Said Nursiyi Anarken.
Ahmet Süreyya Durna
Üstad Bediüzzaman Said Nursi"yi anarken!
Yýl, 1971 Konya"da okuyoruz. Tam dokuz kiþi, kiraladýðýmýz kerpiç evde yatýp kalkmaktayýz. Pilli radyomuzun düðmesini açtýðýmýz da; haberlerin baþ kýsmýný Anadolu"nun muhtelif yerlerinde, gruplar hâlinde yakalanan Müslümanlar oluþtururdu.
Bunlar, genellikle sözde âyin yaparken yakalanan Nurculardý, Süleymancýlardý, tarikatçýlardý v.s.
Suç aletleri ise; ibadet esnasýnda kullandýklarý ya sarýk ile takke ya okumuþ olduklarý itikâdi ve ilmihâli bilgileri içeren bir kitap, ya 99"luk tesbih, ya da diþ temizliði için fýrça yerine kullanýlan bir misvak..
Yani suç dosyalarý(!) oldukça kabarýk. Zamanýn sýký yönetim komutanlarýndan (daha sonra CHP"den Ýçiþleri Bakaný olan) Ýrfan Özaydýnlý, "Bunlarýn tesbih taneleri atom!. Seccadeleri füze! Takkeleri jettir!" diyordu ve en fazla Müslümanlarýn sürek avcýlýðýný da o, yapýyordu.
Ýþte makûs günlerden bir gün, bahar aylarýndan bir pazar sabahý, stres atmak için kýr gezintisi yapmayý kararlaþtýrdýk. Hep birlik de Çumra kazasýna giderek piknik yapýp, Çarþamba ýrmaðýnda bir güzel kulaç atarak yüzeceðiz.
Çumralý arkadaþlardan biri, babasýnýn at arabasýný alarak bizi Kargýn kasabasýnýn yakýnýnda bulunan, bir kuyu baþýna götürdü. Burada; çimenlerin üstüne mütevazý soframýzý açarak, Konya"dan aldýðýmýz köpük helvasýný, zeytin ve peynir cinsinden nevâlemizi yemek için oturduk. Karnýmýzý doyurduktan sonra; oyun oynadýk, güreþ tuttuk derken, gün aþtý ve hava karardý..
Ýleri de ekinlerin arasýndan yanýmýza doðru bir hayli kabarýk karartýlarýn gelmekte olduðunu gördük ve bunlarý, otlayan "camýz sürüleri" zannettik. Tahminim mayýs ayýnýn ortalarý idi. Ova zümrüt gibi yeþil, ekinler/otlar diz boyundaydý.. Aklýmýz üç karýþ havada, baþýmýzda "kavak yeli"nin estiði, heyheyli bir yaþtaydýk. Yâni, 18 falan civarlarýnda.
Diðer arkadaþlarýmýzla hemen hemen ayný yaþý paylaþýyoruz.
Artýk toparlanýp kalkacaðýmýz bir sýrada etrafýmýz birden kuþatýldý ve mekanizmalarýn þakýrtýlarýyla karýþýk bir ses tonu kulaðýmýzý yalayýverdi; "Kýbramayýn! Teslim olunuz!"
Neye uðradýðýmýzý bilemedik. Sanki iþtahýmýz boðazýmýzda düðümlendi, þaþýrdýk ve þok yaþadýk doðrusu..
Meðerse, "istemezin biri" yabancý olmamýzdan mütevellit bizleri, "kýr gerillalarý" þeklinde, ilçe karakoluna þikâyette bulunmuþ. Ekinlerin arasýnda gördüðümüz karartýlar ise; asayiþ ve güvenlik görevlileriymiþ. Hiç birimiz, "suçumuzun ne olduðunu" bilmiyor. Askerlik yapmadýðýmýz için, rütbe farkýný da bilmiyoruz. Topluca araçlara doldurularak ilçe karakoluna götürüldük.. Gâlibâ en kýdemli olaný, "Þimdi vakit geçti, hesabýnýzý yarýn göreceðim!" dedi ve gitti..
