Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

xstudentxnrw 14.09.2005 01:23

kopyaci, kaynaklari ezen sen varya..
 
bunlar nerede yaziyormus.. cogu seye kaynak ver bunlara verme.. iyisin..

Hz.AISE:
** Hz. Peygamberimiz Mirac gecesi Rabbini gördü Onunla konustu..vs**Türünden sözler söyleyenler icin sunlari söylemistir:

**Bu sözleri duyunca tüylerim ürperiyor.Bunlari nasil söyleyebiliyorlar ?Bunlari söyleyenler ALLAH a da PEYGAMBER e de iFTIRA etmis olurlar Allah hic bir beser e görünmez hic bir beser ile konusmaz**

Hz AISE bunula da yetinmemis sunlari da eklemistir:

**Hz.Peygamber o gece yatagindan hic ayrilmadi ayrilsaydi ben görürdüm..Rabbi onu O alemlerde RUHEN dolastirdi **

xstudentxnrw 14.09.2005 01:26

isra, necm... iyi bak K o.T.
 
ohne Text

xstudentxnrw 14.09.2005 01:32

isra.. necm.. iyi bak KOPYACI!!! :O)
 
53-en-NECM

Mekke"de inmiştir. 62 (altmışiki) âyettir. Yalnız 32. âyeti Medine"de nâzil olmuştur.

birde 53:7,10,11,12,17,18 bir daha oku..IYI OKU.. seni kopyaladigin yerden degil.. Kurandan oku ;O)

alpaneros 14.09.2005 01:44

cocuklariniza sahip cikin!!!!!
 
Öncelikle Berlin de analarin cocuklarini uyusturucuya karsi korumaya yönelik baslattiklari bu son derece yerinde caba icin "MutterOhneGrenzen" insiyatifini sahiplendigimi belirteyim. Ana sayfanizda astiginiz haberin orjinalini BZ de kendim okudum. Ve ceviri yanlisi oldugunu ben de söylemek isterim. Üstelik ne bir haber kaynagi ne de Insiyatifin kendisi bu haberin verilisinden haberdar edilmedigi icin (kaynak belirtilmemesinden bunu anliyorum) habercilik tavrinizin son derece yanli ve kendine mal edici bir tutum icinde oldugunu görmelisiniz.

Daha da kötüsü su ki; zaten sürekli taraf oldugunuzu biliyorum. Ama son olarak bu aksam yaptiginiz cocukca chat den atmalar artik kabak tadi vermeye basladi. Chat sayfalarinda gezinen agentcikler hemen kokumuzu alarak bu olayin üstüne gitmemiz icin ellerinden geleni yapiyorlar. Nicklerimizin silinmesi önemli bir sey degil. Onlardan milyonlarca var. Ama kendi tutumunuzu gözden gecirmek yerine bir yargic ya da beksi tavriyla denetleme kisvesi altinda sansür uygulamaniz (üstelik hedefi ve icerigi belirsiz bir sansür) gülünc olmaya basladi.

Haber yaptiginiz konunun icinde yer alan hera, simdiki nicki ile basma nin sizi uyarmasi bile sizi rahatsiz ediyor. Bunu anlamak zor. Ya haberi bir özür yazisi ile kaldirin ya da söylenenler dogrultusunda geregini yapin!

roman 14.09.2005 02:24

Sevgili öğrenci!
 
Bu kadar gizemli ve aşırı resmi olmaya ne gerek var Allah aşkına?

Sana bir soru soruluyor cevabını alabilmek Mars a gidip gelmekten çok daha zor oluyor.

Vermek istemiyorsan cevaplarını tuhaf; tuhaf konumlara girmenin ne alemi var?

Hani bilgin doyurucu olabileceğinin kuşkusundan çekindiğin için veremiyorsun falan demek istemiyorum sana.

Ama, bunu sürekli yapınca ister istemez böylesi bir kuşkuda yaratıyorsun.

Ben, bana sorulan fikir düzeyinde olan tüm soruları bildiğim kadarı ile yanıtlarım.

Bilemediğim konuyu bilmiyorum derim, bu ne ayıptır nede utanç duyulacak bir meseledir.

Selamlar...

roman 14.09.2005 02:29

Ayıptır bu yazdıkların!
 
Hangi akla hizmet etmektesin???

Neden yapmaktasın bunları???

Kime hizmet etmekte bu cümlelerin???

Bilerek mi yapmaktasın??*

Ben şahsen utanç duydum okuduklarımdan???

roman 14.09.2005 02:36

Eğer bu küfür yazılarını sürdüreceksen,
 
emin ol, beni çok katı bir şekilde karşında göreceksin...

Ben deokrat bir insanın süreklilik halinde bu tür yazılar yazacağını asla inanmıyorum.

Yaşadığım yaşam tecrübesinde bu tür aşağılık yazıları sürekli yazanların, ya çok ilkel bir bilgi dağarcığı olduğunu, ya kişilik bulmak için yaptığını, yada ortamı karıştırmak için yaptığını öğrendim.

Kendine gel...

basma 14.09.2005 03:20

o.T.
 
KREUZBERG SAKINLERI !!

Bircogunuzun bilgisi üzerine, biz analar uyusturucu saticilarinin semtimizden D E F O L M A L A R I icin sokaklardayiz. cocuklarimizi korumak baslica hedefimiz. Bugüne kadar yaptigimiz imza kampanyasi ve isik eylemi kücükte olsa, sonuc vermeye basladi. Uyusturucu saticilarinin gözde mekanlari azda olsa yer degistirmeye basladi.

BIZ KIMIZ ? NE YAPIYORUZ ?

Cocuklarini uyusturucu batagindan korumaya calisan analariz!!!

Her Pazar U-Bahnhof Kottbusser Tor ´da bulusup imza topluyoruz!!!

Her Cumartesi gece 22:00 ´da el fenerleri ile mahallemizin karanlik köselerini aydinlatiyoruz, bize katilamayan tüm velileri ayni saatte camlardan yada balkonlardan el fenerleri ile ulasabildikleri karanlik köseleri aydinlatmaya cagiriyoruz!!

Her Pazartesx GLOBAL AKADEMI BILDINGS-ZENTRUM´da (Rexchenbergerstrasse 175 – 10999 Berlxn) adresinde bulusup karsilikli deneyimlerimizi aktarip, birlikte qözüm ariyoruz !!!

Basta analar olmak üzere, tüm velileri cocuklarina sahip cikmaya cagiriyoruz.

En degerli varliklarimiz qocuklarimiz

Onlar icin hersey deger !!


I r t i b a t
MuetterOhneGrenzen@hotmaxl.de
Tel: 0163 – 584 75 90

donpepelino 14.09.2005 10:21

Israel Shamir Sünni,lere Övgü.
 
EY OSMANLI GERÝ DÖN!

Dünya barýþý için yeniden Osmanlýya ihtiyaç olduðunu
ifade eden Ýsrailli entelektüel Ýsrael Shamir,
imparatorluðun yýkýlýþýndan sonra sadece Ortadoðu"nun
deðil, tüm dünyanýn da acý çektiðini söyledi. Shamir,
Balkanlar, Filistin ve Irak"ta yaþananlarý örnek
verdi.



DIÞ HABERLER SERVÝSÝ
Ýsrailli yahudi entelektüel Ýsrael A. Shamir "Türkiye
ve Dünyada Yarýn" dergisi için kaleme aldýðý "Ey
Osmanlý Geri Dön!" adlý makalesinde insanlýðýn dünya
barýþý için Osmanlý imparatorluðuna ihtiyacý olduðunu
söyledi. Makalenin giriþ bölümünde 1. Dünya Savaþý
sýrasýnda Ýngiliz yanlýsý bir Siyonist casus þebekesi
olan "NILI" üyesi Osmanlý vatandaþý siyonist
göçmenlerin Osmanlýya ihanetlerine deðinen Shamir,
"Onlarýn ülkeleri Osmanlýya ihanet için iyi bir nedeni
vardý; çünkü eðer imparatorluk yaþasaydý, ne Yahudi
Devleti denen canavar, ne tecrit duvarý ardýna sürülen
milyonlarca topraðýn yerlisi, ne ayný derecede ezilmiþ
ve gecekondulara doldurulmuþ göçmen iþçiler ve
karþýlarýnda malikaneler içinde birkaç zengin Yahudi
olmayacaktý. Ayný þekilde çaresiz bir Irak"a ABD
saldýrýsý ve sonuçta yüzbinlerce ölü ve acý hiç
olmayacaktý, çünkü Irak o güçlü imparatorluðun parçasý
olacaktý.

Ýmparatorluðun yýkýlýþýndan sade Ortadoðu çekmedi.
NATO uçaklarý asla Belgrad"ý da bombalayamazdý, eðer
imparatorluk bizimle olaydý. Hatta ilk ayrýlan eyalet
Yunanistan"ýn þimdi avro tarafýndan ekonomisi
mahvedilmiþ ve zengin Kuzeylilerin otelcisi haline
getirilmezdi. Onun da, Rumlarýn, Ýskenderiye"den
Ýstanbul"a dek imparatorluðun kalburüstü ahalisi
olduðu günleri özlemek için iyi bir nedeni var" dedi.

"Osmanlýyý ulusçuluk zehirledi"

Ýsrailli yazar Shamir, Osmanlý"nýn, zehirli ulusçuluk
meyvasýný Batýlý üstadlarýndan alan yerel elitler
tarafýndan yýkýldýðýn&yacut e; vurguladý. Avrupa icadý olan
ulusçuluðun Ortaçað"ýn kara veba salgýnýndan daha
fazla insan öldürdüðünü belirten Shamir, makalesinde
þunlara yer verdi: "Dahasý, o imparatorluða makul bir
seçenek de sunamadý. Oysa orada düzinelerle kavim,
kabile barýþ içinde birlikte yaþýyordu. Kopan
ülkelerin hiçbiri baþarýlý bir devlet kuramadý. Ve
Batýlý yýrtýcýlar, giderek daha ve daha da küçük
gruplar arasýna kavga ekmeye devam ettiler, þimdi
Türkiye ve Irak"taki Kürt hadiselerinde görüldüðü
gibi. Nasýr ve Baas Pan-Arabizmi, Bin Ladin
Ýslamcýlýðý, Ziya Gökalp ve Halide Edip Pantürkizminin
hepsi de Batý"nýn ilerleyiþini durduracak güvenilir
bir ideoloji oluþturmakta ayný baþarýsýzlýða
uðradýlar."

