Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

17.08.2006 12:00

Müslümanlarin yalan ve sahtekarliklari 3
 
Müslümanlarin LANETLİ KIZ Yalan balonuda söndü !

Sanal âlemde dinsel konulara ilişkin olarak türetilen yalan efsanelerin ardı arkası kesilmiyor.
Müslümanlarin kendi dinleri icin yalan ve sahtekarlik ile yaptiklari reklam bu modanın en örneklerinden biride "çarpılmış genç kız" hikâyesinin de kuyruklu bir yalan olduğu ortaya çıktı.

Türkiye kamuoyu da dahil olmak üzere İslâm dünyasını aylardır meşgûl eden bu olayın kahramanı heykeltraş Patricia Piccinini Avustralyalı sanatçı hem sok olmus, hem bu kadar sahtekarlik ve yalancilik karsisinda saskin !

Son birkaç aydır bütün İslâm ülkelerinde âdeta bir kitle histerisi şeklinde yayılan ve ürkütücü şöhreti kısa sürede ülkemize de ulaşan "Kur"an"a saygısızlık ettiği için hayvana dönüşen Ürdünlü genç kız" fotoğrafının, gerçekte Avustralyalı bir sanatçının silikondan yaptığı ilginç görünümlü bir heykele ait olduğu ortaya çıktı.

Bir dizi insan-hayvan karışımı canlıyı küçük bir erkek çocuğuyla birlikte tasvir eden bu heykel grubu, ünlü heykeltraş Patricia Piccinini tarafından 2003 yılında tasarlanıp hazırlandı.Halen Sydney"de yaşayan ve sıradışı yapıtlarıyla sık sık uluslararası sergilere davet alan Piccinini"nin anılan çalışmasına ait yakın plan bir fotoğrafı sanatçının internet sitesinden onun izni olmaksızın kopyalayan kimliği belirsiz "tebliğciler", sözkonusu fotoğrafa bir de "çarpılma hikâyesi" ekleyerek bunu sanal âlemde elden ele dolaştırmaya başladılar.

Her ortaya çıkışlarında geniş bir inanan kitlesi toplayan dinsel içerikli kent efsanelerinin, özellikle 2000"li yılların başlarından itibaren ciddi bir artış gösterdiği gözleniyor. İlk çıkış kaynağı genellikle belirlenemeyen ve faillerinin daha etkin bir uluslararası yayılım için interneti başarıyla kullandıkları bu tür paranormal hikâyeler, kimilerine göre "biraz abartılı ögeler (!) içermekle birlikte, insanları ilahî gerçeklere yaklaştıran bir tür tebliğ görevi" üstlenmekteler.
"Kur"an"a saygısızlık ettiği için çarpılan kızın dramı" gibi vak"alar zayıf olan imânları pekiştirmek adına doğru yöntem olarak kabul edildiği takdirde, benzeri bir başka durum yaşandığında, sözgelimi, "Filistin"de camileri basıp talan eden, Kur"an-ı Kerim nüshalarını yerlere atan İsrail askerlerinin neden olay ânında alev alıp yanmadığı" gibi bir sorunsal da bu kez aynı imânları zedeleyen bir anti-teze dönüşebiliyor.

Konunun kısa süre içinde tartışma forumlarının sınırlarını aşıp paranormal olayların incelendiği "ciddi" sitelere sıçramasıyla birlikte olaydan Piccinini"nin de haberi oldu ve sanatçı kişisel sitesinde öfkeli bir açıklama yayımladı.
Ancak, buna karşılık, "çarpılan kız" efsanesi, insanların bu tür dinsel hikâyelere inanmayı içtenlikle arzu etmeleri üzerine geçtiğimiz aylar boyunca hız kesmeden yayılmayı sürdürdü.

Bayan heykeltraş Patricia Piccinini (40), yapıtı üzerine son aylarda internette ortaya çıkan spekülasyonlardan dolayı tek kelimeyle burnundan soluyor.
Olaydan ilk kez geçen Ağustos ayında haberdar olduğunu belirten Piccinini, gazetemize şu açıklamayı yaptı:
"Doğrusu, bu yalan karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Ben bir sanatçıyım ve dünyadaki bütün dinlere karşı sonsuz saygım var. Ancak, önceki yıl gerçekleştirdiğim bu çalışmanın fotoğraflarının kişisel internet sitemden çalınarak böylesine abuk subuk bir hikâyeye alet edilmesi karşısında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok yıprandım. Sahtekârların kullandıkları fotoğraf, son iki yıldır dünyadaki bazı önemli sergilere katılan "Leather Landscape" (Deri Peyzajı) adlı yapıtımdan alınma bir detaydır.
Bu yapıtı, hayâl gücümün ürünü olan, ancak genetik mühendislerinin gelecekte üretmesi olası bazı insan-hayvan karışımı hibrit yaratıkların ve onları ilgiyle izleyen küçük bir oğlan çocuğunun silikondan yapılma heykelleriyle oluşturdum. Beyaz deriden hazırlanmış fütüristik bir dekorun üzerine yayılan sözkonusu heykeller, ilk kez 2003 yılında Venedik Bienali"nde görücüye çıktı ve bir hayli ilgi gördü. O tarihten bu yana da daha bir dizi ülkede sergilendi.
Yapıtın hazırlanmasında silikon ve derinin yanısıra tahta, akrilik ve insan saçı kullanıldı."

Olayın gerçek yüzünü kişisel internet sitesinde de açıkladığını belirten Piccinini, buna karşılık internetin yalanları yayma konusundaki hızına yetişmenin imkânsız olduğunu vurgulayarak, "Hiçbir dinin, varolmak için bu tür komik hikâyelere ihtiyacı yok. Bence bu tür kent efsaneleri ilk anda kitleleri bir ölçüde heyecanlandırsa da inançlı topluluklar arasında sonradan büyük bir hayâl kırıklığı ve öfkeye yol açıyorlar. O nedenle, yapılanın iyi niyetli bir dinsel misyonerlik çabası olduğundan son derece kuşkuluyum" şeklinde konuştu.

Patricia Piccinini"ye ait olan hibrit yaratık heykelinin fotoğrafını internet üzerinden kısa sürede bütün dünyaya yayarak özellikle İslâm coğrafyasında heyecan verici bir efsaneye dönüştüren sahtekârlar, görenlerin tüylerini ürperten bu "belge"ye (!) şöyle bir de arka plan hikâyesi eklemişlerdi:

Ürdünlü yaşlı bir kadın evinde Kur"an-ı Kerim okumaktadır. O sırada, yan odada yüksek volümde müzik dinleyen kızını teybin sesini kısması için uyarır. Ancak genç kız inançsız biridir; annesini bu uyarısından dolayı azarlar ve elindeki Kur"an-ı Kerim"e saygısızca vurur. Fakat, bunu yapar yapmaz bir anda bütün vücudu alevlerle kaplanır ve odanın ortasında cayır cayır yanmaya başlar. Dehşet içindeki anne hemen yakınlardaki bir battaniyeyi kapar ve kızını saran alevleri söndürebilmek amacıyla onu sıkıca sarıp sarmalar. Biraz sonra battaniyeyi açtığında ise fotoğrafta görülen insan-köpek karışımı korkunç yaratıkla karşılaşır. Kız, biraz önceki çirkin hareketi nedeniyle "çarpılmıştır".

Evde yaşananlar kısa sürede Ürdünlü resmî yetkililerin kulağına gider ve genç kız bilimsel olarak incelenmek üzere Hollanda"daki bir askerî hastaneye nakledilir. İnternette dolaşan görüntü de kızın incelemeler sırasında çekilen gizli fotoğraflarından biridir. Olay, "Kur"an"ın mistik gücü ve yüceliği uluslararası kamuoyu tarafından kabul görmesin" diye aylardır bütün dünyadan saklanmaktadır. Ancak, bu muhteşem "kanıt", nasıl olduğu anlaşılamayan bir yolla Hollandalı yetkililerden kaçırılarak bizim aşırı ateşli tebliğcilerimizin eline geçmiştir.

Ne yazikki buna benzer sacma sapan yalan ve sahtekarliga hala inanan saf (siz SALAKda diyebilirsiniz, benim aile terbiyem müsade etmiyor)insanlar var !

Müslümanlarin yalan ve sahtekarliklarina alet olan heykeltraslari altdaki sitede görebilirsiniz !
<a href="redirect.jsp?url=http://www.patriciapiccinini.net/
" target="_blank">http://www.patriciapiccinini.net/
</a>

17.08.2006 12:11

Müslümanlarin yalan ve sahtekarliklari 4
 
Dev insan iskeleti "Ad Kavmi"ne" ait !? :-))

Yalan haber müslümanlar tarafindan dünyaya söyle haberdar edilmis !

Suudi Arabistan"da dev bir insan iskeleti bulundu. Normal insanlar iskeletin yanında cüce gibi duruyorlar. İddiaya göre bu iskelet Kur"an da geçen ve irilikleriyle tanımlanan "Ad Kavmi"ne" ait. İşte fotoğrafın yeraldığı internet sitesi ve hakkındaki bilgiler...

Son günlerde internette dolaşan bir insan iskeleti fotoğrafı görenleri şaşkına çeviriyor. Çünkü iskeletin devasa büyüklükteki bir insana ait olduğu iddia ediliyor. Akıllara gelen ilk soru ise "Acaba bu fotoğraf gerçek mi değil mi?" İddia o ki, iskelet geçtiğimiz Nisan ayında Suudi Arabistan"da gaz araştırması yapan bir grup tarafından tesadüfen bulundu. Mühendisler durumu yetkililere bildirince bölgeye giriş çıkışları yasaklanıp araştırmalara başlandı.

Diyanet işleri eski Başkanı Süleyman Ateş, iddiayı doğruluyor.. Vatan Gazetesi"nin bu konudaki sorusunu cevaplandıran Ateş şunları söylüyor:

"Evet, Kuran"da Ad kavminden olan kimselerin çok iri ve kuvvetli olduğu belirtiliyor. Ad kavmi ulmeden bir kavme dönüşünce de Allah onları yok etmiştir."

fotoğrafın saklanan gerçeği ise aşağıdaki gibi

<a href="redirect.jsp?url=http://img467.imageshack.us/img467/6167/post3711337892903tj6lg.jpg

konuyla" target="_blank">http://img467.imageshack.us/img467/6167/post3711337892903tj6lg.jpg

konuyla</a> alakalı bir başka yazı;

Son dönemde giderek daha fazla sayıda "dinsel içerikli efsane" üretmeye başlayan müslüman internet sahtekârları, şaşırtıcı bir kolaylıkla etki altına aldıkları İslâm ülkelerini bu kez de "Hz. Adem"in (A.S.) Suudi Arabistan çöllerinde günışığına çıkarılan iskeletini" gösterdiği ileri sürülen etkileyici bir fotomontaj fotoğraf ile işletmeyi başardılar.

