Einzelnen Beitrag anzeigen
  #1  
Alt 10.11.2011, 11:45
Benutzerbild von Der_Levantiner
Der_Levantiner Der_Levantiner ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 25.08.2011
Beiträge: 1.188
Standard Hikmet Hadis midir? Kuran’da Hikmet Nedir?

http://www.diniyazilar.com/2011/11/h...-hikmet-nedir/

Güzel bir yaziyi paylasmak istedim:

Hadislerin sahihlerinin olacağını, bunlar olmadan dinin anlaşılamayacağını iddia ediliyor. Bunu, gelenekçilerin delil almaya çalıştığı Peygambere itaat ayetleriyle değil de, hikmet verdik ayetiyle açıklıyor. Peygambere hikmet ve Kitap verilmesi demek, Kuran ve hadislerin verilmesi diyorlar. Kuran’dan hikmet kelimesine bakalım:

İsra 39;“İşte bunlar sana Rabbinin hikmetten öğrettiklerindendir. Allah’la birlikte başka bir ilah edinme. Yoksa, kınanmış ve lanetlenmiş olarak cehenneme atılırsın.”

Yani, İsra 39’dan önce bu söylenen hikmetler açıklanmıştır. Hemen onlara bakalım

26: Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

27: Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.

28: Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.

29: Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.

30: Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.

31: Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.

32: Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.

33: Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.

34: Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.

35: Ölçtüğünüzde ölçmeyi tam yapın, doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı, sonuç bakımından daha güzeldir.

36: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

37: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.

38: Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.

39: Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı HİKMETLERDİR. Allah ile birlikte başka ilâh edinme. Sonra kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.



Görüldüğü üzere, burada evrensel emirlerden bahsediyor. Öldürme, zina etme, böbürlenme, israf etme… Sonra da bunlara hikmetlerden bazıları deniyor. Zaten; hikmet, hükmetmek, hüküm, muhkem vb kelimelerle aynı kökten gelir. Yani hikmeti Türkçede kalıplaşmış, “gizli bilgi ya da bir bilgi” olarak değil, Kuran’ın tanımlamasıyla, “temel evrensel değerler” olarak almalıyız. Ayrıca ayette “el-hikmet” kalıbı geçiyor, yani zaten bilinen hikmetlerindendir (el takısı belirlilik anlamındadır) anlamına gelir. İsra suresindeki yukarıdaki hükümleri zaten tüm insanlık kabul etmiştir, Bunlar Allah’ın evrensel yasalarının hatırlatılmasıdır.



Lokman’a verilen hikmetler:

12:Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye HİKMET verdik. Kim şükrederse, ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.

13:Hani Lokmân, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.”

14: İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”

15: “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”

16: (Lokmân, öğütlerine şöyle devam etti “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.”

17: “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”

18: “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”

19: “Yürüyüşünde tabiî ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!”



Görüldüğü üzere, İsra Suresi ve Lokman Suresinde bahsedilen hikmetler, evrensel ve temel değerlerdir.

Eğer, hikmet, Peygamberin sünneti olsaydı, İsra suresinde, Peygamber’in yaptığı davranışlar anlatılır, işte bunlar hikmetlerden bazıları denirdi. Kuran’dan hikmet kavramından Hadislere veya başka bir yere gidecek bir işaret bile yoktur.



Şimdi olası itirazlara gelelim:



Ve kelimesi ayrılık bildirir iddiası

Kuran’da “Peygambere kitap ve hikmet verdik” yazar. Kitap Kuran olduğuna göre, hikmet nedir? “İşte O hadislerdir” deniyor.

Ve kelimesiyle bağlanan iki cümle birbirinden ayrı olmak zorunda mıdır? 3/48, 5/110 ayetlerinde ; “Ona Kitabı ve hikmeti ve İncili ve Tevrat’ı öğretecek.” denir. Bu cümlede “ve” kelimesiyle ayrılmış kelimeler birbirinden farklı diye düşünürsek, Kitap ve İncil ayrı şeyler demektir. Tevrat da bir kitap değil demektir. İncil ve Tevrat bir kitap değil midir?

Diğer bir ayet; 2/129’de “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın.” Bu ayette, ayetleri okumak ve Kitabı öğretmek “ve” kelimesiyle ayrı ayrı zikrediliyor. Yani Kitabı öğrenmek ve ayetleri okumak farklı şeyler mi? Yani bir Allah’ın ayetleri var, bir de Kitap mı var?

Bu ayetlere bakıldığında “ve” kelimesinin iki bağımsız şeyi söylediği tezi anlamsızlaşır.



Mesela Fatiha Suresi’nde “Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz” dediğimizde, ibadet etmek ayrı yardım dilemek ayrı şeyler demek değildir. Kitabın geneline baktığımızda, dua edilene ibadet ediliyordur. Buradaki “ve” kelimesi bir açıklama getirir, “yani” anlamı verilebileceği gibi, “bundan dolayı” anlamına da gelebilir.

Bu Türkçede de benzer şekilde kullanılabilir. Mesela, “Ben onu seviyorum ve bu hediyeyi alıyorum” dediğimizde “ve” kelimesi “bu sebepten” anlamına gelir.

Diğer bir anlam ise, bir geneli söylerken, onun içinde olanı vurgulamak için “ve” kelimesini kullanmaktır. Örneğin; “Cami ve minareleri Ahmet Bey yaptı” dediğimizde minare caminin zaten içinde olan bir şeydir. Bunların ikisini de söyleyince bir vurgu anlatılıyor. Ya da, “Sana verdiğim emekler ve masraflarını karşılamam, okula göndermem, senin için hiç mi bir şey ifade etmiyor” cümlesinde, verilen emeklerden sonraki “ ve” kelimesi masraftan ya da okula göndermekten farklı şeyler değildir. Onları da kapsar ama içlerinden başlıca olanları açıklamak için ve bağlacıyla bağlanmışlardır.



Dolayısıyla şu ayet daha bir anlam kazanır:

33/34 “Siz evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın.” Bir Allah’ın ayetleri, bir de hikmetleri yoktur ki! Allah’ın ayetlerinden bir kısmı hikmet olan İsra ve Lokman’da açıklanan hüküm bildiren(muhkem) emirlerdir. Ama ayetler bunların yanında diğer açıklama, kıssa ve öğütleri de içerir.