Avrupa imparatorluðu yeniden kuruldu

Osmanlý"nýn yeniden diriltilmesi ile ilgili olarak
"Batýlý kardeþlerin kitabýndan kendimize bir yaprak
ödünç almalýyýz" diyen Ýsrael Shamir, "AB ile Avrupa,
bin yýl önce çökmüþ Þarlman imparatorluðunu yeniden
kurdu; bizim Ýmparatorluðumuz ise hala insanlarýn
zihninde, görkemli saraylarda, kalelerde, camilerde ve
kiliselerde dipdiri. Tekrar kurulan imparatorluðumuz
tüm Bizans sonrasý kazanýmlarý kucaklamalý:
Türkiye"nin, Ortadoðu"nun, Balkanlarýn, Rusya, Ukrayna
ve Orta Asya Türki cumhuriyetlerinin birlikte parlak
bir geleceði var. Bizans"ýn iki parlak varisi Rusya ve
Osmanlý Ýmparatorluklarý, yüzlerce yýl birbiriyle
savaþtýlar. Ama ayný þey, Batý Roma"nýn varisleri
Fransýzlar ve Almanlar için de doðru. Eðer Batýnýn
ezeli düþmanlarý birleþiyorsa bu niye Doðu"da da
olmasýn?" dedi.

"Avrasya birleþmeli"

Bu yaz Rusya ve Ukrayna"yý gezdiðinde, Ruslar ve
Türkler (ya da Rus tabiriyle Tatarlar) arasýnda çok
benzerlik gördüðünü ifade eden Shamir, makalesinde þu
vurucu açýklamalarda bulundu, "Avrasya"da hakimiyet
kavgalarý vermek yerine Türkler, Slavlar, Araplar (ve
küçük komþularý) güçlerini birleþtirebilir,
Konstantiniye"yi (Ýstanbul bu ismin farklý okunuþudur)
ortak baþkent ve imparatorluk hükümeti payitahtý
yapabilir. Konstantiniye bizim Brüksel, New York ve
Pekin"e cevabýmýz olabilir. Yüzyýllar sürmüþ hakimiyet
kavgalarý Avrasya"da nice savaþlar çýkarmýþ iken,
birlik tüm istekleri tatmin edebilir: Ruslar da
Türkleri oradan çýkarmadan Ýstanbul"u baþkent
edinebilirler; Türkler ise Kýrým ya da Taþkent"le
komþu olur, Yakutistan"ýn uzak elmas madenleri ve
Pravoslav Türklerinin diyarlarý, tek bir Rusla
savaþmadan elde edilir. Ortadoðu birkez daha, hep ait
olduðu Avrasya"ya dahil edilir; Washington"dan,
Londra"dan, Brüksel"den gelecek emirlere boyun eðmez.
Çok uzak bir yer olmaktan çýkan Türkiye Baðdat"la
Kiev"den, Belgrat ve Kahire"den, Vladivostok ve
Ankara"dan gelenlerin buluþma yeri olur."

Osmanlýyý geri getirmeyi düþünmeli

Geçmiþte Avrupalýlarýn Osmanlýya hayran duyduklarýný
belirten Shamir, "Ýmparatorluðun kurucu unsur olan
Türklere, Avrupa hayrandý ve onlardan korkuyordu, oysa
þimdi onlar da Frankfurt ve Londra"nýn
çöpçü-bulaþýkçýlarý için iþlerinde istenmeyen
rakipler. Þimdi kimi Türk liderler AB"ye girmek
hülyalarýyla kendilerini avuturken, belki de artýk
imparatorluðu geri getirmeyi düþünmeye baþlamamýzýn
tam sýrasý. Aslýnda imparatorluk çok büyük ve etkisiz
olduðundan yýkýlmadý: En görkemli zamanlarýnda bile
Brezilya ya da Rusya"dan küçüktü. O yýkýldý, çünkü toy
yerel elitler zehirli ulusçuluk meyvasýndan yediler;
bunu onlara Batýlý lafazanlýk üstadlarý sunmuþtu" diye
yazdý


<a href="redirect.jsp?url=http://www.yenisafak.com/d01.html
" target="_blank">http://www.yenisafak.com/d01.html
</a>

donpepelino 14.09.2005 10:36

Sucu Kendinizde Arayin Bence
 
O uyusturucu satanlar ve uyusturucu alanlar nerden bu islere bulastilar onun arkasini arastirmak lazim.


Elinize bir lamba alip Dergiler karsisinda schow yapmaktan baska birseye benzetemiyorum.

Bir aralar panter emel diye bir hayvan sever vardi kameralar karsisinda schow yapiyordu.

Gel gelim toplumunda suclu oldugu uyusturucu batakligina.

Sabah aksam TV lerde sosyete dizilerini cocuklara izlettirdiniz cocuklari fantazilerlen yetistirdiniz.

Cocuklar herzaman macera pesinde kosmaya basladi Avrupa Türk cocuklarinin nasil yetistirildigini cevremde görüyorum.

Tamamen yanlis yetisririliyorlar ayy evladim canikom ne isterlerse verdiniz.

Is yerlerinde mesai saatlerini cocuklariniza tercih ettiniz onlari basi bos biraktiniz suclu olanlar siz aylersiniz.

Fazla fantaziye ve baskasina özenme hayati bir eylence ask sex yasantisina cocuklarinizi özendirdiniz suanda ektigini biciyor gurbetciler.

Uyusturucudan haric okullarda en geri kafalilar Türk cocuklari okumaya önem vermiyorlar bu hem sol hem sag hemsu hemde bucusunda var cevremde görüyorum.

Sabah aksam cocuklarinizlan pembe dizi izliyeceginize ask romanlari okuyacaginiza birazda akil verseydiniz elinizde lamba sokaklarda dolasmazdiniz.

Dinin den uzak kültüründen uzak hayatini TV lere göre ayarliyan bir toplum bu hallere dümeye laiktir bence.

donpepelino 14.09.2005 10:38

1 Ikincisi Basma Hanim ????
 
GB nizdeki fotoda cocuklara ne kadar örnek oldugunuzu gösteriyor.

Bir yasli bayanin orta parmagini gb nizde gösterirseniz cocuklarinizda aynen sizin gibi yaslilari insan yerine koymaz.


TV ler ve fantazi hayatlara özenmeyin cocukalarda o gibi seylere özenmez ve sorun cözülür bence.

astalavista...........

donpepelino 14.09.2005 10:47

Cocuklari Basi Bos Biraktinmi
 
Çocuk eğitiminde annenin sorumluluğu çok önemlidir. Çocuklarının kişilikli yetişmesinde annenin rolü babanınkinden çok daha büyüktür. Çünkü çocuklar babadan daha çok anneye yakındırlar. Zamanlarının çoğunu anneleriyle geçirirler. Dolayısıyla anne çocuklarıyla ilgili her özel durumu yakından bilir ve tanır. Akıl ve zeka durumlarını, neye eğilimli olduklarını anne, daha iyi bilir. Bunun tabii sonucu olarak, müslüman kadının yerine getirmekle yükümlü olduğu, yapmaması halinde de sorumlu olduğu görevlerin başında, edep ve terbiye ölçüleri içinde çocuklarını yetiştirmek gelir.

İslam’da kadına verilen en uygun vasfın analık olduğunu görürüz. Organizması analık vasfına göre düzenlenmiştir ve insan neslinin devamı ananın fonksiyonları ile yakından ilgilidir.

Anne çocuk ilişkisi çok yönlü ve psikolojik açıdan farklı sonuçlar doğuran fıtri bir ilişkidir.

Kuran’ın, annenin çocuğunu modern psikolojide “bebeklik dönemi” kabul edilen “tam iki yıl” emzirmesi yönündeki tavsiyesi (Bakara 233) çocuğun beden yapısının teşekkülünde anne sütünün önemini ortaya koyar. En son tıbbî gelişmeler de beden ve ruh sağlığı konusunda anne sütünün yerini başka hiçbir gıdanın, anne kucağının yerini de başka hiçbir ortamın alamayacağını göstermiştir. Hayata gözünü açan insan yavrusu, etrafında güvenli ve rahat bir dünyanın mevcut olduğu hissini yaşadığı ölçüde ruhen gelişip olgunluğa doğru ilerler. Anne ile çocuk arasındaki fıtrî bir duygu olan anne sevgisi ve şefkati, çocuğun rûhî melekelerinin sağlıklı gelişmesinde temel etkendir. İlmî araştırmalar, bu sevgiden mahrum olarak büyüyen çocuklarda güçlü bir kişilik yapısının ve temel güven duygusunun yerleşmesinin hemen hemen imkânsız olduğunu göstermiştir. Bu bakımdan İslam dini çocuğun belli bir yaşa kadar annesinin yanında kalmasını öngörür. Herhangi bir sebeple anne ve baba arasında bir anlaşmazlık çıkarsa, hukuk, çocuğun (erkek ise 7-9 yaşına kız ise 9-11 yaşına kadar) annenin yanında kalmasını hükme bağlamıştır.

Annelerin çocuklarıyla ilgilenmesinin sayısız sevapları olduğunu şu rivayetten anlıyoruz.

