Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

berlinfatih 09.03.2005 14:25

Müslüman Soyunurmu hic ?
 
Müslüman Setri Avratı nı açmaz


1.Ekranda poz veren avratı öryan
Ya çingen, yahudi ya bir hiristiyan
Setri avretı açarmı? Müslüman?
İslamda setri avret imandandır.

2. Halk Huzuruna çırılçıplak çıkanlar
Şer’i hükmü kabul etmeyen onlar
Emre karşı çıkarmı hiç Müslümanlar?
Islamda emre itaat imandandır.

3. Sorsan kendisine Müslümanım der
Fakat içki içer, her Haramı yer
Müslüman hiç Harama, Helal mı der?
İslamda Helal, Haram imandandır.

4. Şari’in bir Hükmüdür setri avret
Avreti üryan Küfre bir alamet
Şari’a Müslim edermi hiç muhalefet?
İslamda Şer’i Hüküm imandandır.

5. Şer’i Hükümü kabul etti islamiyet
Hükmü infaz eden İslami Devlet
Devlete Müslim edermi ihanet?
İslamda Şer’i Devlet imandandır.

6. (Fatih) setr’i avret, Mümin ikrarı
Keşfi avret ise, Küfrün şiarı
Müslüman atarmı, namus imandandır.

hacikischkisch 09.03.2005 14:57

Müslüman soyunmaz. sadece soyar!
 
kodumu oturtturur ayrica..
peki kariya yatakta sag taraftan yaklasinca iyi huylu, sol taraftan yaklasinca kötü huylu cinler geliyormus diyor bazi islam alimlari..ne diyorsun bu konuda?

biostar 09.03.2005 14:58

Urmenschen
 
Hallo Forum,

wir alle glauben und wissen, dass Allah Hz.Adem u. Hz. Hava als erste Menschen erschaffen hat. Was antwortet Ihr aber einem Anhaenger des Darwinismus, der Euch mit Funden von Urmenschen konfrontiert ?
Wuerde mich mal interssieren.

Gruss
biostar

akshalil 09.03.2005 15:11

90% von uns
 
stellt die Theorie in Frage und versucht sie zu entkraften..
10% sagt jedoch dass die Theorie der Religion nicht wiederspreche und stünde in Einklang...


Religion ist ein Glaubensache,kein Wissen..die Setz zuerst Glauben und Unterworfensein voraus..

09.03.2005 15:19

birazdan SAYGIN ALIM DERIN HOCAMIZ...
 
ENISKAYA online olur ve bu sorayaDA cevap verir...

Merak etme :-)

Ayrica Adem ve Havva´dan önce DÜNYADA ENIKAYA Sülalesinin fertleri yasamaktaydi :-)

xmischkox 09.03.2005 15:20

Fasizm de laiktir
 
HALUK GERGER
Sol Kemalistler ilerici midir, Fasist mi?

Ordu"nun restorasyon darbesi, Kemalistlerin gorece guclenmesi ve laikligin gundemlesmesiyle birlikte Turkiye sosyalist hareketi icinde sol Kemalizm de yeniden tartisilmaya baslandi. Tabii Kurt savasi ile birlikte toplumun tum kesimlerine sizan sovenizm de, "ilerici milliyetcilik"in temsilcisi sol Kemalistleri ilgi odagi yapmakta bir rol oynadi. Simdi onlarin bir bolumu iktidarin en buyuk adayi oldu. Dolayisiyla bu sorun tartisilmali.

Turkiye sosyalist hareketi icinde, sol Kemalistleri bir muttefik olarak gorenlerin onun belirleyici karakteristik ozellikleri olarak ileri surdukleri, ayni zamanda, fasizmin temel ilkeleriyle de uyum icindedir.

isterseniz bunlari tek tek gorelim:


1.Fasizm de laiktir; Kilise ve din hiyerarsisi gibi yerlesik din kurumlarina siddetle karsidir...
2. Fasizm de ezilenlerin lehine bir soylem kullanir, emekten yana sloganlarla yuklu bir "sistemi radikal reforma tabi tutma"ya yonelik yigin hareketidir, antiburjuva ve anti-seckinci bir dili vardir ve kuskusuz kendi elitine de sahiptir...
3. Fasizm de liberal emperyalizme siddetle karsidir, onun kurumlariyla kavgalidir. Bu karsitligin milliyetciligine iliskin nedenleri oldugu gibi, onun kozmopolit goruslerine karsi ideolojik/kulturel nedenleri de mevcuttur...
5. Fasizm de, devletciligine kosut olarak kamucudur...
6. Fasizmin de "pozitivist bir aydinlanmaciligi" sozkonusudur...
Tabii baska benzerlikler de bulmak mumkundur. Ornegin,


1. Fasizm de, militaristtir ve Ordu kurumuna yuksek deger bicer...
2. Fasizm de sovendir, asiri milliyetcidir...
3. Fasizmin de vesayetci ve otoriter bir yonetim anlayisi vardir, kitleleri gutmeyi, korporatist orgutlenmeyi yegler...
4. Lidere tapinma fasizmin de onemli bir niteligidir...
Evet, "en buyuk seytan" dedigi Anglo-Saxon emperyalizmiyle savasmis olmasi nasil Hitler Fasizmini anti-emperyalist yapmazsa, bugun Turkiye"de de kimilerinin Yeni Dunya Duzeni"ne ve kuresellesmeye "ulusal cikar" saikleriyle karsi cikiyor olmasi, tek basina, onlari ilerici ya da anti-emperyalist yapmaya yetmiyor. Ustelik, bu konulardaki muhalefetlerini fasist diye belledikleriyle ve kapitalist devletin zor aygitlariyla paylastiklari da ortada.

Bir zamanlar MHP"nin secim sloganlarindan biri suydu: "Bu buhran bitecek, fabrika iscinin olacak!" Tabii bu MHP"yi solcu yapmaya yetmemisti. Tek basina bir devletci "kamuculuk" bugun de solculuk beratina sahip olmak icin yeterli olamiyor...

Nasyonal sosyalizm, her yerde fasizmdir. Almanya"da da, Turkiye"de de... Zaman ve mekana iliskin farkliliklar ozdeki ayniligi gozden kacirmamali...

Kimi "eski tufekler" bir zamanlar tabutluklarinda cile doldurduklari sol Kemalizme siginabilirler. Bir zamanlarin hizli solculari, iskence gordukleri mahfillerle Kurtlere karsi isbirligi de yapabilirler... Onlar artik sol Kemalizmin tetikciligine de soyunabilirler...

Butun bunlar, biz Marksist sosyalistleri, sol Kemalizmin tabutluklarina ya da iskencelerine bir kez daha mahkum edecek argumanlari hakli cikarmaya yetmemeli...

Bir daha dusunun bakalim, neymis bu "sol Kemalizm" dedikleri...

<a href="redirect.jsp?url=http://www.ozgurpolitika.org/1999/04/25/opkos2_b.html" target="_blank">http://www.ozgurpolitika.org/1999/04/25/opkos2_b.html</a>

xmischkox 09.03.2005 15:22

Ekleme: Bölücü Damgasi Vurmayin?
 
Bu yaziyi Sosyalist düsüncenin ve Türkler gibi irkci bir zihniyete sahib Olan Kürtcülere ait.

Bu gaztenin bazi yazilarini buralara aktaracagim ve diger solcularin Türk solu hakkinda ne düsündüklerini gözler önüne serecegim :O=)))

xmischkox 09.03.2005 15:23

bizim burdada heykel taslamaya :=))
 
gidecegiz :=)))


gelmek istiyenler ir torba tas torbaya koyub gelsinler hahahahahhaa

akshalil 09.03.2005 15:31

bekleyelim hele! bin gespannt..sevkini
 
kirma adamimizin :-)

akshalil 09.03.2005 15:39

hic yapma kalsin derim ben..
 
kendini yorma degmez!

akshalil 09.03.2005 15:40

Bismark"in heykelinden ne istersin!:-) o
 
ohne Text

xmischkox 09.03.2005 15:47

neden deymezmis
 
birde baskalarinin sizler hakkinda ne düsündügüne bakalim hep Dinciler sizi elestirecek deyilya

birde diyer solcularin sizler hakkinda ne düsündündügüne bir bakalim hem bu gazte Türkiyedede yayinlaniyor yanilmiyorsam.

akshalil 09.03.2005 15:54

niye biz kimiz? ben kimim? senin
 
bildigin ve tanidigin siyasi düsünce kaliplari icine sigmam ben!:-))
genus düsün biraz delikanli

xmischkox 09.03.2005 16:00

sen yeri gelince :=))
 
solcu

yeri gelince

devrimci

yeri gelince

alevi

yeri gelince

ermeni dostu

yeri gelince

atatürkcü

yeri gelince

demokrat

yeri gelince

kürtcü

yeri gelince

maoist

yeri gelince

ibneleri destekleyen liberal demokrat


sayyy saydaaa bitmezzz


yeri gelincede delikan li hahahahahha :O))))

xmischkox 09.03.2005 16:08

Yani HZ Kaya mi diyelim simdi ona
 
Adam demek ermis hmmmm anlamaliydim

Fotosuna baktigim zaman kendi kendime demistim bu adamda is var burnu uzun ve donjuan birisi bunun soyu gecmislere dayaniyor diye tahminde bulunmusdum.

akshalil 09.03.2005 16:08

eee hayat karisik ve komplex..öyle
 
bir ideolojiye saplanip kalirsan baska yön ve acilardan göremiyorsun olayi..
onun icin kim haksizliga uygruyorsa o an onlari destekliyorum..
ama maoculugu iyi sallamissin yani :-) gerisi dogru sayilir

dindarlarida desteklerim bazen onu unutmussun..

