Cagdas Hacli Seferi& Islam Birligi.
Abdullah Yıldız
Osmanlı-İslâm Birliği
Son zamanlarda, her Müslümanın gönlünde yatan İslâm Birliği idealine özlemi kamçılayan ve ümmetin tarihindeki en geniş ve en uzun süreli birliğini temsil eden Osmanlı Birliği"ne tahassürü canlandıran gelişmelere tanık oluyoruz. Öyle görünüyor ki, ABD liderliğindeki Şeytan Ekseni"nin 11 Eylül"le birlikte İslâm Dünyasına karşı fiilen başlattığı Çağdaş Haçlı Seferi, Müslüman dünyanın İslâm Birliği"ne ve bu birliği şahsında toplayan İslâm Halifesine duyduğu ihtiyacı ve dolayısıyla da bu görevi 400 yıl en etkili ve yaygın biçimde yerine getirmiş bulunan Osmanlı"ya ilgisini artırmış bulunuyor. Belki, Hıristiyan dünyanın, Papa II. Jean Paul"ün cenazesinde -şu veya bu biçimde ve farklı ideolojik, siyasî anlayışlarına rağmen- birlik görüntüsü vermesinin, tersinden bir psikolojik etkisinden de söz edilebilir. Bu etki ve itkilere birkaç örnek verelim:
Sözünü ettiğimiz psikolojik faktörle olacak, Ürdün"de yayınlanan El-Düstûr gazetesinde (11 Nisan 2005) Hüseyin el-Revaşede şöyle yazıyordu: "Hıristiyan dünya, İslâm dünyası gibi mezhebî, coğrafik ve siyasî bağlamda bir bütün olmamasıyla birlikte, bu durum Papa gibi bir şahsiyet etrafında toplanmalarını ve ağlaşmalarını engelleyemiyor. Oysa İslâm dünyasında böyle bir konuma sahip hiç kimseyi göremiyoruz..." Sonra da bir soru ortaya atıyordu: "Müslümanların Papa"sı niçin olmasın?" (Vakit, 16 Nisan 2005)
Bir ABD-İsrail operasyonu olduğu anlaşılan Hariri suikastı sonrasındaki gelişmelerin Lübnan"ı yeniden eski kanlı günlere döndüreceğinden endişe eden Dürzî lider Velid Canbolat, geçenlerde Osmanlı dönemine özlemini dile getiriyordu: "Osmanlı döneminde işler daha iyiydi... Bu ulus devletler bir felaket... Osmanlı"da Araplar birlik içindeydi..." (Milliyet, 4 Nisan 2005)
Canbolat"ın bu özlemini Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika daha ileri bir noktaya getiriyordu. Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül"ün Cezayir ziyareti sırasında, İngiliz Milletler Topluluğu (The Commonwealth) benzeri bir yapının oluşturulmasını öneren Buteflika şöyle diyordu: "Osmanlı Devleti"nin bıraktığı boşluk doldurulamadı. Güçlü ve hoşgörülü Osmanlı düzenine her zamankinden çok ihtiyacımız var." Sonra da şu soruyu, daha doğrusu şu öneriyi dillendiriyordu: "Osmanlı düzeni yeniden ihya edilemez mi? İngiltere eski sömürgeleriyle Commonwealth"i kurdu, düzeni devam ettiriyor. Osmanlı bizi sömürmedi; niye biz Osmanlı düzenini devam ettirmeyelim?" (Zaman, 12 Nisan 2005)
İslâm dünyasında olup bitenlere baktığımızda, ABD-İsrail saldırganlığının, İslâm ümmetinde "birlik" fikrini süratle tetiklediğini gözlemlemekte güçlük çekmeyiz. Geçen Şubat ayında Katar"ın başkenti Doha"da yapılan "Uluslararası Saldırganlığa Karşı Küresel Direniş" konferansına İslâm dünyasının tanınmış 300 aydın, düşünür ve İslâmi hareket liderleri katılmış ve üç gün süren konferansın amacı şöyle deklare edilmişti: "İslâm ümmeti Siyonist ve neo-conların saldırılarına maruz kalmaktadır. Bu şer güçler, ümmetin ve halkların servetlerini çalmak, iradelerini kırmak, toplumsal yapılarını ve eğitim sistemlerini değiştirmek istemektedir... Girişimimiz, İslâm ülkelerini hedef alan ve saldırganlığın en çirkin şekli olan Haçlı saldırılarına karşı her türlü barışçıl yolla direnmeyi amaçlamaktadır." (Yeni Şafak, 25 Şubat 2005)
Bu tür haberleri uzatmak mümkün. Hatta, son günlerde, M.Kemal Paşa"nın gizli vasiyetinde Hilafet"in 5 İslâm ülkesi arasında rotasyonlu olarak tekrar ihdasını tavsiye ettiğine dair Aytunç Altındal"ın ortaya attığı iddiayı (Vatan 10 Nisan 2005) ve bu çerçevede yapılan tartışmaları da eklersek; 400 küsur yıl Hilafet"e merkezlik yapmış Osmanlı-İslâm milletinin çocuklarının da "Ah, birlik olsak, Filistin, Çeçenistan, Irak, Keşmir... böyle olur muydu; tehlike Türkiye sınırlarına dayanır mıydı?" diye hayıflandığını da (kimi önyargılarının esiri olanlar hariç) düşünebiliriz.
Yoksa, siz de şöyle mi düşünüyorsunuz: Bu çağda "İslâm Birliği" mi? Dinî ve ideolojik birliktelik mi? Hadi canım? Reel-politik açıdan mümkün değil! Ümmet bunca etnik, mezhebî ayrılıkları, tarihî, duygusal sorunları, harici ve dahili engelleri aşıp da nasıl birlik olacak?
Ben böyle düşünmüyorum. Sadece D-8 Projesi"nin ve de 1 Mart Tezkeresi"nin İslâm dünyasında estirdiği heyecan fırtınasını hatırlayın, yeter diyorum
<a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7577" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7577</a>
|