![]() |
Kur"anda Yahudilik ve Hıristiyanlık
Müslümanlar, bütün peygamberlere ve getirdiklerine iman ediyor. Birini inkar hepsini inkar olduğu için tamamına inanmayı imanın şartlarından olduğunu biliyor. Allah, son olarak gönderdiği ve kıyamete kadar geçerli olacak dinin de İSLAM olduğunu, diğerlerinin geçersiz (batıl) olduğunu bildiriyor. Ayrıca bu dinin koruyucusu olduğunu bizzat kendisinin olduğunu buyuruyor.
Neticede, bozuk insanlar, istedikleri kadar İslamiyete saldırsalar da belki bazı nasibsizleri kandırabilirler ama, dinin aslına zarar veremezler. Şimdi, Kur’anda (merak edenlere için) Yahudiler ve müslümanlarınHıristiyanlar hakkındaki ayetlerin meallerini sunmak istiyorum; Yahudilerle ilgili âyetlerden bazıları şöyledir: - Tevratı değiştirdiler. (Bekara 79) - Peygamberleri öldürdüler. (Âl-i İmran 183) - Hz. İsa’yı öldüremediler. (Nisa 157) Fesat çıkardılar. Allah’a cimri dediler. (Maide 64) - Hz. Meryem’e iftira ettiler. (Nisa156) - İman edenlere en şiddetli düşmanlık edenler Yahudi ve müşriklerdir. (Maide 82) - Üzeyr Allah’ın oğlu dediler. (Tevbe 30) - Kıskançlık ve maddi çıkar yüzünden Kur’ana inanmadılar. (Bekara 146) - Çoğu iman etmeyecektir. (Bekara 100; Nisa 155) - Allah’ı inkârlarından dolayı lanete uğradılar. (Bekara 88-89) Kur’ana göre Hıristiyanlar: - Meryem oğlu Mesihe, Allah diyenler, kâfir olmuştur. (Maide 72) - Allah üç ilahtan biridir diyenler kâfir olmuştur. (Maide 73) - Meryem oğlu Mesih bir Peygamber, anası da sadık bir kadındır. (Maide 75) - İsa Mesihe Allah’ın oğlu dediler. (Tevbe 30) - Yahudilere göre, Hıristiyanlar Müslümanlara daha yakındır. (Maide 82) Yahudi ve Hıristiyanların ortak yönleri: - Bilginlerini, rahiplerini Rabler edindiler. (Tevbe 31) - Yahudi bilginleri ve Hıristiyan rahipleri halkın mallarını yediler. (Tevbe 34) - Allah’ın oğullarıyız dediler. (Maide 18) - Bile bile hakkı gizlediler. (Âl-i İmran 71) - Allah çocuk edindi diye iftira ettiler. (Bekara 116) - Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler. (Âl-i İmran 70) - Allah’a iftira ettiler. (Âl-i İmran 78) - Yahudi ve Hıristiyanlar, birbirinin dostlarıdır. (Maide 51) - Resulullah dinlerine girmedikçe, Yahudi ve Hıristiyanlar ondan razı olmazlar. (Bekara 120) - Kitaplarındaki bilgileri gizlediler. (Maide15) - Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, Cehennem ateşinde ebedi olarak kalırlar. İşte onlar, halkın en şerlileridir. (Beyyine 6) Bu âyet-i kerimelerden açıkça anlaşılıyor ki, Yahudiler Tevratı değiştirdiler. Hz. Musa’nın dini değişince Allahü teâlâ, İncil ile Hz. İsa’yı gönderdi. Hz. İsa’nın dini de bozulunca, İncil, İnciller haline gelince, Allahü teâlâ, İslamiyet’i göndermiştir. Kâfir oldukları birçok âyet ile bildirilen Ehl-i kitabın da Cennete gideceğini söylemek ne büyük bir dalalettir. |
Kur"anda Yahudilik ve Hıristiyanlık-yeni
Müslümanlar, bütün peygamberlere ve getirdiklerine iman ediyor. Birini inkar hepsini inkar olduğu için tamamına inanmayı imanın şartlarından olduğunu biliyor. Allah, son olarak gönderdiği ve kıyamete kadar geçerli olacak dinin de İSLAM olduğunu, diğerlerinin geçersiz (batıl) olduğunu bildiriyor. Ayrıca bu dinin koruyucusunun bizzat kendisinin olduğunu buyuruyor.
Neticede, bozuk insanlar, istedikleri kadar İslamiyet"e saldırsalar da belki bazı nasibsizleri kandırabilirler ama, dinin aslına zarar veremezler. Şimdi, Kur’anda (merak edenlere için) Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkındaki ayetlerin meallerini sunmak istiyorum; Yahudilerle ilgili âyetlerden bazıları şöyledir: - Tevratı değiştirdiler. (Bekara 79) - Peygamberleri öldürdüler. (Âl-i İmran 183) - Hz. İsa’yı öldüremediler. (Nisa 157) Fesat çıkardılar. Allah’a cimri dediler. (Maide 64) - Hz. Meryem’e iftira ettiler. (Nisa156) - İman edenlere en şiddetli düşmanlık edenler Yahudi ve müşriklerdir. (Maide 82) - Üzeyr Allah’ın oğlu dediler. (Tevbe 30) - Kıskançlık ve maddi çıkar yüzünden Kur’ana inanmadılar. (Bekara 146) - Çoğu iman etmeyecektir. (Bekara 100; Nisa 155) - Allah’ı inkârlarından dolayı lanete uğradılar. (Bekara 88-89) Kur’ana göre Hıristiyanlar: - Meryem oğlu Mesihe, Allah diyenler, kâfir olmuştur. (Maide 72) - Allah üç ilahtan biridir diyenler kâfir olmuştur. (Maide 73) - Meryem oğlu Mesih bir Peygamber, anası da sadık bir kadındır. (Maide 75) - İsa Mesihe Allah’ın oğlu dediler. (Tevbe 30) - Yahudilere göre, Hıristiyanlar Müslümanlara daha yakındır. (Maide 82) Yahudi ve Hıristiyanların ortak yönleri: - Bilginlerini, rahiplerini Rabler edindiler. (Tevbe 31) - Yahudi bilginleri ve Hıristiyan rahipleri halkın mallarını yediler. (Tevbe 34) - Allah’ın oğullarıyız dediler. (Maide 18) - Bile bile hakkı gizlediler. (Âl-i İmran 71) - Allah çocuk edindi diye iftira ettiler. (Bekara 116) - Allah’ın âyetlerini inkâr ettiler. (Âl-i İmran 70) - Allah’a iftira ettiler. (Âl-i İmran 78) - Yahudi ve Hıristiyanlar, birbirinin dostlarıdır. (Maide 51) - Resulullah dinlerine girmedikçe, Yahudi ve Hıristiyanlar ondan razı olmazlar. (Bekara 120) - Kitaplarındaki bilgileri gizlediler. (Maide15) - Ehl-i kitap ve müşriklerden olan inkârcılar, Cehennem ateşinde ebedi olarak kalırlar. İşte onlar, halkın en şerlileridir. (Beyyine 6) Bu âyet-i kerimelerden açıkça anlaşılıyor ki, Yahudiler Tevratı değiştirdiler. Hz. Musa’nın dini değişince Allahü teâlâ, İncil ile Hz. İsa’yı gönderdi. Hz. İsa’nın dini de bozulunca, İncil, İnciller haline gelince, Allahü teâlâ, İslamiyet’i göndermiştir. Kâfir oldukları birçok âyet ile bildirilen Ehl-i kitabın da Cennete gideceğini söylemek ne büyük bir dalalettir. |
Cevap
Sanada hakkimda yazdiklarin icin tesekkür etmek istiyorum. Beni hatirliyorsun, affina siginiyorum ben seni tam hatirlayamadim. Sanirim bir yilin üzerinde buralara ugramadim. Anne oldum, dolayisiyla isime, internete ve bir cok seye ara vermistim. Simdi az da olsa vaktim izin verdikce tekrar bu sayfalari ziyaret ediyorum.
Yazilarim icin iltifatlarina sevindim. Amacim forum adi altinda ziyaret ettigimiz su sayfalara az da olsa hakkini verebilmek. Amacim bilgi alis verisi. Bir coklarinin görüsünü paylasmayabilirim, bilgiyi paylasmayi seviyorum ama. Forumlari gercek hayatin bir parcasi olarak görüyorum, buraya yazan arkadaslar gercek hayatin birer representantlari. Bazen seviye oldukca düssede, ara sira gercekden iyi yazan arkadaslar oluyor, kizilsada bir seyler geri kaliyor. Hepimiz büyüyecegiz, yavas, yavas da olsa seviyeli tartismayi beraberce ögrenecegiz....umud ediyorum. Saygilar |
o.T.
wieso die zahl 144000 die im Himmel, nach euren Vorstellung das Wort himmel, wird es erleben?
wo ist dein Gott?(sei bitte in diesem Punkt ehrlich und antworte korrekt!) was ist Jesus für euch?wo ist er jetzt? was für eine Funktion hat er? wieso nutzt die Watch Tower seine Mitglieder aus?Wieso spendet ihr dieser Organisation Geld? und wieso akzeptiert ihr eine Bibel, welche von dem Gründer der Zeugen Jehovas intepretiert und zusammengefasst worden ist? ist er für euch Gott?wobei seine Aussagen mit Weltuntergang nicht gestimmt haben..! Wieso stirbt die Seele mit dem Tod nach eurem Theorie? Wieso sind eure Kinder Heuchler und hinterhältig, wobei das gibt es in jeder Gesellschaft, aber bei euch extrem viel...ich meine wieso tun sie in den Versammlungen so brav und unschuldig und draussen sind sie entweder drogensüchtig oder kriminell. wieso verhält ihr euch nicht in den Versammlungen oder Kongressen genauso wie ihr euch zu Hause benimmt, sondern spielt Doppeltleben? wieso darf ein Ehepaar nicht selbst entscheiden wenn sie sich trennen möchten?wer gibt dem Ältesten das Recht in deren Geschlechtsleben einzumischen und zu entscheiden ob sie zusammen bleiben müssen oder nicht und wenn sie sich dagegen entscheiden werden sie aus der Versammlung und von der Familie entfernt?wobei sie sich im 2.Fall nicht halten also betrügen sie sich selbst, in dem sie sagen das ist nicht meine Tochter aber immernoch Kontakt haben..? Wieso werden Beiträge vom Staat sei es Steuern entzogen und dem Watch Tower gespendet und noch zusätzlich vom Staat Geld abkassiert? denke ihr interessiert euch nicht für Politik bzw. dürft nicht mal wählen.. fang mal mit der frage bitte was ist Gott? ich danke dir im Voraus ;) schön dass du dich frewillig gemeldet hast.. p.s.: das alles was ich aufgezählt habe sind infos von meiner guten Freundin, die auch Zeugin Jehovas ist..also bitte nicht wiedersprechen gegen die Wahrheit welche manche andere das machen..;) viel erfolg! |
Yazını okuyunca gerçekten ön yargılı,
davranmışım Babur.
Eski tartışmalarınızın etkisi olmalı. Özür dilerim... Selamlar... |
Buda farkli bir yaklasim
Burada eski olanlar bilir, bu konular üzerine uzun zamandir tartisilir burada. Neden frkli dinler ve kitaplar vardir? Senin dedigin gibi son din islam digerlerinin üstünü degildir. Kuranda da gecer asil sebep, makalemin devaminda Kurandan örnekler vererek göstercegim. Diger bir konuda degisik dinlere Kuranin yaklasimi. Yine bu konuyada Kurandan, bilhasse Maide den örnekler vererek farkli bir yaklasim gözler önüne serecegim.
Sorulara her zaman acigim, kavram kargasasina asla. Birazda assagidaki yazilanlara kafa yomanizi öneriyorum: Muhammed Medine"ye ilk geldigi dönemde Yahudileri dost olarak kabul etmistir. Ilerleyen zamanla Islamiyet güç kazandikça Yahudilere taninan haklari ellerinden almis ve onlari sakinilmasi gereken bir topluluk olarak tanitmaya baslamistir. Elbette burada da Allah"in Yahudiler"e bakis açisinin bir anda degisebildigini ve en önemlisi birden Kurana yansidigini görmekteyiz. Oysa Yahudiler sadece Allah"in onlara daha önceden gönderdigi dini devam ettirmek isteyip, ondan ödün vermeyi kabul etmemislerdi. Museviligin bir çok ibadetini kuran da mevcut bulunmakdadir: Kurban, Oruç, Sünnet, Domuz eti yasagi, v.s. Hatta Musevilerin kiblesine kadar Islamiyet Musevilige benzer. Daha da ötesi Maide-48"de Hiristiyan ve Musevileri kastederek; "Ey ümmetler; her birinize bir seriat ve bir yol verdik Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardi. Fakat size verdiginde (yol ve seriatlarda ) sizi denemek için (böyle yapti). Öyleyse iyi islerde birbirinizle yarisin. Hepinizin dönüsü Allah"adir." der Kur-an. Ve Hiristiyanlikla Museviligin de Allah tarafindan kabul edildigini, ümmetler arasi farki görebilmek için böyle yapildigini belirtir. Ancak geçen zamanla birlikte, Islamiyet"in Musevilik üzerindeki baskilarinin artmasiyla Yahudiler baskaldirmislar. Muhammed Yahudilere karsi olan tavrini degistirip, onlarin Tevrat"i tahrip ettiklerini Kur-an kanaliyla ilan etmis ve tüm yahudileri düsman ilan etmistir. Hiristiyanlarla olan iliskiler de bundan nasibini almis, bir müddet iyi giden iliskiler bir müddet sonra Hiristiyanlar aleyhine de bozulmustur. Tüm bu kavga ve çeliskiler Kur-an"a da yansimistir. Ya da Kur-an"dan dolayi bu kavgalar ortaya çikmistir da diyebiliriz. Olaganüstü kitabimiz Kur-an"in Maide suresinden birkaç çeliskili ayet vermek istiyorum, bunu isteyenler acip okuyabilir, bunun gibi kuran i okudugum sirada cok kez yahudilerle ilgili, onlari assagilayan, kötüleyen ayetler okudum, simdi hepsini yazmak istemiyorum, isteyen kurani bir kez okusun, o da yahudilerle ilgili ayetlerin bir tek maide ile kisitli olmadigini görecek: Maide-14 : " " Biz Hiristiyanlariz" diyenlerden de kesin sözlerini almistik ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen ögütlerin veya Kitab"in) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kiyamete kadar aralarina düsmanlik ve kin saldik. Yakinda Allah onlara yaptiklarini haber verecektir." Maide-47 : " Incil"e inananlar, Allah"in onda indirdigi ( hükümler ) ile hükmetsinler. Kim Allah"in indirdigi ile hükmetmezse iste onlar fasiklardir." Maide-48 : " Sana da, daha önceki kitabi dogrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab"i (Kur-an"i) gönderdik. Artik aralarinda Allah"in indirdigi ile hükmet; sana gelen gerçegi birakip da onlarin arzularina uyma. ( Ey ümmetler! ) her birinize bir seriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardi. Fakat size verdiginde (yol ve seriatlarda) sizi denemek için (böyle yapti). Öyleyse iyi islerde birbirinizle yarisin. Hepinizin dönüsü Allah"adir. Artik size, üzerinde ayriliga düstügünüz seyleri(n gerçek tarafini) O haber verecektir." Maide-51 : " Ey iman edenler! Yahudileri ve Hiristiyanlari dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar(birbirinin tarafini tutarlar). Içinizden onlari dost tutanlar, onlardandir. Süphesiz Allah, zalimler topluluguna yol göstermez." Maide 82 : " Insanlar içerisinde iman edenlere düsmanlik bakimindan en siddetli olarak Yahudiler ile sirk kosanlari bulacaksin. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakimindan en yakin olarak da "Biz Hiristiyanlariz" diyenleri bulacaksin. Çünkü onlarin içinde kesisler ve rahipler vardir ve onlar büyüklük taslamazlar." Maide-14"te Hiristiyanlarin arasina kiyamete kadar sürecek kin ve düsmanlik salinir. Maide-47"de ise Hiristiyanlarin Incil"deki hükümlerle hükmetmeleri, aksi halde fasik olacaklari belirtilir. Maide-48 tüm ümmetlerin ayri ayri seriatleri oldugu ve her ümmetin kendi seriati ile hareket edip birbiriyle yarismasini emreder. Maide-51"de ise hem Yahudilerin, hem de Hiristiyanlarin dostlugunu yasaklar. Maide-82"de Yahudiler düsman, Hiristiyanlar ise dost olarak gösterilir. Saygilar |
Kücük bir düzeltme
Selamlar saygi deger arkadasim Roman,
hakkimda güzel görüslerini okudum, sadece bir düzeltmede bulunmak istiyorum. Bu dünya ve kainatin halen daha aciklayamadigim bir yaraticisi oldugunu düsünüyorum, bu senin dilinde Allah, benimkinde farkli bir kelime olabilir. Ben dünyadaki dinlere inanmiyorum, yani ortalikda dolasan kitaplarin saygideger ve iyi düsünür peygamberler tarafindan ortaya atildigini fakat bu kaintin yaratici gücü ile bir alakasi olmadigini savunuyorum. Bir kainatin mükemmelligine bir de ortada dolasan kitaplarin kifayetsizligine bakiyorum. Amaclarina ulasamamis, kendi iclerinde bile konsistenz olamamis, insanlar tarafindan yazilmis ve Allah gönderdi denilen kitaplar. Yaklasimim, nacizane görüsüm bu arkadasim. Saygilar |
deine freudin...
