![]() |
Artik o yüksek mekan nedir....
.. hepiniz düsünün, insanlar hazir lokma yemeye alismislar...!
|
Beni sahsen Vahyii olmayan kaynak fazla
tatmin etmez......
Isin gercegi sudur... "Astrolojiyle ilgili vahye dayalı bir bilgiye sahip degiliz" Kabulmü ???? tahminim kabul edersin cünkü care yok... Kutsal Arscivlerde yani Vayiilerde.. Kuran Incil, etc. lerde böyle bir ilim yok..... Haaaaaa isaret var..... Meslela Enbiya 32 Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar. Bu arada bende Meryem 56,57 icin Elmalili Hamdi Yazirin Tefsirine göz attim..... Meladen baska bir aciklamaya gerek görmemis müfessirimiz... Oda söyle aciklamis.... 56-57 Kitapta İdris"i de an; çünkü o, çok sadık (özü, sözü pek doğru) bir peygamberdi. 57- Biz onu yüce bir yere yükselttik. Yasar Nuri Öztükte benzeri sekilde 56 Kitap"ta İdris"i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi. 57 Onu yüce bir mekâna yükselttik. Kuranin bir cok yerinde Astroloji ile ilgili Ayetler vardir... yörengelerden alda, günesin Supernova haliyle tersten dogacagi usw..... Ama HZ Idrise Astroloji ilimleri verilmesi yada beynindeki boyutlarin acilmasi olayi..... Vahyiide degil, diger Alimlerin yazdigi veya derledigi kitaplarda var...... Sen öyle yazdinki.... sanki Kuranda yada Ehli-kitapta yaziyormus gibi bir hal aldi.... oysa yok öyle bir sey...... Vahiide böyle bir yer göstrmeni talep attim...... ama iyne efendim söyle olmalisin böyle olmalisin mütevazilik falan filan..... meslegim üzerine soruyu üstelik sen sordun, ben baslatmadim, sadece cevapladim...... Astroloji vardir, tüm Galaxiler ve her sey zaten bir Enerji merkezinden meyadan gelmistir...... Astrolojide dünya cekimi gibi bir sey.... dünya cekimi var olmasa bizler üzerinde yürüyemezdik ve Kainatin sonsuzluklarina ucar giderdik....... ama iste bunu gercekten anlayanlar azdir... katiliyorum..... Oezsu hanim umarim anlastik bu konuda...... Astroloji var.... ama Yahye dayali elimizde herhangi bir bilgi yok.... ve HZ Idrisin gercekten Astroloji uzmani oldugu su an Vahyiiyle belgelenmesi mümkün degildir.... ancak bir varsayimdir...... olabilir, olmayadabilir.... Dinle bir alakasi yok, baglayici veya inkar edilecek bir tarafida yok...... Eger gercekten öyleydise bile su an elimizde onun ilminden kaynak kalmamis...... So jetzt gehe ich Kaffe trinken, bei meinem Kosengs Internetcaffee.... Hepinize iyi geceler tatli rüyalar PS: Aktuell ist Nase die beste Anfragestation für Astrologie, sei es auch für Irdische Wissenschaft |
Yanlis anlasilmasin
belki Irdische Astroloji ve überirdische karismis olabilir yazilarimda.....
Aber ich meinte viel mehr die Überirdische, yani Enerji boyutundaki Astrolojiyi..... Yildizlar konstellasyonu und solche Sachen...... Mesela Resüllerin dogum esnasindaki Yildizlarin özel durumlar insanlara verdihi sikinti yada huzur usw.... Veya Kabeyi Mukaddesteki o Enerki merkezi, yada Arafat daginin insana verdigi yükseltici Enerji, bunlar iste Irdische Formu, digeri ise Überirdische Formu... Nasaninki ist Matematik... das kann sogar ich....... Yakinda belki TR de bir uydu atar... bizde cikmis oluruz Uzaya... Coll nee |
Sehe ich ähnlich
trotzdem o orijinal ilimden Vaye dayali yada zamaninda vahye dayaliydi diye bir sey yok.....
