasa- tanri dediginiz için sizinle yapabilecegim bir fikir alisverisi yok,öyleyse sizinle nicin vakit kaybedeyim ki.

aliconda 16.12.2003 16:46

Farkindamisin ?
 
Kendi söyledigini ve düsüncelerini kendin baltaliyorsun!

aliconda 16.12.2003 17:10

o.T.
 
&gt&gtülkesini sevmek baska ama bu hisleri abartarak baska milletlere adeta nefret duymak haramdir.&lt&lt

Sorry, das ich dir beipflichten muss.

&gt&gtYüce imparatorlugumuz tam 300 macarasistanda kalmistir.günlük hayata gecen bir kac kelimeden baska (ki bu degisik milletlerin bir arada yasamalari sonucu ortaya cikan cok dogal bir linguistik gercektir)hic bir macarli türkceyi bir marokolunun fransizcayi konustugu gibi konusmaz.&lt&lt

Yanliz 300 sene Macaristanda kaldigi icin degil. Macar halki bir Turk-Tatar halki. Onlarin dili finnisch-ugrisch diye tanilan bir Turk dilidir.

&gt&gtdiger milletlerden nefret etmem asla-ama bir ingiliz veya fransiz atalarimin ne tirnagi ne de cöpü olabilir. (siehe deren unterdrückung,ausbeutung der kolonialstaaten....)&lt&lt

Bende Ingiliz ve Fransizlari Atalarimizdan fazla görmem, ama asagilamam da!
Senin verdigin "Neden" de bence dogru degil!
Cünkü bizim Osmanli Padisahlarimiz da "Melek" degildi!
Auch Sie haben Kolonialismus betrieben!
Wir wäre es, auch unsere eigenen dunklen Kapitel zu akzeptieren?

&gt&gt(Allah ordumuzu korusun)&lt&lt

Darfst du gerne wünschen.

roman 16.12.2003 17:54

Allah,Allah, bundan daha güzel,
 
Mizah olabilirmi???

Üçüncü sınıf ve çok ilkel. Bir milliyetçi, milliyetçiliği ancak bu kadar böyle bilim dışı açıklar.

Devam et Çiğdem bu saçmalıklarına lüüüüüütfeen!!!!

16.12.2003 19:52

lol
 
hirn möge regnen im neuen jahr des abendlandes!!ganz viel hirn.



takma kafana arkadas ;) böyle seyler burda normaldir.pc"si olan yaziyo.

16.12.2003 20:16

o.T.
 
bu kadar baris bilgileri henüz kavramayi basaramayan hurafa beyinleri konu etmen bile hata.

Allah c.c. ile tanri sifatlari arasindaki farki bile hala kavrayamayan ve (güya!) sadece güzel buldugu icin noel vakti evine noel agaci diken müsriklere ortalikta müslüman diye dolasanlara biz aciz kullar nasil yardim edebiliriz saniyorsun ;)


müsrik dedim ama dogru mu bilmiyorum.belki Allah (cc) katinda bu palyacolar coktan dinden cikmistir bile.büyük bir ihtimal bu.

saygilar.

cidam 16.12.2003 22:37

Teşekkür ederim :-)
 
Demek, istediğimi başarabilmişim, milliyetçiliği, en basit haliyle tarif edebilmişim :-)
Gayem sosyolojik bir yaklaşım, milliyetçiliği/ulusçuluğu irdelemek olsaydı, yazımı buraya değil, başka bir bölüme eklerdim. (Ama bununla ne demek istediğimi, ancak konuya bağlı kalmağı bilenler anlar....)

Bu yazımsa "İslam`la milliyetçilik hiç bir şekilde bağdaşmaz", diyenlere yönelikti. Yani, esas konu İslam, bilmem şimdi daha iyi anlayabildin mi....










Murat`a, selam iletmemi istememişsin bu defa. Bunu bir gelişme olarak algılasam da, yanılgıların sürüyor. Yine yanlış tahmin yürüttün. Adım Çiğdem değil. Çıdam sadece rumuzum ve Çiğdem ismiyle hiç bir bir ilgisi yok. Çıdam`ı farklı farklı şekillere sokmaya çalışanlara da ufak bir açıklama getireyim: Çıdam, eski Türkçe`dir ve sabır/metanet demektir.

cidam 16.12.2003 22:45

Gök tanrısı vb
 
Bu kadar zahmete girmenize gerek yoktu.
Mitolojide politeizm inancı hâkimdi, yazsaydınız yeterli olurdu :-)

Yalnız bir kez daha dikkatinizi çekerim, şahadet getiren herkes, "Tanrı`dan başka tapacak yoktur ve Hz. Muhammed onun kulu ve peygamberidir" fikrini benimser. Diğer tanrılara inanmaz.
Ayrıca şuna da dikkat ediniz: Dişi tanrı, sinek tanrısı, fırtına tanrısı, gök tanrısı vs....
Hepsinin bir eki vardir. Hiç biri ,tek olan, o TANRI değildir!