...deine gute freundin...
ist drogensüchtig??? kriminell??? weiss nicht wo gott ist??? zockt den statt ab??? ... und gibt das alles auch noch zu??? LoL ja dann gute nacht! foxxx |
güzel yazdın!
foxxx
|
wem glaubst du?
glaubt keinem der behauptet die wahrheit gefunden zu haben...
...den so jemandem würde man es ansehen ohne das er es zwanghaft versucht euch einzureden. glaubt eher jemandem der auf der suche nach der wahrheit ist und das was er gelernt oder verstanden hat mit euch teilt... wenn nötig auch sein wissen offen revidiert und dann seinen denkfehler zugibt und auf wunsch euch erklaert. bibelforscher foxxx |
Maide suresini okuyanlar sonuna kadar
Okumali bence :o)
Ehli kitabin Cennete girmesine delalet demek cüretini kendilerinde bulabilecekler mi hala merak ediyorum Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah"a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. ( Maide 69 ) Kuran a göre Cennet sadece ve sadece eylemin karsiligidir. Kimliklerin degil.. Hoscakalin |
Dünya nin sonu ne zaman gelecek ? o.T.
ohne Text
|
Dalga gecmek icin yazmadim
yehova nin sahidlerinin Inancina göre bir tarih vardir ve buna inanirlar..
sadece onu bilmek istedim.. Aslinda üc asagi bes yukari biliyorum da tam olarak hatirlamiyorum |
wieso suchen
warum sollte ich auf die suche nach der wahrheit gehen...die wahrheit ist bekannt, sie ist da, war sie schon immer:
entweder man glaubt daran oder nicht! |
4 kitap Haktir
Fakat Orjinal olani..
Tahriflere Ugramis bir kitabin icerigi Kimseyi ilgilendirmez.. Isa dan 400 yil sonra Incillerin Toplatilip yaktirilmasi ve buna karsi cikanlarin Cadi ilan edilip onlarin da yaktirilmasi Ve Paganizm in Tamamiyle Hristiyanliga yamanmasi Isa Ya indirilen Din ile Katolik Roma pagan kilisesinin uydurdugu DIN ayni olamaz ve insanligi enterese etmez.. Bu Gün Hristiyanlik Paganlarin Kutsal Günü Olan SONNTAG bir pagan ayinine gider Ve IRIS in Kucaginda tuttugu HORUS u ISA diye selamlar.. Evet acikli bir Görüntüdür Hristiyanlik adina.. Genessis yazarlarinin sacmaliklarini da Kanitliyor bilim.. Geriye Bir tek Kuran kaliyor ki O: Tevrattir zeburdur incildir !.. |
Kuran in Taklit edilemezligi
Selamlar;
Biliyorum Tartismalara Katilmiyacagim dedim ama yine de dayanamadim :o) Öncelikle belirtilmesi gereken Kuran"ın her çağdan, her türlü insan grubuna hitap eden bir anlatıma sahip olmasıdır. Okuyan kişinin bilgi ve kültür seviyesi ne olursa olsun Kuran herkesin anlayabileceği gibi açık, anlaşılır bir dile sahiptir. Bir ayette Allah Kuran hakkında şöyle bildirir: Andolsun Biz Kuran"ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık... (Kamer Suresi, 22) Kuran"da bu kadar kolay anlaşılır bir üslup olmasına rağmen, hiçbir yönden Kuran"ın taklidi mümkün olmamıştır. Allah"ın Kuran"ın benzersizliğine dikkat çektiği ayetlerden bir kısmı şöyledir: Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur"an)"den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah"tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. (Bakara Suresi, 23) Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah"tan başka çağırabildiklerinizi çağırın." (Yunus Suresi, 38) Kuran"ın mucize kelimesi ile nitelendirilmesinin sebeplerinden biri, yukarıdaki ayetlerde vurgulandığı gibi insan çabası ile bir benzerinin yazılamamasından kaynaklanır. İşte bu imkansızlık ne kadar büyük olursa, mucize de o denli büyüktür. Dolayısıyla Kuran"ın üslubunun yüzyıllardır milyarlarca insan arasından, tek bir kişi tarafından bile taklit edilemez oluşu, mucizevi yönünün ispatlarından biridir. F. F. Arbuthnot, The Construction of the Bible and the Koran (İncil ve Kuran"ın Yapısı) adlı kitabında, Kuran hakkında şu yorumda bulunmuştur: Edebi bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Kuran yarı şiirsel yarı düz yazı olarak yazılmış en saf Arapçaya örnektir. Dilbilimcilerin bazı durumlarda Kuran"da kullanılan belirli kalıp ve ifadelerle uyuşacak kurallar kullandıkları ve Kuran"a eş bir çalışma üretmek için birçok denemede bulunmalarına rağmen, henüz hiçbirinin bu konuda başarılı olmadıkları bildirilmiştir.246 Kuran"ın anlatımında kullanılan kelimeler hem anlam bakımından, hem de üslubun akıcılığı ve etkisi bakımından son derece özeldir. Ancak Kuran"ın Allah"ın emir ve yasaklarını bildirdiği kutsal bir kitap olduğuna iman etmek istemeyenler, çeşitli bahaneler öne sürerek inkara yönelmişlerdir. Allah iman etmeyenlerin Kuran hakkındaki nitelemelerine karşı aşağıdaki ayetlerde şöyle bildirir: Biz ona (peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kuran"dır. (Kuran,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir). (Yasin Suresi, 69-70) Kuran"ın Kafiye Sistemindeki Üstünlük Kuran"ı taklit edilemez yapan unsurlardan bir diğeri de, Kuran"ın edebi yapısından kaynaklanır. Kuran Arapça olmasına rağmen, Arap edebiyatında kullanılan kalıplardan hiçbiriyle benzerlik taşımaz. Kuran"daki kafiye sistemine "seci" denilir ve dilbilimciler Kuran"daki bu kafiye kullanımını da mucize olarak ifade etmektedirler. Ünlü İngiliz bilim adamı Prof. Adel M. A. Abbas, Kuran"ın dilbilim açısından bir mucize olduğunu ispatlamak üzere hazırladığı Science Miracles (Bilimsel Mucizeler) adlı kitabında, Kuran"da kullanılan harfleri, kafiye sistemini grafik ve şemalar aracılığıyla kapsamlı olarak incelemiştir. Bu kitapta Kuran"daki kafiye sistemi ile ilgili oldukça dikkat çekici tespitlerde bulunmuştur. Bilindiği, gibi Kuran"da, 29 sure 1 ya da 1"den fazla sembolik harfle başlar. "Mukatta harfleri" olarak bilinen bu harfler, aynı zamanda başlangıç harfleri olarak da adlandırılırlar. Arapçadaki 29 harften 14 tanesi, mukatta harflerini oluşturur: Ayn, Sin, Kaf, Nun, Ra, Ya, Ta, Ha, Elif, Lam, Mim, He, Sad, Kef. Bu harflerden "Nun" harfinin Ka lem Suresi"ndeki kullanımına bakıldığında, ayetlerin %88.8"inde "Nun" harfi ile kafiye olduğu görülür. Şuara Suresi"nin %84.6"sı, Neml Suresi"nin %90.32"si, Kasas Suresi"nin %92.05"i "Nun" harfi ile kafiyelenmiştir. Kuran"ın tamamı göz önünde bulundurulduğunda ise, %50,08"inde "Nun" harfi ile kafiye yapıldığı görülür. Diğer bir deyişle Kuran"daki ayetlerin yarısından fazlası "Nun" harfi ile biter. Aynı uzunluktaki hiçbir edebi çalışmada, metnin yarısından fazlasında tek ses ile kafiye yapılması mümkün olmamıştır. Bu sadece Arapça için değil, tüm diller için geçerlidir. Kuran"ın kafiye açısından genel incelemesi yapıldığında ise, kafiyelerin yaklaşık %80"inin Elif, Mim, Ya ve Nun harfleri tarafından oluşturulan üç sesten (n, m, a) oluştuğu görülür.247 "Nun" harfinin dışında, ayetlerin %30"u "Mim", "Elif" ya da "Ya" ile kafiyelidir. Ayet numarası Surenin ismi Nun harfi sayısı 2 Bakara 196 3 Al-i İmran 121 7 Araf 193 10 Yunus 98 11 Hud 56 12 Yusuf 93 13 Rad 5 14 İbrahim 6 15 Hicr 81 19 Meryem 5 20 Taha 0 26 Şuara 192 27 Neml 84 28 Kasas 81 29 Ankebut 59 30 Rum 54 31 Lokman 7 32 Secde 27 36 Yasin 71 38 Sad 18 40 Mümin 32 41 Fussilet 30 42 Şura 6 43 Zuhruf 78 44 Duhan 44 45 Casiye 30 46 Ahkaf 26 50 Kaf 0 68 Kalem 42 Yukarıdaki tablo mukata (sembolik) harfleriyle başlayan surelerde, "Nun" harfi ile sona eren ayetlerin dağılımını göstermektedir. Kafiyelerde en çok kullanılan dört ses: Harf Toplam Sesler a a m n Ayet sayısı 949 246 666 3123 4984 Yüzde oranı (%) 15.22 3.94 10.68 50.03 79.92 Yukarıdaki tabloda Kuran"ın kafiye sisteminin %79.92"sini oluşturan 4 harfin orantılı bir şekilde dağılımı görülmektedir. Aşağıdaki surelerde ise bu dört harfle yapılan pek çok kafiyeden yalnızca birkaç örnek yer alıyor: Ayet numarası Müminun Suresi 1 Kad efleha elmu"minun 2 Elleziyne hum fi salatihim haşiun 3 Ve elleziyne hum an ellağvi muğridun 4 Ve elleziyne hum lizzekati failun 5 Ve elleziyne hum lifuricihim hafizun 6 ... ev ma meleket eymanuhum fe innehum gayru melumiyn 7 ... fe ulaike hum eladun 8 Ve elleziyne hum liemanetihim ve ahdihim raun 9 Ve elleziyne hum ala salatihim yuhafizun 10 Ulaike hum elvarisun 11 ... hum fiha halidun 12 Ve lekad halakna elinsane min sulaletin min tiyn 13 Sümme cealnahu nutfeten fi kararin mekiyn 14 ... fe tebareke allahu ehsenu elhalikiyn 15 Sümme innekum beade zalike lemeyyitun 16 Sümme innekum yevme elkıyameti tubasun 17 ... ve ma kunna an elhalki gafiliyn Ayet numarası Nahl Suresi 1 ... ve teala amma yuşrikun 2 ... ennehu la ilahe illa ena fettakun 3 ... teala amma yuşrikun 4 ... fe iza huve hasiymun mubiyn 5 ... ve menafiu ve minha te"kulun 6 Ve lekum fiha cemalun hıyne turiyhune ve hiyne tesrehun Ayet numarası Enam Suresi 1 ... Sümme elleziyne keferu birabbihim yeadilun 2 ... sümme entum temterun 3 ... ve yealemu ma teksibun 4 ... illa kanu anha muaridiyn 5 ... fe sevfe ye"tiyhim enbau makanu bihi yestehziun 6 ... ve enşe"na min beadihim karnen aheriyn 7 ... in haza illa sihrun mubiyn 8 ... sümme leyunzarun 9 ... ve lelebesna aleyhim ma yelbisun 10 ... ma kanu bihi yestehziun Ayet numarası Rum Suresi 6 ... ve lakinne eksere ennasi la yealemun 7 ... ve hum an elahiretihum gafilun 8 ... ve inne kesiyren min ennasi bilikai rabbihim lekafiriyn 9 ... ve lakin kanu enfusehum yezlimun 10 ... en kezzebu biayatillahi ve kanu biha yestehziun 11 ... sümme ileyhi turceun 12 ... yublisu elmucrimun 13 ... ve kanu bişürekaihim kafiriyn 14 Ve yevme tekumu essaatu yevmeizin yeteferrekun 15 ... fe hum fi revdatin yuhberun Ayet numarası Yunus Suresi 26 ... ulaike ashabu elcenneti hum fiha halidun 27 .. ulaike ashabu ennari hum fiha halidun 28 ... ve kale şürekauhum ma kuntum iyyana teabudun 29 ... in kunna an ibadetikum legafiliyn 30 ... ve dalle anhum ma kanu yefterun 31 ... fe kul e fe la tettekun 32 ... fe enna tusrafun 33 ... ennehum la yu"minun 34 ... fe enna tu"fekun Ayet numarası Ankebut Suresi 6 ... inne allahe leganiyyun an elalemiyn 7 ... ve leyecziyennehum ehsene ellezi kanu yeamelun 8 ... feunebbiukum bima kuntum teamelun 9 ... lenudhilennehum fi essalihiyn 10 ... ev leyse allahu biealeme bima fi essuduri elalemiyn 11 ... ve yealemenne elmünafikiyn 12 ... innehum lekazibiyn 13 ... ve leyuselunne yevme elkıyameti amma kanu yefterun 14 ... feeheze hum ettufanu ve hum zalimun Ayet numarası Neml Suresi 12 ... innehum kanu kavmen fasikiyn 13 ... haza sihrun mubiyn 14 ... fe unzur keyfe kane akibetu elmufsidiyn 15 ... min ibadihi elmu"miniyn 16 ... inne haza lehuve elfadlu elmubiyn 17 ... fe hum yuzeun 18 ... suleymanu ve cunuduhu ve hum la yeşurun 19 ... ve edhilni birahmetike fi ibadike essalihiyn Ayet numarası Nisa Suresi 23 ... inne allahe kane gafuren rahiymen 24 ... inne allahe kane aliymen hakiymen 25 ... ve allahu gafurun rahiymun 26 ... ve allahu aliymun hakiymun 27 ... en temiylu meylen aziymen Ayet numarası Maide Suresi 22 ... fe inyehrucu minha fe inna dahilun 23 ... fe tevekkelu in kuntum mu"miniyn 24 ... inna hahuna kaidun 25 ... fe ufruk beynena ve beyne elkavmi elfasikiyn 26 ... fe la te"se ala elkavmi elfasikiyn 27 ... kale innema yetekabbelu allahu min elmuttakiyn 28 ... inni ehafu allahe rabbe elalemiyn 29 ... ve zalike cezau ezzalimiyn 30 ... fe katalehu fe esbaha min elhasiriyn 31 ... fe esbaha min elnadimiyn Ayet numarası Araf Suresi 2 ... ve zikra lilmu"miniyn 3 ... kaliylen ma tezekkerun 4 ... fe caeha be"suna beyaten ev hum kailun 5 ... iz caehum be"suna illa en kalu inna kunna zalimiyn 6 ... ve leneselenne elmurseliyn 7 ... ve ma kunna gaibiyn 8 ... fe ulaike hum elmuflihun 9 ... bima kanu biayatina yezlimun 10 ... kaliylen ma teşkurun 11 ... lem yekun min essacidiyn Ayet numarası Tevbe Suresi 7 ... inne allahe yuhibbu elmuttakiyn 8 ... ve ekserehum fasikun 9 ... innehum sae ma kanu yeamelun 10 ... ve ulaike hum elmuatedun 11 ... ve nufassilu elayati likavmin yealemun 12 ... leallehum yentehun 13 ... ehakku en tehşevhu in kuntum mu"minyn 14 ... ve yeşfi sudure kavmin mu"miniyn Ayet numarası Bakara Suresi 62 ... ve la havfun aleyhim ve la hum yehzanun 63 ... ve uzkuru ma fihi leallekum tettakun 64 ... lekuntum min elhasiriyn 65 ... fe kulna lehum kunu kiredeten hasiiyn 66 ... ve mev"izeten lilmuttakiyn 67 ... euzu billahi en ekune min elcahiliyn 68 ... fe amelu ma tu"merun 69 ... bakaratun safrau fakiun levnuha tesurru ennnaziriyn Ayet numarası Al-i İmran Suresi 130 ... ve ettaku allahe leallekum tuflihun 131 Ve ettaku ennare elleti uiddet lilkafiriyn 132 ... leallekum turhemun 133 ... uiddet lilmuttakiyn 134 ... ve allahu yuhibbu elmuhsiniyn 135 ... ve lem yusirru ala ma fealu ve hum yealemun 136 ... ve niame ecru elamiliyn 137 ... fenzuru keyfe kane akibetu elmukezzibiyn 138 ... ve mev"izetun lilmuttakiyn 139 ... ve entum elealevne in kuntum mu"miniyn 140 ... ve allahu la yuhibbu ezzalimiyn Ayet numarası Enbiya Suresi 5 ... felye"tina biayetin kema ursile elevveliyn 6 ... e fe hum yu"minun 7 ... in kuntum la tealemun 8 ... ve ma kanu halidiyn 9 ... ve ehlekna elmusrifiyn 10 ... e fe la teakilun 11 ... ve enşe"na beadeha kavmen aheriyn 12 ... hum minha yerkudun Ayet numarası Nur Suresi 47 ... ve ma ulaike bilmu"miniyn 48 ... feriykun minhum muaridun 49 Ve in yekun elhakku ye"tu ileyhi muziniyn 50 ... bel ulaike hum ezzalimiyn 51 ... ve ulaike hum elmuflihun 52 ... ve ulaike hum elfaizun 53 ... inne allahe habiyrun bima teamelun 54 ... ve ma ala resuli illa elbelagu elmubiyn 55 ... fe ulaike hum elfasikun Ayet numarası Hicr Suresi 6 ... ve ma yeste"hirun 7 ... in kunte min essadikiyn 8 ... ve ma kanu izen munzariyn 9 ... ve inna lehu lehafizun 10 Ve lekad erselna min kablike fi şiyai elevveliyn 11 ... kanu bihi yestehziun 12 Kezalike neslukuhu fi kulubi elmucrimiyn 13 ... kad halet sunnetu evveliyn 14 ... fihi yearucun 15 ... nahnu kavmun meshurun İki yüz-üç yüz satırlık bir şiirde, kafiyenin iki üç sesle oluşturulması bu esere başyapıt denecek kadar önemli bir özellik kazandırabilir. Ancak Kuran"ın uzunluğu, içerdiği bilgiler ve hikmetli anlatım göz önünde bulundurulduğunda, bu tür bir kafiye kullanım şeklinin ne denli olağanüstü bir durum olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Çünkü Kuran insanlara rehber olan imani bir kitap olarak, tüm edebi üstünlüklerinin, sosyal ve psikolojik konularının yanı sıra, fiziki bilimlerle ilgili birçok konuyu da içerir. Dolayısıyla böylesine çeşitli ve ilmi konuları içeren Kuran"da, bu kadar az sesle kafiye sağlanması insan çabasıyla gerçekleştirilemeyecek bir durumdur. Bu bakımdan Arap dili uzmanları Kuran"ı "kesinlikle taklit edilemez" olarak tanımlamaktadırlar. |
