Einzelnen Beitrag anzeigen
  #22002  
Alt 28.07.2005, 16:31
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard IKRA baban gibi..esek olma :o)

safiyye"nin ailesinden kişiler işkenceyle öldürülüyor:

leoni caetani, "muhammed, ihtimal ki güzel safiyye"ye göz koymuş olduğu, zevcinden (kocasından) kurtulmak istediği için
kinane / ibn rebia / ibn ebi"l-hukayk"ı celbetti; ebi"l-hukayk ailesinin meşhur mücevheratını teslim etmesini istedi..." dedikten
sonra birtakım bilgiler aktarıyor. bu bilgilere göre, gerek kinane, gerekse kardeşi hazinenin yerini söylemiyorlar. ama hazinenin
bir kesimi sonradan bulunuyor. ne var ki, muhammed tümünü elde etme kararında. başlıyor işkence ettirneye.

bu kinane, safıyye"nin kısa bir süre önce evlendiği kocasıdır. bir süre sonra muhammed"in koynuna sokulacak olan safiyye"nin
kocası...

caetani aktardığı bilgiler arasında şunlan da yazıyor:

- "kinane"ye, hazinenin bir kısmını başka bir yere saklamış olup olmadığını söyletmek için müthiş işkenceler yapıldı. zübeyr
ibnü"l- avvâm (sağlıklarındayken cennetlik olduklan bildirilmiş on kişiden biri), peygamberin emirlerini bizzat tatbik elti.
zavallının ağzından bir şey alamayınca, yanan odunlarla göğsünü deldi. ölecek durumdayken muhammed lbn
mesleme"ye teslim etti. o da biraderi mahmud"un intikamını almak için kinane"nin ızdırabına nihayet verdi, onu öldürdü.
kinane"nin kardeşine de pek zalimane işkenceler yapıldı. (...) iki bedbaht yahudi terk-i hayat eder etmez, muhammed kadınları
celbettirdi..." (bkz. leoni caetani, islam tarihçe. hüseyin cahid yalçın, istanbul, 1925, 5 / 123-124.)

caetani"nin bu yazdıkları kimi islami kaynaklara da dayanıyor. bununla birlikte ne ölçüde doğru, ya da doğru olanların ne
kadarını içine alıyor? kesin birşey söylenemez kuşkusuz. ama şurası, islam dünyasında en sağlam kabul edilen kaynaklarda da
yer alıyor ki; safiyye, hayber savaşı"nda ve sonucunda aile üyelerini yitirmişti. babasını, kocasını, kocasının kardeşini...
(karşılaştırmalar ve geniş bilgi için prof. dr. ilhan arsel"in şeriat ve kadın adlı kitabına başvurmayı öneririm.) müslümanların
elinde katledilmişti safiyye"nin aile üyeleri. muhammed"in buyruğuyla... ama şimdi bu safiyye, aynı muhammed"in karısı
yapılacak ve yolda da koynuna sokulacak.

muhammed, safiyye"yi dıhye"nin elinden alıyor:

"hadis"!erden aldıgımız bilgiye göre:

savaş sonrasında, dıhyetü"l-kelbı adındaki delikanlı arap, muhhamed"e gelir; tutsal: kadınlardan birini kendisine alması için
ondan izin ister. muhammed de, hadisi çeviren kamil miras"ın çevirisiyle: "haydi git de bir câriye al!" diye karşılık verir. ne var
ki dıhye gidip safiyye"yi alır. bunu gören bir başka arap hemen koşup muhammed"e haber verir. safiyye"nin dıhye"ye değil;
"peygamber"e uygun olacagını söyler. muhammed"de dıhye"yi çağırtır; "başka bir cariyeyi" almasını söyler. dıhye"ye verilen
"cariye", safiyye"nin kocasının kızkardeşidir. muhammed, kendisine "karı" olmanın karşılığında safiyye"yi "azâd" eder. yani,
"âzâd etmiş olma"yı, evlilikte verilmesi gereken "mehir" sayar. yola çıkıldığında, bir yandan da "zifaf" düşünülmektedir. ümmiü
süleym, safiyye"yi hazırlar. ve gece olunca da muhammed"in koynuna koyar." (başta buhari, en sağlam hadis kiıaplarında da
yer alan bu hadisi, kamil miras"ın çeviri ve "izah"ını da görmek için bkz. sahih-i buhari muhtasarı tecrîd-i sarih tercemesi,
ankara, 1985, diyanet yayınlarından, 2/299-310.)

safiyye"yi muhammed neden almıştı ?