Insanlar zamanindan beri Vahye dayali olmadan binbir Ilimler gelistirmistir..... hem dünyevi hayat icin hem dünyevihayatin üstünde..... Sünnetullaha her ikiside girer..... Beispiel sei genannt... Büyü... büyü vardir.... ama vahye dayali degildir... onun icin yahyii onu kesinlikle yasaklamistir..... Nasil Cinler Gaybdan haber almaya calismislar ve bir yolunu bulmusken, onlarin gaybden haber almasi engellenmis... Kuranda Ayet var bu hususta... Neyse karisiklik yapmayayim yine..... Ben sadece Vahyiide var olanai var diyelim, var olmayani yok diyelim...... Sünnetullaha uygundur deriz, eger gercekse.... |
Banada her gün Vahiy geliyor, Enisle....
...catisiyorsun diye! Astrolojinin Islamda yeri vardir, ve var kalacaktir...Sorry, Ayetleri hice sayamiyacagim!....
|
Ben baska bir seymi dedim
fesuphanellah... Astroloji vardir... bunu bende biliyorum, cünkü Kurnada bir cok Ayetlerde geciyor....
Ama senin HZ Idrise Ilimleri inmistir sözü Vahyiide gecmiyor.... yani ancak bir varsayim... kaldiki o ilimlerden bu güne kalan hic bir sey yok..... varsa nerede.... Du willst es wohl nicht kappieren was |
Sen...
...varsayimlarina devam et... Hersey bi varsayim..
Du kapierst es nicht, nicht wahr?! Neyse, vaktimi bosa harciyamiyacagim.... Senin dinin sana, benim dinim bana...;) |
So ist es
Vahyiide yeri yok Idris Resülün o sekilde ilimler gelistirdigi....
Dedigin gibi... lekum dinikum veliyedin |
Neden...
.... yemyesil yararli bi bitkiyi, yani Maydonozu insana lakab olarak kullanirlar anlamam....?!
|
Explodier von mir aus
Astroloji ilmi vardir... buna Kuranda isik tutuyor ama detayli bir sekilde Idris Resüle bu bilgiler gelmis veya beyninda acilimlar saglanmis olayinin VAHYE dayali kaniti yok........
Ne kadar güzel yaziyorum...... bunu artik 5 yasindaki couklar bile anlar artik Und jezt lass mich damit in ruhe |
Religionsfragen sind mühsam
Hi...dieses ganze gesülze über religion kotzt mich hier an.....keiner sollte irgendwen vorschriften machen, spnst wird er nach dem tof an den maßstäben gemessen, die er für die menschen angesetzt hat.......noch was:
Türkiye laik sosyal bir hukuk devleti. türk kültürü ve türk dili üzerine kurulmus....wenn wir sagen die türkei ist ein islamisches land haben wir ein problem, weil sich dann die frage stellt, ob alevitischer islam, sunnitischer, schiitischer, wahabitischer, drusischer usw. die palette ist unendlich.....aber eine staatsreligion führt zu inneren konflikten siehe türkei...aleviten und sunniten...ach übrigens ich sehe mich nur als türke, der an die fähigkeiten des türk. volkes glaubt, die uns gott verliehen hat..aufpassen: ich glaube an gott bin aber weder sunnitisch, alevitisch etc. sondern einfach nur türke:) |
danke schön oezsu !
gerne greife ich nochmal auf dieses delikate Thema zurück, denn es ist immer up to date !