09.03.2005 16:17

:-) smdi yazmaz artik.. TÜHHHHHHHHHH o.T
 
ohne Text

xmischkox 09.03.2005 16:27

Belki Isine Yariya Bilecek Bir Yazi?
 
<a href="redirect.jsp?url=http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/imanitikad/01-amentu/01-allahaiman/10-darwinveevrimteorisi.htm

Darwin" target="_blank">http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/imanitikad/01-amentu/01-allahaiman/10-darwinveevrimteorisi.htm

Darwin</a> ve Evrim Teorisi
Sual: Evrim teorisi hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP

Darwin, materyalistlerin iddia ettiği gibi, insanların maymundan türediğini veya bir hayvandan başka bir hayvan geleceğini söylememiştir. Darwin böyle bir şey söylese bile bu sözün ilmi bir kıymeti olmaz.

İnsan ile hayvanlar arasındaki en büyük fark, insanın ruhudur. İnsanlarda ruh vardır. İnsanlık şerefi bu ruhtan gelmektedir. Bu ruh, ilk olarak Hz. Âdem?e verildi. İnsanlara mahsus olan bu ruh hayvanlarda yoktur. Maddecilerin, felsefecilerin bu ruhtan haberleri olmadığı için, insanı maymuna yakın sananları çıkıyor. İlk insanların şekli, yapısı, maymuna benzese de, insan insandır. Çünkü ruhu vardır. Maymun ise hayvandır, insana mahsus olan ruhtan ve bu ruhun hasıl ettiği üstünlüklerden mahrumdur. İnsan ile hayvan, tamamen ayrıdır. Aralarında, hiçbir zaman bir geçit olamaz.


Darwin?i kullandılar
Materyalistler, fen adamı rolüne girip, (İnsanların maymundan türediğini Darwin söyledi) diyorlar. Halbuki Darwin böyle bir şey söylemedi. Canlılar arasında hayat mücadelesini anlattı. (Türlerin Kökeni) ismindeki kitabında, canlıların çevreye uyduklarını, bunun için, ufak değişikliklere uğradıklarını yazdı. (Bir tür, başka türe döner) demedi. İngiliz İlim Birliğinin 1980?de Salford?daki toplantısında konuşan Prof. John Durant diyor ki:

(Darwin?in insanın kökeni ile ilgili görüşleri, modern bir efsane olup çıktı. Bu efsane, ilmi ve sosyal gelişmemize zarardan başka bir şey vermedi. Evrim masalları, ilmi araştırmaları tahrip etti. Şimdi Darwin?in teorisi dikiş yerlerinden patlamış, geriye perişan ve bozuk bir düşünce yığını bırakmıştır.)



Evrimcilere göre, Neandertalar, ilk insandır, önce dört ayak üzerinde yürümüş, daha sonra da bugünkü hâle gelmiştir. Bu kadar ilkel olan bir mahlukun bugünkü mükemmelliğe ulaşması mümkün değildir. Bütün din kitapları, ilk insanın homo sapien [iki ayak üzerinde yürüyen ve düşünebilen bir mahluk] olduğunu bildirmektedir. Dört ayakla yürüyen hayvanın bugünkü insana dönüşebileceğini hiç kimse iddia etmemiştir. Paleontoloji mütehassısları, bir canlının başka türe dönmediğini, canlılardaki değişmelerin, kendi türleri arasında olduğunu bildirirler.



Bütün din kitapları, ilk insan olan Hz. Âdem?in, buğday ektiğini, ev yaptığını ve kendisine on forma kitap verildiğini bildirmektedir. Görüldüğü gibi ilk insanın, dünyanın oldukça tekamül ettiği bir zamanda yaratılmış olduğu, dört ayağı üzerinde yürüyen, mağaralarda yaşayan mahluklarla hiçbir ilgisinin olmadığı apaçıktır.



Üçüncü zaman sonunda yaşayan ?Antropoit? dedikleri maymun iskeleti bulununca, evrimciler tarafından, (İnsanın ceddi olan maymunun kemiği bulundu. İnsanın maymundan geldiği kesinleşti) gibi yalanlar yazılıp, hayali resimler yapıldı.



1912?de İngiltere?de C. Dawson bir fosil bulduğunu söyledi. Sonradan (Piltdown adamı) denilen bu fosil, maymunla insan arasında bulunan fosiller içinde en güvenilir olarak meşhur oldu. Bu fosilin kafatası ve dişleri insanınkine, çene kemikleri ise maymunun çene kemiğine benziyordu. Böylece ilk insanın maymun insan arası bir mahluk olduğu yazılıp çizildi. Din ile alay edildi. Bu fosilin şüpheli taraflarının bulunduğunu, bu bakımdan yeniden tetkikten geçmesini isteyen bilim adamlarına izin verilmedi. Ama son yıllarda bir Alman heyeti, bu fosili inceler, şüpheli yerler bulur. Neticede Dawson?un, hile yaparak, insan kafatasına maymunun çene kemiğini yerleştirdiği, çeneye de insan dişlerini koyduğu açığa çıktı.



1922?de Pliosen devrine ait bir azı dişi bulundu. Hemen evrimciler, bunun ilkel bir insan olduğunu söylediler. Bir azı dişinden ilhamla, (Nebraska adamı eşiyle beraber) diye hayali resimler çizdiler. Amerika ve İngiliz basınında günlerce makaleler yazıldı. Neticede bu dişin, bir domuza ait olduğu tespit edildi.

Maymun kafatası, insan uyluk kemiği ile üç azı dişi ayrı ayrı yerlerde bulunmuş, bunların hepsi birleştirilip adına Java adamı denilmiştir. Bu kemikleri bulan ve Java adamı adını veren Mr. Dubois, ölmeden önce, gerçeği itiraf edip, (Bu kemikler, bir gibbon maymunudur) demesine rağmen iş işten geçer ve Java adamı evrimciler arasında eşsiz yerini alır.



Evrim ve tesadüfler
Prof. Dr. Cevat Babuna konuşmasına şöyle devam etti:

İnançsız evrimcilere göre, bir organizma veya bunun temsilcisi olan hücreler, bir işi yapa yapa öğrenirler ve sonunda ona göre uyum sağlarlar. Mesela zürafanın boynu yüksek dallardan gıda temin etmeye çalışa çalışa uzamıştır. Parmaklarımız sert cisimlere vura vura koruyucu olan tırnağı geliştirmiştir. Türler ve hücreler arasında bir hayat savaşı vardır. Bu savaşta kuvvetli olan zayıfı tasfiye eder.



Sadece hayatın başlama noktası, bütün bu iddiaların ne kadar geçersiz ve saçma olduğunu ortaya koymaktadır.



Dünya kurulalı beri hiçbir sperma hücresi, dölleme görevini yaptıktan sonra tekrar geri dönmek ve ana hücrelerine yaptığı işler hakkında bilgi vermek imkanını bulamamıştır.



Madem ki, sperma ana hücresinin ve spermanın, kendisini ne gibi görevler beklediğini önceden bilmesine imkan yoktur.



O zaman kendisine özel yapıyı veren ve bir sürü tedbirler aldıran nedir?

Spermanın başına koruyucu zırhı yerleştiren, birtakım hücreleri yok edecek eritici silahları taşıtan hangi kuvvettir?



Bilim dünyasının bile ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında öğrenebildiği insan hücresinin kromozom sayısının 46 olduğunu sperma nereden biliyor?



46?dan daha fazla kromozomlu bir insanın sakat olacağını, hatta öleceğini ve bu sebepten kromozom sayısını yarıya indirmesi gerektiğini nasıl öğrenmiştir?



Yola çıkmadan önce görevinin başka bir hücreyle birleşmek olduğunu da bilmeden, üstelik bu işlemi 20. asırda değil, onbinlerce yıldan beri kusursuz olarak yerine getirmektedir.



Bu bilgileri ne kendisini yapan ana hücreden, ne de dünyadaki antropologlardan veya jinekolog doktorlardan alması mümkün değildir.



O halde bu tedbirler ve ince mühendislik hesapları hangi kuvvetin eseridir?

Kromozomlarını indirgeyen sperma hücresi, taşıdığı yüzbinlerce genin kontrolünü hangi bilgisayarlarla yapmakta ve bunların yeterli olmadığını görerek yarıştan niçin çekilmektedir?



Çocuğun cinsiyetini verecek kromozomlar X ve Y harfleriyle adlandırılır. Yumurtacıkta daima X kromozomu vardır. Sperma ise yarısı X, yarısı Y kromozomlarından oluşan bir kombinasyona sahiptir. Yumurtacık, X kromozomu taşıyan bir sperma tarafından döllenirse, döllenmiş hücrede XX kromozomları olur ve çocuk dişi olur. Y kromozomu taşıyan bir sperma döllerse, çocuk XY kromozomlu olur, yani erkek olur. Buradan da anlaşılabileceği gibi, cinsiyeti tayin edecek spermadır, yani babadır.