Esma binti Yezid el Ensari’den rivayet edildiğine göre Esma, Peygamber efendimiz ashabının arasındayken ona gelerek şöyle dedi:

“Annem ve babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü! Ben kadınların sana gönderdikleri elçileriyim, Allah seni bütün erkek ve kadınlara peygamber olarak göndermiştir. Sana da, seni gönderen Rabbine de iman ettik. Biz kadınlar topluluğu sizlerin evlerinize kapatılmış, evlerinizin temelleriyle kuşatılmış ve karnımızda çocuklarınızı taşır durumdayken, siz erkekler Cuma namazı kılmak, camilere ve cemaate çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, defalarca haccedebilmek, bunlardan daha önemlisi cihat edebilmek gibi faziletlerle bizden üstün kılındınız. Ancak sizden biriniz, hac ve umre ziyaretinde bulunmak ya da Allah yolunda cihat etmek amacıyla evinden ayrıldığı zaman sizin mallarınızı biz korur, iplik eğirir elbiselerinizi dokur ve çocuklarınızı besleriz. Öyleyse bizler sizlerin yaptığı bu hayır ve sevaplı işlerin hayır ve sevaplarında sizlere ortak olabilir miyiz?

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Esma’nın bu sözlerini dinledikten sonra yanlarında bulunan ashabına dönerek: “Siz hiçbir kadından dini ile ilgili konularda bundan daha güzel bir soru işittiniz mi?” buyurdu. Onlar da, ‘Ey Allah’ın elçisi biz bir kadının böyle güzel bir şekilde anlatabileceğini zannetmezdik’ dediler.

Peygamberimiz tekrar o kadına seslenerek: “Ey kadın iyice anla ve seni gönderenlere de anlat. Kadının kocasıyla iyi geçinip, kocasının kalbini kazanması ve işlerinde kocasının muvafakatini almaya özen göstermesi, o faziletli işlerin hepsine denk olur.”(Müslim) buyurmuşlardır.

Ailede daha çok koruyucu ve fedakâr olan annedir. Anne çocuk için örnek modeldir. Bir düşünür “İyi bir anne, yüz öğretmene bedeldir.” demiştir.

Çocuğa doğru yolu gösteren, Rabbini tanıtan, Kur’an’ı öğreten, Peygamberini tanıtan annesidir. İlk vicdan, ilk sevgi, ilk acıma hislerini ona veren annesidir.

Dünya hizmetleri, maddî zorluklar, para ve mal endişeleri gibi dünyevî menfaatlerin hepsi maneviyatın sağlanması ve ebedî saadeti kaybetme endişelerinden sonra gelmelidir. Bu sebeple annenin, dînî ilim tahsili ile idrakinin açılarak genişletilmesi ve basiretsizlikten kurtulması lazımdır. Çünkü “kendini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez” prensibini unutmamak gerekir.

Anne görevinin bilincinde olmalıdır.Anne ilk öğretmendir.

“İyi evlatlar iyi anaların meyveleridir” sözü bir gerçeğin ifadesidir.



TERBİYEDE UYGULANACAK METOTLAR

Çocuk yetiştirme konusunda pek çok tavsiyeler yazılı kitaplar vardır. Bununla birlikte çocuklar arasında o kadar çok farklılıklar vardır ki, bütün çocuklar için geçerli olacak formüller vermek kolay değildir. Çocuk yetiştirmede doğru olarak kabul edilen ilkelerle onların yorumları zamanla değişmektedir. Sosyal şartların değişmesi ile çocukların eğilimlerinde de değişmeler olmaktadır. Örneğin bizler ve çocuklarımız arasında çok büyük farklılıklar var. Oyunları, hayattan beklentileri gibi..

Çocuk eğitimi yapılırken onun sahip olduğu kabiliyetleri, mizacı, iyilik ve kötülüğe meyilli olması dikkate alınmalıdır. Gazali: Tabiatlar muhteliftir, bazısı terbiyeyi zor kabul eder bazısı kolay kabul eder, demektedir.

Elbetteki çocuğun yaratılışıntan intikal eden özellikleri arasında iyi ve kötü olanları vardır. Her çocuğun buna bağlı olarak reaksiyonları, sinir sistemleri farklılık arz eder. Bütün bunlara rağmen çocuklara iyi bir terbiye verebilmek için uygulanabilecek çeşitli metotlar vardır. Bunlardan önemli olarak gördüğümüz birkaç metot aktaracağız.



ÖRNEKLİK METODU

Eğitim sahasında model şahsiyetin çocuk psikolojisi üzerinde büyük tesirleri vardır. Çocuk genellikle ana-babasını taklit eder. Hatta ana-babası çocuğu (İslam fıtratı üzere doğan çocuğunu) Yahudi – Hıristiyan – Mecusi yapabilir.(Hadis)

Örnek olma metodu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin en temel eğitim metotlarından biridir. Çünkü insanoğlunun genel özelliği, gördüğünü daha çabuk kavramasıdır. Kur’an-ı Kerim’de Peygamberin örnekliği konusu önemle vurgulanır.

Ahzab suresi 22. ayet:

“And olsun ki, sizin için sizden Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için Rasulullah’ta güzel örnekler vardır.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ibadet ve ahlakta bütün insanlara en yüksek mertebede örnek ve rehberdir. İnsanlar her devir ve çağda Peygamberin o çok kapsamlı ibadet ve ahlakını en kâmil manada örnek olarak bulacaklardır. Yetişkin bireyler için eğitimde örnek ne kadar önemli ise yetişme çağında olanlar için örnek model çok daha önemlidir. Çocuklar bilgi birikimlerini, görerek artırırlar.

Ana-babanın güzel örnek olmaları durumunda çocuk, onların söz ve davranışlarını kontrol ve denetime tabi tutacak, neden ve nasıl sorusuna cevap isteyecektir. Bu aşamada çocuğa verilecek cevap hayırlı ve ikna edici olursa sonuç hayırlı olacaktır.

Çocuklarımıza yapmalarını istediğimiz durumlarda öğüt vermeden önce kendimiz o şeyi yapıp yapmadığımızı kontrol etmeliyiz. Anne çocuk arasındaki ilişkide güven çocuğun yetişkin olduktan sonra insanlarla olan ilişkilerinin temelini oluşturacaktır. Sürekli olarak annesi tarafından kandırılan bir çocuk yetişkin bir birey olduğunda, zorlandığını hissettiği an yalan söyleyerek insanları kandırma yoluna gidecektir.

Bir Hatıra:

“Hollanda’ya gezmeye giden bir gezgin, misafir olduğu evin küçük çocuğunu sevmek için yanına çağırır ancak çocuk gelmek istemez. Adam çocuğu yanına getirebilmek için ona bir şeker vereceğini söyler. Çocuk bunun üzerine adamın yanına gider. Adam çocuğu kucağına aldığı anda evin hanımı adamdan çocuğa şeker vermesini ister. Ancak adamda şeker yoktur. Adam kendisinde şeker olmadığını söyleyince kadın çocuğunu adamın kucağından alır ve adamın hemen evini terk etmesini söyler, çünkü, siz çocuğuma yalan söylemeyi öğretiyorsunuz, der.”

Çocuğun tabiatı saf olduğu için, iyi ve kötü huyları kendi akranlarından, en yakın ve en çok ilişki kurduğu insanlardan öğrenir. Bir bakıma karakterinin oluşma dönemi olan 0-5 yaşları arasında en çok beraber olduğu annesinden öğrenir. Çocuğunun yanında sürekli olarak şikayetlenen bir annenin çocuğunda da aynı özellikler görülecektir. Ya da çocuğunun yanında sürekli olarak başkalarını eleştiren bir annenin çocuğu da arkadaşlarını eleştirecektir. Ya da eve gelerek veya telefonla kendini arayan birisi için evladına “babam yok de” dedirten bir baba yalnızca çocuğuna yalancılığı öğretiyor demektir. Yine anne ve babanın çocukları yanında ya da bizzat çocuklarına geçmiş dönemlerinde yapmış olduğu kötülükleri anlatmaları çocuğun da büluğ çağında benzeri işleri yapmasına sebep olabilir.

Çocukların karakter oluşumu döneminde onlara iyi ve değerli insanları övmeli, kötü ve düşük karakterli insanları da yermelidir. Bu sayede çocuklar iyi insanlara imrenir ve onları örnek almaya çalışırlar, kötülerden de uzak durmaya çalışırlar. Fakat en etkin yöntem ise çocuğu zaman zaman iyi insanların ziyaretine götürmektir.

Sadece çocukların değil yetişkinlerin de salih insanlarla beraber olması konusunda Tevbe suresinde “Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun” şeklinde açık bir emir bulunmaktadır.

İnsan tabiatı, çevresinden etkilenme ve çevresini etkileme özelliklerine sahiptir. İyi insanların yanında bulunanlar onların güzel davranışlarını önce taklit etmeye sonra da bilinçli olarak tekrar etmeye başlayacaklardır. Bunun ötesinde insan ruhu, içinde bulunduğu güzel ortamlardan etkilenir. Bunun için evlerde kurulan güzel konuşma ortamlarından çocukların da istifade etmesi için onları o ortamlardan uzaklaştırmayınız. Konuşmalardan hiçbir şey anlamasalar bile ruhlarında güzel duyguların temelleri atılmış olacaktır.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor:

“Bir kimsenin çocuğunu terbiye etmesi ve ona edep öğretmesi, her gün bir miktar sadaka vermesinden daha hayırlıdır.”

Ebu Saîd radıyallahu anh anlatıyor: Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Kim "üç kız" veya "üç kız kardeş" veya "iki kız kardeş" veya "iki kız" yetiştirir, terbiye ve te"diblerini eksik etmez, onlara iyi davranır ve evlendirirse cenneti hak etmiştir."

Sonuç olarak: Çocuk her organı ile tam bir insandır. Ve sürekli olarak çevresini süzerek öğrenme ve anlamaya çalışır. Annenin her hareketine bir anlam vermeye çalışır. Eğer ona aklî açıklamalar yapılmazsa çocuk kendisine göre bir sonuç çıkarır. Özellikle söz ve davranışlarımız onun tertemiz bir beyaz sayfa gibi olan zihninde kalıcı etkiler oluşturacaktır. Biz de belki de farkında olmadan ya şahsiyetli ya da şahsiyeti bozuk bir insan yetiştirmiş olacağız.