´Wenn ich das in eigenen Worten zusammenfassen darf, sagst Du, dass das Sternenbild und die Planetenkonstellation zur Geburtsstunde eines Menschen seine Eigenschaften als Mensch, Mann/Frau, best. Rolle vorzeichnet. D.h. das Sternzeichen sowie der Aszendent/Deszentent und weitere besondere Merkmale definieren den Menschen bzw. können seine Eigenschaften definieren. Handelt es sich bei diesen Eigenschaften um Grundeigenschaften des Menschen ? Wenn ja, würde es heissen, dass das soziale Umfeld doch keinen Einfluss auf den Menschen hat ... (?) Oder sind es soganennte variable Eigenschaften, die sich im Laufe der Zeit verändern ... (?) Ich sehe die Astrologie als eine der ältesten wissenschaftlich erforschtesten Studien der Zeit - jedoch fiel es dem Menschen seit Gedenken immer schwer, die Astrologie vom Hokuspokus Zauber zu trennen. Die lange Tradition dieser Wissenschaft geht so weit zurück, dass man kaum Ihre Ursprünge genau definieren kann. Aber diese knochentrockene Wissenschaft wurde zu den jeweiligen Zeiten immer aufgepeppt, um mehr Aufsehen auf sich zu richten - z.B. in der griechischen Mythologie => die Götter und Ihre Sternenbilder oder im Mittelalter : das grausame Europa ... und noch immer werden die Sterne gerne für Weißsagungen und sprichtwörtlichen Redewenungen benutzt : "... das steht in den Sternen" "...eine Sternschnuppe, wünsch Dir was " "...3 Sternschnuppen bedeutet, dass jemand sterben wird" lauter solche Krampfaussagen eben ... |
SÜKÜR CEVAB VEREBILDIN :)
Lala ismini görüp üstünü alinanlar mevcut, neyse haddini bilmekte bi marifet ;)
Also, die Astrologie sagt natürlich die Grundeinstellungen des Menschen, ABER es ist auch variabel, denn Islam sagt, du sollst dich nicht auf irgendwas fixieren. Die Redewendungen, die du aufgeschrieben hast "...das steht in den Sternen", das sind Aberglauben und führen dich dazu, dass du sie anhimmelst (TAPINMAK) Mesela herhangi bi sahisin yildiz haritasi cikarildiginda, o harita sayesinde binevi Kader cizgisini anlarsin. Tabikii bu arada genetik verileride unutmamak lazim, % 100 bu böyledir diyemeyiz, Cünkü Allah´in sonsuz sifatlari etrafi bürümüs iken etrafi sarmis iken dur durak yoktur yeniliklerde. Hani eskilerden beri Alinyazisi derler ya, o yildiz haritasi senin alinyazindir.. Söyle bi olayda var, belirli gezegenler dogumaninda belli bi burcun ve evin belli bi derecesinde yer alir. O düsen yildiz veya gezegen degismez ve onun sayesinde insanin beyninde gezegen kalitesine göre bazi noktalar acilir ve dalgalar alir. Mesela bi örnek vermek gerekirse 1. kat semada Ay bulunur ve Ay´in sayesinde hangi burc ve eve düstü ise Duygular ve Tabiatin ortaya cikar. Yani her planetin özel görevleri vardir, bi burcu temsil eder. Merkür Ikizler burcunu temsil eder ve Fiir ve Zeka kabiliyetini öne cikartir. Eger Merkür baska bi burca düserse o burca göre beyni yönlendirir. Bazi olaylar "Olmus bitmistir" Yani basina gelecek olaylarin gelmesi kacinilmazdir. Cünkü dogum aninda senin beynine yüklenmistir ve degismez degistirilmezdir.Fakat baska bi yöntem Hz. Rasulullah Efendimizden gelmistir.. "Dua ve Sadaka kazayi yok eder." Yani sana teklif edilen calismalar senin beynini gelistirir. Bu yüzden bi takim seylerde senin elindedir.... |
Müthis bir konu ! harika bir cevap !
evet anlattigin sekilde bu konu güzel derleniyor !
Yani anlatigin su ki astrolojide var olan seyler dine sonradan entegre edilmisdir - misal : alinyazisi = yildizlar konstelasyonu peki YILDIZNAME bunlara dahil olmali ... Konudan sapmamak icin cok ugrasiyorum ama daynamiyacagim oezsu :) ... tapinak derken - NAZARa ne demeli o zaman sence ? Nazar insanin kendisi degilmi aslinda ? yani bu konudada dogaüstü gücleremi inanmali yoksa insan oglunun bilmiyerek kullandigi enerjisinemi inanmali ? |
Du hast den durchblick nicht
Ein Besipiel.... alle Araber wandern nach Sibirien aus.... was ist dann.... ist die Wüsten dann immer noch Islamisch oder waren es die Araber die Islamisch waren.....
Also nix mit staat mit Religion... das geht nicht..... weil kein einztelner Basbakan dem Volk vorschreiben kann, das oder das müsst Ihr tun..... Sen hic Meclis ne oldugunu görmedinmi ????? Araplarda artik yavas yavas secim yapmaya basladi.... bald werden die genau so sein wie wir |
muahahhahahahahaa
Türkiye laik sosyal bir hukuk devleti. türk kültürü ve türk dili üzerine kurulmus.