bu soruya karşılık olarak ileri sürülenin özeli şu:

-safiyye, soylu bir aileden geliyordu. babası benû nadîr kabilesinin başı, kocası da yine çok ileri gelenlerden biriydi. bu
nedcnle onu, sıradan bir kimseye vermek uygun olmazdı. yahudiler için bu, bir utanç konusu olurdu. en iyisi "peygamber"e kan
yapmaktı. bu yola gidildi.

diyanet yayınları arasında yer alan sahih-i buhari muhtasarı tecrid-i sarih tercemesinde, 1612. hadisin "izah"ında kamil miras
şöyle diyor:

- " hazreti safiyye, huyay ibn ahtab"ın kızıdır. beni nadır ve beni kurayza"nın en şerefli bir ailesine mcnsuptu. hayber
yahudileri"nin reisi kinane ibn rabi ile yeni evlenmişti. her iki cihetle asaleti vardı. (...) hayber reisinin gelini (karısı)
ve beni nadır"ın en şerefli bir aile kızı olan safiyye"nin dıhye"ye verilmesi, yahudiler için pek ziyade âr"ı ve hacaleti
(utanca) mucip olacağı be- yaniyle itiraz edildi. resûlu ekrem (peygamber) de dıhye"den istirdad (geri alıp) ve azâd edcrek
nikâhla kadınları arasına ithal etti."

bu gerekçede mantık var mı?

gerekçe bu olunca, şu sorular sorulabilir:

- o "soylu", o ,"şerefli" denenlcr hep kılıçtan geçirilmemiş miydi? geriye ne kalmıştı ki onlar için "âr (utanç)" söiz konusu olsun?
"şerefi" olduklarından sözedilen "beni kurayza"ya, o "resûlu ekrem"in (muhammed"in) arkadaşlarına uygulattırdığı
korkunçluklar, işkence ve soykırım, benzeri ancak tarihin en ilkel dönemlerinin en ilkel insanlarında görülebilir türdendi. bütün
bunlar, islam"ın kendi kaynaklarından belgelerle sergilenebilir. ama yeri burası değil. burada, muhammed"in "şehvet"i nedeniyle
safiyye"den söz etmektir konu.

ama yine de, prof. dr. ilhan arsel"in satırlarından bir kesimini buraya aktarmanın iyi olacağını düşünüyorum:

" safiyye"nin muhammed"e verilmesinin, yahudilerin gönlünü ka- zanmakla ya da onların düşmanlık ve kinlerini yumuşatmakla da
hiç ama hiç ilgisi yoktur. çünkü hayber seferi, hicretin 7. yılına rastlar. oysa muhammed, daha hicretin ikinci yılından itibaren
yahudilere karşı düşmanlık siyasetine başlamış ve onları imha planlan hazırlamiştır. hayber seferine giriştigi tarihlerde, artık
yahudilerin kökünü iyice kazıma safhasındaydı. benû kaynuka, benu kurayza ve benû nadîr gibi, medine"nin en ünlü
yahudilerini temizlemiş ve sıra hayber yahudilerine gelmişti..." (arsel, bunu, "şeriat ve kadın"ın savun- ması için yazmış, ama
yayımlanmamıştır. t.d.)

- muhammed safiyye"yi dıhye"nin elinden alınca, bu kadının "kocasının kızkardeşi"ni vermişti ona. aynı aileden olduğuna göre
onun da "asalet"i vardı. dıhye"ye o nasıl verilebilmişti? o zaman "âr" olacağı düşünülmemiş miydi?

- hepsi bir yana da; muhammed, en yakınlarını, sevdiklerini öldürttüğü bir kadını safiyye"yi o acılı gününde koynuna nasıl
alabilmişti? onunla nasıl sevişebilmişti? bunun "cevabı" verilebilir mi? safiyye o sırada, daha "körpe" denecek yaştayken
muhammed, 57 yaşındaydı.

muhammed" in "şehvet"ini ve "tanrısının" bu "şehvet"e büyük önem verip kolaylıklar gösterdiğini anlatmak için,
karılarını-cariyelerini tümüyle ve öyküleriyle sıralayıp anlatmaya gerek yok. konu, bu kadar örnekle de anlaşılmıştır. amaç, bir
gerçeği açığa çıkarmak. ve gün ışığına çıkarılacak bu tür gerçeklerle, insanlığın önündeki "tabuların" yıkılmasında yararlı
olabilecek bir katkı sağlamak. daha ışıklı, daha güzel, daha özgür bir dünya için...



muhammed" de neden çok kadın vardı?

islamcılara bakarsanız şöyle açıklanabilir:

- "peygamber", kimi kadınlara "acımıştı" da o nedenle almıştı onları.

