Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 21.07.2014, 19:00
Ask_Sehidi
 
Beiträge: n/a
Standard

CADI AVI VE FİŞLEME
17 Ocak 2014’te Taraf Gazetesi’nin manşetten yayımladığı bir belge ile mütedeyyin kesimlerin hedefe konulduğu yeni bir fişleme izleme talimatı ortaya çıktı. Habere ve yayınlanan belgeye göre Başbakanlık talimatı ile MİT harekete geçti. Teşkilata, PDY olarak kısaltılan Paralel Devlet Yapılanması adı altında tüm dini fraksiyonların birinci derece izlenmesi talimatı verildi. Skandal fişleme talimatının detayları ve bir kısmının Başbakanlık, Emniyet, adliyeler, Milli Eğitim başta olmak üzere devletin tüm kurumlarında uygulamaya başlandığı görüldü. Emniyet teşkilatında önce 17 ve 25 Aralık operasyonlarını yürüten kadro hedef alınarak ve sözde illegal yapı adı ve kılıfı ile on binlerce polis, Maliye, BDDK, adliyelerde memurdan en üst amire, savcı ve hakimlerden, mahkeme kalem ve mübaşirlerine kadar uzanan sürgün, tayinler yapıldı. Haklarında idari hiçbir soruşturma bulunmayan, tayin ya da yer değişiklik talebi olmayan, hatta şark görevlerini bile tamamlamış binlerce kişi yeni görevlendirme, görevden alma adıyla tam bir cadı avına süreci yaşatıldı. THY’de çalışan AKP İl Başkanı Aziz Babuşcu’nun yeğeni Kemal Babuşcu’nun ‘paralelci iddiası’ ile işten atılması ise fişleme tarihine geçti.

THY’de 40’tan fazla birim amiri Fatih Üniversitesi mezunu olduğu gerekçesi ile görevden alınmıştı. Babuşcu, Facebook’ta şu mesajları yazdı: “Değerli arkadaşlarıma duyurulur, paralellik iddiası ile THY’den atıldık. Fitnenin boyutlarını görün. Size de yakında gelebilir. Allah sonumuzu hayır eylesin.”

RİSALELERE BANDROL YASAĞI VE EL KOYMA
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 3 aydır sürdürülen ‘Kanuni vâris olmadıkları’ gerekçesiyle bandrol vermeme problemi Risalelerin tarihinde karşılaştığı en büyük zulüm oldu. Bakanlığın 3 aydır bandrol vermediği yayınevlerinin maddi ve manevi kayıplarının yanında okurun Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerini okuması da engellenmiş oldu. Hükümet yasal olarak hiçbir şeye dayandıramadığı skandal bandrol uygulamasını kanunlaştırma yoluna giderek Risale-i Nurların basımını devletleştirdi. Plan ve Bütçe Komisyonu’na verilen madde değişikliği teklifiyle Risale-i Nurlar tamamen devlet tekeline geçmiş olacak.

OKULLARA İKNA ODASI VE EL KOYMA
28 Şubat’ta üniversitelerde kurulan ikna odalarının bir benzeri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Hizmet Hareketi’ne ait okullara karşı gerçekleştirildi. ‘Siyasi propaganda yapılıyor’ iftirası ile okullara müfettiş baskınları yapıldı, 10-11 yaşındaki çocuklar sorguya çekildi. “Öğretmenleriniz devlet büyükleri hakkında konuşuyor mu?” “Atatürk’ü mü seviyorsun, Erdoğan’ı mı?” gibi sorular soruldu, veli ve öğretmenler baskı altına alındı. Erdoğan, 11 Haziran 2014’te belediye başkanlarına talimat verip, belediyelerden satın aldığı veya kiraladığı bütün gayrimenkul ve arsaların geri alınması çağrısı yaptı. Ankara, İstanbul, Antalya ve Bolu gibi illerde camiaya yakın eğitim kurumlarına satılan arsaları hiçbir gerekçe göstermeden; yeşil alan veya itfaiye alanı göstererek ellerinden alma yoluna veya üzerine hiçbir şey yaptırmama yoluna gitti. Hizmet Hareketi’ne yakınlığı ile bilinen kolej, okul ve yurt gibi eğitim kurumlarının her icraatı mercek altına alındı. Milli Eğitim, Maliye ve belediye müfettiş ve denetim birimleri adeta seçilmiş bir şekilde bu okulları hedef alan icraatlara imza attı. Zulüm sadece Hizmet Hareketi’yle sınırlı kalmadı, muhalif olduğu düşünülen tüm düşünce hareketleri ve dini yapılara yöneldi. Antalya’da Belediye Meclisi, AK Parti’nin oyçokluğuyla Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin talebelerine ait yurt ile Hizmet’e ait Toros Koleji’ne yönelik imar iptali kararları aldı. Fatih Koleji’ne ait Bolu’daki okullar mühürlendi.

