Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

xstudentxnrw 04.09.2005 13:49

abisi.. hadisleri sen incele!
 
gel görki hayz halini bile sapittirmissin!!!

hadisler izin vermiyor.. yapanin ceza olarak ne vermesi gerektigini söylemiyormu?!

evet.. zina cogalsin diye erkeklerede yasak koymaktansa kadinlarada izin verleim diyen zihniyeti senin sahsinda iyi görebilemiyorsaz..

roman 04.09.2005 13:49

İşin zor Alpi!
 
Belki şimdi beni daha iyi anlıyorsundur neden bu zat ile yazışmak istemediğimi.

Bu şahıs hastalık ölçüsünde Narsist, rahatsızlık duyulacak halde inkarcı.

Kolay değil elbet tabulardan ve Fanatizmden kurtulabilmek, ama insan ilk önce kendisi ile hesaplaşmalı, isteği olmalı, sanki doğruları kabulleniverse bütün inandığı o hayal dünyası yıkılıverecek ve yeni bir insan olamıyacak korkusu var, (ne diyelim Muhammette 40 yaşında peygamber oldu).

Merak ediyorum nereye kadar tahammül edebileceksin, ben şahsen bu kadar kalas bir benlikten büyük bir rahatsızlık duydum.

xstudentxnrw 04.09.2005 13:58

o.T.
 
Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini söylemiştir.
(bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; İbn Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7. baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalılı, a.g.e. İst. (t.y.), VI, 15.)

Kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi giysilerinin üstüne bir dış elbise (cilbab) daha giymeleri gerekir.

xstudentxnrw 04.09.2005 14:01

dogrulari kabullenmiyenler..
 
peygamberimizin görevlerini sinirlandiranlara bakinca görülüyor zaten! :O)

yani bos laf konusmaniza gerek yok!

04.09.2005 14:02

Sana son kez GAZALI aciklasin :
 
Ayni zamanda bir usulcü olan Imam Gazali,metodolojiye iliskin ünlü eseri " el-Mustasfa nin EMIR kavramini ele alan bölümünde (bk:1/737-777;2/5-35 )Kuran daki emir kiplerinin fikih acisindan durumunu incelöerken su noktalarin altini cizmektedir :

Imam safii Emrin katagori olarak iki anlam ifade ettigini söylemistir: VUCUP ( gereklilik,farziyet ) Nedb ( edeb ve terbiye tavri )
emir kipinin Vucüp ifade etmesi sirf emir kipinin kullanilmasiyla gerceklesmez,baska dinsel karinelere ihtiyac vardir. Mutlak olarak emir kipinin kullanilmis olmasi yeterli degildir.Bu Karinelerin basta geleni emir kipiyle bildirilen hususun aksini yapanlarin Hesap ve ceza ile tehdit edilmeleridir ( kuran in böyle bir tehdidi ve cezasi var mi bas örtüsü-türban icin )


Gazali burada emrin yerine getirilmemesinin ISYAN anklami ifade etmesinden söz ediyor( bk:1/763 )

Yani emir kipi Kullanilarak bildirilen bir husus Eger Vucup ise ( aksini yapmak haram ise ) O emri cignemenin Allah a ISYAN Oldugunun bildirilmesi gerekir.

Gazali ye göre Emrin Birkac kere tekrar etmesi de vucüp Ifade etmenin kanitlarindan biridir.

Eger Bu iki Özellik yoksa emrin NEDB ( Mendupluk edep ve terbiye tavri ) ifade ettigi kabul edilir.

Ve Gazali ekliyor:

ÜMMETIN NEDBE HAMLETTIGI EMIRLER COGUNLUKTADIR !( Mustasfa 1/773 )

yani Ümmetin genel Kabulü Emrin NEDB ifade ettigi merkezindedir.

gazali ye göre Emrin vucüp veya NEDB ifade ettigi hususunda tartisma cikarsa TEVAKKUF ( Hüküm vermekten kacinip belemek ) esastir

Gerek gazali nin gerekse diger usulcülerin emir kavrami ile ilgili bu anlayis ve kabulleri Dikkate alindiginda NUR 31 deki emrin basi örtmek anlaminda VUCÜP ifade ettigini söylemek MÜMKÜN DEGILDIR !.

Bilmem anladin mi ? :o)

Büyük bir ihtimalle yine anliyabilemedin ..
Olsun Allah büyük !..
Bir Gün nasil olsa anliyacaksin..

:o)

xstudentxnrw 04.09.2005 14:03

tesettür
 
1) Tesettürün niteliği:

Tesettür, arapça "setere" kökünden "tefe"ul" vezninde bir mastar olup, sözlükte; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında saklanmak anlamlarına gelir.
Bir fıkıh terimi olarak tesettür, erkek veya kadının şer"an örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir.
Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine "avret yeri" denir.

