Biz Ebu bekirler gibi iman ettik
Cankayada tanri arayanlar gibi kel yasarlar gibi degil.
Rabbim dilediyse milyarlarca isik yili uzakligi saniyede kat ettirir..Zaman icinde zaman halk eder.
-------ayetlerimiz gayet acik ve nettir.Ve yüzlerce yildizlar gibi sahabenin sahitliginde Peygamberimiz yasadigi miraci anlatmistir.
Siz hadislere inanmadiginiz gibi ayetlererede inanmazsiniz
KURAN"I KERİM TEFSİRİ
(ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR)
53-NECM:
10- Bu şekilde Allah Teâlâ, kuluna verdiği vahyi verdi. Burada kelimesindeki zamirin Allah"a râci olduğunda ihtilâf yoktur. Müthiş kuvvetlerin sahibinden maksad Allah olduğuna göre, burada da vahyedenin o olduğu açıktır. Diğer tefsir şekillerinde de ifadenin akışından Allah"ın isminin zikredildiği kabul edilmektedir. Şu halde burada başlıca iki mânâ üzerinde durulabilir. Birisi. İşte Cebrail ona böyle yaklaştı da, Allah Teâlâ"nın elçisi Muhammed (s.a.v)"e gönderdiği her vahyi getirdi, ona vahyetti ve öğretti. Başlangıçta hakiki suretiyle görünerek getirdikleri şeylerin Allah"ın vahyi olduğunu öğretti ve belirli zaman aralıklarıyla tebliğ etti. Diğer mânâ da Şöyledir: İşte Allah"ın has kulu olan arkadaşınız Muhammed (s.a.v), İstivâ ettikten sonra O, Rabbine öyle yaklaştı ki, bütün vasıtalar kaldırıldı ve Allah Ona doğrudan doğruya verdiği vahyi verdi. Yani Mirâc"da her ne vahyetti ise Cibril"in dahi herhangi bir aracılığı olmaksızın vahyetti. İşte biz de bu mânâyı tercih ediyoruz. Zira önceki mânâya göre Mirac olayı, yalnız "Andolsun onu bir kez daha görmüştü." (Necm, 53/13) âyetine bırakılmış olmaktadır.
Mirac"da vasıtasız olarak vahyedilen ne idi? Birisinin namaz olduğu bilinmektedir. Diğeri de peygambere söylenen şu sözdür: "Peygamberlerden hiçbiri senden evvel cennete girmeyecek, ümmetlerden hiçbiri de senin ümmetinden önce cennete girmeyecektir". Bakara Sûresi"nin son iki âyeti olan "nün de Mirac"da indirildiğine dair rivayet daha önce geçmişti. Müslim"in Sahih"inde de "Resulullah (s.a.v)"a üç şey verildi, beş vakit namaz, Bakara Sûresi"nin sonu, ümmetinden şirke düşmeyenlere muhkimat yani büyük günahların mağfiret edildiği haberi" şeklinde bir rivayet mevcuttur. Bununla beraber o husûsi meclisteki vahyin tafsilatını ancak Allah ve peygamberi bilir. Nitekim Nizâmu"d-Din-i Nisâbûri de tefsirinde, "ortaya çıkan bir takım sır ve hakikatler var ki, onları Allah ve Resulunden başkası bilemez" demektedir.
11- Gördüğünü gönül yalanlamadı. Buradaki fiilinin zamiri, bir önce geçen âyetteki "abd" kelimesine de "fuâd"e de gidebilir "Gözü şaşmadı..." buyurulduğuna göre, bu görme işinin gözle (baş gözüyle) olması gerekmektedir. Buna göre âyetin mânâsı, gözünün gördüğünü kalbi yalanlamadı, şeklinde olur. Yani gerek bütün o müthiş kuvvetleriyle Cibril"i, gerekse Mirac"daki o tecelliyatı (beliren şeyleri) görmesi bir hayal değil, kalb ve vicdanın yalancı çıkarmayıp görerek tasdik ettiği hakikattır. Onun için Cebrail"i hangi suretle olursa olsun, her geldiğinde tanıdı.
12- Şimdi siz gördüklerine karşı onunla mücadele mi ediyorsunuz? Burada muzari siğasıyla buyurulması, bakışın devamlılığına delalet eder.
13- Nitekim bunun açıkca te"kid edilmesi için de şöyle buyuruluyor: Andolsun O, onu bir kez daha görmüştü. Yani O, müthiş kuvvet ve akıl sahibi ve kendisine Kur"ân"ı öğreten Cebrail"i, hakiki sureti ve bütün kuvvetleriyle bir de Mirac"dan inerken gördü. Burada Cebrail"in, makam itibarıyla Resulullah"dan geride olduğuna işaret vardır. Müfessirlerin çoğuna göre, kelimesi mastar bina-i merre olduğundan dolayı mânâsında zarf olarak mansuptur. Buna göre âyetin mânâsı, "Onu diğer bir defasında da bir inişte gördü." şeklinde olur. Sofi ve İbnü Atiyye gibi bazı âlimler de hal makamında mastar olduğunu söylemişlerdir ki, "inerken" mânâsına gelmektedir. Birinci görüşe göre nin sıfatı "diğer bir iniş", ikinciye göre de "diğer bir kerre", yahut fiilinin mef"ul-i mutlakı olarak "diğer bir görüş" demektir. Bu inişin Mirac gecesi olduğunda ittifak vardır. Ancak kimin inişi olduğu konusunda farklı yorumlar mevcuttur. Bazıları Allah Teâlâ"nın inişi demişlerdir. Bu hususta Râzî şöyle der: Allah hakkında hareket ve iniş tasavvur etmek bâtıldır. Manevî yakınlık ile inişte de rahmet ve fazl üzere kula yaklaşma söz konusudur ki bu durumda da kul O"nu göremez. Onun için Musa "Ey Rabbim azâmet ve celal perdelerinden bir kısmını ortadan kaldır, kuluna rahmet ve fazlınla ya
|