Bu bilgilere göre, doğacak çocukların % 50?sinin erkek ve % 50?sinin kız olması gerekir. Halbuki gerçekte bu böyle olmamaktadır.



Normal hayatta dış şartlara kadınlar erkeklere göre daha dayanıklıdır. Mesela düşük kilolu bebeklerin kuvözlerde erkek çocukların yaşama şansı, kız çocuklara oranla daha azdır.



Aynı şekilde büyüklerde de, çeşitli sebeplerle erkekler kadınlardan daha çok ölmektedir.

Harpler, trafik kazaları vs. ele alındığında, dünya üzerindeki erkek sayısının gittikçe azalan bir çizgi izlemesi gerekirdi.



Bu şekilde, sonunda sadece kadınlardan ibaret bir dünya ortaya çıkardı. Halbuki herkes biliyor ki, dünyada kadın erkek sayısında belirli bir denge vardır ve bu denge değişmemektedir.



Bütün bunlara rağmen, aklı başında olmak kaydıyla, her şeyin tesadüfen meydana geldiğini söyleyebilecek bir kişi çıkabilir mi?



Evrim ideolojisi
Bilim Araştırma Vakfı?nın davetlisi olarak ülkemize gelen Paleontolog Prof. Dr. Duane Gish, konferansta özetle dedi ki:

Canlıların kökenini araştırmak için başvurulabilecek en somut deliller, fosil kayıtlarıdır. Yani yaratılış veya evrimden, hangisinin doğru olduğunu saptayabilmek için, fosil kayıtlarının, hangisini desteklediğini incelemek gereklidir. Evrimciler, ?Tesadüflerle, ilkelden gelişmişe doğru bir ilerleme kaydederek bugüne gelindi? diyorlar. Evrim gerçek olsaydı, evrimcilerin iddia ettikleri yüz milyonlarca yıl boyunca gerçekleşen evrim sürecinde, yüz milyonlarca canlı, kendinden önceki bir türden bir sonraki türe doğru gelişecekti. Bu ise, kaçınılmaz olarak yüz milyonlarca ?ara-geçiş formu?nun varlığını gerektirirdi. Oysa böyle bir durum söz konusu değildir.



Fosil kayıtlarının evrimi desteklemediği ortadadır. Kediler hep kedi, maymunlar hep maymun ve insanlar hep insan kalmışlardır. Evrimciler çarpık değerlendirmeler yapıyor. Kendi teorilerine uydurmaya çalıştıkları zamanlama metotlarını sık sık değiştirerek, yeni ortaya çıkan bilgilerin ışığında evrimi geçerli kılmaya çalışıyorlarsa da, bu çabaların faydasız olduğunu da biliyorlar.



Başlangıçta umduğu fosillerin bir türlü bulunamadığı görülünce, fosil kayıtları ve teorisinin birbirleriyle tutarsızlığını açıklamak için, Darwin?in bulduğu çözüm, yani fosil kayıtlarının çok eksik olduğu iddiası ileri sürüldü. Oysa şu anda Darwin?in döneminden beri 120 yıl geçti ve fosil kayıtları çok miktarda arttı. Bugün 250 bin farklı türün fosili mevcut. Ancak durum başlangıçtan farklı değil. Hâlâ Darwin?in bulunmasını umduğu fosillerden iz yoktur.



Karmaşık canlıların gelişmeleri için gereken milyonlarca yılda bırakmaları gereken fosillerin hiçbirinin mevcut olmayışı, bu teoriyi herhangi bir dayanaktan yoksun bırakır. Bu karmaşık canlıların birdenbire ve evrim açısından ?dramatik? biçimde ortaya çıkışlarını açıklamak amacıyla girişilen jeolojik, iklimsel, atmosferik ve kimyasal çabaların hepsi çökmüştür. Bu kadar şüphe götürmez delillere rağmen, eğer bir kimse bu karmaşık canlıların hiçbir iz bırakmadan evrimleştiğine inandığını söylerse, elbette bu modern bilime zıttır. Bu kişi, evrime, bilimsel gerçekler ışığında değil, bilimsel gerçeklere rağmen inandığını kabul ediyor demektir. Nitekim evrimi savunan çevrelerin, içinde bulunduğu durum da budur. Bu ise, evrimi bilimsellikten uzaklaştırarak bir ideoloji haline sokmuştur.



Evrimciler insanın maymundan evrimleştiği düşüncesinde idiler. Ancak bu evrim süreci ve fosil kayıtları da yine en çok evrimciler tarafından şüpheyle karşılanıyordu. Evrimcilerin, ?Maymunla insan arası? olarak açıkladıkları Australapithecus aferensis, insan gibi iki ayağı üzerinde yürümüyordu. Bazı hareketler [mesela bir daldan meyve koparmak] için kısa süreli olarak dikilmesi, onun insan olduğu anlamına gelmiyordu. Günümüz paleontoloji araştırmaları ise, bunun artık soyu tükenmiş bir maymun cinsi olduğunu söylüyorlar.



Eugene Dubois, insanın maymundan evrimleşerek geldiğini söylemişti. 1891?de önce bir kafatası ve bundan 15 m. uzakta bir uyluk kemiği buldu. Ardından buluntulara 3 adet diş eklendi. Dubois bunların tek bir canlıya ait olduğunu iddia etmekle kalmadı, 900 cc olarak hesapladığı kafatasından hareketle ilkel bir maymun ve uyluk kemiğinden hareketle de dik yürüyen bir insan türü olduğunu ortaya attı. Buna Homo erectus [Dik yürüyen maymun] adını verdi. Bu yanlış iddia, evrimcilerce sevinçle karşılandı.



Ne var ki, Dubois bile, bir süre sonra kendisinin de ikna olmadığını ve bunun bir maymuna ait olduğunu düşündüğünü itiraf etti. Birçok bilim adamı da bunun Pithecantropus türü bir maymuna ait bir kafatası olduğu konusunda birleştiler.



İkinci örnek Pekin Adamı da bundan farklı değildir. Evrimciler hiçbir tutarlı iddia ortaya koyamadılar, iddialarını destekleyen hiçbir fosil kaydı bulunamadı ve evrimin, bilimsellikten uzak ?İdeolojik bir çalışma? olduğu anlaşılmış oldu.



Evrim efsaneye dayanır

Bilim Araştırma Vakfı?nın düzenlediği, yerli yabancı ilim adamlarının katıldığı konferansta konuşan Amerikalı biyolog Prof. Dr. Kenneth Cumming dedi ki:

Evrim efsaneye dayanır. Şöyle ki, Enuma Elish destanı Yunan filozoflarını çok etkiledi. Thales, Aristo ve Platon felsefi teorilerini Sümerler?in destanından esinlenerek oluşturmuşlardı. Yunan filozoflarının doktrinleri ise Lamarck?a kadar uzandı. Lamarck ilk defa, canlıların basitten mükemmele doğru değiştiğini söyleyerek konuyu güncelleştirdi. Lamarck, bugünkü zürafaların geçmişte boynunun kısa olduğunu, ancak ağaçların yüksek dallarına uzandıkça boyunlarının da uzadığını iddia etmişti. Genetik biliminden habersizdi. Bugün böyle bir gelişimin, biyolojik olarak imkansızlığı ispat edilmiştir. Lamarck?tan sonra, bu safsatayı Darwin tekrar gündeme getirdi.



Darwin?in fikirleri, temel olarak gözlemlere ve doğal seleksiyon, ayıklama adını verdiği bir mekanizmaya dayanır. Buna göre bütün canlılar, ortak bir ataya sahiptir ve türler bu ortak atadan zamanla, yavaş yavaş çeşitlenerek ortaya çıkmıştır.



Darwin?in zamanında genetik ve mikrobiyoloji gibi hücre ve üreme konularına bilimsel açıklamalar getiren bilimler mevcut değildi. Bunun için iddialarına karşı, kesin bir şey söylenemiyordu. Bu bilimlerin ortaya çıkması, Darwin?in teorisini temellerinden sarstı. Bu durumda evrimciler de yeni yollar aramak durumunda kaldılar ve teoriye mutasyon mekanizması eklendi.



Bu iddiaya göre, mutasyonlar, yani canlının genetik şifresi DNA?da meydana gelen hasar, bozulma ve kopmalar neticesinde yeni canlılar oluşuyordu ve doğal seleksiyon bunları ayıklayarak güçlülerin hayatta kalmalarını sağlıyordu.



Oysa bu durum teoriyi kendi içinde bile çelişkili hale getirmişti. Çünkü mutasyonlar canlıya zarar verip yaşama şansını azaltıyordu. Zaten çok nadiren meydana gelen bir mutasyon, üstelik de kazanılan özelliğin bir sonraki nesle aktarılabilmesi için ancak üreme hücrelerinde olması gerekirken, canlıya büyük zarar veriyordu. Tek bir faydalı mutasyonu tanımlamak bile çok zorken, türü değiştirebilecek bir mutasyonlar zincirini düşünmek imkansızdı.



1953?de Miller bir deney gerçekleştirdi. Evrimcilerin iddialarındaki doğal seleksiyon mekanizmasının tek bir örneğinin bile mevcut olmadığını, çeşitli sebeplerden dolayı hayvan toplulukları sayılarında değişme yaşandığını, ancak hiçbir zaman bir kedinin köpeğe, bir çamın meşeye dönüşmediğini ispat etti. Moleküler düzeyindeki incelemelerinde, aminoasitlerin yapılarının evrimle açıklanamayacağı görüldü.

