o.T.
OSMANLI DA HAREM-4
Valide Sultan
olabilmek için türlü entrikalar çeviren cariyelerden, içoğlanlarına, padişahların taht kavgalarına kadar yaşanan birçok olay Harem"in gerçeğini oluşturuyor. "Osmanlıda Harem" yazı dizisinin dördüncü bölümünde Kösem Sultan"ın hain planlarını, saltanat uğruna kardeşlerinin ölüm fermanlarını veren Sultan IV. Murat"ın kudretli dönemini, Deli İbrahim"in öz oğlunu nasıl öldürmeye çalıştığını büyük
bir hayret içinde okuyacaksınız...
Valide Sultan (Mahpeyker) Kösem Sultan
( 1590 - 3 Eylül 1651)
Rum ya da Boşnak asıllı olan Kösem Sultan, küçük yaşta cariye olarak girdiği sarayda 14 yaşında iken I. Ahmet ile evlenip sarayın en güçlü kadını olmuştur. Ayşe ve Fatma sultanlarla, Murat, İbrahim ve Süleyman adlı şehzadeleri doğurmuştur. I. Ahmet ölünce tahta veliaht olan Osman"ın yerine akli dengesi bozuk I. Mustafa"nın çıkarılmasında rol oynamış (1617/18), II. Osman tahta çıkınca 1618-1622 yılları arasında saraydan uzaklaştırılmış ancak 1622/23 yılında İbrahim yeniden tahta çıkarılınca tekrar saraya dönmüştür. 1623 yılında oğlu IV. Murat henüz onbir yaşındadır. IV. Murat tahta çıkarılınca hem Valide Sultan hem de saltanat naibi olarak 1632 yılına kadar 9 yıl boyunca devleti idare etmiştir. IV. Murat, 1640 yılına kadar annesi Kösem Sultan"ı devlet işlerinden uzak tutmaya çalışmış ancak 1640 yılında ölünce yerine, annesi Kösem Sultan diğer oğlu İbrahim geçirdi ve 1648 yılına kadar devlet işlerinde yine çok etkili bir konuma sahip oldu. Kösem Sultan, oğlu İbrahim 1648 yılında tahttan indirilip yerine torunu IV. Mehmet geçince devlet işlerine tekrar egemen olmak istemişse de başarılı olamamıştır. Kösem Sultan, IV. Mehmet"in annesi Hatice Turhan Valide Sultan tarafından 1651 yılında boğdurularak öldürülmüştür.
Ahmet"in hanımı Mahpeyker Kösem Sultan, bir takım siyasi olaylara karışmasının yanında pek çok hayır eserlere de imzasını atmıştır. Üsküdar"da Çinili Cami yanında mektep, darülhadis ve sebili, Anadolu Kavağı"nda medrese, mescid ve çeşmesi, Çakmakçılar Yokuşu"nda meşhur Valide Hanı en meşhur eserleridir. Halka karşı son derece müşfik olan ve iyilik yapmaktan zevk duyan Kösem Sultan her sene hapishaneleri dolaşarak, borcundan dolayı tutuklu olanları kurtarırdı. Ayrıca fakir kızları ve kendi yetiştirdiği cariyeleri zengin çeyizlerle evlendirirdi.
Onyedinci yüzyılın henüz başıydı ve Osmanlı İmparatorluğu"nun başında çocuk yaştaki I. Ahmet, padişah olarak bulunuyordu. I. Ahmet, annesi Handan Sultan"ı Valide Sultan yapınca, Safiye Sultan da eski saraya gönderildi. Tahta geçen hükümdarın annesi Valide Sultan ünvanıyla Osmanlı Haremi"ni yöneten kişi olarak görev yapıyordu. Ve daha önceki padişahın annesi Valide Sultan da ünvanı geri alınarak eski saraya gönderiliyordu. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul"u alışının ertesi yılında Beyazıt ve Süleymaniye"nin olduğu geniş alana kışlık bir saray inşa ettirdi. O dönemde "Yeni Saray" olarak adlandırılan Topkapı Sarayı yaptırılınca, buraya "Eski Saray" denildi. Ölen ya da tahttan indirilen padişah anneleri, eşleri ve çocukları bu saraylara gönderiliyordu.
Bayram gibi özel günlerde Osmanlı Padişahları "Eski Saray"ı ziyaret ederek, geçmişte valide sultanlık yapmış kadınların halini hatırını sorardı. Son olarak da II. Mahmut"un annesi, eski saraydan yeni saraya gelin olarak giden kadınlardan biri olmuştur. Bu bir nevi kabuğuna çekilme ve hayatının sonuna kadar orada yaşayabilme ayrıcalığı gibi bir şeydi.