Gerektiğinde evlenmeleri caiz olan, karşı cinslerin biri diğerinin yanında olunca avret yerlerini örtmesi gerektiğinde görüş birliği vardır. Sağlam görüşe göre, bir kimse tek başına olduğu zaman da örtünmelidir.
Buna göre; bir kimsenin temiz elbisesi bulunduğu halde, kimsenin olmadığı yalnız başına bir odada çıplak olarak kılacağı namaz sahih olmaz.
(İbn Âbidin, Reddü"l-Muhtar, Mısır
(t.y.),I, 375)

Yıkanma, tuvalet ihtiyacı ve taharetlenme gibi ihtiyaçlar dışında, bir yerde de bulunulsa, mü"minin namaz içinde veya namaz dışında avret yerlerini örtmesi farzdır. Bunun delili Kur"an, Sünnet ve sahabe uygulamasıdır.

2) Tesettürün dayandığı deliller

a) Kur"an-ı Kerim"den deliller:

İnsanın örtünme ihtiyacının ilk insan Adem ve Havva ile başladığı, çıplaklığın çirkin bir şey olduğu ayette şöyle belirtilir:

"Ey Ademoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sizi de aldatmasın."" (el-A"râf, 7/27)

"Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır." (el-A"râf, 7/26)

Hayvan yünlerinden giysi için yararlanmanın gereğine şöyle işaret edilir:
"Davarları da o yaratmıştır ki, bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice yararlar vardır." (en-Nahl, 16/5)
Örtünmenin gayesi başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşru olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edep ve haya duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak mü"min erkek ve kadınların örtünmede asıl gayesi Yüce Allah"ın rızasını kazanmak olmalıdır. Çünkü Allahü Teala"nın emir ve yasaklarına uymak bir ibadettir.

Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden Allah (c.c), ibadet içinde ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da belirlemiştir.

Cahiliye döneminde Arap toplumu Kabe"yi çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadınlar gelir ve tavaflarını anadan doğma yaparlardı. Onlar; "içinde günah işlediğimiz giysilerimizle tavaf yapamayız" diye bir gerekçe de gösterirlerdi.

İşte daha Mekke döneminde İslam toplumunun tavaf sırasında ve namazda örtünmesi gerektiğini bildiren şu ayet indi:

"Ey Ademoğulları! Her mescide gelişte zinetinizi giyin." (el-A"raf, 7/31.)

Ayet, tavafı ve namaz için mescide gelmeyi kapsamına alır.

Buradaki "zinet" sözcüğü "elbise, giysi" olarak tefsir edilmiştir. Böylece namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasını İslam getirmiş oldu.
(bk. Ebu Bekr el-Cassas, Ahkamu"l-Kur"an. tahk. M. es-Sadık Kamhavî Kahire (t.y.), IV, 205 vd.; Elmalılı, a.g.e. 2. baskı, istanbul 1960, III, 2151, 2152.)

Başka bir ayette; gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle kadınların Yüce Allah"ın affına ve büyük bir mükafata ulaşacakları belirtilir. (bk. el-Ahzab, 33/35.)

Örtünmede karşı cinsin bakışlarından korunmak söz konusu olunca, İslam bakanla ilgili olarak da bir sınırlama getirmiştir.

Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Ayette şöyle buyurulur:

"Mü"min erkeklere söyle. Gözlerini zinadan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir." (en-Nûr, 24/30.)

Kadınların örtünmesi konusunda ise şöyle buyurulur:
"Mü"min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, kocakarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü"minler! Hepiniz Allah"a tevbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail olursunuz." (( en-Nûr, 24/31.)

Ayetteki "humur (baş örtüleri)" sözcüğünün tekili "hımar" olup, sözlükte; kadının kendisi ile başını örttüğü şey, demektir.

Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve bunlardan hiçbir şey göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini söylemiştir.
(bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; İbn Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7. baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalılı, a.g.e. İst. (t.y.), VI, 15.)

Kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi giysilerinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekir.

Ayette şöyle buyurulur:
"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü"minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok esirgeyicidir." (el-Ahzâb, 33/59)

Ahzab suresi ve dolayısı ile yukarıdaki ayet, Medine"de 5-7. hicret yılları arasında inmiştir. Ayetteki "celabîb" sözcüğü "cilbab""ın çoğulu olup sözlükte; geniş elbise, gömlek ve baş örtüşü gibi anlamlara gelir. Kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferace, manto gibi giysiler de cilbab kapsamına girer,

"Cilbab" bir fıkıh terimi olarak Elmalılı (Ö. 1358/1939) tarafından şöyle tarif edilmiştir:
"Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir", "Kadını tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların örtündükleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." (Elmalılı,a.g.e.,VI,337.)