Bütün canlılarda, rastgele değil, çok muntazam bir dizayn vardır. Buna göre canlı organizmalar, bir makinenin parçaları gibi yüzlerce, binlerce parçanın, daha doğrusu sistemin birlikte çalışmasıyla hayatlarını devam ettirmektedirler.



Bu çok sayıdaki parçanın herbiri birbiri ile mükemmel bir uyum içinde çalışmaktadır. Mesela vücudun savunma sistemleri, organizmanın korunması için antikor oluşumu, hücre temizliği ve iltihabi reaksiyon gibi karmaşık metotlar kullanırlar. Yara tamiri, kan pıhtılaşması gibi birçok döngü reaksiyonları meydana getirirler. Olayların kendine has oluşları ve kontrolün oluşumu üst düzey bir dizayna işaret etmektedir. Böyle üstün bir dizayn tesadüfler sonucu ve rastgele oluşmuş olamaz. Bu, bir sisteme ait olan ve birbiriyle uyumlu bütün parçaların, ancak o sistemi bütünüyle tanıyan bir Yaratıcı tarafından ortaya çıkarılmış olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Bu parçaların her birinin yapısı, iç mekanizması ve işleyişindeki harikalık da o yaratıcının varlığına birer delildir.

[Kur?an-ı kerimde ilk insanın topraktan, neslinin ise nutfeden yaratıldığı bildiriliyor. İlim ilerledikçe Kur?an-ı kerimin bildirdiği bu gerçek daha iyi anlaşılıyor.]



Evrim ve yaratılış

Bilim Araştırma Vakfı yöneticileri, bir dergideki solcu bir yazara verdikleri cevabı, basına da dağıtmışlar. Bu uzun mesajda özetle [ve kısa ilavelerle] deniyor ki:

Dergideki yazıda, ?Evrim teorisi çürütülmeye çalışılmaktadır? denmiştir. Halbuki bahsedilen konferanslarda, Evrim teorisi çürütülmeye çalışılmamış, çürütülmüştür. Evrim teorisi ele alınmış, ateist ideolojilerin ürünü olan bu dogmanın mesnetsizliği, bizzat bilim yoluyla ortaya konarak, teorinin çöpe atılması sağlanmıştır. Ayrıca Marksist felsefeyi savunanların yaratılış gerçeği karşısında ileri sürdükleri teori, her açıdan geçersiz kalmış ve savunucuları büyük bir hezimete uğramıştır.



Yazıda, ?Evrim teorisi dinin en zayıf noktasıdır? deniyor. Evrim teorisi dinin değil, materyalist felsefenin en zayıf noktasıdır. Çünkü başta K. Marx ve F. Engels olmak üzere materyalist felsefenin ileri gelen fikir babalarınca defalarca ifade edildiği gibi, Evrim teorisi, materyalist felsefenin temel dayanağını teşkil etmektedir. Nitekim K. Marx, Evrim teorisini ortaya atan Darwin?in kitabı için, ?Bizim görüşlerimizin doğal tarihi temelini içeren kitap budur? demiştir.



Evrim teorisi, materyalist felsefenin temeli olduğu için, bu teorinin mesnetsizliğini ortaya koyan her bulgu, materyalist felsefenin ve onunla bağlantılı bütün ideolojilerin de mesnetsizliğini ortaya çıkarmaktır. İşte yazarın saldırgan bir tutum sergilemesinin ardında yatan asıl sebep budur.



Dergi, ?İnsanlar, yaratılış için tanrısal bir masal uydurmuşlar. Kutsal kitaplar, bütün canlıların Hz. Âdem?den yaratıldığını söyler? derken, dergi, bütün canlıların değil, insanların türemesini kastetmiş olmalıdır. Çünkü bilindiği gibi, Kur?an-ı kerimde Hz. Âdem?in ilk canlı olduğu ve mikroorganizmalardan memelilere kadar bütün canlıların Hz. Âdem?den türediği gibi bir açıklama mevcut değildir. Kur?an-ı kerimde, Hz. Âdem?in ilk insan olduğu ve insan neslinin Hz. Âdem?den türediği belirtilmektedir.



Yazar, ?Doğal Seçme Yasası ile din asla bağdaşmaz? diyor. Yazar dini bilmediği gibi, Evrim teorisini ve bilimi de bilmiyor. Çünkü Doğal Seçme Yasası diye bir şey yoktur. Doğal seçme [seleksiyon] ise, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bir kelime oyunundan ibarettir.



Yazar, ?İnsanlar tercihlerini ya inançtan, ya bilimden yana yapacaklardır? diyor. Eğer, ?İnanç?tan kastettiği ?Yaratılış inancı? ise, iddiası gerçek dışıdır. Yaratılış ile bilim arasında hiçbir aykırılık mevcut değildir. Bilimsel gerçekler, yaratılışın doğruluğunu ortaya koymaktadır. Eğer ?İnanç?tan kastettiği, Evrim teorisine olan körü körüne bağlılık ise, yalnız bu tespiti doğrudur. Bilim başka şey, Evrim teorisi başka şeydir. İnsanlar tercihlerini ya bilimden, ya Evrim teorisinden yana yapacaklardır. Hem bilim, hem Evrim teorisi savunulamaz.



Yazar, ?Yaratılışa inananlar Evrim teorisini çürütseler bile, yine de bu, insanları yaratılış masalına inandırmaya yetmez? diyor.



Birincisi, yaratılış masal değil gerçektir. Esas masal olan, çeşitli türlerde atomların uzun bir zaman içerisinde, tesadüfler sonucu bir araya gelerek, elektron mikroskobu yapıp, kendi vücudunun hücre yapısını inceleyen bilim adamlarına dönüştüğünü iddia eden Evrim teorisidir.



İkincisi, Evrim teorisinin yanlışlığı, elbette ki, yaratılışı ispatlayan delillerden biridir. Canlıların tesadüfle oluşmasının imkansızlığı, şuurun varlığı, bu da yaratıcının varlığını ispatlamaktadır. Başka bir deyişle, yaratılış, hem bilimsel verilerin yaratılışı doğrulamasıyla, hem de yaratılış dışındaki alternatiflerin imkansızlığıyla kesinlik kazanmaktadır. Yazar, ?Din ile bilim hiçbir zaman birbirleriyle uyuşmaz? diyor. Demek ki yazar, Evrim teorisini ilim ile karıştırıyor.



Maymun bir hayvandır
Sual: Darwin?in "Evrim Teorisi"ni ilim olarak okutmak doğru mudur?

CEVAP

Darwin, materyalistlerin iddia ettiği gibi, hiçbir kitabında insanların maymundan türediğini veya başka bir hayvandan başka bir hayvan geleceğini söylememiştir. Darwin istismar edilmektedir. Diyelim ki Darwin böyle bir söylemiş olsa bile bu sözün ilmi kıymeti olur mu? Bu ilim veya nazariye diye okutulur mu?
Materyalistlerin anlattığı şekilde bir evrim yoktur. Hiçbir hayvan, evrim neticesi başka bir hayvan olmamıştır. İnsandan hayvan, hayvandan insan olmamıştır. Bunun teorisi bile yanlıştır.



Cenab-ı Hak, bitkileri, hayvanları ve insanları, yaşadıkları bölgelere uyabilmelerini sağlayacak vasıfta yaratmıştır. Mesela çölde yaşayan deveyi, susuzluğa tahammül edecek şekilde, kuşların kolay uçabilmesi için kemiklerini iliksiz yaratmıştır.



İlkçağdaki insanın 44 dişli olduğu, daha sonra 40"a ve nihayet 32"ye indiği, bugün ise 28 olduğu, zamanla dişlerin hiç kalmayacağı gibi sözler, gerçek dışıdır. Bazı kimselerde 20"lik dişler çıkmaz. Yirmilik diş dört tanedir. Bunlar çıkmayınca 28 diş olur. Zamanla insanın dişsiz kalması mümkün değildir.



Biyologlar, insan ile hayvan arasındaki farkı, yalnız madde bakımından inceliyor. Halbuki, insan ile hayvanlar arasındaki en büyük fark insanın ruhudur. İnsanlarda ruh vardır. İnsanlık şerefi hep bu ruhtan gelmektedir. Bu ruh, ilk olarak Âdem aleyhisselama verildi. İnsanlara mahsus olan bu ruh hayvanlarda yoktur. Maddecilerin, felsefecilerin bu ruhtan haberleri olmadığı için, insanı maymuna yakın sanabilirler. İlk insanların şekli, yapısı, maymuna benzese de, insan insandır. Çünkü ruhu vardır. Maymun ise hayvandır. Çünkü bu ruhtan ve ruhun hasıl ettiği üstünlüklerden mahrumdur.



Görülüyor ki, insan ile hayvan, tamamen ayrıdır. Aralarında, hiçbir zaman bir geçit olamaz, birbirine dönemez. (Seadet-i Ebediyye)



İlk insan ve evrim

Sual: İlk insanların dört ayaklı olduğunu da iddia edenler çıktı. İlk insan Âdem aleyhisselam olduğuna göre bu yanlış değil midir?

