Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

11.03.2005 15:05

Eine Tödliche Mischung für Hurafetanhäng
 
jaaaaaa so ist es....

Hic bilen Enisle bilmeyen Ballikiz bir olurmu.... ???

akshalil 11.03.2005 15:05

yaw millet bu eniskaya dan ne istersiniz
 
sizler! kulaginizi cekerim häää?? :-))

tamam inatci bir dikkafaligi var,dedigim dedik diyor ama bu adamda karadenizin delikanliligi var, gönlü karadenizin inatci hircin dalgalari gibidir masallah..
sizler gibi müslüman cok gördüm ama eniskaya türünden olanlara dogrusu pek rastlamisligim yoktur..tek bu durum bile enisin kiymetine dalalettir..

kamasutra! bu enise karsi komplonun altinda senin parmagin var gibi geliyor bana :-)))

11.03.2005 15:05

Und los gehts... kesin su kafirlerin
 
kolunu bacagini kafasini.....

balikiz 11.03.2005 15:11

Güldürme beni!
 
Bilir kisi raporunu kimden aldin? Kamyon söföründenmi?

Ah Eniscim ah! Yazik vallahi sana!

berlinfatih 11.03.2005 15:15

TC de ALLAHu Akbaar demek SUC
 
Eyyy Müslümanlar sizler daha ne kadar uyumak istiyorsunuz? Bakin Ankaradaki DGM Mahkemesinde Müslüman bir Genc Savunmasina baslarken Besmele cekip Tekbir getirdigi icin Mahkeme Salonundan jandarma zorunluluguyla disariya cikartilmistir ve bunun akabinde icerde bulunan izleyicilerde gencin yaninda olduklarini ALLAHu Akbaar diyerek beyan ettikleri icin Hakimin ve Savcinin talimatiyla 42 izleyici tutuklatilmistir. Yani ALLAHu Akbaat demek Cumhuriyet rejimi icinde SUCtur, bunu artik Müslümanlar anlamak zorundadirlar yoksa hem dünyalari zillet hemde Ahiretleri hüsran olacaktir. Bu tutuklanan Müslüman Genc Basbakan Tayyip Erdogana bir Mektup vermek istemis ve orada Basbakanin korumalari tarafindan tutuklanmisti, iste size verilmek istenen Mektubun link adresi:
<a href="redirect.jsp?url=http://www.hilafet.com/beyan/2004/041228_Tr_Hizb_Turk_Vila_Turk_Cumh_Basb_Mekt_2.htm " target="_blank">http://www.hilafet.com/beyan/2004/041228_Tr_Hizb_Turk_Vila_Turk_Cumh_Basb_Mekt_2.htm </a> Bu mektubu herkes okuyabilir, ki okuduktan sonra herkes kendi düsüncesini yazabilir, ki bakalim bu Müslüman Gencinin yaptigi hareket SUCmudur degilmidir karar verilsin. Bu Gencin haberini okumak ve takip etmek isterseniz bu linke giriniz:
<a href="redirect.jsp?url=http://www.kokludegisim.com/tekhaber.php?haberid=73" target="_blank">http://www.kokludegisim.com/tekhaber.php?haberid=73</a>

xmischkox 11.03.2005 16:09

Bir Laz ve Bir Kiroo....
 
Almanyaya isci olmaya gitmisler bohcalarini almislar laz karadenizden kiroda dogudan biryerden istabula dogru hareket etmisler.

Istanbulda hava alaninda millet toblanmis.

Ucaga binmisler tabiki bizimkilerde orda.

Bizim dogulu ön siralarda biryere oturmus.

Lazsa arkalarda bir yere oturmus Lazz yaa inatciligi tutmus ben nasil arkaya binebilirim.

Ucakkk kalkmis yol almis yarim saat gecmemis bizim kiro sIkismis tuvalete gitmis lazz hemen heycanli sekilde oraya dogru bakmis.

Hemen firlamis bizim kiro nun yerine oturmus......

Ohh bee ön tarafta bir yer kaptik demis.....

O sirada bizimkisi gelmis hamserim yerimde otirisen demis lazzz yahuu sen Bulgaristanda inmedinmi demis?

oezbektasi 11.03.2005 16:26

Naja...
 
Selam lieber Enis!

Der Koran hat einen Geist und vermittelt uns Menschen eine gewisse Logik. Nur nutzen uns weder Geist und Logik des göttlichen Atem (Koran) recht wenig, wenn wir die Heiligen Worte zwischen zwei Hardcover eingrenzen und es wie ein "Katalog" behandeln.
Ich würde es begrüssen, wenn du demnächst nicht einfach die Verse an die Wand tapezierst, sondern auch wirklich klar stellst, wie wo was gemeint wird. Denn das Potenzial hast Du, keine Frage!

Der "Insan" von dem der Koran spricht, ist ein vollkommener Mensch (Insan-i Kamil), der die göttliche Wahrheit erreicht hat und diese in ihm/ihr widerspiegeln, und sogar deswegen die Engel sich vor solch einem Insan-i Kamil sich niederwerfen.
Halife ist ein sogenannter Statthalter. Wie Du schon in einem anderem Thread sagen wolltest, wird der Kalif von Allah selbst bestimmt, und nicht von den Menschen.

Aber müssen diese "Kalife" nicht bestimmte Kriterien erfüllen? Ich meine keine Mindest- sondern Maximalkriterien.

Lieber Enis!
Vom Äusserlichem her gibt es viele "Insan". Nur: Wo "Insan" drauf steht, ist auch längst keiner drin.

Und bei allem Respekt:
Einfach so von sich behaupten zu können, dass man auch ein "Halife" sein kann, ist meines Erachtens etwas zu weit hergeholt!

Der Koran sagt uns, dass man in bester Art und Weise argumentieren soll. Dazu gehören ebenfalls eine gewissn Portion Liebe, Toleranz und Geduld!

Du betrachtest den Koran eben mit anderen Augen. Das kann dir auch niemand übel nehmen.
Aber nimm es auch anderen nicht übel, die alles nicht so sehen wie Du.
Das schlimmste was ein Muslim tun kann, ist wenn dieser meint die Wahrheit gepachtet zu haben.

MfG!

xmischkox 11.03.2005 16:36

KÜRESEL DİN PROJESİ
 
Myerse Dinde reform yapanlar ABD nin kuklalariymis.......?????????

Küreselleş(tir)me sürecinde artık siyasetten ekonomiye, kültürden sanata,
gündelik tüketimden davranış kalıplarına kadar hemen her alandaki farklılıklar
buharlaş(tırıl)makta yerini Amerika"nın dayattığı tarzlar almaktadır. Artık
"küresel mono-kültür" yoldadır.



