Einzelnen Beitrag anzeigen
  #22001  
Alt 28.07.2005, 16:29
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Yine de IKRA

ebu said el hudrî anlatıyor:

- "peygamberle birlikte benû mustalık gazası"na çıktık. ve arap tutsaklarından tutsaklar elde ettik. o sırada kadınlar iştahımızı
çekti. bekarlık çok güç gelmişti bize o günlerde. ve azil yapmak istedik. istiyorduk azil yapmayı. ancak, "peygamber
aramızdayken ona sormadan nasıl azil yapacağız?" dedik ve gidip peygambere sorduk. peygamber de azil yapmamakta sizin için
bir sakınca yoktur. (yapabilirsiniz de. yapmaya bilirsiniz de.) ama bilin ki, kıyamet gününe değin meydana gelecek bir yavru,
ne olursa olsun meydana gelir." (bkz. buhari, e"s-sahih, kitabu"l-itk/13; tecrîd, hadis no: 1596; müslim, e"s-sahih,
kitabu"n-nikâh/127, hadis no: 1438; ebu davud, sünen, kitabu"n- nikâh/49, hadis no: 2170.)

kimileri, "azl"in ne demek öldüğünü bilmedikleri için bu hadisin anlamını tam olarak anlamamışlardır.

"azl" (azil), cinsel ilişki sırasında, erkeğin, meniyi, kadının cinsel organına boşaltmadan çekmesidir. yani, meniyi kadınlık
organının dışına boşaltmak.

hadiste anlatılanın özeti şu:

müslümanlar, ellerindeki "tutsak kadınlar"la cinsel ilişkide bulunmak istiyorlardı. ama bir sorunları vardı: ya çocukları olursa?
ilişki kuracakları bu kadınlardan çocuk olsun istemiyorlardı. tecrit "mütercim"i kamil miras, bu istememeyi, şöyle açıklıyor:

"bu suretle (yani meniyi dışa boşaltmak biçiminde) esir kadınlara yaklaşmak istemeleri (şu yüzdendir): yüklü (gebe) veya evlat
anası kadınlar satılamazdı. halbuki gazilerin paraya ihtiyaçları bulunduğundan satmak istiyorlardı." (bkz. diyanet yayınlarından
tecrid, 1596 numaralı hadis, not: 1.)

kısacası: tutsak kadınların ırzına geçebilirlerdi "gaziler". ama bu işi yaptıktan sonra da "çocuk sorunuyla" karşılaşmak
isteniyorlardı. çünkü gerektiğinde bu tutsak kadınları satabilirlerdi. buna bir engel çıkmamalıydı. "azl"i bunun için istemiş ve
"peygamber"e danışmışlardı. peygamber de temelde bu kadınların ırzlarına geçilmesinde bir sakınca görmüyordu, buna izin
veriyordu. "azl"e gelince. bunda da bir sakınca bulunmadığını dolaylı olarak belirtiyordu.

muhammed"in "marya" ile hafsa"nın yatağında yakalanması:

gün, muhammed" in karılarından hafsa" nın günüydü. o gün muhammed, hafsa" yla cinsel ilişkide bulunmak üzere kalkıp gider.
hafsa" nın odasına varır. ama hafsa" yı bulamaz. tam o sırada da, bir zamanlar mısır mukavkısı" nın kendisine armağan ettği
cariyelerden marya ortaya çıkmıştır. o anda muhammed, cinsel ilişki için tam hazırlıklıdır. cariye"yi tutup yatırır hafsa" nın
yatağına, ve işini görmeye başlar. muhammed"in cariyesi ile yatması doğal. kuran da, karılarının dışında cariyeleriyle de
yatmasına olanak veriyor (bkz: ahzab suresi, ayet 50,52) işin bu noktası olağan olmasına olağan. ne var ki, cariyeyi özgür
(hurre) olan bir kadının, üstelik ömer kızı hafsa"nın yatağında koynuna alıyor. işte bu olağan değil. terslik bu ya, o sırada,
hafsa da çıkagelmiştir. muhammed" in marya (mariye) ile ilişkisini görür. bir süre kendine egemen olup kapıda bekler.
muhammed işini bitirmiştir. hafsa tepkisini gösterir:

"tanrı elçisi! sen beni kötü duruma düşürdün, aşağıladın. öyle bir şey yaptın ki, benzerini hiçbir karına yapmadın! benim
günümde, benim sıramda ve benim yatağımda bir cariyeyi yatırıp yapıyorsun!"

muhammed ne desin? sonra, muhammed" ile hafsa arasında şu konuşma geçer:

muhammed: "vallahi billahi marya ile bir daha yatmayacağım!"

"hafsa! marya" yı kendime haram etsem de ona bir daha yaklaşmasam; bundan hoşnut olur musun?

