[donpepelino]

Bir diktatörlük, demokrasi ihraç edebilir mi?

Yahudi lobisi, petrol lobisi, silah lobisi?

Amerika Birleşik Devletleri?nde iktidar, bu oligarşik zümrelerin elindedir.

Temsilciler Meclisi?nde, Senato?da, Beyaz Saray?da kim oturursa otursun, ülke, oligarşinin istekleri doğrultusunda yönetilir.

Oligarşiye karşı çıkmaya cüret edenler ya şantaj yoluyla susturulur veya John F. Kennedy örneğinde görüldüğü gibi katledilir.

?Büyük Ortadoğu Projesi?nin bir demokrasi projesi olduğunu, Amerika Birleşik Devletleri?nin İslam dünyasını demokratikleştirmeye çalıştığını iddia edenlerin şu soruya cevap vermelerini rica ediyoruz:

?Diktatörlükle idare edilen bir ülke, başka ülkelere nasıl demokrasi ihraç edebilir??

1992 yılındaki başkanlık seçimlerine bağımsız aday olarak katılan Teksaslı ?petrol şeyhi? Ross Perot, şöyle diyordu:

?Amerikan halkı milletvekillerini seçer, senatörleri seçer, hatta başkanı seçer, fakat devlet yönetiminde söz sahibi olamaz. Çünkü devleti seçilmişler değil, Yahudi lobisi yönetir.?

Lobi sisteminin demokrasiyle telif edilemeyeceğini Bill Clinton da kabul ediyordu. Diyordu ki:

?Bu sistemin demokratik olduğu söylenemez, ne var ki yasaldır.?

Yasal?

Amerikan hükümetinin, istediği kimseyi, ?Bu şahıs ulusal güvenliği tehdit ediyor? diyerek hapse tıkması da yasal.

?Gizli Delil Yasası?, ilgili şahıs aleyhindeki delillerin, yine ulusal güvenlik gereği, kamuoyundan gizlenmesine imkân tanıyor; keyfi zulümlere yeşil ışık yakıyor.

Bir uygulamanın makul karşılanması için o uygulamanın yasal olması yetiyorsa, İslam ülkelerindeki diktatörlüklerin yasalarla desteklenen baskılarını da makul karşılamak gerekmez mi?

ABD?nin meselesi gerçekten demokrasi olsaydı, önce kendini demokratikleştirirdi.

Diktatörlükle idare edilen bir ülke, başka ülkelere demokrasi filan değil ancak diktatörlük ihraç edebilir.

Nitekim ABD de öyle yapıyor.

?Büyük Ortadoğu Projesi? kapsamındaki ülkelerin hükümetlerine ?basını kontrol altına alın? diyor.

ABD ve İsrail aleyhindeki yayınların durdurulmasını talep ediyor.

Müslüman gazeteciler olarak, Guantanamo yokmuş gibi, Ebu Gureyb yokmuş gibi, Felluce yokmuş gibi davranmamızı istiyor.

Öyle davranırsak ülkelerimize demokrasi gelecekmiş, kapalı toplumlarımız açılacakmış!

Demokrasi ve açık toplum ideallerini bütün dünyaya yayma iddiasındaki ABD?nin gerçekte neyin peşinde olduğunu Noam Chomsky çok güzel anlatıyor:

?ABD?nin dış politikası, içinde Amerikan şirketlerinin gelişip büyüyebilecekleri milletlerarası bir düzen kurmak ve devam ettirmek için tasarlanmıştır. Bu, bir ?açık toplumlar? dünyası olacaktır. Açık toplumlar demek, verimli yatırımlara açık, ihracat pazarının yayılmasına ve sermaye transferlerine, ayrıca insani ve maddi kaynakların Amerikan şirketleri ve onların yerel şubeleri tarafından sömürülmesine elverişli olan toplumlar demektir. Terimin gerçek anlamıyla ?açık toplumlar?, ABD?nin ekonomik nüfuzuna ve siyasi kontrolüne açık toplumlardır.? (Roger Garaudy, Amerikan Efsanesi, çev: Cemal Aydın, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul 2002 / s. 23, 24)

?Büyük Ortadoğu Projesi? elbette tekelci kapitalizme hizmet ediyor; fakat ?Siyon?un Hıristiyan Askerleri? diye anılan George W. Bush ve arkadaşlarının sadece para peşinde olmadıkları, aynı zamanda ?Arz-ı Mev?ud? davasına da hizmet ettikleri açıktır.

Gerçekte Büyük İsrail Projesi olan ?Büyük Ortadoğu Projesi?, İslam ülkelerinin ABD?ye ?ve dolayısıyla İsrail?e- kayıtsız şartsız teslim olmalarını öngörüyor.

Bush, Suriye ve İran?ı tehdit ederken ?bizimle işbirliğine yanaşmayan ülkeler? ifadesini kullanmadı mı?

Demek ki hürriyet, demokrasi, açık toplum, hepsi palavra.

Tek ölçü: Amerikan-İsrail eksenine girmeyi kabul etmek veya etmemek?

200 milyon Hıristiyan Amerikalıyı üç-beş milyon Yahudi?nin enstrümanı haline getiren Washington rejimi, şimdi bu azınlık diktatörlüğünü bütün dünyaya yaymaya çalışıyor.

Mesele budur.


Hakan Albayrak.

milligazete