HOCAEFENDİ'YE İADE TALEBİ
Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında hiçbir suç isnadı yokken ve herhangi bir soruşturma mevcut değilken, Başbakan tarafından Amerika’dan iadesi istendi. Başbakan konu ile alakalı Amerika Başkanı Obama ile görüştüğünü ve “Ülkemin iç güvenliğini tehdit eden adam sizde, Pensilvanya’da dedim.” şeklinde konuştu. Yandaş medyanın Hocaefendi’ye attığı ‘yeşil pasaportu usulsüz’ yalanına sarılan Başbakan “Ümit ediyorum, en azından sınır dışı edebilirler. Çünkü bu pasaportu olmayan birisi, biz bu kişinin pasaportunu iptal ettik, bu ülkeyi yasa dışı bir pasaportla terk etti. Ama şimdi ABD’de yeşil kartla yaşamını sürdürebiliyor.” diyerek anayasal bir hak olan seyahat hakkını çiğnediklerini açık açık ifade etti.

HİZMET’E KUMPAS PLANI
Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in TBMM’ye verdiği soru önergesiyle, ‘Hizmet’i bitirme planı’ kumpası deşifre oldu. Şahin, soru önergesinde Ergenekon ve Balyozcuların Hizmet Hareketi ile alakalı planladıkları her şeyin iktidar tarafından da planlandığını söyledi. Daha sonra ortaya çıkan bir belge ile vahim iddia doğrulandı. Önce Anayasal Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Coşkun’un skandal yazısı, sonra Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ın 30 ile gönderdiği talimatlar ortaya çıktı. Zaten Başbakan Erdoğan da bunu “Bir proje geliştiriyoruz binlerce dava açılacak.” diyerek itiraf etmişti. Bu hukuk skandalı mahiyetindeki itiraftan sonra eski Bakan Şahin, TBMM’ye verdiği soru önergesiyle, ‘Cemaati bitirme planını deşifre eden Şahin, Ergenekon ve Balyozcuların Hizmet Hareketi ile alakalı planladıkları her şeyin iktidar tarafından da planlandığını söyledi. Ankara Anayasal Suçlar Bürosu Savcısı Serdar Çoşkun’un Emniyet’e verdiği talimatnamede yer alan skandal talepler ile Camia’ya yönelik terör örgütü girişimi deşifre oldu. Skandal talimatta, Danıştay, Dink, Santoro, Garih’in öldürülmesi gibi failleri belli yakın tarih cinayetlerinin Camia’ya yıkılmak istendiği ortaya çıktı.

EĞİTİME DARBE PLANI
Kasım ayında Milli Eğitim (MEB) Bakanı Müsteşarı Yusuf Tekin başkanlığındaki bir heyet dershaneleri kapatmaya yönelik bir yasa taslağı hazırladı. Dershaneler, etüt merkezleri ve tüm kursların kapatılmasını öngören yasa değişikliği bütün itirazlara rağmen hayata geçirildi. Doğu ve Güneydoğu’daki öğrenciler ile dar gelirlilerin eğitim için umut kapısı kapatılırken, 60 bin dershane öğretmeni işini kaybetmeyle karşı karşıya kaldı. Kanuna MEB kadrolarıyla eklenen madde ile 100 bin okul müdür ve yöneticisi görevlerinden el çektirildi. 3 Mart’ta kabul edilen yasa halen Anayasa Mahkemesi’nde görüşülüyor, yasanın iptali isteniyor. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarından sonra Hizmet Hareketi’ne yönelik şiddeti artıran Başbakan Tayyip Erdoğan gittiği her yerde ‘Bırakın bunların dershanelerini ‘Bize devletin okulları yeter’ deyin.” gibi nefret içeren ifadelerle eğitim kurumlarını hedefe koydu. Dershanelerde yapılan MEB müfettiş incelemeleri 28 Şubat sürecinde yapılanları arattırmadı. Hatta bu nefrette o kadar ileri gidildi ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi önce Mecidiyeköy’deki FEM Dershaneleri’nin tabelasını, ardından Anadolu yakasındaki bütün tabelalarını zorbalıkla kanunsuz şekilde indirdi. Kolejlerin reklam mecralarına müdahale edildi.