"Tanrı" dememi, küfür olarak algılamanıza hâlâ gülüyorum. Ama bir yandan da soruyorum kendime, gerçekten ciddi mi? Ne bileyim, Tanrı`yı sövgü kabul eden kimseye rastlamamıştım daha :-)

kolaygelsin 17.12.2003 09:25

Kırıcı olmadan
 
Arkadaşlar,
Ben bu bölüme münakaşa etmek,insanları kırmak için girmiyorum,
Maksadım;
"Din nasihattır" sözü mucibince bildiklerimi tazelemek, bilmediklerimi öğrenmektir. Ve sağlam kaynaklardan olan bilgileri, arkadaşlarla paylaşmak. Yoksa, büyük alimlerin, müctehidlerin verdikleri hükümleri tartışmak ne haddimize...
DİNİ KONULAR FARKLI
Dini hususlar; hiçbir zaman futbol, politika veya başka konularla mukayese edilemez.
O bakımdan, dini konularda hepimizin çok dikkatli olması gerekir. Bizim işimiz, karar vermek, hüküm vermek değil de, verilen hükümleri aktarmak olmalıdır. Bilhassa itikadi konularda hassas olmalıyız. Günahımız, noksanlıklarımız çok olabilir. Yeter ki bilmediğimizi bilenlerden olalım. "Sadece doğruyu ben biliyorum" diyen zaten makbul değil.
Ben şahsen,Osmanlı devrinde yazılmış, muteber kitapları kaynak (Ey Oğul ilmihali, mızraklı ilmihal), almaya çalışıyorum. (İmamı Gazali, İmamı Rabbani gibi onbinlerce alim ve eserlerini bize ulaştırmışlar)
İslamiyet"te çözülmemiş bir mesele yotur. Mesela İmamı Azam hazretlerinin 500 bin meseleyi çözdüğü bildirilmiştir. O"nun yetiştirdiği yüzlerce müctehid ve büyük alim bizleri büyük müşkülattan kurtarmışlardır.

Hepsinden Allah razı olsun..

"Kötü söz sahibininidir, Kabın içinde ne varsa dışarıya o sızar, münakaşa dostla dostluğu giderir, düşmanla düşmanlığı arttırır" sözlerini gözönüne alarak birbirimize daha itidalli olmaya çalışmalıyız.

Sözü fazla uzatmadan saygılar sunuyorum.

nejo 17.12.2003 10:18

95% der Einträge hier sind C & P o.T.
 
ohne Text

17.12.2003 10:28

der macht immer copy&paste lol o.T.
 
ohne Text

cidam 17.12.2003 13:55

Burası....
 
İyi niyetine inanıyorum, ama buranın işlevini kavrayamamışsın gibi. Burası bir forum, bir tartışma platformu, kullanıcıların, fikir alışverişinde bulunabilmeleri için açılan bir bölüm.

Buraya yazı eklediğinde anda, gelen/gelebilecek her türlü yorumu göz önüne almalısın. "Haşa, dini konular tartışmak, ne haddimize", diyemezsin. Yazıyı foruma eklediğin anda, konuyu tartışmaya açmış oluyorsun.
İstediğim bu değil, diyorsan, yanlış yerdesin. Yazılarını, board`a/panele eklemen daha doğru olacak belki de.
Sana önceleri de yazmıştım, yardım bölümüne girip, forum kurallarını okursan, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın. Ve copy paste`ın da aslında yasak olduğunu göreceksin....

Yazınla ilgili düşüncelerime gelince, sana katılmıyorum. Bir şeyi, hele hele söz konusu dinse, ancak irdeleyerek anlarsın. Anlamak için de soru sormak lâzım. Bir başkası (kul) dedi diye, körü körüne inanılmamalı her şeye. Kıyaslayarak, araştırarak, doğruyu bulmayı/ayırt etmeyi öğreneceksin. Senin de yazmış olduğun gibi, din diger alanlara benzemez. Dinde esas olan inançtır, inancını sağlamlaştırmanın tek yolu da, dini öğrenmekten/irdelemekten/anlamaktan geçer.

aliconda 17.12.2003 14:07

Vayyy Beeee
 
Evde doganlar kayida gecmiyor o zaman heheheheh

Daha neler varmis !!!
LOL

Benim Sahidim yok ... koruyucum da yok ...
... demek ki ne Seytan, nede Melekler icin enteressanim ... acaba niye !?!

Onlari hice saydigim icin?

HEHHEHE

kolaygelsin 17.12.2003 16:32

dört çeşit insan
 
İmam-ı Gazalî hazretleri insanları dört kısma ayırmaktadır:
1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenler.
2- Şiddet, zulüm ile hareket edenler.
3- Hile ile etrafındakileri aldatanlar.
4- Güzel ahlâk sahibi olan, gerçek müslümanlar.

17.12.2003 19:48

imama gazalide kimmis ?
 
sen zaman tunelinden mi ciktin yoksa baska gezegendenmi geldin `?
okuyacak baska sacma sapan kitab bulam&ltdini8zmi ?

17.12.2003 19:55

YAhudilesmis Müslümanlar !!
 