Ancak henüz Dinî farklılıklar, küreselleşme sürecinde "küresel mono-kültür"
karşısında bir istisna olarak varlıklarını korumaktadır. Başka deyişle
küreselleşme sürecinin karşındaki en büyük engel Dinî farklılıklardır. Bu
nedenle ABD başta olmak üzere küresel devler, "küresel bir din" oluşturmak için
de çalışmalar yapmaktadır.



Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Orta Asya Masası araştırmacılarından, Mehmet Seyfettin Erol"un da belirttiği gibi "Hollywood filmleri, Coca-Cola, McDonalds bu ortak kültürün (bizim ifademizdeki küresel mono-kültürün, A. Karatepe-M. Çiçek) en belirgin göstergeleridir. Bu noktada özellikle gençliğe yönelik global kültüre doğru bir sürükleme var. Dil olarak İngilizce artık bir dünya dili olarak kendini kabul ettirmiş durumda.

Arkasından ekonomik olarak komünizmin iflasıyla birlikte, liberal ekonomi hakimiyetini ilan etmiş durumdadır. Geriye ortak inançlar (din) kalıyor ki bu noktada da arayışlar ve çalışmalar devam ediyor. Nitekim, dinler arası diyalog bunun bir sonucu... Dünya tarihine bakıyorsunuz, en temel ihtilaflardan birisi de din. İşin sanırım önemli, son noktası olarak da bu kaldı. Artık bundan sonra bu hadise üzerine yoğunlaşılacak."

Küresel din projesinin merkezinde doğal olarak küresel devlerin dini olan Hıristiyanlık vardır. Buna göre küresel din, Hıristiyanlık merkezli bir dindir. Küresel din projesi çerçevesinde Hıristiyanlığın dışında kalan dinlerin Hıristiyanlık içinde eritilmesi amaçlanmaktadır.

Küresel din projesini gerçekleştirmek için ABD, Müslümanlara karşısına iyi polis-kötü polis rolleri ile çıkmaktadır.

Amerika"ya göre Müslümanlar:

ABD bu süreçte Müslümanları kabaca ikiye ayırmaktadır. Amerikan projelerini açık seçik bir biçimde sorgulayanlar, "fundamentalist/ radikal Müslümanlar" olarak tanımlanmaktadır. Amerikan projeleri ile uyum içinde olan Müslümanlar ise "liberal/ılımlı Müslümanlar" olarak tanımlanmaktadır. Buna göre örneğin Suudi Arabistan ile Salman Rüşdi gibi "şeytan ayetleri" iftirasını savunan Pakistanlı profesör reformist ilahiyatçı Fazlu"r-Rahman da "liberal/ılımlı Müslümanlar" kategorisine dahil edilmektedir. Çünkü her ikisi de Amerikan çıkarlarına sadakatle bağlıdırlar.

Buna karşılık Amerika"nın zulüm ve tahakkümünü sorgulayıp, masumların ve mazlumların haklarını savunan Müslümanlar, ister Gandhi tarzı pasif direnişte bulunsun ister nefsi müdafaa için Filistin"de olduğu gibi silahlı eylemde bulunsun fark etmez "fundamentalist/ radikal Müslümanlar" olarak yaftalanmaktadır.

Küresel din projesinin bir parçası olarak dinler arası diyalog süreci:

ABD"nin iyi polis-kötü polis stratejisi burada devreye girmektedir. "Liberal ve ılımlı" olarak tanımlanan Müslümanlar örtük bir Hıristiyanlık propagandası olan Dinler arası diyalog süreci ile "küresel din projesi"nin içine çekilmektedir. (1) İyi polis rolünün halka karşı stratejisi ise bir beyin yıkama olan açık seçik bir Hıristiyanlık propagandasıdır. İyi polis rolünün entelektüellere dönük bir başka yüzü ise "oryantalizm"dir.

Oryantalizm bu bağlamda bir toplum ve kültür mühendisliği olduğu söylenebilir. Başka deyişle oryantalistler, Müslüman halkları, Batı uygarlığının çıkarlarına göre yeniden yapılandırmayı amaçlıyordu. Burada şunu da belirtelim: Kimi oryantalistlerin bireysel olarak iyi niyetli olması bile onların emperyalizmin keşif kolu olarak kullanılmasına engel ol(a)maz.


<a href="redirect.jsp?url=http://www.diyalogmasali.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=4" target="_blank">http://www.diyalogmasali.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=4</a>

11.03.2005 16:38

YAWS ENIS...
 
Delikanli OL dedik sana....

Hemen iki kiz birsey yazinca yenkenleri suya indirme (yumusaklasma)

SERT OL ! ERKEK OL ! MERT OL :-)

Hele ISINSU yazinca senin yelkenler yerlerde sürünmekte...

11.03.2005 16:39

Kirosun Mirosun ama seni seviyorum ya :-
 
WEITER SO KOCUM :-)

11.03.2005 16:39

evet Halilcim...
 
DERIN KAMA-PROJESI !!!

xmischkox 11.03.2005 16:44

MezhepsizlikNiçin Dinsizliğ Köprüsüdür
 
Tahlil
Ebubekir Sifil

Mezhepsizlik niçin dinsizliğin köprüsüdür?

Bilindiği gibi İslam Dünyası?nda başgösteren -ve genellikle Cemaleddin Efgani ile başlatılan- ?yenilikçi? hareketin en önemli taleplerinden birisi belki de birincisi, Müçtehit İmamlar?ın içtihatlarının artık eskidiği, miadını doldurduğu ve bugünün meselelerine çözüm getirmekten uzak kaldığı gerekçesiyle yeni içtihatlar yapılmasıdır. İslam Hukuku?nun (Fıkıh) modernize edilmesi ve çağa uydurulması için, içtihat mekanizmasınının temel unsurları ve belirleyicileri olan Kitpa, Sünnet, İcma ve Kıyas?ın yeniden gözden geçirilmesi ve akılcı bir bakış açısıyla yeni yorumlara ve fonksiyonlara kavuşturulması şeklinde başlayan bu hareket, geçen zaman içinde muhtelif veçhelere büründü ve farklı yönelişlere teşne oldu.

Her ne kadar yenilikçilerin muhtelif konularda birbiriyle bağdaşmayan çeşitli görüşleri ve bu görüşler etrafında -taraftarları ve karşıtları arasında- cereyan eden tartışmalar konumuzla yakından ilişkili ise de, bu yazının amacı bu ayrıntıya girmek olmadığından, burada sadece yukarıdaki kuşbakışı tesbite şu noktayı eklemekle yetineceğiz: Az önce ?yenilikçi? hareket şeklinde ifade ettiğimiz reformist/ modernist yaklaşımın talepleri ve teklifleri elbette Fıkıh ve İçtihat sahalarına münhasır değildi. Bu hareketin boyutlarının kaçınılmaz olarak Akait alanına da uzandığını müşahade etmekteyiz.

