Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

aysenisahoca 25.03.2007 03:09

Irkcilik sevaptir
 
HİLAFET VE EMİRLİĞİN AHKÂMI İMAMLAR KUREYŞ"TENDİR

1677 - Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "İnsanlar hayırda da şerde de Kureyş"e tâbidir."

Müslim, İmâret 3, (1819).

1678 - Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanlar bu işte Kureyş"e tâbidirler. Müslümanları Müslüman olanlarına, kafirleri kafir olanlarına tâbidirler. İnsanlar madenler gibidir. Cahiliyede hayırlı olanlar fıkhı öğrenirlerse İslam"da da hayırlıdırlar. Bu işe en çok nefret edenleri insanların en hayırlısı bulacaksın. Onlar (rızaları hilâfına) içine düşmedikçe buna tâlib olmazlar."

Buhârî, Menâkıb 1; Müslim, İmâret 2, (1818).

1679 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bu iş (emîrlik) insanlardan iki kişi bâki kaldıkça Kureyş"te olmaya devam edecektir."

Buhârî, Menâkıb 2, Ahkâm 2, Enbiya 1; Müslim, İmâret 4, (1820).


<a href="redirect.jsp?url=http://www.enfal.de/kutub/index.htm" target="_blank">http://www.enfal.de/kutub/index.htm</a>

roman 25.03.2007 03:11

Ve kafana göre takıl Palavracı ZAT! o.T.
 
ohne Text

25.03.2007 03:17

Hakimiyet Allahin mi AB nin mi
 
BEYAZ SARAYIN MI ?..

Siyasal İslam-Hıristiyan-Evangelism birlikteliği ! ?...


Ne ilginç kaderdir ki, yürüyüp giden Haçlı-Hilal savaşında iki taraf da Haçlı çıkarı için çalışıyor. Peki, nasıl iştir bu?



Hem Haçlı-Müslüman savaşı diyeceksiniz hem de amacın Haçlı zaferi olduğunu söyleyeceksiniz, böyle bir şey olabilir mi? Ne yazık ki, böyle bir şey oluyor. Ve aynen böyle oluyor. Sebep şu:



Hilalin, gerçek anlamda temsili yok. Ortada, gerçek anlamda bir Hilal yok. Hilali paravan yapıp Haç’a hizmet veren kişiler, kadrolar, yönetimler, devletler ve ekipler var. Bu bakımdan şu gerçeğin altını çizmek kaçınılmaz bir vicdan borcudur:



Günümüz dünyasında, Siyasal İslam denen ‘İslam’ı kemirici illet’ ile Haçlı çıkarları akıl almaz bir beraberlik kurmuş durumdalar. Hiçbir vicdan, olup bitenlere baktığında şu gerçeği inkâr edemez:



Siyasal İslam, Haçlı hesaplar için çalışır hale getirilmiştir veya gelmiştir.



Sebepleri tartışabilir, yorumlar getirebilirsiniz. Bizi ilgilendiren, sonuç. Ve sonuç budur.

Gücü, parayı, oyu, sloganı, halkı kandırmada kullanılacak tüm unsurları Müslümanlardan alan siyasal İslam, hizmeti Haçlılara veriyor. Hem de kaşınızın üstünde gözünüz var demeden; incinmesinler, gücenmesinler diye büyük özen göstererek. Son ABD seçimlerinin ortaya koyduğu sonucun şu olduğunda dünyanın ittifakı var:



Bush, İsa’nın misyonunu hedefine taşıyan ve İsa’dan işaret alarak hareket eden bir Evangelist kurmaydır. Bunun siyaset ve diplomasi diline çevirisi şöyle olur:



Bush’un arkasındaki güç, Evangelist köktendinciliğidir. O halde, Bush’un kavgası, bu gücün kavga etmesi beklenen karşı güçtür. O karşı gücün İslam’dır. Evangelismin en büyük düşmanı İslam’dır.


Irak yeni bir Vietnam mı?


Ne münasebet! Vietnam’da köktendincilik savaşı yoktu. Oysaki Irak’taki savaş, Haçlı köktendinciliğinin İslam’a karşı savaşıdır. Petrol, ikinci sırada bir beklenti...



Irak’ta bebelere, dedelere, ninelere, mâbetlere, kütüphanelere, Ramazan günü, Kadir Gecesi demeden kan ve kahır kusan öfkenin arkasında Evangelist köktendincilik var. Ateş yağmurundan yaralı olarak kaçıp son çare halinde İslam’ın mâbedine sığınan Iraklının kafasına keyifle kurşun sıkan Haçlı Coni’nin hıncı bir ‘kutsal hınç’ olmasaydı dünya böyle bir fotoğrafı seyretmek zorunda kalır mıydı?



Yıllar ve yıllar, “Egemenlik Allah’ındır; laik TC ise egemenlik milletindir diyerek Allah’ın hâkimiyetine karşı çıkmış, kâfir olmuştur!” diye fetva basan, şimdilerde ise Beyaz Saray’ı ‘yüce ruhların mekânı’, AB’ye üyeliği de İslam’ın ve Müslümanların kurtuluşu olarak gören İslamcılık adlı İslamdışılık, şimdi şu soruya neden cevap vermez:



“Hâkimiyet Allah’ın mı, Brüksel’in mi, Beyaz Saray’ın mı?”


Cevap veremez. En iyi yol, susmak. O da öyle yapıyor. İşte bir acaiplik daha:



Fransız Devlet Başkanı Jaques Chirac, Müslüman Türkiye’yi de kastederek “Hepimiz Bizans’ın çocuklarıyız!” dedi.



Ben şahsen Bizans’ın çocuğu değilim. Ama bu ülkede, kendini Bizans’ın çocuğu sayanlar ve bundan gurur duyanlar olduğunu biliyorum. Analarının önemli bir bölümü aslen Hıristiyan olan Osmanlı yöneticilerinin Bizanslı olduğunu öne sürüp bundan bazı sonuçlar çıkarmak isteyenlerin bulunduğunu da biliyorum. Ama ben, Bizanslı değilim...



‘Allah’ın hâkimiyeti’ diye yıllarca tepindikten sonra tüm hâkimiyetin Beyaz Saray’a veya Brüksel’e teslim edilmesini kurtuluş bilen siyasal İslamcıların Bizans çocuğu olup olmadıklarını tartışanlar da var. Chirac, belki de bu noktaya parmak basmak istiyor.



Bu noktaları tartışanlar, varsın tartışsın! Biz şu soruyu sormak istiyoruz:



Din-iman naralarıyla söylenen yalanların arkasına takılıp kendini de ülkeyi de Müslümanları da rezil-perişan eden ‘Allah ile aldatılmış kitle’, hâkimiyetin, siyasal İslam tarafından Beyaz Saray ve AB’ye devredilişinin arka planını hiç merak etmiyor mu? Fark ediyorsa gereğini neden yapmıyor? Yoksa, çıkarlara araç yapılan Allah’ın gazabı bu kitleye hak olmuştur da biz mi farkında değiliz?


Komünizm geliyor” yaygarasıyla Türkiye’yi ürkütüp yarattığı Yeşil Kuşak İslamı ile bizi Demir Perde’ye karşı bedava şövalye olarak kullanan Haçlı Batı, şimdi aynı şeyi ‘Ilımlı İslam’ slogan ve projesiyle yapıyor. Tek fark, Türkiye’nin bu kez, gayri Müslimlere karşı değil, doğrudan doğruya İslam âlemine karşı kullanılmasıdır.



Yeşil Kuşak oyunundan çok daha zor bir iştir bu. Çünkü Müslümanı Müslümana karşı kullanmak söz konusudur. Artık “Allahsız komünistler geliyor, Allahsız komünizme karşı dine inananlar birleşmeli...” edebiyatı yeterli olmaz. Kaldı ki o edebiyatın ne kadar namussuz bir emperyalist edebiyat olduğu artık anlaşılmış bulunuyor.



Ucuz şövalyeyi cepheye sürmek için belli ki yine ‘İslam’ kullanılacak, ama bu sefer İslam’ı İslam’a karşı kullanmak söz konusu olduğundan Haçlı iblisliği de çare bulmakta zorlanıyor.

Nasıl yapacaklar bunu?



Önce, bir numaralı direnç noktası olabilecek değerleri yıkmak, Türkiye’nin ve Türk insanının omurgasını kırmak lazım. Omurga, Türkiye’yi farklı kılan Kemalist mirastır. Onu işe yaramaz hale sokmak gerekiyor. Onun petrolden daha güçlü olduğu anlaşılmıştır. Petrolün işini bitirdiler ama Kemalist mirasın işini bitiremiyorlar.



Çare şöyle bulundu: “Sizi model yapacağız” diyerek Türkiye’yi model olmaktan çıkarmak.



İlk iş, Kemalizm’in koruyucusu aydın güçleri bloke etmektir. Bu bloke edişin iki ayağı var: Birincisi, dinci ekipleri güçlendirmek, ikincisi, kilit noktalara oturtulan bazı teneke adamların morfinli salon nutuklarıyla Atatürkçü güçleri uyutmak. Ve tam bu sırada ‘Ilımlı İslam’ denen hıyanet ve fesat projesini işletmek. Neden bu ülke sormuyor bu ılımlı İslam hıyanetinin fesat kodamanlarına:



“Bizi İslam dünyasına model yapacaksanız bu modelin kaynağı olan mirasın yaratıcısına neden savaş açmış durumdasınız? Neden Atatürk’ten ve laiklikten vazgeçin diye avazınız çıktığı kadar bağırıyorsunuz?”



İngiliz yazar Andrew Mango oyunun belini kıran şu sözleri söylüyor:



“İslam coğrafyasındaki ülkeler tabii ki laik ve demokratik Türkiye’den ders alabilirler. Ama bugünkü Türkiye yerine 1930’ların Türkiyesine bakarlarsa ve o Türkiye’nin bu hale nasıl geldiğini incelerlerse. Bunu yaparlarsa kendilerini düzeltecek daha birçok şey öğrenebilirler.”



Niçin sevmezler Atatürk’ü?



Kişiliği, dehası, dirayeti ve milletine imanı, aşkı vardı da ondan. Sevmeleri için bu değerlerden birini veya birkaçını yitirmiş olmanız şart. Aksi halde sizi adam yerine koymazlar. İşlerine gelmezsiniz. Atatürk’ü niçin sevmediklerini anlamanıza yardımcı olsun diye bir olayı anımsayalım:



Yıl 1932. Birleşmiş Milletler’in nüvesi veya ilk şekli olan Milletler Cemiyeti (veya Cemiyeti Akvam) kurulmaktadır. Dünyanın bu en büyük uluslar topluluğuna katılmamız için Atatürk’e çevresi telkinde bulunuyor. Cevabı şu oluyor Atatürk’ün:



“Başvurmayı düşünmüyoruz, ama davet ederlerse katılırız.”