gülmekten yerlerde debeleniyorum yahuu nereniz Türki Anayasaniz Italyan Fransiz Alman anayasalari giyim kusanmaniz gine onlarin türk dilinin cogu kelimeleri gine ayni hastane dükkan manavlari artik avrupa isimleri takiyorlar isyerlerine. Hallaaa halaaaa bensizde Türklük Güremiyoruz Soysuzluk desek daha iyi olurmu? |
DIYANET ISLERI BAKANLIGI
Allah"ın hükmünü saptırmayın
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Doç. Dr. Halil Altuntaş, başörtüsünün "Allah"ın apaçık bir emri" olduğunu ifade ederek, "yanlış yorumlarla Allah"ın hükmünün saptırılmaya çalışıldığını" söyledi. Altuntaş, başörtüsü tartışmalarına farklı bir boyuttan yaklaşırken, başörtüsünün "Allah"ın apaçık bir emri" olduğunu, yanlış yorumlarla Allah"ın hükmünün saptırılmaya çalışıldığını söyledi. "Ehli Kitab"ın, yanlış yorumlanması suretiyle tahrif edildiğini Kur"an-ı Kerim birçok ayette vurguluyor" diyen Altuntaş, "Kur"an-ı Kerim, "Onlar" diyor, "Allah"ın koyduğu ayetlerin harflerini yanlış yorumlamak suretiyle tahrif ediyor, manasını bozuyor, insanları saptırıyorlar." Kur"an-ı Kerim üzerinden, örtünme ayeti üzerinden şu anda yapılan da budur" değerlendirmesini yaptı. Doç. Dr. Halil Altuntaş, şunları dile getirdi: "Hazreti Aişe Validemiz diyor ki, ?Hicap ayeti, yani kadınların örtünmeleri gerektiğini ifade eden Ayet-i Kerime geldiği zaman, Medineli Müslüman hanımlar başlarını örtecek bir şey bulamadıklarından dolayı elbiselerinin etek ucundan keserek başlarına örtü yaptılar." Buradan şunu anlıyoruz; Kur"an-ı Kerim"deki örtünme, Hicap ayeti dediğimiz o Nur Suresi"ndeki ile diğer Ayet-i Kerimeleri nasıl anlayacağımızı Hz. Aişe bize anlatıyor. Yani sanki bugünü görmüş, ?yanlış yorumlarla Allah"ın hükmü saptırılacaktır" diye bizi uyarıyor. Ehli Kitab"ın, yanlış yorumlanması suretiyle tahrif edildiğini Kur"an-ı Kerim birçok ayette vurguluyor. ?Onlar" diyor, ?Allah"ın koyduğu ayetlerin harflerini yanlış yorumlamak suretiyle tahrif ediyor, manasını bozuyor, insanları saptırıyorlar." Kur"an-ı Kerim üzerinden, örtünme ayeti üzerinden şu anda yapılan da budur. Hz. Aişe Validemizin anlattığı olayı değerlendirdiğimiz zaman, anlıyoruz ki, örtünme ayetinin manası, vücûb ifade ediyor, yani örtünmek bir vücûbtur, ?şundan bir örtü buldum başıma çekivereyim" anlamında değil, giydiği günlük elbiseyi kesip başörtüsü yapacak kadar öneme haiz bir ifadedir." ?YAŞAYAN SÜNNET..." Müslümanlardan hiç kimsenin, başörtüsünün farz olmadığına dair bir şey söylemediğini, dini yaşama konusunda hassas olan Müslüman kadınların başlarını örttüğünü vurgulayan Altuntaş, şöyle devam etti: "Bunu ne yapacaklar, ?efendim işte hadis, zaten hadistir yani ayet mi ki" derseniz, o zaman Kur"an-ı Kerim"in sayısız ayetini ortada bırakırsınız. Hz. Peygamber"in uygulamasının yanında bulunmadığı Kur"an-ı Kerim Müslümanların hayatına birey planında da olsa, cevap veremez. Neden? ?Namazı nasıl kılacağız." Cevap hazır; efendim namaz yaşayan sünnettir. Nasıl yaşayan sünnet. Yani ?Peygamberimiz zamanından beri sayısız insanlar bunu pratik hayatta destekledikleri için onu biz biliyoruz. O tarafta böyle gündelik hayatta pek yeri olmayan uygulamaları Kur"an"ın karşısında delil sayamayız" demeye getiriyorlar. Peki, bin yıldan beri Müslümanların başını örtmeleri yaşayan sünnet olmuyor mu? Yani Müslümanlardan hiç kimse başörtüsü farz değildir dememiştir ve hassas olan Müslüman hanımlar başlarını örtmüşlerdir." ALLAH"IN EMRİNE UYMAYANLAR SONUCUNA