ATEISTSEN DE MÜSLÜMAN OLARAK YARGILANIRS
İngiltere"deki olayların ardından Müslümanlara yönelik 100"den fazla saldırı oldu..
Saldırıların çoğu, İslâm ülkesinden gelen, ama kendilerinin İslâm inanışı ve yaşamı ile hiçbir ilgisi olmayan kişilere yönelikti.. Tamam başörtülü olmak kışkırtıcı bir durum onlara göre ama, siyah saçlı, esmer görünümlü herkes dekolte giyinseler bile hedef seçildiler.
Memurlar, pasaportunuzu uzattığınızda Türk, Arap ya da Pakistanlı farketmez, bir İslâm ülkesinde yaşıyorsanız, hatta ateist ya da Hıristiyan da olsanız size Müslüman muamelesi yapıyor.. Ya da kıyafetiniz, boynunuzdaki kolye, renginiz, İngiliz vatandaşı da olsanız, aidiyetiniz konusunda kuşku duyuracak bir işaret hemen sizin damgalanmanıza sebeb oluyor.
-Siz Müslümanlar!
Hemen suçlanıyorsunuz. Adeta, Luther"in dediği gibi, bizi "Şeytanın çocukları" olarak görüyorlar...
Her Afrikalı, her Pakistanlı, Hintli, Endonezyalı potansiyel bir Müslümandır..
Çok ilginç bir durum sözkonusu. Kendi özel hayatlarında hiçbir şekilde kilise ile ilişki kurmayan insanlar, kendilerini Hıristiyan olarak tanımlamayan, ateist ya da agnostik olarak tanımlayan kişiler bile, İslâm karşısında Hıristiyan kimliğine bürünüyor.. Bu son derece ilginç bir durum
Yani görünen o ki, İslâm karşıtlığı, Hıristiyan birliğinin tek birleştirici, uzlaştırıcı, yakınlaştırıcı unsuru gibi.
Çoğunun İslâm hakkında hemen hemen hiçbir ciddi bilgisi yok.. Müslüman birinin, mesela radikal bir insan hakları savunucusu, özgürlükçüsü, barış yanlısı biri olacağını hiç akıllarına getirmek istemiyorlar. Yani kendilerine ait gördükleri pozitif değerlerin Müslümanlar tarafından paylaşılmış olabileceği ihtimali bile canlarını sıkıyor..
Hıristiyan misyonerlerin, Müslümanları Hıristiyanlaştırma gayretleri bile bu çevreler için cansıkıcı geliyor. Çünkü Müslümanları kendilerini tehdit eden bir düşman, uygarlıklarına karşı yıkıcı bir rakip, iflah olmaz, kaba, tehditkar bir düşman olarak görüyorlar..
Şimdi Türkiye ve İspanya Başbakanları, bu kamplaşma ve güven bunalımını aşmak ve uluslararası, medeniyetler arası bir anlayışı hayata geçirmek için temas grubu oluşturmuşlar.. BM öncülüğündeki hareket iyi niyetli bir girişim gibi gözüküyor, ama bunun başarısı konusunda bir tahminde bulunmak oldukça zor.
Ben bizim laikleri, Kemalistleri, solcuları uyarmak istiyorum.. Ağzınızla kuş tutsanız, "batılılardan fazla batıcı" olsanız bile sizi affetmeyecekler ve Müslüman olarak değerlendirmeye tabi tutulacaksınız. Hıristiyan bile olsanız, bir gün sizin köklerinize dönmenizden kuşku duyacaklar. Dekolteleriniz, domuz eti yemeniz, içki içmeniz bile sizi onların öfkesinden kurtaramayacak.. Onlara benzemeye çalıştıkça da sizi kendi halkınıza karşı kötü bir şekilde kullanacaklar. Ne aralarına kabul edecekler ve ne de sizi kendi halkınız kabul edecek, kendilerine ihanet ettiğiniz ve ötekilerle bu anlamda işbirliği yaptığınız için.. En trajik olan da bu kesimin akıbeti olacak.. Dilerim aklıselim hakim olur da korkulan olmaz!
Bu tartışma burada bitmeyecek.. AB sürecinde bu konu hep gündemde olacak. Her olaydan sonra öfkeler kabaracak.. Ne biz dinimizden vazgeçeriz ve ne de ABD iddialarından vazgeçer. Ve bu güven bunalımı, yeni ortak bir anlayış gelişene kadar böyle sürer gider. Şimdilik, bu güven bunalımını aşacak ortak bir anlayış için hiçbir şart oluşmuş değil, ufukta yakın zamanda bu yönde bir imkan da gözükmüyor..
Batılılar dana altında buzağı arıyor. Bu durum dindar kesimlerden çok derin güçlerin kışkırtmasına açık şoven grubların kışkırtıcı tavırları ile daha da tehlikeli bir hal alıyor..
Batılılar bu korku ve panikle sanırım Dimyat"a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacaklar.. Korku ile uygarlık kurulmaz. Umutla kurulur.. "Medeniyetler arası çatışma"nın ilk kurbanı kendileri olurlar. Çünkü kendilerinin kaybedecek çok şeyleri var ve hepsi de açık hedef durumunda.. Hem sömürecek halk, ülke kalmayınca, gönüllü ırgatlarını, bağımlı kölelerini yok ederlerse mevcut refahlarını nasıl koruyacaklar acaba.. Artık dünya küçüldü ve mevcut teknoloji, güçler arasındaki tehdit dengesini mazlumlardan yana değiştirmiş durumda.. "Tarihin sonu"ndan söz edenler, bu sonun kendi kıyametleri olacağını hesaba katmaları gerek. Ve tabii burada İslâm ülkelerinde yaşayan ve kendilerini İslâm olarak tanımlamayanların da bir karar vermesi gerek. Çünkü kendileri ateist olsalar da birileri tarafından Müslüman olarak yargılanacaklar.. Kendilerini korumak adına ötekilerden yana gözükmeleri, bağışlanmalarına yetmeyecek, aksine cellatlarının cür"et ve cesaretlerini artırmış olacaklar.
Dilipak
|