CEVAP

İlk insan ve ilk Peygamber Âdem aleyhisselamın ne zaman yaratıldığı bilinmemektedir. İnsanın, dünya kurulduğu ilk günden itibaren dünyada bulunduğu da iddia edilemez.



Darwin?in evrim nazariyesine göre, ilk insan olarak kabul edilen Neandertaların, yavaş yavaş bugünkü insan haline geldiğini kabul etmek mümkün değildir. Hele bazı dinsizlerin iddia ettiği gibi, insanın önce dört ayağı üzerinde yürüdüğünü ve birçok asır sonra ayağa kalktığını ileri sürmek, hiçbir zaman ilme ve mantığa uymaz. Çünkü, bu kadar ilkel olan bir mahlukun bugünkü mükemmelliğe ulaşması mümkün değildir. O halde, dört ayak üzerinde yürüyen türün, insan olmadığını, başka bir mahluk olması gerektiğini ve diğer birçok eski mahluklarla birlikte yok olduğunu kabul etmek icap eder. Bütün din kitapları, ilk insanın homo sapien, yani iki ayak üzerinde yürüyen ve düşünebilen bir mahluk olduğunu bildirmektedir. Hiçbir evrimci, dört ayak üzerinde yürüyen ve bir hayvandan farkı olmayan bir varlığın bugünkü insana dönüşebileceğini iddiada bulunamamıştır.



Bütün din kitapları, ilk insan olan Âdem aleyhisselamın, öküzü sabana koştuğunu, buğday ektiğini, ev yaptığını ve kendisine on forma kitap verildiğini bildirmektedir. Sığırı ehlileştirmek, mağarada yaşamak yerine kendine ev yapmak, buğday ekmek ve onu hasat etmek ve (vahy almak) meziyeti olan ilk insanın, dünyanın oldukça tekamül ettiği bir zamanda yaratılmış olduğu, dört ayağı üzerinde yürüyen, mağaralarda yaşayan mahluklarla hiç bir alakasının olmadığı apaçık meydandandır.



Java adamı ve evrim

Sual: Materyalist felsefeye ilim zanneden bir okuyucu, (Java adamı ile diğer adamların ve yamyamların Hz. Âdem?den geldiğine dair bir kayıt var mıdır? diyor.

CEVAP

Darwin tarafından ileri sürülen bu faraziyeye "Evrim Teorisi" diyorlar. Denizden çıkan bir hücre zamanla evrimleşerek insan olmuş. Bu ilim dışı görüşe nasıl inanılır ki? İlk hücre nereden gelmiş? Deniz ve kâinat nereden gelmiş? Bir eser varsa, bunu yapan da vardır.



Bir fen adamı, jeolojik tabakalar arasında bir kemik parçası buluyor. Bunu duyan materyalist bâtılı gazeteciler, (İnsanın aslı olan maymun kemikleri bulundu. İnsanın maymundan geldiği kesinleşti) gibi balonlar uçuruyorlar.



Paleontoloji mütehassısları, bir canlının başka türe dönmediğini, canlılardaki değişmelerin, kendi türleri arasında olduğunu bildiriyorlar.



Üçüncü zaman sonunda yaşayan "Antrapoid" dedikleri bir maymun iskeleti bulunmuş, materyalist bâtılı gazeteciler, İnsanın ceddi olan maymunun kemikleri bulundu) diye yaygara koparmışlardır.



Bir hayvan kafatası bulununca, (İlk insanın kemikleri bulundu) diyerek hayal mahsulü resimler yapmışlardır. Hiçbirinin ilimle, hatta teori ile alâkası yoktur.



Piltdown adamı

Materyalist evrimcilerin sahtekârlıklarından biri de şöyle:

1910 yılında İngiltere?de C.Dawson bir fosil bulduğunu söyledi. Buna (Piltdown adamı) adı verildi. Bu fosil, maymunla insan arasında bir fosil idi. Pek meşhur oldu. Bu fosilin kafatası ve dişleri insan dişiydi, çene kemikleri ise maymunun çene kemiğiydi. Böylece ilk insanın maymun-insan arası bir mahluk olduğu yazılıp çizildi. Mukaddes kitaplarla alay edildi. Fakat son senelerde bir Alman heyeti, bu fosili dikkatlice inceleyerek bu fosilde şüpheli yerler buldu. Neticede Dawson?un, insan kafatasına maymunun çene kemiğini yerleştirdiği, çeneye de insan dişlerini koyduğu açığa çıktı. Bu sahtekârlığı belli olmasın diye de, potasombikromat ile lekeler meydana getirmiş. Daha sonra bunu bir yere gömüyor. Sonra merasimle bunu çıkarıyor. İlim adına yapılan bir skandal. Dawson?un filmine, ilim diyen zavallılara ne demelidir?
1922de bir azı dişi bulundu. Bu pliosen devrine aitmiş. Hemen evrimciler, bunun ilkel bir insan olduğunu söylediler. Bir azı dişinden ilham alarak (Nebras adamı eşiyle) diyerek hayali resimler çizdiler. Amerika ve İngiliz basınında günlerce makaleler yazıldı. Neticede bu dişin, bir domuza ait olduğu tespit edildi.


Java adamı
Yarım kafatası, uyluk kemiği ile üç azı dişi ayrı ayrı yerlerde bulunmuş, bunların hepsi bir kafa kabul edilmiş ve adına Java adamı denilmiştir. Prof. Gish bu hususta diyor ki:

(Java adamı denilen varlık bir maymundur. Maymun kafatası ile insan uyluğu birleştirilmiş, adına Java adamı denilmiştir.)



Bu kemikleri bulan ve Java adamı adını veren Mr. Dubois, ölmeden önce, gerçeği itiraf etmiştir. (Java adamı dediğim kemikler, gerçekte bir gibbon maymunudur) demiştir. Fakat iş işten geçmiş, Java adamı evrimciler arasında müstesna yerini almıştır. [Bu hususta geniş bilgi Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarından Evrim Teorisi Hakkında Rapor Özeti isimli kitapta ve Hakikat Kitabevi yayınlarından Rehber Ansiklopedisinde vardır.]



Madem böyle şu adam, bu adam yaşamış da, niye bir tane de, binlerce değildir? Bu husus da bunların uydurma olduğunun başka bir delilidir.



Hıristiyan film adamları da, bir dağda bir tahta parçası bulsa, (Nuh?un gemisini bulduk) diyerek, sözde Kur"an-ı kerimi yalanlamaya çalışıyorlar. Evrimciler ne kadar uğraşırsa uğraşsın güneş balçıkla sıvanmaz.

Maymundan geldiğini söyleyenler olduğu gibi, ayıdan geldiklerini söyleyenleri de vardır. Bir İtalyan profesörü, insanın maymundan değil, ayıdan geldiğine dair üç delil ortaya atmıştır:

1- Ayı, yavrusunu döverken insan gibi tokatlar, maymun ise ısırır.



2- Ayı, dişisi ile, yavrularının görmediği bir yerde çiftleşir. Halbuki maymunda böyle bir şey yoktur. Yavrularının yanında da çiftleşir.



3- Oyuncak dükkanına giden bebekler, ayı oyuncaklarını tercih ederler. Bu deliller insanların ayıdan geldiğini gösterir.

Maymun teorisi gibi ayı teorisi de, ilim adına uydurulmuş bir rezalettir.



İlk insan, ilk Peygamber idi
Sual: (Âdem ve Havva ilk insan değildir. Biz, başka mahluklardan türedik) diyenler çıkıyor. Bu sözün ilmi bir değeri var mıdır?

CEVAP

Bu söz; akılla, mantıkla, ilimle bağdaşmaz. Herkes Hz. Âdem?in neslinden gelmiştir. Kur?an-ı kerimde, Allahü teâlâ, insanlara hitap ederken, (Ya beni Âdem?e = Ey Âdemoğulları) buyuruyor. [Araf 26, 27, 31, 35, Yasin 60]



Bu husustaki âyet-i kerime mealleri şöyledir:

(Rabbin, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dediği zaman, melekler, ?Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek kimseler yaratacaksın?" dediler. ?Ben sizin bilmediklerinizi bilirim? buyurdu. Âdem?e bütün eşyaların isimlerini [neye yaradıklarını, ilmini, sanatını] öğretti, sonra meleklere, ?Siz de biliyorsanız söyleyin? buyurdu. Melekler, ?Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur?dediler. Âdem?e, ?Her şeyin ismini [ne işe yaradığını] söyle buyurdu. Âdem de, hepsini söyleyince, Rabbin, ?Ben göklerde ve yerde, görülmeyen, gizli açık her şeyi bilirim demedim mi? buyurdu.) [Bekara 30-33]



(Allah, birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem?i, Nuh?u, İbrahim ve İmran ailesini âlemlere üstün kıldı.) [Âl-i İmran 33]



(Ey Âdemoğulları, şeytan, ana-babanızı [Hz. Havva ile Hz. Âdem?i], Cennetten çıkardığı gibi, sizi de aldatmasın.) [Araf 27]



(Rabbin, Âdemoğullarının [Âdem?in] sulbünden neslini devam ettirmiştir.) [Araf 172]



(Sizi bir tek nefisten, candan [Âdem aleyhisselamdan], ondan da eşini [Havva validemizi] yaratan Allah?tır.) [Araf 189, Zümer 6]