SEVGİ METODU

Vazgeçilemeyecek metotlardan birisi de SEVGİ metodudur.

Öğretim kafaya, eğitim ise daha çok kalbe hitap eder.

Çocukla iletişim, ona yaklaşma, terbiyenin asıl ve ilk aşamasıdır. Aile, çocuk ile olan diyalogu sayesinde “terbiye” müessesinin temelini atar.

Kucağa alıştan başlayarak, öpüp, koklayarak süren bu diyalogdaki sevgi, en insanî, en asil tarzdır.

Sevgi…

Ama nasıl bir sevgi?.

Çocuğun her istediğini yerine getirmek, onu her vesile ile öpmek, pahalı oyuncaklarla ödüllendirmek gerçek sevgi değildir. Sevgi, ilgilenmek, çocukla beraber olmak, onunla bir şeyleri paylaşmak, onun yanında olduğumuzu, ona önem verdiğimizi hissettirmektir.

Hz. Peygamber’in Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i omuzlarına alıp taşıdığı, secde de iken omuzlarına çıkan torunlarının secdeden doğrulurken düşmemeleri için secdeyi uzattığı hatta ashabına hutbe irat ederken onları kucağında bulundurduğu bilinen gerçeklerdendir.

Berâ radıyallahu anh anlatıyor:

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi, Hasan ve Hüseyin omuzlarındayken gördüm. Şöyle dua etti:

“Allahım, ben bu ikisini seviyorum, sen de sev!” (Buhârî)

Sevginin gereğinden az ifade edilmiş olması çocuğu en önemli ve zarurî ihtiyacından mahrum bırakmak demektir. Bu da çocuğa karşı büyük bir haksızlıktır.

Çocuğun her isteğini yerine getirmek çocukta ailede tek belirleyicinin kendisi olduğu hissini uyandırır ki bu, çocuğun yetişkin olduğunda çevresi ile ilişkilerinde problemler doğmasına neden olabilir. Her isteğinin yapılmış olmasına alışan çocuk bunu her zaman isteyecek bu da arkadaşları ile iletişimini bozacaktır. Bunun tersinde de yani şımarmasın, olgun, efendi olsun ya da hanım hanımcık olsun diye her zaman istekleri reddedilen, yeteri kadar sevgi görmeyen çocuklarda da kendine güven duygusu yeterince gelişmeyecektir.

O halde her konuda denge esas olduğu gibi sevgide de denge esastır.

Bir de pazarlıklı, şartlı sevgiler var: “Yaramazlık yaparsan seni sevmem!..” Ya da “bakkala gidersen seni severim.” gibi. Sevgiyi şartlara bağlamak küçük ve hassas bir çocukta, yanlış bir düşünceye yol açabilir.

Çocuklarımıza dini terbiye verirken, anne ve babaların hatırlarından çıkarmamaları ve çok dikkat etmeleri gereken önemli husus, onların kalplerine Allah ve Peygamber sevgisini yerleştirmek olmalıdır.

Çocuklarda doğuştan Allah korkusu yoktur. Kendilerine Allah Teâlâ nasıl anlatılırsa onlar öyle inanırlar. Onun için çocuklara Allah inancı ve iman duygusu öncelikle “sevgi” ile verilmelidir. “Yalan söylersen Allah seni taş yapar” yerine “doğruyu söylersen Allah seni daha çok sever”, “Allah iyilik yapan çocukları cennetine koyar” gibi ifadeler çok daha doğrudur.

Sevgi dolu bir kalple Allah’a yöneltilecek çocukların, kendilerine güven duyguları gelişecektir. Onlar her zaman Allah’ın kendilerini koruyacağına inanacaklar ve sıkıştıkları zamanlarda Allah’a sığınacaklardır.

Unutulmamalıdır ki sevgi bütün canlı varlıkların -bitkiler dâhil- ortak olgusudur.



TEDRİCİLİK

İnsan psikolojisi için en uygun eğitim-öğretim metodu tedricîlik metodudur. Bu metot uygulanırken muhatabımızın durumu göz önünde bulundurularak bilgiler zaman içinde peyderpey verilir.

Öğrenme, çocuk için anne rahminde başlar. İlk öğrendiği parmak emmektir. Dünyaya geldiğinde bu bilgiyi kullanacaktır. Anne rahminde bu ona Rahman tarafından verilir. Ancak dünyada görerek-duyarak-uygulayarak öğrenecektir. Bu zaman zaman çokça soru sormalara neden olabilmektedir. Bu anda anneye iki vazife birden düşmektedir. Birincisi sabır. Çocuğun soruları ne zaman, nerede ve hangi konulardan olacağı belli olmadan gelebilir. Böyle bir sürprize hazırlıklı olmalı ve çocuğa o anda sabır göstermeli. İkincisi ikna edici açıklamalar yapmalı ya da o konuyu kendisine daha sonra anlatacağını söyleyebilmelidir. Ama kesinlikle doğru olmayan bilgi verilmemelidir.

Örnek; beraberce bulunulan bir aile toplantısında çocuk, “anne ben nasıl oldum?” diye sorarsa: “Evladım seni leylekler getirdi; demek zamane çocukları karşısında kendimizi küçük düşürmekten başka bir işe yaramayacaktır. Çünkü çocuklarımız tv. gibi iletişim araçlarından leylekler tarafından getirilmediklerini çok iyi biliyorlar.

Bu soruya en makul cevaplardan birisi: “Yavrum seni Allah yarattı, dünyaya da ben getirdim. Bunun için hem sen hem de biz Allah’a şükretmeliyiz” şeklinde olabilir.

Tedricîlik metodu Kuran ve Peygamber metodudur. Hz. Allah İslam toplumunu yetiştirebilmek için Peygamberine Kur’an’ı 23 yılda inzal etmiştir. Bazen bir davranışı topluma yerleştirebilmek için farklı farklı zamanlarda birden fazla ayet inmiştir. Bu konuda Hz. Peygamber:

“İnsanlara, anlayabilecekleri seviyede konuşunuz.” buyurmaktadır. Dikkat çeken nokta ‘’konuşunuz’’ ifadesidir.



İKNA METODU

Hz. Peygamber çocukları eğitirken onlara yaptıkları yahut yapacakları davranışların muhtemel sonuçlarını açıklayarak onları bilgilendirmiştir. Hatta Peygamberimiz olumsuz tavır gösteren kişileri de kızmadan bağırmadan, tahkir etmeden güzellikle ikna etmeye çalışarak hatasından döndürmeye çalışmıştır.

Bir örnek: Bir gün Kureyş’ten bir genç gelerek Hz. Peygamberden; kendisinin bir kadınla zina edebilmesi için kendisine izin vermesini ister. Bu anda orada bulunan ashabı kiram öfkelenir ve gence haddini bildirmek isterler. Hz. Peygamber buna izin vermez ve genç ile konuşmaya başlar; Gence;

- Annenin zina etmesini ister misin?

- Hayır, ya Rasulullah

-Zaten annesinin zina etmesi hiç kimsenin hoşuna gitmez. Peki, bir başkasının kızınla zina etmesine razı olur musun?

-Hayır

….

Hz Peygamber gencin zina etmek istediği bir bayanın bir başkasının annesi, kızı, kızkardeşi, halası, olacağını anlatmıştır. O genç isteğinin ne kadar çirkin olduğunu anlamış ve pişman olmuştur.

Çocuk bir şeyi öğrenmekte ki gayenin ne olduğunu iyi kavradığı, yaptığı işin doğruluğunu, kendine sağlayacağı faydaları fark ettiği zaman daha faal duruma geçer.

“Ben öyle istiyorum” “Böyle yapmak mecburiyetindesin” gibi ifadeler çocuklarımızı asla tatmin etmiyor. Çocuk ikna olmamış ise sabır ve kararlılık göstererek başka bir uygun zamanda bir daha ikna etmeye çalışmak gerekir.



MÜKÂFAT METODU

İnsan takdire alışıktır. Bu sebepten aşırıya kaçılmadan, şımartılmadan verilen mükâfatlar, çocuğu iyi şeyler öğrenmeye motive eder. Çocuk dikkat çekici bir iş yaptığında, ara sıra mükâfatlandırılsa teşvik edilmiş olur. Mükâfatlar her zaman maddî değildir. Bazen onu alkışlamak, ona sarılmak vb. ona verilebilecek iyi bir mükâfattır.

Mükâfat, çocukta vazifesini yapma şuurunu geliştirmiyorsa, o zaman her işin karşılığını bekleyen menfaatçi bir tip ortaya çıkar.



OYUN METODU

Çocuklar için en etkin eğitim-öğretim metotlarından biride oyun metodudur. Oyundan maksat, vakit doldurmanın, ya da çocuğunuzun siz iş yaparken ayağınızın altından uzak durmasının ötesinde, çocuğun rahatlamasıdır. Bununla birlikte oyun çocuğun hem kabiliyetlerinin ortaya çıkmasını sağlar hem de çocuğun ufkunu açar. Arkadaşlar ile oynanan oyunlarda çocuk paylaşımı öğrenir. Oyun içinde kendisine düşen görevi yerine getirirken de sosyal yaşantıya ilk hazırlık dönemini geçirmiş olur.

Bir anne zaman zaman çocuğunun oyununa katılarak ona güzel bilgiler, doğru davranışlar öğretebilir.

Bir kız çocuğunun bebekleriyle, erkek çocukların arabaları veya oyuncak silahları ile oynaması onları hayata yavaş yavaş hazırlayacaktır. Günümüz ekonomik şartlarında aileler çocuklarının okuyabilmesi için çocuklarını aşırı bir şekilde zorlayabiliyorlar. Unutmamak gerekir ki çocuklar eti-kemiği ve özellikle de ruhlarıyla bizim çocuklarımız



TERBİYEDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR



DEVAMLI DUA EDİLMELİ

İnsana her zaman, her yerde istenilen düzeyde eğitim vermek zordur. Eğitimcinin elinde her şeyi beceren sihirli bir değnek olamayacağına göre, gelecek neslin yetişmesinden daima endişe içinde olunmalıdır.