Ve I. Ahmet"in yeni gözdesi Kösem Sultan...
Safiye Sultan"ın çok uğraştığı Handan Sultan da iki yıl sonra öldü. I. Ahmet"in, kendine Genç Osman Mehmed, Süleyman, Beyazid ve Hüseyin adlarındaki çocukları doğuran Mahfiruz Sultan adında bir hasekisi vardı. 1606 yılına kadar birlikte olduğu hasekisi Mahfiruz Sultan"dan sonra hayatına bir başka kadın giren I. Ahmet"in bu kadından da çocukları olmuştur. Bu kadının adı Kösem Sultan"dır.
Kösem Sultan, oniki-onüç yaşlarında iken Bosna Paşası tarafından saraya verilmiş ve Mahpeyker adını almıştı. İyi eğitimli Mahpeyker, Sultan I. Ahmet"in dikkatini cezbetmiş ve padişaha ileride tahta oturacak şehzadeler doğurmuştur. Mahpeyker, Murat, Süleyman, İbrahim, Kasım, Ayşe ve Fatma"yı doğurarak güç kazanmış bir Valide Sultan"dır. Ondört yıl saltanat süren eşi I. Ahmet, 27 yaşında ölünce Sultanahmet Camii yanındaki türbeye gömülmüştür.
Kösem Sultan adıyla tanınan Mahpeyker Sultan, eşinin ölümünün ardından Osmanlı gelenekleri dolayısıyla padişahlığın babadan oğula geçtiği impatorlukta Mahfiruz Sultan"ın oğlu Osman"ın tahta geçmesi gerekiyordu. Ancak tuzaklar ve planlar yapılınca tahta Osman değil, I. Ahmet"in deli olduğu için öldürtmediği kardeşi Mustafa geçirildi. Genç Osman"ın tahta oturmasına müdahale edilmeseydi Mahfiruz Sultan, Valide Sultan olacak ve Kösem Sultan"ı çevresinden uzaklaştıracaktı. Deli Mustafa"nın hastalığının giderek nüksetmesi karşısında Kızlar Ağası Hacı Mustafa Ağa, onu bir daireye hapsetmiş ve tahta Osman"ı oturtmuştu. 14 yaşındaki Genç Osman II. Osman adıyla tahtın sahibi oldu. Mahfiruz Sultan Valide Sultan olunca ilk işi Kösem Sultan"ı eski saraya göndermek olmuştu.
Kösem Sultan, durumu kolay kabullenemedi ve bir dizi gizli görüşmeler yaparak Osman"ın tahttan indirilmesi için çalışmaya başladı. Özellikle de yeniçerilerle yaptığı görüşmeler neticesinde Genç Osman, Yedikule Zindanları"nda öldürülmüş ve Sultan Mustafa tekrar tahta geçirilmişti. I. Mustafa"nın delilikleri Osmanlı padişahına yakışmaz bir hal alınca tahttan indirilip yerine IV. Murat getirildi. Tüm planları işe yarayan Kösem Sultan, 12 yaşındaki oğlunun tahta geçmesiyle birlikte görkemli bir törenle tekrar Topkapı Sarayı"na gelerek Valide Sultan oldu. On yıl boyunca haremin başında devlet işlerine müdahale eden Kösem Sultan"a 22 yaşına basan oğlu IV. Murat başkaldırdı ve idareyi kendi eline aldı.
Kudretli IV. Murat dönemi
Osmanlı tarihinin en kanlı padişahı ünvanıyla tanınan IV. Murat, ondokuz yaşında hükümdar olmuştu. Saltanatı uğruna kardeşlerinin ölüm fermanını veren Sultan Murat, başrollerini Cihan Ünal"ın oynadığı "IV. Murat" filmine de kilolarca ağırlıktaki topuzuyla konu oldu. Padişah olduğu dönemde ülkede yaşanan huzursuzluklar nedeniyle bir keşmekeşliğin hakim olduğu, yeniçerilerin ayaklandığı, içki ve gece sokağa çıkma yasağı olduğu, fenersiz hiç kimsenin sokakta dolaşamadığı, ikiden fazla kişinin birlikte sokakta yürümesinin yasak olduğu bir dönemin padişahıydı. Yatsıdan sonra evlerde mum ve ateş yakılmasının cezası vardı. Tüm kahveleri yıktırmış, yerlerine bekar odaları yaptırılmıştı. Tütün içmenin ve işret etmenin cezası idamdı. Sultan Murat, geceleri tebdil-i kıyafet Osmanlı asayişini denetlemeye çıkar, fenersiz dolaşan ve içkili olan biriyle karşılaşırsa oracıkta idamını emrederdi. Ve Sultan IV. Murat dört kardeşinden üçünü idam ettirmiş, akli dengesi bozuk kardeşi İbrahim"i de annesi Kösem Sultan"ın denetiminde haremde hapsetmişti. Namus abidesi Sultan IV. Murat, bilhassa oğlanlarla olan yakınlığıyla da biliniyordu. Annesi Kösem Sultan"la aralarında esen soğuk rüzgarların etkisiyle haremden elini eteğini çeken Sultan Murat"ın hizmetinde yüzü peçeli güzel oğlanlar vardı. Sultan Murat"ın en yakınlarından biri de bu oğlanlardan biriydi.