İnsanlar bir kişiden, Hz. Âdem?den yaratılmıştır. (Nisa 1, Enam 98)

İlk insan topraktan, nesli nutfeden yaratıldı. (Fatır 11, Hac 5, Kehf 37, Mümin 67)



Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraklardan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Kimi yumuşak, kimi sert, kimi de temiz oldu.) [Ebu Davud]



(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yarattıktan sonra, ?Git şu meleklere selam ver. İşte senin ve neslinin selamlaşması böyle olacaktır? buyurdu.) [Buhari]



(Allahü teâlâ, Hz. Âdem?e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Evlat ve zürriyetin, bir sanatla rızkını talep etsin! Dini geçim vasıtası yapmasın!) [Hakim]



(Allah Cehennemdeki azabı en hafif olana "Dünyadaki her şey senin olsaydı, Cehennemden kurtulmak için onları feda eder miydin?" buyurur. O da "Evet" der. "Sen Âdem?in sulbünde iken, çok az şey istedim, şirk etme dedim. Ama sen şirk ettin? buyurur.) [Hakim]



(Hz. Âdem?e kadar olan soyumda, zina eden hiç kimse yoktur. Hepsi temizdir.) [İbni Sa?d]

(Hz. Âdem?den babama kadar hep nikahlı ana-babadan geldim.) [Deylemi]



(Yecüc ve Mecüc de, Âdem aleyhisselamın sulbündendir.) [Beyheki]

(Hepiniz Âdem aleyhisselamın çocuklarısınız.) [Bezzar]



Bu delillerden sonra, (Biz Âdem?den değil, maymundan, başka mahluktan geldik) diyerek insanlığı hazmedemeyene, gözü hayvanlıkta olana, kim, ne anlatabilir ki?



Sonsöz

Evrim teorisi birçok kimsenin dinsiz olmasına sebep olmuştur. Bugün evrim teorisinin asılsızlığı meydana çıkmıştır. Eğer bu teoriyi çürütecek bir ilim adamı çıkmasaydı, Hz. Âdem?den geldiğimize şüphe mi edecektik? ?Acaba maymundan mı geldik?? diyecektik. Bugün melek, cin, şeytan, Cennet ve Cehennem gibi birçok şeyin varlığını bilimsel olarak, deneyle izah ve ispat etmek imkansızdır. Bu yolla imanını kuvvetlendirmeye çalışanlar, şüpheden kurtulamazlar.



Bir kimse, Allah?a, insan ve hayvanların anatomisini inceleyerek, kâinattaki harikalara bakarak inanabilir. Nitekim böyle inanan birçok Hıristiyan ve başka kâfir vardır. Muhammed aleyhisselamın bildirdiklerine inanmadıkları için imanları muteber olmaz.



Senaullah Panipüti hazretleri buyuruyor ki:

Allah?ın varlığı, sıfatları, razı olduğu ve beğendiği şeyler, ancak peygamberlerin bildirmesi ile anlaşılır. Akıl ile anlaşılamaz. (Hukuk-ul-İslam)



Dinin hükümlerini [Efal-i mükellefini, yani farz, vacip, sünnet, müstehap, mubah, haram, mekruh ve müfsidi] ilmihalden öğrenip amel eden kimselerin imanına, iman-ı istidlali, yani delil ile anlayarak bilmek denir. Böyle kimselerin imanı kuvvetlidir.



İman nedir?

Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:

(İman, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği bilgilere inanmak ve inandığını dil ile söylemek demektir. Bu bilgilerin her birini araştırmak ve anlamak gerekmez. Mutezile, her birini anlayıp inanmak gerekir dedi.) [Hadika]



İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:

(Tasavvuf sayesinde iman sağlamlaşır. Akıl ile, delil ve ispat ile kuvvetlenen iman böyle sağlam olmaz.) [c.1, m.266]



(Bildiğimiz, hatırımıza, hayalimize gelen, duyu organlarımıza etki eden her şey mahluktur. ?Allahü teâlâ bir şeye benzemez? demek de, benzetmek olur. Akıl ve hayal Ona yaklaşamaz. Böyle hiçbir şeye benzemeyen ve akıl ile anlaşılamayan yüce yaratıcıya, gayb yolu ile inanmaktan başka çare yoktur. Çünkü, görerek, düşünerek anlamaya kalkışarak inanmak, Ona inanmak olmaz. Kendi yaptığımız şeye iman etmek olur. Bu da, Onun mahlukudur. Bunu, Ona ortak yapmış, Ondan başkasına iman etmiş oluruz.) [c.2, m.9]



(Allah?ın dostu olan evliyaya kâfirlerden daha çok bela gelmesinin sebebi şudur: Bu dünya, imtihan yeridir. Burada hak, bâtıl ile karışıktır. Burada, dostlarına bela vermeyip, yalnız düşmanlarına verseydi, dost, düşmandan ayrılır, belli olurdu. İmtihanın faydası kalmazdı. Halbuki, gayba iman etmek gerekir.) [c.2, m.99]

isinsu 09.03.2005 16:43

verstehe ich
 
nicht ganz..
Das alte Testament besteht doch aus mehreren Teilen?????bin wohl schlecht informiert???
Das Alte Testament besteht aus drei Teilen: Der erste Teil enthält fünf Bücher, Genesis, Exodus, Levitukus, Numeri und Deuteronomium.

Der zweite Teil enthält Propheten.

Die dritte Gruppe heißt :Bücher, Schriften.

oder etwa nicht??

xmischkox 09.03.2005 16:51

heykelet tabmak
 
sevabtir diyenler var sen bu konuda ne düsünüyorsun hahahah

isinsu 09.03.2005 16:59

o.T.
 
Der erste Mensch ist von der Erde, irdisch; der zweite Mensch vom Himmel."(1.Korinther 15:47) also Adam der erste...und Jesus der 2 Mensch??? zwischen Adam und Jesus lebten aber schon sehr viele Menschen..Nur deswegen denke ich, dass Adam nicht der erste körperliche Mensch gewesen sein kann. Also das man das anders interpretieren muss..aber wie man das mit Genesis belegen kann, weiss ich nicht.

09.03.2005 17:17

Ja klar aber
 
dennoch ist die zusammestellung der Texte nicht so alt wie die Genesis selber... also Genesis gabe es schon vile vorher... zumindest die Erzählungen... es ist durch aus denkbar das die Bielschreiber dvon profitiert haben...

Man muss auhc das so sehen, das das alte Testament nicht von einem Prohetenverfasst wurden, es ist von meheren Propheten über Jahtausende zusammengestellt worden..... oder von den Menschen....

Der Kuran aber beinhaltet nur die Vahyiis von Mohammed... alte Testament dagegen von Moses, David... usw... auch von Salomon kann was dabei sein... ich weiss es nicht....

09.03.2005 17:20

Öküzlerde Laikmidir ????
 
Sen kalkmissin Süloculari din yapmissin..... kurtulamazsin artik... cünkü cehalet herseyi yikan ve mehveden medeniyet killer"sidir...

Kaldiki senin anlattiklarin neredeyse Vahabi Mezhepbine uyuyor... asil Islami onlar yok etmisler ve din adina kan akitanda onlardir.....

akshalil 09.03.2005 17:25

:-))))))))) o.T.
 
ohne Text

09.03.2005 17:26

Da bist du Falsch Informiert
 
Adam war der erste KAMIL Mensch... yani ilk Allahi taniyan ve bilen insan.... auch so schön Genesis genannt....

Die Menschen gab es schon vorher.... vor Adam und Eva... sonst müssten sie sich gegenseitig Vögeln und Inzuchttreiben.... vol die Sexorgie.... soviel Dofheit haben nur die möchte gern Moslems.... das nur nebenbei....

Die Darwin Teheorie stimmt mit der Sünnetullah schon überein.... Sünnetullah ist das kosmiche Ssytem vom Gott... das sagt der Kuran.... und in diesem System der sich keinen millimeter ändert findet alles seinen Platz und Ordnung....

Und in diesem Sytem kommt die Menscheit durhc die Evulution... also vom Wasser usw.... und so fort....

Das was man dir als Religion beigebracht hat ist eine FÄLSCHUNG... was auch ich all die Jahre gehört hatte und es mir nie so Rehct gefallen hatte...... es ist eine völlige Lüge.... die Menschehit stammt von der Evolution ab... das iust sicher und stimmt mit der Forschung und auch dem Kuran überein

09.03.2005 17:31

Blödsinn man... Religion und
 
Sünnetullah stehen in SDymbiose und in 100 Pronzentiger Einklag..... da irrst du dich gewaltig......

Gott oder das gute oder das böse ist keine Ansichtsache sondern Pure Realität..... das musst du einfach begreifen...

SOmit ist Religion keine glaubenssache... sondern auch ein Teil der Sünnetullah... besser gesagt ein Teil des Kosmischen systems...

Vielleicht ist Gott sogar das Sünnetullah selber oder noch weiter darüber... keine Ahnung... und Erfahren werden wir das auch nach dem Tode auch nicht so genau... wir wissen nur das es eine Energie gibt der über alles steht und das erklärbare und auch das unerklärbare beinhaltet....... Zeitlos unbegrenzt usw...

