Einzelnen Beitrag anzeigen
  #18031  
Alt 25.05.2005, 08:54
Benutzerbild von xstudentxnrw
xstudentxnrw xstudentxnrw ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard cogu sefer yanilan YNÖ

Sayın Öztürk! Geçen sayfalarda söylediğim gibi yanınıza kimseyi bulamayınca; Çağımızın büyük İslami bilgini diye takdim ettiğiniz, sizin gibi çarpık fikirleri bulunan, Muhammed Hamidullah’ tan bahsediyorsun. İşte bir kimliği: “Muhammed Hamidullah: 1908 senesinde Hindistan’ın güneyinde Haydarabat’ta tevellüt etti. (doğdu) 1971 de İstanbul da kendisi ile konuşuldu. İslam alimlerine Selef’i salihine güvenmediğini, Haydarabat’taki hocasının sözlerine uymayan bilgilere inanmadığını söyledi. Orada Osmaniye Üniversitesinde okudu. Devletler hukuku üzerinde doktora yaptı. 1947 de Hindistan hükümeti kendisini vatandaşlıktan çıkardı. Paris’te CNRS ilmi araştırma azasıdır. İsmailiye mezhebinde koyu Ehl-i Sünnet düşmanı olarak yetişti. Açık ve sinsice İslamiyeti bozmaya Ehl-i sünnet alimlerini lekelemeye çalışmaktadır. (İslam’a giriş) ve (İslam Peygamberi) kitaplarında, bozuk düşüncelerini açığa vurmaktadır.” (Saadeti Ebediye H.H.Işık S.1004) Durumu böyle olan o kimse de sizin gibi iddia etse, ayetlerin ve hadislerin karşısında ne değeri var.

Şimdi konumuz olan bu ayeti kerimede: “Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.” buyurmuyor mu? İşte İslam düşmanlarının, halen iddia ettikleri gibi: “Hz.Muhammed okur yazardı, İncil ve Tevrat’tan derleyerek Kur’an’ı yazdı.” diyenlere; sizin iddianız yardımcı olmuyor mu? Ayeti yalanlarcasına onları doğrulamıyor mu? Halbuki işte böyle bir iddia da bulunacaklarını önceden bilen Cenab-ı Hakk: Bütün insanlığın kıyamete kadar hepsine en son peygamber olarak ve de bütün alemlere rahmet olarak gönderdiği Hz. Muhammed (s.a.s)’i, okur yazar olmadığı halde, kendinden önceki peygamberlere verilen bütün kitapların hükmünü nesheden, kaldıran ve de insanların ve cinlerin yardımlaşsalar dahi, emsalini yazmayacakları ve de kıyamete kadar korunacağı, Allah (c.c.) tarafından vaat edilen, ayrıca yaş ve kuru ne varsa hepsi içinde bulunduğu ayetlerle açıklanmış olan Kur’an’ı Muazzam’ı; O ümmi, okur yazar olmayan Hz. Peygamber’in kalbine indirmiştir. Bu ümmilik O’nun için en büyük mucizelerden sadece birisidir.

İşte Haşir suresi: “Eğer biz bu Kur’an’ı, bir dağa indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan baş eğerek, parça, parça olmuş görürdün, bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz.”

Sayın Öztürk acaba hiç düşündünüz mü? “Bize göre de Hz. Peygamber nübüvvetin ilk zamanlarında okuma-yazma bilmiyordu ama sonradan öğrendiğinde hiç kuşku yoktur ve bu onun için muhakkak çok kolay olmuştur.” diye tahminde bulunduğun; kainatın efendisi, tüm insanlara ve cinlere peygamber olarak gönderilen bu mübarek zatın KALBİ: Nasıl bir kalp idi ki; ayette bildirildiği gibi, dağları parçalayacak olan o vahye, Kur’an’ın inişine tahammül etti? Acaba O’nun kalbi, yalçın kayalardan meydana gelen o yüce dağlardan daha mı güçlü idi? Elbette manen güçlü idi. ve de okur-yazar değildi.