Sultan Murat şair yanının dışında Osmanlı"nın gaddar padişahlarından biri olarak tarihe kendini işte böyle yazdırmıştı. IV. Murat iri yarı, yakışıklı, ama çok güçlü, her geçen gün gücü daha da büyümüş bir Osmanlı Padişahıydı. Gücü Osmanlı"yı inim inim inletiyordu. İyi ok ve cirit atıyordu. Mey ve mahbub sefalarından vazgeçemezdi. En candan arkadaşı Revan Seferi"nden dönerken beraber getirmiş olduğu "Emirgune Han" ile bu alemlerinde birlikte olmaktan çok zevk alıyordu. Ancak saltanatlar yıkılır ve yeni saltanatlar kurulur. Padişah IV. Murat"ta Bağdat Seferi"nden çok hasta olarak dönmüş ve bir süre sonra da kaçınılmaz ölümle yüzleşmişti.
Deli İbrahim Sultan Murat"ın öldüğüne inanamadı
Bu arada IV. Murat"ın kardeşi Sultan İbrahim ise her gün haremde hapsedilmişliğin verdiği çaresizlikle kardeşleri gibi idam edileceği günü bekliyordu. İdam bekleyişiyle her an biraz daha akli dengesini yitiren Sultan İbrahim"e annesi Valide Sultan kadınlık ve kader arkadaşlığı yapsın diye onaltı yaşında bir cariye vermişti.
İbrahim nihayi bekleyişi sonrası Kapıağası"nın gelmesiyle daha da kötüleşti. Kapıağasının, başsağlığı diledikten sonra tahtın onun olduğunu belirtmesi İbrahim"i bir türlü ikna edememişti. Kardeşinin ölmüş olabileceğini bir an bile aklından geçirmeyen İbrahim, IV. Murat"ın onun iktidarda gözünün olup olmadığını öğrenmek için bir deneme yaptığını düşünmüştü. Ve taht teklifini kabul etmeyip, orada kalmayı tercih ettiğini belirtti.
Gelenlerin İbrahim"e yalvar yakar durumu izah etmeleri çözüm olmayınca Valide Kösem Sultan hareme gelerek oğlunu kendi alıp, diğer oğlunun ölüsünü göstermeye götürdü. Beklenen olmuştu, Padişah IV. Murat ölmüştü. Murat"ın ölüsü tüm heybetiyle idam ettirdiği kardeşinin odasında bekletiliyordu. Annesi Kösem Sultan, İbrahim"e, ikna olması için diğer oğlu IV. Murat"ın ölüsünü gösterdi. IV. Murat"ın ölümüne bir türlü inanamayan İbrahim, ölünün yüzünü açtırıp uzun uzun baktığı halde odadan çıkarken aniden geriye dönüp, tekrar açtırıp ölü yüzüne emin olmak için bir kez daha bakmıştı.
Osmanoğulları"ndan Sultan İbrahim"den başka erkek kalmamıştı. O zamanlarda yirmidört yaşında olan Sultan İbrahim böylece tahta geçti. Akli dengesini yitirmiş olan İbrahim, Osmanlı"yı yöneten padişah ünvanını taşıyordu ancak ülkeyi asıl olarak nihayet fırsat bulmuş olan Valide Kösem Sultan yönetiyordu. Evet, her şey istediği gibiydi. Ancak Valide Sultan, soyun devam etmesi ve konumunu koruyabilmesi için kadınlarla cinsel birliktelik yaşayamayan oğlu İbrahim"in oğlunun olması için uğraşıyordu.