Wie Einstein das auch sagte...alles ist Relativ... vor allem die Zeit

09.03.2005 17:31

üstadim PIRIM sultanim yine döktürmüs:-)
 
ohne Text

09.03.2005 17:32

Merak etme Abin cevabi gec kalmadi
 
ama anlamazsin ayri dava...

Die Teheorie des Gruppensexes gefällt dir wohl besser..... dein Problem

09.03.2005 17:32

HALILCIM NE DEDIM SANA :-) YEMIN EDERIM
 
ADAM DAHI ! :-)

09.03.2005 17:33

olsada yapsak :-))) o.T.
 
ohne Text

09.03.2005 17:34

Was du nicht sagst....
 
sana bakinca kesin tipte ve beyinde ermis sayilirim....

Öyle beni assagalamaya calismakla bana erisemezsin.... ben assagi inmem.. sen yukari ciman lagzim

09.03.2005 17:39

Perfekt... du hast es erfasst
 
Adam war nicht der Körperliche erste Mensch sondern der erste Mansch der dafür geschaffen wurde Gott und die Welt zu verstehen und auch zu kennen.........

Der erste KAmil bzw. Weiser Mensch.... aber dennoch mit den anderen in einklang....

Isin enteressant tarafi ne biliyormusun....
Insan öyle bir yaratikki, Allahi tanidigi halde bile bile kötülük yapar ona karsi gelir...

Mesela Ademin cenneten kovulmasi... Yunusun balik karnina ceza yatmasi... Musanin Jordana girmeme cezasi, yada Yakubun kardesini aldatip Ishahtan Seegen almasi gibi... usw. usw...

Demekki Resüllerde saaadece birer insanlardi... die nur Gott und die Welt nur besser kannten.....

Adem sadece ilk Kamil insandi... ondan sonra daha coook kamil insanlar yada Resüller geldi gecti...... ama insan oglu gercekten Evrenden gelme... alles andere ist pure Blödsinn und Deformierung des System SÜNNETULLAH = GOTTES UNVERÄNDERLICHES UNIVERSALL SYSTEM........

xmischkox 09.03.2005 17:53

Süleymanci Bir Hocam Söyle Demisti.
 
Lazlardan cok hoca cikar emmee

Sabah Camiye gider

Öylen Kahveye

Aksam Biraneye

Ve yatsiyida kerhanede gecirirler


Yahu hepiniz alim olsaniz kac yazar.


Süleymanci Hocam galiba sizleri cok iyi tanidigindan dolayi öyle dedisti bana.

Ondan dolayi siz gara denizli usaklara fazla guvenmem daaaa :O=)))

akshalil 09.03.2005 18:01

:-)))))))) o.T.
 
ohne Text

isinsu 09.03.2005 18:04

sünnetullah...
 
Kâinat, Yüce Allah tarafından belirli bir düzen içinde yaratılmıştır. Kâinatın işleyişi, Cenab-ı Allah"ın sonsuz kudretiyle belirlediği kanunlara göre cereyan etmektedir. Bu kurallara "Sünnetullah" denir.

<a href="redirect.jsp?url=http://www.diyanet.gov.tr/turkish/weboku.asp?id=312&yid=7&sayfa=2

ok.." target="_blank">http://www.diyanet.gov.tr/turkish/weboku.asp?id=312&yid=7&sayfa=2

ok..</a> habe nachgeschlagen.. also du willst damit sagen.. alles ist vorbestimmt..

xmischkox 09.03.2005 18:05

YENİ BİR KUR?AN ANLAYIŞI
 
Süleymanci lardan tokat gibi cevablar......


YENİ BİR KUR?AN ANLAYIŞI ZİHNİYETİNE KARŞI İSLAMİ BİR CEVAP Asrımızın Müslümanı, imanının zaafa uğraması nedeniyle bir şahsiyet krizi yaşamaktadır. Bunun bir neticesi olarak da, batıyı taklit etme özentisine kapılmıştır. Ancak bu taklitçilik, hayat modeliyle sınırlı iken, maalesef bugün bu boyutu da aşma durumuna gelmiştir. Nitekim bu batılaşma özentisi, İslami ilimlere de uygulanmak istenmektedir. ?Yeni bir Kur?an anlayışı, Sünnete yeni bir yaklaşım? gibi hezeyan dolu sözler yükselmeye yüz tutmuştur. Güya maksatları; Kur?an ve Sünnete, çağa uygun bir yorum getirerek yeni bir hüviyet kazandırmak imiş!!! İşi meşruulaştırmak için, buna gerekçe olarak ta, bugünkü Kur?an ve sünnet anlayışının, çağa cevap veremediğini ileri sürmeleridir. Daha da garip olanı ise, 14 asırlık ilim, samimiyet ve kalite dolu, geçmişte yetişmiş alimlere ve eserlerine kırmızı kalem çizerek, onlara klasik bir anlayış gözüyle bakmalarıdır. Bunun yanında yandaşları ve akıl hocaları olan oryantalistlerin, İslam adına cinayet işleyerek yazmış oldukları eserlere modern İslam anlayışı adını vermektedirler. Şimdi soruyorum ; bu çifte standart, büyük bir zulüm, insafsızlık ve nankörlük değimidir? Ama ne yazık ki, bütün gayretler batı ve sistemine ayak uydurma hesabına yapılmaktadır. Kuran ve Sünnetin evrenselliğini ortay koymak için, illa ki her ortaya çıkan görüş ve ideolojiye sahip çıkmak mı gerekir? Kaldı ki bu görüş ve ideolojiler hiç şüphesiz birer teselsül halinde kıyamete kadar devam edecektir. Kıyamete kadar her türlü tebdil ve tahriften korunma garantisi altında bulunan ve kemale ermesiyle her türlü ziyadelilikten müstağni olan İslam dininin, bu yabancı ve ithal edilmiş düşünce ve anlayışlara ihtiyacı olmadığı gibi, sahip çıkmaya da mecbur değildir. Farz-ı muhal bu zihniyet kabul edilmiş olsaydı, Kuran?ın vahiy bir değeri kalmış olmazdı. Böylelikle de İslam?ın asıl ilahi amaçları saptırılmış olurdu. Ona beşeri yorumlar getirmekle, beşeri sistemler seviyesine indirmekten başka bir şey yapılmış olmazdı. Bizim anladığımız evrensellik, Kuran?ın, insanlığın maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap vermesidir. Şimdi şunu sormak isterim; neden muhafazakar anlayışının batıya ayak uydurmasına gerek duyuluyor da batının bu anlayışa ayak uydurmasına gerek duyulmuyor? Batı ne zamandan beri İslam için ölçü olmuştur. Kaldı ki batılılaşma hamlesi konusunda, Hz. Peygamberin (s.a.v.) asırlar öncesi vermiş olduğu haberi tasdik etmemek elde değildir. O şöyle diyordu: ?Siz, sizden öncekilerin yoluna karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız, öyle ki onlar, kelerin deliğine girseler sizde oraya gireceksiniz. Denildi ki ey Allah?ın Resulü, o (uyulan) kimseler Yahudi ve Hıristiyanlar mıdır? O da cevaben ?Ya başka kim olabilir?? demiştir. Evet tarihten ibret alınmadığı zaman, tarih tekerrürden ibaret olur. Geçmiş ümmetlerdeki tahrif ve tebdil mukaddes kitapların lafızlarında yapılırken, bizdekiler dine çağdaş bir hüviyet kazandıralım diye vahyi Kuran?a yeni bir yorum, veya yaklaşım getirerek, kısacası bir reform yaparak sinsi bir tahrif türü gerçekleştirmeye yeltenmekteler. Belki de birçokları bunun farkında bile değildir. Bizim kanaatimize göre; İslam vahyi, hiçbir zaman çağın gerisinde kalmamıştır ve kalmayacaktır da. Orijinalliği kıyamete kadar tahriften salim kalacağı gibi hükümleri de kıyamete dek bakidir. Bütün bu fasit tıkanmaların altında, Kuran?ın vazgeçilmez tefsiri olan ve ilk üç faziletli çağın nesline dayanan sahih Sünnet kültüründen cahil, yoksun, habersiz ve önyargılılık yatmaktadır. Kısacası aklın her şeyi halledeceği fikri hakimdir. Bizce Kuran?ı anlamanın en salim yolu şu aşamalarla gerçekleşebilir : 1. Kuran?ın önce Kur?anla tefsiri 2. Kuran?ın sahih sünnetle tefsiri (Bu da tefsirle ilgili rivayetlerin tashihinde yoğun bir çalışmayı gerektirmektedir.) 3. Kur?anın sebebi-nüzulü ile ilgili hadislerden yararlanılarak ayetlerin tefsiri . 4. Sahih sünnetle tefsiri sabit olmayan ayetlerin, sahabe ve tabiinden varit olan kavil ve görüşlerin en sıhhatli olanların tefsiri. 5. Kuran?ı Arapça dilin zenginliğinden istifade ederek delalet ettiği manalarla tefsiri. 6. Arapça dilin yanında örf de tefsirde yardımcı unsur sayılabilir. 7. Müspet ilimlerle ilgili ayeti kerimelerin tefsirine gelince, Kuran ve Sünnetin genel prensiplerinin dışına çıkılmaması şartıyla, ihtisas ehlinin bu konularla ilgili ittifak ettikleri ilmi verilerden istifade edilir. Mezkur maddelerde bu tertibe riayet edilirse sağlıklı bir tefsir meydana gelmiş olur. Çağın getirmiş olduğu bazı sorunlara eğilirken de, Kuran ve Sünnetin genel kaidelerinden istifade edilerek çözüme gidilmelidir. Tefsirden Arındırılması Gereken Unsurlar : 1. Rey ve indi görüşler 2. Zayıf ve uydurulmuş hadis ve rivayetler 3. Tefsir konusunda ilk üç nesilden gelen zayıf ve mercuh olan bütün vecih ve kaviller 4. İsrailiyata ait haberlere gelince bunlar üç türlüdür : a. Kuran ve Sünnetin prensiplerine zıt olanlar b. Kuran ve Sünnetin prensiplerine uygunluk arz edenler c. Ne doğrulanması ve ne de yalanlanmasını gerektirmeyen haberler. Günümüz Kur?an tefsirinde zikrettiğimiz maddelere uygun olarak hazırlanacak bir tefsire şiddetle ihtiyaç vardır. Nitekim İslam dünyasında bu konuda bazı çalışmalar yapılmaktadır. Bunun daha da yoğunlaşması gerekir. Tefsir ve diğer İslami ilimlerde iştigal eden ilim adamlarına büyük görevler düşmektedir. Bu da kolektif bir çalışmayı gerekli kılmaktadır. Kolektif çalışmada yer alacak olan ilim adamlarının çeşitli sorunlara daha kapsamlı çözümler getirilebilmesi için, İslam dünyasının her bölgesinden oluşması gerekir kanaatindeyiz.

