![]() |
Bunlari söyleyebilmek icin
INSANOGLUNUN kendi sahsi kapasitesine göre yazdigi DINI kitaplar sence yeterlimidir ???
Bence degildir... Kiraplar degildir bizleri yöneten.... AKILDIR... akil her seyden evvel gelir... ve söylenilen bir cok seyler akil disidir... bu kesin... DINLER yeniden gözden gecirilip yeniden yorumlanmali |
Das ist eine ANNAHME
garantisi yokkiiii...
|
Nichts ist daran schlimm
deren Meinung... Gottes Existenz ist REALITÄTTTTTTT...
Nur die Religionen können Erfindungen sein... das ist möglich... aber viele Atheisten haben nicht einmal diese WEITSICHT... einfach zu sehr BORNIERT |
konuyla ilgil değil
çünkü almanca bilmiyorum merak ettim forma eklediğimiz yazılar görünmüyor pc hata veriyor neden acaba bu konuda bizi aydınlatabilecek birileri varmı yada site yöneticilerine nasıl ulaşabiliriz
|
neue Religion
also ich denke, dass es an der zeit ist, eine neue religion zu bringen.
eine neue religion, die foll kuhl und krass is. so mit alkohol, drogen, sex und massig vielen sauereien. das wäre doch total up to date, oder? und ich denke, dass sich als prophet einige kandidaten eignen würden, der Udo zum Beispiel, na der Lindenberg. Oder der Dieter, natürlich Bohlen. Prädestiniert wäre eigentlich George, ich meine den Bush George natürlich. Aber der würde es ja ned annehmen tun. Ist nicht Bush der verfechter des heutigen trends? Ich finde wir sollten mal voten lol |
?
(gercek Islami yönetimden bahsediyorum..)
Türkiyenin dışında tüm İslam ile kökten bağlı ülkelerde kadına uygulanan şiddetlerin referans olarak alınan uygulamalarının hepsinin kökeninin Kuran olduğunu söylemeyen bir tek ülke yoktur. Türkiyenin bu konudaki farklılığının asıl temeli, Laiklik ilkesini benimsemesidir. Yeterince laikmidir Türkiye? bu durum yeterli bile olmasada, diğer tüm İslami ağırlığı taşıyan ülkeler ile farkını koymada yeterlidir. Laiklik ilkesine sahip olan ülkelerde ki HUKUK İslami yada dini HUKUK değil sivil HUKUKTUR. Sorunun özü Kuranın nasıl yorumlandığı değil, Kuranın Referans alınmasıdır Kadına uygulanan şiddette. |
Öyle bir sorunum hiç olmadı.
İnsanlar yaşamları ile ilgili kararları ve değişimleri her zaman kendileri karar verirler ve uygularlar.
|
Ne yazık ki Mevlana ne koruyucu, nede
etkileyici bir işleve sahip İslami dünyada ki kadının yaşadığı acılar üzerine.
Evet ayrımcılık söz konusu, çünkü İslam militanları kadınların canlarını almaktalar. |
merabalar
selamlar konuşma ihtiyacımı hoşgörün bu konu üzerine bir kaç sözüm olacak izninizle...öncelikle kadına yönelik şiddeti islama yıkmak ve dahası islamın yanlış yorumlanmasından kaynaklanan yanlış uygulamaları sadece müslümanlar yapıyormuş gibi lanse etmek ne kadar doğru..tabi öncelikle bir müslüman olarak beni kendi inancımın ve bu inancın bana yönelttiği emirlerin doğru olup olmadığı ilgilendirir bundan kastım öz eleştirinin kaçınılmaz olmasıdır...bundan ötürü realite olan bağnazlık derecesine ulaşan vede kadınlara gereken değeri vermeyerek onları aşığalayan ve bunuda islam adına yaptığını iddia edenleri inkar etmek tutarsızlık olur. değerli romanın ifadesiyle bir çokları bu aşağılık işlerine kuranı refarans gösteriyor gibiler yalnız kuran doğru bir mantıkla incelendiğinde aslında kadına yapılan haksızlığın kurandan değilde kesinliği şüpheli olan hadislerden çıkarım olduğu anlaşılır bu ise müslümanların ortak sancısıdır her nekadar birileri için bunu kavramak zor olsada. bazı aydınların kusurlu olarak göstermeye çalıştıkları kurani ifadeler bir çoklarının hissi yorumlarından ve görüş zayıflılıklarından kaynaklandığını ileri sürerek kuranın şüphesiz kusursuz olduğuna inan ben birgün mahir sosyolog ve düşünürlerin(müslüman olmaları önemli değil) bu ifadeleri hakkıyla yorumlayıp "erkek ve kadını bir nefisten yarattık" diyen ve peygamberine "affedici ol iyiliği emret ve cahillerden uzak dur" buyuran ilahın sözünün en doğru söz (bir ayeti kerimede "allahtan daha doğru sözlü kim olabilir" ifadesi yer almıştır)olduğunu tasdik edeceklerinden hiç şüphem yok.kaldıki bu tasdik kuranın sağlaması değildir kesinlikle yanlış anlaşılmasın olsa olsa dünyanın en yüksek tepesinin himalayalardaki everest olduğunu keşfetmek gibi birşey...esenlik dileklerimle vesselam
|
Tartışma isteğiniz için?
İslam/din+ Kuran.