Sultan İbrahim"e birçok cariye kadınlık yaptı
Kösem Sultan, oğlu tahta oturur oturmaz bu sorunu çözmekle uğraştı. O dönemde yaygınlaşan esir pazarlarından alınan cariyeler ve ülkede nam salmış endamlı, işveli, çekici tüm güzeller Sultan İbrahim"e sunulmaya başlandı. Hatta kendine padişah nezdinde bir mevki kazanma ve itibar edinmek isteyenlerin Kösem Sultan aracılığıyla Sultan İbrahim"e kadınlık etmesi için hareme sunduğu sayısız cariyeler de cabası... Valide Kösem Sultan oğlu İbrahim"in koynuna her akşam başka bir cariye veriyordu. Hareme giren ülkenin en güzel kadınları, her türlü kadınlık marifetiyle Sultan İbrahim"den döl almak için uğraşıyordu. Hareme giren bu güzeller, eğer Sultan, erkekliğini hisseder ve onunla birlikte olursa Kösem onu mükafatlandıracak ve belki gebe kalırsa Valide Sultanlığa bile yükselebilecekti. Ülkede yaşayan güzellerin sıcacık tenlerinin ve ruhlarının Osmanlı"nın hükümdarı Sultan İbrahim"in teniyle bütünleşmesi çokça oldu. Güzeller sırayla şanslarını denedi.
Sonunda Hatice Turhan adındaki bir güzel İbrahim"e kendini sevdirebilmiş ve ondan hamile kalabilmişti. Ailenin kaderini değiştiren bu güzel, Rusya"da doğmuştu. Hatice Turhan, Tatarların yapmış olduğu bir akında esir düşmüş ve güzelliğiyle saraya satılan cariyeler içinde yer almıştı. Kör Süleyman Paşa tarafından Kösem Sultan"a hediye edilen güzel, Kösem Sultan tarafından Hatice Turhan adını almıştı. Beyaz tenli, narin yapılı bu cariye sarayda iyi bir eğitim görmüş ve Sultan İbrahim"in eşi olma sıfatıyla Mehmet adında bir de çocuk doğurmuştu.
Deli İbrahim oğlunu öldürür
İşte padişahın kadınlarla birlikte olmadığı ve ülkede padişaha sunulacak kızlar ve kadınlar arandığı dönemde Kızlarağası Sünbül Ağa da Sultan İbrahim"e takdim etmek için satın aldığı Zafire adındaki güzel Gürcü dilberinin bir süre sonra hamile olduğunu öğrenince vermekten vazgeçmiş ve doğacak çocuğu da evlatlık almıştı.
Sünbül Ağa"nın Osman adını verdiği çocuğa İstanbul halkı da "Kızlarağası"nın Piçi" adını vermişti. Osman"ın dünyaya geldiği sıralarda Sultan İbrahim"in de Haseki Turhan Sultan"dan bir şehzadesi dünyaya geldi. Sünbül Ağa"da yeni çocuk doğuran Zafire"yi sütnine olarak saraya takdim etti.
Oğlunun öldüğünü sanan Turhan Sultan baygınlık geçirdi
Turhan Sultan, narin ve kumral bir Ukrayna güzeliydi. Zafire ise beyaz tenli ve kapkara gözlü bir başka güzeldi. Sultan İbrahim"in gönlünü kazanan Zafire"nin küçük Osman"ı, Turhan Sultan"ı epey rahatsız etmeye başlamıştı. Kendi oğlundan daha fazla bu Zafire"nin oğluna değer verdiği endişesiyle yanıp yakınan Turhan Sultan, artık tepkisini gizleyemez bir noktaya gelmişti. Kösem Sultan iktidarsız oğlunun kadınlarla cinselliği yaşamasını sağlayabilmenin ve hele hele de bu güzellerden birinden bir torun sahibi olabilmenin hazzı içinde ülke idaresini çekip çeviriyordu. Ancak Sultan (Deli) İbrahim"in sanki kendi oğluymuş gibi Osman"ı daha çok sevmesi ve ilgilenmesi Valide Kösem Sultan"ı da rahatsız etmeye başlamıştı.
Kızlarağası"nın piçi Osman"la mermer havuz kenarında Sultan İbrahim oynarken, Turhan Sultan binbir celalle sütnine Zafire"yi yanından kovdu. Sultan İbrahim, bu davranışın tesiriyle birden dellendi ve geçirdiği sinir kriziyle birlikte kendi oğlu Mehmet"i havaya kaldırarak mermer havuza fırlattı. Oğlunun öldüğünü düşünen Turhan Sultan baygınlık geçirdi. Havada bir tur dönen Şehzade Mehmet"in alnı havuzun ortasındaki mermer fıskiyeye çarptı ve oradan da havuzun içine gömüldü. O sırada içoğlanlarından biri olayın şokundan çabuk kurtuldu, havuza atlayarak şehzadeyi kurtardı. Alnından yaralanan şehzadenin kanı havuzun suyunu kızıla boyaladı. Herkesin şok geçirdiği bu olayın ardından Sünbül Ağa ve Zafire oğullarını alarak Mısır"a gitmeye karar verdi. Kösem ve Turhan"ın şerrinden korkan Sünbül Ağa ve Zafire, aceleyle hazinesi, atları ve kendilerine padişahça verilen neleri varsa hepsini gemiye yükleyip yola çıktılar. Deniz korsanlarının bir hayli revaçta olduğu bir dönemde silah ve yeterli barut vb. malzemesini tedarik etmeden yola çıkan Zafirelerin binmiş olduğu İbrahim Çelebi adındaki gemicinin savunmasız gemisiyle kaçtılar.