KATLANIR Başörtüsü takmayı, ?insanın kendine tanıdığı bir ayrıcalık" olarak nitelendiren Altuntaş, "Başörtüsü takmayanlar da ayrıcalık yaşamak istedikleri için takmıyorlar. Bu bakış açısı meselesidir. Şunu da açıkça söyleyeyim; bu bir ezilmişliğin ifadesi olarak söylenen bir söz değildir, din insanı inancıyla gerçek manada baş başa bırakır" dedi. İslâm"ın, evvela doğruyu anlattığını kaydeden Altuntaş, şöyle devam etti: "Allahü Teala buyuruyor ki, bir anlama göre, ?Biz insanı iki ayrı yola yönlendirdik; birisi hak, birisi batıl yolu." Sonuç itibariyle İslâm Dini, sosyal ve idari zorunluluklar dışında insanları inancı ve ibadetiyle hakikaten baş başa bırakır. Dolayısıyla başını örtmeyen bir insan ?dinden çıktı, kafirdir" demek yanlış vehimlerin sonucudur. Hiçbir Müslüman, başını örtmeyen bir insana hasım olmamalıdır." DETAY OLMAYAN DETAY ?Başörtüsünün detay olduğu" iddialarını da değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Doç. Dr. Halil Altuntaş, sözlerini şöyle tamamladı: "Başörtüsü detay ama detay değil. Bu meseleye nereden baktığımıza bağlı. Sözüm yanlış anlaşılmasın. Başörtüsü hadisesi asla ve asla detay değildir. Allah"ın koyduğu bütün hükümler asla detay olamaz. Kendi aralarında sınırlama ve sınıflandırma yaparsanız bu söz konusu olur. Ama Allah ile kul karşı karşıya, emir veren Allah"la emri alan kul var. Hiçbir emir detay değildir. Allah"ın emirlerini şümûl alanlarına göre sıralamaya koyduğunuz zaman iman en tepededir, onun altında bütün uygulamalar, onun detayıdır. Ama bizim açımızdan hepsi kapsamlıdır. MÜSLÜMANLIK BİR HAYAT TARZIDIR Müslümanların bir iman problemi var. Oraya vurgu yapmaya çalıştım. Müslümanların İslâm"ın ne olduğunu anlama ihtiyaçlarında oldukları problemi var. Müslümanlık nedir, Kur"an-ı Kerim"i duvara asmak mıdır, parası olduğunda bir kere hacca gitmek midir; bunların hiçbirisi değildir. Müslümanlık bir hayat tarzıdır. Şimdi bu anlayış noksanlığımız varken, sadece meseleye başörtüsü penceresinden bakarsak, anlatmakta zorlanırız. Allah"ın emirlerini sıralamaya koymaya yetkimiz yok, O"nun var. O nasıl sıralamaya koymuşsa, biz öyle değerlendirip uygulamak zorundayız." |
Gut Junge Türke...
Du schmeißt jedoch verschieden Dinge in einen Topf..
Die nationale Identität kann nicht gleichzeitig die religiösität ersetzen..das sind verschieden Zugehörigjeitebenen... Man ist Türke und hat gleichzeitig eine religiöse Identität, ua.; Sünni alevi hanefi schafi jude christ budist oder man ist einfach ein atheist.. Türkische Staatsangehörigkeit schließt diese Identitäten nicht aus.. kapitooo??? |
ahhh hmmmm o.T.
ohne Text
|
Sadece son cümlende...
...biraz biraz mantiklasmaya basliyorsun!
Aynen, Türküm ve Muhammediyim... Fakat Devletimin Dini yoktur, Devletimin zaten sistemin icinde yasamini sürdürmekte...devletimin bana sosyal ve hayati yardimda dokunmasi gerekir... Islam bana hem hayati hem Ruhsal yardimi getirir! |
NAZAR ile...
...pek ilgilenmedim dogrusu... O konu hakkinda benim bi yorumda bulunmam dogru olmaz, cünkü derin bi bilgim yok maalesef...
Fakat dedigin gibi insanlarin yüksek enerjisi karsindaki insana senin beyin dalgalarindan giden binevi uzantilar ile etki yaratiyor olabilir...?!? Nas ve Felak Sureleri var ise demekki böyle biseyin de var olmasinin ihtimali yüksek olabilir...Demekki bu yüzden bizlere Dua mekanizmasi ile korunmamiz tavsiye edilmis... DÜNYADA DÜSÜNDÜGÜMÜZ GIBI YALNIZ DEGILIZ!!!! |
Said-i Nursi kimdir?