Dünyada toplam 55 tane Müsülman ülke bulunmakta. İçlerinde Laikliğin ölçülerinin içine girebilen ve Devlet olarak diğer Müslüman ülkelerden işlevi, yönetimi, hedefleri ve gelişimi farklılık taşıyan tek Mülüman ülke Türkiyedir. Türkiyede kadınlar diğer İslami ülkelerde görüldüğü gibi din ölçekli olarak fiziki, cana kıyabilen bir şekilde şiddettin sürekliliğine asla izin vermez. Türkiye devletinde ki HUKUK düzlemi evrensel hukuktan esinlenerek düzenlenmeye çalışılan ve dahada düzenleyebilecek hem bir işleve, hem de bir uygulamayı yaratabilen ve başarabilen bir görüntüdedir. Çünkü bir devletin din devletinin hiç bir işlevini içinde barındırmamasının ölçüsü nasıl bir devlet olduğudur. Türkiye Teokrasiyi ta 1826 Osmanlının ilk batı tipi Anayasa deneyimi ile başlayıp Atatürk devrimleri ve anayasallığı ile bitirip tamamlamış Cumhuriyeti oluşturmuştur. Bu tip bir devleti yaratabilmek ve sürdürebilmek için devlet kadrolarının memurlardan oluşması gerekir. 55 Müslüman ülkenin Türkiyenin dışında hiç bir ülkede devlet kadroları bu şekilde düzenlenememiş ve büyük ölçüde halen TEOKRASİ yani din devletinin ölçeğinde oluşmuştur. Refarans olarak aldıkları din devletinin turnosolu da Kurandır. Eğer ki bir devlet içinde yaşayan insanlarına (nasıl yorumlarsa yorumlasın inandığı din kitabını) insani özelliklerinden ve farklılıklarından dolayı şiddet uyguluyorsa ki uyguluyor ve en ağır şiddeti uyguluyor, kutsal olan yaşam hakkını bile yok ediyor, refarans aldığı din devletinin kitabının olduğunu iddia ediyor ve bundan etkienenler de yüzlerce milyonlar ile sayılıyorsa burada çok büyük problemler vardır. Türkiyenin dışında hiç birinde sivil hukuku ve laikliğide savunan bulunmamakta. İster adı Kuran olsun, ister başka bir dini kitap olsun sorun nasıl, neye göre, neyi referans alarak kurduğun yönetim şeklidir. Benim dini kitaplar ile hiç bir sorunum yok, benim sorunum dini kitaplar ile devletler kurmak ve insanlara acılar çektirmek ile. Dini kitapların yorumları veya temize çıkmaları din alimlerinin işi. Sanırım anlaşıldı... |
tartışma isteğim derken?
merabalar kardeşim tartışma isteğimden söz etmişsiniz açık konuşmak gerekirse eğer sizlerle fikir paylaşma arzumu atrniyetli bir tutum olarak algılıyorsanız vede sözlerim sizi gücendiriyorsa lütfen söyleyin maksadım sizleri yada bir başkasını kırmak değil yalnız sizinde takdir edeceğiniz gibi bizler bildiğimiz doğruları doğru bir dille anlatabilmeliyiz...eğer bu yazıdakiler size yabancı geldiyse vede yanlış düşünmüşsem kusuruma bakmayın kuşkularımdan sıyrılmadan tartışma isteğiniz cümlesini tam olarak manalandırmam biraz güç saygılar vesselam
|
Buyur açıklayın görüşlerinizi, tek bir,
isteğim var konuda kalmanız.
Ben görüşlerimi sürekli sunmaktayım. Ve sizlerin de var ise bu konulara ait görüşleriniz buyrun koyun ortaya. Ben oldukça açık yazıyorum kadının canını bile verebilecek ölçüde ezildiğini ve bunun nedenlerinin nerelerden kaynaklandığını. Bir de sizler açıklayınız sorun nedir, çözüm nedir. Buyrunuz... |
12 imamlar
ÇÖL YANIYORDU, GÖK YANIYORDU,GÖNÜLLER YANIYORDU,DİLLER HAYKIRIYORDU;SU....SU.....SU......
İMAM HÜSEYİN BAŞINI KALDIRDI "BU NE TUFANDIR YARAB" DEDİ. GÖNÜLLER SUSMUŞ, YÜREKLER SUSMUŞ, VİCDANLAR SUSMUŞTU. BİR AVUÇ İNSAN, İNSANLIK DEĞERLERİNİN YAŞATILMASI İÇİN KANLA MESAJ YAZIYORDU...EHL-İ BEYT KADINLARININ FERYADI ARŞ-I ALAYI İNLETİYORDU.KEFENSİZ ŞEHİTLER KANLAR İÇİNDE YATIYORLARDI. İŞTE MİNİ MİNİ ALİ ASKER...SANKİ HALEN PARMAĞINI EMİYORDU.İŞTE KARDEŞİ YİĞİT ABBAS.KANLAR İÇİNDEYDİ YÜZÜ SEÇİLMİYORDU.KOLLARI YOKTU.İSYANI BİTMEMİŞTİ.İŞTE 18 YAŞINDAKİ FİDAN BOYLU ALİ EKBER"İ... YUMRUKLARI SIKILIYDI,GÖZLERİ AÇIKDI.SANKİ KENDİSİNE BAKIP GÜLÜMSÜYORDU... İMAM HÜSEYİN İNİLERCESİNE "YARAB! BANA SABIR VER, SABIR VER. "DEDİ... FIRAT MASUM MASUM AKIYORDU....ÇÖL YANIYORDU...İNSANLIK FERYAT EDİYORDU: SU... SU... SU... VE YÜRÜDÜ İMAM HÜSEYİN...GÜNEŞ YAKIYORDU...İMAM HÜSEYİN TEK TEK YÜZLERİNE BAKTI. AAAAAHHHHHH YİĞİT KARDEŞİM ZEYNEP! NE OLMUŞ SANA...NE HALDESİN BÖYLE...SANA EMANETTİR EHL-İ BEYT KADINLARI YILMA YIKILMA SEN.SANA MUHTAÇTIR ZEYNEL ABİDİNİM... ZEYNEBİN SABRI KALMAMIŞTI...KARDEŞİ HÜSEYİN İN YÜZÜNE BAKTIĞINI GÖRÜNCE FERYADINI YER GÖK İNLEMEYE BAŞLADI: ARTIK KAYBEDECEĞİ BİR ŞEY KALMAMIŞTI.YAKINLARININ VE EVLATLARININ ACISI İLE ÖLÜMÜ MİLYON KEZ TATMIŞTI... ÖLÜM NEDİR Kİ?... KAVUŞMAKTIR... DEDESİYLE, BABASIYLA KARDEŞLERİYLE VE SEVDİKLERİ İLE BİRLEŞMEKTİ...DEDESİNİN KILICINI ALDI, BABASININ SARIĞINI TAKTI VE DEDESİNİN HEDİYE ETTİĞİ ZÜLCENAH İSİMLİ ATINA BİNDİ.VE ÖLÜM MEYDANINA GELDİ.AT ÜZERİNDE SANKİ BABASI ALİYE BENZİYORDU... TÜM METANETİ İLE SESLENDİ... "GELDİM İŞTE... BİR BEN KALDIM...BEN VE SİZLER... 10 EKİM 680 GÜNLERDEN CUMA BİR OK ATARLAR DEDESİNİN ÖPÜP KOKLADIĞI AĞZINA GELİR VE ARDINDAN KILIÇ DARBELERİ İLE KOLLARI KESİLİR...BİR ÇOK ÖLÜMCÜL YARADAN SONRA İMAM DÜŞER ATINDAN............................... 10 MUHARREM GÜNLERDEN CUMA....SONSUZLUĞU AYDINLATMAK İÇİN GÜNEŞ BATMIŞTI O GÜN KERBELADA... YASSI MATEMİMİZ........ |
Karaağaç Dergahi Gerçek Sahiplerine Tesl
?KARAAĞAÇ BEKTAŞİ TEKKESİ?