İstenilen sonucun alınmasında daima Allah’ın takdirinin asıl olduğu unutulmamalıdır. Bunun için de her zaman Allah’ın yardımının ulaşması için sık sık Allah’a dua edilmelidir.

Dua, İslam eğitiminin temeli ve önemli usullerinden biridir. Duasız eğitim Allah’ın mülkünde, O’nun müdahalesi olmadan bir iş yapmaya benzer.

Dua, insanı Allah’a yaklaştıran, Allah’ın rahmet ve inayetini celbeden ve ilahî bereketi artıran bir hareket noktasıdır.

Örnekler:

Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in duaları:

“Ey Rabbimiz, bizi sana teslim olan kul eyle ve bizim neslimizden sana teslim olan bir ümmet meydana getir. Ey Rabbimiz, soyumuzdan gelen müslümanlar içinden, onlara ayetlerini okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten ve onları günahlardan temizleyen bir peygamber gönder.”(Bakara 129 )

Hz. İbrahim başka bir duasında Allah’a şöyle yalvarır:

“Rabbim! Beni ve neslimi namaza devam edenlerden eyle.”(İbrahim 40)

Kuran’ı Kerimden bir dua örneği de şöyledir. Furkan 74:

“Ey Rabbimiz! Bize, hanımlarımızdan ve nesillerimizden gözlerimizin nuru olacak iyi kimseler yetiştir ve bizi korunan kimselerden yap.’’

Anne ve babaların çocukları için yapacakları duaların önemini şu hadis çok güzel açıklamaktadır.

“Üç dua reddolunmaz, kabul olunur: Misafirin duası, mazlumun duası ve evladı için babanın yapacağı dua.”

Duaların ne zaman kabul olacağı belli olmadığından her fırsatta dua etmeye gayret göstermeliyiz.



BEDDUADAN SAKINMAK

Evlatlarımız bize tevdi edilen çok önemli emanetler olduğuna göre onların üzerinde titizlikle hareket etmeliyiz. Yaramazlıkları esnasında dahi onların hayrını dileyebilecek bir dil alışkanlığına sahip olmaya çalışmalıyız. . Zaman zaman da olsa çocuğuna beddua eden anne ve babalar çocuklarında ortaya çıkan olumsuz davranışlardan şikayetlenmemelidir.

Örnek: Toplum içinde huzursuzluk çıkaran bir evladından bıkan -sabırsız- bir baba camide cemaate namaz kıldırdıktan sonra cemaate dönerek:

“Cemaat, ben içimden bir dua edeceğim siz de amin deyiniz” der ve duasını eder. Duanın sonunda duasının kabul olunduğu ilham olunur. İlk anda memnun olan baba çok kısa bir süre sonra ömür boyu kendisine vicdan azabı çektirecek bir hata yaptığını anlayarak, daha mihraptan ayrılmadan hıçkırıklarla ağlamaya başlar. Bu durumun nedenini soranlara: “Benim bir oğlum vardı kendisinin ahlakı zayıf idi. Zaman zaman komşulardan ve birçok insandan onun hakkında şikâyetler oluyordu. Bizim uyarılarımızı da dinlemiyor ve bizi komşularımız arasında zor duruma sokuyordu. Bunun için ben de bu çocuktan kurtulmak için Allah’a bu çocuğu yanına alması için dua ettim. Ve biraz önce ilham olundu ki duamız kabul olunmuş. Bunun için ağlıyorum. Ancak ağlamamın sebebi oğlumun vefatı değil. Yanlış duam. Eğer oğlumun ıslahı için dua etmiş olsaydım, o şimdi hem yaşıyor olacaktı hem de bizim için hayırlara sebep olacaktı.”

İmam Gazali çocuğun çok azarlanmasının, bu tür sözler duymaya alışmasına ve artık ona söylenen sözün tesirsiz kalmasına neden olacağını belirtir. Aynı şekilde İmam Şafi de çocuklara kötü söz söylemekten, hakaret etmekten sakınılmasını ister. Böyle yapılmadığı takdirde çocuğun kardeşlerine ve hatta anne ve babasına karşı aynı şekilde konuşmaya kalkışacağını söyler.

Çocuklar yaramazlık yaptıklarında ya da bir şey kırıp döktüklerin de onlara karşı; terbiyesiz, ahlaksız, hayvan, lanet olsun, Allah cezanı versin, Allah’ın cezası, kahrol vb. gibi çirkin kelimelerle tekdir, tazir ve beddua etmemeliyiz. Zira bu hareket şeytandandır. İnsan bu sözleri sarf ederek hem günaha girmiş olur hem de çocuğunun bedbaht yetişmesine amil olmuş olur.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

“Kendiniz çocuklarınız ve mallarınız hakkında beddua etmeyiniz. Çünkü Allah’ın her dileği kabul edeceği bir vakte rastlayabilirsiniz. O zaman da beddualarınız kabul edilir.”



TATLI DİLLİ VE GÜLERYÜZLÜ OLMAK

Prensip olarak anne ve babalar çocuklarını tatlılıkla ve ikna ederek terbiye etmelidirler. Tatlı dil ve güler yüz terbiyenin temelini oluşturur. Çocuğu isyana sevk edecek baskı ve şiddetten kaçınılmalıdır. Bu konuda, “Baba ve annenin yuvada sevgi ile terbiye edemediğini hayat acımasızca terbiye eder. Hayatın terbiye edemediğini de cehennem terbiye eder’’ sözü unutulmamalıdır. Çocukları hayatı boyunca bir kere olsun azarlamayan Rasulullah, onları gücendirecek tavır ve davranışta bulunmazdı. Bir gün namaz kıldığı sırada Zeynep binti Ebi Seleme önünden geçince “onlar her zaman galip gelir.” diyerek hoşgörü göstermiştir.

Kur’an-ı Kerim’de, Lokman aleyhisselamın oğluna nasihati sırasında kullandığı dilin nezaket içerdiği açıkça görülmektedir. Lokman aleyhisselam:

“Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma. Doğrusu şirk büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman 12)

Anne ve babalar çocuklarına, aşağılayıcı, emir verir tarzda hitap etmekten kaçınmalıdırlar. Aile bireyleri de dillerini kibarlığa ve güzel hitaba alıştırmaya çalışmalıdırlar. Çocuklarının yaptığı bir iyiliğe karşı: ‘’Teşekkür ederim, Allah razı olsun, eline sağlık evladım, gibi onların hoşuna gidecek ifadeler kullanmaya özen göstermelidirler.

Çocuğa bir iş yaptırabilmek için emir cümleleri yerine, “Bunu yapmayı ister misin? Ders çalışacak mısın? Biraz buraya gelir misin?” gibi ifadeler kullanılabilir. Çocuk bir şey söylediğinde garipsenecek şeyler olsa bile, alay, istihza havasına girmemek, gülmemek ya da başkalarıyla konuşmamak, etraftaki herhangi bir şeyle meşgul olmamak gerekir. Ona ciddiyetle cevap vermek gerekir.



ALTERNATİFLER BULMAK

Bazen annelerin veya babaların çocuklarını hayata hazırlarken başvurdukları yanlış yollardan biri de çokça yasaklamalar koymaktır. “Sen yapamazsın! Sen bilmezsin! Öyle konuşma, ayıp!” gibi. Bu ifadeler bazen öyle bir hal alır ki çocuk ne yapacağını, nasıl yapacağını, ne söyleyeceğini hatta nerede duracağını bile şaşırır bir hâle gelir. Giderek beceriksizleşir veya aptal olduğunu zannederek üzülür. Bazı anne – babalar da bu yasaklamaların içine dini kavramları da sokarlar. “Öyle konuşma günah, böyle yapma haram” gibi. Halbuki çocuklar masumdur.

Bütün bunlar yapılırken yanlış yapıldığının farkında olmayan anne ve babalar maalesef azımsanmayacak kadar çoktur. Halbuki çocuklar oynayacak ve enerjilerini harcayacaktır. Onlar büyükler gibi ağırbaşlı olamazlar. Oturup-kalkmalarında, hareketlerinde kontrollü olmaları zordur. Kaldı ki, yasaklamalar çoğu kere aşılacaktır. O zaman yapılması gereken iş onlara alternatifler sunmaktır. Örneğin, salon da oynamak isteyen bir çocuğa ‘Çık oradan’ demek yerine kendi odasında oynamasını söylemek daha makuldür.

Unutulmamalıdır ki çocuklara yasakların mantığını anlatmak ve bunu kabullendirmek hemen hemen imkânsızdır. O halde yasak koymak yerine alternatifler bulmak daha makuldür.

Misal: Hurma ağacını taşlayan çocuk Hz. Peygambere şikayet edilir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, çocuğa ağacı taşlamamasını ancak ağacın dibine düşmüş olan hurmalardan yemesini tavsiye eder. Yani yasaklamak yerine çocuğa alternatif sunmuştur.



ÇOCUKLARA İLGİ GÖSTERMEK

Bir kimseyi bir konuda hareketlendirmenin yolu onunla ilgilenmektir. Eğitimde temel esaslardan biri eğiten ve eğitilen arasında iyi bir diyalogun kurulmasıdır. Bunun en kolay yolu da eğitimcinin muhatabı ile yakından ilgilenmesidir.

İlgi esastır. Karnını doyurmak, altını temizlemek, okula göndermek ilgi değildir. Asıl ilgi, çocukla zaman geçirmek, ona onu sevdiğimizi, onun bizim için çok kıymetli olduğunu hissettirmektir. Hatta zaman zaman verilen cezaların bile onun yararı için verildiğini anlamasını sağlamaktır. Ananın kanı, süt ve et olduysa anne ve babanın ilgisi şahsiyet olacaktır.

İlgilenmede üç yön vardır.

1- İçimizden gelmiyorsa bile çocukla ilgilenmek gerektiğini, kendi içimizde hissetmeye çalışmak.