;)
burdaki yazilardan anlasiliyorki burada yine yahudilesmis müslümanlar var !
kuran dini islam diye... atálarindan kalma sacma sapan kitaplardan cikardiklari sacma sapan kurallari din kurallari diye yutturup insanlari manupile ediyorlar !
din adamlarini alimlerini kutsayip putperest olmaniz icin sizleri kandirioyrlar.. ve islam diye israiliyat kanunlarinini size yutturuyorlar..yaqzdiklari seylerin cogunun kuran dayanagi yoktur...
Yasin( 36) 62 şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

17.12.2003 20:02

büyük alim kücük alim büyük PUT kücükPUT
 
hükümü koyan sadece allahtir..senin peygamber diye taptigin kisiler bile hük+üm koyamaz hük+üm veremez sadece birer elcidirler !
hal böyle iken bakiyorum sen küyük h+ük+ümc+ü alim b+y+ük h+k+mc+ alim bilmem k+c+k put orta put diye cok güzel putperestlik bataginin icindesin !
en kisa zamanda bu sacma sapan dini unut ve sadece kurana dön..inancini bir tek allaha özgüllestir..
birak su alimleri hacilari hiocalari mizraklari ilmihalleri sacmaliklari..
ondan baska hükm verici istersen putperest bir inanca sahibsin demektir !
inanmiyorsan ac kurani oku.. ama nerde..sen nerde kuran oku a nerde sen ancak gecmis putlarin alimlerin fantasilerini okuyorsundur ..sira kurana zor gelir ;)

aliconda 17.12.2003 20:35

Provokateur !
 
LOL

aliconda 17.12.2003 20:36

... und wo bin ich ? o.T.
 
ohne Text

aliconda 17.12.2003 20:40

Senin icin x"tra
 
bir site acmak gerek!

Burada Din üzerinden Sorular/Cevaplar olmasi gererk?!?

Veya üyelerin din ilen arasi!

Sureleri saymak ne anlama geliyor?

Tabiiki provoke ediyorsun!

Her Sure icin artik bende bir sey yazacagim! (Korkma bulurum, Magna Charta, Fenerbahce Tüzügü, Trafikkurallari, Yemek pisirme tavsiyeleri!)

Keyfiniz bilir!

Zaten kafam bozuk bari size catarim!

Ne mutlu Fenerbahceliyim diyene!
Al" der BÖHZE !

17.12.2003 21:23

!
 
bu soruyu bu sekilde sorduguna göre yahudilesmis müslümanlardan biri de sen olmalisin ?!


Imam Gazali hz.nin kim oldugunu ögrenmek istiyorsan,oku ve arastir.hem ögrenmis olursun hemde hayata bakisin degisir( veya gelisir!)

gb de birine sakal takarak müslümanlik taslama.

böyle büyük bir üstad"a hakaret etme sakin bir daha.

17.12.2003 21:27

cok güzel
 
sana kesinlikle hak veriyorum...

Peygamber efendimiz bir hadisi serifine zaten "tartismamamizi" bize öneriyor.hele hele dini konularda eminsen-karsindaki cahili alipte onunla münakasaya girme diyor.

cidam 17.12.2003 23:08

Bak sen, kimler foruma teşrif etmiş....
 
Her yazısında "put; putperest; şirk; tapmak; yahudileşmiş; hem başörtüsü takıp, hem de tanga giyer; müşrik; israiliyatı, İslam diye yutturmaya çalışanlar vs" ifadelerinden, en az bir tanesi yer alan, karşısındakini rencide etmeyi tarz edinmiş, saygıdan bihaber, tek amacı provoke edip, insanları kategorizeleştirmeyi seven, kullanıcımız gelmiş yine....

Müslümanlar tarafından kutsal sayılan bir kitap varsa, o da sadece Kur`an`dır, hiç şüphesiz. Fakat, Kur`an`dan başka hiç bir şey okumaya gerek yok, demek, hem saygısızlık, hem de ufkunu açma, demeye gelir.
Her insanın saydığı, etkilendiği "âlimler" vardır. Ama sen, söz konusu başkalarıysa(!), bu hayranlığı hemen "tapma" olarak değerlendirmekten zevk alıyor gibisin.

cidam 17.12.2003 23:13

Senin için bir sayfa seçtim....
 
<a href="redirect.jsp?url=http://www.cocuklaricin.net/dinimiziogrenelim_24saat4.html

Sayfaya" target="_blank">http://www.cocuklaricin.net/dinimiziogrenelim_24saat4.html

Sayfaya</a> bir göz at, faydası dokunur belki....

Kimin daha iyi Müslüman olduğunu Tanrı`dan başka kimse bilemez, ama kolaygelsin, en azından "insancil" davranmayı bilen birisi.

Seni kimse (en azından bu forumda) yönlendirmeye çalışmadığına göre, sen de başkalarının fikirlerine biraz saygı göstersen?! Dikkat, hemfikir ol demiyorum, sadece saygılı olmayı öğren artık, diyorum....

cidam 17.12.2003 23:15

Nesnel olalım....
 
İnsanları bu şekilde sınıflandırmak için, İslam âlimi olmaya gerek var mı?

Son maddedeki Müslümanlar ifadesini bir kenara bırakırsak, fikir sahibi, herhangi bir filozof veya arkadaşlarıyla "geyik" yapan birisi bile olabilirdi....

cidam 17.12.2003 23:17

Link`in tekrarı:
 
<a href="redirect.jsp?url=http://www.cocuklaricin.net/dinimiziogrenelim_24saat4.html" target="_blank">http://www.cocuklaricin.net/dinimiziogrenelim_24saat4.html</a>

cidam 17.12.2003 23:20

Ya sen?
 
Başkalarını yadırgamayı bırakıp, işe kendinden başlasan?!