Yıkıcı işgali kaldırılmalıdır, dergah asıl sahiplerine teslim edilmelidir ... İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Sütlüce Mahallesi 3257 / 3258 no?lu adalarda ?Osmanlı Dönemi? nden kalma ?Karaağaç Bektaşi Tekkesi? ve bu tekke sınırları içinde Bektaşi Dedeleri; Cafer Baba, Münir Baba, Kömürcü Baba ... lara ait mezarların bulunduğu tarihi kayıtlarda bilinmektedir. Tarihte Karaağaç Bektaşi Tekkesi, Karaağaç Tekkesi, Münir Baba Tekkesi, Sütlüce Dergahı olarak adlandırılan bu dergah Beyoğlu Sütlüce ilerisinde, Dutluk Karaağaç Mevkiinde, eski 1929, yeni 3257 / 3258 ada 1 (belki de 2-3-4 ...) parsel (ler) de II. Beyazıt vakfından arazi üzerine III. Sultan Mustafa devrinden sonra Bektaşi Tekkesi olarak inşa edilmiş ve 1826 yılında da Yeniçeri Ocaklarının kaldırılması ile ilgili kanun gereği lağvedilmiş, Cumhuriyet Döneminde de Tekke ve Zaviyelerin kaldırılması ile ilgili kanun gereği kapatılmıştır. Dergah yaşatıldığı devirlerde Baba Erenlerden en yaşlısı Karaağaç Dergahı postnişini olur ve ? Hacı Bektaş Vekili? ünvanını alırdı. Bu dergahta 19 yüzyıl düşünürü ? Neyzen Tevfik? Bektaşiliği kabul ederek Münir Baba dan ?nasip? almıştır. Mülkiyeti önceleri Vakıflar a ait iken İstanbul Büyükşehir Belediyesine istimlak yolu ile geçen bu ada ve parseller daha sonra Beyoğlu Belediyesi toplu konut alanında kalmış ve dergah arazisine paletli inşaat araçları sokularak mezar taşları dağıtılmış var olan Tekke izleri yok edilmiştir. Yapılan toplu konutlar ise 1999 depreminde çatladığı için belediyece yıktırılıp, hepimizin parası çarçur edilmiştir. Arazinin "Miniatürk" yapıldıktan ve "Haliç Projesi" n den sonra kıymetlenmesi sonucunda "rant" ve "yoketme" peşindeki AKP li belediyelerce istimlak edilmeye çalışılıp, başarılamayınca, Kiptaş"ın bünyesinde ama aynı adı taşımayan bir şirket kurdurularak, dergahın da bulunduğu parsel hülle yolu ile satın alınmıştır. Bu ?Yıkıcı işgal? in acilen kaldırılarak ?Karaağaç Bektaşi Dergahı? nın, ?İzlerine İstinaden Tescil? işleminin gerçekleştirilmesini sağlayan "Alevi - Bektaşi Vakfı", halen toprak altında temel izleri bulunan tarihi eser niteliğindeki yapılarının kazı / rölöve çalışmalarının büyük bir titizlikle yapılması ve eserlerin asıllarına uygun olarak hazırlanacak restitüsyon projelerine göre yeni işlevler verilerek inşa edilmesi gerekliliğini savunmuştur. Eserlerin tarihten süzülen kültürel taşıyıcılık niteliği vurgulanmalıdır denilmiştir. Anıtsal nitelikteki ağaçlar saptanıp korumaya alınmalı ve restorasyonun bu çerçevede geliştirilmesi sağlanmalıdır diye uyarılmıştır. Proje ve uygulama aşamalarındaki bütün çalışmalar, kentsel imar planlarına, mimarlık meslek etiğine, bilimsel disipline, metropoliten alan üretimindeki evrensel ilkelere, kent kimliğine, insanların gerçek gereksinimlerine yanıt veren mekanlar üretme sanatı olan ?Rasyonel Mimari? kurallarına uygun olarak gerçekleştirilmelidir diye belirtilmiştir. Ana hedef; yaratılan kamusal alanla, kentin sosyal, düşünsel, eğitimsel düzeyinin yükselmesine katkı sağlamak olmalıdır, diye hedefler konmuştur. Bilimsel gerçekler yok sayılarak denetimden uzak, gerçekleşen bugünkü çarpık kentleşmenin neden olduğu zararlar gözler önündedir. Kamu ortak malı olan bu arazilerin kimi şahısların elinde rant ve spekülasyon aracı haline geldiği bilinmektedir. Bütün bu olgular kamu arazilerinin, kamusal yarar sağlayacak ve modern kent kimliğine, insanların yaşam kalitesine katkı sağlayacak şekilde onarılıp, kullanılması gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır. Bizler ?Şahkulu Gençliği? olarak günümüzün ?Hümanist Düşünce? lerinin yayılmasını sağlayan ve Anadolu kültür mozayiğine önemli katkıda bulunmuş olan; İstanbulumuzun ve Anadolumuzun her köşenine dağılmış bu Dergahların korunmasını, onarılmasını, kültürümüzün yaşatılmasını hedeflemiş ve çabalarımızı yoğunlaştırmış bir ?Sivil Toplum Kuruluşu? yuz. Modern Cumhuriyet projesinin damıtılmış bir ifadesi olan; ?fikri hür, vicdanı hür, zeki, çevik ve ahlaklı nesiller? yetiştirilmesi gerektiğine ve bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının önemine inanmış olan bizler, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazır ve istekliyiz. Cumhuriyet Tarihinde önemli kararlara imza atmış olan ve olmazsa olmazlığına inandığımız ?Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurumu? muz ?Kalıntılara İstinaden Tescil İşlemi? nin yapılmasını sağlamıştır. Bugün "Hülle" yolu ile mülkiyet sahibi olan "Kiptaş" ca yapılması düşünülen ?Yıkıcı İşgal? in kaldırılması için gerekli merciilerin uyarılarak, bu kirli işe bir an önce son verilmesini, "Dergahın gerçek sahiplerine teslim edilmesini" istiyoruz ... sevgiyle |
Semazen!