Adalar Denizi"nde dolaşan altı tane Malta korsan çektirmesi, Reis İbrahim Çelebi"nin gemisine saldırdılar. Kızlarağasının ve gemi personelinin öldürüldüğü bu saldırıdan Zafire, oğlu Osman ve diğer cariyeler, hazineleriyle birlikte esir düştü. Namı yayılan Zafire"nin küçük oğlu Osman, İbrahim"in gerçek oğlu zannedilerek gözetim altına alındı. Esir edilişinin üçüncü ayında ölen Zafire"nin yanındaki on yedi cariyeden beşi Hıristiyanlar ve maharetlerinden dolayı İspanya Kraliçesi"nin sarayına gönderildiler. Diğer on ikisini de Malta"da esir bulunan bir Türk gemici, Karabatak Mustafa Bey satın aldı ve fidye vererek Türkiye"ye götürdü. Sultan İbrahim"in oğlu zannedilerek on iki yaşında Malta"da esir kalan Osman, korsanların şatosunda Osmanlı"ya kullanılacak bir koz gerekçesiyle yetiştirildi. Manastıra verilen Osman, otuzdört yaşında Malta"da öldü.
Kösem Sultan"ın acı sonu
İbrahim tahttan indirilip yerine 7 yaşındaki IV. Mehmet geçince Turhan Sultan da Valide Sultan oldu. Kösem"le aralarındaki husumet giderek daha da büyüyordu. Kösem"in ülke yönetimini eline almasını kabullenmeyen Turhan Sultan bu defa Kösem Sultan"ın yapmış olduğu gibi idareyi kendi eline aldı. Turhan"ın oğlu IV. Mehmet 21 yaşında ve padişah olabilecek bir deneyime sahip değildi. Kösem Sultan"ın bir türlü kabullenemediği bir durumdu ve duruma müdahale etmek için gizliden gizliye çalışmalara başladı. Turhan"ı uzaklaştırmak için Süleyman"ı padişah yapmak istiyordu. Çünkü Süleyman"ın annesi Turhan gibi değil, aksine sessiz sedasız bir kadındı. Turhan Sultan durumdan haberdar olunca Kösem Sultan"ı boğdurmayı planladı. Kızlarağası, Uzun Süleyman Ağa ve Meleki Kalfa"yla birlikte hareket ederek planları uygulamaya başladı. Kayın-validesi Kösem Sultan"ı boğduran Turhan Sultan artık valide sultan olmuştu. Turhan"ın valide sultan olma isteği Kösem kadar olmasa da belki bir zorunluluk gibiydi. Valide Turhan Sultan, Mimar Kasım Ağa"nın önerdiği Köprülü Mehmet Paşa"yı Sadrazamlığa getirerek devlet işlerinden tamamen uzaklaşarak ibadete yöneldi. 1660 yılında kendi geliriyle Çanakkale kalelerini yaptırmış, Safiye Sultan"ın temellerini attırdığı Eminönü"ndeki Yeni Cami"nin inşaasını tamamlattırmıştır. Turhan Sultan 1683 yılında öldüğünde Yeni Cami yanında bulunan türbesine gömüldü.