İlk olarak geçtiğimiz Nisan ayında ciddi haberler vermesiyle tanınan Bangladeş kaynaklı bir internet sitesinde boy gösteren (<a href="redirect.jsp?url=http://nation.ittefaq.com/artman/exec/
view.cgi/10/8519)," target="_blank">http://nation.ittefaq.com/artman/exec/
view.cgi/10/8519),</a> ardından da kısa süre içinde başta Suudi Arabistan olmak üzere birçok İslâm ülkesinde medyanın "flaş haber" olarak duyurduğu bu fotoğraf kamuoyunda büyük heyecana yol açarken, kısa süre sonra ise olayın ustaca gerçekleştirilmiş bir bilgisayar hilesi olduğu ortaya çıktı. Ancak, ortaya konulan bütün kanıtlara rağmen, dünya üzerindeki düzinelerce İslâmî içerikli site sözkonusu fotoğrafı -"gerçekliğini" inatla savunarak- yayımlamaya devam ediyor!

İslâm alemindeki tartışmalara kayıtsız kalamayan Türk medyasında da geçtiğimiz günlerde bu tartışmalı fotoğrafın bir "bilgisayar oyunu" olduğuna ilişkin bazı haberler yayımlanmasına karşılık, sözkonusu haberlerde hileye kaynaklık eden kişi ya da olayın kökeni hakkında herhangi bir aydınlatıcı bilgi yer almıyordu. Yeni Şafak, sanal alemde yaptığı ayrıntılı bir araştırmanın ardından, özellikle Ortadoğu ve Asya ülkelerinde büyük ilgi gören fotoğrafın hem orijinal kaynağına hem de bu fotomontaj çalışmayı üreten sanatçıya ulaştı.

Normalden en az 20 kat daha büyük bir insana ait dev bir iskeletin arkeologlar tarafından toprak altından çıkarılışını gösteren bu sıradışı görüntü, gerçekte 16 Eylül 2000 tarihinde New York-Hyde Park"ta gerçekleştirilen bir sit alanı kazısında çekilmiş onlarca kareden yalnızca biriydi. Amerikalı arkeolog Steve Vestin"in dijital kamerayla çektiği fotoğrafta, bölgede bulunan bir "Mastodon" kalıntısının (mamuda benzeyen bir fil türü) koruma altına alınışı belgeleniyordu.

Cornell Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesi"nin arşivi için çekilen bu fotoğraf, yaklaşık iki yıl sonra internet yoluyla Kanadalı grafik tasarım sanatçısı Chris MacAskill"in eline geçti. Üniversitenin resmî sitesinde yayımlanan fotoğrafı alıp "photoshop" programını kullanarak üzerinde bir dizi değişiklik yapan MacAskill, bu çalışmasıyla internetteki "www.worth1000.com" adlı grafik tasarım sitesinin yarışmasına katıldı.
Halen Calgary kentinde yaşayan sanatçı, gerçekten de usta işi olan fotomontajıyla 2002 yılında "sıradışı arkeolojik bulgular" kategorisinde üçüncülük ödülünü alırken, beğeni toplayan çalışması da sitede uzunca bir süre boyunca ziyaretçilere teşhir edildi.

Geçtiğimiz aylarda ise meçhul bir kişi, o tarihten beri "www.worth1000.com" adlı sitede teşhirde olan bu çalışmayı görüp kopyaladı ve uydurduğu akıllara zarar bir öyküyle birlikte internet ortamında yaymaya başladı.

Fotoğrafın beraberinde dolaşan öyküye göre, dev insan iskeleti dünyaca ünlü "Aramco" petrol şirketi tarafından bu yılın Nisan ayının başlarında Suudi Arabistan"ın "Rab-ûl Haali" çölünde ortaya çıkarılmıştı ve bölge olaydan sonra Suudi ordusu tarafından derhal çember içine alınmıştı. Aynı kaynak, iskeleti inceleyen Suudi ulemasının bunun ya Hz. Adem"e ya da Kur"an"da adları geçen "Hûd" kavminden bir kişiye ait olabileceğini söylediğini ileri sürerek olaya "fetvâ boyutu" da katıyordu.
Yine iddia sahibine göre, halen çok sıkı koruma altında tutulan bölgeden dışarıya yalnızca bir tek kare fotoğraf sızdırılabilmişti ve o da bir askerî helikopterden çekilen bu görüntüydü.

Ürettiği ödüllü çalışmayla, baştan aşağı yalan olan bu öyküye hiç istemeden bulaşan Chris MacAskill, internette dolanıp duran söylentilerden henüz çok kısa bir süre önce haberdar olduğunu belirtirken, "Bu fantastik fotomontaj, benim de en sevdiğim çalışmalarım arasındadır. İnandırıcılığının bu boyutta kabul görmesine doğrusu sevindim. Ancak İslâm dünyasında olup bitenlere ise biraz şaşırdım. İnsanların kent efsanelerine bu denli çabuk kanması oldukça düşündürücü. Böyle bir saygısızlığı yapan kişinin, sonuçta internetin de sınırları belli bir dünya olduğunu ve yalancıların mumunun burada da er geç söneceğini iyi hesap etmesi gerekiyordu" yorumunu yaptı.

Görüldügü gibi yine müslümanlar yalan ve sahtekarlikla dinlerine reklam yapiyorlar !
Herhalde allah bu sahtekar müminleriyle gurur duyuyordur !? :-))

1insanol 17.08.2006 13:32

Sahtekar yandas ariyor:-)
 
Önemli olan Kaptan custonun Müslüman olmasi degildir.
önemli olan,Custonun bulgularinin acikca KURAN_i Kerimle örtüsmesidir 15 asir evvel, bir cok bilimsel veriyi aciklayabilen MÜCIZEYE gözlerini yuman bagnazlarin verziyonlari kaynak olarak sarildiklari Darivinin cürümüs evrim kuramindan baska nedir!!!???,Bilimsel verilere sahtekarlik karistiran bagnazlarin en $edit Düsmani pek tabiidirki Islam dini olacaktir..Cünkü gelisen bilimsel veriler Islami tastiklarken,Darvinizmin kökünü kazimaktadir..

----------------
Birkac örnek

İnsan kafatasına goril çenesi monte edip, asitte bekleterek ara geçiş formu diye yarım yüzyıl yutturulan yalan teknolojinin ilerlemesi ile ortaya çıkmıştır.
---------------------------
Ota Benga: Kafese Konulan Afrikalı Yerli

Darwin insanın Türeyişi adlı kitabıyla, insanın maymun benzeri canlılardan
evrimlefltiğini iddia ettikten sonra, bu senaryoyu destekleyecek fosil
arayışı başladı. Ancak bazı evrimciler "yarı maymun-yarı insan" canlıların
sadece fosil kayıtlarında değil, dünyanın farklı bölgelerinde canlı olarak
da bulunabileceğine inanıyorlardı. 20. yüzyılın başlarında bu "canlı ara
geçiş formu" arayışları bazı vahşetlere neden oldu. Bu vahşetlerden biri,
Ota Benga adlı pigmenin hikayesiydi.

Ota Benga, 1904 yılında, Samuel Verner adlı evrimci bir araştırmacı tarafından Kongo"da yakalanmıştı. Adı, kendi dilinde "dost" anlamına gelen
yerli, evli ve iki çocuk babasıydı. Ama bir hayvan gibi zincirlendi, kafese
kondu ve ABD"ye götürüldü. Buradaki evrimci bilim adamları, St. Louis
Dünya Fuarı"nda onu çeşitli maymun türleriyle birlikte kafese koyarak
"insana en yakın ara geçifl formu" olarak teşhir ettiler. İki yıl sonra ise New York"taki Bronx Hayvanat Bahçesi"ne götürdüler ve birkaç şempanze, Dinah adı verilen bir goril ve Dohung adı verilen bir orangutan ile birlikte "insanın eski ataları" adı altında sergilediler.

Hayvanat bahçesinin evrimci müdürü Dr. William T. Hornaday, bu nadide "ara geçiş formu"na sahip olmanın kendisine verdiği gurur hakkında uzun konuşmalar yapmış, ziyaretçiler de kafese konan Ota Benga"ya sıradan bir hayvan gibi davranmışlardı. Ota Benga, sonunda maruz kaldığı uygulamaya dayanamayarak intihar etti.

-----------------------

EN GÜNCEL SAHTEKARLIKLARiNDAN !

Evrimci bir antropoloji profesörünün bazı önemli fosillerin yaşı hakkında otuz yıldan beri sahte bilgiler verdiği ortaya çıktı. Bu gelişme karşısında görevinden istifa etmek zorunda kalan profesörün yalanlarının, şu anda antropoloji ders kitaplarında bir ´gerçek´ olarak anlatıldığı ve bunların düzeltilmesi için köklü değişikliklere gidilmesi gerektiği yetkililer tarafından ifade edildi....

Araştırma komisyonunun bulgularına göre, Almanya´daki Frankfurt Üniversitesi´nde görevli profesör Reiner Protsch von Zieten, Avrupa´da ele geçirilmiş olan bir dizi insan fosilinin yaşlarını sistemli olarak çarpıtıp binlerce yıl daha fazla gösterdi. Evrimci profesörle ilgili skandalın boyutları bununla sınırlı değil. Almanya´nın saygın medya kuruluşu Deutsche Welle´nin konuyla ilgili haberine göre, profesör kendisine ait olmayan kafataslarını satarak haksız kazanç sağlamak ve diğer bilim adamlarının çalışmalarını kendi çalışmasıymış gibi kopyalamakla da suçlanıyor. İngiltere´nin The Guardian gazetesi, yukarıdakilere ek olarak, Protsch´un sahte fosiller ürettiğini, ayrıca Fransa’da ele geçirilen bir fosilin ortaya çıkarıldığı ülkeyi İsviçre olarak çarpıttığını yazdı. 1

Üniversitenin konuyla ilgili açıklamasında, “Komisyon, Prof. Protsch’un bilimsel gerçekleri geçtiğimiz otuz sene boyunca çarpıttığı sonucuna varmıştır”, ifadesine yer verildi.

(Frakfurter.A.M)

Iste maymun maslina inanan sahtekarlarin ic yüzü!