Sema" ve Semazen ne demektir? Niçin Dönüyorsunuz?
Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ’, lügatte işitmek mânâsındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur Sema’, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder. Sema’ eden canlara Sema"zen denilmiştir. Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur. Mevleviler Sema" eder. Her tarikatın zikir ederken (Allah"ı anarken) kendilerine özgü bürhanları vardır. Mevleviliğin de bürhanı Sema" dır. Sema" ederken başınız dönmüyormu? Sema" belli kuralları ve teknik eğitimi olan bir zikir şeklidir. Sema eğitimi alırken vücudu yavaş yavaş belli eğitimlerle hazırlayarak baş dönmesi ortadan kalkar. Sema" ederken ne hissediyorsunuz? Sema" ederken semazen her çarh"da Allah ismini (ism-i celal) okur. Ve her selamın anlamlarını düşünerek bir vecd içinde Allah"ı anar. Bir de mühim olan şuursuzca dönmek değil, Sema" ederken Allah"ı düşünmektir. Bu sayede Allah"ın sevgisini kazanmaktır. Hissettiklerimize gelince anlatılacak veya yazılamıyacak kadar bir duygu selidir. Hz. Mevlana Sema" etmiş mi? Sema", Hz. Mevlana"dan çok önceleri de islam toplumlarında bilinmektedir. Hz.Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen sema’, sonradan Sultan Veled ve Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmış; icrâsı öğrenilir ve öğretilir olmuştur Kıyafetlerinizin anlamları nelerdir? Siyah hırka kabiri toprağı, Tennure saflığı ve kefeni, sikke ise tevhidi ve mezar taşını ifade eder. Post"ta oturan kişi kim? Kırmızı Post"a oturan kişiye Postnişin denir. Hz. Mevlana"nın makamını temsil eder. Herkesin oturması uygun değildir. Postnişin"in başındaki Destarın anlamı nedir? Sarık kelimesinin Farsça karşılığı Destar"dır. Sarık sarmak Hz. Peygamber"in sünnetidir. Mevlevilerde Destar sarmak, Şeyhlerin ve Halifelerin hakkıdır. Şeyh, seyyid ise; yani Hz. Muhammed"in soyundansa yeşil, değilse beyaz destar sarar. Halifeler ve Çelebiler, dühani, yani bakılınca siyah görünecek derecede mor destar sararlar. Çelebiler, destarı, alttan sikke görünmeyecek tarzda sarar, çelebi olmayanların destarlarının alt tarafından sikkeleri görünür. Şeyh"in elini öpüyorsunuz oda size birşey söylüyor bunun anlamı nedir? Semazen şeyhe doğru ilerler ve şeyhin açıkta duran elini, şeyh de eğilerek onun sikkesini öper. Orada konuşma yoktur. Otururken niçin secde ediyorsunuz? Mevlevi sâliki, eline aldığı her şeyi, meselâ su içeceği vakit bardağı, eline aldığı kahve fincanını, yatacağı vakit ve kalktığı zaman yastığını, üstüne çekerken ve üstünden atarken yorganını, giyer ve çıkarırken, hırkasının ve çamaşırını yakasını, sikkesinin kenarını, otururken veya kalkarken yeri öper bu öpüşe de görüşmek denir. Bu suretle küllî ruhun her şeye sâri olduğu, daha doğrusu her varlık, tek ve mutlak varlığın tezahürü bulunduğu anlatılmış olur. Meydanı 3 kere dolaşıyorsunuz bunun anlamı nedir? Mevlevi dervişinin hırkası kabridir, sikkesi de mezar taşı. Otururken ölmüş sayılan derviş, adeta bir sur sesini duyup dirilir ve Devr-i velediye başlar. Bu bakımdan Devr-i Veledi ölümden sonra dirilmeye benzer. Semahaneyi ikiye böldüğü kabul edilen hatt-ı istivâa, bu çizginin sağ tarafı zahir alemi ve sol tarafı da batın alemidir. Bu devirler, şeyh denilen mânevî terbiyecinin rehberliğinde Mutlak Hakîkat’i “İlm-el Yakîn” olarak bilişi, “Ayn-el Yakîn” olarak görüşü, “Hakk-al Yakîn” olarak da O’na erişi sembolize eder. Post"un yanında niçin birbirinize eğiliyorsunuz? Şekilde gizli ruhun ruha selamıdır. Semâ’ meydanının sağ tarafından post hizasına gelen semâzen, Hatt-ı İstivâ’ya basmadan ve posta sırt çevirmeden dönerek karşıya geçer. Böylece arkasından gelen semâzenle karşı karşıya gelir. Bir an göz göze gelen iki derviş, aynı anda öne doğru eğilerek birbirlerine baş keserler. Böylece herkes birbiriyle selâmlaşmış olur ki buna "cemâl seyri" veya "cemâl cemâle gelmek" denilir. Hırkanızı niye öperek yere bırakıyorsunuz? Mevlevi dervişleri üzerindeki hırkayla görüşerek, sembolik olarak kabrinden kalkarak hakikate doğar ve kollarını bağlayarak bir rakkamını temsil eder. Böylece Allah"ın birliğine şehadet eder. Yapılan bu 4 selamın anlamı nedir? I.Selâm, insanın kendi kulluğunu idrâk etmesidir. II.Selâm, Allah’ın büyüklüğü ve kudreti karşısında hayranlık duymayı ifâde eder. III.Selâm bu hayranlık duygusunun aşka dönüşmesidir. IV.Selâm ise insanın yaratılıştaki vazîfesine yani kulluğa dönüşüdür. Çünkü İslâm’ da en yüce makam, kulluktur. Semazen ayakta dururken sağ ayağının başparmağı sol ayak başparmağının üzerinde niçin? Bu duruma "ayakları mühürlemek" denir. Sebebi