Cariyeler ve harem ağalarının ortak planı
Reşad Ekrem Koçu"nun kitabının giriş yazısına düştüğü notta şunlar yazıyordu: "Tarihten hikayeler... Bu yazıları, tarihi istismar niyetiyle yazmadı. Bunlar, tarihten çıkarılmış küçük küçük sahneler, portrelerdir. Modeller hakikidir, şahıslar uydurma değildir. Hadiseler, yazdığım gibi cereyan etmiştir. Fakat bunlar, bir fotoğrafla çekilmiş değil, fırça ve boya veyahut kalemle yapılmış resimlerdir. Öyle zannediyorum ki, bu resimler, gençler ve halk için faydalı olabileceği gibi "cemiyet ilmi"nin de işine yarayabilecektir." İşte Reşat Ekrem Koçu"nun belirttiği gibi, erkek yasaklı haremde kadınlıklarını yaşamak için sıralarını bekleyen kadınların kimileri aşık oldukları bazı harem ağalarıyla gizli münasebetlerde bulunuyordu. Bu söylentilerin ayyuka çıkmasıyla hareme de birtakım yaptırımlar getiriliyor, görülenler de cezalandırılıyordu. Hicri 1102 senesinin yaz mevsiminde II. Ahmed, "Hizmeti olmayan Arap içeru girmesin ve nöbetçi olan da gece kalmasun deyi" diyerek bu konuda bir tedbir alma gereği hissetmişti. Kendine kadınlık edeceklerin, kendi izni dışında başka bir erkekle ilişki kurmaları kabul edilebilir bir şey değildi. Bu karardan rahatsız olan hem cariyeler, hem de harem ağaları karşı-lıklı hazırladıkları bir oyunla bu duruma son verdiler. Harem cariyeleri, gece olduğunda damın ya da duvarın üstünde, "Koca gördük" diye bağıracaklardı. Erkek gördükleri anlamına gelen bu bağırışla, harem ağaları da Enderun"daki gılmanlar dairesine, duvara çıkıp kadınları gözetleme yaptıkları gerekçesiyle saldıracaklardı.
Cariyelerin planı işe yaramadı
Topkapı Sarayı"nda pazar gecesi harem kadınlarının çığlıklarıyla bir karmaşa oluştu. Tesadüf ki, o sırada Hasoda Köşkü bostancıların-dan bir çocuk, o gecenin kurbanlarından biri olmuştu. Bu genç çocuk, "hain" ithamıyla, feci şekilde dayak yiyerek Kızlarağasının huzuruna getirildi. Kızlarağası, önce bahçeye gidip bostancının çıktığı ağaca ve harem duvarına baktı. Ağaç duvardan çok uzaktaydı. Kızlarağası durumun hiç de inandırıcı olmadığının farkındaydı. Durumu öğrenen Padişah Sultan II. Ahmed, çok sinirlendi. Her ne kadar Bostancıbaşı Süleyman Ağa, padişah huzuruna çıkıp çocuğun masum olduğunu savunduysa da kar etmedi. Bostancıbaşının tüm neferleriyle namusunda temiz olduğunu, aksi taktirde kendisi de dahil tüm neferlerini de katletmesini istemişti. Ağaçla Haremi Hümayun arasında bir bağ kurmanın ya da içeriyi görmenin imkansız olduğunu kan ter içinde anlatmaya çalışması nafileydi. Padişah II. Ahmed, genci affetmedi ve Bâbı Hümayun"un önünde boynunu vurdurdu. Olayın ardından Haremi Hümayun etrafından tüm ağaçlar kökünden kesildi. Oyunu tertiplemiş olanlar da böylece bir serbestlik yakalamıştı. Çünkü Araplar yine eskisi gibi hareme girip çıkma hakkını yeniden elde etmişti.
Ölüler için çukurlar kazılıyordu
Sultan Yavuz Selim döneminde Celal ismindeki birinin isyanıyla başlayan ve Anadolu"da Osmanoğulları"na karşı cereyan eden başkaldırılara "Celali isyanı" adı verilmişti. Bu nedenle ele geçen her eşkıyanın kim olduğuna bakılmaksızın kellesi kesiliyordu. Hicri 1060 senesinde Oruçovası"nda meydana gelen böyle bir muharebede çok sayıda Calali öldürüldüğü için çukurlar kazılmış ve ölüler bu çukurlara gömülmüştü. Onyedi yaşlarında, çok güzel bir erkek çocuğunun yeniçeriler tarafından bu çukurlardan birine öldürülmek için götürüldüğü gören Yeniçeri Ağası Halil Ağa, çocuğun boynunu vurmak için kılıcını çeken askerine bağırıp çocuğu yanına aldı. Kendini ölümden kurtaran Halil Ağa"nın önüne kapanarak hıçkıra hıçkıra ağlayan Mehmet, Canbuladzade Ali Bey"in hazinedarıyken, at hızlı koşamayınca attan indirilerek, orada kaderine terkedilen biriydi. Halil Ağa"nın içoğlanları arasına katılan Mehmet, aslen Abaza"ydı. Yeniçeri Ağası O"nu, çok sevdi ve zamanla çeşitli görevlerin başına atadı. Serdarlıktan, beylerbeyliğine, vezirliğe kadar yükselen Mehmet, artık Abaza Mehmet Paşa"ydı. Çeşitli vilayetlerde, özellikle de yeniçerilerle verdiği savaşların kiminde zafer, kiminde yenilgiler almıştı. Kendini ölümden kurtaran Halil Paşa, sadrazamlık göreviyle Osmanlı yönetiminin karşısında güç gördükleri bu kişinin katliyle görevlendirilmişti. Halil Paşa, Abaza Mehmet"in yakalanması ve öldürülmesi konusunda yeterli olamayınca IV. Murat tarafından görevinden azledildi.