Peren hanim haklidir.cahilce inanmiyalim
AYDINLARIN KURAN HAKKINDAKİ YORUMLARINDAN BAZILARI
Kuran"ın Edebi Mükemmelliği ve Taklit Edilemezliği Hakkındaki Yorumlardan Bazıları Mekkeliler hala ondan mucize istiyorlardı ve Hz. Muhammed (sav), dikkate değer bir cesaretle ve kendinden eminlikle misyonunun teyidi olarak Kuran"ın kendisine başvurdu. Tüm Araplar gibi onlar da lisan ve konuşma sanatında uzmandılar. Eğer Kuran onun kendi yazması olsaydı, diğer kişiler onunla rekabet edebilirdi. Bırakalım onun gibi on ayet yazsınlar. Eğer yazamazlarsa (ki kesinlikle yazamazlar) o zaman Kuran"ı açık bir mucize olarak kabul etsinler. (Oxford Üniversitesi"nden ünlü Arap dili uzmanlarından Hamilton Gibb)248 Edebi bir dev yapıt olarak Kuran tek başına durmaktadır; Arap edebiyatının eşsiz bir ürünüdür, kendi deyimiyle selefi ve halefi yoktur. Tüm çağların Müslümanları yalnızca içeriğinin değil, üslubunun da taklit edilemeyeceği konusunda birleşmişlerdir… (Arap dili uzmanı Hamilton Gibb)249 Kuran"ın Arap edebiyatının gelişimi üzerindeki etkisi ölçülemez ve bu etki pek çok yönde olmuştur. İçerdiği fikirler, dili, kafiyesi sonraki tüm edebi eserlere az ya da çok nüfuz etmiştir. Belirli dil özellikleri ne bir sonraki yüzyıl nesrinde ne de daha sonraki nesir yazılarında taklit edilemedi, fakat en azından kısmen Kuran"ın Arap diline getirdiği esneklik nedeniyle mevcut durum hızlı bir şekilde gelişebildi ve imparatorluk yönetiminin ve gelişen toplumun yeni ihtiyaçlarına göre bir hal aldı. (Arap dili uzmanı Hamilton Gibb)250 Misyonunun gerçekliğinin bir kanıtı olarak ne zaman Hz. Muhammed (sav)"ten bir mucize istense, O, Kuran"ın İlahi kaynağının bir kanıtı olarak Kuran ifadelerini ve kıyaslanamaz üstünlüğünü kullanmıştır. Aslında Müslüman olmayan kişiler için bile hiçbir şey onun anlaşılır bir bütünlüğe ve kavrayıcı bir tokluğa sahip dilinden daha harika değildir... Gösterişli ahenklerle dolu seslerin bolluğu ve olağanüstü ritimler, en düşmanca ve kuşkuyla yaklaşan kişilerin değişmesinde önemli olmuştur.251 (Paul Casanova"nın "L"Enseignement de I"Arabe au College de France" (Fransız Kolejinde Arap Eğitimi) adlı makalesinden) Kuran Cebrail tarafından Hz. Muhammed (sav)"e dikte ettirilmiş, kelimesi kelimesine Allah"ın bir vahyidir. Kendisi ve Allah"ın peygamberi Hz. Muhammed (sav)"in doğruluğunu teyit eden bir mucizedir. Mucizevi niteliği kısmen tarzında yatar -o kadar mükemmel ve yücedir ki hiçbir insan ve cin en kısa suresiyle kıyaslanabilecek tek bir sure yazamaz- kısmen de öğretisinin içeriğinde, gelecek hakkındaki bilgilerinde ve Hz. Muhammed (sav)"in asla kendi kendine elde edemeyeceği bilgilerin olağanüstü derecede doğruluğunda yatar.252 (Harry Gaylord Dorman"ın Towards Understanding Islam (İslam"ı Anlamaya Doğru) adlı kitabından) Arapça Kuran"a aşina olan herkes bu dini kitabın güzelliğini övmede hemfikirdir; biçimindeki ihtişam o kadar üstündür ki, herhangi bir Avrupa lisanına tercüme edildiğinde gerektiği gibi takdir edilemeyebilir.253 (Edward Montet, Traduction Francaise du Coran (Kuran"ın Fransızca Tercümesi) adlı kitabından) Orijinal Arapçası ile Kuran insanı harekete geçiren bir güzelliğe ve cazibeye sahiptir. Özlü ve üstün stili, genellikle kafiyeli olan, birden çok anlamlar içeren kısa cümleleri, kelime kelime tercümesinde ifade edilmesi son derece zor olan anlamlı bir etkiye ve patlayıcı bir enerjiye sahiptir.254 (John Naish"in The Wisdom of the Qur"an (Kuran"ın Hikmeti) adlı kitabından) Kuran evrensel olarak, Arapların en asil ve kibarı olan Kureyş lehçesinde, en güzel ve saf bir dille yazılmıştır… Kuran"ın stili güzel ve akıcıdır… ve birçok yerde özellikle de Allah"ın haşmeti ve nitelikleri tarif edildiği zamanlar yüce ve görkemlidir… O kadar başarılıdır ve dinleyicileri o kadar hayrete düşürür ki, bazı muhalifleri bunun bir büyücülük ve sihir etkisi olduğunu düşünmüşlerdir.255 (George Sale"in, The Koran: The Preliminary Discourse (Kuran: İlk Vaaz) adlı kitabından) Gerçekliğin, hikmetin ve üslup sadeliğinin mucizesi...256 (Aziz Bosworth Smith"in Mohammed and Mohammadanism (Hz. Muhammed ve Muhammedçilik) adlı kitabından) Kuran seçkin güzellikte bir kafiyeye ve kulağı büyüleyen bir ahenge sahiptir. Pek çok Hıristiyan Arap, Kuran"ın stilinden hayranlıkla bahseder ve pek çok Arapça uzmanı onun mükemmelliğini kabul eder... Gerçekte, hem şiir hem nesirde engin ve verimli olan Arap edebiyatı içinde onunla kıyaslanacak hiçbir şey yoktur.257 (Alfred Guillaume"ın Islam (İslamiyet) adlı kitabından) Kuran"ın İlahi Bir Kitap Olması ve İnsanlar Üzerindeki Etkisi Hakkındaki Yorumlardan Bazıları Bütün olarak Kuran"da en zeki insanlar, en büyük filozoflar ve en yetenekli politikacılardan alınabilecek bir akıl koleksiyonu buluruz. Ama Kuran"ın ilahi kaynaklı olduğunun başka bir kanıtı daha bulunmaktadır; vahyedildiği günden bugüne kadar çağlar boyunca bozulmadan korunmuş olması... Müslüman dünya tarafından tekrar tekrar okunan bu kitap, iman eden kişide hiçbir bıkkınlık meydana getirmez, aksine tekrarları yoluyla her gün daha da çok sevilir. Onu dinleyen ya da okuyan kişide derin bir huşu ve saygı hissi uyandırır... Dolayısıyla, İslam"ın büyük ve hızlı bir şekilde yayılmasını sağlayan, her şeyden öte, bu kitabın Allah"ın kitabı olmasıdır...258 (Laura Veccia Vaglieri"ın Apologie de I"Islamisme (İslamiyet Adına Bir Açıklama) adlı kitabından) Kuran çok sayıda mükemmel ahlaki tavsiyeler içerir ve içeriği küçük bağlantısız parçalardan oluşur, öyle ki tüm insanların onaylaması gereken özdeyişler bulmadan tek bir sayfasını bile geçemeyiz. Kuran"ın bölümler halindeki bu yapısı hayattaki herhangi bir olayda sıradan insanlara uygun olan, kendi içinde bir bütün olan metinler, özdeyişler ve kurallar meydana getirir.259 (John William Draper"ın A History of the Intellectual Development of Europe (Avrupa"nın Entelektüel Tarihinin Gelişimi) adlı kitabından) [Allah"ın] Güç, bilgi ve evrensel İlahi takdir ve birliği (göklerin ve yerin sahibi tek bir Allah"a olan inanç ve güven) niteliklerine atfen Kuran"da geçen İlahi doğa anlayışı, ayrıca yüksek ve derin ahlaki azim, öğüt verici akli konuların Kuran"da yer alması ve güçlü milletler ve büyük imparatorlukların kurulacağını ispatlayan bölümler bulunması sebepleriyle Kuran"ın en üst derecede övgüye layık olduğu da kabul edilmelidir.260 (Aziz J. M. Rodwell’in Arapça’dan tercüme İngilizce Kuran mealinin önsözünden) … Edebi bir ürün olarak onun değeri bazı subjektif ve estetik zevklerin ön yargıları ile ölçülmemelidir, ancak Hz. Muhammed (sav)"in çağdaşları ve hemşehrilerinde oluşturduğu etki göz önünde bulundurulmalıdır. Şimdiye kadar düşman olan elementleri tek bir vücutta birleştirmenin yanı sıra, eğer dinleyenlerin kalbine bu kadar güçlü ve ikna edici sesleniyorsa, şimdiye kadar Arapların zihniyetinin ötesinde olan fikirleri canlandırıyorsa belagatı mükemmeldir, çünkü kabilelerden medeni bir ulus kurmuştur...261 (Dr. Steingass"ın, T. P. Hughes"un Dictionary of Islam (İslam Sözlüğü) adlı kitabında yer alan bir sözü) … Arapça Kuran"ın yüce belagatını zayıf da olsa yansıtacak bir şeyler üretme girişimim, mesajın kendisinin yanı sıra, kompleks ve zengin kafiyeleriyle çeşitlenmiş insanlığın en büyük edebi başyapıtı olan Kuran"ın karşısında sönük kaldı... Müslüman Pickthall"ın Kutsal Kitabı tarif ederken kullandığı tabirle bu "taklit edilemez ahenk" daha önceki tercümanlar tarafından neredeyse tümüyle göz ardı edilmiştir; bu yüzden muhteşem şekilde süslenmiş orijinaliyle kıyaslandığında (meallerin) donuk ve düz seslere sahip olması şaşırtıcı değildir.262 (Arthur J. Arberry"nin The Koran Interpreted (Açıklamalı Kuran) adlı kitabından) Modern bilginin ışığında Kuran tamamen objektif olarak incelendiğinde, pek çok kereler belirtildiği gibi ikisi arasındaki uzlaşma fark edilir. Hz. Muhammed (sav)"in zamanındaki bir kişinin o günün bilgisiyle böyle ifadelerin sahibi bir yazar olması düşünülemez. Bu tür düşünceler Kuran"ın eşsizliğini gösteriyor ve tarafsız bilim adamını, materyalist sebeplere dayanan bir açıklama getirmedeki yetersizliğini kabul etmeye zorluyor. (Dr. Maurice Bucaille, Paris Üniversitesi, Cerrahi Klinik Başkanı)263 … Kuran, başlangıç noktası olarak değişmeyen yerini muhafaza etmiştir… Herkesin anlayabileceği özlü bir anlatıma sahip olan bu din, insanların vicdanını harekete geçirmeye yönelik üstün bir güce de sahiptir.264 (Ünlü Fransız aydınlardan Edward Montet) … Hem korunmuş olması hem de özü itibariyle tamamiyle eşsiz bir kitap var… hiç kimsenin ciddi bir şüphe ortaya atmayı başaramadığı gerçek bir otorite.265 (Aziz Bosworth Smith"in Mohammed and Mohammadanism (Hz. Muhammed ve Muhammedçilik) adlı kitabından) … Kuran, vicdan özgürlüğünü açık bir şekilde destekler.266(James Michener"ınn "Islam: The Misunderstood Religion" (İslamiyet: Yanlış Anlaşılan Din) adlı makalesinden) Adalet anlayışı, İslam"ın harikulade ülkülerinden biridir, çünkü Kuran"ı okuduğumda hayatın bu dinamik prensiplerini görüyorum; bunlar mistik değiller, aksine tüm dünyaya uyan, hayatın günlük seyrine uygun pratik ahlak sistemini görüyorum.267(Speeches and Writings of Sarojini Naidu (Sarojini Naidu"nun Konuşma ve Yazıları) adlı kitapta yer alan "The Ideals of Islam" (İslamiyetin İdealleri) konulu bir konferanstan) Kuran"ı bir kaynak, bilimlerin başı olarak bulmak bizi şaşırtmamalı. Kuran"da gökler ve yerle, insan hayatıyla, ticaret ve çeşitli işlerle ilgili her konudan söz edilmektedir ve bu da kutsal kitabın bölümlerindeki tefsirleri oluşturan tek bir konuyla ya da bir konunun tek bir yönüyle ilgili metinleri meydana getirmektedir. Kuran bu şekilde Müslüman dünyasındaki tüm bilim dallarındaki muhteşem gelişmelerin temel sebebidir... Bu sadece Arapları etkilemekle kalmamış aynı zamanda Yahudi felsefecilerin metafizik ve dini konulara Arap metotlarıyla yaklaşmalarına neden olmuştur. Son olarak, Hıristiyan skolastisizminin Arap din felsefesi ile ne şekilde harmanlandığı hakkında daha fazla tartışmaya gerek yoktur. İslami sınırlar içerisinde uyanan manevi hareket, sadece dini tahminlerle sınırlı değildir. Yunanlıların felsefi, matematiksel, astronomik ve tıbbi yazılı eserleriyle olan tanışıklık bu çalışmaların devamlılığına yol açmıştır. Hz. Muhammed (sav) açıklayıcı vahiylerle Allah"ın mucizelerinin bir parçası olarak insanın hizmetine verdiği, dolayısıyla tapınılmaması gereken gök cisimlerinin hareketlerine defalarca dikkat çekmiştir. Tüm ırklardan Müslümanların astronomi ilmi üzerinde nasıl başarıyla çalıştıkları onların yüzyıllarca bu ilmin başlıca destekçisi olmalarından anlaşılmaktadır. Şimdi bile pek çok Arapça yıldız ismi ve teknik terim kullanımdadır. Avrupa"da Ortaçağ astronomları Arapların öğrencileri olmuştur. Aynı şekilde Kuran tıbbi çalışmalara da güç vermiş, genel olarak doğa üzerinde düşünmeyi ve çalışmayı tavsiye etmiştir.268 (Prof. Hartwig Hirschfeld"ın New Researches into the Composition and Exegesis of the Qur"an (Kuran"ın Yapısı ve Tefsiri Üzerine Yapılan Yeni Araştırmalar) adlı kitabından) Kuran genel kabulle dünyanın büyük İlahi kitapları arasında önemli bir yer tutar. Çağ açan çalışmaların en