itikat ve iman (rezaleti)
üstat, itikat ve imani ihata ediyor:
[...]
din, topyekün varligi icad eden yaratici müessire bagli itikatlar manzumesidir. itikat ve iman, gören, isiten, koklayan, tadan, dokunan ve bu bes hassenin birlesiminde ve ötesinde duyan, sezen ve düsünen, insanin nereden ve nicin geldigi suali üzerinde, kendisini vücuda getirici mutlak müessire ve onun kanunlarina inanmasi diye cercevelenebilir.
[... n.f.k., iman ve islam atlasi, s.15]
burada sürdürülen tartismalar icinde bu mevzuyu bircok arkadaslar maalesef gözden kaciriyor. maddi veya manevi, her kimsenin hakkina temas etmedikten sonra, toplumu degil, sadece ve sadece bireyi ilgilendiren konularda cephe olusturmak kimsenin karina degil; bilhassa din adina! tesettür, faiz, icki, kumar, zina ve benzerleri elbette toplumu ilgilendiren konular, hadlere riayet edilme sartiyle hem dini, hemde ilmi acidan tartismaya acik. fakat bir kimsenin mesela yaratani bir enerji kitlesi olarak görmesine, mirac hadisesine inanmasina veya inanmamasina, seytani boynuzlu veya kareli tahmin etmesine kim ne diyebilir, kimi ne ilgilendirir? parmak havada, solastik tavirlarla, keyfiyete göre kah rasyonel, kah emosyonal yaklasimlarla insanlari müskül duruma düsürmenin bilgilendirmeyle, aydinlatmayla ne alakasi var? yaratan bile imanin sartlari disinda aklimizin almadigi hicbir seyi kabullenmemizi beklemiyor. islam zincirinde önce inanlari, din adamlarini, daha sonra sirasiyle peygamberleri iskartaya cikaranlar simdi elbette (hasa) allahin da üstüne cikmaya calisiyor. bu ne rezalet!
|