Ünlü müfessir el-Kurtubî (Ö. 671/1273) cilbab ayetinin iniş sebebi ve cilbab terimi ile ilgili olarak şöyle der: "Arap kadınlarında erkeklerden sakınmamak bir adet halinde idi. Onlar cariyeler gibi yüzlerini de açık tutuyorlardı. Bu durum, erkeklerin onlara bakmalarına neden oluyordu. Bu konuda çeşitli düşünceler de ortaya çıkmıştı.

Bunun üzerine Yüce Allah, elçisine; ihtiyaçları için evden dışarı çıkmak istediklerinde dış elbiselerini (cilbab) üstlerine almalarını emretmesini bildirdi.

Zira o dönemde henüz evlerde tuvalet edinilmediği için, kadınlar tuva-et ihtiyacı için sahraya çıkıyorlardı. Böylece hür bir kadınla cariyenin arası ayrılmış olacaktı. Çünkü hürler örtünmesi ile biliniyordu. Bununla bekar veya genç erkeklerin sarkıntılık etmesinden de korunmuş oluyorlardı.

Yukarıdaki ayet inmezden önce, mü"min erkeklerin eşlerinden birisi, ihtiyacı için evden dışarı çıkınca, bazı zayıf ahlaklı erkekler, cariye sanarak kendisine sarkıntılık edebiliyordu. Bu konuda Hz. Peygamber"e çeşitli şikayetler ulaşınca cilbab ayeti inmiştir".

el-Kurtubî cilbab için de şunları söyler:

"Cilbab; baş örtüsünden daha büyük olan bir giysidir."

Abdullah b. Abbas (ö. 68/687) ve Abdullah b. Mes"ud"tan (ö. 32/652) cilbaba, "rida (bedenin üst kısmını örten giysi yada örtü)" anlamı verdikleri nakledilmiştir.
Kadının baş örtüsü veya peçe anlamına geldiğini söyleyenler de olmuştur. Doğru olan şudur ki, cilbab; bedenin bütününü örten giysidir.

Ümmü Atıyye (r. anha)"den şöyle dediği nakledilmiştir: "Rasülullah (s.a.s) bize ramazan ve kurban bayramı namazlarında azatlı cariyeleri ve yetişkin kızlarımızı birlikte götürmemizi emretti. Ancak ay hali olanlar mescide girmeyecek ve arka taraftan öğüt, konuşma, hutbe ve duaları izleyecekler ve getirilecek tekbirlere katılabileceklerdi. Hz. Peygamber"e sordum: Ey Allah"ın Rasülü! Bizden birimizin bu çocukları için dış elbisesi (cilbab) bulunmazsa ne yapalım?". Hz. Peygamber; "Kardeşi onu kendi cilbabı (dış örtüsü) ile örtsün" buyurdu.
(bk. Buharî, Hyz, 23, Salat, 2, îdeyn, 20, Hacc, 81; Müslim îdeyn, 10-12; Tirmizi, Cuma. 36;; ibn Mace, ikame, 165; ibn Hanbel, V, 84;

en-Nevevî (ö. 676/1277); hadisin doğru anlamının şöyle olması gerektiğini söyler: "kendisine gerekli olmayan başka bir dış örtü ile onu örtsün."
bk. Sahihu Müslim, Çağrı Yayınevi baskısı, İst. 1992, I, 606, alt not;3; el-Kurtubî, a.g.e. XIV, 156.)

Diğer yandan kadın yaşlanıp ay halinden kesilir ve cinsel yönden erkeklere istek duymaz olursa, bunun için örtünmede bazı kolaylıklar getirilmiştir.

Yüce Allah şöyle buyurur:

"Ay halinden kesilmiş ve evlenme arzusu kalmamış olan yaşlı kadınların zinet yerlerini göstermemek şartıyla dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Bununla birlikte, yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır." (en-Nur, 24/60.)

Örtünmenin ahiret hayatında da söz konusu olacağı, iman edip güzel amel işleyenlerin ecri arasında şöyle belirlenir:

"Onlar tahtlar üzerinde kurularak orada altın bileziklerle benezenecekler, ince ve kalın saf ipekten yeşil elbiseler giyeceklerdir. Ne güzel sevap ve ne güzel dayanak!" (el-Kehf, 18/31.)

"Şüphesiz Allah, iman edip, güzel iş yapanları altından ırmaklar akan cennetlere sokacak. Orada bunlar altından bileziklerle, incilerle bezenecekler. Orada giysileri de ipektir." (el-Hacc, 22/23.)