İslam`ın, en doğru şekliyle yaşanmasından yanaymış gibi görünen bir kişi, davranışlarıyla İslam´i değerleri (hani Kur`an`da ahlâkla ilgili bölümler) hiç yansıtmıyorsa, bu kişi ne kadar samimî olabilir?

cidam 17.12.2003 23:21

Gratuliere :-)
 
Scheinst die Lage durchschaut zu haben :-)

cidam 17.12.2003 23:30

Akzeptanz
 
Leben und leben lassen. Eine schöne Lebensphilosophie, die man allerdings nicht oft zu spüren bekommt, vorallem wenn es um Glaubensfragen geht....

Wieso fällt es Menschen so schwer andere, so wie sie sind, zu akzeptieren? Man kann doch auch über Glaubensfragen reden, ohne den anderen "bekehren" zu müssen. Manchmal ist es sogar von Vorteil sich mit jemandem auszutauschen, der nicht zu 100% die selben Ansichten teilt, wie man selbst. Vielleicht hilft uns gerade dieses "Andersdenken" unsere Sichtweisen in einigen Punkten zu ändern und unseren Horizont zu erweitern....

Ich finde es schade, dass es vielen schwerfällt sachlich zu diskutieren und die meisten bei Meinungsdifferenzen entweder beleidigt sind oder ausfallend werden.

aliconda 18.12.2003 00:13

Yahudileri bari karistirma!!!
 
Onlarin ne günahi varmis bu konuda?

Oder haben Sie auch deinen Brunne vergiftet?
Du hast Sie beim rauben von christl. oder mosl. Babys gesehen, die sie dann ermordet und gegessen haben?

Wir in Baden nennen so einen wie dich:

S C H W A C H B E N G L E R !!!

aliconda 18.12.2003 00:15

Babandir Düsünen
 
LOL
(hoffentlich kriegst du nur solche "Schimpfworte" hehehehhehhehhehe)
;-)

rauchwolke 18.12.2003 10:23

Toleranz...
 
Also meiner Meinung nach hast du recht. Wenn mann sich in eine Diskussion einlässt sollte man sich als oberste Priorität die Toleranz gegenüber dem Gesprächspartner setzen.

Außerdem steht geschrieben, dass jeder Mensch, egal welcher Rasse, Nationalitat oder Religionszugehörigkeit er angehört, ohne sich beeinflussen zu lassen, selbst zu Gott finden soll.

Mfg R

18.12.2003 11:03

o.T.
 
son zamanda izah, ispat ve espiri anlayisinla bildigimin aksine gayet olumlu tavir sergiliyorsun. tebrikler...

kolaygelsin 18.12.2003 11:06

Vehhabilik belası
 
Şimdi bana cidam yine copy yaptığım için kızabilir(!) ama olsun. bilgilendirme açısından bir hafta önce kaleme alınmış, günümüzdeki olaylara işik tutması bakımından aktarıyorum.
hepinize kolaygelsin, saygılar
--------------


Esas suçlu Vehhabiliği musallat edenler!