ŞİMDİ KAYNAKLARA GELELİM:



Kaynak-1



=ó¨?¤ä m 5 Ï Ù¢ö¡`¤Ô¢ä

ó¨1¤_ íb ß ë `¤è v¤Ûa ¢á Ü¤È í ¢é £ã¡a 6¢é¨£ÜÛa õ¬b (b ß ü¡a



“Sana (Kur’an’ı) okutacağız; artık Allah’ın dilediği hariç, sen hiç unutmayacaksın. Şüphesiz Allah, açığı ve gizleneni bilir.” (A’la suresi: 6-7)

Dip Not: Okuduğun hafızandan hiç silinmeyecek. Sen bir “Ümmi”sin. Bu da senin için başka bir mucize olacak. (Beyzavi)



Kaynak-2

(Aynı ayeti, Ali Özek ve H.Karaman’ın hazırladığı heyetin mealinden alıyorum.)



“Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyardı.”



Dip Not: “Hz. Peygamberin Ümmi yani, okuma-yazma bilmeyen bir kişi olmasının başlıca hikmeti, bu ayette açıklanmış olmaktadır: Eğer Resulü Ekrem, okuma-yazma bilen bir kişi olsaydı ümmi olan peygamber için bile “Bu Kur’an’ı o uydurmuştur” demeğe kalkan ve en açık mucizeleri inkar eden müşrikler, iftiralarına bir ölçüde mesnet bulmuş olacaklar ve daha çok kimseleri kandırabileceklerdi.” (Kur’an’ı Kerim ve Açıklamalı Meali Sayfa: 401)



Sayın Öztürk, dikkatinizi çeksin diye sizden naklen aldığım 335. sayfanın son satırında; Buhari kitabına da iftira ederek “Hudeybiyedeki mukaveleyi “Nihayet Hz. Peygamber mukaveleyi Ali’nin elinden alarak Allah’ın Elçisi sözünü silmiş ve kendi adını yazmıştır” diyorsun. Aşağı da en muteber ana kaynaklardan olan, Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih’den naklen alarak, iyice görülsün diye siyah ve büyük harfle yazdığım gibi “Bana gösterin de sileyim” diyerek Hz. Ali’nin elinden mukaveleyi alıp sildikten sonra, onun yerine “Muhammed İbn’i Abdullah yazın buyurduğu” yazılı iken bu iftirayı Buhari kitabına ve Resulullah Efendimize nasıl yapıyorsun? Kimsenin elinde Buhari kitabı yok mu sanıyorsun? Yazıklar olsun!



Kaynak-3


“RESULULLAH ÜMMİ İDİ: Okumak, yazmak bilmezdi. Kur’an’ı Kerim’in birçok ayetlerinde, ezcümle A’raf suresinin 157, 158. ayetlerinde Resulullah’ın ümmiliği ifade edilmiştir.

Ankebut suresinin 48. ayetinde ise, Resulullah’ın Kur’an’dan önce hiçbir kitap okumadığı, sağ eliyle de hala yazı yazmadığı bildirilerek Resulullah’ın ümmiliği izah edilip:” Eğer sen okur, yazar olsaydın o batıl peşinde koşanlar muhakkak şüphelenirlerdi” buyurulmuştur. Cum’a suresinin 2. ayetinde de; Ümmi bir ümmet olan Arap kavmi içinde kendilerine bir ümmiyi peygamber gönderip, o peygamber onları arıtıp terbiye ettiği, ve bir mucize olarak onlara Allah’ın ayetlerini okuyup Kur’an ve şeriat öğrettiği, bildirilmiştir. Hudeybiye musalehanamesinin (antlaşmasının) tahriri k (yazılması) sırasında, kitabet vazifesin ifa eden (yazma işini yapan) Hz. Ali’nin musalehanameye yazdığı “Muhammed Resulullah” ünvanına Kureyş murahhaslarının (temsilcilerinin) itirazı üzerine bunun silinerek yerine “Muhammed İbn’i Abdullah” yazılmasına lüzum görüldüğünde, Hz. Ali silmekten ictinab etmekle (silmekten geri çekilmekle) Resulullah muahedenameyi (antlaşmayı) eline almış ve: BANA GÖSTER DE BEN SİLEYİM, BUYURMUŞ ve silerek Muhammed İbn’i Abdullah yazdırmıştır.