Said-i Nursi kimdir?
1877 yılında Bitlis"in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünde doğan ve 24 mart 1960 tarihinde ölen ve bidayette Saidi Kürdi diye anılan bir şahsın esas gayesi, Türklüğü tahrif ederek ayrı bir Kürt devleti kurmaktır. Nitekim yaşamı boyunca bu amacını gerçekleştirmek için etkinlik göstermiştir. Doğduğu bölgeden İstanbul"a gelen Said-i Kürdi, 31 Mart ayaklanmasına katılmış, Milli mücadele döneminde Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer almıştır. ... Bu zamandan 1950"ye kadar risaleleri yaymaya ve cemaatini büyütmeye devam etmiştir. 1950 sonrasında yazmış olduğu risalelere dayanan cemaatini iyice güçlendirmiş ve bu dönemki DP hükümeti le işbirliğine girmiştir. Atatürk"ün başlatıığı toprak reformunu yarıda bırakarak bölgesinin ağalara ve şeyhlerin elinde kalmasında büyük pay sahibi olan Said-i Nursi zamanın iktidarı Adnan Menderes tarafından eli öpülerek el üstünde tutulmuştur. 1960 ihtilaliyle birlikte Adnan Menderes ve diğerleri asılmıştır. Said-i Nursi"nin cesedi de İhtilal subayları tarafından ortadan kaldırılmıştır... <a href="redirect.jsp?url=http://www.geocities.com/fettosh/nurculuk.htm" target="_blank">http://www.geocities.com/fettosh/nurculuk.htm</a> |
Dememk simdi Allahla basi belada.....
yaaaaa so ist das....
"Ey kulum etme zulüm edersin zulüm bulursun zulüm siser karnin olursun tulum" Noch so ein spruch... ama sevinmeyelim arkadaslar.... ist nicht von mir.. hätte aber sein können.... hah |
O onun görüsü HZ Meryemde
basini baglardi... ama simdi Hiristiyan Alemi baglamiyor... na und...... ne oldu yani.... dindenmi ciktilar.....
Yoksa sadece basa kilim veya hali parcasi baglamaklami Müslümanlik oluyor..... Bende baglayim o zaman belki bende senin gibi Müslüman olurum...... päh.... hemde süper asitli Moslem |
Was ist deiner Meinung anch ein Atheist
ohne Text
|
Uzun zamandir dinden lakirdadik simdi
biraz dinsizlikten bahsedelim......
Alsinda cogu möchte gerne Moslemsler süper Benzinli dijnsizlerdir ama ben daha cok Atheistlerden bahsediyorum..... Benim görüsüm... bir Atheist bir ideolojiye bagimli olan ve kendisini adam zannedip fetva veren bir Müsilmandan daha iyidir ve daha cok Allaha yakindir....... Es gehört eine ganze Menge dazu um Gott zu verneinen..... Hangi Allahi verneinen ediyorlar.... Muhammedin Allahini degil...... piyasadaki Allahi, yani möchte gern Müslümanlarin arasinda gezen Allahi, yani PUTTLASMIS olan Allahi..... Oysa bir Atheist bilseki, Mutter Naturenin Geisti, yani Ruhu, Enerjisi mecazi anlamda HZ. Resül Muhammedin Allahi oldugunu..... Müslümanlarin haline güler ve kahkaha atmakla ölür..... Bir Atheist, bence Allahi tanimlamada möchte gern Moslemslerden 1000 kat daha ileridirler..... Cünkü Allah sinirsiz, ucsuz bucaksiz tektir, yani biz Allahin icinde veya Allah bizim icimizde yasiyor........ kesinlikle aynada gördügünüz siz degilsiniz, sadece bir dünyevi resim boyutu.... ama dahasi var..... Mutasyon yada bir ölüm Transformasyonundan sonra baslar asil ebedi hayat....... Ben buna ancak okulda Energie Erhaltungsgesetzi okuyup anladiktan sonra feci sekilde kanaat getirdim.... den kein Energie geht verloren..... es wandelt sich um..... Licht zur wärme, wärme zu Licht, Reibung zur Wärme usw.... Strom zur licht und wärme usw. usw...... Genau so ist es mit der Menschlichen Seele..... diese Energie, die wir als den geit nennen kann nicht verloren gehen... UNMÖGLICH.... yok böyle bir sey Allahin Sünnetullahinda....... Yine konuyu saptirdim.... Kisacasi Allahi bu sekilde bir Atheist duymus olsaydi, herkesten evvel Müslüman olur ve Allahi möchte gern Müslümanlardan daha iyi anlardi..... Kaldiki Atheistler dünyanin en ileri gelmis adamlaridir, yani en üst seviyedeki özgür beyinli insanlardir....... So steht es geschrieben und so ist es auch |
:-) Yauuu sen ne kemiksiz pirzolasin....