"evet!"

muhammed hemen ant içmiştir:

"hafsa! aramızda kalsın, bunu sakın kimseye söyleme, olmaz mı?"

"tamam!"

ne ki, hafsa bu durumu aişe"ye anlatır.(bkz: taberi, camiu"l-beyan,28/102)

kimi aktarmaya göre de muhammed"in hafsa ile yakalanması, aişe"nin gününde olmuştur. hafsa bunu öğrenmiştir.
muhammed, ondan bunu durumu kimseye söylememesini istemiş, bunu isterken de "marya"yı kendime haram ettim. sana bir
müjdem var. ebubekir"le ömer, benden sonra, ümmetin işlerini ele alacaklar (halife olacaklar)." ama, hafsa, olayı aişe"ye
anlatır. (bkz: f.razi,30/41,43)

muhammed"in, marya"yı kendisine haram etmesi, yani bu cariyeyle bir daha yatmayacağına antiçmesi üzerine yeni ayetler gelir:

"ey peygamber! karılarını hoşnut edeceksin diye, tanrı"nın sana helal kılmış olanı kendine neden haram yaparsın? tanrı
bağışlayan ve acıyandır."(bkz. tahrim suresi, ayet:1. bu ayetin, anlatılan marya olayı nedeniyle geldiğine ilişkin hadisler ve
yorumlar için aynı tefsirlere bkz.)

bu ayetin ve bunu izleyen 4 ayetin "iniş nedeni" olarak, bir "bal şerbeti öyküsü"nü içeren aktarmalar da var. ama her zaman
islam"ın açıklarını kapatma çabaları gösteren muhammed ali subuni bile, ayetlerin, "marya (mariye) olayı" nedeniyle geldiğini
anlatan hadisin açıklamasının daha doğru olduğunu savunur. (bkz: muhammed ali sabuni, safvetu"t-tefasir,3/406-407)

başka islamcılarsa, islam"ın durumunu kurtarmak amacıyla, buradaki ayetleri "marya olayı"na değil, "bal şerbeti" öyküsünü
içeren hadise bağlamayı daha uygun bulurlar. kuşkusuz, zorlamalarla.

muhammed, marya ile yatmayı sürdürmüştü. ondan bir oğlu olmuştu: ibrahim. bu oğlan epeyce büyüdükten sonra ölmüştür.

muhammed"in "şehvet"inin zeyneb"le daha doyurucu bir karşılık bulması:

bir hadise göre: muhammed nerede ilgisini çeken güzel,bir kadın görse, hemen eve gider; zeyneb"le yatardı. böylece şehvetini
giderirdi.

câbir lbn abdullah anlatıyor:

- "peygamber bir kadın gördü; hemen zeyneb"e gitti. ki zeyneb o sırada bir derisini ovup işliyordu. peygamber hemen cinsel
ihtiyac"ını gördü. sonra arkadaşlarının yanına çıktı. ve şöyle konuştu:

- kadın, şeytan biçiminde çıkar karşıya. ve yine şeytan biçiminde dönüp gider. bu nedenle sizden herhangi biriniz bir kadın
gördü mü, hemen karısına gidip onunla yatsın. çünkü bu (cinsel ilişki), o kişinin içindekini (kabaran şehvetini) söndürür." (bkz.
müslim, e"s- sahih, kitabu"n-nikâh/9-10, hadis no: 1403; ebu davud, sünen, kita- bu"n-nikâh/44, hadis no: 2151; tirmizî,
sünen, kitab"r-rıdâ"/9, hadis no: 1158.)

bu hadiste açıkça ortaya çıkan şu:

- muhammed, karılarının dışında da bir kadına "şehvetle" bakıyordu. ve ilgisini çeken bir kadın gördüğünde "şehvete geliyor"du.
bu kimi ayetlerle de dile getiriliyor. örneğin ahzab suresinin 52. ayetinde, karı almasına sınır getirilirken "(başka kadınların)
güzellikleri seni imrendirse bile..." deniyor. aynı hadise yer veren gazalî de, "şehvet"in önemini ve cinsel ilişkide bulunup
rahatlamanın sağladığı yararı uzun uzun anlatıyor; bu arada da, muhammed"in şehvetine ve gereksinimini nasıl karşıladığına geniş
yer veriyor. (bkz: gazali, lhya-u ulûmiddin, arapça, 2/27-29.)

- muhammed için "kadın", erkeği her zaman baştan çıkaran bir "şehvet kabartan"dı.

- muhammed gözünde "kadın", her zaman "şeytan" görünümündeydi. (muhammed"in "kadın"ı şeytan görmesine ve genel olarak
"kadın"a bakışına ilişkin örnekleriyle geniş bilgi için, prof.br. ilhan ar- sel"in "şeriat ve kadın" adlı, son derece değerli kitabına
bkz.)