2- İlgilenmenin yöntemini bilmek

3- İlgilendiğimizi çocuğa bizzat hissettirmek

<a href="redirect.jsp?url=http://www.ilkadimdergisi.com/203/kadin_ve_annelik_m_akif_deniz.htm
" target="_blank">http://www.ilkadimdergisi.com/203/kadin_ve_annelik_m_akif_deniz.htm
</a>

xstudentxnrw 14.09.2005 11:55

kopyalasaydim, neden kopyaliyorsun
 
derdin.. kopyalamayinca böyle bir tavir.. senin kastinmi var?

demokrat insan olarak benim cevabin yerimi göstermem veya aynisini tekrarlamam seni neden rahatsiz ediyor.. benim düsünce hürriyetimi neden daraltiyorsun?

demokrat degilmisin yoksa.. :O)
hani benim yazilari okumayacaktin artik :O)

oezsu 14.09.2005 12:14

xStudentx midir ismin herneysen..
 
..sen ne kadar arapca yada üstadin dedigi gibi Kuran´ca biliyorsunda, burda sallayip duruyorsun..

hadi buyur getir kanitlarini kim kimi yada neyi yaniltiyormus, hodri meydan ortaya dökelim!

Son defa, bizim yürüdügümüz yol, Hz. Muhammedin yolu, Kurani Kerim kitabimiz ve Kütübi Sitte Hadisi Serifler..

35 yilini vermis bi insanin arastirdiklarini önce bi önyargisiz incele, ister kabul et ister etme senin bilecegin is, fakat bilmeden lekelemene hic gerek yok!

Kal saglicakla!

oezsu 14.09.2005 12:16

Tabi bunlar
 
agir konular ..

Beyni olmayanlarda ortaya cikmaz..

Secilmis insanlar arasinda degilsindir, olsun biz fakirler senide seviyoruz ne kadar kit beyinli olsanda...Yaratilani severiz yaratandan ötürü

14.09.2005 12:32

Kuran´ca bir dilmi? o.T.
 
ohne Text

xbaburx 14.09.2005 15:33

anladıkların anlayısın kadardır.
 
dalga gecmek için hatta sırf bu yuzden tasarlanmıs bir tartısma izlenimi uyandıran danısıklı dögüs gibi görünen örneklerini kaale alıp da cevap vermeye vaktim yok dedim.yok sinek de yok biri böyle demiş de.yazdıgın hadisler mevzu izlenimi uyandırmıyor değil.mevzu hadis vardır dediğimde sözüne gelmiş olmuyorum.en basından dediğim su:hadis ilmi sahabeden sonra gelen neslin yalan hadislerin cok fazla yayılması ve islamın yayılması neticesinde genislleyen cografya ve artan nufus sebebiyle peygamberi tanımak isteyen insanların fazlalığı ortaya cıkan ayrısmalar neticesinde hetorodokslasmaya karsı duyulan tepki nedeniyle sunnete dayalı bir dini hayatın korunması adına dasi ilmi 150 yıl gibi bir surec de dogup gelişmiş ve cok saglam tetkiklerle inceleme ve tasnifler de bulunmustur.gercekten durusat bir sekilde inceleme zahmetine girenler hadis ilminin nedenli titiz davrandıgını görur.söyledigin sözleri de ciddiye alacak değilim yok bu mevzumu bak burda ne diyor bak b u buharide geciyor.bana ne git hadis alimine sor arastırsın incelesin söylesin.

halil hz ibrahimin lakabıdır.habib de peygamberin.peygamber efendimizin bu konudaki hadisinde bir suphe yoktur.istedigin kadar zırvala.sen dedin diye mevzu olacak değil.ya da senin mursitlerin ve yandasların dedi diye.eger br peygamber ne hakla kendisine habiblik makamı verir dersen peygamberliği bilmiyorsun demektir.Allahın sevgili kulu olmak diye bir sey varken en sevgili kulu olmak nerden acayip oluor.edip efendinin elçilik ilanını oturtabilmesi için ilkönce peygamberi yerinden etmesi gerek.attıgı yaygaralar da tutacak gibi değildir.

bu konuda sahih bir hadis metninden esinlenerek ortaya konan nat ı seriflerde ki mevlut de bunlardan biridir habib kelimesinin sıkca kullanılması cok normaldir.istediğin kadar zırvala.yok efendim Allah sevgili edinmiş.senin yaptıgın peygamberin kendisine iftira etmek ten öte bi zatihi Allaha yapılmıs bir hakaret oluyor.cunku halil edinen habib de edinir.Allah bir kuluna habiblik mertebesi lutfetmisse bas egilir.yavs bu nasıl olurmus beya bu yalandır kesin demek terbiyesizliktir.

simdi ben sana bu hadisin sahih oldugunu dört koldan ispatlasam bu ispat sekli hadis ilminin verileri ısıgında olacagı için alay edeceksin.dediğin gibi sen dedin diye mevzu olmaz. o kadar.

diger mesele yani Allahın isminin yanında peygamberin anılması ve bazı seyhlerin Allah sevgisine daldım peygamberi bıraktım lafları insanı sirke bile götürür.DUNYADA PEYGAMBERDEN USTUN İNSAN PEYGAMBERDEN İYİ MUKEMMEL MUSLUMAN ALLAH DOSTU ALLAHI SEVEN VE ONA İTAAT EDEN ONA YAKIN KİMSE YOKTUR.Allah itaat etmenin yolu peygamberi sevmek ve ona itaat etmekten gecer.PEYGAMBERSİZ DİREK TEGET ARACISIZ ALLAH ULASMAK DİYE BİR SEY YOKTUR.peygamberin ustunde bir konum sevdalısı olmak peygamberi dıslamak seytanın vesvesesinden öte bir sey değildir.Allah insanlarla peygamberler aracılıgı ile konusurlar.ve onlara peygamberlerin diliyle hitap ederler.peygamberler yerle arsı ala arasında kapı görevi görürler.insanlar peygambere itaat eettikleri ölcüde Allah itaat etmiş olurlar.eger peygamber yeryuzunde değilse onun ögrettiği dısında herhangi bir yol belirleme ve geliştirme diye bir sey sözkonısı değildir.böyle bir iddiası olanlar hetorodokslasmıs sapık fırkalar haline gelmiş olurlar.

musevilik musa peygamberin isevilik de isa peygamberin dinidir.muhammedilik yani islam da muhammed peygamberin dini.kimse muhammed as asıp da Alla ondan da yakın olamaz.lafı uzatmanın geregi yok.ister inan ister inanma.rasul size neyi verirse alın neyden sakındırırsa uzak durun diyen Allahu teaala.senin sözün de ne olaki.

alpaneros 14.09.2005 16:37

sucu kendinde ara bence!!
 
Senin saldiri hedefin yanlis!

Öncelikle bu analarin hicbirinin cocugu uyusturucu ile su ya da bu sekilde iliskili degiller. Onlarin yaptiklari bütün cocuklar ve anneler icin baslatilmis bir eylem. Bir aksam sokak ortasinda 13 yasinda bir cocuga zorla uyusturucu sattirilmak istenirken bu analar olaya canli sahit oluyorlar. Ve her sey buradan basliyor.

Ama öyle ya da böyle onlar, alenen ortada olan bir soruna karsi bir seyler yapiyorlar. Pembe dizi seyrediyor dedigin anneler, erkeklerin mentalitesi sayesinde tv karsisina mihlaniyorlar. Sizler kahve ve kadin pesinde seyirtirken onlari sokaklardan ve yasamdan uzak tutunuz ve simdi onlara hesap soruyorsunuz.

Peki sen ne yapiyorsun? Bir de bunu anlat istersen?

Cocuklarin uyusturucu batagina bulasmalarini sen gayet anlamsiz bir sekilde aciklamissin: dininden ve uzak kültüründen ayri yasamalari... Uyan da baliga cikalim, yakalama ihtimalin daha yüksek!!!

alpaneros 14.09.2005 16:39

o.T.
 
1 Ikincisi Basma Hanim ????

GB nizdeki fotoda cocuklara ne kadar örnek oldugunuzu gösteriyor.

Bir yasli bayanin orta parmagini gb nizde gösterirseniz cocuklarinizda aynen sizin gibi yaslilari insan yerine koymaz.


TV ler ve fantazi hayatlara özenmeyin cocukalarda o gibi seylere özenmez ve sorun cözülür bence.

astalavista...........



Sizin evde cocuklar vaybee ye girip GB leri mi seyrediyor?

Sen de saticilar kadar suclusun? Hedef saptirma!!! Ya analara ve bunun uzaminda cocuklara destek ol ya da git kahvene cigaraligini sar!!! Bi ise yaramiyorsan ayak altinda dolasma en azindan...

emredoganx06 14.09.2005 18:41

bütün sünniler yobaz degil
 
tespih salamak,sakal birakmak gibi seyler sünniligin temelinde yok.araplasmamis, öz türk kültründen kopmamis,
gayet modern düsünen ve alevilige yakin olan sünnilerde var.
mesela yasar nuri öztürk"ün islam yorumu alevilige cok benzer.

ama söylemeden edemeyecegim.seninde alevi olduguna ianmak güc.biraz seviyeli tartis.

insanlarin inanciyla alay edilmez.

özelikle alevilige ve alevilere hic yakismaz.
sen alevimisin?

roman 14.09.2005 19:58

bomboş bir kafa! ne anLaması, ne
 
SEZGİSİ VAR...

BOŞ VER, BENİM SORUNUM DEĞİL BU KADAR ODUNLAR.

VE DİN ALİMİ OLACAKMIŞ? SANKİ BİR ROBOT.