ERDOĞAN’IN HAKARET ÇETELESİ
Başbakan Tayyip Erdoğan, 2 yıldır toplumun değişik kesimlerine hakaret yağdırıyor. Gezi olaylarına katılanlar, CHP, MHP, Hizmet Hareketi, Fethullah Gülen Hocaefendi’ye yönelik ağza alınmayacak hakaretleri söyleyen Erdoğan’ın çetelesi bir hayli kalabalık. Sadece son 6 ayda Hocaefendi ve Hizmet’e 308 hakaret cümlesi sarf etti. Başbakan Erdoğan, meydanlarda ve TV ekranlarında defalarca sivil ve masum insanlara ve siyasi rakiplerine ağır hakarette bulundu. 28 Şubat sürecinin savcısı Nuh Mete Yüksel ve AKP’nin kapatılması savcısı Vural Savaş’ın bile kullanmadığı hakaretleri Başbakan Erdoğan meydanlarda defalarca çekinmeden haykırdı. Onca tezvirata ve hakarete rağmen Hocaefendi karşılık olarak ‘Yakıştıramadım’ ifadesini kullandı. Başbakan, Gezi eylemlerine katılanlar hakkında ‘çapulcu, vandal, barbar gençlik, gezi zekâlı, vatan haini, sözde sanatçı, marjinal gruplar’ gibi ifadeler sarf etti. Siyasiler hakkında ise ‘Genel müdür, ruh dünyası hijyenik değil, diktatör, uçak özürlü, karnı geniş, ilkesiz, monşer, vitrin saksısı, ithal aday’ şeklinde çirkin sözler kullandı.

Gezi eylemcilerine çapulcu sözleriyle başlayan, Camia’ya haşhaşi ve çete sözlerine kadar uzanan nefret söylemi ve hakaretlerden öne çıkanlar şunlar:

HİZMET’E BÖYLE
Virüs, in, ur, sülük , maşa, haşhaşiler, paralel yapı, vaiz lobisi, sinsi yapı, ipi dışarıda, vatan hainleri, ihanet şebekesi, ananas cumhuriyeti, çete, örgüt, paralel devlet, kirli odak, efsunlanmış, dost modern darbeci, karanlık örgüt, inlerine gireceğiz, takiyyeci, kokuşmuş, çürümüş, sinsi virüs, gözü dönmüş, gizli örgüt, bunlara su bile yok, imanlarından şüpheliyim, terör örgütü, montajcı, telekulak çetesi, haraç çetesi, yalancı, yanar döner, ilkokul mezunu, evlatsız, takiyyeci, içi boş, kalbi boş, zihni boş, alim müsveddesi, Pensilvanya örgütü, karşı taraf, piyon, CHP’nin hocası, patron, kan emici, kandan beslenenler, itikadi sapıklık, darbeci, kasetçi, paralel din kuruyorlar.

SİYASîLERE BÖYLE;
Genel müdür, ruh dünyası hijyenik değil, diktatör, uçak özürlü, karnı geniş, ilkesiz, monşer, vitrin saksısı, ithal aday.

GEZİCİLERE BÖYLE;
Çapulcu, vandal, barbar gençlik, gezi zekâlı, vatan haini, sözde sanatçı, marjinal gruplar.

ZULMÜN ÇETELESİ
Dini cemaatlerin devlet eliyle takip edilerek fişlendiği ortaya çıktıktan sonra toplumun büyük bir kesimi iktidarın acımasız yüzü ile karşı karşıya kaldı. Kendisine muhalif tüm cemaatleri karşısına alan iktidar, Türk okulları, Türkçe Olimpiyatları, okullar ve dershaneler gibi tüm faaliyet ve kurumlara adeta savaş açtı. Öyle zulümler yaşandı ki, şirketler sırf muhalif tarafta yer aldı diye batırılmaya çalışıldı. ZAMAN