Dini tabirle fitneyi, bugünkü ifadeyle terörü İslamiyet şiddetle yasaklamıştır. Mensuplarını bu felaketten uzak tutmuştur. Peygamber Efendimiz, fitne çıkaranları lanetlemiştir. Bunun için, İslamiyetin gerçek temsilcileri olan Ehli sünnet Müslümanlar bundan hep uzak kalmışlar, teröre hiç bulaşmamışlardır.
Tarih boyunca Müslümanların başına ne gelmiş ise, Müslüman kimliği ile ortaya çıkıp İslamiyeti istismar eden kimselerden gelmiştir. Ehli sünnet Müslüman inancı temsil eden Osmanlılar da, İslam düşmanlarının desteklediği bu tür sapıklıklardan, fitneden, terörden çok çekmiştir. En çok da Vehhabi teröründen...
1737 senesinde Abdülvehhâb oğlu Muhammed, İngiliz casusu Hempher ile birlikte "Vehhâbîlik" inançlarını hazırladı. Kısa zaman sonra, İngilizlerin siyasî ve askerî yardımları ile, Arabistan"da cahil çöl bedevileri arasına hızla yayıldı.
Bu hareket Necd şeyhi olan Muhammed bin Suud"dan siyasi destek gördü. Abdülvehhaboğlu bunun kızı ile evliydi. İngilizler de, bol para vererek ve siyasî, askerî yardımlar vaat ederek, Abdülvehhâb oğlu Muhammed ile işbirliği yapmasını temin etti. Vehhâbîliği yaymak için, gaddar Muhammed bin Suud"u maşa olarak kullandı.
Vehhabiler, belli bir güce ulaşınca, Mekke emîri şerif Gâlib efendiye harp ilan ettiler. Kadın, çocuk demeden binlerce Müslümanı öldürdüler. Akla hayale gelmedik işkenceler yaptılar.
Suud oğlu ile Abdülvehhâb oğlu el ele vererek, Vehhâbîliği kabul etmiyenlerin kâfir ve müşrik olduklarına, kanlarını dökmenin ve mallarını almanın helâl olduğuna fetva verdiler. Vehhabilere göre, amel imandan parça kabul edildiği için, namaz kılmayan, oruç tutmayan dinden çıkıyor öldürülmeleri mubah oluyor. Yine, onlara göre şefaat, evliyadan yardım istemek, mezar, türbe yapmak şirk olduğu için bunları yapanları Müslüman kabul etmemektedirler. Vehhabilere göre, "Şefaat Ya Resulallah" diyen dinden çıkıyor.
Hicâz"da bulunan Ehli Sünnet âlimleri ve bunların arasında Abdülvehhâb oğlunun kardeşi Süleymân Efendi ve kendisine ders okutmuş olan hocaları, Abdülvehhâb oğlunun kitaplarını inceleyerek, İslâm dînini yıkıcı, bozguncu yazılarına cevaplar hazırladılar, sapık yazılarını çürüten kuvvetli vesikalarla kitaplar yazarak, müslümanları uyandırmaya çalıştılar.
İbni Suud ve adamları, bunları işitince, Ehl-i sünnete düşmanlıkları iyice arttı ve Mekke"ye saldırdılar. İlk saldırıda Mekke"ye giremediler fakat çok kan döktüler. Mekke"ye giremeyince bu defa da, Tâif şehrine asker gönderdiler. Önlerine çıkanları, kadın, erkek ve çocuk demeyip öldürdüler. Beşikteki yavruları bile parçaladılar. Sokaklardan dere gibi kan aktı. Evleri basıp herşeyi yağma ettiler. Halkı günlerce aç, susuz bıraktılar.
Şehitlerin cesetleri tepe üzerinde onaltı gün kalarak sıcaktan çürümüşlerdi. Her tarafı fena koku sarmıştı. Müslümanlar, çok yalvardılar, ağladılar, sızladılar. Nihâyet izin alıp, iki büyük çukur kazdılar. Babalarının, dedelerinin, akrabâlarının, arkadaşlarının, çocuklarının kokmuş cesetlerini bu çukurlara doldurup toprakla örttüler. Tanınacak tam bir ceset hiç yoktu. Kiminin yarısı, kiminin dörtte biri kalmıştı. Yırtıcı kuşların ve hayvanların uzaklara taşıyıp bırakmış oldukları insan parçalarının kokuları, Vehhâbîleri de rahatsız ettiğinden, bunların toplanmasına da izin verdiler. Müslümanlar, her tarafı dolaşıp, bunları da topladılar. İki büyük çukura gömdüler.
Bütün bu olup bitenlere o zamanlar Batının hiç sesi çikmadı. Şimdi silah kendilerine de dönünce yaygara koparıp İslama saldırıyorlar. Buna hiç mi hiç hakları yok. Aslında bizim onları suçlamamız lazım. Çünkü bugüne kadar bu teröristleri besleyen, destekleyen onlardı... (Vehhabilik hakkında geniş bilgi için, "İngiliz Casusunun itirafları" ile "Kıyamet ve Ahiret" kitaplarına müracaat edilebilir. (0212 523 45 56)

Mehmet Oruç- Türkiye (13.12.2003)

18.12.2003 11:07

o.T.
 
wenn jeder eigenständig zu allah finden müsste, wäre die einrichtung eines propheten wohl überflüssig...

kolaygelsin 18.12.2003 12:20

İmam-ı Gazali hakkında..
 
Aşağıdaki kısa bilgiler, elbette insaf sahipleri içindir. Yoksa inkarcı ve inatçıların hastalıkları nasihatla şifa bulmaz. Bunlara dua etmekten başka çare yoktur. Kör görmezse güneşin suçu ne?..
Ayrıca "nakısların (noksanların) kötülemeleri, alimlerin kemallerini (yüksekliklerini)gösterir" buyrulmuş.
-------------------

Muhammed bin Muhammed Gazali, İslam âlimlerinin en büyüklerindendir. 1058 senesinde, İranın Tus yani Meşhed şehrinin Gazal kariyyesinde doğup, 1111 de orada vefat etti.
Müctehid idi. İctihadı, Şafii mezhebine uygun oldu. O kadar çok kitap yazdı ki, ömrüne bölününce, bir güne onsekiz sayfa düşmektedir. 1091 de Bağdatta Nizamiyye üniversitesine profesör oldu. Hacca gidip gelince, Şamda profesörlük yaptı. Sonra Nişapurda profesörlüğü zorla kabul etti.

ESERLERİ BATI DİLLERİNE ÇEVRİLDİ
Kitapları çok kıymetlidir. Batı dillerine çevrildi. "Eyyühel-veled" kitabı arabidir. Farisi tercümesi, Bursa"da, Orhan camii kütüphanesinde mevcuttur. Bu kitabı, 1945"de kurulmuş olan milletlerarası ilim yayma (UNESCO) teşkilatı tarafından 1951" de fransızcaya, ingilizceye ve ispanyolcaya tercüme edilerek, hepsi basılmıştır.

1959"da, dört Alman ordinaryüs profesörü, Gazali"nin kitaplarını okuyarak, İslam dinine aşık olduklarını açıkladılar.