14.09.2005 22:03

@Roman (baskalari da okuyabilir tabii)
 
Aziz Nesinin bir cümlesi ile makalene cevap vermek istiyorum. Aziz Nesin zamaninda hersey yerinde güzeldir, küfür bile demisti. Aslinda küfürden hic hoslanmam ve küfür edenlere de hicte hos bir gözle bakmam. Ancak vaybee"nin belirli bir görüsü benimsemis bir kac darkalipli üyelerinin baska bir dilden anladidi yok herhalde. Böyle yazanlarin bir takim sorunlari ya da art niyetli düsünceleri oldugunu vurgulamissin. Beni tanimadan ve anlasilan o ki satir arasi mesajlarimi almadan bu sonuca varmissin. Hatta ve hatta o kadar ileriye gitmissin ki, tehdit savruru bir düzeyde sert tavirladan ve karsimda seni bulmaktan söz etmissin. Minareyi soyan kilifini hazirlar diye bir atasözü var. Eger ki, ben böyle yazdiysam bir bildigim vardir. Allah"tan baskasininda hangi sekilde olursa olsun karsima cikmasindan da korkman, gercegini bilmende bir fayda var ise eger. Kücük insanlar kisiler ile, normal insanlar düsünceler ile kalbur üstü insanlarda düsüncelerin altinda yatan kurumlar ile ugrasir. Karsi taraf insana insan muamelesi yapmiyor. Ben Isa peygamber degilim ki, sol yanagima samar vurana sag yanagimi da tutuyum. Ben kitap ehli bir müslümanim ve aydin, cagdas insanlik degerlerini benimsemis yaradilani Yaradandan ötürü seven bir insanim. Humanizim, konumizim, sünnilik, seriatcilik, asiretcilik, düsüncesizlik gibi bir takim safsatalari ciddiye alipta ugrasan bir insanda degilim. Karsimdaki insanin seviyesine göre takilirim. Umarim anlatabilmisimdir hadiseyi.

basma 14.09.2005 22:28

o.T.
 
Üzgünüm arkadasim ama o orta parmagimi su an sanada gösterecegim de yaziyi yazamam diye bundan mahrumsun!
Ben o resimdeki halimle heryede öyleyim...cocuklari korumak icin yola ciktigimda kendi cocuklarimin hayati ile tehdit edildigim mafya babalarina da orta parmak gösteriyorum,,,dogurtup orta yerde birakan hafta sonu babalarinada,,,senin gibi "bana dokunmayan 4 milyon yil yasasin diyen mahlukatlara da,,,dogurup ortaliga salan "kadinciklara" da...vaybedeki sahtekar basin anlayisina da...
..
Yani ben böyleyim,birilerinin bana ne yakistirigindan ziyade kendi vicdanimin bana ne yakistirdigini önemsiyor ve öyle yasiyorum.
SEN NASILSIN?
..
IS yapmamak icin bir sürü bahane bulunabilir elbette...
Cocuklar alenen uyusturucu tehdidi ile karsi karsiyalar,bunlar benim cocuklarim degil banane mi diyorsun?
Yada cözüm önerin ne,,,ne yapiyorsun?

basma 14.09.2005 22:29

o.T.
 
BABALARIN ÖNEMI YOKMU?
YA DA ONLAR NE BABASI?

14.09.2005 22:48

Bilimsel bir kurumu
 
dedi koducu bir kurum ile (ulema falan filan) esdeger de mi görüyorsun. Gene sicip batirdin ve agzina yüzüne bulastirdin ;-))

Peygamberin görevi KURAN"NI-KERIMI insanlara iletmekle sinirli idi. Cinsel tecrübe edinmemis sahislara seks pratiklerini ögretmekle degil. Peygamberi peygamberlikten haric hersey ile görevlendirdin. ;-))

14.09.2005 23:05

Bundan 7-8 yil önce idi
 
Oturdugum semtte karsimizda bir okul var idi. Realschule idi. Orada blucaginin geregi gencler kendilerince bir havalara girerlerdi. O zamanlar yirmi yaslarim basinda idim. Bir keresinde oradan gecerken, iki tane esmer, Türke degilde simdiki moda bir kavram olan "Türkiye"liye" benziyorlar idi, yanlarinda da Afrika"dan herhalde siyasi görüslerinden dolayi kacan ve Almanya"da iltica talebinde bulunan zencilerde var idi.

Orada gönüllü saz kursu (baglama)veriyordum. O gün oradalar idi. Herkes onlardan cekiniyordu. Ve kendilerince bir dilde iletisim kuruyorlardi. Almanca degil idi, Ingilizce"de degil. Maymun dili mi idi slang mi idi bilmiyorum. Ama tipleri hic hosuma gitmedi. Ich sage es es euch im guten dedim, Ihr hinterläßt mir keinen ehrenwürdigen Eindruck. So was will ich vor einer Schule und schon gar nicht vor dieser Schule sehen dedi. Biriside bana cevap vemez mi? !Iy alda und wat is wenn du dat nicht im guten sagtst? wat passiert dann? diye sormaz mi? Erzincanli bir arkadas var idi yanimda. O"na baglamami tut dedim. Sonra bu zenciye benzemek isteyen güney anadoluya süzerek bir göz attim ve dedim ki. Ich glaube nicht dass Du dass wirklich erfahren möchtest. O"da doch maaan i will es erfahrn dedi ve karsimda durdu. Artik bende icimden, wer es wissen will soll es auch erfahren dedim. Insanligimi, okududum kitaplari, aldigim terbiyeyi bir kenara birakip. Burunun ve agzinin üzerinde iyi dozlu bir yumruk gecirdim. Agzindan fiskiran kanlar daha yere dökülmeden o yere serilmisti. Gözdagi olsun diye arkdaslarinin önünde dozunu artirarak neresei geldiyse orasina en agir tekmeleri vurmustun. Sonra"da Leute, wir sind nicht hier in der Bronx, aus diesem Viertel wird nicht Harlem werden. Ist das klar, und verpisst euch hier, ihr asozialen hiphopaffen dedim. Ve o okulda ondan sonra böyle bir sey olmamisti. Uzun lafin kisasi, basa göre tarak kullanacaksin. Bunlari gördügün yerde ezeceksin.

roman 14.09.2005 23:14

Küfürsüz tüm yazılarını merakla okuyorum
 
Bak işte bana yazdığın gibi küfürsüz de olabilmekte, cümlelerin yetmediği yerde küfürler ortaya çıkarlar.

Bunu elbette bilmektesin, ben şahsen kendini küçültmeni doğru bulmuyorum.

Umarım kavradın beni...

14.09.2005 23:30

Hayir Alevi degilim!
 
Annem Alevi ve babam eski solcu gecinen bir sünnidir. Ben ise Aleviligi de Sünnilige de reddederim. Ama bu demek degil, Pir Sultan Abdallara, Nesimilere, Hatayilere, Kalender Abdallara, Kul Himmetlere, Kul Mehmetlere hayran degilim. Anadolu Türkmeniyim. Annemde öyle der zaten. Senin bir yanin Anadolunun hosgörüsü ile dolu. Bir yaninda ise Anadolunun temelinde yatan sertlikle diye. ;-)) Hosgörünün de sertliginde civigini cikarmayacaksin. Yeri gelince elinde kalem, yeri kelince bir baglamayi, durumlar bunu gerektirirse eger yeri gelincede zülfikar tutabiliceksin. Anlatabildim mi? ;-))

14.09.2005 23:42

Küfürsüzde yazariz be Roman!
 
Aslinda burada seviye düzeyini biraz yükseltiyim mi diye soruyorum kendi kendime. Ama gercekten tahsilimi yansitacak seviyede yazilar yazsam, hic farketmezsizin Almanca olsun, Türkce olsun, galiba beni burada kimse anlayamaz. Bir kac seckin kisi haric. Henüz daha birinci fitzde kullaniyorum arabayi. ;-) Ama gaza basacak yollar yok burda.

donpepelino 15.09.2005 11:13

cözüm önerilerimi yazdim
 
gb deki fotoylan negibi karektere sahib oldugunu sana anlatmistim bazen resimler ve gözler bir insanin ne gibi karektere sahib oldugunu gösteriyor.

az solcu cocuklarinida sokaklarda esrar eroin sattigini görmedik deyil sucu ona buna atmaya gine basladiniz.

sorun basit avrupa metyalari tr metyalari senelerce bu milleti kültüründen ve dinin den uzaklastirmak istedi ve basardi.

sadece o sokaklarda tr cocuklari yok alman arnavut devrimci kürtler vesayre vesayre bu olaylari sadece bir kesimin üzerine atmak kolay olmasi gerek.

Camilerde gidin eroin satin denilmiyor gidin kadin pazarlayin denilmiyor kesinliklen yasaklaniliyor.

TV televolecileri napiyor mafya fantazi yasam filimlerini sabah aksam tv lerde göstermiyormu.

suan tr de metyanin kimlerin elinde oldugunuda söylememe gerek yok genelliklen sol kesimin elinde ve insanlara kötü örnek oluyorlar.

bilmem kurtlar vadisi hanimim olurmusun gelinim olurmusun vesayre vesayre seylerlen milletin kafasini senlerce karistiran medya ve caga uymalari icin milleti bu yöne sürükliyenler sucludur.

donpepelino 15.09.2005 11:16

Okumayi Sevmiyorsun galiba.
 
Yaziya orta parmak gibi deyer verenlerdensiniz galiba yaziyi bastan asagi oku :O)


ÖRNEKLİK METODU

Eğitim sahasında model şahsiyetin çocuk psikolojisi üzerinde büyük tesirleri vardır. Çocuk genellikle ana-babasını taklit eder. Hatta ana-babası çocuğu (İslam fıtratı üzere doğan çocuğunu) Yahudi – Hıristiyan – Mecusi yapabilir.(Hadis)

Örnek olma metodu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin en temel eğitim metotlarından biridir. Çünkü insanoğlunun genel özelliği, gördüğünü daha çabuk kavramasıdır. Kur’an-ı Kerim’de Peygamberin örnekliği konusu önemle vurgulanır.

Ahzab suresi 22. ayet:

“And olsun ki, sizin için sizden Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için Rasulullah’ta güzel örnekler vardır.”