Nitekim Cemaleddin Efgani?den başlayarak Fazlür Rahman?a ve oradan da günümüz Türkiye?sindeki bazı isimlere uzanan ?ibrahimi dinlerin diyaloğu? söylemi, (kimi zaman bu dinlerin esasta bir olduğu, kimi zaman da Ehl-i Kitab?ın da cennete gideceği şeklindeki iddialarla) reformist/modernist çevrelerin üzerinde ısrarla durdukları bir tez olarak canlılığını muhafaza etmektedir.(2)

Her ne kadar meselenin bu boyutu konumuz ile yakından ilişkili değilmiş gibi görünse de, bu yazının başlığı, bu boyutu da ilgi alanımız içine sokmaktadır. Zaten aşağıda izleyeceğimiz 4 merhalenin sonuncusu üzerinde dururken bu nokta kendiliğinden tebellür edecektir...

Evet, reformist/modernist çevrelerin talepleri ?yeni içtihatlar yapılmalıdır? söylemiyle, aslında ?eski? içtihatların Kur?an, Sünnet, İcma ve Kıyas hakkındaki değerlendirmelerinin geçersizliğini dile getirmiş oluyordu. Peki bu 4 asıl hakkında reformist/modernist çevrelerin yaklaşımı genel olarak nasıldır?

Bu sorunun cevabını, söz konusu 4 aslın sonuncusundan başlayarak verecek olursak:(3)

1. Kıyas: Kıyas, nasslardaki hükmün dayandığı illetin tesbitine dayanan bir faaliyettir.(4) Dolayısıyla tabiatı gereği, ahkama ilişkin nassların tek tek ele alınması ve hükme temel yapılması esasına dayanır.(5) Oysa nassların tümünün bir arada değerlendirilmesi (tümevarım) yoluyla mesajın özü/ ruhu kaynaklanarak buradan bütünlük arzeden bir metodoloji geliştirilmeli ve çözüm bekleyen meselelere ve metodoloji esas alınarak cevap verilmelidir.

Reformist/modernist çevreler, bu yaklaşımlarına, Maliki mezhebinde tali (ikincil) bir delil olan ?maslahat? unsurundan ve özellikle Endülüs?lü Maliki fakihi eş-Şatıbi?nin bu unsur hakkındaki değerlendirmelerinden de destek aramayı ihmal etmediler.

Çerçevesi şu ana kadar net olarak çizilememiş olan ?Kur? an?ın ruhu? söylemi ve maslahat prensibinin -belirleyicilik alanı Maliki mezhebinin yaklaşımını çok daha fazla aşacak şekilde(6)- devreye sokulması sonucu Kıyas prensibi devre dışı bırakılmış oluyordu.

2. İcma: Sahabe?nin ileri gelenleri tarafından işletilmeye başlanmış bulunan İcma prensibi Fer?i bir mesele hakkında bir dönemde yaşayan bütün müçtehit imamların içtihatlarının aynı doğrultuda oluşması demektir. Tafsilatını yine Usul-i Fıkıh kitaplarına havale edeceğimiz bu prensip de reformist/modernist çevreler tarafından aşındırılmaya çalışılmıştır. İcma?nın vukuunun mümkün olmadığı: hakkında icma bulunduğu söylenen meseleler hakkında, iyi araştırıldığında aslında ihtilaf bulunduğu, tarihin bir döneminde meydana gelmiş bir icmanın, başka bir dönemde aynen kabul edilmesinin, insan aklının dondurulması demek olacağından, böyle birşeyin kabul edilemeyeceği gibi bir çok gerekçeye dayandırılan İcma itirazları, İmam eş-Şafi?nin konu hakkındaki bazı değerlendirmeleri de istismar edilmek suretiyle(7) güçlendirilmeye çalışılmıştır.

Oysa İcma, fer?i bir hüküm hakkındaki bir naasa dayanıyorsa, o naasın bildirdiği hükmü zanni olmaktan çıkarıp kat?i kılması ve İslam Hukuku alanında derin vukufiyet sahibi Müçtehit İmamlar?ın konsensüsü olması bakımından İlahi İrade?nin tesbitinde elbette belli bir fonksiyon icra etmektedir.

Üstelik reformist/modernist çevreler, İcma hakkındaki değerlendirmelerinde yukarıda söylediğimiz noktada da durmadılar. Birtakım hadislerde geçen ?ümmet? kelimesinin, Ümmet-i Davet dediğimiz gayri müslimler ile Ümmet-i İcabet dediğimiz müslümanlar arasında herhangi bir ayrım yapmadan tümünü, tüm insanları kapsadığını ileri sürerek, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)?in ümmetinin bütün insanlık olduğunu söylediler.(8)

Bizzat Allah Teala?nın Kitabı?nda ve Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)in Sünneti?nde en keskin hatlarla çizilmiş olan iman/ küfür sınırı, reformist/modernist çevreler tarafından böylece ortadan kaldırılmış ve bunun yerine, özellikle masonik çevrelerin dillendirdikleri ?insanlık din, tüm insanların kardeşliği? sloganları, İslami kılıflara büründürülerek yeniden ifade edilmiş oluyordu.

3. Sünnet: Mezhep İmamları?nın içtihatlarının büyük bir kısmının Sünnet?e dayanıyor olması ve Sünnet?in ve hadislerin birçok noktada rasyonel bakış açısına aykırılıklar arzettiğinin kabul edilmesi, temelde akılcılığa (rasyonalizm) dayanan reformist/modernist hareketi, Sünnet?i ve hadislari de ?sorgulamaya? itmiştir. Tabiatiyle modern akla ve bugünkü bilimsel verilere uymadığı kabul edilen birçok hadis, bu bakış açısı tarafından ?uydurma? olarak kabul edildi.

Bu yaklaşımı desteklemek için, sadece Kur?an?ın ilahi garanti altında olduğu ve Sünnet için böyle bir garantiden söz edilemeyeceği temel bir tez olarak ısrarla işlendi. Zira işin içine beşer unsuru girdiği anda şüpheci davranmak ?bilsel? davranışın bir gereği idi. Geçmiş alimler tarafından sahih olarak kabul edilmiş olsa da, pek çok hadis, reformist/modernist çevreler tarafından ?uydurma? olarak damgalandı. Böylece Sünnet? in büyük bir kısmından kurtulma imkanı doğmuş oluyordu.