ohne Text
|
ulenn Allahin ahmak adami
Sana kac kezz dedim Sünniler baya seni kasimis?
Bilemiycem aylenden birisinemi Tecavüz ettiler yoksam bir kininmi var? Kürdistani Sünni kesimin üzerine atmak istiyorsun ulemm dingil Yozgatta Konyada Erzurumda cumhuriyet ilk kuruldugunda senin su züppe kemalin rejimine kürtten cok Türk karsi cikmistir. Bir ikincisi Alevi Kürtler Sünni kürtlerden daha cok Kürdistani istiyor Haci Bektasi Veli senliklerindede sizler o Kürdistanci Alevilerin kicini yaliyorsunuz. |
Water Der Aleviten Apdullah Öcalan?
<a href="redirect.jsp?url=http://www.mfa.gov.tr/grupe/eg/eg03/18.htm
Geschichte" target="_blank">http://www.mfa.gov.tr/grupe/eg/eg03/18.htm Geschichte</a> der PKK bietet sich geradezu als Beispiel an. Der französische Terrorspezialist Xavier Raufer formuliert das so: >>Die Schaffung der PKK ist nichts als eine der Perversitäten, die, getragen von der Woge des Maoismus, Teile der Jugend der Türkei ähnlich erfaßten wie in Europa.<< 1 Typisch für die linke Welle unter der kurdischstämmigen Bevölkerung der Türkei ist die Verbindung extrem leninistisch-stalinistisch-maoistischer Phantasmagorien mit kaltblütig durchgeführten Mordanschlägen, Banküberfällen, Drogenhandel, Schutzgelderpressung. Die Übergänge zwischen politischem Fanatismus und Verstößen gegen das Strafgesetz sind fließend. DATEN ZU DIESER ENTWICKLUNG 1974 Abdullah Ödschalan, Sohn einer alawitischen Familie aus Urfa, Student der Politikwissenschaft und der Soziologie in der Hauptstadt der Türkei, gründet mit einer Gruppe Gleichgesinnter eine >>Patriotische und demokratische Vereinigung für höhere Studien<< in Ankara. Die Genossen: Cemil Bayhk, Ali Özer, Musa Erdogan, Ismet Khlhç, Hasan Asgar Gürgöz, Kemal Pir, Kemal Özcan, Baki Karar, Ali Haydar Kaytan undals einzige Frau - Kesire Yildirim. 1977 In Diyarbekir gibt die Gruppe erstmals einen theoretischen Text heraus: >>Der Weg der kurdischen Revolution<<. Obwohl die PKK noch gar nicht gegründet ist, spalten sich bereits einige Genossen Ödschalans von dessen Gruppe ab. Die beiden Dissidenten werden ermordet. Das ist der Beginn einer Serie von >>Eliminierungen<<. 1978 27. November: Gründung der PKK in Diyarbekir. Das Kürzel bedeutet: Partiye Karkeran Kurdistan; Kurdische Arbeiterpartei. Ihr Zentralorgan: SERXWEBUN (Unabhängigkeit). 1979 Die Regierung Bülent Ecevit verhängt das Kriegsrecht über die Südosttürkei. 1980 Gemeinsame Pressekonferenz der PKK und der ASALA, der parallelen armenischen Terrororganisation im südlibanesischen Saida. ASALA und PKK bekunden ihren Willen zur Zusammenarbeit hinsichtlich der Zerschlagung der Türkei. Die beiden Gruppen passen ideal zusammen: Die ASALA bietet überreiche internationale Erfahrung auf dem Gebiet des Terrorismus und verfügt über praktisch unerschöpfliche Geldquellen; die PKK verfügt bereits über die notwendige Zahl an Gutgläubigen, die sich für ihre Ideale verheizen lassen. Die Führungen beider Gruppen sind sicher, in der Stunde >>Xaa den Partner bei der erträumten Staatsgründung in Ostanatolien, die ja in der gleichen Region stattfinden müßte, austricksen zu können. Die PKK errichtet, die allgemeine Anarchie nützend, aber mit Zustimmung Syriens, Trainingslager im Libanon (Bekaa-Ebene). 