ise Hz. Mevlana"nın ahçıbaşısı Ateş Baz-ı Veli ye hürmeten yapıldığı söylenir. Selam aralarında Postnişin birşeyler okuyor, okudukları nelerdir? I.Selâmın başında, "Gerçek varlığınızın çevresinde dönün; istidanıza, yaratılışınıza uyun, itaat edip amelde bulunun." mealindeki, dua okunur. II.Selâmın başında, "Allah"tan esenlik size; Allah, duyuşlarınızı da niyetlerinizi de sağ-esen etsin ve sizi; esenlikle, gerçek olan başlangıç noktasına ulaştırsın." mealindeki, dua okunur. III.Selâmın başında "Allah, tam esenlik versin size ey sevgi ve aşk yollarında yürüyenler, can gözlerinizden perdeyi kaldırsın da, devrin ve gerçek merkezin sırlarını görün." mealindeki, dua okunur. IV.Selâm ın başında ise "Ey aşıklar ve gerçekler, Allah"tan esenlik size; devirleriniz tamamlandı, ruhlarınız arındı; Allah size yakıyne, yakıynın gerçek makaamına ulaştırdı." mealindeki, dua okunur. Sema" ya başlamadan önce birisi birşey okuyor, bu nedir? Sema’ Töreni, “Nâ’t-ı Şerîf’le başlar. Nâ’t-ı Şerîf kâinatın yaratılmasına vesîle olan, yaratılmışların en yücesi Hz.Muhammed’i öven, Hz.Mevlânâ’nın bir şiiridir. XVII.yüzyılda bestekârlarından “Itrî” adıyla tanınan Buhûrîzâde Mustafa Efendi’nin Rast makamından bestelediği bu na’t-i, na’t-hân ayakta ve sazsız okur. Anlamı için buraya bakabilirsiniz. Semazen"in hareketlerinin anlamları nelerdir? Niyaz vaziyetinde ayakta durması Allah"ın birliğini, tevhid"i temsil eder. Sema ederken sağ eli yukarıya sol eli aşağıya bakacak şekildedir. "Allah"tan aldıklarını kendisine mal etmeden halka ulaştırmaktır; bir yokuz; görünüşte var olan; vasıtalık eden bir suretten başka şey degiliz" Aynı mealde "Göğe ağarız, yere yağarız; aleme rahmetsiz; sıfatlardan zata varırız; zattan sıfatlar alemine, zuhur alemine geliriz; alemlere rahmet olan Hz. Muhammed"de (s.a.v.) yok olmuşuz biz demektir. Sema vaziyeti sanki ters bir "la" şeklindedir insan gövdesiyle beraber "illa" ya tekabül eder. "la" ve "illa", müslümanlığın esas umdesi olan "la ilahe illallah"(Allah"tan başka ilah yoktur) sözünü temsil etmekle beraber mutlak varlığı ispat, ondan başka bütün mevhum varlıkları nefiy (reddetme) esasını içine alır. Herkes semazen olabilir mi? Mevlevilerde sema"; aşk ve cezbeyi meydana getirmek için bir vesiledir. Her Mevlevi, mutlaka sema" etmesini bilir. Meşk edip sema" etmeyi öğrenmiye "sema" çıkarmak", sema" öğrenmiş Mevleviye de "sema"zen" adı verilir. Mevlevi olmadan Semazen olunmaz. Çünkü Sema" Mevleviliğin bir cüzüdür. Semazen olmak için nasıl bir eğitim alınıyor? Yuvarlak bir tahtanın ortasında bir çivi vardır. Çivi, sabit bir şekilde sema etmeye alışmanız içindir. Çivinin olduğu yere antiseptik görevi görsün diye tuz da dökülür. Sol ayak başparmağı ve ikinci parmak çivinin arasına sokulur ve ilk başlarda 18 çark atılır. Sema"ya ilk başlayan tennure giymez, normal kıyafetle döner. Atılan çarklar her gün fazlalaştırılır. Bu sırada ellerimiz çapraz şekilde omuzlarımıza kavuşturulur. Bakıldığında "1" sayısı gibi gözükürsünüz. Öyle durulmasının amacı, "Allah"ın birliğine şahadet ediyorum" anlamına gelir. Atılan çarklar fazlalaştıkça, yavaş yavaş kollar açılır. Belli bir süre sonra tennure giyilir. Sema aç karnına yapılır. Bir de mühim olan fıldır fıldır dönmek değil, dönerken Allah"ı düşünmektir. Her yerde Sema" yapılırmı yada bunun bir zamanı ve yeri varmı? Kitaplarda yazıldığına göre evvelce mukabele günü ve vakti yokmuş. İhvan toplanır sohbet esnasında bir vecd, bir zevk hâsıl olursa şeyh, meydancıya emreder, o da canlara haber verir, semâ"hâneye gidilip mukabele yapılırmış. Otellerde, Lokantalarda, düğün-sünnet, Fuarlarda velhasıl heryerde hatta şarkıcıların yanında Sema" yapılıyor bu Sema" mıdır? Sema" olmadığını orada bulunanlarda söylüyor. Ama yapmayın dendiğinde herkes yapıyor ve insanlar istiyor gibi bir manasız cevap çıkıyor karşınıza. Adabına uygun olarak yapıldığında kimsenin söz söylemeye hakkı olamaz. Çünkü bu işin aslı zikirdir ve zikrin yapılacağı ortam ve yer önemlidir. Bu gibi yerlerde yapılan Sema"ya siz neden müdahale etmiyorsunuz? Ve buradaki semazenler bu işin bilincinde değillermi? Şu anda kimse kimseye müdahale edemez. Bu bir rant olarak görüldüğü için. Herkes gerçeğini ben yapıyorum diyor, Kime göre gerçeği o bilinmiyor. Her dönen insan Mevlevi değil. Önce Hz. Mevlana’yı tanıyacaksınız. Birçok kimse Mevlana’yı tanımadan ben Mevleviyim diyor.