Ve topluluk, başvurma koşulunu Türkiye’yi davet için iptal ederek 43 üyenin oybirliğiyle Türkiye’yi katılıma davet kararı aldı. Ve Türkiye, işte bu davet üzerine o topluluğa katıldı.



Atatürk Türkiye’sinde o idik; bugün AB önünde ne olduğumuz belli. Oradan buraya nasıl gelindiğini anlamak için Atatürk’ün şu sözü bize yardımcı oluyor:



“Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvela biz, kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen bütün iş ve hareketlerimizle göstermeliyiz!”



Haçlı Batı, Cumhuriyet Türkiyesi’ni küllerden yaratan Mustafa Kemal’i sevebilir mi? Türk halkının onun mirasını değerlendirmesine seyirci kalır mı? Sen gel de bunu anlat dincilikle kafayı yemişlere! Atatürk’ün içtiği rakıların kadeh çetelesini tutan ahmak zihniyet, bu abur-cuburla uğraşırken, canına okumak isteyen Haçlıların nelerimizi alıp götürdüklerinin hesabını asla yapmıyor, yapamıyor. Atatürk’e kinle beslenen sadizmi bu hesabı yapmasına engel oluyor.



Adamların beyinleri ışık ve dirayet düşmanlığına uyarlanmış. Gerisi yok! Hep söyledim, hep söyleyeceğim: Haçlılar; Atatürk’ün yıkılması için Kâbe’nin yıkılmasını şart koşsalar, İslam dünyasında, bu namussuz şartı rahatlıkla ve zevkle kabul edecek alçaklar bulabilirler. Ve bunların sayısı az değildir.



Haçlı kodamanlar, bu eşsiz alçaklığın kokusunu çoktan almışlardır. ABD’si, AB’si onun için bastırıyor. Orada-burada birtakım fesat başlarını besleyip elde hazır tutuyorlar. Yeni bir İran yaratabilmenin hesabı içindeler. Ancak, Atatürk mirasının güçlü kalesi Türk ordusunu ‘istedikleri kıvam’a getirme işini tamamlamak zorundalar. Yoksa yeniden hayal kırıklığı yaşarlar.



Demek olur ki, Damat Ferit ekipleriyle mütareke edebiyatına bir süre daha ihtiyaçları var!..


Avrupa Birliği’ne üye olmak için yıllardan beri uğraşan Türkiye, gelinen bugünkü durum itibariyle ‘sürekli oyalanan ve en hayatî değerleri elinden alınmak üzere sorgulama odasına kapatılan bir ülke’ konumuna getirilmiştir.



‘Müzakere süreci’ dedikleri zillet sürecinin gerçek anlamı budur. Mevcut iktidar, bağımlı olduğu odaklar tarafından ipi çekilmesin diye bu süreci onaylamış bulunuyor.



Bu onur kırıcı duruma neden düşülmüştür? Sebep açık:



Türkiye, son 60 yıl boyunca, sürekli onun-bunun koltuk değneğiyle yürümek istedi, kendi ayaklarının üstünde yol alma azim ve iradesini bir türlü gösteremedi. Bu iradeyi, Türk ulusunun temel hayat anlayışı haline getirecek devlet adamları yetiştiremedi. Zeytin-yumurta, ev-araba kavgası yapmayı siyasetlerinin temel azığı yapmak gibi bir cendereye sıkıştırıldı.



Türkiye, yarım asrı aşkın bir zamandır, büyük düşünemiyor, hatta büyük rüyalar göremiyor. Kendini pısırıklığa, azla yetinmeye, günü kurtarmaya uyarlamıştır.

Türkiye, laik-Müslüman bir ülke olarak bulunduğu coğrafyada çok anlamlı ve önemli birliktelikler geliştirebilir. Bir büyük diplomatımız, Kâmran İnan, bunu şöyle ifade ediyor:



“Batıyı tercih etmiş olmamız, açılan diğer ufuklara bakmaya mani değildir.”



Batı’yı tercihin anlamını da açıklamalıyız. Bize göre, Batı ile birliktelik, bugün için Batı’nın temsil ettiği evrensel-aklî-bilimsel değerlere öncelik tanımaktır. Bu değerler nerede ise onları oradan almak bizim insanlık borcumuzdur. Batı’da iseler Batı’dan alırız. Bunun için birilerinin uydusu, yamağı olmak zorunda değiliz.



Şu Japonya’yı görmüyor muyuz?


Batı ile birlikteliğin onurlu bir beraberlik olarak vücut bulması için başka birlikteliklerin de devrede tutulması gerekir. Basîretli, dirayetli bir politikanın gereği buydu. Muhtemel “başka birliktelikler”in gelecek vaat eden en önemlisi, Avrasya Birliği’dir denebilir.



Avrasya’yı biz, Batı ile birlikteliğin veya AB üyeliğinin alternatifi olarak öne çıkarmıyoruz.

Tıpkı, İslam ülkeleri ile birlikteliği alternatif yapmadığımız gibi...



Neden ille de biri veya öteki? Neden biz değil? Biz neyiz, neciyiz? İlle de alternatifse bizim kendimiz neden alternatif değiliz. Bu satırların yazarı, elli yaşın üstünde bir insandır, bu ülkede henüz kendimizin alternatif olarak öne çıkarıldığına tanık olabilmiş değilim. Biz yok muyuz, varsak neden hiçbir zaman kendimiz için alternatif olamıyoruz. Bizim hiçbir işe yaramayacağımız yolundaki şeytanî mikrobu kanımıza kim sokmuştur?



Biz, tarihsel ve coğrafî konumumuz, jeopolitik ve jeostratejik yapımız, tarihsel misyonumuz itibariyle bağımsız olmak ve bağımsız politikalar izlemek zorundayız.

Bunu şu şekilde ifade etmek daha uygundur:



Türkiye, yüzü evrensel-ortak insanlık değerlerine dönük bağımsız politikalar izlemek zorundadır. Böyle yaparsak, Batı’dan da, Avrasya’dan da, İslam coğrafyalarından da bize yarayanı, gerekeni ve uyanı alıp şahsiyet ve dirayetimizi korumuş, insanlık kervanının önlerinde yürüyen etkin ve yetkin bir güç durumuna gelmiş oluruz. Bunun dışındaki yollar, adı ve içeriği ne olursa olsun, sığıntılık, pısırıklık ve zavallılıktır.






Türkiye’yi yöneten iradeler, bu bakış açısını hayata geçirecek kararlılık, dirayet ve atılımı gösteremiyorlar. Çünkü böyle bir dirayet, dipsiz-başsız politikacıyla olmaz; yetkin ve etkin, yaratıcı ve hamleci devlet adamı ister. Böyle bir politika, Platon’un bir sözünden yararlanarak konuşursak, filozof krallara veya kral filozoflara ihtiyaç gösterir. Türkiye işte bu noktada yoksulluk içindedir. Atatürk’ten sonraki dönemde bu yoksulluktan bir türlü kurtulamadık. Su başına oturan mevcut politikacılar içinde dünyayı ve bölgemizi okuyup bu okuyuşa göre politika üretecek tek isim göremiyorum.



İyi niyetli ve gayretli devlet adamlarımız elbette olmuştur; ancak Batı, onların şu altını çizdiğimiz dirayet noktasına gelmelerini bir biçimde önlüyor.



Türkiye için dış politikada tek kutupluluk, bağımsızlığın tehlikeye atılması anlamına gelebilir. Türkiye ne sadece doğuludur ne de sadece batılı. Türkiye bunların hepsinden bir şeyler taşıyan farklı bir birleşimdir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Türkiye bu sentez yapısıyla aynı zamanda “merkez” olabilecek durumdadır. Ne yazık ki, kotarıcı, birleştirici olmak yerine sığınıcı olmayı seçiyoruz.



Türkiye kolayı seçiyor. Kolayı seçenlere reva görülenin taşeronluk ve bağımlılık olduğunu unutmayalım!

25.03.2007 03:18

Yarini bekle :o) o.T.
 
ohne Text

aysenisahoca 25.03.2007 03:19

Saliha kadinlar esir beslemelerdir
 
kocalarimizin üzerindeki haklarimiza sakin ha muhalefet etmeyin dindar kardeslerim:

KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI

3276 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhah olun."

Buhari, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizi, Talak 12, (1188).

3277 - Amr İbnu"I-Ahvas (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.""

Tirmizi, Tefsir Tevbe, (3087).

3278 - Hakim İbnu Mu"âviye babası Mu"âviye (R.a)"den anlatıyor: "Ey Allah"ın Resülü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?""

"Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hariç onu terketmemen."

(Ebu Dâvud, Nikâh 42, (2142, 2143, 2144).

(yedirip icirmeyi kücümsemeyin, büyük marifettir, sevabida büyüktür)

<a href="redirect.jsp?url=http://www.enfal.de/kutub/index.htm" target="_blank">http://www.enfal.de/kutub/index.htm</a>

aysenisahoca 25.03.2007 03:22

bilimadamlarina woow dedirtecek
 
evrim bilgisi:
3276 - Ebu Hüreyre (R.a) anlatıyor: "Resulullah (S.a.v) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhah olun."

aysenisahoca 25.03.2007 03:26

wieso soll ich um die wette pissen?
 
mir kanns wurscht sein, wen die eine und die andere damit einverstanden ist, als frau ein halbes wesen zu sein, aber wie gesagt, dann bitte auch nicht jammern!
und andernfalls, hat´s der koran nicht nötig mit götzendienern um die wette zu p....
okisch?
oder hast was anderes im sinne?
was verteidigst du eigentlich? gottesfeinde?

aysenisahoca 25.03.2007 03:39

Allah(hasa) piskopatmi?
 
KISKANÇLIK BÖLÜMÜ

4276 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah kıskançtır, mü"min de kıskançtır. Allah"ın kıskanması, mü"minin Allah"ın haram ettiği şeyi yapmasıdır."

Buhari, Nikah 107, Müslim, Tevbe 36, (2761); Tirmizi, Rada" 14, (1168).

4277 - İbnu Mes"ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm"ı işittim, şöyle diyordu: "Allah"dan daha kıskanç kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahişin açığını da kapalısını da haram kıldı. Medihten Allah kadar hoşlanan bir kimse de yoktur. Bu sebeptendir ki nefsini medhetmiştir."