1insanol 17.08.2006 13:50

Bu ve benzeri efsaneleri üreten
 
Rusyada yerin altindan cehennem sesleri geldigini, vs vs deyimleri üretenler Müslümanlar degildir.Inanclara karsi olan sömürgecilerdir.Gündemi basit meselelerle mesgul edip.Ülkeleri sömürmek güncel zulümlerini gündem disi birakmak, bir kac ay sonrada yaptiklari bu sahtekarligi senin gibi piyonlari araciligiyla, /bakin SAHTEKAR MÜSLÜMANLARA/ YAY-garalari kopararak bir ta$la iki kus vurma felsefesi uygulayanlardir.

isinsu 17.08.2006 14:04

was hat sich Gott dabei gedacht???
 
vielleicht sollte "jede Kultur, die ihr passende Religion" haben...
-vielleicht sollte man dies aus folg. Blickwinkel überlegen: Namaz wurde von..? auf 5 reduziert, da dies für die Menschen als "machbar" angesehen wurde..Genauso war vielleicht erst der islam "richtig und praktizierbar"
-vielleicht ist gerade die Auseinandersetzung mit vielen Religionen und Kulturen eine "Prüfung, die es zu bewältigen gilt.. z.B. in Form von Toleranz..
Ich könnte die Gründe mit vielen "vielleicht.. und vielleicht" weiter aufzählen...

Ich frage mich nur, warum man dies immer so genau wissen muss oder hinterfragen muss... Manche Sachen können die Menschen nun eben nicht hinterfragen.. Es ist so, wie es ist.. Vielleicht ist es sogar besser, dass wir es nicht wissen.. :)

isinsu 17.08.2006 14:08

wieso haben Menschen den Ängste?? o.T.
 
ohne Text

isinsu 17.08.2006 14:15

aber wieso siehst du
 
nur diese Art von Moslems???

Ist es nicht diskriminierend alle in einen Topf zu werfen..??

Benim neredeyse tum ailem askeriyeden.. her biri laik ve demokratik, ayni zamanda cagdas Turkiyenin temellerine sahip cikan bir aile... VEEEE musluman...

hic kendine sordun mu: Turkum demek utanc verici oluyor yurt disinda ama muslumanim demek de TR de yobazlik ile es anlamli kiliniyorsa.. muslumanim demenin de ne kadar "zor" oldugunun farkinda misin??
Profesorlerimiz.. namazini gizli kiliyorlar, oruc tuttuklarini soyleyemiyorlar.. neden?? yobaz suclamasindan korktuklari icin...

Senin suclamalarin cozum degil... herseyin iki yuzu var...

isinsu 17.08.2006 14:19

GABILIYET :)))))))))))))))))))
 
degil!!!!!!!!!! Kabiliyet...:)))))))))))))

isinsu 17.08.2006 14:33

warum Diskrimieren?? -ANKET:)
 
Inanmayanlar neden inananlarin icinde süphe uyandirmaya calisiyorlar ki? madem bu inananlar, yani müslümanlar bu kadar "aciz ve basit" birakin o halde onlarla ugrasmaya.. deger mi ki ugrasmaya?? kötülemeye?

Cok gariptir ki.. müslümanligi ve Türklügü kötüleyen herkesi yurt disi bile zeka küpü ve modern olarak algilamasi.. bizim millet de uyaniktir tabi... kendi milletini ve dinini, kültürünü kötüleyerek bir yere gelir.. bir sürü yazar da TRyi kötüleyerek, dislayarak, Türklügünden utanarak bir yere gelir... Bir cok ama bir cok örnek verebilirim...

Acaba TR kalkinmis ve zengin olsaydi bugün hanginiz Türklügüngen utanacakti ki?? Hanginiz dini kötüleyecekti ki?? Kendi kökenini saklayan ve bundan utanan her insan benim gözümde "acizdir ve basittir".. cünkü sürü ile yüzmeyi sever, kendi akli yoktur.. yönetilmeyi sever, cok konusur bos konusur, ama hayatinda hic bir basarisi yoktur.. yobaz dedigimiz insanlar bile su an Almanyada is adami, is kadini, is veren.. tabi bunu gören yoktur.. görmek istenmez... yobaz dedigimiz insanlarin hanimlari tek basina tatile cikiyor, izin yapiyor evine dönüyor... ama tabi bunu da görmek istemeyiz...

Benim asil kizdigim... TR imajini sürekli kötülemeye calisan bir grup insan... calisan ve üreten.. ama dinine laf soyletmeyen insandan ne istiyorsunuz ki??

Mesela kisa bir arastirma yapalim forumda... burada yazi yazanlarin egitim durumu nedir, isi nedir, kültür düzeyi nedir...dini bilgisi nedir.. HATTA ve HATTA TR hakkinda bilgisi nedir???

isinsu 17.08.2006 14:43

Agnostiker...Gruss an Halil :)
 
In letzter Zeit beschäftige ich mich sehr mit dem Begriff "Agnostik und Agnostiker"...
Insbesondere das Gespräch mit Akshalil hat mich dazu bewogen und mein Interesse geweckt...

Alles was ich nicht widerlegen kann... ist als wahr anzunehmen... so würde ich diese Sichtweise umschreiben wollen... Dies deckt sich sogar mit meinem mathematischen und juristischen Hintergrund.. :)Danke Halil,-- ich bin verwirrt.. wieder mal:)

Ok nun eine Frage an alle... Ist es nicht rational, zu sagen... Religion ist Gottes Werk und nicht Menschenswerk, wie ATheisten behaupten.. da null Beweise dagegen jedoch umso mehr dafür sprechen würden???????????????????????

isinsu 17.08.2006 14:47

SEN daha cok
 
"HURAFELER" den bahsetmeyi seviyorsun???
Genel izlenimim bu.. butun yazdiklarin hurafe dedigimiz batil inanclardir...
Benzeri seyler bütün dinler de vardir...

isinsu 17.08.2006 14:49

olur mu oyle sey...
 
eger ki butun iddialar gercek ise... o zaman yaniltma var demek... !!!

isinsu 17.08.2006 14:53

schöne Antwort... o.T.
 
ohne Text

xbaburx 17.08.2006 15:11

kendi hezeyanlarını gercek diye yutturma
 
ya kalkmak ve gerceklerin uzerini ortmeye calısmaktan oturu kafire kafir denir.kafir orten demektir.

islamın arap dini olduguna dair solediklerine verilen cevapları hice sayıp bunları curutmeden ayetlerde gordugunu dusundugun kendi hezeyanlarını ısrarla vurgulaman ve bu yorumları dayatmaya kalkman senin yukardaki tabire uydugunu ispatlamaya fazlasıYla yetiyor.DOLAYISIYLA SOZUNUN HİCBİR BAGLAYICILIGI YOK.yani kaale alınmaya degcek sozler degil.kuru adice yapılmıs saldırılardan oteye gecmiyor.


ayetlerin NUZUL SEBEPLERİ UZERİNDE defalarca durmamıza ragmen bu yorumların gelmesi CEHALETTE ISRARDAN BASKA BİR SEY DEGİLDİR.bu ayetlerin nuzul sebeplerini incelemek peygaberin hayatını da incelemek anlamına gelir.peygaberin hayatının hicbir eksik kalmayacak sekilde biliniyor olusu da inkar edilemeyen bir seyken senin peygamber yazmıs dediğin ayetleri PEYGABER BUNU NEREDE NE ZAMAN HANGİ ETKİ TEPKİ İŞLEMİNE GÖRE YAZDIGINI DA SÖYLEMEN GEREKİYOR.eger peygaber bunu yazmıssa roman gibi yazmamıs.AFORİZMALARIN TOPLANMASI SEKLİNDE yazmıstır.eger peygamber yazmıssa tum hayatı boyunca bir kitap yazdım hepsi bu buyurun okuyun dememiş bana ayet geldi demiş ve o sozleri o an soylemiş.yalan soyluyor olsada o an soylenmiş sozlerin siir yada aforizma yada kısa hikae olarak ne zaman soylendiğinin de belirtilmesi gerekir.buyrun yukardaki ben ayet dedigim sizin muhammed diyor dediğiniz sozlerin soylenme yerlerini ve gerekcelerini soyleyinz.cunku kimse kuranın toptan indiğini ya da yazıldıgını soyleyemiyor.peygaber yahudi ve hristiyanlar için o sozleri ne zaman soylemiş?neden soylemiş?hayatı her anıyla bilinen bir insanın ne dusundugunu KENDİ HAYATI HER HALİYLE SOYLEMEYE YETER..muhammed sav ne dusundugunu bunu bu sozleri neden soyledigini ve ne manada soyledigini SİZİN SAHTEKARCA ASAGILAMAYA DAYANAN SOZLERİNİZDEN OGRENECEK DEGİLİZ.hayatı yasanmıs ve bitmiş bir insanın insanlardan gizleyecek saklayacak bir seyi de kalmamıstır.yok muhamed yahudleri soyle kullanmıs yok hristiyanlar hakkında sunu demiş de sunu dusunuyormus.

yahudiler medinede peygabere suikast duzenlemiştir.bir kısmı oyle surulmustur.yahudiler musluman bir kadına sarkıntılık etmiş ve bir muslumanı oldurmuslerdir.ilişkilerin bozulması buralara dayanır.bu ayetlerin hangileri hangi olay sonrasında soylenmiştir.ve bu ayetlerin oncesindeki ve sonrasındaki ayetler nelerdir?

bir dinin kutsal kitabından bahsediyorsanız milyarlarca insanın inacından bahsediyor oluyorsunuz.ve bu sizin bu noktada EGER CİDDİ İSENİZ VE SAMİMİYSENİZ KURU BİR ASAGILAMA VE HAKARET AMACI GUTMEDEN saglam deliller ısıgında hareket etmek zorundasınız.EGER BUNU YAPMIYORSANIZ HER SEYNZLE SAHTEKARSINIZ DEMEKTİR..