Onun kitaplarında mevdu hadis var sanan kimse, ya onu tanımayan, din imamı ve müctehid ne demek olduğunu bilmeyen cahillerdendir. Yahut Ehl-i sünnete düşman olan vehhabilerin tuzağına düşmüş bir zavallıdır.
Mücessimeden olan İbni Teymiyyenin ruh hakkındaki sözlerini, İslam âlimlerinin sözü diye yazarak koca Gazaliyi küçümsemek gafletine düşmektedir. Arabi beş cilt "İhya-ül-ulum" kitabı 1968 senesinde Beyrutta ve farisi bir cilt "Kimyai saadet") kitabı Muhammed Şah Rıza Pehlevi zamanında 1955 de Tahranda ve 1977 da İstanbul"da basılmıştır. Bu Ehl-i sünnet kitabının ve benzerlerinin Tahranda basılması ve İranda Ehl-i sünnet medrese ve tekkelerinin açılması sebebi ile taşkın şiiler, Humeyni ismindeki bir ahundun teşvikı ile şaha karşı isyan ederek, İranda Şii Cumhuriyeti kurdular. "Dürret-ül-fahire" kitabının arabiden türkçeye tercümesi, "Kıyamet ve Ahiret halleri" ismi ile basılmıştır.

İsa aleyhisselamın, Allahü teâlânın kulu ve Peygamberi olduğunu vesikalarla isbat eden "Er-reddül-cemil li-uluhiyyeti İsa bi-sarihil İncil" kitabı, fransızca tercümesi ile birlikte, 1939 senesinde Robert Chidiac tarafından Paris"de bastırılmış, 1986 da İstanbul"da Hakikat Kitabevi tarafından, ikisi de ofset ile bastırılmıştır.

aliconda 18.12.2003 12:59

Trafik kanunlarina bir Müslümanin...
 
... umyasi gerekmiyormu ?

Siz ne düsünüyorsunuz?

Bir alinti:
KARAYOLLARI TRAFIK KANUNU (1)(2)
Kanun Numarasi : 2918
Kabul Tarihi : 13/10/1983
Yayimlandigi R. Gazete : Tarih : 18/10/1983 Sayi : 18195
Yayimlandigi Düstur : Tertip: 5 Cilt : 22 Sayfa : 687
*
* *
Bu Kanunun yürürlükte olmayan hükümleri için bakiniz
"Yürürlükteki Bazi Kanunlarin Mülga Hükümleri Külliyati"
Cilt: 2 Sayfa: 1247
*
* *
Bu Kanun ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu Karari ile
yürürlüge giren yönetmelik için, "yönetmelikler Külliyati"nin
kanunlara göre düzenlenen nümerik fihristine bakiniz.
*
* *
BIRINCI KISIM
Genel Esaslar
BIRINCI BÖLÜM
Amaç ve Kapsam
Amaç :

Madde 1 - Bu Kanunun amaci, karayollarinda, can ve mal güvenligi yönünden
trafik düzenini saglamak ve trafik güvenligini ilgilendiren tüm konularda alina-
cak önlemleri belirlemektir.
Kapsam:

Madde 2 - Bu Kanun, trafikle ilgili kurallari, sartlari, hak ve yükümlülük-
leri, bunlarin uygulanmasini ve denetlenmesini, ilgili kuruluslari ve bunlarin
görev, yetki ve sorumluluk, çalisma usulleri ile diger hükümleri kapsar.
Bu Kanun, karayollarinda uygulanir. Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu disindaki alanlardan kamuya açik olanlar ile park, bahçe, park
yeri, garaj, yolcu ve esya terminali, servis ve akaryakit istasyonlarinda kara-
yolu tasit trafigi için faydalanilan yerler ile,
b) Erisme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanilan karayollarinin
kamuya açik kesimlerinde ve belirli bir karayolunun baglantisini saglayan de-
niz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçlarin, karayolu araçlarina
ayrilan kisimlarinda da,
Bu Kanun hükümleri uygulanir.
IKINCI BÖLÜM
Tanimlar
Tanimlar :