"Onların üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri de onlara son derece temiz bir şarap içirmiştir." (el-İnsan, 76/21.)

b) Sünnetten deliller:

Hz. Peygamber örtünme ile ilgili yukarıda zikrettiğimiz ayetlerin tefsirini yapmış ve uygulama esaslarını göstermiştir. Bu konuda çeşitli hadisler nakledilmiştir. Biz birkaç tanesini nakledeceğiz.

Hz. Aişe"den rivayete göre bir gün Hz. Ebü Bekr"in kızı Esma (ö. 73/692) ince bir elbise ile Rasülullah (s.a.s)"ın huzuruna girmişti. Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir".

Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.

Ebü Davud, Libas, 31; Ebû Davud bu hadise «mürsel» demiştir.

Çünkü Halid b. Düreyk bunu Hz. Aişe"den işitmemiştir.

bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 152; el-Heysemî, Mec-mau"z-Zevaid, V, 137.)

Yine Hz. Aişe"den nakledilen başka bir hadiste; "Allahü Teala ergin kadının namazını baş örtüsüz kabul etmez" buyurulmuştur.

(İbn Mace Tahare, 132; Ebû Davud, Salat, 84; Tirmizi, Salat, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259.)

Ebû Hanîfe"ye (ö. 150/767) göre; bir uzvun dörtte bire kadar olan kısmı açılırsa namaz sahih olurken, açılan kısım uzvun dörtte birini geçerse namaz bozulur. Cinsel uzuv ve arkadan ise, dirhem mikdarı az bir yer bile açılsa namaz batıl olur.

Ebü Yusuf"a (ö. 182/798) göre bir uzvun yarısı esas alınmıştır. Yarıdan azının açılması namaza zarar vermezken, fazlası namazı bozar.

İmam Şafi"ye (ö. 204/819) göre ise avret yerinden herhangi bir kısmın açılması namazı bozar.

(bk. Eş-Şevkani, Neylü"l-Evtar, II, 68; eş-Şafii, el-Ümm, I, 77; ez-Zühayli, el-Fıkhu"l-İslami ve Edilletüh, Dımeşk, 1405/1985, I, 585, 586; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1992, s: 226-228)

Hz. Aişe ilk baş örtüşü uygulamasını şöyle anlatır: "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet etsin, onlar; "Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." (en-Nur, 24/31) ayeti inince etekliklerini kesip bunlardan baş örtüsü yaptılar.

Yine Satiyye binti Şeybe şöyle anlatır: "Biz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ediyorduk.

Hz. Aişe dedi ki: Şüphesiz Kureyş kadınlarının bir takım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah"a yemin olsun ki, Allah"ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim.

Nitekim, Nur süresindeki "Kadınlar baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah"ın kitabını tasdik ve ona iman ederek baş örtüşü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında baş örtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı."

(Buhari, Tefsiru Sûre, 24/12; Ebû Davud, Libas, 29; Ahmed b. Hanbel, VI, 188; İbn Kesîr, a.g.e., II, 600)

Hz. Peygamber"in tesettürün uygulanması ile ilgili başka hadisleri ve sorulara verdiği bir takım cevaplar da olmuştur.




Selam ve hürmetlerimle...

04.09.2005 14:04

Ben cimbizliyorsam
 
Sen gercegini yaz durma..
Alpi sen yalancisin de..

Anlindan sapadanak öpeyim seni,,

:o)

04.09.2005 14:07

Kardesim benim isim KURAN
 
Senin Fikihin bana viz gelir tiris gider..

Senin fikihini sana yaziyorum ögren diye :o)

benim senin fikih ekolüne ihtiyacim yok cok sükür

xstudentxnrw 04.09.2005 14:09

bazi sahislar simdi yine..
 
örtülmeyen kadinlara sarkintilik etmeye bu seylerle izin verildigini iddia ederler.. onun icinde bu konuyla ilgili ayet ve hadisleri okusunlar!

xstudentxnrw 04.09.2005 14:10

Dinimizde ırkçılık yoktur!
 
Kâfir olan bir Arap, Müslüman Fransızdan üstün olamaz. Böyle bir ırkçılık dinimize aykırıdır. Dinimizde ırkçılık yoktur. Kur"an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır.) [Hucurat- 13]

04.09.2005 14:11

Olsun roman :o)
 
Bu kalas o farkinda olmadan yontuluyor Inceliyor..
emin ol kendi kendine sorular soruyor..
bir Gün gelecek ulemasina da soracak..

Isyan ede ede ögreniyor..
Biz de zamaninda bagira cagira ögrenmedik mi ?..