- çıkan bir başka sonuç da şu: muhammed"e göre, bir kadın, cinsel ilişki kurmak isteyen kocasına karşı koyamaz, karşı
koymamalıdır. muhammed"in bunu işleyen, öğütleyen, buyuran pekçok hadisi vardır. bunlardan iki örneği bıırada görelim:

- "bir adam karısını yatağına (cinsel ilişki için) çağırsa da, kadın yanaşmasa, o sırada cinsel ilişkide bulunmazsa ve bu yüzdcn
kocası geceyi öfkeli-sinirli olarak geçirse, melekler o kadına, sabaha değin lanet ederler." (bkz. buhâr"i, e"s-sahih, kitabu
bed"il"halk/7; tecrîd, hadis no: 1337; müslim, e"s-sahih, kitabu"n-nikâh/120-122, hadis no: 1436; ebu dâvûd, sünen,
kitabu"n-nikâh/42, hadis no: 2141.)

- "bir adam karısını cinsel ihtiyacını gidermek için çağırdığı zaman, kadın hemen o çağrıya uymalıdır. kadın, tandırda (fırında,
ocakta) o anda iş görüyor olsa bile..." (bkz. tirmizi, sünen, kitabu"r-rıdâ/ 10, hadis no: 1160.)

asıl konumuza gelelim: muhammed"in, gördüğü yabancı kadının şehvet çekiciliği karşısında kalır kalmaz eve koşması ve cinsel
ilişkide bulunmak için zey- neb"i seçmesi ilginçtir.

muhammed"in zeyneb"i de karıları arasına katmasının öyküsü:

zeyneb bint cahş, muhammed"in oğulluğu zeyd"in karısıdır. zeyd"i muhammed kcndisine "oğul" edindiği için herkes ondan
"muhammed"in oğlu (zeyd ibn muhammed)" diye sözeder.

muhammed bir gün, zeyd"i görmek için onun evine gider. zeyd"i bulamaz, zeyd"in karısı zenneb"le karşılaşır. birden tutulur
zeyneb"e. bir kadına muhammed"in ilgi duyması, o kadının başka erkeğe -bu erkek kocası da olsa- uygun olmaktan çıkması ve
dolayısıyla muhammed"in olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. bu nedenle zeyd durumu ögrenir öğrenmez muhammed"e
gidip konuşur:

karımdan ayrılmak istiyorum.
neden? seni kuşkuya düşürecek bir şey mi yaptı?
vallahi hayır. beni kuşkuya düşürecek hiçbir şeyi olmadı. onun iyilikten başka birşeyini görmedim.

- öyleyse karını bırakma, tanrı"dan kork!

muhammed "karını bırakma" derken, gerçekte sevdigi zeyneb"in boşanmasını istiyordu. istiyordu ki zeyd onu boşasın da
kendisi alsın.

ama bu isteğini ve sevgisini içinde gizliyordu.

işte bunun üzerine, ahzab suresinin 37. ayeti gelir. (bkz: taberi, camiu"l-beyân, 22/10-ii.) "tabakatu ibn sa"d"da daha geniş
olarak yer alan bu aktarmayı, doğubilimciler ele alıp eleştiri konusu yapıyorlar diye, gerçekleri örtme ya da ters yüz etme
pahasına da olsa islam"ı kurtarma çabasına girişmiş görünenler "iftira" diye niteliyorlar. bu öykü, yüzyıllar boyu "hadis"
kitaplarında ve tefsirlerde yer alagelmiş olduğu halde.

şimdi ayete bakalım. ayetin anlamı şöyle: (çeviri, diyânet"in,)

"ey muhammed! allahı"n nimet vcrdiği ve seninde nimetlendirdiğin kimseye: "eşini bırakma, allah"tan sakın!" diyor; allah"ın
açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. insanlardan çekiniyordun. oysa allah"tan çekinmen daha uygundu. sonunda zeyd, eşiyle
ilgisini kesti- ğinde onu seninle evlendirdik. ki, evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda mü"minlere
bir sorumluluk olmadığı bilinsin. allah"ın buyruğu yerine gelecektir." (ahzâb, ayet: 37.)

bu ayette anlatılanlar:

1- muhammed, zeyd"e "karısını boşamamasını" söylerken içinde bir şey saklıyordu. bunu da sonradan tanrı açıga çıkaracaktı.
muhammet"in içinde sakladığı neydi?

yukarıdaki öyküye göre, bu sorunun iki karşılığı olabilir:

-muhammed"in içinde sakladığı şey, zeyneb"e olan aşkıyla birlikte, zeyd"in onu boşaması ve kendisini almasına olanak
sağlamasını istemesiydi. yukarıdaki öyküyü "uydurma ve iftira" diye niteleyenlerse; mu- hammed"in içinde sakladığı ayette
bildirilen şey için şu karşılığı veriyorlar: onun sakladıgı şey, yalnızca, zeyd"in karısının boşanması ve onunla kendisinin evlenmesi
isteğiydi.

oysa bunlar hep içiçe şeyler.çünkü muhammed zeyneb"e tutulmuşsa, kocasının onu boşamasını vc kendisinin almasını istemesi
doğaldı. bu yoldaki isteğini gizlemesiyle aşkını da gizlemiş oluyordu.

