Einzelnen Beitrag anzeigen
  #60  
Alt 30.09.2003, 17:44
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard hadis: dogruyu bilenler bildirsin

hakikatten de kendini bilmek ve bulmak aydinlanmanin basidir; ama ne bir adim ilerisi, ne de bir adim gerisi... ve hersey islamin, dolaysiylada hakikatin ölcülerine baglidir. ne (alevi)si, ne (sünni)si veya bilmem (neci)si uyduruk ölcülerle kendine, rahat hareket edebilecegi, (tampon bölgesi) yaratma hakkina ve ehliyetine sahiptir. olayi gökkusagina benzetemeyiz, zira onun renkleri birbiriyle zitlasmadan ahenk icindeler... okadar kolaydi sanki: sen mavi, ben yesil, ötekide gri müslüman. böyle düz mantik varmi?.. (popülist) yaklasimlarla hakikat bulunamayacagi gibi bir takim tarikatlar arasinda gökkusagi renklerinin ahenginden söz etmek mümkün degil. bu konuyla alakali üstad (kisakürek)in (dogru yolun sapik kollari) eserinden birkac pasaj:

(gulat) kadrosunun en ileri kolu türlü subeleriyle (alevi)lerdir. mutedil, ölcülü ve sinirlara riayetkar siiler bunlari kendilerinden kabul etmezler... (imam-i rabbani) hz. bunlar icin kaleme aldigi bir risalede söyle buyuruyor: (bugün siilerin en azgin firkasina alevi deniliyor. cogu okuma yazma bilmeyen din ve dünya cahilleri bunlar)... ve meseleye su hadis ile cevap veriyor: (fitneler, bidatler ortaya cikip sahabilerime dil uzatildigi zaman dogruyu bilenler onu bildirsin! eger bildirmezlerse, allahin, meleklerin ve insanlarin laneti bildirmeyenin üstüne olsun! allah, böyle bilginlerin, ne farz, ne nafile, hicbir ibadetini kabul etmez!)

öbürlerinden farkli olarak sahabiliginin inkari küfre varici, nebilerden sonra insanoglunun en büyügü hz. (ebu bekir)i kötülemeye kadar giden (rafizilik) de cevabini bu hadisten alsin: (son zamanlarda rafizi diye isimlendirilen bir topluluk türer. bunlar islami terkederler. onlari öldürün, cünkü sirktedirler!)

hz. (ali)ye hitap eden bir hadis daha: (benden sonra bir topluluk gelir. onlara rafizi ismi verilir. sen onlara yetisirsen, ya ali, onlari yasatma! onlar müsriktir!)... hz. (ali) buyuruyor: (bu emir üzerine sordum: alametleri nedir, ey allahin resulü?).. dediler ki: (sende olmayan seylerle seni medh ve sena edecekler ve evvelkileri kötüleyecekler!)

ve (alevi)lik hakkinda nihai huküm:
eger (sii)lik hz. (ali)yi sevmek saniliyorsa, tersinden, aldatici mantik oyunlarinin en hain ve habesine kurban olunuyor demektir. yaratici hakikatten - yaratilmis hakikatlere kadar herseyi inkar edip hepsini birden hz. (ali)ye baglamak, onu, cimbizla etinin her zerresini kopararak öldürmeye kalkismaktan farksizdir. hz. (ali) sevgisi (sünnet ve cemaat ehli) ölcüsüne baglidir; ve tipki (musa) ve (isa) peygamberlerin gercek kiymet ve hakikatlerini bulmak isteyenlerin, bunu yahudilerde ve hiristiyanlarda bulmak yerine islamda görmek mevkiinde olmalari gibi, topyekün (sii) ve (alevi)lerin de hakiki (alevi)ligi, asli mezhepte gerceklestirmeleri icap eder... (alevi)lik, aynen (imam-i rabbani) ölcüsüyle din ve dünya cahili ellerde, kutusunun ici bos bir etiketten ibarettir; ve ne sünnet ehlinin üzerine yürüyen, ne üzerine yürünülen ve ancak (hic) kelimesiyle belirtilebilecek pasif, fakat her an ve her türlü din aleyhtari cereyanlara istismari mümkün bir manzara arzetmektedir.

(dogru yolun sapik kollari, s. 76-78)

bektasilik mevzuunda söylenilebilecek en tesirli sözü, asrimizin büyük kutbu, (abdülhakim arvasi) hz. birakiyorum: (mevlevinin gururu, bektasinin de küfrü olmasaydi!..)

evet, konuyu (alevi)lik de odakladim. müslümiyye, huremiyye, babekiyye, maziyariyye, mukannaiyye, nusariyye, dürüzziyye, hassasiyye, sabahiyye, talimiyye, fidaviyye falan filan... sayki say, sapik kollar saymayla bitmez. onlarida, sadece kaba cizgileriyle bile, izah etmeye kalksaydim inan ortaya cok korkunc tablo cikardi... hayret ediyorum; insanlarin bu denli sapik fikirler pesinden kosmasi yüregime sigmiyor... aklim zaten almiyor.

ama renk olarak tanimladigin bir yol var ki hakikatin ta kendisi, bütün renklerin karisimi, aslinda tek renk, ak isik, sonsuz nur, peygamber nuru. (sah-i naksibend muhammed bahaüddin)... üstad, (basbug velilerinden 33) eserinde özetiyle onu söyle tarif ediyor:

(sah-i naksibend), (sah-i naksibend); dudaktan dökülürken insani, raselere bogan bu isim, yola tarikate alem oldu. (sah-i naksibend), maddede ve manada seyyid; hem zarf, hem mazruf yoliyle, kainat sirrinin kaynagindan geliyor... veliler ordu ordu olsa. bunlarin basbuglarindan da ayri bir ordu kurulsa... ona basbug olacaklardan da bir ordu... son basbug kim olurdu?.. dereceler sonsuz; fakat bizim bilis ve bildiris vasitalarimiz sinirli, kiyas basamaklarimiz sayili... hayatin son basamagiyle (sah-i naksibend) hazretlerinin ayak parmaklarina bile yetisemeyecegimizin aczi icinde bildirelim ki, son basbug kendileri olurdu. böyleken son basbug bir tane degil... her biri her birinden ayri üstün... yalniz bir nevi bedahet duygusiyle sezebiliriz ki, kemal fezasini dolduran manzume manzume yildiz arasinda günesler, bu günesler arasinda da, insanin, isigina takat getiremeyecegi merkezler vardir; ve iste (sah-i naksibend) hazretleri böyle bir merkez günesidir. allahin lütfu bu... verdigini ve erdirdigini sinirlandirabilmek kimin iktidarina?... düsünün (sah-i naksibend)i...

(basbug velilerinden 33, s. 87,88)

hakikati birbasimiza bulmamizin ihtimali yok denecek kadar az olabilir, ki öyledir. ohalde, herseyi hak ölcülerinde kistasa vuranlara uymaliyiz... türk-islam alemine sonsuz sevgi, saygi ve en derin muhabbetlerimle, vesselam...