TUNA KIREMITCI!
walla kitap reklami oldu_hey sen tuna`nin menajeri falan misin yoksa.. bak simdi kitap ismi oldugunu okuduya arkadaslar merek etmislerdir, biraz kitap üstüne yazilanlardan örnek vereyim. (bu örnek tulumba.com daki kitap tanitimlari kösesinde yaziyor, yani ben yazmadim anlayacaginiz, aynen aktariyorum)
"A.S.K neyin kisaltmasi?" üzerine kisa bir alinti:
Hayatın her köşesinde adımlarını duyacaksınız Tuna Kiremitçi"nin. Hayatın her köşesine dair fikirlerini işiteceksiniz, duygularına tanık olacaksınız. Bazen bir çığlık gibi gelecek sesi kulaklarınıza, bazen de sevdayı, ayrılığı, hüznü fısıldayacak kendi sesinden bile ürkercesine. Tuna Kiremitçi"yi kahramanlarının ötesinde, kahramanlarının dışında, Tuna Kiremitçi olarak bulacaksınız karşınızda. Bir baba, bir erkek, bir dost, bir yazar olarak onu bir kez daha tanıyacaksınız. Bazen eski bir şarkının peşine düşeceksiniz onunla birlikte, bazen de onun rehberliğinde yeni öykülere açacaksınız yüreğinizi... Işıklı caddeler ıssız patikalarla, sonbahar rüzgârları sıcak sevişmelerle buluşacak kitabı okurken... Kiremitçi"nin sözcükleri hayattan sayfalar açacak önünüzde, üstelik bu sayfaları birlikte okuyacaksınız onunla. Hayatta kendini hiçbir şeye hazır hissetmeyen, yeni şeyler söylemenin peşinden giden, gökyüzüne işaret fişeği gibi cümleler gönderen, kadınların sevdiği, bazen ihmal ettiği, aşkı sorgulayan, aşkı tanımlamaya çalışan, taze bir babayla karşılaşacaksınız. A.Ş.K. Neyin Kısaltması? genç bir yazarın özel dünyasını merak edenler için karşınızda! Kitaptan bir bölüm... Sevgiliyi taşımak, bir giysiyi taşımak gibi; şık takımların yaptığını yapıp bizi olduğumuzdan daha çekici gösterebiliyor sevgililer. Onlarla yara izlerimizi örtebiliyor, kusurlarımızı gizleyebiliyoruz. Tek fark, elbisenin çok daha az bakım istemesi. Aşkımızın sık sık tozunu almaz, onu en iyi koşullarda saklamazsak, ağır bir yüke dönüşmesi işten bile değil. O zaman birbirimizi değil, aşktan geriye kalanları, hüzün ve umutsuzlukla ağırlaşmış o tatsız şeyi sırtlamış oluyoruz. Kurallara uyma merakımız bizi beş dakikalık bir yolculuk yerine uzun ve anlamsız bir hamallığa mahkûm ediyor. Kimin kimi taşıdığıysa önemli olmuyor artık. İkimizin omuzları da çok ama çok ağrıyor.”
|