yenileri edebiyat sınıfına ait olsa da, bunların hemen hiçbiri büyük insan kitleleri üzerinde böyle muhteşem bir etki bırakmamıştır. Kuran insan düşüncesinde yeni bir evre ve taze bir özyapı meydana getirmiştir. Önce Arap Yarımadası"nın birbirinden farklı çok sayıdaki çöl kabilesini kahramanlar milletine dönüştürmüş, daha sonra da bugün Avrupa ve Doğu"nun en büyük güçlerden biri olarak dikkate alınması gereken Hz. Muhammed (sav) döneminin çok geniş politik-dini organizasyonlarını oluşturmaya devam etmiştir.269 (Aziz J. M. Rodwell’in Arapça’dan tercüme İngilizce Kuran mealine, G. Margoliouth tarafından yazılan giriş bölümünden) … elimize her aldığımızda… kısa bir süre içinde bizi cezbeden, hayretler içinde bırakan ve en sonunda önünde eğilecek kadar hayran bırakan bir eserdir… Kuran"ın üslubu, içeriği ve amacına uygun olarak çok kuvvetli, yüce ve muhteşemdir… bu kitap tüm çağlar boyunca en etkili kitap olarak kalacaktır.270 (Goethe"nin T. P. Hughes"un Dictionary of Islam (İslam Sözlüğü) adlı kitabında yer alan bir sözü) Bilim Adamlarının Kuran Hakkındaki Yorumlarından Bazıları … (Kuran"da) çok fazla doğru var ve tıpkı Dr. Moore gibi ben de bu açıklamaları yaptıranın İlahi bir ilham olduğu konusuna inanmakta kesinlikle zorlanmıyorum. (Prof. T. V. N Persaud, Manitoba Üniversitesi"nde anatomi, pediatri ve çocuk sağlığı, obstetrik, jinekoloji alanlarında profesör)271 … Bence genetik ve din arasında hiçbir çatışma yok, bilakis din, bazı geleneksel bilimsel yaklaşımlara vahiy ekleyerek bilimi yönlendirebilir ki bunlar da Kuran"da var olan sözlerdir, asırlar sonra geçerli olduğu gösterilmiştir ve Kuran"daki bu bilgi desteği Allah"tandır. (Prof. Joe Leigh Simpson, obstetrik, jinekoloji, moleküler ve insan genetiği alanlarında profesör)272 Bir bilim adamı olarak, sadece kesin olarak gördüğüm şeylerle ilgilenebilirim. Embriyoloji ve gelişimsel biyolojiyi anlayabiliyorum. Kuran"dan bana tercüme edilen kelimeleri de anlayabiliyorum. Daha önce vermiş olduğum örnekte olduğu gibi eğer kendimi o çağa götürebilseydim, bugün bildiklerimle ve tanımlayabildiklerimle, o zaman tarif edilmiş olan şeyleri tanımlayamazdım… Öyleyse (Kuran"da) yazılan herşeyde İlahi müdahalenin olduğu düşüncesi ile hiçbir çelişki göremiyorum. (Prof. E. Marshall Johnson, Thomas Jefferson Üniversitesi"nde anatomi ve gelişimsel biyoloji profesörü)273 Bazı ayetler (Kuran ayeti), hücre karışımından organların yaratılışına kadar insan gelişiminin son derece kapsamlı tanımını yapar. Aşamaları, terminolojisi ve açıklaması ile insan gelişiminin böylesine açık ve eksiksiz kaydı daha önce var olmamıştı. Hepsinde olmasa bile çoğu durumda bu açıklama, geleneksel bilim literatüründe kayıtlı olan insan embriyosu ve insan cenini gelişiminin pek çok aşamasını yüzyıllar öncesinden bildirmektedir. (Gerald C. Goeringer, Georgetown Üniversitesi"nde tıbbi embriyoloji dalında doçent)274 İnsanın gelişimi hakkında Kuran"daki ifadelerin açıklanmasında yardımcı olmak benim için çok büyük bir zevk. Ben kesin olarak söylüyorum ki bu ifadeleri Hz. Muhammed (sav)"e Allah vermiştir, çünkü bu bilginin çoğu pek çok yüzyıl sonrasına kadar keşfedilmedi. Bu bana şunu kanıtlıyor ki, Hz. Muhammed (sav) Allah"ın elçisidir. (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü, seçkin bir embriyolog ve pek çok tıp ders kitabının yazarı)275 ... İnsan embriyosunun geçirdiği evreler kompleks olduğundan -ki bunu gelişim sırasındaki sürekli değişim sürecine borçludur- Kuran ve sünnetteki deyimler kullanılarak yeni bir sınıflama sistemi önerilmiştir. Önerilen sistem basittir, çok kapsamlıdır ve günümüzdeki embriyolojik bilgiyle tam uyum halindedir. (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü)276 Son dört yıldır Kuran ve hadislerle ilgili yapılan yoğun çalışmalar sonucunda, insan embriyosunu bölümlere ayıran yeni bir sistem ortaya çıkmıştır ki, bu MS 7. yüzyılda kaydedildiği için çok şaşırtıcıdır... Kuran"daki açıklamalar MS 7. yüzyıldaki bilimsel bilgiye dayalı olamazlar... (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü)277 (Hz. Muhammed’in) evrenin ortak kökeni gibi konuları bilmesinin imkansız olduğunu düşünüyorum, çünkü bilim adamları bunu son derece komplike ve gelişmiş teknolojik metotlar kullanarak son birkaç yıl içinde bulabilmişlerdir… 1400 yıl önce nükleer fizik hakkında hiçbirşey bilmeyen bir kişi, örneğin; yeryüzünün ve gökyüzünün aynı kaynaktan geldiğini veya burada tartıştığımız diğer soruların cevaplarını kendi bulamaz. (Prof. Alfred Kroner, Almanya, Mainz Üniversitesi jeobilim profesörü, dünyanın en ünlü jeologlarından)278 Tüm bunları birleştirirseniz ve Kuran"da dünya hakkındaki konular ile dünyanın oluşumu ve genel olarak bilim ile ilgili tüm bu ifadeleri birleştirirseniz, pek çok şekilde burada açıklanmış ifadelerin kesinlikle doğru olduğunu ve şimdi bunların bilimsel metotlar ile teyit edildiğini… söyleyebilirsiniz. Kuran"da geçen ifadelerin pek çoğu o zaman için henüz kanıtlanmamıştı, fakat modern bilimsel metotlar şimdi Hz. Muhammed (sav)"in 1400 sene önce söylemiş olduklarını kanıtlayan bir pozisyonda. (Prof. Alfred Kroner, Almanya, Mainz Üniversitesi jeobilim profesörü)279 Kuran"da doğru astronomik gerçekleri bulduğum için çok fazla etkilendiğimi söyleyebilirim ve bizim gibi evrenin en ufak parçasını dahi inceleyen modern astronomlar için özellikle. En küçük parçayı dahi anlamak için çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz. Çünkü teleskoplar kullanarak tüm evreni düşünmeden sadece gökyüzünün en küçük kısımlarını görebiliyoruz. Öyleyse Kuran okuyarak ve soruları Kuran"dan cevaplayarak evren araştırmalarım için gelecekteki yolumu bulabileceğimi düşünüyorum. (Prof. Yushidi Kusan, Japonya, Tokyo Rasathanesi Direktörü)280 Kesinlikle gördüğümüz şeyin harikulade olduğunu (belirtmek) isterim. İster bilimsel açıklamayı kabul etsin ister etmesin, gördüğümüz bu yazıları değerlendirmek için bizim sıradan bir insan tecrübesiyle anlayacağımızın çok daha ötesinde bir şey olmalı. (Prof. Armstrong, NASA"da görevli astronomi profesörü)281 Böyle bir bilginin o zaman yani 1400 sene önce var olduğunu hayal etmek son derece güç. Belki bazı şeyler basit birer fikir olabilirdi, ama bunları çok detaylı bir şekilde anlatabilmek son derece zor. Öylese bu kesinlikle insan bilgisi değil. Normal bir insan bu olguyu bu kadar detay ile açıklayamaz. Öyleyse bilgi doğaüstü bir kaynaktan gelmiş olmalı diye düşünüyorum.(Prof. Dorja Rao, Suudi Arabistan, Jeddah, Kral Abdulaziz Üniversitesi"nde deniz jeolojisi profesörü)282 … Ben inanıyorum ki Kuran"da 1400 sene önce ifade edilmiş olan herşey doğrudur ve bilimsel yollar ile kanıtlanabilir… Bu, tüm bilimleri bilen Allah"ın ilhamıdır. Böylece, şunu söylemenin vakti gelmiştir, "Allah"tan başka İlah yoktur ve Hz. Muhammed (sav) O"nun elçisidir". (Prof. Tejatat Tejasen, Tayland, Chiang Mai Üniversitesi embriyoloji ve anatomi departmanının başkanı)283 Kuran birkaç yüzyıl evvel gelmiştir ve ne keşfettiysek teyit etmiştir. Bu demektir ki Kuran, Allah"ın sözüdür. (Prof. Joly Sumson, jinekoloji ve obstetrik profesörü)284 Bu kitap (Kuran)geçmişten, yakın zamandan ve gelecekten bahsediyor. Hz. Muhammed (sav)"in döneminde insanların kültürel seviyesini bilemiyorum ve bilimsel düzeylerini de bilemiyorum. Eğer bu geçmiş dönemde bildiğimiz düşük bilim düzeyi ise ve teknoloji yok ise, hiç şüphe yok ki, bugünlerde Kuran"da ne okuyorsak hepsi Allah"ın ışığıdır. Bunu Hz. Muhammed (sav)"e ilham etmiştir. Böylesine mükemmel bir bilgi olabilir mi diye Ortadoğu"daki medeniyetin başlangıç tarihi hakkında bir araştırma yaptım. Bu Allah"ın Hz. Muhammed (sav)"i gönderdiği inancını daha da güçlendirdi. Ona engin biliminden yakın zamanda keşfettiğimiz küçük bir parça gönderdi. Jeoloji alanında Kuran"la bilimin sürekli bir diyaloğu olmasını umuyoruz. (Prof. Palmar, Amerika"da jeoloji alanındaki önemli bilim adamlarından biri)285 Kuran"da dağların yeryüzünü sabitleme fonksiyonu hakkında yapılan bir sohbette: İnanıyorum ki bu (Kuran bilgisi) çok çok ilginç ve neredeyse imkansız. Kesinlikle inanıyorum ki ne söylüyorsanız haklısınız, bundan dolayı bu kitabın (Kuran"ın) duyurusu çok değerli, size katılıyorum. (Prof. Syawda, Japonya"da ve dünyaca ünlü okyanus jeolojisi alanındaki Japon bilim adamı)286 Kuran Hakkinda Söylenmİş Dİğer Sözlerden Seçmeler Herşey son derece mantıklı geldi. İşte bu Kuran"ın güzelliği, sizden tepki vermenizi ve akletmenizi bekler... Kuran"ı daha fazla okuduğumda, duadan, iyilikten ve yardımdan bahsediyordu. O zamanlar daha Müslüman olmamıştım, ama benim için tek cevabın Kuran olduğunu ve Kuran"ı Allah"ın göndermiş olduğunu anladım.(Yusuf İslam [Cat Stevens], eski İngiliz pop starı)287 "Allah"a teslim olmuş kişi" anlamında bir "Müslüman" olduğumu umuyor olmama rağmen, alışıldık anlamıyla bir Müslüman değilim. İnanıyorum ki benim ve diğer Batılıların Kuran ve diğer İslami düşünceyi yansıtan kaynaklarda iyice işlenmiş ve daha öğrenmemiz gereken çok büyük İlahi gerçekler vardır. Ayrıca, İslam kesinlikle geleceğin tek dininin temel çatısını oluşturacak en kuvvetli adaydır. (Islam and Christianity Today (Günümüzde İslam ve Hıristiyanlık) adlı kitaptan)288 Benim, dinimi değiştirerek İslamiyet"i seçmemin en önemli etkenlerinden biri Kuran"dı.Ben, İslam dinini seçmeden önce Batılı bir entelektüelin eleştirel ruhuyla Kuran üzerinde çalışmaya başladım.... Bu kitapta, Kuran"da, onüç asırdan daha evvel vahyedilmiş, modern bilim araştırmalarının çoğunun içerdiği fikirleri tam anlamıyla taşıyan ayetler var. İşte bu kesinlikle benim dinimi değiştirmeme sebep oldu. (Ali Selman Beroist, Fransız Tıp doktoru)289 Ben bütün dinlerin kutsal kitaplarını okudum, İslam"da karşılaştığım şeyi hiçbirinde bulamadım; mükemmelliği. Kuran diğer okuduğum metinlerle karşılaştırıldığında, bir kibritin ışığıyla karşılaştırılan bir güneş gibidir. Kesinlikle inanıyorum ki, gerçeğe tamamen kapalı olmayan bir akılla Allah"ın sözlerini okuyan herkes Müslüman olacaktır. (Saifuddin Dirk Walter Mosig) 290 Kuran"ı güçlü kılan hususlardan birisi şudur; bir Müslüman veya herhangi bir insan Kuran"ı eline alıp herhangi bir sayfasını açıp okuduğunda, hayatın özüne dair alması gereken mesajı alır. (Ünlü teolog John Esposito) 291 Dünyadaki bütün alim ve bilgin kişileri biraraya getirerek, yegane doğru ve insanları mutluluğa ulaştıracak tek vesile olan Kuran"ın prensiplerine dayalı ortak bir rejim kuracağım dönemin pek yakın olduğunu umuyorum. (Fransız imparator Napoleon Bonaparte) 292 Tony Blair: "Kuran Bana İlham Verdi" Bugüne kadar üç defa Kuran"ı okuduğunu söyleyen İngiltere Başbakanı Tony Blair, pek çok açıklamasında Kuran ahlakına duyduğu hayranlığı dile getirmektedir. 29 Mart 2000 tarihinde ünlü televizyon kanalı BBC, Blair"in Kuran"a olan hayranlığını "Blair: Koran Inspired Me" (Blair: Kuran Bana İlham Verdi) başlıklı haberi ile bildirmekteydi. İslam"ın çok barışcıl ve güzel bir din olduğunu, kendisine ait iki Kuran"ı olduğunu ve Kuran"ı okudukça ondan ilham aldığını söyleyen Blair sözlerine şöyle devam etmekteydi: Eğer Kuran"ı okursanız çok açık bir kitap olduğunu göreceksiniz... insanlığa rehberlik eden sevgi ve beraberlik kavramlarını çok iyi açıklıyor.293 11 Eylül saldırıları gerçekleşmeden bir iki gün önce İngiliz The Mail on Sunday gazetesinde yer alan bir haberde ise eski ABD Başkanı Bill Clinton"ın kızının kendisine Kuran hediye etmesi ile Kuran okumaya başladığını söyleyen Blair, Kuran"ın kendisine cesaret verdiğini aktarmaktaydı.294 Saldırılardan sonra el-Cezire televizyonunda yayınlanan bir röportajında Blair bir kez daha Kuran okuduğunu açıklıyor ve şunları söylüyordu: Kuran"ı dilimize tercüme edilmiş hali ile okudum. İslam hakkında eserler de okuyorum ve bundan çok zevk alıyorum. Kuran hakkında daha önce bilmediğim ve Hıristiyanları da çok ilgilendirdiğini düşündüğüm pek çok şeyi öğrendim.295 Time dergisi ise Tony Blair ile ilgili bir makalede Blair"i, "uzun zamandır Kuran öğrencisi olan Tony Blair" olarak tanımlıyordu.296 Bill Clinton"ın Kuran"dan ne kadar etkilendiğini anlatan konuşması Amerika Eski Başkanı Bill Clinton, Beyaz Saray"daki son yılında Ramazan Bayramı"nda Müslümanları kabul etmişti. Kuran ayetleri okunarak başlanan toplantıda, Bill Clinton da konuşmasında Kuran"dan ayetler kullanmış ve sık sık İslam"a duyduğu ilgiyi dile getirmişti: İmam"ın Kuran"dan okuduğu bölümde, Allah"ın insanları birbirleri ile çatışmaları için değil, tanışmaları için farklı ırklarda yarattığı bildiriliyordu. Bence bu çok etkileyici. Tevrat"ta insanların yabancılara yüz çevirmemelerini, bunun Yüce Tanrı"ya yüz çevirmek gibi olacağı anlatılır. İncil"de ise insanlara komşularına iyi davranmaları söylenir. Ancak Kuran"da Allah"ın milletleri ve ırkları birbirlerini tanısınlar, düşüncelerini paylaşsınlar diye yaratmış olduğunun belirtilmesi bence muhteşem bir şey... Şunu söylememe izin verin, bence dünyanın İslam"dan öğreneceği çok fazla şey var. Dünyada her dört insandan biri Müslüman. Amerikalılar üniversitelerde ve liselerde İslam"ı öğreniyorlar. Benim de kızım lise öğrencisi iken İslam tarihi dersi almış ve Kuran"ın büyük bölümünü okumuştu. Hatta okuldan geldikten sonra bizleri de bu konuda eğitiyor ve bize sorular soruyordu. Sizlerden bir kez daha bu ülke insanlarının sizin dininizi, ibadetlerinizi, geleneklerinizi daha iyi anlamaları için kendinizi, dininizin değerlerini ve insanlığa sağladığı katkıları onlara anlatmanızı rica ediyorum. Kuran"da insanlara, kendilerine nasıl davranılmasını istiyorlarsa başkalarına da öyle davranmaları gerektiği bildirilmiştir. Ve kendimiz için istemediğimiz bir şeyi başkaları için de istemememiz ve barış için çaba göstermemiz...297 |