siz ayetleri birer aforizma gibi alıp burda bu TEK sozleri (TEK 1 AYET MEALİNİ) dilediginiz gibi yorumlayabileceginize inanıyorsunuz.İMAN EDEN İNSANLAR İSE KURANIN BUTUNLUGUNDEN KOPMADAN VE PEYGAMBERİN HAYATINDAN SAPMADAN KURANI ANLAMA YOLUNA GİTTİKLERİ İÇİN sizin bahsettiğniz hicbir seyi goremez ve yaptıgınız yorumların hicbirini onaylayamaz.bu metoddan kopmazlar.cunku aklı basında tum insanlar bir gercegin ya da bu gercegin ancak bu yolla incelendiginde gercek olup olmayacagını bilir.ve iman edenler AKSİ YORUMLARIN BİR KAFİRDEN BASKASINDAN SUDUR ETMEYECEGİNİ GAYET İYİ BİLİR..siz yani kafirler kufrunuzde israr ettiginiz için sadece kufrunuzu besleyen seyleri bilgi olarak kabul edip aksini reddetmeye sartlanmıs durumdasınız.bu yuzden peygamberin hayatını bir muslumandan ve islamın asli kaynaklarından ogrenmek yerine ona iftira etemkten baska bir halt bilmeyen sizin gibi kafilerin kiatplarından besleniyorsunuz.VE BURDA VERDİGİNİZ YORUMLAR VE BU YORUMLARA DAYANAK TESKİL ETTİGİNİZ AYETLER bu kişilerin yazıp doktugu ve sizin copy paste ettiğiniz seyler.kaynak diye sundugunuz seyler o kişilerin burda okudum dediği seyyler.ve siz o kişilerin yazdıklarını okudugunuzda KENDİNİZİ O KAYNAKLARI OKUMUS SAYACAK KADAR BİR GERİZEKALILIK ORNEGİ SUNUYORSUNUZ.guya o kişiler islamın kaynaklarını okudu ve sizin soylediginiz sonuclara vardı.ve siz de onlara inandınız.soylediginiz seyler gercek degil sadece inanc cunku o devirde yasamadınız ve gormediniz.o kaynak ları da derinleesine inceleyip ercek mi deiğil mi diye sorgulamadan yalan oldugu sartlanmasıyla sadece ezberledinz.cunku bu din yalan ama neden yalan diyerek okudunuz.ve ezberlediginiz yalanları burda pazarlamaya kalkıyorsunuz.YANILIYOR MUYUM?ben niceyi satre ı kant ı marks ı freud u kendi kitaplarından okudum.siz her seyiyle bilinen ve kayıt altında olan peygamberin hayatını YORUMSUZ bir kaynaktan da olsa okudunuz mu?ve kuranı kuranın ayet olabilme ihtmalini gozeterek- ki bunu yapmak zorundasınız cunku boyle bir iddayı hice saymak tum gercekliğini en bastan reddetmek ve bu soylenenlere pesin hukumle yalan demek olur ve bu da bilgiye verilen deger ve gercege duyulan sadakate aykırıdır ve bu yapılan ancak bir kor cahile yakısır--okudunuz mu?okuyacagınız sey eal olacagı için bircok tutarsızlıklarla karsılastıgınızı dusunup kuran hakkında bilgi edinmeye calsıtıgınız da sizin iddalar ısıgında bir tefsre basvurmanız gerekr cunku NUZUL SEBEBİ DİYE BİR SEYLE KARSILASIRSINIZ.siz bir tefsiri alıp okudunuz mu?yooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo!!!!y aptıgınız sey dupeduz sahtekarlık.kuru kufur alay saldırı.yukardakileri bilimsel kimliğnizden otru yapmaya vaktiniz de yoktur.O ZAMAN KONUSMAYADA HAKKINIZ YOKTUR.NE BİLİYORSUNUZ Kİ NE SOYLUYORSUNUZ!!!!!

peren 17.08.2006 15:48

Können Menschen Ängste mit Religion
 
bekämpfen?
Was möchtest Du hören bzw. lesen? Was für eine Antwort?
Warum haben also menschen ängste??? Erklärt Deine Religion warum das so ist? Gibt Dir Deine Religion eine logisch nachvollziehbare Erklärung dafür?
Sei frei und schreibe Deine Meinung...

Eine andere Version der Frage: Können Menschen Ihre Ängste mit Religionen bekämpfen/besänftigen sich davon befreien?

xbaburx 17.08.2006 15:49

sahtekarlıgının delili maide 12/13/14
 
sen sadece 14 u almıssın saymıssın ha saymıssın.dedim a gerizekalısın.aynı zaman da da kafirsin.elamılı hamdi yazır tefisiri..lütfen dikkatli oku bak kuran nasıl okuyor mus ogren!!!!

Meâl-i Şerifi

12 - Allah, İsrailoğularından söz almıştı. İçlerinden on iki müfettiş göndermiştik... Allah şöyle demişti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazı dosdoğru kıldığınız, zekatı verdiğiniz, peygamberlerime iman ettiğiniz ve onlara yardımda bulunduğunuz, (mallarınızı) Allah yolunda güzelce sarfettiğiniz takdirde, günahlarınızı mutlaka örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdoğru yoldan sapmış olur.

13- Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever.

14- "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette- haber verecektir.

12- Bir zamanlar Allah, İsrailoğulları"ndan da söz almıştı. Ve onlardan on iki nakib (müfettiş) göndermiştik. Birinci cümlede "Allah", ikincide " biz" diye gıyabdan tekellüme iltifat (dönme), büyüklük ve ululuğun ortaya konması veya nakibleri Hz. Musa aracılığıyla gönderdiğine işaret içindir.

Nakib, teftiş mânâsına dan veya mânâsına olarak vezninde müfettiş veya teftiş veya tecrübe olunmuş emin (inanılır) ve itimad olunur mânâsına olup bir kavmin durumlarını bilen ve işlerine güçlerine kefil olan amir ve eminlerine söylenir ki, reis (başkan) den başkadır, gibi. Zeccac"ın beyanına göre bu kelimenin aslı, geniş delik demek olan den olduğu için bizim "kulağı delik" deyiminden anladığımız "sırlara âşina olma" mânâsını içine alan bir anlam vardır. İsrailoğulları on iki sıbt (torun) olduklarından, her sıbttan bir nakib gönderilmiştir. Mücahid, Kelbî ve Suddî demişlerdir ki, bu nakibler, Musa (a.s.)"ın harp ile görevlendirilmiş olduğu Cebbarlar şehrine gidip durumlarını öğrenmek ve dönüp peygamberleri Musa"ya haber vermek için gönderilmişlerdi. Gittiler, birtakım büyük cisimler ve bir kuvvet, heybet gördüler ve korktular, döndüler; gelir gelmez de kavimlerine söylediler, bildirdiler. Halbuki Musa (a.s.) onları söylemekten yasaklamıştı. Fakat sözlerinde durmadılar, caydılar. Yalnız Yehudâ sıbtından Kaleb b. Yufenna ile, Efrâim b. Yusuf sıbtından Yuşa b Nun sözlerinde durdular ki, ileride gelecek olan "Allah"tan korkanlardan iki adam dedi" (Mâide 5/23) âyeti bunlar hakkındadır.

Rivayet edildiğine göre Firavun"un suda boğulmasından sonra Allah Teâlâ İsrailoğulları"na Şam topraklarında Kenanlıların zalimlerinin oturdukları Eriha"ya gitmelerini emretmiş ve "Ben, burayı size vatan ve karargâh olmak üzere yazdım. Gidiniz içindekilerle savaş ediniz, yardımcınız benim" demiş. Hz. Musa"ya da verilen emirlerin yerine getirilmesi için, her sıbttan kavmine kefil olacak bir nakib ve emin seçmesini emretmişti. Hz. Musa nakibleri seçti ve İsrailoğulları"ndan söz aldı, nakibler bunlara kefil oldular ve bu şekilde hep birlikte hareket ettiler. Kenan topraklarına yaklaştıkları zaman nakibleri, anıldığı üzere, teftiş ve gizli şeyleri öğrenmeleri için gönderdi.

Ve Allah İsrailoğulları"na demişti ki: ben sizinle beraberim. Yani ilmimle, kudretimle yanınızda hazırım, emin olunuz sizi başarılı kılacağım. Şöyle ki: Eğer siz namazı doğru bir şekilde kılarsanız, ve zekatı verir, ve bütün peygamberlerime inanır, ve onları müdafaa ederseniz -"Ta"zir"in aslı kötülüğü defedecek bir iş yapmaktır. Kabahatli kimselere yapılan yola getirme ve terbiyeye ta"zir denilmesi de kötülükleri yasaklama ve iyilikleri savunma olması bakımındandır.- Bunlardan başka bir de Allah"a karz-ı hasen (borç verme) ile borç verirsiniz. Yani farz vergi olan zekatdan başka sırf kendi arzunuzla Allah için sadakalar, yardımlar verir ve verdiklerinizin mükafat ve karşılığı Allah tarafından muhakkak ödeneceğine inanmakla beraber, onu bugün dünyada almak ve görmek sevdasında bulunmaz ve ahiret sevabını ve sırf Allah"ın rızasını düşünerek verirseniz; işte namazı kılma, zekatı verme, bütün peygamberlere iman, bunları düşmanlara karşı savunma, Allah"a borç verme, bu beş şeyi yaptığınız takdirde muhakkak ve muhakkak tarafınızdan günahlarınızı örteceğim ve mutlaka sizi altlarından, ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bundan sonra, yani bu söz almadan ve bu şart ve tekit edilmiş vaadden sonra her kim de kâfirlik eder, peygamberlerin hepsine iman etmezse, açık yolun ortasında göz göre göre sapmış, hiçbir mazeret kabul etmiyecek çirkin bir hata yapmış, açıktan açığa en büyük tehlikelere atılmış olur. Şu halde bundan önce küfredenler hakkında bir mazeret kuruntusu olsa bile bundan sonrakiler için böyle bir şey bahis konusu olamaz. İşte İsrailoğulları vaktiyle böyle irşad edilmiş ve bu şartlar altında böyle sağlam ve tekit edilmiş bir sözleşmeye bağlanmış idi, fakat bozdular.

13-Şu halde başka bir sebeple değil, ancak sözleşmelerini bozduklarından dolayıdır ki biz de onları lanetledik

Bu lanetin tefsirinde üç şekil zikredilmiştir: Ata"nın açıklamasına göre, rahmetimizden kovduk ve uzaklaştırdık demektir ki, asıl mefhumu ve detaylı mânâsıdır. Hasen ve Mukatil: "çevirdik, şekillerini maymunlara ve domuzlara çevirdik" demek olduğunu söylemişler. İbnü Abbas hazretleri de: "Rezil ettik, üzerlerine cizyeleri, ağır vergileri bastırdık" diye tefsir etmiştir ki, misal ile açıklamaktır.

Özetle sırf sözleşmeyi bozmak yüzündendir ki, başlarına felaketler yağdırdık. ve kalplerini kasvet içerisinde bıraktık, ne söylense duymaz, hak ve adalet tanımaz, haksızlık ve zulümden kaçınmaz, Allah"dan korkmaz, ümitsizlikten kurtulmaz bir hale getirdik. Hamze ve Kisaî kırâetlerinde "ya"nın şeddesiyle ve "elif"siz olarak okunur ki, kalp veya hileli akçe (para) demektir. Yani kalblerini kalp para gibi bozuk ve düşkün bir hale getirdik. Bunun için kelimeleri yerlerinden değiştirerek bozarlar. Kelimeleri şuraya buraya çekerek kelâmı (sözü) değiştirirler. Bu onların öyle bir âdeti olmuştur ki, diğerleri bir yana, Allah"ın kelâmını ve arzularına uymayan ilâhî hükümleri bozar ve değiştirirler. Nitekim Tevrat"taki "recm" âyetini reisler hakkında "tahmim" yani "kömürle yüz karalamak" diye yorumlamaya kalkışmışlardı. Fırsat bulunca kelimeleri de başkalaştırırlar. Fakat çoğunlukla buna imkan bulamadıklarından dolayı bozgunculuklarını, kötü yorum ile yaparlar. Allah"ın kelâmını bozmaktan daha büyük bir kalb katılığı da düşünülmez. (Nisâ sûresindeki "Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar" (Nisâ, 4/46 âyetine bak.)

