Cuha ile CENAZE
Çocuk ölen babasının tabutu önünde ağlamakta , kanlı yaşlar dökmekteydi :
- Götürüyorlar seni baba!. Toprağın altına koyacaklar !. Öyle dar, öyle elemli bir yere götürüyorlar ki ; ne halı var orada ne hasır . Ne geceleyin bir ışık , ne bir dilim ekmek , ne mamur bir kapı , ne de sığınılacak bir komşu olmayacak!. Damına çıkacak yol da bulunmayacak . Halkın öptüğü , değer verdiği cismin ; o elemli yurda , amansız eve nasıl gidecek ?... Orada ne bet kalır , ne beniz!... diye o gidilecek yerin vasıflarını sayıp döküp ağlarken Cuha babasına dedi ki :
-Vallahi babacığım bu adamı bizim eve götürüyorlar !.
Babası :
-Ahmaklık etme Cuha , dedi.
Cuha bunun üzerine :
-Hiç kızma , şu nişaneleri dinlesene : Ne hasır var , ne ışık , ne yemek var, ne kapısı , ne içi , ne de dışı mamur.
Halkta da böyle bir çok âlametler bulunduğu halde , bu nişanelerden hiç birini görmezler. Kibriya güneşinin ışığından mahrum olan gönül evi Yahudilerin canı gibi dar ve karanlık , muhabbetin zevkinden mahrumdur. Böyle bir gönülde kalmaktansa mezar daha iyidir. Gönül mezarından çık artık . Ey şuh ve neşeli olan can ; sen dirisin , diri oğlusun. Vaktin Yusuf’usun, zindandan çık , göster yüzünü. Yunus gibi tespih et .
Mesnevi : 2.Cilt - Sayfa :239-241
|