Kaynakca:
246. [F. F. Arbuthnot, The Construction of the Bible and the Koran, London, 1985, s. 5.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm
247." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 247.</a> Dr. Adel M. A. Abbas, Anne P. Fretwell, Science Miracles, No Sticks or Snakes, Amana Publications, Beltsville, Maryland, ABD, 2000, s. 13. 248. [H. A. R. Gibb, Islam-A Historical Survey, 1980, Oxford University Press, s. 28.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 249." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 249.</a> [H. A. R. Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford at Clarendon Press, s. 36.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 250." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 250.</a> [H. A. R. Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford at Clarendon Press, s. 36.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 251." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 251.</a> [Paul Casanova, "L"Enseignement de I"Arabe au College de France", Lecon d"overture, 26th April 1909]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 252." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 252.</a> [Harry Gaylord Dorman, Towards Understanding Islam, New York, 1948, s. 3.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 253." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 253.</a> [Edward Montet, Traduction Francaise du Coran, Introduction, Paris, 1929, s. 53.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 254." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 254.</a> [John Naish, M. A. (Oxon), D. D., The Wisdom of the Qur"an, Oxford, 1937, önsöz s. 8.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 255." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 255.</a> [George Sale, The Koran: The Preliminary Discourse, London & New York, 1891, ss. 47-48.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 256." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous1.htm 256.</a> Aziz R. Bosworth Smith, Mohammed and Mohammadanism adlı kitabından; <a href="redirect.jsp?url=http://www.ndirect.co.uk/~n.today/disc160.htm 257." target="_blank">http://www.ndirect.co.uk/~n.today/disc160.htm 257.</a> [Alfred Guillaume, Islam, 1990 (Reprinted), Penguin Books, ss. 73-74.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 258." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html 258.</a> [Laura Veccia Vaglieri, Apologie de I"Islamisme, ss. 57-59]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm 259." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm 259.</a> [John William Draper, A History of the Intellectual Development of Europe, c. I, London, 1875, ss. 343-344.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm 260." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm 260.</a> [Rev. J. M. Rodwell, M. A., The Koran, London, 1918, s. 15.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm 261." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm 261.</a> [Dr. Steingass, quoted in T. P. Hughes" Dictionary of Islam, s. 528.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 262." target="_blank">http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 262.</a> [Arthur J. Arberry, The Koran Interpreted, Oxford University Press, London, 1964, s. x.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 263." target="_blank">http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 263.</a> [Maurice Bucaille, The Qur"an and Modern Science, 1981, s. 18.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 264." target="_blank">http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 264.</a> Edward Montet; <a href="redirect.jsp?url=http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 265." target="_blank">http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 265.</a> [Reverend Bosworth Smith in Muhammad and Muhammadanism, London, 1874.]; <a href="redirect.jsp?url=http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 266." target="_blank">http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 266.</a> [James Michener in Islam: The Misunderstood Religion, Reader"s Digest, May 1955, ss. 68-70.]; <a href="redirect.jsp?url=http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 267." target="_blank">http://users.erols.com/zenithco/quote1.html 267.</a> [Lectures on "The Ideals of Islam", Speeches and Writings of Sarojini Naidu, Madras, 1918, s. 167.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.mostmerciful.com/published-quotes.htm 268." target="_blank">http://www.mostmerciful.com/published-quotes.htm 268.</a> [Hartwig Hirschfeld, Ph. D., M. R. AS., New Researches into the Composition and Exegesis of the Qur"an, London 1902, s. 9.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm 269." target="_blank">http://www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm 269.</a> [G. Margoliouth, Introduction to J. M. Rodwell"s, The Koran, Everyman"s Library, New York, 1977, s. vii.]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 270." target="_blank">http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 270.</a> [Goethe, quoted in T. P. Hughes" Dictionary of Islam, s. 526]; <a href="redirect.jsp?url=http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 271." target="_blank">http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm 271.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 272." target="_blank">http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 272.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 273." target="_blank">http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 273.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 274." target="_blank">http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 274.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 275." target="_blank">http://www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm 275.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 276." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 276.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 277." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 277.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 278." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 278.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 279." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 279.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 280." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 280.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 281." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 281.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 282." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 282.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 283.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 284.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 285.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 286.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 287." target="_blank">http://www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html 283.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 284.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 285.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 286.http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEAD ERS%20OF%20MODERN%20.htm 287.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 288." target="_blank">http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 288.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 289." target="_blank">http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 289.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 290." target="_blank">http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 290.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 291." target="_blank">http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_say_about_islaam.html 291.</a> John Esposito; ABD Today, 27 Kasım 2001 292. www.wponline.org/vil/Articles/politics/quotations_on_islamic_civilizati.htm; [Christian Cherfils, Bonaparte et Islam, Pedone Ed., Paris, France, 1914, ss. 105, 125.]169) 293. BBC News, 29 Mart 2000. 294. "Blair Kuran"a Merak Salmış", Milliyet, 11 Eylül 2001. 295. Prime Minister Tony Blair"s Interview with Al-Jazeera, 9 Ekim 2001. 296. "Travels With Tony", Time, 12 Kasım 2001, c. 158, no. 20. 297. <a href="redirect.jsp?url=http://www.amaana.org/ISWEB/ramadan.htm 298." target="_blank">http://www.amaana.org/ISWEB/ramadan.htm 298.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://www.ama-nj.org/bush_meeting.html 299." target="_blank">http://www.ama-nj.org/bush_meeting.html 299.</a> <a href="redirect.jsp?url=http://usinfo.state.gov/usa/islam/s091701b.htm" target="_blank">http://usinfo.state.gov/usa/islam/s091701b.htm</a> |
Peren Hz. aise 6 yasinda evlenmedi
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 06-16-05 17:28 HADIS kaynakli Yalanin defsiresi: Yazan Kişi: Alpi003 Tarih: 04-24-05 21:12 Sahîhi Buhârîye göre, Hazreti Âişe, Kur"anın Mekkeli âyetleri gelirken oyun çağındaydı. Bu yaştayken, kendisi "Kamer" Sûresinin nazil olduğunu söylüyor. Kur"anın 54"üncü Kamer sûresi, Mekkeli sûrelerdendir. Bu sırada Rasûl-i Ekrem "Erkam"ın evinde bulunuyordu. Rasûl-i Ekrem, Hicretin ilk senesi Hazreti Âişe ile evlendi. "Bakare" ve "Nisa" sûreleri vahyolunurken Hazret-i Âişe, Rasûl-i Ekrem"in zevcesi bulunuyordu. "Bakare" sûresi, Medine devrinin ilk zamanlarında nazil olmuştu. Mişkât sahibi der ki: Hazreti Âişenin hemşiresi Esma, Hicret esnasında 27 yaşında idi. Âi-şeden on yaş büyüktü. Hazreti Âişe de, Esmadan on yaş küçük olduğuna göre, Hicrette onyedi yaşındaydı: (678). Rasûl-i Ekrem"le evlendiği zaman, on-sekiz yaşında bulunuyordu. Hazreti Âişenin altı yaşında nişanlandığı, dokuz yaşında nikâhlandığı hakkındaki rivayetler doğru değildir, tarihî hakikatlere aykırıdır. Vakıa, Hazreti Âişe, gençti. Küçüktü. Rasûl-i Ekrem ile aralarında yaş farkı vardı. Fakat, bu yaş farkı yüzünden evlenmelerine, memleketin o zamanki âdeti mâni değildi. Buyrun Peren hanim: Iste size Belge !.. simdi sizin aise nin 6 yasinda olduguna dair belgenizi görelim.. Yoksa Hadis mi ?.. :o) :o) |
Hayrettin Karaman ile reportaj
Soru:
Türkiye"nin özellikle son yüzyilinda, din hem siyasal hem de sosyal hayatta bir problem alani olarak görüldü. Cumhuriyet"le baslayan yeni dönemin yeni siyaset felsefesi, bu problemin ne kadar varlik nedeni? Neden bir noktadan sonra biz dini problemler yumagi olarak görmeye basladik. Cumhuriyet tarihini, bir acidan baktigimizda sanki bir "irtica tarihi" gibi geliyor.... Cevap: Ya da irticayla mücadele tarihi... Pratikle bu yeni siyaset felsefesini birbirinden tamamen ayirmak da mümkün degil. Bu bir nevi dini alandaki iman-amel iliskisine benziyor. Seküler kesimdeki felsefeye dinde, "İnanc, iman ve onun cevresinde olusmus olan akait, kelam, ilmi tevhit dedigimiz alan" tekabül eder. Yani bir yerde felsefe var, öbür yerde itikad var. İlk bakista felsefe ile pratik arasinda her ne kadar dindeki iman-amel arasindaki iliskiye benzer, bir siki iliski yok gibi gözükürse de bu durum, vaktiyle fikir cilesini doldurmus, ununu elemis, elegini asmis toplumlarda felsefenin birazda lüks bir mesgale alani haline geldigi toplumlarda olur. Orada ilkeler prensipler oturmustur. Felsefe, hukuka, teamüle, örfe.. yasanan hayata girmistir. Büyük dönüsüm gerceklectikten sonra orada (mesela Bati´da), felsefe ile pratik arasindaki bag önemli ölcüde gevsemis olur. Orada artik felsefe felsefe icin yapilir. Ama bizim ülkemiz gibi bir medeniyetten bir baska medeniyete tasinmak isteyenlerin bulundugu ve bunlarin gücü ellerinde tuttugu ülkelerde.... Soru: Bunu kimler istiyor sorusuna, toplum mühendisleri ve toplum terzileri diyelim... Cevap: O mühendislerin bir cogunun söyledigi su sözü de hatirlayalim: Hayatta en hakiki mürsit ilimdir. Bir baskasinin söyledigi bir baska sözü de hatirlayalim: Biz hayatimızi göksel düslere dayanarak yürütecek degiliz. Bu sloganik ifadeler de bir felsefeyi ifade ediyor. Bunun özü sudur: Medeniyetimizin temelinde simdiye kadar Islam imani ve onun kitabi vardi, bundan böyle biz bunu terk ediyoruz. Soru: Biz kimiz? Cevap: Biz toplumuna yabancilasmis bir avuc toplum mühendisiyiz, terziyiz... Ama güc bizde artik... Böyle diyen, bir düsünceyi ideoloji haline getiren (mesela moderniteyi ideoloji haline getiren) bir seckinler grubunun siyaset felsefesi ile pratigi (kendi pratiklerini ve ülke pratigini ) birbirinden -islerin duruldugu Bati da oldugu gibi- ayirmak mümkün degildir. Onun icin bizim ülkede mühendislerin siyaset felsefesi (ve pratikleri) ile bir kaptan alip bir baska kaba koymak istedikleri toplumun pratiklerini birbirinden ayirmak mümkün degildir. Mühendislerin felsefesiyle, gelenegine bagli büyük kitlenin imani ve dünya görüsü arasinda catisma kacinilmazdir ve böyle de oluyor... Soru: Bir kesim, düsünceyi ideoloji haline getirirken, buna mukabil öteki tarafta da inanci ideoloji haline getiren bir yapi da dogal olarak ortaya cikmiyor mu? Cevap: Etki-tepki arasindaki iliskidir bu. Siz, moderniteyi, batililasmayi, asriligi bir ideoloji haline getirirseniz, o zaman, bunu benimsemeyen, kendini burada bulmayan büyük kitlenin de inanci ve pratigiyle ilgili yeni bir bilince gelmesi ve o bilinc icerisinde kendini (kimligini, degerlerini) koruma psikolojisi icerisine girmesi, bu koruma psikolojisinin tabii sonucu olarak da bir takim tedbirler almasi kacınilmazdir. Eger siz, bir tarafin Islami ideoloji haline getirmek, Islam´i siyasallastirmak diye ifade edilen tavir alisindan sikayet ediyorsaniz, o zaman sizin de bir baska medeniyeti, kültürü, bir baska sistemi, dünya görüsünü, ideoloji haline getirmekten vazgecmeniz gerekir. Sekülerci kesimin de devlet yönetimi ile ideolojilerini birbirine karistirmamalari gerekir. Onlarin tasarladiklari ve yönettikleri devletin de ideolojik devlet olmamasi icap eder. Soru: Bu dünya görüsü, dine, dini argümanlara set koyarken; Dinin siyasal taleplerine gecit yok diyor. Bu tam vitrinlik bir cümle. Aslinda sergilenen tavir, dinin siyasal taleplerini asan, dinin varolusuna dönük derinligi olan bir tavir degil mi?... Cevap: Cok dogru. Zaman zaman bunu ifade ediyorlar. Kimi bunu söylüyor, kimi de agizlarindan kaciriyor. "Dinin sosyal hayattaki yeri" konusunda aciklamalar yaparken agizlarindan kaciriyorlar. Son zamanlarda kamusal alan tartismalari cikti. Onlar kamusal alandan sadece devleti, sadece siyaseti degil, sosyal hayati da kastediyorlar. Onlarin tanimlamasinda kamusal alan, sosyal alani da kapsiyor. Soru: Peki kamusal olmayan alan nedir? Cevap: Sosyolojide kurumlar incelenir. Bunlardan bir tanesi de ailedir. Demek ki, aile de bir sosyal alandir. Geriye aile icerisinde, siz ailenin bir bireyi olarak degil, kendinize ait bir birey olarak siz (sen) kalacaksiniz. Bunu tanimlamak mümkün ama arayip bulmam mümkün degil. Iste din özgürlügü sadece orada taniniyor. Son münakasalar bunu ortaya koydu. Burada irtica söylemi de, dinin siyasete alet edilmesi söylemi de bir vitrin ifadesi. Sahnenin arkasinda tertiplenen oyuna baktiginizda, "Müslümanlar siyasi ve sosyal taleplerinden vazgecsin" teklifini görüyorsunuz. Buna tek bir ifadeye sokarak ´sosyal talepler´ diyebilirsiniz. Soru: Abant Toplantisi-I´in sonuc bildirgesinde yer aldi: "Dinin bir devlet talebi yoktur.´ Dinin siyasal talebi ahlaki bir taleptir." Öyle mi? Cevap: Hayir. O madde cok tartisildi. Biz Ilahiyatcilarin, birbirimize karsi dahi kulis yaptigimiz ve birbirimizi iknaya calistigimiz bir maddeydi. "Islam´in sosyal talebi bir takim ahlaki taleplerden ibarettir. Siyaset, hukuk, ekonomi vb. sosyal alanlarla ilgili ahlakilik talebinden ibarettir. Yani o alanlarin kurallarinin düzenlenmesi degil, siz bunlari seküler olarak düzenleyebilirsiniz, akla ve bilime dayanarak düzenleyebilirsiniz, dini nazar-i itibara almayabilirsiniz, sadece o alanlara ahlak teklif edersiniz. Din canibinden ahlak, siyasette ahlak, ekonomide ahlak, hukuk da ahlak..." diyenler oldu.. Sonuc bildirgesine bu konu söyle girdi: "İslam´in, demokratik hukuk devletinin evrensel ve temel degerleri ve ilkeleri disinda, siyasi rejimin ayrintilarinin düzenlenmesini topluma biraktigi görüsündeyiz." Benim bu madeye itirazim vardi ve zabitlara gecti. "Dinin devlet talebi yoktur" sözü maksadi tam olarak karsilamiyor, aksine maksadi perdeliyor. Din siyasete karismayacak, sosyal hayatin düzenlenmesine karismayacak, hukuka karismayacak. Bu alanlari siz dinden bagimsiz olarak düzenleyeceksiniz. Sonra din devreye girecek ve bu alanlarda ahlak talep edecek. Iktisatta ahlak, hukuk da ahlak olur mu? Bunlar tartisilmistir. Hukuk baslangici kitaplarinda bile aciklanmistir. Hukuki düzenlemeler yapilirken genel ahlaka aykiri düzenleme yapilmaz ama ahlak ayri bir alandir, onun yaptirimlari ayridir, hukuk ayri bir alandir, onun yaptirimlari da ayridir. Iktisatta, mesela kapitalist ekonomiyi nazar-i itibara aldiginizda kapitalist ekonominin neresine ahlak sokacaksiniz? Siyaset... Laik, demokratik cumhuriyet düzenini kurdunuz. Laik kelimesi belli bir dine karsi bagimsizlik ifade ettigi gibi belli bir ahlak anlayisina karsi da bagimsizlik ifade eder. Öyleyse siz devletin ve siyasetin neresinden ahlak talep edeceksiniz. |
Hayrettin Karaman ile reportaj
Soru:
Türkiye"nin özellikle son yüzyilinda, din hem siyasal hem de sosyal hayatta bir problem alani olarak görüldü. Cumhuriyet"le baslayan yeni dönemin yeni siyaset felsefesi, bu problemin ne kadar varlik nedeni? Neden bir noktadan sonra biz dini problemler yumagi olarak görmeye basladik. Cumhuriyet tarihini, bir acidan baktigimizda sanki bir "irtica tarihi" gibi geliyor.... Cevap: Ya da irticayla mücadele tarihi... Pratikle bu yeni siyaset felsefesini birbirinden tamamen ayirmak da mümkün degil. Bu bir nevi dini alandaki iman-amel iliskisine benziyor. Seküler kesimdeki felsefeye dinde, "İnanc, iman ve onun cevresinde olusmus olan akait, kelam, ilmi tevhit dedigimiz alan" tekabül eder. Yani bir yerde felsefe var, öbür yerde itikad var. İlk bakista felsefe ile pratik arasinda her ne kadar dindeki iman-amel arasindaki iliskiye benzer, bir siki iliski yok gibi gözükürse de bu durum, vaktiyle fikir cilesini doldurmus, ununu elemis, elegini asmis toplumlarda felsefenin birazda lüks bir mesgale alani haline geldigi toplumlarda olur. Orada ilkeler prensipler oturmustur. Felsefe, hukuka, teamüle, örfe.. yasanan hayata girmistir. Büyük dönüsüm gerceklectikten sonra orada (mesela Bati´da), felsefe ile pratik arasindaki bag önemli ölcüde gevsemis olur. Orada artik felsefe felsefe icin yapilir. Ama bizim ülkemiz gibi bir medeniyetten bir baska medeniyete tasinmak isteyenlerin bulundugu ve bunlarin gücü ellerinde tuttugu ülkelerde.... Soru: Bunu kimler istiyor sorusuna, toplum mühendisleri ve toplum terzileri diyelim... Cevap: O mühendislerin bir cogunun söyledigi su sözü de hatirlayalim: Hayatta en hakiki mürsit ilimdir. Bir baskasinin söyledigi bir baska sözü de hatirlayalim: Biz hayatimızi göksel düslere dayanarak yürütecek degiliz. Bu sloganik ifadeler de bir felsefeyi ifade ediyor. Bunun özü sudur: Medeniyetimizin temelinde simdiye kadar Islam imani ve onun kitabi vardi, bundan böyle biz bunu terk ediyoruz. Soru: Biz kimiz? Cevap: Biz toplumuna yabancilasmis bir avuc toplum mühendisiyiz, terziyiz... Ama güc bizde artik... Böyle diyen, bir düsünceyi ideoloji haline getiren (mesela moderniteyi ideoloji haline getiren) bir seckinler grubunun siyaset felsefesi ile pratigi (kendi pratiklerini ve ülke pratigini ) birbirinden -islerin duruldugu Bati da oldugu gibi- ayirmak mümkün degildir. Onun icin bizim ülkede mühendislerin siyaset felsefesi (ve pratikleri) ile bir kaptan alip bir baska kaba koymak istedikleri toplumun pratiklerini birbirinden ayirmak mümkün degildir. Mühendislerin felsefesiyle, gelenegine bagli büyük kitlenin imani ve dünya görüsü arasinda catisma kacinilmazdir ve böyle de oluyor... Soru: Bir kesim, düsünceyi ideoloji haline getirirken, buna mukabil öteki tarafta da inanci ideoloji haline getiren bir yapi da dogal olarak ortaya cikmiyor mu? Cevap: Etki-tepki arasindaki iliskidir bu. Siz, moderniteyi, batililasmayi, asriligi bir ideoloji haline getirirseniz, o zaman, bunu benimsemeyen, kendini burada bulmayan büyük kitlenin de inanci ve pratigiyle ilgili yeni bir bilince gelmesi ve o bilinc icerisinde kendini (kimligini, degerlerini) koruma psikolojisi icerisine girmesi, bu koruma psikolojisinin tabii sonucu olarak da bir takim tedbirler almasi kacınilmazdir. Eger siz, bir tarafin Islami ideoloji haline getirmek, Islam´i siyasallastirmak diye ifade edilen tavir alisindan sikayet ediyorsaniz, o zaman sizin de bir baska medeniyeti, kültürü, bir baska sistemi, dünya görüsünü, ideoloji haline getirmekten vazgecmeniz gerekir. Sekülerci kesimin de devlet yönetimi ile ideolojilerini birbirine karistirmamalari gerekir. Onlarin tasarladiklari ve yönettikleri devletin de ideolojik devlet olmamasi icap eder. Soru: Bu dünya görüsü, dine, dini argümanlara set koyarken; Dinin siyasal taleplerine gecit yok diyor. Bu tam vitrinlik bir cümle. Aslinda sergilenen tavir, dinin siyasal taleplerini asan, dinin varolusuna dönük derinligi olan bir tavir degil mi?... Cevap: Cok dogru. Zaman zaman bunu ifade ediyorlar. Kimi bunu söylüyor, kimi de agizlarindan kaciriyor. "Dinin sosyal hayattaki yeri" konusunda aciklamalar yaparken agizlarindan kaciriyorlar. Son zamanlarda kamusal alan tartismalari cikti. Onlar kamusal alandan sadece devleti, sadece siyaseti degil, sosyal hayati da kastediyorlar. Onlarin tanimlamasinda kamusal alan, sosyal alani da kapsiyor. Soru: Peki kamusal olmayan alan nedir? Cevap: Sosyolojide kurumlar incelenir. Bunlardan bir tanesi de ailedir. Demek ki, aile de bir sosyal alandir. Geriye aile icerisinde, siz ailenin bir bireyi olarak degil, kendinize ait bir birey olarak siz (sen) kalacaksiniz. Bunu tanimlamak mümkün ama arayip bulmam mümkün degil. Iste din özgürlügü sadece orada taniniyor. Son münakasalar bunu ortaya koydu. Burada irtica söylemi de, dinin siyasete alet edilmesi söylemi de bir vitrin ifadesi. Sahnenin arkasinda tertiplenen oyuna baktiginizda, "Müslümanlar siyasi ve sosyal taleplerinden vazgecsin" teklifini görüyorsunuz. Buna tek bir ifadeye sokarak ´sosyal talepler´ diyebilirsiniz. Soru: Abant Toplantisi-I´in sonuc bildirgesinde yer aldi: "Dinin bir devlet talebi yoktur.´ Dinin siyasal talebi ahlaki bir taleptir." Öyle mi? Cevap: Hayir. O madde cok tartisildi. Biz Ilahiyatcilarin, birbirimize karsi dahi kulis yaptigimiz ve birbirimizi iknaya calistigimiz bir maddeydi. "Islam´in sosyal talebi bir takim ahlaki taleplerden ibarettir. Siyaset, hukuk, ekonomi vb. sosyal alanlarla ilgili ahlakilik talebinden ibarettir. Yani o alanlarin kurallarinin düzenlenmesi degil, siz bunlari seküler olarak düzenleyebilirsiniz, akla ve bilime dayanarak düzenleyebilirsiniz, dini nazar-i itibara almayabilirsiniz, sadece o alanlara ahlak teklif edersiniz. Din canibinden ahlak, siyasette ahlak, ekonomide ahlak, hukuk da ahlak..." diyenler oldu.. Sonuc bildirgesine bu konu söyle girdi: "İslam´in, demokratik hukuk devletinin evrensel ve temel degerleri ve ilkeleri disinda, siyasi rejimin ayrintilarinin düzenlenmesini topluma biraktigi görüsündeyiz." Benim bu madeye itirazim vardi ve zabitlara gecti. "Dinin devlet talebi yoktur" sözü maksadi tam olarak karsilamiyor, aksine maksadi perdeliyor. Din siyasete karismayacak, sosyal hayatin düzenlenmesine karismayacak, hukuka karismayacak. Bu alanlari siz dinden bagimsiz olarak düzenleyeceksiniz. Sonra din devreye girecek ve bu alanlarda ahlak talep edecek. Iktisatta ahlak, hukuk da ahlak olur mu? Bunlar tartisilmistir. Hukuk baslangici kitaplarinda bile aciklanmistir. Hukuki düzenlemeler yapilirken genel ahlaka aykiri düzenleme yapilmaz ama ahlak ayri bir alandir, onun yaptirimlari ayridir, hukuk ayri bir alandir, onun yaptirimlari da ayridir. Iktisatta, mesela kapitalist ekonomiyi nazar-i itibara aldiginizda kapitalist ekonominin neresine ahlak sokacaksiniz? Siyaset... Laik, demokratik cumhuriyet düzenini kurdunuz. Laik kelimesi belli bir dine karsi bagimsizlik ifade ettigi gibi belli bir ahlak anlayisina karsi da bagimsizlik ifade eder. Öyleyse siz devletin ve siyasetin neresinden ahlak talep edeceksiniz. |
2.