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ibadet ve ahlakta bütün insanlara en yüksek mertebede örnek ve rehberdir. İnsanlar her devir ve çağda Peygamberin o çok kapsamlı ibadet ve ahlakını en kâmil manada örnek olarak bulacaklardır. Yetişkin bireyler için eğitimde örnek ne kadar önemli ise yetişme çağında olanlar için örnek model çok daha önemlidir. Çocuklar bilgi birikimlerini, görerek artırırlar.

Ana-babanın güzel örnek olmaları durumunda çocuk, onların söz ve davranışlarını kontrol ve denetime tabi tutacak, neden ve nasıl sorusuna cevap isteyecektir. Bu aşamada çocuğa verilecek cevap hayırlı ve ikna edici olursa sonuç hayırlı olacaktır.

Çocuklarımıza yapmalarını istediğimiz durumlarda öğüt vermeden önce kendimiz o şeyi yapıp yapmadığımızı kontrol etmeliyiz. Anne çocuk arasındaki ilişkide güven çocuğun yetişkin olduktan sonra insanlarla olan ilişkilerinin temelini oluşturacaktır. Sürekli olarak annesi tarafından kandırılan bir çocuk yetişkin bir birey olduğunda, zorlandığını

kerio 15.09.2005 12:53

ibadet imani pekistirir
 
insan sevdigi bir yer varsa orayi devamli ziyaret eder. sevdigi insani ziyaret eder sohbetini arar vs. yunus emre gibileri de Allah ile bulusmayi özlerler. vuslat arzusu onlari yakar.

kul icin ibadet onun icin cok önemlidir. Allah ile bulusma, konusma, Allah"a olan bagliligini pekistirme, tanisma, metafizik alemine dalabilme bunlarin hepsi ibadet, tefekkür ve zikir ile olur.

önümüz kandil oldugu icin, yazayim dedim. eskiden olusmus bos tartismalari engellemek belkide tartismalarin seviyesini yükseltebilmek icin.

kandillerin sartini farza dayandirmamak sarti ile bence kandillerde toplanmak beraber dua etmek, kuran okumak, tefekkür etmek zikir etmekte bir sakinca yoktur.

olmasida söz konusu degil. kullar nicin Allah"i anmak icin toplanmasinlar ki? bunlara birtakim adlar vermesinler ki?

dedigim gibi bu geceleri farz deklare edilmedigi müddetce, hicbir sakinca yoktur.

bu gibi meselelerde tasavvuf ehline danismakta bence yarar var.

alpaneros 15.09.2005 13:00

gülünc olma!
 
Senin bu yazdiklarini biz yillardir biliyoruz. Tartismayi bitirdik ve bu konulari rafa kaldirdik. Sen istiyorsan bulabildiklerinle tartisip birbirinizi mutlu edin.

Konuyu daha anlamadin galiba: Bizim derdimiz cocuklarimizi su an icinde bulundugu durumdan kurtarmak. Senin alintiladigin (üstelik yanlis alintiladigin) bu sacmaliklarin cocuklarin kurtulmasina hic bir yarari yok, olmadi ve olmayacak.

Birak havanda su dövmeyi, ya katil bu sese ya da git baska yerlerde gevezelik et!

xstudentxnrw 15.09.2005 13:39

Kurana göre görevlerini bir daha OKU!
 
o bize güzel bir örnektir ve Kurani acikladiginida söylüyor. YANI peygamberimizin (s.a.v.) hayati bizim icin bir örnek olacak.. Kurani iyi anlayabilmek icin peygamberimiz onun getirdiklerini nasil yasadi ona bakmaliyizki Kurani daha iyi anliyalim. Bunu yapmiyacaksak bizim icin örnek olmamis olmiyacakmi :O)

xstudentxnrw 15.09.2005 13:41

kendini tarif ettigin icin tesekkür eder
 
im :O) bu kadarinada gerek yoktu :O)
cok sagol :O)

xstudentxnrw 15.09.2005 13:44

birincisi, agzimizi bozmayalim! AHmi söy
 
lettiriyor bunlari sana? :O)

xstudentxnrw 15.09.2005 13:45

A.Hulusinin yaniltmak istemesi neden???
 
[[[Bu gecen yazinin kopyasi, millete gününü saatini vermeme ragmen bulamamislar]]]
----------------------------------------------
KENDISI SÖYLE DIYOR:
La (yoktur) ilahe (tanr&yacute;-tanr&yacute;l&yacute;k), illa (ancak-sadece) Allah: “Tanr&yacute; yoktur, ancak Allah.”

VE

Oysa, sadece kelime-i tevhidin neden olumsuzluk belirten “La” (hay&yacute;r-yoktur) ile ba&thorn;lad&yacute;&eth;&yacute;n&yacute; dahi dü&thorn;ünürsek, görürüz ki, daha ba&thorn;lang&yacute;çta “tap&yacute;n&yacute;lacak tanr&yacute; OLMADI&ETH;I” gerçe&eth;i vurgulanarak, insanlar&yacute;n çe&thorn;itli varl&yacute;klara veya tahayyüllerindeki bir tanr&yacute;ya tap&yacute;nmalar&yacute; önlenmek istenmektedir.

DIYE DEVAM EDIYOR.

ALLAH ismiyle i&thorn;aret edilenin tanr&yacute; olmad&yacute;&eth;&yacute;n&yacute; kabullenmekte güçlük çekenler, yine bu hallerine gerekçe olarak “Kur’an-&yacute; Kerim’deki baz&yacute; ayetlerde Allah’a tanr&yacute; denildi&eth;i” sav&yacute;n&yacute; ileri sürmektedirler. Bu yanl&yacute;&thorn; de&eth;ildir! Ancak e&eth;er dikkat edilirse görülecektir ki, Kur’an-&yacute; Kerim’de bu tür ayetlerde geçen ifadeler, Allah ismiyle neye i&thorn;aret edildi&eth;ini bilmeyen, sadece tanr&yacute; kavram&yacute;n&yacute; bilen, tanr&yacute;ya inanmakta olan ve Allah’&yacute; kabul edemeyen inkârc&yacute;lara hitap eden ifadelerdir.

DEYIP SU AYETI SUNUYOR:

(2:161-163)

“Kâfir olanlar ve küfr hâli üzere ölenler yok mu; Allah’&yacute;n, meleklerin ve insanlar&yacute;n laneti i&thorn;te onlar&yacute;n üzerinedir! Onlar (cehennemde) daimi kal&yacute;rlar, onlar&yacute;n üzerinden azap hafiflemez ve yüzlerine de bak&yacute;lmaz. Oysa, sizin ilah&yacute;n&yacute;z tek bir ilaht&yacute;r; tanr&yacute; yoktur, sadece rahman ve rahiym odur.”

VE

Buradaki içeri&eth;e dikkat edilirse, hitab&yacute;n Allah’&yacute; bilenlere de&eth;il, inanmayanlara oldu&eth;u görülecektir! Kur"ân-&yacute; Kerîm’de bu tür hitaplar hep “ALLAH” kavram&yacute; d&yacute;&thorn;&yacute;nda bir “tanr&yacute;” varsay&yacute;p, ona tapanlara yap&yacute;lmaktad&yacute;r. Onlar&yacute; bekleyen azap vurguland&yacute;ktan sonra, onlara, kendi bildikleri terminolojiyle “ilah&yacute;n&yacute;z tek bir ilaht&yacute;r” (ve ilahüküm ilahün vahid) denmektedir; çünkü inanmayanlar sadece ilah kavram&yacute;na a&thorn;inad&yacute;rlar ve ALLAH ismiyle i&thorn;aret edilenin ne oldu&eth;unu anlamazlar. Yani onlara denilmektedir ki: Sizin tanr&yacute; dedi&eth;iniz &thorn;ey yoktur; gerçekte var olan sadece “ALLAH”t&yacute;r, sizin ve bizim “ilah&yacute;m&yacute;z” hep ayn&yacute; ve tektir. Ve dahi o da “ALLAH”t&yacute;r.
---------------------------------------------

Kuran bildiginiz ayetleri gizlemeyin diyor!!!

bir bakalim Kuranda mesela daha neler var!


47:19- Ey Muhammed! Bil ki, Allah"tan başka hiçbir ilâh yoktur. Hem kendi günahın için, hem de mümin erkekler ve mümin kadınlar için Allah"tan bağışlanma dile. Allah, sizin gezip dolaştığınız yeri de duracağınız yeri de bilir.


3:16- Onlar ki, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, iman getirdik, artık bizim suçlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru!" derler.

3:17- O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).

3:18- Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır.

-------------------

simdi burada inandik diyenlere ve Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.)e kafirmi demek istiyor kendi arastirma diye tanitan sahsiyet?

insanlari yanlis yola sevketmek icin ayetleri cimbizlayip (gizleyip) kendi hedefleri icin hangi ayet ise yararsa onlari kullanirsa onun sonunu ALLAH nasil yapacagini iyi bilir!!!

isterseniz Kurandan bakin!

Saygilarimla

xstudentxnrw 15.09.2005 13:46

kopya1
 
simdi bu konuda her ayeti suncak zamanim

da yok! Ama bu adam o kadar vakit harcayip insanlari yaniltacak seyleri aramis! Bunun yazilarini okuyan kisiler bir daha düsünsünler! Adam hem yanlis tercüme ediyor (arapca bilmeyenlere yanlis tercümeler sunuloyr diyor).. bunu yapan ise kendisi!!! arapcadaki grammer ve özellikleri bilmeden veya bildigi halde yanlis cevirenin o oldugunu gelin araplara bir soralim. ben bir arapa yazisini sundum, ve yanlis tercüme edildigini ondanda dogrulattim!

BU KADAR BASITMI simdi insanlari yaniltmak?

LÜTFEN DIKKAT EDELIM!!!

Saygilarimla

xstudentxnrw 15.09.2005 13:46

kopya2-------------yazisini..
 
tam olarak buraya aktarsaniz bile bu degismez ;O)

xstudentxnrw 15.09.2005 13:47

kopya3
 
baska yazilarindada ayni uslupla tuhaf

yazilar yazdigini kanitlamistik..


bu böyle olan tek eseri degil!


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 16:56 Uhr.