Buhari, Nikah 107, Tefsir, en"am 7, Tefsir, A"raf 1, Tevhid 15; Müslim, Tevbe 33, (2760); Tirmizi, Daavat 97, (3520).

4278 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Sa"d İbnu Ubade radıyallahu anh dedi ki: "Ey Allah"ın Resulü, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dört şahid getirinceye kadar ona mühlet mi tanıyacağım?"

"Evet!" buyurdu Aleyhissalatu vesselam. Sa"d:

"Asla dedi, seni hakla gönderen Zât-ı Zülcelâl"e yemin olsun, şahid aramazdan önce kılıncımı indiririm."

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Şu efendinizin söylediğine bakın! Evet (biliyoruz ki) o kıskanç bir adamdır. Ama ben ondan da kıskancım, Allah da benden kıskanç."

Müslim, Li"an 16, (1498); Muvatta, Akdiye 17, (2, 737); Ebu Davud, Diyat 12, (4532).

4279 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir gece yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarından birinin yanına gitmiş olabilir diye içime kıskançlık düştü. Geri gelince halimi anladı ve:

"Kıskandın mı yoksa?" dedi. Ben de:

"Evet! Benim gibi biri senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:

"Sana yine şeytanın gelmiş olmalı" dedi. Ben:

"Benimle şeytan mı var?" dedim.

"Şeytanı olmayan kimse yoktur" dedi.

"Seninle de var mı?" dedim

"Evet, Ancak ona karşı Allah bana yardımcı oldu da müslüman oldu!" buyurdu."

Müslim, Münafikün 70, (2815); Nesai, İşretü"n-Nisa 4, (7, 72).

4280 - Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Safiyye radıyallahu anha gibi güzel yemek yapanı görmedim. (Bir defasında) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm benim odamda iken, Safiyye ona yemek yapıp (göndermişti). Çok şiddetli bir kıskançlık hissettim. Öyle ki beni bir titreme sardı. (Gidip) kabını kırdım, sonra da pişman oldum ve:

"Ey Allah"ın Resûlü dedim, yaptığım bu hareketin keffâreti nedir?"

"Tabağa aynıyla tabak, yemeğe misliyle yemek!" buyurdular."

Ebu Davud, Büyü 91, (3568); Nesai, İşretu"n-Nisa 4, (7, 71).


Allah´a bu derece asagilik bir sifati yakistiranlara itiraz etmeyenlerin bana hakaret etmelerinden hic ama hic rahatsizlik duymuyorum

elinize belinize hadislerinize sahip olun hüü dostlar...

aysenisahoca 25.03.2007 03:43

@ InPerpetuum
 
yani möchtegern scheinheiligkeiten!
schaut, wie ihr selber alles in den dreck gezogen habt:

4278 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Sa"d İbnu Ubade radıyallahu anh dedi ki: "Ey Allah"ın Resulü, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dört şahid getirinceye kadar ona mühlet mi tanıyacağım?"

"Evet!" buyurdu Aleyhissalatu vesselam. Sa"d:

"Asla dedi, seni hakla gönderen Zât-ı Zülcelâl"e yemin olsun, şahid aramazdan önce kılıncımı indiririm."

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Şu efendinizin söylediğine bakın! Evet (biliyoruz ki) o kıskanç bir adamdır. Ama ben ondan da kıskancım, Allah da benden kıskanç."

Müslim, Li"an 16, (1498); Muvatta, Akdiye 17, (2, 737); Ebu Davud, Diyat 12, (4532).


wie soll es jetzt keine ehrenmörder geben?

hüü dost 88 erenler seni neyden korusun?

25.03.2007 04:45

wie die kleinen kinder
 
agzina emzik vereyim mi

25.03.2007 04:47

manyaksin sen
 
KURANI kac kere okudunda örtünmyle ilgili ayet yok diyorsun ..isine geldigi gibi yorumlama..o pis ermeni agzinida kapa artik..kimbilir hangi pisligin ya da ateistligin evladisin

benekalice 25.03.2007 09:20

Ben durumumdan memnunum...
 
...ve baska sistem özleminde degilim.

Bana daha cok deger verecek sözde, oyüzden beni sadece cocuk büyütmek ve kocaya hizmet edecek islerle yükümleyeck bir zorlama istemiyorum.

Calisan anneler icin kresler var. Ben herzaman oldugum gibi özgür kalmak istiyorum. Kararimi kendim veriyorum, ister calisirim ister calismam. Ister evlenmeden önce erkek arkadas edinirim, ister etmem.

Bu durumdan da memun oldugum icin, baska kanunlara gözü dönüpte bakmam.

Hayatindan memnun olmayanlarda kendi hayati cevresinde yasasin o kurallari, kimse onlara baska zor etmiyor.

Karisini calistirmasin, evde oturtsun. Kizina zina olur diye, erkek arkadasi olmasina izin vermesin. O nedenle 15, 16 yasina baskasina zor kullanar evlendirsin. Bu ayetden yola cikarak.

Dayak olayi o sözü gecilen ayetde net bicimde, beyaz üzerinde siyah yaziyor. Daha onun neresi cevirilmeye calisalacak...

Hep uzun uzun kopyali metinlerle bunun böyle olmadigini göstermeye calisiyorsunuz. Ama o kadar karsisik birsey cikiyor ki, sanki Arap saci. Niye Kuran"da direkt olarak yazmiyor, kadin dövülmez diye, yatakta sakinilmaz diye....

Ayni o ayetde oldugu gibi, kisa ve net sözlerle... ayni kanun gibi! Dövülmesi ayni kanunmus gibi geciyor.

Neden bütün Ehrenmord"larin gerceklestigini saniyorusunuz? Iste bazi erkekler bu ayeti ciddiye alip, gerisini kendini ekliyerek namus ayeti yapiyor. Ondan sonra Müslümanlik"ta böyle birsey yok deniliyor.

Gelde bunu alman"a anlat, Müslümanlara anlat. Müslümanlikta böye bir sey yok diye.

Kardesim Kuran"da bu ayet net bir sekilde yaziyor iste!

Kuran"a göre onu red etmek, münafiklik degil"mi yani sizin yaptiginiz simdi?

25.03.2007 11:54

In Deinem Wahn
 
siehst Du überall nur Ketzer!

25.03.2007 11:55

aynen Öyledir !.. o.T.
 
ohne Text

25.03.2007 11:59

Muhterem Peder
 
15 Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi gözetirsiniz.

16. Ben de Baba’ya yalvaracağım ve o size başka bir “Paraklit”gönderecektir.

İncil Yuhanna 14, 1516

7 Bununla beraber ben size gerçeği söylüyorum. Benim gitmem sizin için hayırlıdır. Çünkü ben gitmezsem “Paraklit” size gelmez. Fakat gidersem O’nu size gönderirim.

8 Ve o geldiği zaman günah, doğruluk ve hüküm konusunda dünyayı suçlu olduğuna ikna edecektir.
İncil Yuhanna 16, 78

20 Yahya’nın tanıklığı şöyle oldu, açıkça konuştu, inkar etmedi: “Ben Mesih değilim” diye açıkça konuştu.
21 Onlar da kendisine “Öyleyse sen kimsin? Sen İlyas mısın?” diye sordular. O da: “Değilim” dedi.
“Sen o Peygamber misin?”

Yahya “Hayır” diye cevap verdi.

İncil, Yuhanna 1,2021


Bu yazdiklarima Bir Itirazin mi var ?..

25.03.2007 12:00

Hock Dich mal hin
 
und versuch mal objektiv zu sein! Nimm mal Deine Scheuklappen ab und hör auf damit, ständig irgendwelche Leute zu verurteilen, die Du nicht kennst. Gerade wenn es um ein so sensibles Thema wie Religion geht. Wenn Dein Wissen alles ist, womit Du Dich profilieren kannst, kannst Du einem leid tun.

Ne mutlu insanim diyebilene! ;)

25.03.2007 12:11

Canim Halkim;
 
Yukarida Yazdiklarim Madalyonun Bir yüzü..

Diger yüzü Ise daha acikli:

Türkiye de Yillar Boyu Müslümanlara Karsi olup Allah in Kitabi ile Peygamberi ile sözüm ona dalga Gecerek Sebekliklerini Kanitlamaya Ugrasan Marxist Ateist teryalist Insanlar yasamislardir ve Halende yasiyorlar.
Materyalizm battiktan sonra Bunlar kimisi Katolik Zangocluguna Kimisi ermeni Usakligina Kimis de PKK sekreterligine soyundu.
Bunlarin Beyin Takimi da Yani Biraz Kafasi Calisanlari da Kapitalizm in Usagi oldu.

Yani Ideolojilerine Tamamen ters Bir tavir takinarak Kaypaklikta Baliga "Pes " Sahtekarlikta Papa ya " Bravo " Ihanet de Ermenilere " Vay anasini " Kirolukta da PKK ya " Bu kadar da olmaz " dedirttiler :o)

" Muhterem Peder "Ünvanli Sahsi Burada görüyorsunuz. Bu adam ( ! ) Bunlarin ayak takimindan :o)

Bunu zaten cogunuz Biliyorsunuz.

Benim dikkatinizi Cekmek Istedigim Konu:
Eski Allahsizlarin simdiki Katolik Zangoclarinin ve Ermeni Usaklarinin Siyasal Islam ile Bir Ortak yani var :o)

Ankara nin Serrinden AB nin sefaatine siginmak :o)

Bilmem Anlatabiliyor muyum ?..


:o)

25.03.2007 12:41

Damat Ferit ve MUHTEREM PEDER
 
AB, ABD, Ermeni sorunu,Kıbrıs ve genelde tüm dış politikada bir Damat Ferit edebiyatı, yani mandacılık, başını almış gidiyor. Bu edebiyata destek vermeyenler çağdaşlığa, özgürlüğe, refaha karşı çıkan ilkel yaratıklar gibi damgalanıyor, öyle tanıtılıyor.

Şaşırtıcı olan şu:

Bu edebiyatın başını çekenler, çok kısa bir zaman önce, ilkelliğin, ortaçağcılığın, engizisyonun çocukları olarak yerden yere çalınan dinciler, siyasal İslamcılar...

Destekçileri ise, o dincileri neredeyse kazurat gibi gören, maymun ölüsü gibi lanetleyen dinsiz-kitapsız, hedonist-materyalist takım...

Bu destekçi gürûh; dincilik iktidar olunca, yüz seksen derece çark edip midelerini tuta tuta siyasal İslam’ın tahribatı lehine Damat Ferit edebiyatı üretiyorlar.

Nedir Damat Ferit edebiyatı?