Kaskati bir milliyetciyken bagira küfür ede Gercegi görmedik mi ?..

Ben sabirliyim..
O da inatci :o)

Ama Ögreniyor..

04.09.2005 14:13

Sen yaz Bir zahmet de okuyalim o.T.
 
ohne Text

xstudentxnrw 04.09.2005 14:14

AMA Kurandaki bazi emirler sadece o zama
 
nin araplari icin gecerlidir deyipte kendini rahat zannedenlerin kendilerinin yanildiklarini bilsinler!

cünkü Kurani Kerim bütün insanlara gönderilmistir, ve arapca olarak gönderilmistir.. bunu hic kimse inkar edemez!
Kurani Kerim diger kitaplarin gelmedigini söylemez, ama onlarin yerine olarak gelmistir!

04.09.2005 14:16

Yani bu Din emridir VUCÜP ifade eder
 
Öyle mi ?..

Öyleyse Bu emre Uymayanlar Allah a isyan eder
Öyle mi ?..

Böyleyse:

Bu emre uymayanlara allah in ön gördügü Ceza veya tehdit nedir ?..

xstudentxnrw 04.09.2005 14:20

bunu gazali nerede söylüyor? o.T.
 
ohne Text

04.09.2005 14:21

Bilmeden mi :o)
 
Sevgili bellusconi first lady e Sapadanak yumuldu ayol..Tv larin önünde..

Bir Hos oldu garibim :o)

O anda imam basbakan selavat getiriyordu..( Boynuz cikmasin diye )
itikatimiz bir ken BIN oldu..
:o)

04.09.2005 14:22

KÖSK Gazinosunda :o)
 
Ibrahim tatli ses ve saz arkadaslari esliginde :o)

Kaynaklari da okumayi bilmiyorsun hocam sen :o)

xstudentxnrw 04.09.2005 14:25

gazali dedinde :O)
 
suna bir bakalim!

al-ahkam: the shari"a rule
the qur"an: the first shari"a source
the sunna: the second shari"a source
ijma: the third shari"a source
istishab and reasons: the fourth shari"a source

abisi, sen hadisleri inkar etmiyormuydun?

04.09.2005 14:27

Ben hadisleri inkar etmem 1..
 
Ben yalanlari Peygamberime Isnat ettirmem..
Kuran dan Onay alan her hadis basim üstünedir.

04.09.2005 14:31

Allah yoluna öldürülmek gam mi ?
 
Varsin bin necmettin feda olsun yani .o)

Halife de ölecem diye inculiz a güvey gitmedi mi..

Demek Imaniniz Bu kadar..
münafiksiniz ya :o)

Zoru Görünce tabanlari yagliyorsunuz ne din kaliyor ne iman..

:o)

xstudentxnrw 04.09.2005 14:37

zamanin alimleri hadisleri incelemisler.
 
simdi bize kadar gelen hadisleri inkar etmiyorsun degilmi?

xstudentxnrw 04.09.2005 14:38

kadin gel beni öpmü dedi?
 
demediyse neden öyle göstermeye calisiyorsun?

04.09.2005 14:44

O zamanin alimlerine CAKAM !..
 
Ben Kuran da onay diyorum bu hala alim diyor :o)

Ne alimi ?..

Peygamber in söyledigi idda edilen hadis kuran a uyuyor mu Onay aliyor mu ona bakacaksin..

Mesela senin alimin Zina süphesi olan kadini döv demis..

Peygamber IFK hadisesinde Hz. aise yi dövmüs mü Dövdürmüs mü ?..
Hayir..
Olay aydinlanana Kadar babasinin ebu bekir in evine göndermis..


Senin alimin Zina yapan kadini RECM et diyor..
Kuran da vardi O sayfayi keci yedi diyor..
yani kuran eksik diyor 8 Bir günah daha islyior ) neden?..
Kadin kanina susamis canavar :O)

Bunlar Kuran da Onay aliyor mu ?..

Iste böyle binler herze var..
kuran bunlarin 80 % ine Onay vermiyor :o)

böyle olunca Ne oluyor ß..
Gayet tabii Kuran yetmez oluyor :o)

O kadar Kusur Kadi kizinda da olur..

:o)

xstudentxnrw 04.09.2005 14:45

bazen bk yazmis, bazen yazmamissin..
 
"gazali ye göre Emrin vucüp veya NEDB ifade ettigi hususunda tartisma cikarsa TEVAKKUF ( Hüküm vermekten kacinip belemek ) esastir"
bunun icin yazilmamis.. simdi bu senin yorumunmu yoksa gazali bunu nerde diyor.. kitap, sayfa ve o cümleleri lütfen yazarmisin!