<a href="redirect.jsp?url=http://www.kuran-sunnet.com/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&arti d=1" target="_blank">http://www.kuran-sunnet.com/modules.php?name=Kose_Yazilari&op=viewarticle&arti d=1</a>

isinsu 09.03.2005 18:06

kürtsün?
 
ve Türklüge karsisin?

akshalil 09.03.2005 18:11

Nein!Tutucu,fanatik ve yobazligini
 
dindarlik maskesi arkasina saklayan biri

ve insani olan hemen hemen herseye karsi!!

xmischkox 09.03.2005 18:13

Türküm türklüge karsiyim :O=)
 
Türk kimligim var ve bir türkten dahada cok türkcüyüm ama sosyalist düsüncenin neler düsündügünü merak ettigimden dolayi arastirmalar yapmaktayim.

09.03.2005 18:13

ILK INSAN TOHUMUNU DUNYA DISI ZEKI...
 
...VARLIKLAR GETIRIP EKMISLERDIR GÖRÜSÜ...

Hemen sunu belirtmeliyimki bu gorusu savunanların temel dayanagı metafizik’tir. Günümüzde UFO ların varlığı dahi büyük bir tartışma konusu iken böyle bir görüşü ortaya atmak hayalperestlikten başka bir şey olmasa gerek. Bu görüşü savunanların gösterdiği kanıtlar ise ayrı bir tartışma konusudur. Bu görüşe göre ;

Bugun bilinmeyen dünya dışı zeki varlıklar (U.F.O = United Flying Objectives =Kimligi belirlenemeyen ucan cisimler) henuz insanın ortaya cıkmadıgı bir zamanda dünyamızı ziyaret etmişler ve ilk insan tohumunu ekmişlerdir.Insanlıgı yeryuzune getirip ektikten sonra insanların evrimini incelemek için sık sık dunyayı ziyaret etmişlerdir.Yine bu goruse gore uzaylılar gunumuzde kozmik degisimi izlemek üzere su anda gezegenimizi inceleme altına almışlardır. Insanların ruhu vardır ve bu ruh kozmik amaca gore kendisini geliştirmek yani evrimini en iyi şekilde tamamlamak zorundadırlar.

Aynı gorusteki insanların gösterdikleri kanıtlar ise: Sumer tabletleri, Mısır uygarlıgı...



Sumer tabletlerinde garip yaratıklar var.Ornegin iki yüzlü kuyruklu ama iki ayak uzerinde yürüyen masal kahramanları.Ama bu goruse gore aslında bunlar ne masal kahramanı ne de hayal .Bunlar o donemde ınsanları ziyarete gelmiş olan UFO’ların genetik bilimini kullanarak bazı canlıların genetik yapısını degistirerek baska canlılara cevirerek elde ettikleri sonuc.. Gerekce ise günümüzde kopyalanan kuzu DOLİ ve GENETİK biliminde gelişen diğer önemli olaylar.Bu gorusu savunan insanlar nasıl ki gelecekte Genetik Bilimini kullanarak bir koyundan farklı bir canlı (örneğin konusabilen iki ayakları üzerinde yürüyebilen koyunlar verilebilir) yapılacaktır.İşte bu canlıyı gunumuzden binlerce yıl once UFO lar gezegenimizde yapmışlardır. (Daha ayrıntılı bilgi için bir başka şarlatanımız olan :Eric Van Daniken, Sfenksin Gözleri, Tanrıların Arabaları )

Ve yine aynı goruse gore; aslında biz insanlar birer denegiz.Uzaylılar yukarıdan bir deney yapmaktalar ve bu kez kafeste olan bizleriz.Cunki onlarda kendi evrimlerinin nasıl oldugunu anlayabilmek icin boyle bir yol bulmuslar.Denek: Insan Deneyin yapıldıgı ortam ise Dünya gezegeni.

Bu gorusteki en ilginc yan Yine Sümer tabletleri:Sümer tabletlerinde günes sistemini anlatan tabletler var.Ve bu tabletlerden birisinde merkezde bir küre cevresinde dolanan on iki tane top var .Yani gezegen.Yani 12 tane gezegen. Arastırmacı Zekeriyya ...... ‘a gore bu on ikinci gezegen gunessisteminin içerisinde bulunuyor ve bir zamanlar bu gezegenin yorungesi dunyanın yakınlarından gecmis.

Bu gorusu savunan iki baska arastırmacı da (aynı zamanda UFO larla konustuklarını iddia eden birer medyum olan) Virginia Essene ve Tom Kenyon.Bu iki arastırmacı ve medyuma gore : “UFO lar su anda gezegenimizi inceleme altına almıslardır.Cunku yakın bir gelecekte (bu tarihi Nostradamus ta vermis ) gezegenimiz bir foton kusagına girecek ve baska bir boyuta gececegiz” diyorlar.Bu medyumların konustukları UFO’lar ise “geçmişte bizim bildigimiz pramitleri yapan Mısır uygarlıgını kendileri sayesinde oldugunu iletiyorlar.Mısıra bilim ve teknoloji getirdiklerini bu yüzden bu gezegen üzerinde hiç gorulmedik bir ilerleme kaydettiklerini soylemekteler.” Aynı yardımı Sümerler için de yaptıklarını soylemekteler. Bu yaratıklar baska bir boyutta yasıyorlar ve insanın 2000 yıllarının basında gecirecegi kozmik evrimi incelemek üzere su anda dunyayı deteylı bir sekilde incelemekteler. (Bu konuda daha fazla bilgi için: Hathor Bilgileri ,Tom Kenyon & Virgin Essene , Akaşa yayınları)

Sumer tabletleri gercekten icerdigi bilgi bakımından cok degisik bilgiler icermekte.Örnegin Sümerler çok tanrılı bir dine inanıyorlar ama bakıyorsunuzki tabletlerde Bizim inançlarımıza paralel olaylar var .Örnegin Eyup Peygamber hikayesi,Nuh Tufanı, İnsanın çamurdan yaratılısı, ....(Daha fazla ayrıntılı bilgi için : Kur’an, Tevrat ve İncilin Sumerdeki Kökeni, Müzeyyen İlmiye Çığ Tarih Sümerde Baslar , Samuel Noah Kramer )

BU GORUSUN BILIMSELLIGI KONUSUNDA
Bu gorusu savunanlar hipotez ileri sürmenin ötesine geçememişlerdir.Bu sadece hipotezdir.Bu hipotez üzerinde hiçbir şekilde deney yapılamaz gözlem yapılamaz, Kesin kanıt diye niteleyebileceğimiz bir bulgu yoktur.Bilimsel degildir.Ayrıca İnsan vücudunda bulunan bütün proteinler bu gezegen üzerinde yaşayan yaratıklarla benzerlik gösterir.Bu da insanlığın bu gezegen üzerinde evrimleşerek bu güne geldiğini gösterir.

Hatta "Human Genom Project" kapsamında insanlarda hastalıklara neden oldugu saptanmış gen dizilerinin, örneğin "sistik fibrozis" e neden olan gen dizisinin, bir maya türü olan "Saccharomyces cervisea" da işlevsel bir proteini kodlayan gen dizisi ile aynı oldugu saptanmıştır.Bu mayanın çeşitli alt türleri incelendiğinde buna benzer (yani insanda daha degişik işlevleri yüklenmiş) durumlar saptanmıştır. [Bkz. Nature, 379 (6566, 580 (1996))]

Ayrıca bu konu ile ilgili olarak : (Bilim ve Sarlatanlık, Dr. Hüseyin BATUHAN) kitabından bilgi edinebilirsiniz.

Bu konuyla ilgili ingilizce hazırlanmıs bir site olan <a href="redirect.jsp?url=http://xfacts.com" target="_blank">http://xfacts.com</a> adresinden detaylı bilgiye ulasabilirsiniz .


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 19:20 Uhr.