Önemli olan bütün sorumluluk karar merciinde olanların, onlara sema" yapmalarına izin vermemeleri ve semazenlerin bu işin bilincine göre hareket etmelerini beklemek, temennimiz bu yönde. Genelde yapılan bir tartışma var. Bayan semazen olurmu? Bayan semazen olmaz olurmu ve neden olmasın. Tarihte kadın Semazen vardır. Fakat 700 sene içersinde kadın ve erkek yanyana dönmemiştir. Ancak aile meclislerinde kadın erkek yanyana olabilir. Bunu kadın erkek eşitliği ile anlatmak çok mantıksız olur, Hz. Mevlana"nın kadına verdiği önemi söylemeye bile gerek yoktur. Sema" öğrenmek ve Sema" etmek isteyen bay ve bayanlara ne önerirsiniz? Önce Hz.Mevlana"yı ve Mevleviliği tanımaları gerekir. Mevleviliğin adab ve erkanı hakkında kitaplar vardır. İlk önce kendilerini fikir planında eğittikten sonra Sema" etmeyi düşünmeleri lazım. Naçizane tavsiyemiz; bu zamana kadar Mevleviliğe giriş kitabı sayılan Sultan Veled"in Maarif adlı kitabını da okumaktır. İcazet ne demektir? İcazet"i kim verir? Bağlayıcı bir özelliği var mıdır? İcazet anlam itibariyle izin demektir. Eskiden 1001 günlük çile dönemi yada 18 günlük hücrede halvet halinde olmak gerekirdi. Ama bugün Çelebi tarafından verilen icazet geçerlidir. Yazılı olması zorunludur. Ama bu zamanda okadar çok icazetsiz şeyh ve ehil olmayan icazetli şeyh vardır ki. İnşaallah temennimiz bu işlerin hatır-gönül işinden kurtulmasıdır. Yurtdışında da sema ediyorsunuz, nasıl karşılanıyorsunuz? Yurtdışında Mevlevi Ayinlerini kim yaparsa yapsın okadar büyük bir ilgi ve alaka ile karşılaşmıştır ki bu herkes için böyledir. Bunun sebebi belki bir arayış belki bir özlem belki bambaşka duygulardır. Mevleviliği öğrenmek isteyenler ne yapmalıdır? Semazenliği öğrenmek isteyenlere verdiğimiz cevap gibi ilk önce okumak, okumak, okumak... Herkes Mevlevi olabilir mi? Böyle bir ayrım olabilir mi. Herkes olabilir. Yurtdışında Sufizm diye bir akım var, Mevlevilik bu akımın içinde midir? Sufizm anlamı aslında Tassavvuf akımı demektir bu anlamda Mevlevilik bu ekole dahildir. Ama kullanıldığı yer bakımından Sufizm, inancın önemi olmadan tasavvufdan zevk alma gibi kullanılıyor. Her dinin içinde yer alan mistik bölümleri bayraklaştırarak bir ekol olarak kullanmakta. Mevlevilikte ise Allah inancı çok önemlidir. Allah ve Peygamber sevgisi, Hz. Mevlana"nın kitaplarında en önemli yeri tutar.Velhasıl bu bir bütündür. İnanç olmadan tasavvuf içi boş birşeydir. Bir Mevlevi"nin yaşantısı nasıl olur? Sanat tarihimizin hiçbir şubesi yoktur ki onun en seçkin simaları arasında temiz yüzü, asil tavırları ve zarif giyinişiyle bir Mevlevi görünmesin. Mevlevilik daima sevilen ve hürmet gösterilen bir müessese olarak kalmış ve Mevleviler de kendi çevresinde hareketleri, tavırları, vakarları ve saygı ve hoşgörülüğü ile herkesin beğenisini kazanmıştır. Mevleviler herkese elinden geldiği kadar iyilik ve nezaketle davranır ve kattiyetle karşılık beklemez. Hazreti Mevlana"nın esas hali aşk halidir, bunun için Mevlana muhipleri ve müntesipleri birbirlerini gördükleri zaman "aşkı niyaz ederim" diyerek birbirlerine aşk-ı dua ederler. Edeb çok önemlidir, Edebsizde aşk olmaz onun için Mevlevi"de olamaz, Edebe riayet etmemek en büyük nezaketsizliktir. Mevleviler Edebe riayet ederler. Temiz ve güzel giyinmekte Mevlevi adabı arasındadır. Bazen sizlere Derviş deniyor, siz Derviş misiniz? Sözlük anlamıyla Tarikata dahil olmuş kişi, Alçak gönüllü, hoş görür kimse demektir. Ayrıca bütün tarikatlerde bendelerine derviş ismi verilmektedir. |
Bunlarin hepsi zaten var... o.T.
ohne Text
|
Hikaye... Mevlüt Hikayesine benzer o.T.
ohne Text
|
Dergah falan yok bu zamanda
caga ve zamana uymak sart...
Dincilik Ideoloji bunlar CAG DISI anlayislardir.... Cagin ortak DINI ise Demokrasi ve evrensel insanlik degerleridir... Bu degerlere uymayan zamanla kaybolur... Tarih öyle gösteriyor |
Güzel arkadasim.. sende Mevlevilik bir
Ideoliji degilmidir...
Allaha ulasmak icin illa dönmek yada sarki söylemek veya müzik dinlmek kanaatimce gerekmez... Allaha varmanin hissetmenin bir olmanin TEKE varmain sonsuz yollari olmasi gerek ve vardirda... Herkes farkli farkli algilar Allahi... Mevlevilik anlayisi ise Sonsuz olan bu yollardan bir tanesi... hepsi bu... tabi bu benim görüsüm... Sevgiler ENis |
Yanlis yazdim... sence mevilik bir Ideol
oji degilmidir olacakti...
Tuslar üst üste olunca cabuk yazma esnasinda yanlis kacti... :))) yoksa ufkunun evrensellige acik oldugunu en iyi bilenlerdenim... :) |
Wozu?
Es gibt genug alte Religionen,die genau das als Religion betrieben haben. In Ägypten,in Karthago und natürlich in Palästina war das gang und gäbe,von Babylon ganz zu Schweigen.
Endstufe wären dann wieder Kinderopferungen und Menschenopferungen dem Baal? Brrr... |
Schlimm?
Nein,Atheisten tun einem Gläubigen leid,denn Sie haben gar keine Hoffnung..