Madde 3 - Bu Kanunda kullanilan terimlerin tanimlari asagida gösterilmistir.
Trafik : Yayalarin, hayvanlarin ve araçlarin karayollari üzerindeki hal ve
hareketleridir.
-------------------------
(1) 3/11/1988 Tarih ve 3493 sayili Kanunun 54 ve 55 inci maddeleri ile bu Kanu-
nun 108 inci maddesinin altinci ve 98,99,101,104 üncü maddelerinin son fikrala-
rindaki onbin liradan otuzbin liraya kadar olan hafif para cezalari "ikiyüzbin
liradan birmilyon liraya kadar hafif para cezasina"; 32/2,61/2,72/2,91/4 üncü
fikralarindaki ve 13,23,34,37,44,58,60,62,63,64,66,67,68,69,73,75,76 ,77,78,79,
94 üncü maddelerinin son fikralarindaki para cezalari "Onbin Liraya", 30 uncu
maddesinin (a) ve (b) bentlerindeki ve 46,52,53,55,56,74 üncü maddelerinin son
fikralarindaki para cezalari "Onbesbin Liraya" ve 57,71 ve 81 inci maddelerin
son fikralarindaki para cezalari "Yirmi bin Liraya", 47 ve 54 üncü maddelerin
son fikrasindaki para cezalari ise "Otuzbin Liraya" çikartilmis ve metne islen-
mistir.
(2) Bu Kanunla Sigorta hizmetleri ile ilgili olarak Sanayi ve Ticaret Bakanli-
gina ve Sanayi ve Ticaret Bakanina verilmis olan her türlü görev, yetki, sorum-
luluk, hak ve muafiyetten ilgili olanlarin dogrudan dogruya Basbakana, Basba-
kanin görevlendirecegi Devlet Bakanina, Hazine Müstesarligina ve Hazine Müste-
sarina intikal edecegi 9.12.1994 tarih ve 4059 sayili Kanunun 8 inci maddesi
ile hükme baglanmistir.
Karayolu : Trafik için, kamunun yararlanmasina açik olan arazi serldi, köp-
rüler ve alanlardir.
Karayolu yapisi : Karayolunun kendisi ile karayolunun üstünde, yaninda, al
tinda veya yukarisindaki; ada, ayirici, otokorkuluk, istinat duvari, köprü, tü-
nel, menfez ve benzeri yapilardir.
Mülk : Devlete, kamuya, gerçek ya da tüzelkisilere ait olan tasinmaz mallar-
dir.
Karayolu sinir çizgisi : Kamulastirilmis, kamuya terk veya tahsis edilmis
karayolunda; mülkle olan sinir çizgisi,
Diger karayollarinda; yarmaca, sevden sonra hendek varsa hendek dis kenari,
hendek yoksa sev üst kenari, dolguda sev etek çizgisi,
Yaya yolu ayrilmis karayolunda ise yaya yolunun mülkle birlestigi çizgidir.
Iki yönlü karayolu : Tasit yolunun her iki yöndeki tasit trafigi için kulla-
nildigi karayoludur.
Tek yönlü karayolu : Tasit yolunun yalniz bir yöndeki tasit trafigi için
kullanildigi karayoludur.
Bölünmüs karayolu : Bir yöndeki trafige ait tasit yolunun bir ayirici ile
belirli sekilde diger tasit yolundan ayrilmasi ile meydana gelen karayoludur.
Erisme kontrollü karayolu (otoyol - ekspresyol) : Özellikle transit trafige
tahsis edilen, belirli yerler ve sartlar disinda giris ve çikisin yasaklandigi,
yaya, hayvan ve motorsuz araçlarin giremedigi, ancak, izin verilen motorlu araç-
larin yararlandigi ve trafigin özel kontrola tabi tutuldugu karayoludur.
Geçis yolu : Araçlarin bir mülke girip çikmasi için yapilmis olan yolun, ka-
rayolu üzerinde bulunan kismidir.
Baglanti yolu : Bir kavsak yakininda karayolu tasit yollarinin birbirine
baglanmasini saglayan, kavsak alani disinda kalan ve bir yönlü trafige ayrilmis
olan karayolu kismidir.
Anayol : Anatrafige açik olan ve bunu kesen karayolundaki trafigin, bu yolu
geçerken veya bu yola girerken, ilk geçis hakkini vermesi gerektigi isaretlerle
belirlenmis karayoludur.
Tali yol : Genel olarak üzerindeki trafik yogunlugu bakimindan, baglandigi
yoldan daha az önemde olan yoldur.
Tasit yolu : (Kaplama): Karayolunun genel olarak tasit trafigince kullanilan
kismidir.
Yaya yolu (Yaya kaldirimi) : Karayolunun, tasit yolu kenari ile gerçek veya
tüzelkisilere ait mülkler arasinda kalan ve yalniz yayalarin kullanimina ayril-
mis olan kismidir.
Bisiklet yolu : Karayolunun, sadece bisikletlilerin kullanmalarina ayrilan
kismidir.
Yaya geçidi : Tasit yolunda, yayalarin güvenli geçebilmelerini saglamak
üzere, trafik isaretleri ile belirlenmis alandir.
Kavsak : Iki veya daha fazla karayolunun kesismesi veya birlesmesi ile olu-
san ortak alandir.
Banket : Yaya yolu ayrilmamis karayolunda, tasit yolu kenari ile sev basi
veya hendek iç üst kenari arasinda kalan ve olagan olarak yayalarin ve hayvanla-
rin kullanacagi, zorunlu hallerde de araçlarin faydalanabilecegi kisimdir.
Serit : Tasitlarin bir dizi halinde güvenle seyredebilmeleri için tasit yo-
lunun ayrilmis bir bölümüdür.
Alt geçit: Karayolunun diger bir karayolu veya demiryolunu alttan geçmesini
saglayan yapidir.
Üst geçit: Karayolunun, diger bir karayolu veya demiryolunu üstten geçmesi-
ni saglayan yapidir.
Demiryolu geçidi (Hemzemin geçit) : Karayolu ile demiryolunun ayni seviyede
kesistigi bariyerli veya bariyersiz geçitlerdir,
Okul geçidi: Genel olarak okul öncesi, ilkögretim ve orta dereceli okullarin
çevresinde özellikle ögrencilerin geçmesi için tasit yolunda ayrilmis ve bir
trafik isareti ile belirlenmis alandir.