04.09.2005 14:49

Okumayi bilmiyorsan veya Okumuyorsan
 
beni yorma :o)

siz Kuran i da böyle okuyorsunuz sonra Kuran da ASURE tarifi filan ariyorsunuz :o)


Ayni zamanda bir usulcü olan Imam Gazali,metodolojiye iliskin ünlü eseri " el-Mustasfa nin EMIR kavramini ele alan bölümünde (bk:1/737-777;2/5-35 )Kuran daki emir kiplerinin fikih acisindan durumunu incelöerken su noktalarin altini cizmektedir :

roman 04.09.2005 14:51

Sana yazmıyayım diyorum!
 
Adem ile Havva çırılçıplaktı, cinsel uzuvları açıktı, sen çırılçıplak mı dolaşmaktasın, FKK da falan.

Hiç mi zaman değişimi olmadı insanlarda? Sen Muhammet gibi deve sırtında mı ticaret yapmaktasın?

Sen evlerde değilde o zamanın insanları gibi mağarada faln mı yaşamaktasın?

Yaw sen hangi çağda yaşamaktasın, o kadınlardan alıp veremediğin nedir senin?

Sen iktidarsız falanmısın kadınların nasıl giyinip giyinemeyeceklerine böylesine sadistliğe bile aşan ölçülerde karışmaktasın???

Sen hiç kadın oldun mu, sordun mu kendine bir kadın olsa idim bunlara katlanmak istermiydim diye???

Sen bu yukarıda yazdıkların ile nasıl bir insanlığı ve toplumu savunduğunun farkındamısın???

Yaw seningii adamları bu gününün aklıbaşında olan kadınları çükündentavana asarlar, deli diye tımarhaneye kapatırlar???

Senin insan olabilme sorunun var ilk önce, sonraburnunu din işlerine sok derim sana, kadınların apıç aralarına değil!

Senin ben böyle sapık olduğunu aşk olsun bilmiyordum, Enis yazardıda onun çok ileri gittiğini düşünürdüm.

Allah müstahakını versin senin...

xstudentxnrw 04.09.2005 15:01

o öyle yapmis.. sen ne yapardin?!
 
bu münafiklikmi? o zaman necmettine söylersin!
eger degilse neden bos bos konusuyorsun?
bu yolda ölse belkim sehit olurdu.. ama paygamberimiz zamaninda bir sahabe zorla inkar edince paygamberimize bu hususu sormus.. diliyle söyledigini kalbin destekliyormu diye sormadimi?

o zaman ne diye bos bos konusuyorsun?

xstudentxnrw 04.09.2005 15:04

o zaman neden alimlerin dediklerini
 
delil olarak gösteriyorsun? bu bir celiski degilmi?

xstudentxnrw 04.09.2005 15:15

Örtünün el ve yüz dışında bütün bedeni
 
örtmesi:

Kadınların el, yüz ve ayakları dışında, sarkan saçları dahil bütün bedenleri namazda veya yabancı erkeklerin yanında örtülmesi gerekli olan yerlerdir.

El ve yüzün ise bir fitne korkusu bulunmadıkça namazda da namaz dışında da örtülmesi gerekmez. Sağlam görüşe göre ayakların da örtülmesi gerekmez.

Çünkü ayaklarla yolda yürünür ve yoksullar için bunları örtme zorluğu vardır.

Nitekim "Kadınlar süslerini (yabancı erkeklere) açmasınlar" (en-Nûr, 24/31) ayetinde "kendiliğinden görünen yerler müstesnadır" ilave istisnası ile, bedenden bazı yerlerin açık kalabileceğine işaret edilmiştir.

Efendimiz"in Hz. Ebü Bekr"in kızı Esma"ya el ve yüzün açık kalabileceğini bildirdiğini biliyoruz. (bk. Ebu Davud, Libas, 31)

Başka bir hadiste Efendimiz-s.a.v-;
"Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker." (Tirmizi, Rada, 18; Ebu İsa, bu hadise "hasen-garip" demiştir.) buyurmuştur.

Sonuç olarak en-Nur Sure"si 31. ayetteki baş örtüşü (hımar-humur) ve el-Ahzab Suresi 59. ayetteki dış giysi (cilbab-celabîb) terimleri birlikte değerlendirilince, kadın için iki parçalı bir giysi şekli ortaya çıkar.
Birincisi; saç, boyun ve göğüsleri örten ve omuzlara doğru yakaların üstüne serbest bırakılan "baş örtüşü"; ikincisi ise "dış giysi" olup, bunun şekli iki türlü tarif edilmiştir.

Baş örtüsünün üstünden, bedeni aşağıya kadar örten büyük parça giysi veya baş örtüsünün altında boyundan aşağı topuklara kadar örten dış giysi cilbabın tarifleri arasındadır.