Soru:
Dinin devlet talebi var mi yok mu? Cevap: Dinin devlet talebi, "bu bir zorunluluk oldugu icin" vardir. Eger din, devleti talep etmeden, yani devlet kimin elinde olursa olsun, dinin öz, vazgecilmez talepleri de karsilansaydi, dinin amaci gerceklesseydi o zaman dinin devlet talebi olmazdi. Tarihi tecrübe göstermistir ki, siyasi iktidar da Müslümanlarin elinde olmadigi takdirde, dinin kendilerinden talep ettigi dini, sosyal, ahlaki, hukuki, iktisadi, kültürel... alanlardaki talepleri yerine getiremeyeceklerdir. Kur´an-i Kerim´e bastan sona bir bakin. Bizden sadece alti esasa iman etmemizi, dört farzi yerine getirmemizi ve bir de ahlakli olmamizi mi istiyor? Yoksa bunlarin disinda her hangi bir Müslüman ferdin, Allah´a karsi, ailesine karsi, topluma karsi, devlete karsi, insanliga karsi bir takım hak ve ödevlerinden de söz ediyor mu? Bu ödevlerin yerine getirilmesini, bu haklarin talep edilmesini istiyor mu? Ve bunun icin gerekirse güc kullanilmasisi istiyor mu? Kur´an-i Kerim´e bu soruyu sorun. Ister ülkenizde, ister dünyada, dini, dili, rengi, ekonomik seviyesi ne olura olsun bir fert veya grup zulüm görüyorsa, haksizliga ugruyorsa, onun temel hak ve özgürlüklerine bir güc tecavüz ediyorsa, buna karsi Müslümanlarin bir ödevi var mi? Buna karsi Müslümanlarin bir ödevi var, Kur´an-i Kerim bir cok yerde bundan bahsediyor: Bu zulme engel olun diyor. Bu zulmü savasmadan engellemek mümkün degilse, öyleyse savasin, ta ki zulüm ortadan kalkincaya kadar, diyor. Servet... Servetin nasil kazanilacagi ve nasil harcanacagi, nasil paylasilacagi, özel mülkiyet konusu olan servette baskalarinin haklarinin olup olmadigi konusunda bir talimati var mi diye Kur´an-i Kerim´e sorun... Allah´in fert olarak inanlara hitap ettigi gibi, bir de cemaat olarak, topyekün Müslümanlara, "ümmet, inananlar, inanlar..." diye hitap ettigini görürüsünüz. Topluma da bir takim haklar ve ödevler verdigini görürsünüz. Iste Müslümanlar bu hak ve ödevleri kendilerinin icinde bulunmadiklari, kendilerinin kurmadigi bir devlet eliyle gerceklestirebilselerdi Müslümanlarin devlet talebi olmazdi. Allah´in Müslümanlardan talep ettigi seyler ayni zamanda devletin yetki alanina giriyor. Laiklik ilkesi geregince devlet, "ben isime dini karistirmiyorum" derse -ki diyor, laik oldugu icin demeye mecburdur- bu kacinilmaz olarak bir catismayi getirir. Bu catisma caresiz degildir, cözülemez degildir. Mesela, laik demokratik ülkelerde Allah´in, yalnizca birey olarak Müslüman´dan degil, topluluk olarak Müslümanlardan istedigi seyleri, Müslümanlarin olabildigince -baskalarinin hak ve özgürlüklarina zarar vermedikce- yerine getirebilmelerine imkan verilebildigi takdirde -böyle bir özgürlük alani olustugunda- catisma uzlasmaya dönüsebilir. Soru: Din ne kadar bu dünyayla ne kadar öte dünyayla ilgileniyor. Elbette ki bu soruyu oran baglaminda sormuyorum. Kültür olarak kabul etmiyorsun, deger olarak kabul etmiyorsun, sosyal alanda istemiyorsun... o halde din ne ise yariyor? Cevap: Arac-amac ayrimindan bakiyor din. Din ebedi hayati, ebedi hayatta mutlulugu amac olarak aliyor, dünya hayatini da ona arac kiliyor. Ve fakat din, "dünyaya gelin, nasil yasarsaniz yasayin, ahirette mutlu olursunuz" demiyor. Ahirette mutlu olabilmek icin dünya da nasil yasayacaginiz konusunda da size iman, ibadet, sosyal hayat ve ahlakla ilgili tavsiyeler, talimatlar, kurallar getiriyor. Bunlarin bir kismi müeyyidesi olan kurallar. Müminler olarak ´Arac dünya´da Allahín rizasina uygun bir hayat yasayacaksiniz.". Kur´an-i Kerim herkes zorla mümin olsun demiyor. Siz farkli inananlardan ayrilin, onlarla iliskinizi kesin de demiyor. Kendi dinimize zorla ´ötekileri´ katmamizi da bizden talep etmiyor. Fakat bu dünyadaki (ülkedeki) birliktelik icinde yükselen degerlerin Islami degerler olmasini talep ediyor. Müslümanlarin bunun icin caba göstermesini istiyor. Yükselen degerlerin Islami degerler olmasi da kilicla olmaz, ama egitimle,gücle ve iyi temsille olur. Soru: Cumhuriyet paradigmasinda din nereye konuyor. Bu konumlandirmayi sunun icin önemsiyorum: Cumhuriyet tarihi boyunca dinin sosyal ve siyasi seyrini belirleyen bir tercih özelligi tasiyor... Cevap: Cumhuriyet paradigmasinda dinin yeri tamamen bireyseldir. Bireyin iman, ibadet ve ahlakinin ötesine gecmez. Cumhuriyeti projelendirenler zannetmislerdir ki, "yüzde 99´u Müslüman olan bir toplulukta Müslümanlar yalnizca inanc, ibadet ve ahlak itibariyla Kur´an´a tabi olabilirler, onun disinda Kur´an´la iliskilerini kesebilirler ve Kur´an´la iliskisini kesmis olan yöneticilere gönülden benimseyerek itaat ederler!" Halbuki bu mümkün degildir. Soru: Bugün yanildiklarini anlamislar mi? Cevap: Süpheliyim. Cünkü onlar zamanla Müslümanlarin su ve bu yoldan sekülerlesecegini ve modernlesecegini, bu arada hayatlarinin dine ait olan ve olmayan seklinde ikiye bölünecegini ve dine ait olan kisminin giderek iyice zayiflayacagini zannediyorlar. Hala bunu böyle zannettikleri icin ve hala bunu saglamak icin tedbir arkasina tedbir aldiklari icin, bunu da karsilarindakilerle tartisarak, ikna ederek degil, dayatarak, cebrederek, mahrum ederek, saglayacaklarini zannettikleri icin bence yaniliyorlar ve devam ettikleri icin yanildiklarini anlamadiklari kanaatindeyim. Halbuki Müslüman kitle hicbir zaman ya okuyarak, ya geleneksel olarak dinden bildigi inanc veya pratige aykiri olan yenilikleri ve devlet buyrugunu gönülden benimseyip kabul etmemistir. Mecbur oldugu icin kabullenmis gözükmüstür. Bu böyle yillarca sürdü geldi. Yani devlet, din alanini daraltti. "Siz dini yasayacaksaniz, ama su alanda yasayacaksiniz" dedigi zaman, halk; madem ki, devletim bana bu kadar alani uygun gördü, Allah´im da bunu uygun görsün, görmüs olsun demedi. Halk dedi ki, "din bunu uygun görmüyor ama ne yapayim gücüm yok, devlet bunu dayatiyor." Hatta buna karsi biraz kimildayanlar, hayir diyenler oldu, onları hapse attilar, sert davrandilar. O zaman millet sindi, korktu ve takiyye´ye sapti. |
3.
Soru:
Ama, devletin tarif ettigi, cercevesini belirledigi Müslüman tipi bir türlü ortaya cikmadi. Din herseye ragmen hayatiyetini devam ettirdi... Cevap: Din varolussal bir gercektir. Bizim hayatimizin bir parcasi. O bizde yasiyor, biz onda yasiyoruz. Siz gelip benim varolussal alanimi, varligimi parcalamak istiyorsunuz ve vücudunuzun su kadar yerinde din olsun, su kadar yerinde din olmasin diyorsunuz... Ama benim vücudumun öyle bir yapisi var ki, kalbimden kan pompalandigi zaman vücudun her tarafina gidiyor. Din müminin hayatinda kalp ile onun pompaladigi kan gibidir. Saslikli bir vücudun kan dolasimina engel olmaniz mümkün degildir, olmaya kalkisirsaniz vücudun o kismi felc olur... Soru: Siyasi Islam, Radikal İslam, Iliman Islam, Liberal Islam.... kavramlarina bu toplumsal yapida baktiginiz da onlari nereye oturtuyorsunuz? Cevap: Türkiye´de bunlar 1950´den sonra ortaya cikmaya, kendini göstermeye basladi. 50 öncesinde Iliman Islam, Siyasal Islam, Radikal Islam, diyebileceginiz Islamlarin birinde yer alan insanlar yok degildi. 50´den önce Islamin siyasal taleplerinin de oldugunu ve dolayisiyla bir Islam devleti olmasi lazim geldigini düsünen insan yok degildi. Bunlar üzerlerine siddetle gidilen insanlar olduklari icin sustular, susturuldular. Iliman Islam ise, demokratik sisteme itiraz etmeyen, demokrasi ile yönetilen bir ülke icerisinde devletin referanslarindan bir tanesi din olmasa da, sosyal alanda baskalarini mecbur etmeksizin olabilen en genis sinirlar icerisinde dinin yasanmasini isteyen Islam anlayisidir. Iliman müslümanlar, kendi dini yasama taleplerini veya özgürlüklerini, baskalarinin hak ve özgürlüklerinin kisitlanmadigi sinira kadar götürmek istiyorlar. Baskasinin özgürlügüne müdahele oldugu yerde kendi talep haklari bitiriyor. 50´lerden önce bu da vardi... 1950´den sonra, daha önce var, fakat gizli olan bu talepler, bu yaklasimlar yavas yavas ortaya cikti. Önce Iliman Islam diyebileceğiniz talepler ortaya cikti. Bunun arkasindan Siyasal/radikal Islam deyebileceginiz talepler ortaya cikti... Bunlar farkli Islam´lar degildir, Islam bir tanedir, bunlar Islam´a inanalarin farkli anlayis, yorum ve yaklasimlarindan ibarettir. Soru: Modernite tek basina bir toplum insa etmeye yetmiyor. Cünkü bir toplumu meydana getiren degerler salt modernite kavraminin icerisinde yok. Modernite varolan, tarihe, kültüre, dine, kurumlara.... farkli bir tarzla yaklasiyor, orada bir restorasyon öngörüyor. Kimi alanlari ilgi disi birakiyor. Biz kendimizi, bireyi, toplumu moderniteden hareketle tanimliyoruz. Halbuki modernitenin böyle bir acilimi, yok. Toplumda en basat olarak sunlar karsima cikiyor: din, kültür, siyaset. Iliskilerin, pazarin oldugu yerde mutlaka siyaset var, din var, kültür var. Toplumun su parcasinda dini degerler olsun, su kesiminde kültürel degerler olsun, su kesiminde de siyasi degerler olsun gibi bir ayrim asla rasyonel degil. Toplum bir bütün ayiramazsiniz. Din de, kültür de, siyasette aslinda ic ice. O zaman da toplumu olusturan toplam degerlerin yönetime, sosyal alana, kamuya yansimasi talebi bana tutarli ve gerekli gibi geliyor. Öyleyse nedir problem, bunu sakin bir akilla cözemiyorum? Cevap: ´Ben ateistim´ diyen bir Türk aydini kendini ´Kültür Müslümani´ olarak tanimlayabiliyor. Bilim adamlari, mühendisler, aydinlar, kentliler, teknolojiyi yapan ve yasayanlar arasinda dinsizler ve gevsek dinliler oldugu gibi dindarlar da var. Soru: Devlet, toplumun yasatmak icin var ise, inanani inanmayani, ibadet edeni etmeyeni vs. bu birliktelikten mutluysa, bir problemleri yoksa o zaman devletin derdi ne? Cevap: Devlet moderniteyi bir ideoloji haline getirirse dert o zaman ortaya cikiyor. Bati modernitesi kendi kültür ve medeniyeti cizgisinde bir caddaclik yakalamis olsun, bizde kendi kültür ve medeniyetimiz cizgisinde bir cagdaslik yakalamis olalim. Bu cagda, yani 21. yüzyilda birden fazla cagdas medeniyet olsun. Ve bunun birinin adi Bati Medeniyeti olsun, birinin adi Islam Medeniyeti olsun. Biri de bir baska medeniyet olsun hic itirazim yok. Belli bir medeniyetin cagdasligıii o medeniyeti bölerek, medeniyetin bir kisim dinamiklerini, mesela sadece akli, bilimi, teknolojiyi, ekonomiyi alarak (yani maddi ve dünyevi kismini alarak) moderniteyi bununla aynilestirerek, bunu da ´mürsit´ diye takdim ederek "ideoloji haline getirir, dinin yerine koyarsaniz" ve dayatirsaniz Iste dert o zaman ortaya cikiyor. Cünkü baska bedenler icin yapilmis bu elbiseyi kendi insaninizin bedenine giydirmeniz mümkün olmuyor. Kendi elinizle mumdan yapacaginiz bir bedene ancak bu elbiseyi giydirebilirsiniz. Sizin iradeniz disinda, belli bir kültür ve medeniyet cercevesinde olusmus bir bedene bu elbiseyi giydiremezsiniz. Soru: Islam´da tecdit´in mantigi nedir? Bugün nasil karsimiza cikar, nasil uygulanir? Cevap: Islam´da bir klasik bir de modern tecdit anlayisi vardir. Klasik tecdit anlayisi; otantik, sahih Islama yapilan katkilari ayiklamayi, temizlemeyi ve Cenab-i Hakk´in kitabina ve örnek insan olarak bildirdigi Hz Peygamberin Sünnetine uygun Islam toplum hayatinda bozulmadan yasatmayi hedefleyen bir faaliyet bütünüdür. Ideolojiler karsisinda Islam´in bir ideoloji gibi de kullanilmaya baslandigi caglarda ise (cagdas) tecdit anlayisi; Sahih Islami, aksine farkli talepler, farkli cereyanlar karsisinda, hem ferdin hem toplumun hatta imkan bulunabiliyorsa, dünyanin hayatina sokabilmek icin yapilan faaliyetler bütünüdür. Cagdas tecdit anlayisi, bir rekabeti ön görüyor. Kültürde, medeniyette, siyasette, cemiyet hayatinda rakipler arasindan kendisi bir rakip olarak Islami esas aliyor, kendi dininin hakim hale gelmesini istiyor. Soru: Bugün pratikte bir hareket olarak bunu görebiliyor muyuz? Cevap: Klasik tecdidin, Sahih Islam´in ortaya konmasi, insanlara anlatilmasi, teblig edilmesi anlaminda tecdidin bugün hem de ilmi olarak varoldugunu söylemek mümkün. Öteki tecdit ise bugün adina siyasal veya radikal Islam dedikleri alana kaymistir. Rakiplerde bundan ürkmüs ve gardlarini almislardir, hem ülke icerisinde hem dünyada. Ülkede, baska ideolojilere meydan okuyan, dünyada da baska hakimiyetlere meydan okuyan bir Islami hareket onlar tarafindan ´yesil tehlike´ olarak algilanmistir. "Yesil ve tehlike kim icindir, kime göredir?" sorusuna burada cevap vermiyorum, ama Yesil´i kendileri icin tehlike görenler, ona karsi mücadele bayragini acmislardir. Bu rakip onlara meydan okurken, simdi kendini korumakta zorlanir hale gelmistir. Soru: Fas´da, Bahreyn´de, Pakistan´da demokratik yollardan gecerek gelen siyasi olusumlar bizdeki gibi muvaffak oldular. Buna Iran´da Hatemi´yi de dahil edelim. Yüzde 40´la geldi sonra bu oran yüzde 78´lere cikti. Islami cografyada bu tür göstergeleri neye bagliyorsunuz? Durumlarini, bir model olarak görüyorlar ve ´Dini demokrasi´, ´Islami demokrasi´ olarak sifatlandirip örnek olmak istiyorlar. Cevap: Onlar bizden biraz farkli. Cünkü demokrasi ile bagdasir bulduklari bir Islam yorumunu referans olarak aliyorlar ve bunu ilan da ediyorlar. Iran´da Pakistan´da, Fas´ta ve bazi Orta Dogu ülkelerinde bizdeki gibi bir laiklik anlayisi ve o laikligin güclü bekcileri olmadigi icin oradaki insanlar Islami referans olarak almak ve ilan etmekten cekinmiyorlar. Diyorlar ki, biz Müslümaniz ve hayatimizin her safhasinda, her alaninda Islam´a bagli kalacagiz. Soru: Niye bu Islami hareket örnekleri demokrat da, baska Islami hareket örnekleri demokrat degil? Cevap: Bunlarin demokrat olmalari, ötekine karsi tavirlarinda ortaya cikiyor. Ötekini iki sekilde alalim: Bir, gayrimüslimler. Iki, Müslüman olup da, Müslümanligi gevsemis olanlar. Simdi bunlara karsi tavir ve yaklasimlari radikal degil, uzlasmaci. Ama bu uzlasma dinde taviz vererek olmuyor. Mesela "sen icki iciyorsan, tamam Islam´da bu da vardir zaten, diyerek degil, Islam´da icki haramdir, ama ben sana bugünkü dünyada ve bugünkü sartlarda, kendi özel alaninda icki ictin diye müdahale etmem, mekanini basmam, aramam, dövmem, cezalandirmam" diyor. "Faiz haramdir. Sen istersen banka kurarsın. Ben iktidara geldigimde senin faizle isleyen bankani kapatmam, ben faizsiz isleyen banka da kurarim. Sana gelen sana gelir, ona gelen ona gelir. Ortada bir rekabet olur..." diyor. "Ben bir tarikati, bir mezhebi, bir Islam yorumunu ülkemin bütün insanlarina dayatmiyorum. Ben insanlara inandiklari gibi yasama imkani taniyorum, ben bu özgürlügü ihtiva eden bir Islam anlayisini referans olarak alacagim. Size vadettigim bu özgürlüklerinizi ortadan kaldirmamak kaydiyla Islami uygulayacagim" diyor. Biraz, Sudan´da, biraz Pakistan´da bunu görmeniz mümkün. Biraz diyorum, tam degil... Iran´da Hatemi sonrasinda biraz bunu görmeniz mümkün... Soru: Demokrasinin basina ´din´in gelmesini nasil degerlendiriyorsunuz? Cevap: "Islami demokrasi veya Islam demokrasisi" diyorsunuz. Bence Islami demokrasinin anlami var. Biraz önce tarif etmeye calistigim demokrasi anlayisina siz Islami diyebilirsiniz. Cünkü, siz Islamı referans olarak aliyorsunuz, ama baskalarinin hak ve özgürlüklerini azami ölcüde tutuyorsunuz ve secimle gelip secimle gidiyorsunuz. Bu rejimde yükselen degerler ve umumi ahlak Islami oluyor. Islamiligi bu. Peki demokrasiligi nerede derseniz; bu programinizi halka sunuyorsunuz, halk sizi secerse iktidara geliyorsunuz, halk git derse gidiyorsunuz. Soru: AKP ile benzerligi, paralelligi var mi? Cevap: Bizde her hangi bir Islami grubun ortaya cikip da, "ben Islami referans alan bir demokratik siyasal yapi olusturmak istiyorum" demesi mümkün degil. Rejim buna müsait olmadigi icin ortada iki yol vardir. Bir, "ben Islami referans alarak devlet olmak ve bunu, demokrasiyi kullanarak degil, güce dayanarak gerceklestirmek istiyorum" diyenler. Bunlar zeminin altinda kalmak durumundadirlar. Yani böyle diyenler varsa, faaliyetlerini gizli yürütmek durumundadirlar. Ben Türkiye´de bunlarin sayilarinin az, imkanlarinin da zayıf oldugunu düsünüyorum. Onun icin Türkiye´de bu acidan gizlenmis bir tehlikeden söz edenlerin bu tehlikeyi kasten abarttiklarini ifade etmek istiyorum. Bunun ötesinde aciklayamadigi icin adina Islam demeyip de basina milli, millet... gibi bir kelime getirerek bir proje sunanlar var. Islam´i kamusal alanin düzenlenmesinde bir kaynak olarak alacaginizi gizlemek suretiyle ve demokrasiyi kullanarak böyle bir projeyle yola cikiyorsunuz. Biz son on yirmi yil icinde bu tür tesebbüsleri de yasadik. Kanaatime göre bu tür tesebbüsler demokrasi acisindan tehlike iceren tesebbüsler degildi; ama demokrasiyi, secimle gelip secimle gitmek seklinde almaniz sartiyla. Fakat Türkiye bunlari da kaldiramadi. Yani siyasiler olarak hem Müslümanca yasamayi, hem de iktidara geldiklerinde kamusal alani düzenlerken, ötekilerin hak ve özgürlüklerini zedelemeden Islami referans olarak alacagini üstü örtülü olarak ifade etmek suretiyle siyaset yapanlari da Türkiye kaldiramadi. Kanaatime göre simdi Müslümanlar -bunlara müslüman demokratlar da diyebilirsiniz- ücüncü bir tarz deniyorlar. Bu sefer kelimelerle de gizlemiyorlar. Acik ve samimi olarak diyorlar ki, "biz özel hayatimizda Müslümanca yasadigimiz gibi kamusal alanda da baskalarinin hak ve özgürlüklerine zarar vermedigimiz sürece Müslümanca yasayacagiz. Inancina göre yasamak isteyenlere de özgürlük alani acacagiz. Ama samimiyetle söylüyoruz ki, referansimiz Islam degildir. Referansimiz evrensel, siyasi, hukuki, ahlaki degerlerdir..." Tabii bu yaklasimi ileri sürerken inanclariyla ters düsmediklerine dair bir suura, bir anlayisa sahip olduklari da aciktir |
o.T.