Burada, alimlerin (buradaki ?alimler?den kastımız, özellik Fıkıh ve Usûli Fıkıh alimleridir), mütevatir ve meşhur kategorisine girmeyen hadisleri ?ahad hadis? (veya ?haberi vahid) olarak değerlendirmeleri ve bu tür hadislerin ilim bildirmeyeceğini söylemeleri de, reformist/ modernist çevreler tarafından iddialarını destekleyici bir unsur olarak kullanıldı.

Burada üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da, ?Kur?an?a aykırı hadis olamayacağı? söylemidir. Bu söyleme göre eğer herhangi bir hadis isterse eski alimler tarafından mütevatir olduğu söylenmiş olsun Kur?an?a aykırılık teşkil ediyorsa, onun sahih olarak kabul edilmesi söz konusu olamaz.

Oysa Kur?an?a aykırı görüldüğü gerekçesiyle uydurma olduğu söylenen hadisler hakkında, meseleyi bütün veçheleriyle araştırmadan verilen bu hükümler, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)?in Sünneti?nin büyük bir kısmının iptal edilmesinden başka bir anlama gelmemektedir.

Meselenin bir diğer yönü de, Sünnet?in yol göstericiliğine baş vurmadan Kur?an?a doğrudan gitme söyleminin bünyesinde barındırdığı tehlikeler ile karşımıza çıkmaktadır. Tam bu noktada 4. merhale ile karşı karşıya geliyoruz ki, meselenin en can alıcı noktasını da burası oluşturmaktadır.

4. Kur?an: Kur?an ayetlerinin anlamı ve ihtiva ettiği hükümlerin anlaşılıp uygulanması noktasında Sünnet?in otoritesi de dahil olmak üzere hiçbir vasıta kabul etmeye yanaşmayan reformist/modernist anlayış, bu aşamada artık önünde uçsuz bucaksız bir hareket alanı bulmaktadır. ?Fikir hürriyeti?, ?Allah? ın Kitabı?na aracısız olarak baş vurmak?, ?Kur?an?ın, kendisini ?açık/anlaşılır? bir kitap olarak nitelendirmesi?... gibi pek çok söylem burada devreye girdi ve artık her isteyen, Kur?an ayetlerinden istediği hükmü çıkarma ?özgürlüğüne? kavuşmuş oldu. Yüzyıllar içinde bitmez tükenmez samimi çabalarla ve tam bir ehliyetle vücuda getirilmiş olan Tefsir ve Fıkıh kitapları, Müfessirler, Fakihler ve diğer ulema, binbir ithamla töhmet altında bırakıldı ve asırların bilgi birikimi hoyratça çiğnenerek devre dışı bırakıldı.

Oysa Kur?an?ın doğru anlaşılması ve tefsirin öncelikle ilmiliği ispatlanmış bir metot geliştirilmesi gerekir. Böyle bir metod olmadan Kur?an?dan hüküm çıkarmak, onu tahrif etmekle eş anlamlıdır.

Nitekim günümüzde bunun büyük bir rahatlıkla yapıldığını görmekteyiz. Her isteyen, Kur? an?dan istediği hükmü çıkarmakta ve ?ben böyle anlıyorum? diyerek işin içinden sıyrılmaktadır.

Tevrat ve İncil?in aslında çok da fazla tahrife uğramadığı, dolayısıyla bu kitaplara inanan Yahudi ve Hristiyanlar?ın da ?hak din? ve ?tevhid dini? üzere olduğu hükmünden tutunuz, Kur?an?da yer almayan bir hükmün Hz. Peygamber(Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)?in de olsa hiç kimse tarafından konamayacağı tesbitine kadar, aslında İslami olmayan pek çok anlayış, güya Kur? an merkeze alınarak vaaz edildi. Kur?an ve Sünnet tarafından konmuş olan en temel sabiteler bile yıkılıp geçildi ve ortaya ne idüğü belirsiz bir din çıktı. Her ortama ayak uyduran, her anlayışa uyan, hiç kimsenin hiçbir anlayış ve hareketine müdahale etmeyen, uyulsa da olur uyulmasa da kabilinden varla yok arası bir din!

İşte bu yazının başından beri 4 merhale halinde sıralamaya çalıştığımız bu hareket, aşama aşama bu noktaya geldi. Din?de Mezhep?in niçin önemli olduğu tam bu noktada kendisini bütün ağırlığıyla hissettirmektedir. Çünkü Mezhep, dini haysiyettir, din hakkında konuşmanın ve dini bir hüküm vermenin kuralı, çerçevesi ve sistemidir. Mezhep, metod demektir; mezhepsizlik ise metodsuzluktur. Metodsuz, kaidesiz yapılan her türlü faaliyet ise karmaşaya ve yanlışlığa düşmeye mahkumdur. Mezhep tanımayan insan, kendisini metodsuzluğa, karmayaşa ve belirsizliğe atmış demektir. Dolayısıyla onun, Allah?ın dini hakkında söylediği her söz ve ileri sürdüğü her görüş, daha baştan yanlış olarak damgalanmayı hak etmiştir.

Kendisini mezhep imamlarından üstün ve onların kurdukları sistemleri yıkma selahiyetinde gören kimseler, aslında dini bir kurumu tahrip etmiş olmaktadırlar. Bunun neticesi ise, yukarıdan beri gördüğümüz gibi sonunda zarüra-ı diniyye dediğimiz alana kadar gitmektedir. Zira bu hereket, nerede duracağı -onu yürütenler tarafından bile- önceden kestirilemeyen bir ?kör gidiş?i ifade etmektedir.

Mezhep tanımadığını söyleyenlere sorunuz; Bugüne kadar Kur?an ve Sünnet?i anlama ve onlardan hüküm çıkarma konusunda geliştirdiğimiz dört başı mamur bir usûl metod var mıdır?

Bu soruya verebilecekleri en küçük bir olumlu cevap yoktur. Mezhep ve metot tanımadığını, geçmiş ulemanın bize bıraktığı devasa ilmi mirası yıkmakla, yıpratmakla meşgul olmaktan başka bir mahareti olmayan böyle kimseler, kendi içlerinde korkunç çelişkilere düşmekten kurtulamıyorlarsa, sebebi burada aranmalıdır.

Her ne kadar hiçbir mezhebe bağlı olmama düşüncesi mutlak olarak ve her zaman yukarıda çerçevesini çizdiğimiz ?dinsizlik? vakıasına götürmese de, bu başlangıcın, genellikle bu sona götürdüğünü de görmezlikten gelmemiz mümkün değildir.