Damat Ferit, Türk tarihinin en amansız hainlerinden biridir. Türk Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış, bu savaşın öncülerini, gazilerini, şehitlerini Haçlı işgalciler lehine lanetlemiş, yok etmeye çalışmıştır.

Damat Ferit, Türkiye adına (ve Türk ekmeğini yiyip Türkiye’nin imkânlarını kullanarak) Türk düşmanlığına hizmetin sembolü tipik bir alçaktır.

Onun adına izafe ettiğimiz ‘edebiyat’ ise tarihin eşine az rastladığı bir fesat ve mandacılık (bazen de açık hıyanet) edebiyatıdır.

Memleketin hemen her alanda en iyi yerlerine, su başlarına çöreklenmiş, çıkarından başka dini, imanı olmayan vicdanı ve yüreği virüslülerce üretilen bu edebiyatın yerkürede en yaygın ve etkin coğrafyası Türkiye’dir.

Yüzyılı aşkın süredir böyledir bu...

Şu gelinen yere bakın:

Dini kullanarak kitleyi Allah ile aldatanların baş destekçileri o dinden nefret eden İslam ve Muhammed düşmanları...İçte ve dışta böyle...

Bunlar, adı anıldığında kusmamak için kendilerini tutmaya çalıştıkları İslam’ı pazar yeri metaı olarak kullanan dincilere alabildiğine destek veriyorlar.

Dinci ekipler, Cumhuriyet’i, ‘İnsanları toplum mühendislikleri uygulayarak şekillendiren Jakoben bir baskı mekanizması’ olarak niteleyip salvo üstüne salvo yapıyorlar. Bu sadist salvolar sırasında sadece zıvanadan çıkmakla kalmıyor, dinden, imandan, İslam’dan da firar edip ridde (ikrar ve imandan dönmek) çukuruna yuvarlanıyorlar da farkında bile olamıyorlar.

“Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak zorundayız” diyecek kadar alçaklaşabiliyorlar.

Bunların Osmanli mirasına duydukları kin, İblis’in Âdem’e duyduğu kinden kırk kat daha ağır...Bir gün, o kinin gayyasında boğulacaklarından hiç kuşkum yok...Ne yazık ki ülkeyi tahrip ediyorlar.

Saltanat dincisi ekiplerin İslam nefretiyle dolu destekçileri aynı saldırıyı ‘ikinci cumhuriyet’ hezeyanı ile yapıyorlar.

Tarihin eşine az rastladığı bu ‘dayanışma’ veya hıyanet nasıl mümkün oluyor? Bunun temelinde ‘omurgasızlık, imansızlık ve döneklik psikolojisi’ var. Bu fahişe psikolojiyi üretip yaşatmadan Türkiye örneğindeki hıyaneti ayakta tutamazsınız.

Yaşar Kemal, nihayet baklayı ağzından çıkarmış. Diyor ki:

“Türkiye’yi dönekler çürüttü.” ((15 Ocak tarihli gazeteler)

Ve devam ediyor:

“Bunların sayısı 1,2, 10, 100 değil...Alçaklığa hakları yoktur...Halkı aşağılamak nedir? Türkiye’nin bütün felaketi tabansız ve kemiksiz aydınlardan çıkıyor. Bunu bilmeliyiz, o aydınların üstüne de yürümeliyiz.”

Kendilerinin alçaklığa hakları olduğunu sanan bu tabansızlar veya döneklerin icraat zeminleri imansızlığa dayanmaktadır.

Şu veya bu fikri savunmak ayrı bir iştir, saygındır. Siz katılırsınız veya katılmazsınız ama bir fikrin gerçek temsilcisi, mümini olan adam, adamdır; saygıya layıktır. Saygın olmayan ve Türkiye’yi batırma türünden alçaklık timsali olanlar, bir fikrin temsilcisi değil, fahişesi veya zamparasıdır. Viski şişelerinin sayısını kim artırırsa, villa veya arabalarını kim daha görkemli yaparsa, daha çok geziye, sofraya, hediyeye kim paydaş yaparsa onun dümenini tutar, ona uşaklık ederler.

Bunların bazıları, ‘Zaman değişti’ söylemine, bazıları ise sadece ‘Değiştim’ nutkuna sığınmaktadır.

Türk dilinde ‘değişmek’ sözü, bunlar yüzünden ‘dönekleşmek’ anlamına gelir oldu.

Zaten bizzat kendileri, dalgalarına taş atan eski yandaşlarını ikide-birde ‘dönek’ ilan etmektedir. Sağda olanı var, solda olanı var. Dincisi var, imansızı, kitapsızı var...

Damat Ferit edebiyatının (veya fesadının) temel nitelikleri şöyle sıralanabilir:

1. Mandacılık: Batı veya Doğu dünyasından bir ülkenin uydusu, uşağı, hatta tutsağı olmayı isterler. Bağımsızlık bunları ışığın yarasayı rahatsız ettiği gibi rahatsız eder.

2. Dışarıdan icazet ve destek: İçerideki kurumlarla asla barışık değillerdir. Halkla da barışık değillerdir. Halktan oy almak için Allah ile veya güncel bazı kavramlarla aldatmalar yapıp oyu kaptıktan sonra halkı adeta leş gibi görür, ayaklarıyla bir kenara iterler. Esas hizmetleri, dışarıdan kotarılan para ve güç odaklarıyla bunların bağlı olduğu dış ülkeleredir. Özellikle Hıristiyan Batı ülkeleri.

Ve Onlarin ,Seytanin Arkasindan bakarak Kederlendigi MUHTEREM PEDERLERI !..


:o)

25.03.2007 12:43

Incil " Ünlem Isareti " mi ?..
 
Be-hey Nadan !..

Edebiyat Tarihinde Devrime mi Niyetlendin :o)
Yoksam sizin kloster de öyle mi yaparlar ?..

25.03.2007 13:05

Alman Demokrasisi ve Muhterem Peder
 
Canim HALKIM !..

Ana dilde ibadete Karsi cikmak Arabca konusmayan kitleleri Örtülü bir KÜLTÜR EMPERYALIZM inin Egemenligi altina sokmaktir.

Bu Emperyalizm in en kahirli Faturasini TÜRKCE KONUSAN INSANLAR ödemistir.

Rusya nin Parcalanmasiyla Bagimsizlik Kazanan Türk cumhuriyetlerinin ortaya cikisindan sonra artik bir TÜRK MILLETLER TOPLULUGUNDAN söz etmek gerekir.

Bu Gün bu Milletler toplulugu Anadolu Türklügünün yüz yillardir acisini cektigi Arap Kültür Hegemonyasinin etki alanindan cikabilmesini Ancak Türkiye cumhuriyetinin Örnekligi sayasinde elde edebilir..

Türkiye Bu Örneklik görevini yerine getirmezse Dogmus bulunan onca Türk devletiyle " TÜRK DEVLETLER TOPLULUGU " na ulasmak yerine,Arap Güdümüne girmis sözde TÜRK,bir Insanlar toplulugu meydana gelecektir.

Su gercegi Görmeme gafletine asla düsmeyelim:

Türk dünyasinin Büyük güc haline gelmesini istemeyenler Israrli bir Gayetle Türk devletleri,oarada Cumhuriyet Türkiyesini Arab Kültürünün sömürü alaninda tutmak istemektedirler.

Bu Yolda en Yogun Gayret türk Dünyasinin bir süper güc olma noktasina gelme ihtimalinden en cok rahatsiz olan EU ve Özellikle ALMANYA tarafindan sergilenmektedir.

USA ise ayni Tavri Takinmak icin Daha baska gerekcelere sahip bulumaktadir.

Arkadaslar;

Simdi sizlere kendi milletlerine Ihanet icinde olan Dillerinden tiksinen Ve kendilerine MÜSLÜMAN Yaftasi Vuran ama Aslinda Kilise ye calisan Hristiyan yalakalarini Tanitacagim..

Bakalim Taniyabilecek misiniz ? :o)

Almanya da yasayan TÜRK cocuklarina verilecek din derslerinin dili tartisilirken Bu dersin TÜRKCE verilmemesi icin yogun mücadele sergiliyen Alman hükümeti ve Alman siyasetcileri,Ayni dersin ARABCA verilmesinde bir sakinca olmadigi yolunda yaklasimlar sergilemislerdir. :o)

Yani yaklasik 3 milyon Türk azinligin cocuklarina kendi DINLERINI kendi DILLERIYLE ögrenmeyi yasaklamaya kalkanlar her ne hikmetse bu Cocuklara DIN dersinin Arabca verilmesine yesil isik yakmislardir.

Bu ANLAMSIZ veya ALLAH RIZASI icin bir Gayret midir ?..

Dahasi Var:

Türk cocuklarina verilecek din dersinin Türkce olmamasi icin disini tirnagina katarak calisan Alman Siyasi odaklari,Bu Konu ile ilgili hazirlanan ve " Deutsches Orient Institut " Tarafindan yayinlanan kitapcikta " Arabca ve arab olmayan Islam dünyasinda temel ve birlestirici bir Unsurdur. denilerek Din dersinin dili ne olursa olsun Müslüman cocuklara bir miktar Arabca Ögretmenin Iyi olacagini Söylüyorlar ( Bestandsaufnahme der kultur und sozialvissensahaftlichen Forschung über die Islamische Welt in der bundesrepublik Deutscland Hamburg,1997,syf.7 )

Katolik Kilisesi ve onunla isbirligi yapan ARAPCI ve ARAPCACI Alman asilli MÜSLÜMANLAR ( ! ) Türk Cocuklarina okutulacak din dersinin Türkce disinda herhangi bir Dil ile Olmasi icin Yogun gayret harcamaktadirlar.