Seit über 6000 Jahren regiert der Mensch zum Schaden vom Menschen.34.000 Tote allein im Irak unter der Zivilen! Bevölkerung, von 11000 Soldaten ganz Zu Schweigen. Hunger, Umweltkatastrophen, klimaerwärmung etc. Wer glaubt,nach mir die Sintflut,vergißt,das all das ein solches Tempo angenommen hat,das Jeder unter 60 wohl noch das Ende erleben wird! Ohne Gott bleibt da aber keine Hoffnung,sondern nur noch der Tod. Und noch etwas: Ob Atheist oder sonst etwas: Gott ist es hinsichtlich seinem Vorhaben völlig egal,ob man glaubt oder nicht. Es wird auf jeden fall alles geschehen,was Prophezeit ist. Ist wie ne Falltüre: Der ist Glaube oder Nichtglaube völlig egal. Wer drauftritt,geht unter... Nur wer Sie vermeidet, kommt weiter..;) *fg* |
Thesen gelten nicht;)
Aber die Faktenlage müßte jeden Atheisten beunruhigen. Siehe auch oben..
Es gibt Tuausend Gründe für Gott. Atheisten sind meist Egoisten,die sich einbilden,ein Leben ohne Gott wäre einfacher. Nur:Wieso können dann diese dann nicht die Probleme dieser Welt und oft noch nicht einmal Ihre eigenen lösen? Aids ist durchaus keine Strafe Gottes,wie einige behaupten. Aber es ist nur ein Beispiel von vielen,wie Gottes Gesetze einen Menschen vor unbill schützen,wenn man sich an sein Wort,die Bibel hält.. Seine Gestze wollen uns nicht knechten,sondern in Wahrheit befreien von allem Übel! Du tritts ja auch nicht ausm 8 Stockwerk ausm Fenster und glaubst,für Dich gilt das Gesetz der Schwerkraft nicht. Ein paar LSD Freaks hatten oft noch nicht einmal Zeit,es zu bedauern..;) Wer sich daran hält und ein Gutes Verhältnis zu erlangen sucht,kann diese Gesetze sehr oft zu seinem Nutzen anwenden.Das Leben wird bedeutend einfacher.. *fg* |
Schon seltsam
das hier viele Beiträge Grundsätzlich nur in Türkce laufen..
Warum nicht gleich in Arabisch,der Koran ist in Arabisch gesachrieben. Und meines Wissens gibt es viele Hodscha, die meinen,nur der Arabische Koran ist der einzig wahre Koran. Alle Übersetzungen sind nur annähernd. Meine Aufforderung: Schreibt Deutsch,dann bekommt Ihr auch Antworten,ohne Haare spalten zu müssen.. *fg* |
Elbet Enis, haklısın!
Tanrıya ulaşmanın çok değişik yöntemleri bulunmakta.
Hiç birisini uygulamasan bile ölüm mutlaka ulaştıracak, bu da Tanrının bir yöntemi. Ben insanı daha doğrusu tüm canlıları şöyle görüyorum. Bir ölümlü olan yanı, bir de ölümsüz olan yanı var. Kişilik, benlik yada Mistik adlandırma olarak RUH ölümsüz olan yanı ve Tanrıya ulaşabilme yada geldiği yere ait olduğunun farkındalığını canlı tutabilmenin ezoterik olarak ilişkilendirdiği dinsel Meditasyonlarının tümünün yapıldığı değişik yöntemlerin ruha huzur vermesi. Diğer bölümü canlının bedenli olan yanı Ölümlü olanı, zihin, us, ten, organlar ve kısıtlı olan bölümünün canlı ve diri tutulabilmesinin ve huzurlu ruh ile uyum içinde bulunabilmesinin fiziksel meditasyonları. Her ikisini bir arada bulundukları sürece birbirleri arasında olması gereken dengeyi sağlayabilen bir harmonidir aslında tüm dinsel yada olmayan meditasyonlar. İnsanlar bu tür değişik meditasyonlar ile huzur bulabiliyorlarsa neden yapmasınlar. Bir yoga, bir Reiki, bir uzak doğu sporları, ve normal yani fazla bir felsefik içerik taşımayan spor türleride insanları rahatlatır. Çünkü hem fizik bir gün öleceğini bilmektedir, hem de ruh artık onu bu alemler için rahat ve huzurlu bulunmasını sağlayan fizikten ayrılacağı günün bir gün mutlaka geleceğini bilir. Mevlevilik yada İslamın içinden çıkan 200 kadar olan sayısı tüm mezheplerin şuan ki görünümü ile hepsi birer ideolojidirler. Kuranda ideolojidir. Bir dönemler Tevratta, İncilde ideolojiydiler ve devletler yönettiler, ama M.Luther den sonra bu görüntü uzun ve kanlı savaşlardan ve Fıransız ihtilalinden sonra değişti ve Laiklik ile de gelmesi yada bulunması gereken yere döndü, yalnızca ibadet ve sosyal çalışmalar yapılan yerde kendisine yer buldu. Doğru olanda budur. Selamlar... |
semazen.net
sayfamiza hosgeldin ;)
|
o.T.
O dönmek degildir ve belirli sembolik manalari vardir..
Insanoglu ve Evrenin ve onun Sisteminin her an yeni sanda oldugunu yansitir.. Sembolik Nefs terbiyesini ögrenmektir! Benliginden uzaklasip, tekligini seyredebilme kabiiyetine ulasabilmektir öneri..Amacin Hic´ligini hissetmektir! |
..ve Muhammedi Nefsi tanimaktir o.T.
ohne Text
|
Literatur
gäbe es entsprechende literatur auf deutsch, wo sie rauskopieren könnten, würden sie auf deutsch schreiben.
|
Tuhaf bir yaklaşım!
Şahsen prensip olarak pek o kadar ciddiye almıyorum insanların anadillerinin dışında bir başka dili kullanmasını.
Lakin ben hiç bir yerde rastlamadım ana dili ile oluşmuş bir forum sitesinin bir başka dil ile sürekli kullanıldığını. Mutlaka ana dilini yazılım düzeyinde yeterli kullanamama sorunu sürekli var Türk kökenli olanlarda. Fakat bunun çözümü illaki okulda ve çevrede ve yaşamın içinde kullanılan Almanca veya bir başka dil ile süreklilik halinde ve bir Türk forumunda kullanılması benim açımdan abes ve bir o kadarda üzücüdür. İnsanlar ilk önce anadillerinin tüm özünü okur ve yazar olarak öğrenmelidirler. Selamlar... |
Teşekkür ederim Özsu!