Gözümüze kestirdiðimiz görevlinin birine, "suçumuz ne ki?" diye sorduk!. O da Doðulu þivesiyle, "Suçuyuz böök hemiþerim!. Ýrteca hortlatmýþsýyýz!." yanýtýný verdi.. Geceyi karakolda geçirdik, ayakta!.
Sabahleyin hepimizi tek tek ifâdeye çaðýrdýlar. Her çaðrýlan arkadaþýmýzýn feryâdý ayyûka çýkýyordu adeta!. Sýra bize ha geldi, ha gelecek diye ödümüz kopuyor ve yüreðimiz serçe yüreði gibi inip inip kalkýyordu.. Ýþte o an çabuk geldi ve bizi çaðýrdýlar!. Ýçeride iki kiþi vardý; biri resmî, öbürü sivil. Resmî olan ayakta, öteki masada oturmaktaydý..
Resmî olan "komut" vermekte gecikmedi. "Gömleðini kafana geçir ve eðil!."
Denileni yaptým ve eðildim!. Baþýmý bacaklarýnýn arasýna kýstýrarak, çýplak sýrtýma kenetlenmiþ elleriyle balyoz gibi yumruk indiriyordu. Öyle ki, bilinçli bir þekilde, böbreklerime vuruyor ve beni sakatlamak istiyordu. Baþým, gömleðime sarýlý ve bir de bacaklarýnýn arasýnda oluþu nedeniyle boðulma tehlikesi geçiriyordum..
Herhalde dövmekten yorulmuþ olacak ki, ara verdi ve "Said Nursi"ye küfredersem beni dövmeyeceðini" söyledi.
?!......
Ben ise, pelteleþmiþ vaziyette; sivil oturandan göz ucuyla, "yeter artýk dövmeyin!" demesini bekliyordum ki, hayret!. O da ne!..
Benim çocukça, "imdat!" beklediðim sivil otorite; "yoruldunuzsa biraz nöbet deðiþtirelim!. Biz burada bostan korkuluðu deðiliz herhalde!.." demez mi!..
Resmî olan, "hay Allah razý olsun senden!" karþýlýðýný vererek, bu yorucu iþi ona devretti.
Kendisinden yardým beklediðim sivil otorite; bir baþka türlü yardýma koþuyordu(!), hem de daha teknik bir þekilde... O, elini cebinden hiç çýkarmadan sürekli tekme ile vuruyor ve üstelik sadistçe kahkaha atarak gülüyordu!. Vücudum direncini kaybettiðinden, her tekmede bir yerlere savruluyordum.. Bacaklarým tutmuyordu!. En sonunda belindeki tabancayý þakaðýma dayadý ve "deminki sözleri tekrar etmezsen, seni geberteceðim ulan eþ....!"
?!......
Kendimi konsantrasyondan geçirerek, pencereden atlamayý göze aldým ve yöneliyordum ki o, bu hareketimden anladý!. Avýný yakalamaya çalýþan bir aslan pençesine eþ, eliyle ense yakamdan tutuverdi!.
Son bir tekme daha atarak, "dýþarý çýk!" diye gürledi. Tüm arkadaþlarýmýz ayný "garnitür"den nasibini aldýktan sonra, ellerimize ortaklaþa kelepçe vuruldu ve doðru mahkeme salonuna!. Ve de arkasýndan cezaevi koðuþu!..
Tam dört/ buçuk ay yatýp dýþarý çýktýðýmýz da gördük ki, ilkbaharýn izleri silinmiþ; son baharýn havasý hakim olmuþtu!. Yapraklar sararmýþ, otlar kurumuþtu!. Yine de hep birlikte doðruca, "Çarþamba ýrmaðý"na giderek, bir güzel çimdik. (yýkandýk) yâni..
Koskoca bir 32 yýl geçmiþ aradan.. Hatýrlayýp hüzünlenmemek elde deðil!. Dayak yeme ve suçsuz yere ceza çekme pahasýna da olsa; ölüm yýldönümünde rahmetle ve minnetle anýyoruz, üstad Bediüzzaman Said Nursi"yi!.
Hasýlý, bu süreçten sonra tanýdýk o mübarek zatý ve onun, nur çeþmesi niteliðindeki risalelerini..
Okumaya da doyum olmuyor hani
<a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=6373" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=6373</a>
|