2- muhammed"in içindekini gizlemesine, insanlardan korkup çekinmesine yol açıyordu.

peki bu korkuya, çekinmeye yol açan neydi? yani muhammed, içindekini açığa vurduğu zaman insanların ne yapacaklarını
düşünüyordu ki, onun korkusunu taşıyordu? bu soruya şu karşılık veriliyor: muhammed, oğulluğunun karısını almaya kalkıyor
diye dedikodu yapılmasından çekiniyordu. çünkü gelenek, böyle bir duruma elverişli değildi. oğulluğun karısıyla evlenmek
çirkin karşılanırdı. (bkz. muhammed ali sabuni, safvetu"t-tefasir, 2/527-528 ve öteki tefsirler.)

öyküye göre şu karşılık da verilebilir: muhammed, hem zeyd"den, hem de öteki insanlardan çekiniyordu. başkasının, üstelik de
"oğulluğu"nun karısına göz koyduğu için... bir süre bu nedenle durumu açığa vurmamıştı. ama sonra, "ayetin gelişi" sorunu
çözmüştü.

3 - muhammed"in, oğulluğundan boşanan zeyneb"i alması bu yönde herkese bir kapı açmasına yöneliktir.

ayette ileri sürülen gerekçe bu. yani, herkes oğulluğunun boşanan karısıyla rahat evlenebilsin diye muhammed"in zeyneb"le
evlendirildiğini açıklıyor. " bu açıklama karşısında da bir soru beliriyor:

- bu evlilik olmadan da soruna çözüm getirilemez miydi? örneğin, bir ayetle, herkese böyle bir yola gitmenin "helal" olduğu
bildirilirdi; sorun kalmazdı. neden bu çözüm yolu seçilmedi de, ille de muhammed"in zeyneb"le evlendirilmesi gerekli görüldü? .
bu sorunun karşılığı yok.

muhammed ve güzel safiyye:

yıl: 628. diyanet yayınlarından "tecrid"in "mütercim"i kamil miras"ın anlatımıyla "güzel bir vahanın ortasında kurulmuş olan
hayber kasabası"nın görülebilen "en nefis hurmalıkları"ndan yüzlercesi muhammed"in buyruğuyla kesilmişti. "tanrı"nın
buyruğudur" diye. her zaman olduğu gibi... işte kur"an ayeti: (çev. diyanet"in)

-"inkârcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız allah"ın
izniyledir. allah, yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır" (haşr

suresi, ayet: 5.) bu ayet, muhammed"in benû nadir"in hurmalıklarını yaktırmasına yöneltilen eleştirilere cevaptır. (bkz. buhari,
e"s-sahih, kitabu"l-cihad / 154; müslim, e"s-sahih, kitabu"l-cihad /10; h. no: 1746; ebu davud, sünen, kitabu"l-cihad /91, h.
no: 2615.)

"hurma soykınmı"yla birlikte "insan soykırımı" da yapılmıştı. özellikle yahudilerin yerleşim bölgelerinde. bunlardan biri de "hay-
ber"de gerçekleştiriliyordu. .

hayberin birçok "kale"si vardı. bir buçuk aya yakın bir süre içinde, yahudilerin kendi içlerinden gelip muhammed"dcn güvence
alan kimi hainlerinin yardimıyla "kale"ler bir bir düştü ve müslümanlar kazanmış oldular. kuran"ın tevrat"tan aktarılan "tann"sı
"israilo- gulları"nı, yani yahudi toplumunu, "tüm toplumlardan üstün yaptığını" duyuruyor. (bkz. bakara, ayet: 47, 122; a"raf,
ayet: 140.) ama "hayber savaşı"nda yahudilere yardım etmemişti.

"ganimet"ler, tutsaklar. bunlar içinde de kadın ve çocuklar. ağlaşmalar, sızlanmalar...

ve bu arada, yakınlarıyla birlikte tutsak düşmüş olan safiyye. güzeller içinde bir başka güzel. ne var ki acılar içinde...
yakınlarından kiminin kellesi gitmiş bu savaşta. kimi de işkence altında... babası, kafası kesilenler arasında, kocası ve kocasının
kardeşi sorgulanıyor, işkence görüyor. bir süre sonra ölürüleceklerdir.