Böyle bir çok vakıaların şehadeti ve yukarıdaki Kur’an ayetlerinin sarahati vechile Resulullah’ın ümmiliği bir hakikattır. Okuyup yazmak için, bir muallimden öğrenmek lazımdır. Halbuki Resulullah’ın böyle bir kimseye minnettarlığı yoktur. Çünkü Hz. Hatice ile izdivacına (evlenmesine) kadar, hayatının asıl öğrenme devri, koyun çobanlığıyla geçmiştir. Hz. Hatice ile izdivacından (evlenmesinden) ve halkın ictimai hayatına karıştıktan sonra da ta’lim ve tealüm hususunda kimseyle teması sebketmemiştir. Etmiş olsaydı Hz. Adem’den, zamanına kadar geçen peygamberlerin vakıalarını, yüksek bir medeniyetin umdelerini tebliğ ederken: Bunları ben öğrettim! Diye, birisinin çıkıp ta bu cihanşümul şerefi kendisine mal etmesi icab ederdi. Böyle bir iddia yalnız bir defa bir Hıristiyan tarafından Müslümanlığı yıkmak için ortaya konmuş ise de, bu hıyanetin cezası Allah Teala tarafından verilerek ansızın ölmüş ve ölüsünü yer de kabul etmeyerek sokaklarda sürünmüştür.

Ümmiliği bu suretle muhakkak olan bir zatın en yüksek bir medeniyetin esaslarını tebliğ etmesi ve bi’n-nefis kurup tahakkuk ettirmesi, iddia ettiği Nübüvvetin en fazıl ve kuvvetli bir delilidir. (Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc.C.9 Sh.285-287)



Kaynak-4



(Hudeybiye antlaşmasını anlatan çok uzun bir hadisi şerifin konu fazla dağılmasın diye son kısmından alıyorum)

“…Resulullah: “işiniz artık kolaylaştırıldı, size Suheyl İbnu Amr geldi” (buyurdu)

Suheyl Resulullah’a:

“Gel seninle aramızda bir antlaşma (metni) yazalım” dedi. Resulullah (a.s.) katibini çağırdı ve emretti:

“Yaz Bismillahirrahmanirrahim.”

Süheyl itiraz etti:

“Rahman ne demek? Vallahi onun ne olduğunu bilmiyorum. Fakat: Bismikellahümme yaz, vaktiyle seninde yazdığın gibi” dedi.

Müslümanlar da ona itiraz ettiler:

“Biz onu değil,

Bismillahirrahmanirrahim’i yazarız, dediler.

Ama Resulullah (a.s.) emreder:

“Bismikellahümme yaz! Ve devam et: “Bu Allah ve Resulü ve Süheyl’in üzerinde mutabık kaldıkları hususlardır…”

Süheyl yine itiraz eder:

“Vallahi eğer bilsek ki sen Allah’ın Resulüsün, sana Beytullah’ı kapamazdık, seninle savaşmazdık da. Şöyle yaz: Muhammed İbnu Abdullah.”

Resulullah (a.s.):

“Vallahi siz beni tekzib etseniz de, ben kesinlikle Allah’ın Resulüyüm. Bununla beraber, Muhammed İbnu Abdullah yaz!” buyurur ve devam eder…” (Buhari, Şurut 15 Küt.Sitte C.12 Sh. 176-177)



Sayın Öztürk! İki satır yukarıda: Sizin kaynak olarak gösterdiğiniz ve orda yazıyor dediğiniz, (Buhari, Şurut 15), “eline aldı, kendisi Abdullah İbni Muhammed yazdı” sözü bu ifadenin neresinde var?