Söylem cok Kisadir ve SUDUR :

TÜRKCE OLMASIN DA NE OLURSA OLSUN !.. :o)

Almanca GAVUR DILIDIR Diyebilecek duygusal cevreleri susturup bastirmak icinse bir baska duygusallik Sömürülüyor:

Almanca olmayacaksa ARABCA OLSUN !.. :o)

yani Canim Halkim Asirlardir Uygulanan tezgah :o) Türkler anlamasin da Inceldigi yerden KOPSUN !.. :o)



Bahane hazirdir ve Yine bir duygusalligin sömürülmesine dayandirilmaktadir:

Islam evrensel bir dindir ama Arab Dilini Ögrenmek ve ögretmek islami bir görevdir.Onun Icindir ki Okullarda verilecek almanca din dersinde bile-basit de olsa arabca konusma ve yazmma Ögretilmelidir. ( Asiye ve AyyuB KOHLER ,Grundseatze Islamischen Religionsunterrichts,CIBEDO,11 /1997,syf.71 )



Müslümanlari cok düsünmekten geceleri uyuyamiyan iyi yürekli Almanlardan Bir baskasi Peter HEINE su teklifi getiriyor:

Islam dersi TÜRKCE verilemez;zira Türkce Müslümanlarin dillerinden sadece biridir.Almanya da yasayan Müslümanlardan Cogu Türkiye den diye Bengaldesli yahut filipinli bir cocuktan ona tamamen YABANCI bir dili ögrenmesini Nasil isteriz ?.. Arabca bir Alternetif olabilir ( ayni kaynak syf,187 )

Müslümanlarin Iyilik ve rahati icin yanip tutusan bu alman dostumuza sunu sormak gerekir:

Bir kac yüz tane Bengaldesli,Filipinli cocuk icin gösterdiginiz su iyi yürekliligi Neden 3 MILYON Türk insani icin göstermiyorsunuz ?.. :o)

Bir Yabanci dil Ögrenilecekse bunu Bir Kac yüz cocuga mi ögretmek daha pedegojik olur Yaklasik bir milyon cocuga mi ?..


Bir kac yüz cocuk Türkce ögrenmesin ama bir milyon Cocuk Arabca ögrensin !.

Bu öneri Neyin göstergesi ?..
Iyi yürekliligin mi ?..
TÜRK DÜSMANLIGININ MI ?..

Neden Türk cocuklarina arabca ?..
Hic Olmazsa sunu söyleyin Almanca olmayacaksa her kes kendi dilinde ögrensin..

Hayir !.. Tezgahin amaci ne uyumu saglamaktir ne de DIN ÖGRETMEK !..

Amac Türk Insanina Kimligini Unutturmaktir. Ve bu Amac ORTAK AMACTIR !..


Burada oynanan oyun Bu islerle söyle ilgilenenlerin Bile dikkatinden kacmayacak kadar aciktir:

Türk cocuklari Türkiye de yapildigi gibi dünya nin öteki Ülkelerin de de Dinleri bahane edilerek Arab kültür Emperyaliziminin egemenligi altinda tutulmak ve kendi kimliklerinin farkinda olmamak durumunda birakiliyorlar.


eger durum Bati ülkelrinde oluyorsa o zaman Alternatif olarak o ülkenin Dili Ögretiyliyor...

Türk Cocuklar icin Önü acilmayan tek dil onlarin ana dilleri olan TÜRKCEDIR !..

ve bunun meyvalarini görüyorsunuz:


"Biz de Ermeniyiz" diye Siritan Utanmaz Katolik Zangoclari.
Türkiye nin Türk ün Aleyhine Ne varsa orada hazir Bulunan Ve kendilerine asla Eyer ya da semer vurulamiyan Misyoner Sipalari.

Simdi size Oynanan oyunun ilgin bir sahnesini sunan ilahiyatci-Dogu bilimci Tamer BERCOGLU nun
arsivimide bulunan bir maklesini aktaracagim:

Almanya nin resmi Islam politikasi cercevesinde Almanca Islam din dersleri projesi:


Almanca Islami din dersine Talip en ilginc Islami örgütlenme,Kisa adi ZDM olan:
Zentralrat der Muslime in deutschland dir

arabca adi: almanya Müslümanlarinin yüksek konseyi olan bu örgüt alman Katolik kilisesi ile SIKI bir
Isbirligi icindedir. :o)
Ve yakin bir gelecekte Almanya müslümanlarinin sözcüsü olarak taninmak azmindedir.

Örgütün basinda Nedim ILYAS adli bir SUUDI ALMAN bulunmaktadir.Almanya da yasayan 923 SUUD ludan
biri olan Ilyas in Bazi resmi Kurumlarca ikibucuk milyon TÜRKÜN IMAMI olarak taninmak istendigine
delalet eden bir cok isaret bulunmaktadir.

Kökten dinci MÜSLÜMAN KARDESLER örgütünün asiri Kanadina layik görülen ZDM nin bir baska seref üyesi
Alaman dogu bilimci SCHMMEL dir.Bayan schmmel in Iran Hesabina calistigi ve Misir da ki Müslüman
kardeslere Üye oldugunu bir cok kez Ifade ettigi söylenmektedir...

Dolaysi ile almanya Müslümanlarinin temsili ve Islam din dersi konusunda da bir SUUD. FARS
ittifakindan söz edilebilir.Isvicre ZDM"sinin basinda da ( tuhaftir ) yine bir SUUDI vatandas ( dr.
Ibrahim SALAH ) bulunmaktadir.

Almanya da hedef kitle olan türklere karsi KATOLIK ve PROTESTAN kiliselerinin de adi gecen islami
örgütle yakin Isbirligi yaptiklari Kamuoyuna acik yayinlarda GURURLA ITIRAF edilmektedir.

Nitekim ZDM :civit kökenli beyaz azizlerin Kurdugu " Hristiyan -Islam bulusma yeri ve dökümantasyon
Merkezinin MÜSLÜMAN PARTNERIDIR !..

Dolaysi ile alman Devlet kurumu olarak görülmesi gereken ALMAN KATOLIK KILISESI de KOALISYON a
dahildir :o)

ZDM in SUUDI sefi Nedim ILYAS a ve örgütüne Sayginlik Kazandirmak icin yogun bir caba harcamaktadir.

Nedim ILYAS son zamanlarda Günden maddesi yapilan " ALMANCA ISLAM DIN DERSI " ne talip olan
cevrelerden belki de en önemlisidir.

DIYOR KI: Islam bir dindir.Onun Dille ilgisi yoktur.

Almanya da Müslümanlarin birligini saglayan dil almancadir.Islam din dersi kontrol edilebilir
olmalidir.Milliyetci ve entegrasyon a Uzak Icerikler din dersinden uzak tutulmalidir. Bu sebeple
Islam din dersi Almanca olmalidir. ( Nedim ILYAS 27 mayis 1997 Franfurt goethe Üniversitesinde
verdigi konferans )

Türk dünyasi Bati ülkelerinin ve kliliselerinin aleyhimize calisan Tüm Arabci-Mürteci HURAFE
odaklarini acik veya örtülü bir bicimde destekledigini,Besledigini,Özetledigim bu gercekleri
unutmadan degerlendirmelidir.

Hoscakalin

25.03.2007 13:40

Da Vinci Sifresi Ve Muhterem pederin
 
INCILI !.. :o)

Bu sifre:
Isa Peygamberin normal bir insan oldugunu Maria Magdelena ile evli oldugunu ve ondan cocuklari oldugunu aciklar.. SION tarikati elinde belgelidir.

Katolik Inancinin Bütün gelenekleri Paganisttir.

Isa nin dogum günü olan 25 Araliktan Hac a gerilip öldürülmesine kadar ve 3 gün sonra geri gelmesine kadar En ince ayrintilari ile pagan mitolojisinde mevcuttur.

a

tartismak isterseniz Ayrintilara girebilirim...
Isa nasil tanrilastirildi ?
Karisi ki cok soylu bir hanimdi Nasil ** Fahise ** damgasi ile Tarihten silinmeye calisildi ?..
Yalanlar iskenceler cinayetler entrikalar..

Ayrica Size Leonardo da vinci nin Kilise icin yaptigi meshur ** Aksam yemegi ** Tablosuna bakmanizi öneririm..

Oradaki 12 Havariden birisi Kadindir ( Maria magdelena ) Yani karisi.. Isa nin Hemen yani basinda sag tarafinda oturur B hristiyan aleminin gözünden kacmistir :o)

ayrica Tabloyu bir sekil olarak görürseniz yani insanlara sekil olarak bakarsaniz Tablonun Orta yerinde Bir ** M ** harfi görürsünüz Bu da maria magdelena dir. Yani papa nin tarihten silmek istedigi Isa nin karisi..


Ne Komiktir ki;

Hristiyanlar bilmeden Her sunday ya da Sonntag Bir PAGAN ayinine giderler :o)
Bizim Müslümanlarda Pagan tanrisi i Bekler dururlar :o)

Gelip de 40 yil hüküm sürecek müslüman olacak diye..

Isa nin tanrisalligi Yani Tanri nin oglu oldugu NIKAIA Konseyinde oy birligi ile Ortaya cikmistir
:o)
Ölümünden 400 yil sonra IZNIK de :o)

Roma impratoru Constantine Isa yi tanri nin Oglu olarak kabul etmekle Paganlarin hristiyanliga karsi
gelmesini önlemis ve hristiyanlarin kendilerine kutsal bir kanalla baglanmalarina vesile olmustur.

KATOLIK ROMA KILISESI !...

Dügüm Burada !..

Constantine Isa nin Statüsünü ölümünden 400 yil sonra yükselttigi icin Tarih kitaplarini yeniden
yazmak icin cesur bir hamle yapmasi gerektigini biliyordu.. Bu yüzden Isa nin insani özelliklerini
anlatan kutsal kitaplari lanetleyen Onu tanri gibi yüce gösteren Incilleri yücelten yeni bir incil
yazilmasi gerekiyordu..
Eski Incilleri yasakladi toplatip yaktirdi..
yasaklanmis incilleri Imparatorun yazdirdiklarina tercih edenler Kafir veya cadi ilan edilip
yakiliyordu..

Ama Bu kadar Zulme ragmen bazi eski inciller günümüze kadar gelmislerdir..

Lut gölü yazmalari 1950 de Yahuda cölünde Kurman vadisinde bir magrada bulundu..
Birde 1945 de kipti yazmalari bulunmustu..... Bu yazimlar isa peygamberi insani terimlerle
acikliyordu :o)

Ve Vatikan bu yazimlara el koydu hala Kütüpanelerinde dir.


Hristiyan sembolleri tamamen Pagan sembolleridir.
Misirlilarin Günes cemberleri hristiyanlarin azizlerinin kafasinda ki halkalara ( Halelere ) Dönüstü
:o)

Tanrica ISIS in mucizevi bir sekilde gebe kaldigi Oglu HORUS u emzirdigini resmeden sekiller ve
heykeller Hz. Meryem in bebek isa yi emzirdigi modern sahnelere dönüstü..
Katolik ayinlerindeki tüm görsel Unsurlar psikoposluk taci,sunak ,Ilahi okumak ,gominyon Dogrudan
pagan dininden alindi..

Pagan dinindeki Tanri MITHRA tanrinin oglu diye bilinir 25 aralik da dogmustu

sonra bir tas mezara gömüldü 3 gün sonra yeniden dirildi..