Osmanlı"nın yeniçeriler tarafından tahttan indirilerek, Yedikule zindanlarında vahşice boğazlanarak öldürülen Genç Osman"dan sonra IV. Murat Hicri 1032 yılında henüz ondört yaşındayken tahta geçmek zorunda kaldı. Abaza"nın isyanlarından bir hayli sıkılan Sultan Murat, belalısı olarak gördüğü Abaza Mehmet"le kadere bakın ki çok iyi arkadaş olmuştu. Abaza, Murat"ın "nedimi hâssı baihtiszası" olmuş ve hatta padişah onu taklit etmeye başlamıştı.
Giyimiyle, konuşmalarıyla padişah Murat"ı çok etkileyen Abaza, ta ki yine IV. Murat tarafından boğduruluncaya kadar en yakın zevk arkadaşı olmuştu.
Sultan Murat"ın silahtarı Bosnalı Mustafa Paşa, geçmişte Abaza"nın şiddetli zulmüne maruz kalmış biri olarak onu öldürmek için tetikte bekleyen biriydi. Bostancıbaşı Doce Mustafa"nın IV. Murat"ı etkilemesiyle Abaza Mehmet Paşa"nın idamı kesinleşti ve Doce Mustafa"nın adamları tarafından boğularak öldürüldü. Ancak bazı iddialara göre, IV. Murat, Abaza Mehmet"i çok sevdiği için zindanda başka bir idam mahkumunu boğdurttuğu ve onu gece Gelibolu"ya kaçırttığı söyleniyor.
Hatta ölümünden sonra tahta geçen IV. Murat"ın kardeşi İbrahim, kardeşinin en yakın arkadaşı olan Abaza Mehmet"in hayatta olduğunu duyduğunda, Portekiz"de Mehmet Dayı adıyla yaşayan Abaza Mehmet"in kellesini kestirtmişti. Onun ölümünden emin olmak için kesik kellesini getirterek, imamı olan Sincari Mehmet Efendi"ye tanınmaz haldeki kelleyi göstermiş ve emin olmasını istemişti. Ancak Mehmet Efendi emin olamayınca, IV. Murat zamanında Abaza Mehmet"i kementle boğan Bostancı Cellat Kara Ali"ye de kesik kelle gösterilmişti. Cellat da kesik baştan emin olamayınca Doce Mustafa"ya gösterildi. Doce Mustafa, Sultan Murat"ın onun ölüm fermanını verdiğini ve kesin boğdurularak katlettiğini savununca mesele kapandı.
Padişah IV. Murat
Babası: Birinci Ahmet
Annesi: Kösem Sultan
Doğumu: 27 Temmuz 1612
Vefatı: 8 Subat 1640
Saltanatı: 1623 -1640 (17) sene
Babası Ahmed I. , Annesi Mahpeyker Valide Kösem Sultan"dır. İstanbul, Beylerbeyi, İstavroz bahçesindeki bir köşkte doğdu. 10 Eylül 1623 yılında tahta çıktığında 11 yaşında olduğu için ülkeyi saltanat naib "i olarak 9 yıl boyunca annesi Kösem Sultan yönetmiştir. Ancak bu süre içinde sık sık ayaklanan yeniçeriler ve sipahiler yönetimde etkili olmuştur. Şubat ve Mart 1632 senesinde ayaklanan Yeniçeriler"e bazı tavizler vermiş ancak hemen ardından Yeniçeriler"in sadrazam ilan ettiği Recep Paşa"yı idam ettirerek Yeniçeriler"i sindirmiştir. Padişahlığı süresince çok sert tedbirler uygulamış ve tütün ve alkollü içkiyi yasaklamıştır. Kahvehane ve meyhaneleri kapattırmış ve karşı gelenleri idam ettirmiştir. 1635 yılında Erivan ve Tebriz"i, 1638 yılında da Bağdat"ı fethetmiştir. İran ile sınırlarımızı belirleyen Kasr-ı Şirin Antlaşması 1639 yılında imzalanmıştır. Kırım, Bosna ve Arnavutluk"ta çıkan isyanlar ile de uğraşmıştır. Sert mizaçlı olan IV. Murad, rüşveti büyük ölçüde ortadan kaldırmış ve devlet gelirlerini arttırmayı başarmıştır .İlk kez bir şeyhülislam idam ettiren padişahda yine Sultan IV. Murat"tır. 9 Şubat 1640 yılında Siroz-Nikris"ten öldüğü tahmin edilen Sultan Murat, 16 yıl, 5 ay Osmanlı tahtında kalmıştı. İstanbul, Sultanahmet, I. Ahmet Türbesi"ne gömülen IV. Murat "Duraklama Devri"nin padişahıdır.