Yine kalblerinin katıldığından ve bozukluğundan dolayı hatırlatıldıkarı ve ihtar olundukları şeylerden en mühim bir kısmını da unuttular, Diğer bir mânâ ile, hatırlatıldıkları, belletildikleri şeylerin bir kısmından tad almayı, faydalanmayı unuttular, hatırlarına getirmez veya getiremez oldular ki, peygamberlerin sonuncusu olan peygamberimize iman bu cümledendir. Ey Muhammed, sen de bunlardan daima bir hiyanete muttali olur durursun. Yani bunların âdetleri budur. Geçmişleri, peygamberlere sözleşmeyi bozmak ve öldürmek ile hiyanet edegeldikleri gibi, sonra gelenleri de sana hainlik eder dururlar, sözleşmelerini bozarlar, düşmanlarına yardımda bulunurlar, seni öldürmeye ve zehirlemeye teşebbüs etmek isterler. Ancak birazı müstesna. Ki çoğunluğun açıklamasına göre bunlar iman etmiş olanlardır. Bununla beraber denilmiş ki, bu azlığın küfür üzere kalmış olmakla beraber, siyasi açıdan yaptıkları sözleşmede duran ve hainlik etmeyenler olması da muhtemeldir. Bu kadar kötülüklerin ve hainliklerin sayılmasından sonra bunlara hiç emân vermeyiniz. Hemen mahvediniz ve yok ediniz tarzında bir emir verilecek gibi gelirken bakınız ne buyuruluyor:

Şimdi ey Muhammed, sen bunlardan geçmişteki hainliklerini affet. Onlara aldırma, geçmişi Allah"a bırak ve geleceğe bak. Çünkü "muhakkak Allah iyilik yapanları sever". Affetmek ve aldırmamak da ihsan (iyilik yapma) dır. Sen ise büyük ahlâk, güzel ahlâk ile gönderilmişsin. Bu affetme ve aldırmama emrinin, müstesna olan az kimselere mi, yoksa diğerlerine de mi ait olduğu bahis konusu olmuştur. Bazı tefsirciler müstesnaya ait olduğunu, yani Hz. Peygamber"e iman edenlerin geçmişteki günahlarına veya iman etmemekle beraber sözünde duranların ufak tefek kusurlarına aldırmayıp affetmeyi emrettiğini söylemişlerdir. Fakat bunun böyle hainlikten istisna edilmiş olanlara bağlanması lafız itibarıyla yakın olmakla beraber, mânâ yönüyle kusurlu ve açık değildir. Doğrusu burada bu âyetin inmesinden önce vaki olan hainliklere ait olmak üzere, hainlere ibare ile ve müstesnalara öncelikle ve delaletle olmak üzere hepsine karşı genel bir af ve aldırmama emredilmiş ve bu şekilde âlemlere rahmet olan Hz. Peygamber"e önce el uzatmak isteyen hainlere karşı bile kin ve intikam hissinden uzak olarak adaletten başka güzel ahlâk ile muamele etmesi emredilmiştir. Affın, genelde vaki olan suça sarfedilmiş olacağı malumdur. Bununla beraber bunlarda hainliğin devam edip duracağı açıklandıktan sonra "onları affet" buyurulması, bu affın geleceğe de bir ilişkisine işaretten uzak değildir. Ve işte tefsircileri düşündüren de bu nokta olmuştur. Fakat bu yönle affetme ve aldırmamanın bütün gelecekte her suça ve hatta her hainliğe umum ve şümulünü (kapsamını) ifade eden hiçbir kayıt yoktur. Nihayet bununla her hainliğin cezalandırılmasının vacib olmadığı ve bazılarının affı caiz ve hatta mendub olduğu anlaşılır. Çünkü mutlak emir esasen ne umum ifade eder, ne de tekrar. Şu halde burada yahudilerin bu kadar cinayetlerden sonra muhakkak cezalandırılmaları gerekir gibi bir zan defedilmiş ve İslâm dininin musamahası gösterilmiştir. Şu halde mânânın özeti: "geçmişi affet, gelecekte de her hainliği cezalandırma taraftarı olma" demek olur. Katâde bunun Berâe (Tevbe) sûresindeki "Allah"a inanmayanlarla savaşın" (Tevbe, 9/29) âyetiyle, bazıları seyf (kılıç) âyeti ile, bazıları da Enfal sûresindeki, "Bir kavmin, (sözleşmeye) hainlik yapmasından korkarsan, sen de aynı şekilde onlara at, çünkü Allah hainleri sevmez." (Enfal, 8/58) âyetiyle hükmünün kaldırılmış olduğunu söylemişlerdir. Fakat "geçmişte ve gelecekte yahudilerin hiçbir hainliğini, hiçbir suçunu cezalandırma" demek olmadığı gibi; savaş ve öldürme emirleri de, "hiçbir af yapma" demek olmadığından, bunlarla nesih sözü çoğunluk katında bâtıldır. Ancak yukarda geçen (Enfal, 8/58) âyeti dikkat çekicidir. Fakat yerinde görüleceği üzere bunu da neshin affı değil, belki buradaki özetlemeyi bir açıklama olarak kabul etmek gerekir. Çünkü nebz (atma) emri bile bir izindir. Ve ondan sonra vuku bulacak tevbe ve müracaatın kabulü de yasak değildir.

14- İsrailoğulları böyle olduğu gibi "biz hıristiyanlarız" diyenlerden, kendilerine "hıristiyan" adı veren, hıristiyan oldukları iddiasında bulunan hıristiyanlardan da biz öylece söz almıştık. Bunlar da İncil gereğince Allah"a ve peygamberlerine iman edecekler, Tevrat ve diğer Allah"dan inen kitaplar ile amel edeceklerdi ki, bu arada hak ruh olan Hatemü"l- Enbiya (Peygamberlerin sonuncusu) Resulullah Efendimiz de -özellikle- dahil idi. Fakat çok geçmeden bunlar da sözlerinden, kendilerine anılıp hatırlatılan şeylerden mühim bir kısmını, en çok haz ve nasib alacakları esaslı noktaları terkedip unuttular, anlaşmalarını bozdular, bu cümleden olarak Allah"ı birlemek (tevhid) ve hak ruh olan son Peygamber"e iman bu aradadır. Unuttuklarından biz de aralarında kıyamete kadar kin ve düşmanlığı kışkırttık. Birbirlerini küfre nisbet edip kin ve nefret saçtılar, birbirlerinin kanlarını döktüler, kıyamete kadar da dökeceklerdir, ne yaptıklarını, ne sanat işlediklerini de Allah ileride kendilerine haber verecektir. O zaman sanatlarının cezasını görecekler, acısını tadacaklar, ne yaptıklarını anlayacaklardır. Bu cümle, şiddetli bir azab ile korkutma ve tehdittir. Nitekim dilimizde de: "Ben sana bu yaptığını anlatırım" demek, şiddetli bir tehdit ifade eder. "Allah" isminin açıkça geçmesi de büyüklük terbiyesi içindir. Yaptıklarına "sanat" denilmesi de iki nükteyi içerir ki, önce bunların bu kötü işlerde becerikli olduğunu, andlaşmayı bozmayı, kitabı ihmal etmeyi, kin ve düşmanlık saçmayı ve daha birtakım kötülükleri sanat edindiklerini bildirir. İkinci olarak, bunların sanayi ile öğündüklerine işaret ederek, yahudilerin ticaret sevdasıyla dini, Allah"ı ve ahireti unutmaları çoğunlukla ticarette zarar ve ziyan ile tasvir olunduğu gibi; bunların da sanat sevdasıyla Allah"ı, peygamberi, din ve diyaneti unutmaları zararlı bir sanat olarak tasvir edilmiştir.

Azab etme ve cezalandırmanın "haber verir" diye "tenbie", yani haber verme ve bildirme ile ifade edilmesi de bunların yaptıkları kötü, işlerin ahirete ait neticeleriyle hakikatinden "Dünya hayatından sadece (görünen) dış yüzü bilirler, ahiretten ise onlar tamamen gafildirler" (Rum, 30/7) âyeti gereğince gafil bulunduklarına ve başlarına kıyamet kopmadan fenalıklarını anlamayacaklarına işaret eder. Bütün bunlarla beraber bu cümlede, gelecekteki hitaplar ve beyanları destekleyici bir söz ve hazırlama mânâsı da vardır. Zira bu arada yaptıklarının bazıları haber verilecektir. Bunun için bu noktada her iki kitap ehline hitabı yöneltmek ile buyuruluyor ki:

xbaburx 17.08.2006 15:55

maide suresinin tamamının tefsiri
 
cunku verdiğin ayetlerin tamamı maide suresi.kendi gerizekalılıklarını bize yutturmaya kalkacagına al biraz gercekleri oku.yukarda ayetleri neresinden kesip neresindn ne yorumlar cıkardıgını gorduk.buburu bari verdiğin ayetlerin tefisrlerinde nelerden bahsediliyor ve bu ayetler hangi ayetlerle birbirini tamamlıyor ve nuzul sebepleri neler?SAHTEKARLIK EDİP KUPKURU BİR ADİLİKLE SALDIRACAGINA BİRAZ URAS OKU!!!!!elmaılı hamdi yazır tefsiri.sen hangisini okuyon?turan dursun mu?