İşte bugün aşama aşama gelinen noktada bizzat Allah Teala ve O?nun Resulû tarafından çizilmiş olan iman-küfür sınırının pek çok reformist/modernist tarafından ortadan kaldırılması, Muhammed Zaid el-Kevseri merhumun, bu yazıya başlık olarak seçilen sözünün ne kadar doğru ve hikmetli bir söz olduğunu en anlaşılır bir biçimde ortaya koymaktadır.

Selam, hidayete tabi olanlara...

<a href="redirect.jsp?url=http://www.beyan.com.tr/arsiv/1999/sayi5/tahlil.htm" target="_blank">http://www.beyan.com.tr/arsiv/1999/sayi5/tahlil.htm</a>

11.03.2005 16:49

OTTO SCHILYY
 
Prof. Edibe Sözen, katıldığı bir sohbet programında, 1850"lerde Almanya"da bir ticari kuruluşun basında yayımlattığı reklam afişini gösterdi.
Afişin en üst tarafında Osmanlı"nın ay-yıldızlı bayrağı, onun altında minareleri ve kubbeleriyle cami siluetleri yer alıyordu.

Bu, 19. yüzyıl Almanya"sındaki İslam ve Müslüman imajını gözler önüne seren bir gösterge. Unutmayalım ki o yıllarda, Fransa ve İngiltere"de İslam, oryantalistler marifetiyle "şeytanlaştırılırken", Almanya"da böyle olumlu bir imaj oluşması tesadüf değildi. Hz. Peygamber"e olan sevgisini şiirlerine döken Goethe"nin, kimileri tarafından Müslüman ilan edildiğini hatırlayın. Siz Hz. Peygamber sevgisini işleyen "na"t" yazmanın sadece Müslüman şairlere özgü olduğunu sanıyorsunuz, değil mi? Ya Almanların ünlü şairi R. Maria Rilke"nin de Hz. Peygamber hakkında muhteşem bir na"t yazdığını söylersem, ne dersiniz?

Modern Almanya"nın harcını karan Prens Bismarck ile olgunlaşıp gittikçe gelişen bu olumlu imaja, Osmanlı başından beri jestlerle mukabelede bulundu. Sultan II. Abdülhamid"in endüstri ve ticaretteki Alman ağırlıklı dış politikasının duygusal nedenlerinden biri, belki de birincisi buydu. Hicaz Demiryolu projesinde Alman teknolojisinin tercih edilmesi, Kayzer Wilhelm"in Osmanlı topraklarını ziyareti hep Almanya ile Osmanlı"nin karşılıklı jestlere dayalı iyi ilişkileri çerçevesinde anlaşılmalıydı.

Abdülhamid"in İttihat ve Terakki"nin darbeci unsurları tarafından tahtından alaşağı edilmesinden sonra da sürdü bu duygusal ilişkiler. Birinci Cihan Harbi"ne girişimiz de bu yüzden oldu. Bizi 1. Savaş"ın bataklığına sürükleyen, Osmanlı bayrağı çekmiş iki Alman zırhlısıydı. Bunlar gidip Sivastopol surlarını dövmeseydi, tarihin seyri belki de bugünkünden farklı cereyan edecekti.

Şehzade Vahdettin"in Almanya ziyaretini, giderken yanında fahri yaver olarak Mustafa Kemal"i de götürüşünü hatırlayın. Almanlara verilen maden imtiyazlarını, o ünlü Krupp firmasının Anadolu"da bir koyup üç alma mantığını hatırlayın. Ama bütün bunlar bizim Almanlara olumlu bakışımızı hiç değiştirmedi. Mesela Almanlar, tasavvurumuzda hiç sömürgeci olarak yer almadı. İngiliz ve Fransız deyince aklımıza gelen Alman deyince gelmedi.

Almanlarla aramızdaki bu duygusal bağın, Hitler"i "Hacı Muhammed Hitler" ilan etmekten tutun da, Tek Parti döneminin Alman siyasetine göre yapılanmasına kadar, bir dizi izdüşümleri oldu. Belki 1960"tan sonraki işçi alımında Türkiye"ye aslan payı ayrılmasının psikolojik nedeni de bu duygusal arka plandı. Nedense bu duygusal bağ bugün dahi bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde hepimizde vardır. Mesela bendeniz, eğer daha iyi bir alternatifim yoksa, diğer Batı teknolojileri içerisinde ille de Alman teknolojisini tercih ederim. Bütün bunları niçin hatırlatma ihtiyacı hissettim?

Nedeni açık: Alman İçişleri Bakanı Otto Schily"nin Vakit Gazetesi"nin Almanya baskısını yasaklaması üzerine. Çok tartışılacak bu karar, sokaktaki sıradan Müslüman"ın zihnindeki klasik Alman imajını yaralamaya aday.

Bir Avrupa ülkesi, siyasi bir kararla gazete kapatıyor. Bu sansür falan değil, sansürden bin beter bir karar. Bu karar Avrupa"yı, helvadan put yapıp acıkınca yiyen paganın durumuna düşürüyor. Nerede o özgürlük cakaları? Nerede o hak ve hukuk havariliği?

Otto Schily"nin siyasi bir kararla kapattığı Vakit Gazetesi"ni neyle suçladığını biliyor musunuz: Anti-Semitizm…

Doğrusu "Anti-Siyonizm" olacak. Siyonist devlet İsrail"in Filistinlilere uyguladığı terör ve şiddeti kınamak neden Anti-Semitizm olsun ki? Ati-Semitizm diye bir şey varsa, bunu icat eden Avrupa"nın ta kendisi, uygulayan da Hitler Almanya"sıdır. Biz Müslümanlar tarihimizin hiçbir döneminde Yahudileri ve Hıristiyanları ötekileştirmemişizdir. Aksi bir davranış, onlara "Ehl-i Kitap" adı altında hukuki ve ayrıcalıklı bir statü tayin eden Kur"an"a aykırı olurdu. Endülüs"te Yahudi ırkının altın dönemi İslam"ın hakim olduğu yüzyıllardır. Zaten Endülüs"teki İslam hakimiyetinin sonu Yahudi varlığının da sonu olmuş ve Yahudiler bir İslam beldesinden bir başka İslam beldesi olan Osmanlı"ya sığınabilmişlerdir.

İslami hassasiyetle yayın yapan bir gazeteyi Anti-Semitizm suçlamasıyla kapatan Alman bakana ne demeli? "Kraldan fazla kralcı" sözü çok klasik kaçar. "Fırınlarda Yahudi yakmış dedelerin tövbekar torunları" mı desek? Bu durumda onun bu yasakçı ruh halini, "Her mühtedi eski putlarına karşı acımasızdır" sözüyle mi açıklamalı?