Padişah (Deli) İbrahim
Babası: Birinci Ahmet
Annesi: Kösem Sultan
Doğumu: 5 Kasım 1616
Vefatı: 18 Agustos 1648
Saltanatı: 1640 - 1648 (8) sene
Babası I. Ahmet, Annesi Mahpeyker Valide Kösem Sultan"dır. 9 Şubat 1640 yılında 24 yaşındayken tahta çıktığında akli dengesini biraz yitirmişti. 8 Ağustos 1648 yılında tahttan indirilme nedeni de akli dengesinin bozukluğuydu. 8 yıl, 6 ay boyunca Osmanlı"yı yöneten Sultan İbrahim, idam edilerek öldürüldü. Osmanlı tarihinde "Duraklama Devri"nin padişahı olan Sultan İbrahim"in gömülü olduğu yer; İstanbul"daki türbe haline getirilmiş Ayasofya Vaftizhanesi"nde, I. Mustafa"nın yanındadır.
Valide Sultan Hatice Turhan
( 1627 - 5 Haziran 1683 )
Slav kökenli Turhan Sultan, 1639 yılında 12 yaşında iken Kırımlı akıncılara tutsak düşmüş ve 1641 yılında Kösem Sultan"a armağan edilmiştir. Kösem Sultan oğlu İbrahime Turhan Sultan"ı cariye olarak vermiş ancak, Turhan Sultan kısa sürede İbrahim"in gözdesi olmuştur. Turhan Sultan"ın oğlu IV. Mehmet ( Avcı Mehmed ) 6 yaşında tahta çıktığı sırada saltanat naibi olan Kösem Sultan ile arası açılmıştır. Kösem Sultan"ın IV. Mehmet"i zehirletip yerine başkasını tahta geçirme planları yaptığını öğrenince Eylül 1651yılında ani bir baskınla Kösem Sultan"ı boğdurmuş ve 1651-1656 yılları arasında saltanat naibi olarak yönetimi ele geçirmiştir. Çıkan ayaklanmalar ve Venediklilere kaybedilen savaş sonucunda yönetimi, özel şartlarla sadrazamlığa getirdiği Köprülü Mehmet Paşa"ya bırakmak zorunda kalmıştır. I. İbrahim"in hasekisi Hatice Turhan Sultan, Safiye Sultan tarafından temeli atılan Eminönü"ndeki Yeni Cami, darülhadis, mektep, çarşı, sebil ve türbeden ibaret muazzam külliyeyi tamamlatarak adını tarihe maletmiştir. Naib olarak görev yaptığı sırada Çanakkale Boğazı kalelerini ile yine bu şehirde bir cami yaptırmıştır.
Onyedinci yüzyılın henüz başıydı ve Osmanlı İmparatorluğu"nun başında çocuk yaştaki I. Ahmet, padişah olarak bulunuyordu. I. Ahmet, annesi Handan Sultan"ı Valide Sultan yapınca, Safiye Sultan da eski saraya gönderildi. Tahta geçen hükümdarın annesi Valide Sultan ünvanıyla Osmanlı Haremi"ni yöneten kişi olarak görev yapıyordu. Ve daha önceki padişahın annesi Valide Sultan da ünvanı geri alınarak eski saraya gönderiliyordu. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul"u alışının ertesi yılında Beyazıt ve Süleymaniye"nin olduğu geniş alana kışlık bir saray inşa ettirdi. O dönemde "Yeni Saray" olarak adlandırılan Topkapı Sarayı yaptırılınca, buraya "Eski Saray" denildi. Ölen ya da tahttan indirilen padişah anneleri, eşleri ve çocukları bu saraylara gönderiliyordu.
Bayram gibi özel günlerde Osmanlı Padişahları "Eski Saray"ı ziyaret ederek, geçmişte valide sultanlık yapmış kadınların halini hatırını sorardı. Son olarak da II. Mahmut"un annesi, eski saraydan yeni saraya gelin olarak giden kadınlardan biri olmuştur. Bu bir nevi kabuğuna çekilme ve hayatının sonuna kadar orada yaşayabilme ayrıcalığı gibi bir şeydi.
|