<a href="redirect.jsp?url=http://www.enfal.de/telmalili/maide.htm" target="_blank">http://www.enfal.de/telmalili/maide.htm</a>

xbaburx 17.08.2006 16:33

pegamber kadınları seviyormus!!
 
kendisine sınırsız kadın alma özgürlüğü verilmiş.ama o 8 tane ile evlenmiş.sana ne?hz ayse memnun değilmiş peygambere o sozu soylemiş de neden bosanmamıs?hz ayse cok zekiymiş hatta astronomi ile bile ilgileniyormus ve peygambere bu sozu soylemiş.haklı yani cunku hz ayseye gore de peygamber kendisi uyduruyor bunu mu soyliyecegiz?bak bak!hz ayse bile peygamberin kendi hevası için sozler uydurdugunu soyluyor!kendi karısından daha mı iyi bileceksiniz! mi diyorsun?yani bu aslında bir kıskanlık krizinden ote bir sey ve peygamberin kendi zevkine ayet uydurdugunun delili.karısı soyluyor bunu yani.ve hz ayse de aslında bundan karlı cıktıgı için 8 kadınla yasamayı kabullenip peygaberden bosanmıyor.aslında hz ayse de islama inanmıyor ve peygamberin ayetleri uydurdugunu biliyor.oyle mi demek istiyorsunuz?baska bir sahtekarlık yani.karısının ksıkanclık anında soyledigi sozleri alıp hakikat gb sunarak aslında onu kendi ailesi içinden vuracaksınız.peygamberi karısından daha iyi kim blir ki o bile bu ayetleri kendi zevki için uydurdugunu soyluyor demek istiyorsunuz yani.bu kadarına da pes!!!!bu kadar ciekeflesilir.hz aiseyi musluman oldugunu hz ebubekir in kızı oldugunu islamın en buyuk alimlerinden ve hadis ravilerinden biri oldugunu gormezden gelip hatta bunu bile delil gosterip saldırmaa asagılamaya mesnet bulmaya calısıyorsunuz.PEYGAMBER KADINLARI SEVİYORMUS.bunu hicbir zaman inkar etmemiş.ve kendisine sınır konulmamasına ragmen 8 kadınla evlenmiştir.ve sen de dedin hepsi guzel olan kadınlar degil.yani icgususel evlilikler degil.akrabalık geliştirmek maksatlı yapılan evlilikler.ve Allah ın emri olan evlilik yani hz zeyd in eski esi hz zeyneble yapılan evlilik.cok evlenmiş 8 tane evlenmiş kadınları seviyormus.onca tartısmaya ragmen birkez olsun bile birisine kaba laf etmemiş.VE HEPSİDE BUNDAN GAYETTE MEMNUN.yiyecek aşları (yemekleri) olmamasına ragmen!!!!!

bu olayı daha oncede anlattım.

hz aise ile peygamnber bir konuda anlsamaz.hz ebubekiri hakem tutarlar.hz peygamber hz ayseye "ilkonce sen mi konusacaksın yoksa ben mi konusayım "der.hz ayse"sen konus ama dogruyu soyler "der.hz ebubekir hz ayseye bir TOKAT indirir ve "SEN HZ PEYGAMBERİN AGZINDAN HAKK SOZDEN BASKA BİR SOZ İŞİTTİN Mİ"der.hz ayse oradan alyanak ayrılır.peygmaber de gülümser.klasik kadın kaprisi.pegambere dogruyu soylemedigine dair imada bulunan kafir olur.hz aise nin sozlerinin kıskanclık hezeyanı oldugu acıktır.dolayısıyla sorumlu degildir.

hz aise sizin soylediklerinizden beridir.o uminlerin annesidir.KAFİRLERLE İŞİ OLMAZ.musluman olmadıgına deist olduguna gore.kafir sozunun senin için hicbir anlamı yoktur.cunku biz muminler deistlere kafir deriz.

peren 17.08.2006 16:36

Magnumun hatasini sende yapiyorsun
 
Baska mealler bulup "benim meallerim dogru, seninki yanlis" hatasini yapiyorsun. Verdigim kaynaklar dogrudur, bunlari ben kendim tercüme etmedim.
Bunun haricinde icerik olarak benim yazdiklarimi hic bir sekilde cürütemedin. Degisen kibleyide...
Yazilarini daha kisa tutmaya calisirsan okunurlarda...

Kisisel hakaretlerin le elde etmeye calistigin nedir, bunu kisa bir makalede aciklarsan sevinirim.

Farkli meal olayindaki hatayi su sekilde cözebiliriz, belki o zaman su cok severek kullandiginiz SAHTEKAR kelimesinin sana ve senin gibilere daha cok yakistigini görürsün.
Önerim assagidaki iki ayetide senin mealcilerin acikladigi sekilde belirtebilirmisin (lütfen mümkün oldugunca kisa tutmaya calis):

Ahzab Suresi: "Ey Peygamber! Mehirlerini verdigin hanimlarini, Allah"in sana ganimet olarak verdigi cariyelerini, amcanin, halanin, dayinin, teyzenin seninle beraber göc eden kizlarini sana helal kildik. Bir de peygamber kendisiyle evlenmek istedigi taktirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadini, diger müminlere degil, sirf sana mahsus olmak üzere helal kildik." (Ahzab 50) Muhammed, bu ayetle hem kendisine sinirsiz kadinla evlenme hakki vermis, hem de yine diger Müslümanlara zorunlu kilinan "baslik verme" usulünden kendisini muaf tutmustur.

Kadin sirası
Muhammed, cok karisi oldugu icin; karilari arasinda kiskanclik olmamasi için onlarla cinsel iliskilerini siraya koymustu. Fakat bu durumdan da pek memnun degildi. Cünkü karilari icinde yasli olanlar oldugu gibi, bazi esleriyle de, daha fazla birlikte olmak istiyordu. Muhammed"in her istegi oldugunda geldigi gibi, bu durumda da bir vahiy geldi ve Muhammed"in cinsel iliskilerini düzene koydu: "Ey Muhammed! Karilarindan diledigini geri birakabilir, diledigini öne alabilirsin..." (Ahzab 51) Muhammed"in ayet yazmadaki keyfiliginde, Kuran"a aile ici iliskileri tasiyacak kadar ileri gitmesi; karisi Ayse"nin de dikkatini ceker ve Islam"in en önemli hadis kaynaklarindan ögrendigimize göre, su sözü söyler: "Görüyorum ki senin efendi Tanrin, senin hevani (arzu, cinsel istek) yerine getirmek için kosuyor." (Buhari/Müslim/Ibn Mace/Ibn Hanbel).


Sanirim senin Elamlinin meali baskadir. Buraya yazip bizleri aydinlatirsan memnun olurum.

Saygilar

Peren

peren 17.08.2006 16:42

Tesekkürler, bu yazdiklarin kafi
 
Sayet Allahin peygambere sinirsiz kadin alabilmesi icin ayet göndermesini normal buluyorsan ve Allahin kadinlarin sirasini bile belirlemesinin kuranda gecmesi normaldir diyorsan diyecek sözüm yok.
O zaman sen benim tartisma alanimdan cikmis oluyorsun. Ben kör inanlarla degil okurken anlayip "acaba bu ayetin insanlik adina inme sebebi neydi" soranlarla tartisiyorum.
Maalesef kör inanip okumayi, yorum yapmayi, anlamaya calismayi birakmis insanlarla isim olmaz.

Ileride yazdiklarina cevap vermezsem kendi capinda sinir krizi gecirirken bunlari göz önünde bulundur lütfen!

xbaburx 17.08.2006 16:46

mealin yetersiz oldugunu soyleyerek
 
acıkladım.ve yukarda TEFSİR VERDİM.ve onceki yazılarda mealin neden yetersiz kaldıgını da acıkladım.asagıdaki yazıdada peygaberin kadınları sevdigini ama KADIN DUSKUNU olmadıgını soyleyip yeternce mantıklı cuumlelerle acıkladım.neden sahteakr dedigimi sahteakrlıgı neden ve nasıl yaptıgınızı arap dini bahsinde uzun uzun anlattım.hem ceviz ye hem kabuk kırma!bu mumkun degil.seni tatmin etmedigim noktaları soylemedin.hicbirisinden tatmn olmamıssanda en azından birkacının nedenini sıralamak zorunda olmana ragmen hala saldırgan bir sekilde asagılamaya devam etmekte diretiyorsun.bu da tartısmayı kısırlastırıyor.burda senin dusunce dunyanda KULLANDIGIN METODU DA eleştiriyorum.buna ilişkin de tek laf etiyorsun.sadece kupkuru hatta adice bir saldırganlıkla TUM KUTSALIMA KUFUR EDİYORSUN.sonrada beni saldırganlıkla sucluyorsun.yaptıgın bu!

xbaburx 17.08.2006 16:52

nedeni nedir dersen de
 
senin gbilere cevap olsun diyedir derim.Allah insanların peygaberin edindiği eslere ve sayısına her seye mudahe ettğini kendisi ayetlerle bildiriyor.kurana gore mumnler 4 es alabilir peygamber neden sekiz es almıs.bunun cevabı.Allah diyor ben izin verdim.ayrıca peygamberin eslerinden hareketle ve peygamberliği sırasında kendisine huzursuzluk verecek kadar tartısmalarından dolayı Allah tarafından uyarılmalarına ve bu konularda sen,n gbilerin yapacagı saldırılara cevap olsun diye 1400 yıl once gonderilmiş ayetlerdir.peygamberle kimse tartısamaz.onun sozunun ustune soz koyamaz.oysaki peygamberin esleri onun yumusaklıgından dolayı tartısmayı ve kıskanclıgı abartmıstır.ayetlerin bir kısmı bu yuzden inmiştir.bunu duzenleyen peygambere ozgu ayetlerdir.BU DA KURANIN PEYGAMBERDEN BAGIMSIZ DUSUNULEMEYECEGİNİ GOSTERMEYE YETER. sen kuarnı peygaber yazdı diyorsun hayır!!ama kuran peygambere aittir.o nasıl yasamıssa onu anlatıstır.onun hayatı uzerinden insanlıga gonderilmiştir.bunu kabul etmek PEYGABERLERE İMAN etmek demektir.ister kabul et ister etme.bu dn hz muhamedin dinidir.

17.08.2006 17:36

Kötülemek ne demek !?
 
Kötüye, kötü demek, onu kötülemek icin denilmis bir kelime degildir !
Senin islam dinin zaten kötü !
Nasi orosbuya hanimefendi diyemezsen, kötüyede iyi diyemezsin ! :-))
Sen diyorsan sen zaten kötülerdensindir ! ;-)

Islam insanlar arasinda sevgi, huzur ve baris tohumu ekecegine kin, nefret ve savas tohumlari ekiyor !
Anladiginiz dilde alin kurani elinize okuyun bizzat kendiniz göreceksiniz yazdiklarimin dogru oldugunu !

17.08.2006 17:38

mmuauahahahahahhahahahaaa :-))
 
Hangi beweisleriniz dafürmüs !? :-))

Allahdan size mektub geldide bizmi bilmiyoruz !?