Hatta cilbaba, baş örtüşü veya peçe anlamı verenler olduğu gibi Abdullah b. Mes"ud ile Abdullah b. Abbas (r. anhüma)"nın "rida" yani bedenin üst bölümünü örten dış giysi ya da örtü anlamını verdiklerini biliyoruz(örtünme-tesettür sayfası)

(bk. el-Kurtubi, a.g.e., XIV, 156; Elmalılı, a.g.e., VI, 337.

Not: Hac"da ihrama giren erkeklerin üst kısma örttükleri peştemala "rida", alt peştemala ise "izar" denir.)

Örtünmenin gayesi zinadan ve yabancı erkeklerin sarkıntılık yapmasından sakındırmak olduğuna göre, giysinin parça sayısına bakmaksızın aşağıda açıklayacağımız nitelikleri taşıması gerekir.

Altını göstermemesi, bol olması, karşı cinsin giysisine benzememesi bu nitelikler arasında sayılabilir. Bunları kısaca açıklayacağız.

xstudentxnrw 04.09.2005 15:17

ayette süslerini diyor, baska bir ayette
 
cirkin yerlerinizi örtün diyor.. simdi bir ayeti alarak saclar pismi diye soranlara.. süslerinizi örtün diyen ayeti neden "gizlemeye" calisiyorlar?

04.09.2005 15:19

Muhahahahahahahahahahahhahha
 
Ona ZIYNET yani Süs takisi derler :o)

Sen saclari süs mü zannedersin Ey boynu bükük pejmurde ?..

xstudentxnrw 04.09.2005 15:21

senin kaynagin imam gazali böyle diyor
 
deyip kaynak olarak bir seyler yazmis. bende gazali oralarda ne yazmis onu soruyorum.. ve o bir önceki sordugumun tam nerede oldugunu soruyorum..

yani sende gazalinin eserleri mevcutmus gibi davraniyorsunda.. acip bir yaziver diyorum iste ;)

xstudentxnrw 04.09.2005 15:25

ziynetten neler anlasilmis bir yazsana
 
;O)

04.09.2005 15:26

Benim acimdan degil
 
Cünkü ben Alimleri okurum Fikirlerini ögrenirim..
Fakat Fikirleri benim Icin hüküm niteligi tasimaz..
Hüküm kuran dadir !

Alimleri yazmamin nedni siz SÜNNETCILERIN Kuran dan anlamadiginiz ve onu tek basina yeterli bulmadiginiz icindir..

En azindan Bilmediginiz fikhinizi ögrenin ki Sagda solda rezil olmayi diye..

:o)

xstudentxnrw 04.09.2005 15:29

o zaman alimleri neden kendi dediklerini
 
desteklemek icin kullaniyorsun?
Kuranin dedigi gibi, peygamberimizin Kurani nasil acikladigi ara ve bul.. peygamberimiz kendi keyfinden konusmaz diyor kuran..

peygamberimizde benim demedigim seyi bana isnat eden cehennemdeki yerini hazirlasin manasinda bir sey söylemis (hadislerde mevcut)..

04.09.2005 15:30

Sehine sor sana anlatsin :o)
 
Onda ziynet kilo ile :o)

04.09.2005 15:33

Ben bir sey göstermiyorum :o)
 
Olup Biteni söylüyorum :o)

ne isi var onun oarada ?..
Hic mi hadis ögrenmemis ?..
Peygamber efendimiz Buyurmadi mi ?

Kadinlarinizi odalarda oturtun onlara okuma yazma ögretmeyin sadec nur suresini ve dokuma islerini ögretin diye..

Ne yapiyor o orada Oynas a mi gelmis ß..

Bu Gün öperler yarin ne bileyim ben yani

04.09.2005 15:35

O zaman yerini hazirla
 
acilen Cehennem de :o)

Hadis ci olan sensin..

xstudentxnrw 04.09.2005 15:35

her zamanki yaniliyorsun, benim sehim
 
yokki ;O)

04.09.2005 15:38

o.T.
 
ALLAH"A VE AHİRETE İNANÇLARI YÜZEYSELDİR

Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın her insan, Allah"a iman etmekle, O"nu tek olarak ilah edinmekle ve O"na ibadet etmekle yükümlüdür. Bundan dolayı da, Allah"ın sözü olan Kuran"a ihtiyacı vardır.