Şahsen orada seni ve sizleri aramak amacı ile bulunmadım. Ama; bilerek girdim ve sürekli değişik konular ile ilgilendiğim için de değil girişim.
Ana tarafımın Mevlanın sülalesinden olduğunu daha önceleri yazmıştım, hem şöyle bir uğramak derin aile bağlarına, hem de Sufilik üzerine neler yazılmış diye bir bakmak, hem de nostaljik, folkloristik ve ara sıra düştüğüm ruhsal duyumsamaların değişik hazları. Bebekliğim de o taraflarda geçti benim. Selçuklulardan kalma çok hoş ve bir o kadarda mistik bir ev ve ev sahiplerimiz vardı. Hepsi mevleviydiler. Bazen bir yerlerden o hiç bir zaman unutmadığım ve sürekli benim iç dünyamda var olan o masum bebeği arar, sorar ve mutlaka bulurum, onu bulunca işte böylesine gök kubbenin sonsuz gizeminde benden önce nasıl insanlar ve düşünürler yaşamışlar ve neler düşünmüşler, neler hissetmişler, neler bırakmışlar diye takılır kalırım oralarda. Huzur dünyanın en güzel erdemi ve duygusudur. Selamlar... |
Sn.Roman tuhaf da olsa..yine de bir
yaklasim.Hösgörünüze siginiyorum hocam, fakat sayet burasi bir türk-alman platformu ise, pekala cok-dilli sürdürülebilir. Ayrica dilerim ki sizin o sahane türkcenizden sahsim disinda baskalari da faydalaniyordur, bu almanca icin de gecerli olamaz mi? Saygilar. FoS
|
o.T.
Ben bizi ara diye ugradin diye herhangi bi aciklama yapmadim zaten Roman ;)
Sadece bi karsilama idi ;) |
deine weisheit
wie "übersetzungen sind annährend" ist nichts neues. das war schon immer so und wir es in absehbarer zeit auch noch sein. wenn man deine these beim christentum anwenden würde, müsste man sich zwingen auch mit der frage auseinandersetzen, ob man theologische diskurse auf altgriechisch, lateinisch, altsyrisch, aramäisch, armenisch, altkirchslawisch, hebräisch, jüdisch und/oder deren unzählige dialekte und/oder sogar mischformen wie syrisch-aramäisch, griechisch-hebräisch führen sollte. eine einigung wird es nicht geben; allein schon aus dem grund der sinnlosigkeit.
das wort "weltreligionen" bringt es schon auf den punkt. diese besagten tragen somit die eigenschaft, kein lokales ereignis zu sein, sondern alle menschen aller nationen und kulturen gleichermassen "anzusprechen". also anzusprechen; und zwar in ihrer "verständlichen", eigenen "sprache"! ich bin türke und enthalte mir das recht vor, mich auch auf türkisch mit meinem schöpfer auseinanderzusetzen. genauso wie ich mir das recht vorenthalte es mit einer anderen sprache, der ich mächtig bin, genauso zu tun. |
Ama ben seni buna rağmen görmedim.
Demek ki iç benliğin ile değil dış benliğin ile karşıladın beni sevgili Özsu.
Yada ben sana iç benliğim ile değil dış benliğim ile baktım ve görmedim seni. Belkide o an benlikler Astral bir seyahate çıkmışlardı. |
Gayet tabi sevgili Arkadaşım!
İnsanlar kendilerini duygu olarak en yakın buldukları dil ile ifade etmeleri en doğru olan şeydir.
Her yazının bir ruhu bulunur, her ne kadar çift ruhlu insanlar vardır deselerde aslında ruhlar tekdir, ruh ekizleri vardır. Mutlaka bu forum sayfalarında Almancayı mükemmel bir yazılım diliyle kullanabilen bir kaç kişi bulunmakta ben zaten onları büyük bir keyif alarak okuyorum. Ana dilden benim anladığım sanatsallıkla dolu olan dil değil, ana rahminden itibaren duymaya başlanılan, insanın tüm duygusuna hitap edebilen dil. Bunu en basit şöyle ifade edebilirim. İnsanlar en yoğun sevindikleri zaman, yada üzüldükleri, yada çaresiz kaldıkları, yada şaşkınlığa veya büyük bir haksızlığa uğradıkları, yada başarıya ulaştıkları, yada dayanılmaz bir hasrete düştükleri an kendi kendilerine konuştukları dildir. Yoksa hepimizin Türkçenin dışında iyi bir şekilde kullanabildiği bir kaç tane dili var. Öyle zamanlar olur ki insan rüyalarında bile bu diller ile rüyalar görür, fakat ana dil farklıdır, yaşatılması, geliştirilmesi, zenginleştirilmesi ve sürekli korunması ve sahip çıkılması gerekir. Zaten eleştici böyle bir yazı bırakmasaydı bu konu hakkında pek bir şeyde yazmayacaktım. Sen yine de fısıltılı bir şekilde yazdığımı düşün lütfen. Selamlar... |
o.T.
kardes inanmıyor olablirsin ama saygı duymalısın
sen inanmıyorsun diye baskasının inancını bu sekilde yargılyamassın nasıl ki baskaları senin inandgın inanc yonunden yargılmaıyorsa herkesin dusuncelerine saygı duymalısın |
o.T.
kardes sen hikayelerini kendine sakla
gercek her zaman için gercektir bunu ne sen nede bi baskası inkar edebilir |
KAPITALISMUS ...
so heisst diese Religion von der du sprichst
:)) |
WIESO SCHLIMM ???
Bist du atheist???
Na dann herzlichen Glückwunsch! Du glaubst doch auch an etwas oder nicht??? Du glaubst dem Wetterberichten oder nicht??? Du glaubst dem Handyverkäufer der dir gerade nen scheiss vertrag aufschwätzt oder nicht??? Du glaubst etwas zu wissen oder nicht??? Oder bist du allwissend??? Denn wenn es so wäre dann würde ich gerne von dir die Erklärung hören bzw. lesen wo alles anfing und wie es anfing??? Da du nicht allwissend bist kannst du mir auch nicht alles erklären und spätestens dann wirst du glauben müssen!!! So nun erkläre mir was vor dem Nullpunkt war!!! |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 20:02 Uhr. |