Zarfin üstünde damgasida varmi !? :-))

17.08.2006 17:41

kötüyse
 
kötü? na und...
ich frage mich, was du dann hier mit den primitiven menschen machst, was diskutierst du hier rum, du bist ja noch primitiver wenn du deine meinung anderen aufzwingst :)

oder ist das etwa deiner ansicht nach moderne westliche diskussionsbasis?

kerio 17.08.2006 17:43

bos ugrasilar
 
magnum iyi niyetli makul cevaplar yazdi sonucu ortada.

anlatmak istedigimi biraz basitlestirerek anlatayim. einstein meshur bir fizikci. onun tezlerini cürütmek icin yeni bir makul ve delillere ama fizik biliminin belirledigi kanunlara uygun deliller sunulmasi lazim.

peren su an bunu yapmaya calisiyor. elifi görse mertek zannedecek kadar cahil. ama kuran tefsirinde üzerine yok pöh pöh. ben bu tefsirleri okuyunca gülmekten alikoyamiyorum kendimi. onun icin fazla ciddiye almaya da gerek yok. alamiyorumda. cünkü hicbir dayanagi yok.

ama arada sirada böyle sIkistigi zaman ohh ben sadece tartismak istiyorum ama kisisel saldirilara magdur kaliyorum da eklemeyi unutmuyor. duygusal sömürü. metod güzel. arka taraftan hem peygamber süper zeka insanlari kandirmasini cok iyi biliyor. yani ona inanlar ahmak, peygamber sahtekar ondan sonra kisisel saldiridan yakiniyor. bu gibi zeka aygirlarina benim karnim tok. yemezler. basari ortada. arada klas farki var.

yazdigim gibi Hz. Muhammed cok zeki bir insan oldugu icin "onun" biraktigi Kitabi böyle peren gibi anlayisi kit akli kit insanlarin cözmesi mümkün mü? Kesinlikle hayir.

17.08.2006 17:44

Süphe olusturmaya calismiyoruz !
 
Abuk subuk yalan ve sahtekarliklarinizla genc insanlari zehirleyerek toplumu huzursuz ve rahatsiz ettiginiz icin, toplumun bir ferdi olarak sahtekarlik ve yalanlarinizi gözler önüne seriyorum !
Ne yazikki günümüzde hala bircok salak sizin "neil armstrong müslüman oldu", "islama saygsizlik yaptigi icin allah onu ykti" ve daha nice sacma sapan sahtekarlik ve yalanlariniza inandigi icin mecburen yazmak zorunda kaliyoruz!

Sen beni basörtüsü gibi abuk subuk sacma sapan nedenlerle huzursuz ve rahatsiz edersen ve bircok SALAK sizin yalanlarinizla kandirarak toplumu zehirlerseniz, bizde hayda hayda sizin dininizi sorgulama hakkina sahip oluruz !

Siz arastirmayin, siz bilgi sahibi olmayin yoksa carpinilirsiniz ! :-))

Siz kim müslüman olmak kim !? :-))

17.08.2006 17:49

Toplumu huzursuz ediyorsunuz !
 
Siz ben sunu isterim, ben bunu isterim diye toplumu ve beni rahatsiz ve huzur ediyorsaniz bende sizin dinizide elestirme hakkina sahibim !

Msela, basörtüsü...

Sanki islamin tüm sartlarini, imanin tüm sartlarini yerine getirdiniz bir tek basörtüsü kalmis gibi artistlik yapiyorsunuz !

Islam sadece basörtüsünden ibaret degildir !

Basini örtenleride görüyoruz, basi örtük ama daracak elbise üstünde memeleri fiskirmis cikmis, yirtmacli etek, ayagi ciplak,...

Bumu islamin öngördügü kilik kiyafet !
Siz basörtüsü diye toplumu huzursuz ediyorsaniz bende allahin emir ettigi gibi giymenizi istiyorum !!!!!
Carsaflara börün bakalim ! :-))

Hadi bakalim ! :-))

xbaburx 17.08.2006 17:54

itiraz ettiği noktalara o itiraz etmeden
 
cevap veriyorum.ve bu itirazları hangi mantıksal durtuyle yaptıgını da soyluyorum.arap dini meselesinde yukarda soyledigi seylerin hepsine zaten cevap verdim.tartısa arka sayfada kaldı.asagıdaki uzun yazıda da kafir derken yine acıkladım.yazı burda ona cevap vermiyor.okumadan buna aynı suclamaları sıgıstırıyor.en basiti okumuyor.kendisi bir yıgın ayet e br yıgın kufur ve hakaret iliştiriyor.uzuuuuuuuuuuuuuun bir hakaret yazısı alıp al cevapla ukalalıgı yapıyor cevabını alıyor ama yazının uzunlugundan okumuyor yada okumaya tenezzul etmeyip yeni bir ukalaık yapıyor ama cevabın verildiğini goremedigi için aptal durumuna dusuyor.

yaptıgı hakaretlerin tamamı KİŞİSEL YORUMLAR CIKARSAMALAR.bunu guya ayetlerle yapıyor.ya uzatmanın anlamı yok.hepsini acıkladım.cevap verebilse verirdi.

17.08.2006 17:58

Avrupaya yakisiyormusunuz !?
 
Yazin sicaginda giymisler mantolari bir ter kokuyorlar bir ter kokuyorlar, insanin burnunun diregi kirilacak neredeyse !
Avrupanin göbeginde hic yakisiyormu cöl beduinleri gibi dolasmak !?
Herseyden önce bir Türke yakisiyormu !?

Kiminizin basi örtülü ama daracik body, memeler fiskirmis disari, insanin ici gidiyor bazen.
Ayni kiyafeti basörtüsüz bir alman giyse bakmam, ama basörtüsü dikkat cekiyor, sadece benim degilim baskalarininda !
Ve bakan hemen fiskiranin gözleri fiskiran memelere ve daracik pantolunun icindeki yapiya bakiyor !
Simdi bu durumda basörtülü olmakmi iyi yoksa basörtüsüzmü !?

Erkekler ise tam sapik, karilarini mantonun icine sokuyorlar, kendileri ise kolsuz atlet ve kisa shortlarla !
Öküzler sanki kendileri icin islam kilik kiyafet düzenleme koymamis !

Kimilerin ise maymunlar gibi sac sakal karismis birbirine peygambercilik oynuyorlar ! Neymis sakal sünnetmis ! :-))

Eskiden tras makinasi olsa sanki muhammed uzun sakallla dolasirdi ! :-))

Araplarin ne kadar pis millet oldugunu zaten biliyoruz !

Yani...

Medeni insan biraz kilik kiyafetini zamana ve ortama göre ayarlamasini bilir !

Ondan sonrada Türkler denildiginde avrupali kücmseyerek gülümsüyor !
Tabiki güler !
Kendi benligini unutmus, arapdan cok arapci olan Türklerin ne itibari olurki !? :-)

17.08.2006 18:23

Cok seyimeydi avrupali Gülerse :o)
 
Onlar Aynaya Bakipta Kendi döt suratlarina gülsünler ..
Muhahahahahahahahahahahahahahahaha

Benim ölcüm avrupaliya sirin görünmek degil..
Terligimi yesin Avrupali.

17.08.2006 19:46

Aufruf an alle!!!
 
eine gewisse person versucht hier mit minderqualitativen beiträgen, unseriösen antworten ohne conter zu provozieren...

mein vorschlag wäre, einfach diese person zu ignorieren, denn antworten bringt hier eh nichts, wenn man schon von vornerein, mit vorurteilen "ungebildeter" art beladen ist...

ich rufe alle zur ignoranz auf...

xbaburx 17.08.2006 21:37

kıblenin değişmesi bahsi(copy-paste)
 
zahmet olmazsa okuyuver.malum biraz uzunca olacak.daha once de demiştim ceviz yemek istiyorsan kabugunu kırman gerek.burada suna da dikkat et.bak ayetler hangi nuzul sebeplerine gore iniyormusssssss!!

KIBLE"NİN MESCİD-İ HARAM"A ÇEVRİLMESİ

--------------------------------------------------------------------------------
Resûl-i Kibriyâ Efendimiz ile Müslümanlar, Medine"de namazlarını Allah"ın emriyle Peygamberler makamı olan Kudüs"e, yâni Beytü"l-Makdise doğru kılarlardı. Fakat, Peygamber Efendimiz öteden beri tevhid akîdesinin müstesna bir âbidesi olan yeryüzünün ilk mâbedi ve ceddi Hz. İbrâhim"in kıblesi olan Kâbe"ye doğru yönelerek namaz kılmayı kalben arzu ve temenni ediyordu. Müslümanlar da, hassaten Muhacirler kalblerinde aynı arzuyu taşıyorlardı. Çünkü, beş vakit namazlarında Kâbe"ye yönelmek vatanları Mekke"yi de yâdetmeye bir vesile olacaktı.
Yahudilerin de, "Muhammed ve Ashabı, biz gösterinceye kadar kıblelerinin neresi olduğunu bile bilmiyorlardı" diyerek sinsice dedikoduda bulunmaları onları rahatsız ettiğinden bu arzuları daha da kuvvetleniyordu. Bu sebeple, Resûl-i Ekrem Efendimiz, tahvil-i kıble için vahyin gelmesini bekliyor, Cebrâil"i (a.s.) gözetliyor ve Kâbe"yi temenni ederek duâ ediyordu.
Nitekim, bir gün Cebrâil"e (a.s.) bu arzusunu izhar ederek, "Rabbimin, yüzümü Yahudîlerin kıblesinden Kâbe"ye çevirmesini arzu ediyorum" diyerek izhar etti.
Cebrâil (a.s.), "Ben, bir kulum! Sen, Rabbine niyâzda bulun. Bunu Ondan iste!"456 dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz de, Beytü"l-Makdis"e müteveccihen namaza duracakları zaman başını semâya doğru kaldırmaya başladı.
Nihayet Medine"ye hicretin 17. ayında kıblenin Mescid-i Haram"a doğru çevrildiğini bildiren âyet-i kerime nâzil oldu.
"Yüzünün sık sık semâya çevrildiğini, muhakkak ki Biz görüyoruz. Seni hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa çevirin..."457
Bu vahiy geldiği sırada Resûlullah Efendimiz, Müslümanlara mescidde öğle namazı kıldırıyordu. Namazın ilk iki rekâtı kılınmış, sıra son iki rekâta gelmişti. Peygamber Efendimiz, ağır ağır yönünü değiştirdi ve mübârek yüzünü Kâbe"ye doğru çevirdi. Müslümanlar da Efendimizle birlikte o tarafa döndüler.458