Hayır, hayır! Ortada Anti-Semitizm ile ilgili hiçbir şey yok. Asıl ortada Yeni Nazilerin "Yahudi" yerine koyduğu İslam ve Müslümanlar var. Bu yapılanın adı da "Anti-İslamizm"dir. Anti-İslamizm ABD-Avrupa ittifakının yeni ürünüdür. Bu ittifak İslam"a ve Müslümanlara karşı küresel ölçekte "ötekileştirme" ve "şeytanlaştırma" operasyonu başlatmıştır. Alman bakanın asıl yasaklaması gereken, Anti-İslamizm olmalıdır. Bunu yapmak yerine Siyonist saldırganlığı eleştiren yayınlar susturuluyorsa, bu İslam fobisinin Alman yöneticilerin basiretini bağladığını gösterir.

Şimdi cevabı verilmesi gereken soru şu: Otto Schily"nin Vakit"in Almanya baskısını kapatması, Yahudi"nin yerini Müslüman"ın aldığı yeni bir Alman Nazizmi"nin habercisi mi?

SAMI HOCAOGLU


shocaoglu@yenisafak.com.tr

xmischkox 11.03.2005 16:49

Faschistlik yapma?
 
hem nickin de cirgin bir nick sexuel bir fantazin var senin?

tipinde söylee (O) seylere benziyor.........

hindistan karikatür pornoculugu yapma burda senide enis gibi hava gazi yapariz anlairmisunnn looooooooooo......

11.03.2005 16:52

CÜRÜK MEYVE :-))
 
sen adam olamayacaksin EVLADIM!

xmischkox 11.03.2005 16:54

aHH Zazaxx sen adam olmussun
 
ikide bir nick deyistirmeylen ne halt ettigini saniyorsun sen loooooooo

11.03.2005 16:59

ne ZAZAxx si yaaa....! o.T.
 
ohne Text

xmischkox 11.03.2005 17:10

TR De Ne Suc Deyilki.
 
Hastaneye git Doktora boyun eyeceksin citin ciktigi an memura hakaretten jopu yersin.

ABD kültürünü Türkiyeye yerlestirmisler simdide ABD dinciligi gibi bir Din Türkiyede üretmeye calisiyorlar.

Yazikkk........

hacikischkisch 11.03.2005 17:12

sen nasil bir dincilik istiyorsun?? o.T.
 
ohne Text

hacikischkisch 11.03.2005 17:15

olum sen hizbullahcimisin nesin?
 
yoksa ibda-C elemaninmisin?

xmischkox 11.03.2005 17:28

Demokrasinize Cumhuriyetinize
 
Karsi deyilim ama oralarda gördüklerim ve millete yutturmak istediklerinize karsiyim.

Herseyiniz yalan tarihiniz bile yalanlarlan dolu bilmem ataniz bozuk bir gemislen samsuna gitmesi falan filan.

Herseyi sanki onun tekbasina yaptigini üretmeniz falan filan......


Okullarinizda propagandadan baska birsey yok....

Dünya tarihinde kendi milletinin kültürüne ve inancina bu kadar Düsman olan bir rejim hayatimda görmedim........


Yahuu senelerce Türkcülük yapa yapa Kürtcülügü cikaranlar bile sizlersiniz......


Türkiyede olan bitenin herseyin altida sizler varsiniz ama beceriksizsiniz elinizden birsey gelmiyor.

hacikischkisch 11.03.2005 17:56

evet haklisin ama
 
bu kültüre düsman olmayacaksin da ne olacaksin!
iran, afganistan kendi kültürüne dost oldu da ne bok yediler ki?

islam devletleri kendi kültürüne düsman olmali.. cünkü islamci kültürlerin hepsi geri..
onun icin ben atatürke hak veriyorum..
neden islama düsman olmus anliyom onu..
islam geri kardesim..lami cimi yok..yani hilafeti mi biraksaydi size
tekke zaviyeleri mi biraksaydi size
sana 4 kari ile evlenip basina cuval gecirip sira ile her gün biri ile yatmaa hakki mi verseydi

uyan kocum islam devletlerinin hepsi karanlikta
cumhuriyet te 4 dörtlük degil ama diher türm islem devletlerine 10 basar
yalan mi yalan de??

muahahahaha
kirom benim
bu isler elazigda esek binmeeye benzemez lang

xmischkox 11.03.2005 18:08

muahahahahahahahahaa
 
Yahuu sizin gidi godoslarda beyin diye birsey yok nede olsa Sahte Raki iciyor üretiyorsunuz...

Afganistana geleyim 30 sene savasin ardindan Sana teknolojimi üreteceklerdi.

Senin Teknoloji üreten ülkelerin orayi yerlen bir ettiler.

Irana gelince Iranin teknolojisi sizin heykel Traslilardan daha iyi.....

Adamlarin kendi ilac fabrikalari var ve kendi bilim adamlarinin ürettigi mallari üretiyorlar sizin gibi onun bunun cöpünü üretmiyorlar.


Gel gelemim senin su beton kemalcigine hani teknolojiniz nerde harikalariniz nerde.

Onun bunun donunu giymeklen onun bunun sabkasini giymeklen teknolojimi üretiyor muahahahahahhahahaha


4 kadina gelice ülemm düdükk bir Gavur Erkeyi ayda kac kari deyistiriyor biliyormusun.

Neyse sizin gibi Boynuzlular bilseler dahi ortaya koymazlar...

4, kari deyil 14 kariya düsüyorlar ayda yani kadini bir mal olrak görüyorlar önüne bir iki kurus tatip onu memnun ediyorlar.


Bu isler sehirlere heykel yapip avratlarini mini etek giydirerek karsisinda saygi durusunada benzemez..

Aslanim.

xmischkox 11.03.2005 18:15

Sahte Raki...............
 
Mistonunda ictigi su raki sizce iyi bir icecekmi yoksam kötü bir icecekmi.

Son günlerde sahte rakidan 20 kisi ölmüs diyorlar.

Peki haki,kisinden kac kisinin öldügünü bilen varmi????? :O=)))


Misto,da sirozdan ölmüstü yanilmiyorsam yahuuu hertarafa heykel yapmaktan bikmamis gibi birde millete o zikkimi ictirib adam öldürdüyor bu devlet.

Raki icib Trafik kazasinda ölenlerin sayisini bilen varmi sahte rakinin kinden daha fazla bence.....


Türkiyede hersey bozuk Sabkayi örnek aliyorlar ickiyi örnek aliyorlar mini yi örnek aliyorlar heykeli örnek aliyorlar.

Bir iki Laz kafada gelib buralarda o sistemi bektasilerlen beraber savunuyor....