durum böyleyken, neden herkes o sahih olmayan hadisleri taniyor?
|
o.T.
nein nein, das ist sie nicht..
die mänlichen mitglieder sind es! weil unter druck sind.. komm mal zum thema. und antworte.. typisch für zeugen jehovas ...alles verleugnen und keine antworten geben.. ich warte immer noch! |
o.T.
verdikleri tarihler tutmadi.. hesaplarda yanilmislar...
|
Dünya üzerindeki çocoklar
Aşagıda verdiğim linke gittiğinizde karşınıza bir kaydet penceresi çıkacak.Orada bilgisayarınızda nereye kaydetmek isterseniz seçin rar ile açıp izleyin.Bakın bakalım dünya üzerindeki çocuklar arasında ne kadar bir fark var.Cevap göndere bilirsiniz.
<a href="redirect.jsp?url=http://www22.megaupload.com/files/60913e3ab9b2945db46543def2acac8d/AVSEQ02.rar" target="_blank">http://www22.megaupload.com/files/60913e3ab9b2945db46543def2acac8d/AVSEQ02.rar</a> |
Hosgeldin Alp
Enteresan yazilarin icin tesekkürler. Yazmayacagim dedigin zamani ben hatirlamiyorum, sanirim benden sonra baya birbirinize girdinizki böyle bir karar aldin.
Vaktim el verdigince sorularina cevap vermeye gayret edecegim. Tekrar ise basladigim icin ve cocugum yeterince vaktimi aldigi icin oldukca kisitliyim. Simdi tekrar asil yazis sebebime,cevabima dönüyorum: Muhammed mustafanin Aise ile 6 yasinda evlenmedigini gösteren yazilarin sanirim Internette copy&paste edilmis, onlari taniyorum. Sadece tek tarafli ve kendi bilgilerimi destekleyen yazilar pesinde degilim. Yine ayni sebepden buralari ziyaret ediyorum. Yinede diger arkadaslarin bilgilerine sunmus olman güzel. Sayet senin kanitlarin bu tip ise, benimkilerde bu sekilde (seviyeyi korumaya claisyorum). Benim kanitlarimda internet üzerinden ve inanan arkadaslarla sohbet sonralari elde edilmis bilgiler: 1. <a href="redirect.jsp?url=http://www.geocities.com/wankeragnostic/muhammedin_karilari.htm Bu" target="_blank">http://www.geocities.com/wankeragnostic/muhammedin_karilari.htm Bu</a> sayfadada Aisenin evlendikden sonra oyun oynamaya devam ettigi ile ilgili bilgiler var: <a href="redirect.jsp?url=http://www.muhammedmustafa.net/yazilar/hanimlari.htm Resulullah" target="_blank">http://www.muhammedmustafa.net/yazilar/hanimlari.htm Resulullah</a> Aişe’yi çok seviyor ve O’na karşı çok şefkatli davranıyordu. Hz. işe’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ben kızlarla oyun oynardım. Oyun arkadaşlarım gelir ve benimle oynardı. Resulullah’ı gördükleri zaman O’ndan gizlenirlerdi. Çok defa Resulullah, bu arkadaşlarımı benimle oynamaları için gönderirdi." Simdi diyeceksin 18 yasinda kiz oyun oynamazmi elbet oynar, 6 yasinda olmadiginin kaniti degildir ama. 6 yasinda veya 17 yasinda (hatta 18 de olabilir, 7 de)53 yasinda bir adamin diyelimki "best case" 18 yasinda bir bakire ile evlenmesi, hemde 3. es olarak enteresandir. Hani milletin dedigi gibi esi savasta falan ölmede degil, bakire! Efendim eger ortalikda kalmis coluk cocuga arka cikmak istiyorsa evlatlik edinebilirdi öyle degilmi? Sanirim 11 veya 13 karisi olmus bu arada. Amacim sadece bilinmeyen gercekleri ortaya cikarmak. Biraz önce belirttigim gibi o zamanlarda yasamis degilim, Muhamet"i görmedim, dolayisiyla bekledigin kanitlar ancak bu sekilde olabiliyor. Daha kuvvetli kanitlari olanlar yazabilirler. Saygilar |
baslayan sonuna kadar okumustur elbette:
makalenin yazilis sebebi arkadasin bir yanlisini düzeltmekden ileri geliyor. Diger dinlerin yanlis, sadece Islamin dogru din oldugunu, Allah"in eski din kitaplarinin yerine yeni bir versiyonu gönderdigini yazmisti. O"na bir cevapti makale. Senin yazdigin sekilde Maide suresinin sonu biraz uygun olmadi. Bos lafi sevmedigimden ve yazilarimda "transparency" korumak amacli Maidenin sonu ele alinmadi. Ileride gerekirse oda olur. Yalniz buradaki arkadaslarinda ellerine Kurani alip sadece verilen örnekler sinirinda kalip sureleri yarim yamalak okuduklarini düsünmek gibi bir gaflette bulunmak istemedim. Herkesin akli var fikri var, her halde basladiklari sureyi sonuna getiriler:-)
Bunun haricinde az da olsa inandiklari kitabi okumaya tesvik etmek insanlari. Senin gibi yüzlerce web sitesi linki vermekden daha yararlidir diye düsünüyorum. Simdi hatirladim, eskiden de böyle idin, kisa ve net düsündüklerini yazmak yerine sürekli copy&paste, web sitesi linkleri ve bitmek bilmeyen makaleler yazan sendin sanirim. Üzgünüm ama ileride eski gibi kavram kargasalarina ve bos yere dalasmalara cevap veremeyecegim. Zamanim kisitli. Sadece bilgi alis verisinde bulunmak icin buradayim. Seviyeli bir boyutta, hepsi bu kadar. Saygilar |
Sübyanciliga yol acmak..
Maksat Bu !..
Kendi denginizle evlenin diyen peygamber Bir bakiyorsunuz Bir kac hadis sonra 6 yasinda kiza nikah kiyiyor.. Bunun Imkani var mi ?.. |
Hayir Benim Öyle bir huyum yoktur :o)
Karistiriyorsunuz Peren hanim..
Benim cümlelerim Genelde Kisadir. |
Yanilgi Insana mahsus :o) o.T.
ohne Text
|
Nezaketiniz Icin sagolun peren hanim
Hosbuldum;
Hayir düsündügünüz gibi degil :o) Ben sadece Ramazan süresince tartismalardan uzak durmak istemistim..Birbirimize Girdigimiz icin degil.. Zaten birbirimize girecek kadar önemli bir sorun yok ortada :o) |
Bundanda Anlasildigi Gibi
Hz. Muhammed e Rivayetlere dayanarak suclama yöneltilmesi Mantik disidir.
En sahih hadis zan yani saniyi Ifade eder. Yani Kanit olarak hic bir gecerliligi yoktur.. Bu yüzden masallari " S " gecerek DIN gerceklerini Göz önüne almaliyiz diye düsünüyorum.. Hadis in Bir anlam ifade etmesi icin Kuran Onayi gerekir. Bu Gün Hadis seklinde ortada gezen Masallarin 80 % ine Kuran onay vermez RED eder. |
Sevgili Peren!
Yaşamda değişmeyen tek şey değişimdir, demiş aklı başında bir düşünür.
Biliyorum halen çok eski ve çok yeni olan kemer altı tartışmaların en insani olan etkisinin altındasın. Ben her ne kadar bunları aşabilme ölçüsüne ulaştık olarak düşünsemde yinede onların etkisinden tam olarak kendimi sıyırabildiğimi düşünmüyorum. İnsanları insan oldukları için aşağılayan tüm beyinlerden ve yüreklerden her zaman tiksinirim. Elbet, hepimiz tarafından bilinir ki insanlar birbrlerinden çok farklıdırlar ve öz olarak her zaman kendileridirler, bunu başaramayanlar dini jargonda mürütdürler, toplumsal katmanda edilgendirler vs, vs. Ne ben eski Galvaniyim, nede Alpi eski Alpi olaylarda bir anda parlama, kurnazlığa kaçma, sertleşme, kırıcı olma, ezme ve madara yapma vs, vs düzeylerinde. Ben bu sayfalarda bulunan bir kaç kişinin gerçekten olgunlaştığına ve olgunca bilgileri paylaşmada dürüst olduklarını düşünmekteyim. Bu benim gözlemim ve iyi niyetli bakış açımdır, umarım bu dürüstlülüğün erdemliğinin güzelliğini tatmış insanlar bu güzelliklerini dahada derinleştirirler ve istenilen ölçülerde önce insana var olan saygının kutsallığını örnek insanlar olarak hem korurlar, hem de sunmaya devam ederler. İyi insan olabilmek için şucu, bucu olmaya asla gerek yoktur, iyi her zaman iyidir. Ve iyiler mutlaka birbirlerini bulurlar. Ben o iyi isanları salt iyi insan olmayı hem korumaya çalıştıkları için, hem o iyiliğin erdemliliğini paylaşmaya çalıştıkları için değer veriyor ve seviyorum... Selamlar... |
kaldi ki
Hristiyan ve yahudilerin kafirlerinin peygamberi onun getirdiklerini inkar edenlerin kastedildigini ben algiliyorum.
Yani Kafir olmanin sarti anlasilan vahyi bilerek inkar etmektir. müslüman olmamak küfr"ü hemen pesinde getirmez. Nasil olur ki vahy"i tanimayan anlamayan kendisine vahy anlatilmayan insanlar kafir olabilirler ki? |
welche ist die wahrheit? ...ist die frag
ohne Text
|
o.T.
jede religion behauptet "the 1 and only" zu sein...
|
ISYAN !..
Isyan bütün Oluslarin motor gücü ve hareket noktasidir.Yani Isyan Baslibasina bir eris ve olustur.
Önemli Olan Isyanin ne icin ve nasil sergilendigidir..Ama en kötü Isyan bile bir olus sergiler.Cünkü olumsuz bir isyan bile en azindan karsi isyani yani olumlu isyani atesleyerek Dolayli Bir olusa Vucut vermektedir. Türkiye cumhuriyet Tarihinde yasanan Bundan ibarettir. Yani Laik Türkiye Cumhuriyetinde Yasanan yasatilan her türlü Baski ve yasaklamalara ragmen islam da alinan Bu önemli yol ve gelisim: Yanlis Isyanlarin olumlu bir isyani atesleyici rolü oynamasidir. Basirete Cagirmayan bir isyan ise Bizler icin sadece ve sadece YIKIM olacaktir. Ama her Isyan yikilmasi gerekeni yikilmasi gerektigi sekilde yikmaz.Isyan Bazen yanlis taslari oynatir yerinden.. Isyana Düsmaniniz yön gösterirse,isyan sizin icin ümit ve gelecek olmaktan -yaratmaktan cikar,sizi yiyici bir canavara dönüsür. Evet ISYAN !.. Ama yerine oturan hedefini Iskalamiyan ISYAN !..Hedefini Iskalamis bir Isyan yikim üstüne yikim getirir.MEZARA GÖMER !.. Bütün Oluslarin,erislerin yaraticiliklarin Temelinde Isyan vardir..Ben Bunu Kuran dan ögrendim.Ama Kuran bana sunuda ögretti: Isyan Basiret üzerine yürütülmelidir.Basiretden kopan Isyan Kahir ve izdiraptan baska bir sey getirmez.Hem Kendine dert olur O,hem de baskalarina.. Cok enteresan Bir Reportajdi.. Karaman i cok esasli bir Hukuk alimi olarak tanidim..Bu tip bir yorumuna ilk defa rastladim.. Tesekkürler |
tja da kann ich dir...
...auch nicht weiterhelfen, jeder muss die frage für sich selber beantworten :)
aber jeder bekommt seine chance, der warheit ins gesicht zu blicken... |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 15:06 Uhr. |