Ancak kendisine henüz hiçbir ilim gelmemişyani Kuran"a hiç davet edilmemişkişinin yükümlülüğü ile Kuran"ı yaşaması için teklifte bulunulmuş, onun inceliklerini anlamışolan kişinin üzerindeki yükümlülük elbette ki bir değildir. İkinci grup, Allah"a karşı ibadetlerini yerine getirmekle "tam anlamıyla" sorumludur. Münafık, Allah"a inandığını ve Kuran"ı kabul ettiğini söylemekle bu büyük sorumluluğun altına girmiştir. Öncelikle, Allah için yaşaması gerektiğini öğrenmiştir. Müminlerin arasında kaldığı süre içinde sürekli olarak Allah"ın ve Kuran ayetlerinin anıldığına şahit olmakta, ayrıca elçiyi de tanımaktadır. Fakat herşeye rağmen yüz çevirmektedir. Allah, bu davranışta bulunanlara şu şekilde hitap etmektedir:

Allah"ın ayetleri size okunuyorken ve O"nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz?... (Al-i İmran Suresi, 101)

Yukarıdaki ayet münafıkların Allah"ın ayetlerine karşı olan bakışaçılarını ortaya koyması bakımından oldukça önemlidir. Zira Kuran"ı okumak ve dinlemek müminin imanını arttırır. Elçiyle aynı ortamı paylaşan münafığın da "inanıyorum" dediği ayetleri işittiğinde, normal şartlarda imanının artması ve kalbinin yumuşaması gerekir. Fakat o imanını artırmak değil, dünya hayatından kar ve çıkar elde etmek peşindedir. Bu nedenle de, işte bu mucize gerçekleşir; Kuran ayetlerini sürekli dinliyor ve uygulama yöntemleri kendisine sürekli gösteriliyor olsa da, kalbindeki hastalık bir türlü şifa bulmaz. Unutulmamalıdır ki sadece Allah"ı razı etmek için yapılan şeyler birer kıstas olabilir ve cenneti hak etmeye vesiledirler. Oysa münafığın en belirgin özelliklerinden biri, "bir şekilde" iman ediyor gözükse bile, Allah"ı razı etme konusunda gösterdiği gevşek tavırlardır. Nitekim bu zayıflık ve gevşeklik, karşısına çıkan en ufak bir zorlukta kendini hemen gösterir. Allah şöyle buyurmaktadır:

... Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah"a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu. (Muhammed Suresi, 21)

Görülüyor ki, münafık zor bir zamanda daha önce verdiği sözleri unutur ve sadakatsiz bir tavır ortaya koyar. Her an alabora olup dağılmaya, göstermelik inancını kaybetmeye müsait bir yapısı vardır. Bu da, Allah"a gerçek anlamda iman etmemesi, "inanıyorum" dese de aslında ahirete kesin bir bilgiyle inanmaması nedeniyledir.

Hz. Muhammed (sav)"in komutasındaki müminler inkarcılara karşı savaşırlarken, aralarından bir grup, düşman karşısında imanlarını yitirmişler, Allah ve Peygamberimiz (sav) hakkında zanlarda bulunmaya başlamışlardır; böylece gerçek yüzlerini göstermişlerdir:

İşte orada, iman edenler, sınanmışve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı. Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "Allah ve Resulü, bize boşbir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı. (Ahzab Suresi, 11-12)

Mümin olanlar ise münafıkların gösterdiği zaafın tam tersine daha da güçlenmişlerdir:

Müminler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: "Bu, Allah"ın ve Resûlü"nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı. (Ahzap Suresi, 22)

İMANLARINDAN SONRA İNKARA SAPARLAR

Allah"a and içiyorlar ki (o inkar sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkar sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkara sapmışlardır ve erişemedikleri birşeye yeltenmişlerdir... (Tevbe Suresi, 74)

Münafıklar kendi aralarında çeşit çeşit olabilmektedir. Örneğin kimi, mümin topluluğunun içine yalnızca kendisine maddi çıkar sağlamak için girerken, kimi de -sırf onlara olan kininden- aralarına gelip, aleyhte planlar uygulama niyetindedir. Bunların yanında, iman ederek müminlerin aralarına katılan, ancak sonradan kalpleri katılaşarak imanlarını yitiren ve onlardan ayrılan münafıklar da var olabilmektedir. Bu tarz kişiler iman ettikten sonra niyetlerini bozmuşlar ve inkara sapmışlardır. Oysa onlar, daha önce Allah"a ve müminlere bağlılık sözü vermişler, imanlarında kararlı olacaklarına dair vaatte bulunmuşlardır. Bu ikiyüzlü davranışları Kuran"da şöyle ifade edilmektedir:

Ki (bunlar) Allah"ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar... (Bakara Suresi, 27)

MÜMİN TOPLULUĞUNUN İÇİNDEN ÇIKARLAR

Doğrusu, uydurulmuşbir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur... (Nur Suresi, 11)


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 17:16 Uhr.