İki Kıbleli Mescid
Diğer bir rivâyete göre, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Receb ayının bir Pazartesi günü Benî Seleme semtinde oturan Bişr bin Berâ"nın annesi Ümmü Bişr"i ziyârete gitmişlerdi. Kendisine yemek yapıldı. Yediler. Bu sırada öğle namazı vakti girdi. Peygamberimiz, oradaki mescidde Müslümanlarla birlikte iki rekât kıldıktan sonra namaz içinde Kâbe tarafına dönmesi emrolundu. Derhal cemâatla birlikte yüzlerini Mescid-i Haram tarafına çevirdiler. Bu sebeple Benî Seleme Mescidine "Mescid-i Kıbleteyn (İki Kıbleli Mescid)" adı verildi.459
Peygamberimizin emri üzerine, bütün Müslümanlara kıblenin Mescid-i Aksa"dan Mescid-i Haram tarafına çevrildiği duyuruldu.
Kıblenin Kâbe olarak tesbit edilmesi bir kısım Müslümanların telâşına sebep oldu. Çünkü, kıble değiştirilmeden önce Beytü"l-Makdise doğru namaz kılarak vefât etmiş veya şehid edilmiş Müslümanlar vardı. Bunun için huzur-u risâlete gelerek, "Yâ Resûlallah! Daha önce ölen Müslüman kardeşlerimizin durumu ne olacak? Onlar Beytü"l-Makdise doğru namazlarını edâ etmişlerdi" diyerek endişelerini izhar ettiler.
Cenâb-ı Hak Müslümanların bu endişelerini de inzâl buyurduğu âyet-i kerime ile giderdi:
"... Senin yöneldiğin Kâbe"yi, Peygambere uyanlarla gerisin geri dönenleri ayırd etmek için kıble yaptık. Kıblenin bu şekilde değişmesi ise, Allah"ın hidâyet nasip ettiği kimselerden başkasına pek ağır gelir. Yoksa Allah, kıbleyi değiştirmekle îmânınızı zaafa uğratacak ve evvelki kıbleye yönelerek kıldığınız namazları zâyi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara pek şefkatli, pek merhametlidir."460
Resûl-i Ekrem Efendimiz, Medine"ye teşrif edip Beytü"l-Makdis"e doğru namaz kılmaya başlayınca Arap müşriklerinin gücüne gitmişti. Bilâhere kıble Kâbe"ye tahvil buyurulunca bu sefer Yahudîlerin gücüne gitti ve tekrar dedikodu yapmaya, fitne fesad çıkarmaya koyuldular.
Hatta âlimlerinden birkaçı Resûlullaha gelerek, "Yâ Muhammed! Üzerinde bulunduğun kıblenden seni döndüren nedir? İbrahim"in milleti ve dininde bulunduğunu söyleyen sen değil misin?" dediler.
Sonra da şu sinsî teklifte bulundular:
"Eğer şimdiye kadar üzerinde bulunduğun kıblene tekrar dönersen sana tabi olur, seni tasdik ederiz!"Şu âyetler bu hâdiseyi anlatmaktadır:"İnsanlardan birtakım beyinsizler, "Müslümanları şimdiye kadar yöneldikleri kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. Sen onlara de ki: "Doğu da, batı da Allah"ındır. O dilediğini dosdoğru bir yola iletir.
"Biz sizi böylece aşırılıktan uzak, adâlet, ve doğruluk üzerinde olan bir ümmet yaptık - tâ ki kıyâmet gününde siz peygamberlerin İlâhî hükümleri tebliğ etmiş olduklarına dâir insanlar üzerine bir şâhit olun, Peygamber de sizin doğru yolda olduğunuza şâhid olsun...
"Kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili getirsen, yine de senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sana gelmiş olan ilimden sonra sen onların heveslerine uyacak olursan, o zaman elbette zâlimlerden olursun."461

Kubâ Mescidi Kıblesi
Kıble, Mescid-i Haram tarafına çevrildikten sonra, Resûl-i Ekrem Efendimiz Kubâ"ya gitti ve İslâm tarihinde inşa edilen ilk mescid olan Kubâ Mescidinin Beytü"l-Makdis tarafına olan kıblesini de Kâbe"ye doğru çevirtti


::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
1. Kıblenin değişmesi gibi mühim bir hadisenin bu gece vuku bulmasıdır.

Müslümanlığın ilk yıllarında Kâbe, puthane halinde olduğu için, ilk namazlar Mescid-i Aksa’ya doğru kılınıyordu. Bu itibarla hicretten sonra Mescid-i Şerif’in Kudüs’e doğru yapılmıştır.

Halbuki Sevgili Peygamberimiz, Hz. İbrahim (a.s.)’ın kıblesini istikbal etmek istiyor ve Kudüs’e (Mescid-i Aksa) doğru namaz kılınması, Kâbe’nin arkada kalması kendisine ağır geliyordu. Yalnız Peygamberimiz Mekke’de namaz kılarken Kâbe’yi Mescid-i Aksa ile kendi arasına alırdı(maka mı ibrahimde namaz kılardı.makamı ibrahim kabeyi ve mescidi aksayı aynı yonde gorebiliyordu.kabe onde mescid i aksa onun arkasında). Bu suretle hem Kâbe’ye, hem de Kudüs’e yönlenmiş oldu.

Yahudilerin “Muhammed bizim kıblemize dönüyor da dinimizi beğenmiyor” demeleri daha ziyade üzüntüsüne mucip olduğundan kıblenin tahvilini dilemekten hali kalmıyordu. Bu hal Medine’ye muvasalatından sonra on altı ay kadar devam etmiştir.

Sevgili Peygamberimiz hicretin ikinci senesi Şaban’ın on beşinci Salı günü Bişr bin Benam’ın validesini ziyaret için Beni Seleme yurduna gittiğinde mescitte öğle namazının ikinci rekâtını eda ederken, Kâbe’nin kıble olduğunu beyan eden, “Namazda Mescid-i Haram yani Kâbe tarafına yüzünü çevir ve nerede olursanız Mescid-i Haram tarafına dönünüz.”[4] ayeti nazil olmuştur. Bu vahiy üzerine Peygamberimiz namaz içinde iken Kâbe-i Muazzama tarafına döndü. Cemaat de safları ile birlikte Kâbe’ye doğru yöneldiler ve böylece namazı eda ettiler. İşte bunun için o mescide “Mescid-i Kıbleteyn” iki kıble mescidi adı verildi.

İşte birlik ve beraberliğin işareti, izzetin şiarı olan istikbali kıble bu tarihi hadise ile sabit olmuştur.


YETERLİ Mİ???????????????????????????????????????????????? ?????

blogcu 17.08.2006 21:42

Nasil yasarsaniz öyle ölürsünüz - video
 
sizinle bir video paylasmak istiyorum. ama burda link vermek yasak mi degil mi bilmedimden sansimi deniyorum..

<a href="redirect.jsp?url=http://www.blogcu.de/2006/08/17/ruhunu-camide-teslim-etti-video-haber/

olmazsa" target="_blank">http://www.blogcu.de/2006/08/17/ruhunu-camide-teslim-etti-video-haber/

olmazsa</a> benim gästebuchuma girip, siteme girebilirsiniz.. www. blogcu. de

izleyin, fazla yoruma gerek yok

blogcu 17.08.2006 21:44

jetzt aber :)
 
<a href="redirect.jsp?url=http://www.blogcu.de/2006/08/17/ruhunu-camide-teslim-etti-video-haber/" target="_blank">http://www.blogcu.de/2006/08/17/ruhunu-camide-teslim-etti-video-haber/</a>

isinsu 18.08.2006 01:40

Nahezu jeder Mensch
 
hat Ängste vor dem "ENDE", vor dem "Ungewissen" ...Die Religion gibt die Hoffnung, die die Menschheit braucht...

Hast du schon mal im Krankenhaus gearbeitet.. in Form von "Sterbebegleitung"? Ich schon... Ich bin oft im Krankenhaus anzutreffen und unterhalte mich mit todeskranken Menschen und versuche ihnen Mut zu machen... Alle haben Angst vor dem "ENDE".. ja sogar die, die sich zuvor als Atheisten sahen... Alle beginnen zu "glauben"... ich kenne wirklich keinen, der in dieser Situation nicht an Gott denkt... was nicht zu heißen mag, dass es sie wirklich gar nicht gibt... ICh möchte nur sagen... dass Angst auch irgendwie mit Zweifel verbunden ist.. D.h. die Menschen haben Angst, weil sie nicht sicher ausschliessen können, dass das was vielleicht kommen soll... und wovon erzählt wurde, sich doch als wahr erweisen könnte... Allein dieser Zweifel würde heissen, dass es kaum "Ungläubige " gibt... oder geben kann...

isinsu 18.08.2006 01:58

SEN Kim???
 
Wer bist du?? Was ist deine Bildung? Was erwartest du von deinem Leben? Wieso gehst du nicht in die Politik und veränderst etwas??? Sind deine Eltern reine Türken?? Und was haben diese für die TR gemacht?? Was hast du für die TR gemacht?

isinsu 18.08.2006 02:02

Gegenfrage...
 
Welche Beweise kannst du "dagegen" vorbringen??

isinsu 18.08.2006 02:07

du hast recht..
 
ist wohl das beste..

18.08.2006 08:24

Dieser Beitrag ist ...
 
nicht Dein ernst oder?

Klar, jeder soll glauben woran er will, solange ich meinerseits nicht daran gehindert werde, zu glauben woran ich will.

Aber dass das nicht so praktiziert wird, kann ja wohl keiner leugnen oder? Ich glaube die geringste Toleranz bringen immer noch die mit, die sich für besonders religiös halten.

Religion ist und bleibt ein Thema der die Gemüter einheizt.

Aber was mich noch am meisten wundert ist Deine Aussage zur Türkei.

Du meinst doch wohl nicht im ernst, dass die, die über die Türkei und den Fehlern die dort passieren SCHWEIGEN, der Türkei oder den Menschen die dort leben gutes tun.

Ich bin zwar keiner der blind kritisiert, aber auch keiner der blind über alles hinwegsieht.

Und in der Türkei gibt es vieles was kritisiert werden muss!!

Ich bin auch überzeugt davon, das gerade die, die alles verschweigen wollen, der Türkei und den dort lebenden Menschen am meisten schaden.

Natürlich gibt es auch positives zu berichten, aber für mich sind positive Dinge selbstverständlich. Die kann ich gerne mal erwähnen, aber aufregen kann ich mich natürlich nur über die negativen Dinge. Und diese sollten selbstverständlich genannt und behoben werden.

Kritik ist gut. Nur über kritik bewegt man sich in die richtige Richtung.

Warum kritisieren Eltern wohl ihre Kinder? Um Ihnen zu schaden?

Schlimmer wäre es doch, wenn sie völlig teilnahmslos wäre oder? Genauso schlimm wäre es, wenn man völlig teilnahmslos gegenüber der Türkei wäre und Fehler nicht kritisieren würde!

Mir liegt was an diesem Land und den Menschen, also erwähne ich auch die Fehler!!

Saygilarimla


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 01:19 Uhr.