Bu arada 25 aralik Osiris in ,adonis in Dionisos un Herkules in dogum günüdür.

Hepsinin Son aksam yemegi vardir Ve hepside Öldürüldükten 3 gün sonra geri gelmistir :o)

Krisna dogdugunda tütsü altin ve laden recinesi ile beraber gelmisti..
Hristiyanligin kutsal günü bile Paganlardan calintidir.


Simdi Anliyabiliyor musunuz Roma Imparatorlugunun nasil Mucizevi bir sekilde hristiyan oldugunu..

Aslinda gercek hristiyanlarin pagan dinini alarak Putperest oldugudur.

Ve bu gercek ortaya cikacak diye Vatikan in ödü kopar..


Bütün Bunlar Da vinci nin Ölümsüz zekasi altinda ortaya konulan sirelerle korunmus Zamanimiza
gelmistir.
Leonardo da VINCI Isa nin el yazitlarini meshur tapinak sovalyelerinden devralan SION ( Koruyucular
) Tarikatinin Üstad adi verilen baskanlarindan birisidir..

Bu Bilgiler maria magdelena Yani isa nin hanimi tarafindan kIZLARI oLAN SARAH a devredilmistir. 4
sandik yazittir. hristiyanligin ve Isa nin kendi el yazisi ile ögretilerini icerir.

Papaligin Asirlar önce baslattigi ilk hacli seferleri bu Yazitlari eli gecirebilme amaci ile
yapilmistir. dogan tehlikeden ötürü Sion Tarikati Yazitlarin Yerini Olagan üstü sayilacak sekilde
sifrelemistir..

bu sifrelerin son düzenleyicisi leonardo da VINCI dir.. Bu Sifrenin Bulundugu Tasa Kilit tasi
denir..
Cok Ince bir papirus a yazilan sifre 5 harften olusan birbine gecmis Bir tas kürdedir sifreyi
bilmeden Acilmasi imkansizdir.. icinde sise icinde Saklanan bir sirke ile tehdit altindadir yani Tas
Küre kirilmak istenirse Sise de kirilacak ve sirke papirus u aninda eritecektir.


Bilgilerin yazitlarin icerigi Muhtesemdir.

Mesela ilk koruyucular olan tapinak sovalyeleri ki 9 kisidir. bu yaztitlarin bilgisi isiginda ilk
modern bankaciligi kurarak Zengin olmuslardir..

Vatikan in Bunu ele gecirmek istemesi hem Yalandan kurtulmusi hemde kimsenin elinde olmayan
bilgilerle gücünü 4 e 5 e katlamasi demektir.

Bu bilgilerin icinde altin kesit gibi matematiksel Harikalarda vardir.

Ah ,ayrica bu tapinak Sovelyelerinin kilise tarafindan yakalanip yakildigi gün
13ncü Cuma ya tesadüf eder..

Bu yüzden hristiyanlar arasinda Ayin 13 ncü cuma sina tesadüf eden günler ugursuz sayilr..


Size Daha Sonra "PHI" ( Altin oran )i verecegim.

Sion Tarikati Balik burcunun bittigi dönemi aciklama yüzyili olarak kabul eder ve balik burcu Yani
iki bin yillik süre Bitmistir.. Yani Zamanimiz aciklamanin yapilacagi belgelenecegi ve Sonuc itibari
ile vatikan in tarih in karanliklarina gömülecegi zamandir..

Bekliyelim..

iyi ki bu zamanda yasiyoruz enteresan bir yüzyil

:o)

Demem O ki:

Bir Muhterem Peder in bana " OKU " diye uzattigi Rezalet Bir Pagan-PUTPEREST PACAVRASIDIR !..

Neyi ni Okuyayim Muhterem ?..
Bir seyler Okumak Istiyorsan Gel Müslüman ol Kuran oku Ufkun acilsin Görgün bilgin artsin :o)

25.03.2007 13:45

Ha Bir de su var.. Bu Tanrica ISIS
 
Bizim Peygamber Düsmani Putperestlerin PUT U " UZZA " nin ta kendisidir.

:o)
Ne Komiktir ki Muterem Pederler ve Abdül-UZZA"lar Ayni Kulvar da yürürler Islam ve TÜRK düsmanidirlar.
Ayni zamanda PAGANISTTIRLER !..

Ben Komik buluyorum bunu :o)
Sizi bilemem..

:o)

25.03.2007 13:47

Haydi Bakalim Muhterem Peder
 
Madem ki Ermenisiniz;
Istemeden vermelisiniz !..

Yani" Yanit "


:o)

25.03.2007 19:53

Hanim efendi !..
 
Siz durumunuzdan Memnunsaniz Birakin diger Halinden Memnun olanlar da memnun kalsin.

Kimse size Kuran i eline alip dayak atmadigina göre Mutlu yasaminizda süreklilik diliyorum.

Ancak bir Nokta var:

Bilmediginiz Halyda yer almayin !..
Komik Bir görüntü cizersiniz Bilmiyorum Halay nedir bilir misiniz.
Biliyorsaniz,akip giden bir Harmonide Ziplamalar Komik olur degil mi ?..
O halde Kuran da siyah beyaz böyle yaziyor demeden önce Kuran Hakkinda bir ilminizin olmasi gerekir.

Ben size bir kanit sundum.

Hayir Böyle degildir diyebiliyorsaniz Buyrun.
Yapamiyorsaniz. Mutlu yasaminiza " Memnun " olarak devam edin..

Kisaca Komik Olmayin..
Kaldi ki Burada cok gülüyoruz Yeterince Komedyen mevcut.

Hoscakalin

25.03.2007 23:46

nisa hoca
 
du bist so lustig, fände es unfair, wenn man nicht extra für dich ne standup comedy show macht! also meinen segen hast du...hahahahah sich schräg lacht*

benekalice 27.03.2007 11:10

Avrupan"nin "Orta Cagi"
 
...Orta Cag"da kaldi. Sen hâlâ Orta Cag"da ne yaptiklarini sayiyorsun. Biz artik !bugünde! yasiyoruz.

Bugünkü Avrupa"nin durumunu birde Müslüman ülkelerin durumuyla karsilastir, ne görüyorsun bakalim...

Müslüman ülkerinin ne yazik ki cogu aclik ve sefillik icinde... Petrol mollalari hortumlarini kuyulara sokmuslar emiyorlar güzel bütün hazineleri... ve kendilerine yurt icinden ve disindan hayat kadinlari ismarliyorlar. Onlara zina suclarini kim ödetiyor? Kadinlar mi?

benekalice 27.03.2007 11:12

Bas komedyen de
 
...sizsiniz masallah... gerisine ne gerek var...

sizden baska yazani görmüyorum burada...

27.03.2007 11:26

alakasi yok belki ama...
 
sadece sormak istiyorum..
rumuzundaki HOCA ekini yadirgadim birazcik..
oysaki.. dinimiz alcak gönüllü olmayi ön görüyor........................
...................................
...................................

27.03.2007 12:02

ich kann es nicht fassen..
 
ich meine es ist ja wirklich gut das wir auch solche menschen wie dich jetzt unter uns haben..
ama yazilarin artik igrenc bir hal aliyor..
insan fikrini söylese nasilsa kaide alinmicak diyerekten vazgeciyor.. sonradanda söylemeden durmamam diyor..
heralde seni bu forumda yok saymak en güzel care.. senin icinde.. benim icin..
ha benden korkacak degilsin.. haaasaa onu demek istemiyorum..

sadece senin gibilerinin yarattigi kisirdöngünün icinde benim isim olmaz...
ve akilli insanin.. bilincli inanan insanin isi olmaz...

savuncudugun seyin sakiz olup coktan tükürüldügünün farkinda bile degilsin..
sen kadina karsi siddetimi yargiliyorsun?? hala yani??? :)))

her insan kendi kapisinin önünü temiz tutarsa komsusuna is düsmez...

sonrada insanlari kistirtipta "allah allah bu siddet nereden dogdu" tutumuda cok sacma degilmi??????

acaba diyorum.. senin bu tutumuna akillanma anlaminda.. bir tokat vurana günah yazilirmi???

(sarkasmus da oben) wie deiner :)))

gb ne yazdigimi iptal ediyorum..
cünki daha fazla laf söyleyipte BOSU BOSUNA ZAHMETE GIRMEYE LUZUM YOK...CÜNKI SENDE ZATEN FAYDASI YOK...!

27.03.2007 16:52

Yadirgamayin
 
Dinimizde " Hoca " diye Bir sifat yok.
Hocalik Insanlarin Insanlara Ön gördügü Bir ünvan.

Islam dini Ile Ilgili bir Vurgu degil.

27.03.2007 17:24

Isik Vurunca Yarasalar ve Fareler
 
Elini ayagini ceker Ortaliktan :o)

Süpriz degil bu durum..
Kendinize iyi bakin ..

:o)

27.03.2007 17:27

Onlar Müslüman degil SATANIST !..
 
Rezillikleri de Satanistliklerinden kaynaklaniyor.
Ben Islam dan Bahsediyorum !..
Yani Kuran dan !..

Sizin Islam yaftasi Vurdugunuz Ve satanist olan ülkelerin Kuran ile Ne ilgisi var ?..

Bana deyin ki Budur !..

Buyrun.

27.03.2007 17:45

Kosulsuz SEVGI
 
Küçük bir patikayı izleyerek denizin kenarına kadar gelirsiniz, kıyıdan renkleri, sesleri, sâkin bir
zihinde temâşa edersiniz. " gönül uyandırma " yı bu örneğe benzetebiliriz, ama asıl iş, işte bundan
sonra başlar. Denize girersiniz ve yavaş yavaş yürüyerek o denizde yok olursunuz. Yine âriflerin
anlattıklarına göre, daha önce hayatımızda yaşadıklarımız, gördüklerimiz ne kadar muhteşem de
olsalar bu yeni boyut algılayışına göre, hayal gibidirler. Âl- i İmran suresi 190. âyetinde :

" Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün
birbirini izlemesinde derin kavrayış sahipleri için
alınacak dersler vardır. "

buyurulur. Denizin altı tüm tasavvurların ötesinde bir sonsuz hayat ( Hayy ) âlemi … İşte bu şekilde
denizin kenarında bağdaş kurup oturup denizi izleyen insanlar, derinlerdeki güzelliklerden mahrum
bir şekilde o denli yakînken o denli de uzak kalırlar.


Bu kadarını söyledim, ötesini sen düşün
Fikrin donmuşsa, düşünemiyorsan, yürü zikret.
Zikir fikri titretir, harekete geçirir.
Zikri bu donmuş fikre güneş yap.