Ada : Yayalarin geçme ve durmalarina, tasitlardan inip binmelerine yarayan,
trafik akimini düzenleme ve trafik güvenligini saglama amaci ile yapilmis olan,
araçlarin bulunamayacagi,koruyucu tertibatla belirlenmis bölüm ve alanlardir.
Ayirici : Tasit yollarini veya yol bölümlerini birbirinden ayiran bir taraf-
taki tasitlarin diger tarafa geçmesini engelleyen veya zorlastiran karayolu ya-
pisi, trafik tertibati veya gereçtir.
Park yeri : Araçlarin park etmesi için kullanilan açik veya kapali alandir.
Karayolu üzeri park yeri : Tasit yolundaki veya buna bitisik alanlardaki
park yeridir.
Karayolu disi park yeri : Karayolu sinir çizgisi disinda olan ve bir geçis
yolu veya servis yolu ile tasit yoluna baglanan park yeridir.
Otomobil : Yapisi itibariyle, sürücüsünden baska en çok yedi oturma yeri
olan ve insan tasimak için imal edilmis bulunan motorlu tasittir.
Minibüs : (Degisik: 16/10/1984 - 3058/1 md.) Yapisi itibariyle sürücüsünden
baska sekiz ila ondört oturma yeri olan ve insan tasimak için imal edilmis bulu-
nan motorlu tasittir.
Kamyonet : Izin verilebilen azami yüklü agirligi 3.500 Kg`i geçmeyen ve yük
tasimak için imal edilmis motorlu tasittir.
Kamyon : Izin verilebilen azami yüklü agirligi 3 500 Kg`dan fazla olan ve
yük tasimak için imal edilmis motorlu tasittir.
Otobüs : (Degisik : 16/10/1984 - 3058/1 md.) Yapisi itibariyle sürücüsünden
baska en az onbes oturma yeri olan ve insan tasimak için imal edilmis bulunan
motorlu tasittir.
Troleybüsler de bu sinifa dahildir.
Çekici : Römork ve yari römorklari çekmek için imal edilmis olan ve yük ta-
simayan motorlu tasittir.
Arazi tasiti : Karayollarinda yolcu veya yük tasiyabilecek sekilde imal
edilmis olmakla beraber bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilen mo-
torlu tasitlardir.
Özel amaçli tasit : Özel amaçla insan veya esya tasimak için imal edilmis
olan ve itfaiye, Cankurtaran, cenaze, radyo, sinema, televizyon, kütüphane,
arastirma ararçlari ile bozuk veya hasara ugramis tasit ve araçlari çekmek veya
tasimak, kaldirmak gibi özel islerde kullanilan motorlu araçtir.
Kamu hizmeti tasiti : Kamu hizmeti için yük veya yolcu tasimasi yapan bütün
tasitlardir.
Personel servis araci: (Ek: 17/10/1996-4199/1 md.) Herhangi bir kamu kurum
ve kurulusu veya özel veya tüzel kisilerin personelini bir akit karsiligi tasi-
yan sahis veya sirketlere ait minibüs ve otobüs türündeki ticari araçlardir.
Kamu kurum ve kuruluslari ile özel ve tüzel kisilere ait araçlarin kendi perso-
nelini veya yolcusunu tasima isi bu tanimin kapsamina girmez.
Umum servis araci: (Ek: 17/10/1996-4199/1 md.) Okul tasitlari ile personel
servis araçlarinin birlikte degerlendirilmesidir.
Kamp tasiti: (Ek: 17/10/1996-4199/1 md.) Yük tasimasinda kullanilmayan; iç
dizayni tatil yapmaya uygun teçhizatlarla donatilmis, hizmet edebilecegi kadar
yolcu tasiyabilen motorlu tasittir.
Römork : Motorlu araçla çekilen insan veya yük tasimak için imal edilmis mo-
torsuz tasittir.
Yari römork : Bir kismi motorlu tasit veya araç üzerine oturan, tasidigi
yükün ve kendi agirliginin bir kismi motorlu araç tarafindan tasinan römorkdur.
Hafif römork : Azami yüklü agirligi 750 Kg`i geçmeyen römork veya yari rö-
morkdur.
Motosiklet : Iki veya üç tekerlekli sepetli veya sepetsiz motorlu araçlar-
dir. Bunlardan karoserisi yük tasiyabilecek sekilde sandikli veya özel biçimde
yapilmis olan ve yolcu tasimalarinda kullanilmayan üç tekerlekli motosilkletlere
yük motosikleti (triportör) denir.
Bisiklet : En çok üç tekerlegi olan ve üzerinde bulunan insanin adale gücü
ile pedal veya el ile tekerlegi döndürülmek suretiyle hareket eden ve yolcu ta-
simalarinda kullanilmayan motorsuz tasitlardir.
Motorlu bisiklet : Silindir hacmi 50 santimetre küpü geçmeyen, içten patla-
mali motorla donatilmis ve imal hizi saatte 50 Km`den az olan bisiklettir.
Lastik tekerlekli traktör : Belirli sartlarda römork ve yari römork çekebi-
len, ancak ticari amaçla tasimada kullanilmayan tarim araçlaridir.
Is makineleri : (Degisik: 17/10/1996-4199/1 md.) Yol insaat makineleri ile
benzeri tarim, sanayi, bayindirlik, milli savunma ile çesitli kuruluslarin is
ve hizmetlerinde kullanilan; is amacina göre üzerine çesitli ekipmanlar monte
edilmis; karayolunda insan, hayvan, yük tasimasinda kullanilamayan moturlu
araçlardir.
Tramvay : Genelilkle yerlesim birimleri içinde insan tasimasinda kullanilan,
karayolunda tekerlekleri raylar üzerinde hareket eden ve hareket gücünü disari-
dan saglayan tasittir.
Okul tasiti : Genel olarak okul öncesi, ilkögretim ve orta dereceli okulla-
rin ögrencileri ile sadece gözetici ve hizmetlilerin tasinmalarinda kullanilan
tasittir.
Tasit katari : Karayolunda bir birim olarak seyretmek üzere birbirine bag-
lanmis tasitlardir.
...


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 13:01 Uhr.