Hangi Gezegende Sasiyoruz...........

hacikischkisch 11.03.2005 18:18

hadi be sibop
 
sen medeniyeti sadece teknoloji mi zannediyon?

kara carsaflardan ve cüppelerden meydana olusan bir halk degil zurna herif,caddeye ciktinmi civil civil,her renkten her elbiseden,mini eteklisin,kotlusu pardösülüsü hepsi olmali..ama git irana bak kara inekle kara koyun misali carsafa sarili avratlar ve pestemale sarili kavatlar var..
yani ucajktan asagiya inmeye bile gerek yok..havadan baksan kimdir lan bunlar kara inek mi yoksa mor koyun mu dersin ve asgi bile inmeyzsin!!
muaahahahahaahaha

yok lan bu avrupada hersey güc calisma kariyer derken insanlarin cükleri falan kalkmiyor pek..esas bizim haci hocalar müslümanlar sexin keyfine variyor..aliyor kari emanzipationmus, lkarsi cikmaymis ne gezer! oturt kari cullan üstüne!

aslinda gercekten huzur islamda ya..
muahahahahahahahahahahahahahahah

hasrett 11.03.2005 18:18

Mechanisch
 
Durch eure mechanischen Abhandlungen über die Religion und dem Glauben, durch ständige Beweislegung usw. ist "das" aus diesem Forum geworden.

Überlange "Copy"s von Wissenschaftlern, Euphorismen und Monomanen einzelner Vaybeeyaner sorgen zusätzlich dafür, dass sich hier nur noch "wenige" Stamm-User sind.

Ich würde mal sagen, Pferde-Klappen hoch und motiviert mal auch andere ihre Meinungen hierhin zu texten ... und um Gotteswillen erlaubt keine Abhandlungen Dritter hier hin.

Danke

---

Zum Thema:

- Religion & GLauben -

Wenn ihr euren Glauben mit Farben und Formen definiern könntet, welche Farbe und was wäre es?

xmischkox 11.03.2005 18:26

Alsana Medeniyetin.
 
Bütün Dünya insaninin batiya benzemesi zorunlugumu var Iranda zorunluluk var sizdede var kiyafetlerinden dolayi okullara ögrenci almiyorsunuz.

Neyse beyinsizlere anlatmasi zor birsey......

AB sadece özgürlük ve refah değil. Bunu görelim.. Bilmem biliyor musunuz Fransa"da her iki çocuktan biri gayri meşru! Nüfusları artmıyor, geriliyor.. Nüfusun yarıdan fazlası psikolojik tedavi görüyor. Evliliklerin yerini birlikte yaşam aldı.. Kadın da erkek de birbirine ihanet ediyor. Çocuk yapmıyorlar. Doğan çocukların yarısı işte bu durumda. Bu çocukların büyük bir kısmı aile içi şiddet ve cinsel tacize uğruyor. Ensest ilişkiler %20"lerde. Uyuşturucuyu bir defa da olsa deneyenlerin oranı %70-80"lerde. Uyuşturucu ve alkol bağımlıları çığ gibi büyüyor..
Gayri meşru ilişkiler, evlilik öncesi ilişki yaşı ilköğretim düzeyine inmiş durumda.
Bir başka gerçek de intihar. Hemen hemen her aileden bir kişi, en az bir defa intihar etmeyi düşünmüş. Bu işi başaranların sayısı deneyenlerin yarısı kadar.
Sakat doğum ya da zeka özürlülerin sayısı da aynı şekilde ürküntü verici boyutta.
Dine bağlılık, dini hayat hızla çözülüyor..
Basında yer alan haberlere göre, "Le Monde gazetesinin, Fransa Ulusal İstatistik ve Araştırma Kurumu verilerine dayanarak verdiği haberine göre, Fransa"daki evliliklerin sayısında son 4 yılda %6"lık bir azalma meydana geldi. Son 35 yıl baz alındığında ise bu oran %40"ı buluyor. Son 40 yıl içinde dünyaya gelen evlilik dışı çocukların oranı da %6"dan yüzde 47"ye yükseldi. Evlenme yaşı da son 10 yıl içinde ortalama 3 yaş artarak, erkeklerde 30"a, kadınlarda ise 25"e çıktı. Fransa"da 2004 yılında doğum yapan kadınların %96"sı, 20 ila 40 yaşları arasında. Ayrıca, araştırmaya göre Fransa, 1.91 ile Avrupa"da İrlanda"nın ardından doğum ortalaması en yüksek ülke. Araştırmada Fransa"da bu rakamın 10 yıl önce 1.68 olduğuna dikkat çekildi. Avrupa"daki en düşük doğum ortalaması ise ise 1.16 ile Kıbrıs Rum Kesimi"nde." İnternet ve cep telefonu, aile içi sadakatsızlığı artırmış.. Evli bireyler arasında aile sadakatı olmadığı gibi, sevgi ve saygı da yok. Kadınların ve erkeklerin iş hayatına birlikte girmeleri ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları, iş arkadaşları ve sosyal çevresinin farklı olması aile içinde bir yabancılaşmaya sebeb olmuş. Çalışan kadınların çoğu şefleri ve iş arkadaşları tarafından cinsel tacize uğramış.
Çocukların çoğu biseksüel. Herhangi bir cinsel karakter göstermiyor ve garip toplulukların peşine takılıyor. Vücuduna dövmeler yaptırıyor, kaşına, diline halkalar taktırıyor. Bir kısmı Uzakdoğu dinlerine ya da garip mezhep ve tarikatlara takılarak farklı bir mutluluğa ulaşmak istiyor..
Heyecan arayışı, tatminsizlik, macera tutkusu, bazı kişiliklerde pasifizme ve pesimistliğe sebeb olurken, hazcı akımlar gençleri mazoşist ve sadist gösterilere, şiddete, sür"ate yöneltebiliyor..
Gençlerin büyük bir bölümü, kız-erkek fark etmiyor, sex kölesi. Ya da melankolik tipler.. Kimi transseksüel, kimi homoseksüel.. Fransa örneği İskandinav ülkelerinde daha da yaygın. Ama üç aşağı, beş yukarı aynı.. O meşru gözüken doğumların önemli bir kısmı da azınlıklara, yabancılara ait.. Birçok aile çocuk yapmıyor, çocuğu olanlar da çocuklarını kreşlere terk ediyor. Pek azı normal aile ortamında büyüyor. Ve zaten de ergenlik yaşına ulaşır ulaşmaz da ailesinden ayrılıyor.
AB"ye girerken bunların da hesabını yapmamız gerek. Ne verip karşılığında ne alıyoruz?
Özgürlük, şeytana özgürlüğe dönüşmemeli.. Tenimizi ve ruhumuzu özgür kılacak farklı bir anlayış gerek bize.. Bedeni zevkler, hazlar ve tutkuların esiri olan bir insan özgür değildir.. Ya da refah sadece para ile elde edilecek bir değer de değildir..
Onun için Batılılaşma sürecinde verdiklerimiz ve aldıklarımız arasındaki farkı görmemiz gerek..
Batılı insan hızla okumaktan kaçıyor. Okuduklarının çoğu magazinsel şeyler, maceralar, pembe diziler, egzotik şeyler. Yedikleri, içtikleri, giydikleri de öyle.
Daha çok para kazanmak ve harcamak istiyorlar. Dinlerini kaybettiler. Kültürlerini, tarihlerini, kimliklerini de. Şimdi intihar için uygun hale geldiler. Ölmek ve öldürmek arasında bir yere sıkışıp kaldılar. Gerçek anlamda dürüst değiller. Çok da korkaklar. Dürüstlükleri sıkı bir eğitim sonucu oluşan bir alışkanlıktan ibaret..
Avrupa"da Allah"a inananlar, ülkelere göre %40 ile %70 arasında, Ahiret gününe inananlar ise, bunun %10 ile %20 daha altında. Dini zararlı bir cereyan olarak görenler ise, %10 ile %25 arasında. Durum bu!
Batı insanı şimdi çok tehlikeli.. Cici demokrasileri, sömürüye dayalı bir zenginliğin ve iyi organize olmuş bir devlet mekanizmasının kontrolünde.. Nefretleri sevgilerinden, korkuları umutlarından daha büyük. Batılılaşalım derken aman buna dikkat.. İnancımıza, tarihimize, kültürümüze, aileye ve gençliğe sahip çıkalım.
Selâm ve dua ile..