Kur"an" a göz attığımızda Allah ( cc ) " ın ayetlerde sevgi konusuna çok özel bir uslupla
yaklaştığını görüyoruz. ( 13-1 ) Kur"an"da sanki evlâtlarını çok seven fakat onlara bu sevgiyi, yine
onların iyiliği için, pek açığa vurmayan bir ilâhi ûslup var. Kur"an" ın ilk âyeti besmelede Allah"
ın ( cc ) kendini tanımlaması " Rahman " ve " Rahim " nitelikleri ile başlıyor. Bilindiği gibi
Rahman, duygusal bir durumu dile getirir, merhamet eden, acıyan, sabırlı olan, iyilik eden ve
ödüllendiren anlamlarına gelir. İlâhi rahmetin ilk belirtisi Yaratanın yaratma sürecini başlatması
yani evrene varlık bahşetmesidir. Rahman" ın rahmeti, evrensel sevgisi, karşılık gözetmeden, ayırım
yapmadan, canlı ve cansızlara, tüm evrene nüfûz eder. Rahim ise rahmet" in özel bir hâlidir ve
bireyin göstermiş olduğu işleve göre onda tecelli bulan yani meydana çıkan rahmet halidir. (
gereklilik rahmeti-rahmet ul vucub ). ( 13 )

Şimdi Kuran" daki sevgi ile ilgili diğer ayetlere yönelelim.

Yukarıda belirttiğim gibi Yaratan insanlara olan sevgisini Kur"an dilinde dolaylı olarak dile
getirir ve sanki bu sevgisini pek " ucuzlatmadan " bizlere sunar. Ama Kur"an" da öyle mesajlar
gizlidir ki eğer dikkatli bakılırsa ve söylenenler derinliğine düşünülürse, hayrete düşmemek mümkün
değildir. Evveli ve sonu olmayan, tüm evreni ve bizleri yaratan, yoktan var eden yüce Allah ( cc )
buyuruyor :

O, merhamet etmeyi kendi zatına farz kıldı.
( Kuran En"Âm 12 )

Evet Yaratan burada kendinden sözediyor ve akıllara durgunluk veren bir ifşaatta bulunuyor! Hiçbir
zorunluluk kaydı altında bulunmayan yüce Allah ( cc ), karşılık beklemeden tüm evrene sevgisini
yayıyor ve hatta insani bir kategori olan zorunluluk kaydı altına, kendi isteğiyle giriyor! Burada
ki " merhamet " sözcüğü ise, anlaşıldığı gibi rahmet" ten geliyor ve yukarıda tanımladığımız gibi
geniş anlamda " evrensel sevgiyi, aşkı " dile getiriyor.

Şimdi bir başka âyete, Meryem Suresinin 96. âyetine bakalım.

" İnanan ve iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah ( gönüllerde
) bir sevgi yaratacaktır. "

Dikkat edilirse bu yaratılan sevgi çok önemli bazı ön koşullara bağlı görünüyor. Bu yeni
kategorideki sevgiyi yaşamak için inanmak ama inanmanında ötesinde benlik ekolojisini bozacak
yasaklardan sakınmak " ve iyi davranışlar-âmilus sâlihâti " de bulunmak gerekiyor. (Bak bu konuda
Kuran Maide 54-42 , Bakara 195 , Âlî İmran 76-134-146-148-159 , Maide 13-93 , Tevbe 4-7-108 , Bakara
222, Hucurat 7-9 , Mumtehine 8 , İnsan 8). Bu iyi davranışlar, aktif bir şekilde dünya ve diğer
insanlar için yararlı girişimlerde bulunmak demek oluyor.

Biraz daha açıklarsak, Allah Kur"an" da, altruist (diğergâm) bir yaşam tarzını ve infak" ı, yani
gönülden, kendisi için önemli olan şeylerden fedâkârca vermeyi ve isar" ı, yani başkalarını
kendinden fazla düşünmeyi, sürekli teşvik ediyor.

" Sevdiğiniz şeylerden ( Allah yolunda ) harcamadıkça iyiye ermezseniz. Her ne harcarsanız, Allah
onu hakkıyla bilir. "
Âl-i İmrân 92.

Demek ki sevgi diye tanımladığımız, güncel hayatımızda ki sıradan sevgilerin ötesinde bir başka tür
sevgi daha var. Sıradan sevgiler ise ( arabamı seviyorum, Kilyos" ta güneşin batışını seviyorum… )
aslında gerçek sevgi frekansına girmek için sadece birer vesile, gibi görünüyor.

" Süleyman : Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi."
Sâd 32.

Ve rahmeti sonsuz Yaratan, gerektiğinde, en zor şartlarda sevgi musluklarını açıyor… " ( Ey Musa !
Sevilmen ) ve benim gözetimimde yetiştirilmen için sana kendimden sevgi verdim. "
Tâ Hâ 39

Peki burada akla şöyle bir soru gelebilir, bu denli seven yüce Allah ( cc ) insanların çektikleri
acılar konusunda ne diyor…

" Sana gelen iyilik Allahtandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. "
Nisâ 79

Sevginin evrenselliği konusunda bir başka âyet ise,

" İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz bütün
kitaplara inanırsınız…"
Âl-i İmrân 119

İnsanın kalbine sevgi tohumlarının atılması konusunda yüce Allah, Rûm Sûresinin 21. âyetinde şöyle
buyuruyor.

" Kaynaşmanız için size kendinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet oluşturması da O" nun
kanıtlarındandır. "

Ve Kuran" dan vereceğimiz son örnek O" nun bağışlayıcı yanını, sevgisinin yanında sunar.

" O, çok bağışlayan ve çok sevendir. "
Târık 14


Islam dini maneviyat icerir maneviyatın son ve gerçek sahibi ise evreni ve insanı yaratan o sonsuz
yaratıcı güç, yani Allah" tır. Yaratan ilham ve vahiy yoluyla yarattığı evrenle bağlantı kurar,
ilham yolu tüm yaratıklar için geçerlidir. ( Bak Kur"an Nahl 68-69 )

Ama insanın bir ayrıcalığı vardır, bu ayrıcalık ise insanlar arasında seçilmiş çok yüce ruhlara,
vahiy yolunun ( revelation ) açılmış olmasıdır.Vahye dayanmayan bir manevi ekol ise ana kaynağından
kopmuş bir bilgi kaynağıdır, bazı doğrulara işaret edebilir ama bu verilerin kaynağı Allah ( cc )
olmadığı için hata payı çok büyüktür. Sufizmin dayanağı ise son peygamber ve O" nun vasıtasıyla tüm
insanlığa inen Yaratanın sözüdür.

İşte bu yüce kaynaktan aldığı ilhamla, insanlık, o kaynağın mesajını hep daha mükemmel kavrayarak,
zaman içersinde maneviyat alanında " sessiz bir devrim " gerçekleştirmiştir. " İlâhi aşk " kavramı
ise bu devrimin doruk noktasıdır.

Akıldan ziyade gönülle bu kavramı " anlayan " lar için dünyevi bir kategori olan ölüm bitmiş,
bedenleri bu dünyada olsada, o yüce ruhlar sonsuzluk âlemine adım atmışlardır. İnsanlığın tarihteki
en erişilmez rüyası, " ölümsüz olmanın formülü " bulunmuş, sessiz devrim amacına ermiştir. Buda" nın
sessizliğin sesini dinleyerek hissetiği nameler, bir senfoniye dönüşmüş, " ilâhi aşk oratorya " sı
yazılmıştır.


İşte bizler böyle bir geleneğin varisleriyiz, hiç şüphe yok, gönlümüz yüce Mevlâna" nın, koca
Yunus"un, bilge Ahmet Yesevi"nin, potasında yoğrulmuş ve bilsek de bilmesek de toplumsal
bilinçdışımız, o kaynaklardan esinlenmiş ve bu yüce ruhlar arketipsel dünyamızı oluşturmuşlardır.
Ama bunun da ötesinde bu saydığım yüce insanlar ve daha niceleri yalnızca bizlerin değil, tüm
insanlığın manevi ataları, arketipleri durumundadırlar. Eserleri tüm dillere çevrilmiş, öğretileri
sistematik bir şekilde arayış içinde olanlara sunulmuştur. Goethe bile Hz.Mevlâna" dan ve Hafız" dan
etkilenerek " Doğu Batı Divanı " nı yazmıştır.

27.03.2007 18:00

Bu neden böyledir ?..
 
Islam dini Neden Hocalara,Seyhlere mürsit lere yol acmaz Izin vermez ?..


Dinde baski zorlama tiksindirme yoktur.
Dogru bilgiye dayali eris ( Rüsd) sakat bilgiye dayali sapistan ( gaay) acik bir bicimde
ayrilmistir.

Kuran a göre RÜSD Allah in elindedir.yani RÜSD ilahligin haklarindan biridir.Peygamberler ancak
Allah dan aldiklari Vahye dayanarak irsat yapabilirler.Yani onlari yaptiklari irsat in arkasinda
Allah in kendilerine ulastirdigi bilgiler vardir.
Allah in görevlendirmesi olmadan peygamberler dahil hic kimsenin Irsat üretme ve yapilandirma hakki
ve yetkisi yoktur.

Hz.Muhammed e verilen su emir gercegi bütün ürperticiligi ile ortaya koyuyor.:

De ki: Ben size zarar verme gücünede isik ve aydinlik ( Rüsd ) verme gücüne de sahip degilim ( Cin
21 )

O halde irsadin arkasinda derece derece bilgi bulunacaktir.Bu bilgi saglikli bilgi
olacaktir.Bilginin kaynaklari icinde vahiy de vardir. Peygamberler disindaki insanlar icin vahiy
kaynakli bilginin anlami; vahiy kaynakli bilginin verilerini toplayan ilahi kitaptir.

Müslümanlar icin Bu kitap KURAN dir !..

Kuran a göre Irsat faliyeti bir bilgi alis verisidir.Bu öylesine tartisilmaz bir gercektir ki KURAN
ilahi vahyi bile insanlik dünyasina inisinin ardindan "" ILIM "" olarak anmakta ( bakara 145 )
Böylece bizim Kuran dan yani ilahi vahiyden yararlanmamizin da ancak BILIM sayesinde mümkün
olacagini göstermektedir.

Vahiy ancak onu alan nebi icin bilgi üstüdür.Bizim icin vahiy de bir bilgi alanidir.

