Einzelnen Beitrag anzeigen
  #16016  
Alt 26.04.2005, 22:05
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard BÜYÜKLERE CAGDAS MASALLAR

Kula asil gerekli olan ilim marifetullah, yani Allah bilgisidir. Marifetullah da dört seyi bilmekle elde edilir: Allah’i bilmek, nefsi bilmek, ahireti bilmek ve dünyayi bilmek...

Yüce Rabbimiz’i uluhiyyet sifatlariyla bilmek, marifetullahin anahtari ve ilimlerin en sereflisidir. Bu ilim, Yüce Rabbimiz’in güzel isimlerini, tasidiklari anlamlari kavrayarak bilmekle kazanilir. Rabbini bilen de artik nefsinin aciz ve muhtac bir varlik oldugunu anlar. Bütün kemal sifatlarin Allah’da, noksan sifatlarin da nefsinde oldugunu bilir.

Bu bilgilerle aydinlanmis bir mümin, ahiretin gercek vatani, dünyanin da fani bir misafirhane oldugunu görür. Ahireti gaye, dünyayi vasita bilir. Cünkü Rabbimiz, „hayir, tam aksine, siz dünya hayatini tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret hayirlidir. Üstelik de ebedidir.“ buyurmakta.

Rabbi’nden ve kendinden haberdar olan insan, O’na götürecek yola yönelir. Ve bu yolda ihtiyaci olan bilgileri tahsil etmeye calisir. Bunlar helali, harami, emir ve yasaklari ögreten fikih bilgileridir. Insanin bu bilgileri bilmeden takvaya ermesi imkansizdir. Araplar, kosarken ayaklarini cukurlardan, dikenlerden, tümsek ve taslardan sakinan ata takva derlermis. Takva kelimesi buradan gelmekte. Yani takva, sakinmak demek. Günahlari bilmeyen onlardan nasil sakinabilir? Tehlikeleri görüp bilemeyen bir at nasil hem kendisini hem de binicisini helak ederse, helal ve harami bilmeyen insan da hem kendini, hem de sorumlu oldugu kimseleri helak eder.

Zahiri hayatimizi Rabbimiz’in koydugu ölcülere göre tanzim etmeye calisirken, bir taraftan da kalbimizden hasedi, kini ve riyayi silerek gönül dünyamizi temizlemeyi ögreten tasavvufi bilgileri de yeniden bas taci etmek zorundayiz.

Diger taraftan Insanin günlük hayatini düzenleyen, güzellestiren ilimler de var. Modern anlayisin artik ragbet etmedigi bu ilimler, toplum ve aile hayatinda güzel muasereti, sohbet ve arkadaslik usüllerini ögretir.

Iste, dünya hayatimizi huzurla bezerken, ebedi mutlulugumuzun kapilarini da acacak bu bilgilerin kaynagi Kur’an ve Sünnet’tir. Bu bilgileri laboratuvarlarda elde etmemiz asla mümkün degil. Bunlar gaybin haberleridir. Allah’in sevgili peygamberleri bu bilgileri insanliga bir rahmet olarak getirdiler. Yüce Mevlamiz, bazi bilgileri bulmayi insanin aklina birakmisken, bu bilgileri bize hazir vermis. Bununla da kalmayip, nasil hayata gecirilecegini peygamberlerinin hayatinda örneklemis. Bu sebeple “Andolsun ki, Rasulullah, sizin icin, Allah’a ve ahiret gününe kavusmayi ümit edenler ve Allah’i cok zikredenler icin güzel bir örnektir.“ (Ahzab/21) buyuruyor.

Kur’an ve Sünnet’te, insani bütün yönleriyle terbiye etmeye yönelik bilgiler bulmaktayiz. Kalp temizliginden tutun da, selamlasmaya, konusurken ses tonlarimizin ayarina, hatta yeryüzünde yürüyüs bicimlerimize kadar her güzel davranisin bilgileriyle karsilasiriz. Bu bilgilerle benligimizi bulur, geldigimiz ve gidecegimiz diyarlarin haberlerini okuruz. Ebediyete gidecek hidayet yollarini ve o yollarda dosdogru yürümeyi ögrenip, varlik hikmetimizin suuruna ereriz.

Insanin, dünya ve ahiret saadetine erebilmesi icin ihtiyac duydugu asil bilgi bu degil mi?
Bilim ve teknolojiye gelince: Vahyin sundugu hakikatlere kör, peygamberi ahlaka yabanci insanin elinde, tüm insanlik icin sadece özünden kopmanin, büyük yikimlarin zulüm ve sömürünün araci. Son yüzyildaki akilalmaz kiyimlar, insanligin büyük kisminin düstügü sefalet ve bizzat o bilim ve teknolojiyi üreten toplumlarin yasadigi rezalet bunun ispati degil mi?

Elbette bilim ve teknoloji güzel ve yararli. Ama yaraticisiyla irtibatini siki tutan, ahlak-i hamideyle aydinlanmis güzel insanlarin elinde...