hacikischkisch 11.03.2005 18:30

böyle dillipak"lardan vakit gazetesinden
 
batiyi ahlaksiz-dinsiz gören yazilar yazarsin
sonra da aglarsin vakit kapadu diye cahil evlat..
gavurlar sadece islam devletlerini ve politikayi eletsirir, sizse adamlara dinsiz,ahlaksiz dersiniz..
cahilsiniz iste kabul edin

xmischkox 11.03.2005 18:33

Gercekler Acidir........... o.T.
 
ohne Text

11.03.2005 20:26

was ??yoksa Camii Minarelerinde Süloooo
 
Sülooooo Süloooo mu cikiyor ???


Erstmal nachdenken und dann reden du Ungläubiger Sülo... senden Hiristiyan bile olamaz, cünkü onlar bile senin kadar iftiraci degiller

11.03.2005 20:29

Yaaaw halilcigim su dikkafaliga gelince
 
sende bende geri degilsin gercegine bakarsak....

Hatirlarsan Politika Forumunda bir cevap bile veremez hale düstün.... ama neyse... burada olay dindir...

Eger olay dinse ve Kuran bazinda tartisiyorsak, o zaman Kurandaki Ayetleri ve Tefsiri kaynak olarak almamiz gerikiyor...

Öyle Sülocu Erbakanci Nurcu murcu yada Alilik Velilikle ne Allaha varilir nede evren anlasilir...

Her olayin basinda iyi niyet ve ehliyet gerekir

11.03.2005 20:31

Inkar ediyorsun... acikca ortada
 
ama yok sen yine Seytan senin pesinde zannediyorsun..... offf ulan offff.... benim pesimi seytan birakti artik.... demekki simdi sizin oralarda dönüyor...

Wohl gemerkt, Seytan sadece Mümin olmayanlarin pesinde döner...

Das nur nebenbei

11.03.2005 20:36

Da muss man differenzieren dwischen
 
den Islam was auf der Welt praktiziert wird und dem Islam was im Kuran geschrieben steht...

Der Islam was praktiziert wird ist Parasiten Religion und verdient die Farba Schwarzesloch Schwarz..... also ein Schrott Religion...

Aber der Islam was im Kuran steht ist Lupenrein und beinhaltet wohltuhende Lehren über alle gezeiten und Galaxien hinweg... da ja Gottes-System = Sünnetullah überall gleich ist und wir eine Teil davon sind...
Der Kuran ist die Seele aller Religionen was auch all die Lehren davon beinhaltet...
Somit ist der Kuran ein anderer Religion was praktiziert wird, hat aber den selben Namen und verdient daher die Farbe: Blau, Weiss durchsichtig, Rosa usw....

11.03.2005 20:37

Nasil yapmaliyim sence
 
Soll ich Sie verprügeln, wie alle Türkischen tas firin Erkeleri gibi....

Ist das vielleicht deine Art von Islam????

11.03.2005 20:40

Ohhh Edebiyat.... da bin ich auch besser
 
OLMAZ YA... TABİİ...


"Hiç bilenle bilmeyen bir olurmu? " (Kuran-ı Kerim)


Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri HAYVAN!
Öyleyse &lt&gt denilen yüz karasından

(Mehmet Akif Ersoy)

11.03.2005 20:42

Demokraside Kuranda gecmez
 
yemek yemek, yada ata binmek yada araba yapmak yada silah yapmakta Kuranda gecmez...

Kuran ne Matematik kitabidir nede yamak kitabi....

Sence Kuran nedir... olayi tam basindan alalim bakalim...
Und komm mir ja nicht mit einer gegenfrage...

Dann erzähl ma, neymis senin Kuran anlayisin ???

11.03.2005 20:46

Usagum... sistem seni benden
 
koruyor... yoksa benim elime düserseniz sizleri toz duman ederim... Süloculari dünya Aleme rezili rüsvayi sekilde din Alimlerinin karisinda TV de yayinlarim....


Erbakancilari cem evlerini, Süloculari A dan Z ye Kuran disi Ilavelerin hepsini yasaklarim... sabah aksam camiyede gitmek yasak....

Herkese yasar Hoca Mealini ezberletme emri getiririm, becermeyeni Afganistana sürerim...
Mini etekle gezmeyeni 5 vakit dayat attiririm...

Ich sage dir, ich bin weit aus schlimmer las Ihr.. o yüzden sen yat kalk ve Atatürke dua etki seni benden koruyan bir sistem gelistirmis... yoksa toz duman olurdunuz

11.03.2005 22:08

yahu ne ISLAMI...
 
Oglum biz TÜRKÜZ yaaaa...

Kadin dövmenin ISLAMLA baglantisi ne !!

Karnindan sipa sirtindan sopa mantigi ile haraket edeceksin:-))))))

isinsu 11.03.2005 22:09

:))))))))))))))))))))))))))))))))
 
der war gut.. :))))))))))))))))))))))))))))))

isinsu 11.03.2005 22:11

:P
 
Kamasutra Dich mag ich auch.. :) kiskanmasana :)))))


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 23:27 Uhr.