önce bunun hiç olamayacağını, gerçeklerle hiçbir biçimde bağdaşmadığını belirtelim. yoksul, çaresiz kadın mı toplamıştı
muhammed? hangisi bu durumdaydı? o çağda, o yörelerde sayılamayacak kadar yoksul, çaresiz kadın vardı. muhammed
onların hangi birini alacaktı? bu amaca yönelseydi başa çıkabilir miydi? sonra "yoksul"un "çaresiz"in sorunu çözme yolu; onunla
muhammed" in evlenmesi miydi?

-"peygamber", kimileriyle de "siyasi sebeplerle" evlenmişti.

bunu diyen islâmcılara şunu sormak gerekir: muhammed bir "peygamber" idiyse, böyle "siyasi sebepler"e neden gerek
duyuyordu? "tanrısının" yardımı yeterli değil miydi? bu yardım yeterli değil miydi de, bir sürü kadın topladı? hem de bir kesimi
genç, körpe... ve bu kadınları kimseyle evlenmeleri mümkün olmayan birer "ebedî dul" olarak bıraktı kendisinden sonra. bu
kadınlar ondan sonra kimseyle evlenmemeye hükümlüydüler. çünkü, hepsi de "müminlerin anaları" olarak kur"an"a geçirilmişti.
(bkz. ahzab, ayet: 6.) bunlardan kimi, âişe, cüveyriyye gibi 18-19 yaşında "dul" kalmışlardı. "çocuk yaşta dullar". ileri sürülen
"siyasi sebepler" bunu da mı gerektirmişti?

muhammed"in çok karı ve cariye almasında, o dönemlerde, araplarda geçerli olan neydiyse oydu etken: cinsel istek ve onun
gereği. en azından, başta bu geliyordu. "bir taşla birkaç kuş vurmalar" da oluyordu kuşkusuz. ama temel etkeni gözden
kaçırmamak gerekir.

islamcılar, "peygamberimiz nefsani arzularına göre davranmıyordu, hanımları da nefsani arzularla alınmamıştı" diye dursunlar;
ayetler, hadisler ve de gerçekler ortada.

muhammed, cinsel ilişkilere ne kadar zaman ayırıyordu?

o dönem araplannda "şehvet", "erkeklik gücü" en başta gelen bir özellikti. bunu gazali, ihyâu ulumiddin adlı ünlü kitabının
"kitabu adabi"n nikâh" bölümünde uzun uzun anlatır. bir dolu örnek verir, ali"nin oğlu hasan"ın bir alışta "dört karı birden"
aldığını, sonra çok geçmeden bunları boşayıp yenilerini aldığını, muhammed"e bu torunu anlatıldığında muhammed"in: "o,
yaratılışta da huyda da bana benziyor!" dediini, bu oğlanın, 200 kadar karı elden geçirdiğini anlatan bir hadise, muhammed"in,
"dünyanızdan bana üç şey sevdirildi" dedikten sonra bunlardan birinin de "kadın" oldugunu dile getiren bir başka hadisine ve
daha nice hadislere, öykülere yer veriyor. (bkz: gazali, ihya- u ulûmiddin, arapça, 28-29 ve öt.) gazalî, felâk suresinin
(diyanet"in çevirisiyle "bastırdığı zaman karanlığın şerrinden de o"na sığınırım, de!" anlamı verilen 3. ayetine "ve sertleşip
kalkmış olan zekerin (erkeklik organının) bu duruma geldiği zamanki bastırmasının şerrinden de tanrı ya sığınırım, de!" anlamının
verilebileceğini, bu anlamı ibn abbas"ın verdigini; ünlü gizemci cüneyd-i bağdadi"nin (ölm. 910.) "yemeye, içmeye ne denli
gereksinim duyuyorsam, cinsel ilişkiye de o denli gereksinim duyuyorum!" dediğini aktarıyor ve verdiği örneklerle "insanın
rahatlaması için şehvetinin gereğini yerine getirmesinin önemini" anlatmaya çalıştığını belirtiyor. (bkz: aynı kitap, s. 27.)

muhammed"in çok karı alışına, kadınlara yönelişine de bu açıdan bakmak gerçekçi bir yaklaşım olur. hadislere baktığımız
zaman, muhammed"in "cinsel ilişki"ye ayırdığı zamanın, şaşılacak boyutlarda olduğunu görüyoruz. işte bir hadis, en"es anlatıyor:

- "peygamber, 9 ya da 11 karısı varken, gecenin ya da gündüzün belli saatinde tümünü dolaşıyor ve hepsiyle cinsel ilişkide
bulunuyordu."

enes"e soruluyor: - "iyi ama, peygamber buna güç yetirebiliyor muydu?" enes karşılık veriyor: - "evet. biz aramızda,
peygambere 30 erkek gücil (şehveti) verildiğini konuşurduk." bu hadis buhari"nin e"s-sahih"inde de yer alıyor. (diyanet"in bir
yayınında görmek için bkz. sahih-i buhari muhtasarı tecrid-i sarih tercemesi, hadis no: 192.)

başka hadislerde de "peygamberin 40 erkeğinki kadar şehvetinin olduğu" belirtilir. bunda bir abartma olduğu açık.
müslümanlar, "peygamber"in "şehvet"ini de "mucizeli" olarak göstermek istemişlerdir.

muhammed"in "şehvet"i, ister sıradan, ister "farklı" olsun"ayet"ler ve "hadis"ler yönünden bakıldığında görülür ki "tanrı"sı
katında ayrıcalıklı. âişe"nin sözünde bu ayrıcalık, en çarpıcı biçimde dile geliyor: "bakıyorum da senin efendi tanrı"n (rabb),
senin şeyinin keyfi (hevâ) için koşuyor yalnızca!"

turan dursun
(hemingway, 05.11.2003 12:03)

c/p yapmayı öğrenen herhangi bir şempanzenin göğe tükürme denemelerine konu alabileceği bir yıldız.
(sirkencubin, 05.11.2003 12:10)

nerden itlik yaparım, nereye puştluk sokarım diye çabalayan habis ruhlu, kin kusmuklu bir mürtedin (kulakları çınlayan oldu mu acep) "kafama göre hadis yorumlar, bok atmakta sınır tanımam" adlı çalışmalarını copy /paste etmeye fırsatmış bu, onu gördük.

islamı turan dursun yorumlarıyla sunmak, öğrenmek, rıza nurun hayatım ve hatırlarım kitabından milli mücadele dönemi ve atatürk hakkında bilgi toplamaktan daha vahimdir. kesişme noktası da küfür ettiğim müddetçe sevenim, kollayanım olacaktır garantisinin sıcak kollarına kucak açmaktan geçer.

(bkz: bunlar nasıl bir akıllar)
(dandoldenyus, 05.11.2003 12:39)

sahih i buharide din alimlerince sahih, güvenilir sayılan sahabeler arasında sayılan bi kişi. hadisleri yorum gerektirmeyecek derecede de açıktır. gönül gözü kapalı olanlar bunları tabii ki anlamak, kabul etmek istemezler. muhammed hakkındaki hadisleri de aynı şekilde gerçeği yansıtır. neyin ne olduğu bu kadar açıkken bunları çarpıtıp, muhammedi aklamaya çalışmak abesle iştigal dir.
(wrathful lilith, 05.11.2003 14:08 ~ 16:06)

iffet sahibi.
temizliği ve namusu hususunda şek ve şüphe olmayan müminlerin annesi. ki herhangi bir kadının namusu hakkında suizan yaparsanız müfteri olursunuz, günahkar olursunuz. lakin hz ayşe hakkında böyle bir iddiada bulunursanız zinhar kafir, zındık olursunuz. hz ayşe"nin iffeti bizzat kuran ı kerim ile destekli, ayet ile sabittir. aksini iddia etmek allah"ın kelamına muhalefet etmek demektir. ki zerre kadar manevi sorumluluk hisseden kimseler için hayli netameli bir durumdur bu...
haa peki diğerleri için nedir?
mesela turan dursun (lanetullahi aleyh). şimdi bu adamın ne olduğu, ne dediği ortada apaçık durmaktayken sanki yeni bir şey bulmuşçasına ve metin-konu ilişkisi birbiriyle alakasızken kasmanın manası nedir? üstüne üstlük bilimsel hiç bir ağırlık taşımayan, baştan sona iftiralar ve saçma sapan iddialarla dolu safsataları sanki çok ağır bir herze yiyormuş gibi satmaya çalışmak en başta kendi kişiliğine saldırı ve hakarettir.
(lazarus, 05.11.2003 14:55)

(bkz: pedofili)
(yoguslawak, 08.11.2003 01:02)

Begendiniz mi ?


Islam sahsiyetlerine sayenizde reva görülenler bunlar..


Kafir degil mi bunu yazanlar..


Yoksa bu iftiralari din haline getirenler mi KAFIR !..