Bunun Pratik anlami sudur:

Din adina yol gösterenlerin yetki ve güvenirlilik belgeleri BILIMSEL nasiplerini gösteren
belgelerdir,

Tarih boyunca bu belgelere sahip olmayan ama kitle üzerinde hegemonya kurmak sevdasindan da asla
vazgecmeyen odaklar,baslarina adeta bela olan BILIM DENETCISINDEN kurtulmak icin careler aramis ve
bu careyi bulmuslardir.

Bilimin yerine SUBJEKTIF- SPEKÜLATIF ilham ve ICE DOGUSU yerlestirmek !.. :O)

Irsadi bir bilgilendirme bilgi ile yol gösterme kurumu olmaktan cikaran zihniyetler (
mezhepler-tarikatlar ) Dinin kutsallarini kullanarak kitleler üzerinde HEGEMONYA kurmak isteyen
SÖMÜRÜ SINIFLARIDIR !

Bunlar ilk is olarak Irsadi bilgilendirme kurumu olmaktan cikarmaktadirlar.
Cünkü BILGININ denetci olmasi bunlarin islerini cikmaza sokmaktadir..

MÜRSIT sifati verilen kisinin BILGIN sifati tasima zorunlulugu dislaninca is kolaylasiyor :o)
Otorite artik kiyafete bagli olan tarikatla,tamamina yakini uydurulmus secerelerle birilerinin
RÜYADA görmesi ile cikar sebekesi icinde yer alan baglilarin ürettikleri KERAMETLERLE saglanmakta ve
günden güne güclenmektedir.

Cünkü bu sayilanlarin hic birinin BILIM ile denetlenmesi söz konusu degildir.
Hatta cogu mezhep de böyle bir denetimden söz etmek bile günahtir.CEHENNEMLIK OLMANIN ALAMETIDIR
!..:o)

KURAN irsat konusunda bu anlayisin tam tersini öne cikarmaktadir.Kuran a göre,ilimsiz irsad a
kalkmak sapiklik ve rezillikten baska hic bir sey getirmez.Ilimsiz irsad iddalarinin varacagi yer:
SEYTAN a TESLIMIYET ve HÜSRANDIR !..

Yapilan isi Allah adina göstermek ve hatta iyi niyetle ALLAH adina yapmak sonucu degistirmez.HÜSRAN
KACINILMAZDIR !..

Kuran söyle diyor:

Insanlar icinde öylesi vardir ki Allah konusunda Ilimsiz klavuzsuz ve Aydinlik getiren bir kitaba
sahip olmaksizin Mücadele edip durur.yanini egip bükerek Ugrasir ki Allah yolundan
saptiriversin.böyle kisiye dünya da bir yüzkarasi öngörülmüstür.Ve Kiyamet günü biz ona kasip
kavuran yanginin azabini tatdiracagiz ( Hac 8-9 )


Insanlardan öyleleri vardir ki hic bir ilime sahip olmadan Allah konusunda mücadele eder ve her
inatci kaypak Seytan in ardi sira gider.O Seytan üzerine söyle yazilmistir: Kim buna Dost olursa
Muhakkak o onu saptirir ve onu alevi zorlu atesin azabina götürür. ( Hac 3-4 )

Kuran in bu verilerini dikkate alarak su ilkesel tebiti yapabiliriz:

Mürsid bilgi ile donatilmis bir kilavuzdur.Irasat in esasinda bilgi vardir.

Tam bu noktada Mustafa kemal ATATÜRK ün su Ölümsüz sözünün altini,Kuran in yüzlerce ayetinin Bir
özeti olarak cizebiliriz.

HAYATTA EN HAKIKI MÜRSIT ILIMDIR !..

27.03.2007 18:29

Akif den Müslüman yaftasini kullananlara
 
Cenazeden o kadar farki olmayan canlar;
Damarda seyri belirsiz IRINLESEN KANLAR;
Sürünmeler ,geberip gitmeler,REZALETLER;
Nasibi Gözyasi ve hüsran olan nedametler;
Harab olan Azamet tarumar olan IKBAL;

sukuut-u Ruh-i umumi.Sukuut-u ISTIKLAL !..

Dilencilikle yasar derbeder hükümetler
Esareti ile Tasdikli Zavalli MILLETLER..

Harabeler,Camur evler,Camurdan Insanlar
Ekilmemeis koca yerler,BICILMIS ORMANLAR
Durur Sular,dere olmus Hela-yi CARILER

Sitmalar tifolar,türlü Mevt-i SARILER

HURAFELER,ÜFÜRÜKLER,Dügüm dügüm baglar
Mezar mezar dolasip Hasta baktiran saglar.

Senin dininin O mülevves teressübati bütün
NUMUNE ISTE BIZIZ !.Görmek isteyen görsün..

Bak ne güzel Cizmis anlatmis M.Akif O senin argümanlarini ve sonuclarini..

Bakinda Ibret alin haline su memleketin
Nasildin ey koca millet ? ne oldu AKIBETIN ?..

Yabancilar ediyormus - eder ya - ISTIKRAH :
DILENCILER bile senden SEREFLIDIR BILLAH

Vakaari coktan unuttun Haya yi kaldirdin.
MUKEDDESATI isrdin HÜDA ya SALDIRDIN !..

Ne Hatiratina hürmet ne an"natini yad,
DEDENDEMI böyle Yapmisti EY SEFIL EVLAD ?..

Hayatin erzeli olmus Hayat-i Mutadin
Senin hesabina bir cok utansin ECDADIN !

Damarlarindaki KAN adeta IRINLESMIS:
O cikmak istemeyen Can da bir Yigin LES-mis !
Iade etmenin imkani yoksa maziyi,
Bu Mübtezel yasayistan GEBERMEN elbet iyi..

Gebermedik tarfinda kalmamis ya pek zaten
Sürünmenin o kadar farki var mi ÖLMEKTEN ?

SÜRÜNMEK istedigin sey !..Fakatzaman pesini
Birakmiyor,atacak bir cukur bulup LESINI !

Bu Gün Saife-yi Alemde Sen ki BIR LEKESIN;
Nasil vucudunu kaldirmasin ?,,Nasil cekesin ?..
Istimedim diyemezsin..Isttin elbette:
Tavakkufun yeri yoktur Hayat-i MILLET de !..

Sukun belirdi mi Bir Milletin hayatinda
Kalir senin gibi ZILLET.- ESARET altinda

Nedir bu meskenetin ?.bir kimildasana !..
Nicin Kimilda miyorsun nicin ?..ne oldu sana ?..

Nicin mi ?..Cünkü bu fani hayata yok meylin !
Onun neticesidir Calismaya varmiyorsa elin !..
Degil mi ?..ben de inandim ! HÜDA bilir ki YALAN !..
Nerede görülmüs senin kadar hayata sarilan ?

Zorun GEBERMEMEK ancak ölümlü dünya da..

Degil Hakikati ÖLÜM ün Rüya da
Dikilse karsina hic süphe yok ÖD ün Patlar !..
Düsün: Hayat da elinde fada etmedik neyin var ?
SEREF mi SAN mi,SEHAMET mi, DIN mi,IMAN mi ?..
VATAN mi,Hiss-i hamiyet mi, Hak mi ,Vicdan mi ?

Ne kaldi vermedigin Bir CÜRÜK HAYATIN icin ?..
Sayilsa ah giden fidyeler NECATIN icin
Coluk Cocuk kesilirken,Kadinlar inlerken
Zavallilar seni ERKEK sanipda beklerken
Haya yi IRZI ekip yol boyunca CIRILCIPLAK
Kacarsin degil mi Hay ADI adam SIKILMIYARAK !
Degil ki " DÖN " diye Binlerce yalvaran geride
Dikildi karsina ECDADININ MAKBERI de;
Yolumda Durma Kacarken dedin BASTIN GECTIN !..

Istmedin mi ne söylerdi Muhterem CEDDIN ?
Zafer ilerdedir Oglum hucum edip asarak
Hudud-u düsmani hic degilse bir mezar almak
Gecipde RICAAT e bin yil Muammer olmaktan
HAYIRLIDIR !..Ne yaman söz..ne kahraman IMAN !

Yazik ki sen bu büyük Ruhu Serm-sar ettin ( Utandirdin )
BÜTÜN MAKBER-I ISLAM i KÜFRE CIGNETTIN !..

Birer lisan-i Tezallum uaztti her makber ( Mezar )
Fakat taslara bakan var mi ?..ne gezer ..
degil Mezardaki Na"sin enin-i telini ( Lanet okuyan iniltisi )
Figaani bunca hayatin CEVIRMEMISTI seni !..

Meramin Ölmeyebilmek Fena degil bu karar;
Fakat Hayat icin elzem,Hayat-i istihkar

Hayat odur ki: Nihayet ücreti KAN Olsun !
Senin Hayat-i SEFILIN: ÜCRETI NAMUSUN !..


( M. Akif ERSOY; Safahat, Fatih Kürsüsünde 327-329 )

28.03.2007 09:55

muhakkak yadirgarim..
 
bilginin zehir olmaya basladigi bir noktada olmali arkadasimiz..
bilgi sahibi olupta yanlis kullanmak ne kadar aci bir sey..

tuba19 28.03.2007 16:40

Beklaut durch Ehemann
 
Als ich meinen Mann kennengelernt habe,habe wir uns sofort ineinander verliebt.wir waren superglücklich und haben nach 3 Jahren geheiratet.

unsere Tochter kam auf die welt und ich habe gemerkt,das mein mann immer öfter ins cafe ging.(leider wohne ich hier in einem Dorf,ausser einem Oddset/Automaten-Laden gibt es hier nichts.

Vor kurzem habe ich heraussgefunden,dass er in eine Spielsucht verfallen ist,und MEIN ganzes Gold von der Hochzeit auf seine Schulden draufgegagen ist.

Ich zittere beim schreiben,aber ich brauche dringend Hilfe.

Soll ich bei ihm bleiben und ihn aus der scheisse rausholen?unserer Tochter zuliebe?

Oder soll ich ihn einfach rausschmeissen???

tclady18 29.03.2007 08:42

wende dich erst mal an eine....
 
beratungsstelle für angehörige von süchtigen!findest du in der nächsten etwas größeren stadt bei dir!

inscene 29.03.2007 15:23

Beratung
 
Wende dich mal an eine professionelle Schuldnerberatung oder Familienberatung. Das ist schon wichtig

29.03.2007 18:45

Yazik !..
 
" Soll ich bei ihm bleiben und ihn aus der scheisse rausholen?unserer Tochter zuliebe? "

Bu sözleriniz Askin bittigini anlatiyor.

O halde yeni Bir Hayata baslayin..
Kiziniza Yapacaginiz en Büyük Iyilik budur.

Yavrucagin da psikolojisini Bozmayin


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 06:18 Uhr.