1981 Die türkische Regierung schlägt zurück. Zahlreiche Tote und Verhaftungen; 243 Todesurteile (keine Vollstreckungen). In Helwé gründet die PKK ihre >>Mahsun-Korkmaz-Akademie<<, wo bis 1993 das militärische Training der PKK-Anhänger erfolgt. Die Ausbildungszeit beträgt zwei Monate, für Führungskräfte bis zu einem Jahr. 1983 Die PKK versucht, die Kriegslage zwischen Iran und Irak zu nützen, und greift mehrmals türkisches Territorium aus dem anarchischen Nordirak an. Die Türkei schlägt zurück und verfolgt PKK-Kräfte bis 70 Kilometer tief in den Nordirak hinein. Im Juli schließen die PDK des Masud Barsani und die PKK einen Pakt. PKK-Kräfte benutzen jetzt auch Lager der Barsani-Leute im schwer zu kontrollierenden Dreiländereck zwischen der Türkei, dem Irak und dem Iran. Dort errichtet nun die PKK auch das eigene Lager Lolan. 1984 Im August erfolgt die Gründung der HRK, der >>Brigaden zur Befreiung Kurdistans<<. Deren Hauptaufgabe besteht in der Vernichtung von Dörfern, in denen man >>Kollaborateure<< vermutet. Im Oktober gestehen der Irak und die Türkei einander das Recht zu, die Banditen auch über die Grenze hinweg zu verfolgen. 1985 Ein wichtiges Datum in der Geschichte des Terrorismus. Im Mai gründet die PKK eine >>überparteiliche<< Dachorganisation, >>Die nationale Befreiungsfront Kurdistan<<, die alsbald unter dem Kürzel ERNK Terrorgeschichte macht. Ihr Hauptquartier: Athen. Athen stellt auchhalboffiziell - Offiziere und Spezialisten zur Ausbildung der Terroristen in der Bekaa-Ebene zur Verfügung. Ein Rückschlag für die PKK: Das Bündnis mit den irakischen Kurden (PDK) zerbricht. 1986 Die Türkei setzt sich mit der Gründung der >>Dorfwächter-Einheiten<< zur Wehr. Die >>Dorfwächter<< stammen aus den nämlichen Dörfern und Höfen, die es gegen die immer grausamer werdenden Überfälle der PKK-Terroristen zu verteidigen gilt. Oktober: Im syrischen Lattakia gründet die PKK eine neue Zweigorganisation, die HRK (Volksbefreiungsarmee von Kurdistan). 1987 Im Juni erfolgt einer der entsetzlichsten Terroranschläge der PKK: Das Dorf Pinarcik wird Schauplatz eines Massakers an Kurden.16 Kinder und acht Frauen kamen dabei um. Juli: Im Dorf Yuvali, Provinz Mardin, fallen 30 Bauern den Mordbrennern der PKK zum Opfer. Das Ziel dieser Strategie ist klar: Angst und Schrecken sollen verbreitet werden, die Bauern - vor allem auch assyrische Bauern - sollen zum Abwandern gezwungen werden. Daß die PKK damit haargenau die Ziele der ASALA, der armenischen Geheimarmee, verwirklicht, begreifen ihre Führer offenbar nicht. Gemeiner Mord dürfte bei etlichen PKK-Mitgliedern zu diesem Zeitpunkt auch schon zum reinen Selbstzweck geworden sein. August: 27 Bauern werden in Dörfern der Provinzen Hakkari und Sürt umgebracht. Im Oktober 1987 zeichnet sich zum erstenmal ein Hoffnungsschimmer hinsichtlich einer Verbesserung der Lage ab, als Turgut Özal (Präsident der türkischen Republik) und Hafis al-Assad, Präsident der arabischen Republik Syrien, ein Abkommen über die Eindämmung des Terrors unterzeichnen. Dabei stellt sich klar das Motiv Syriens heraus, warum es die PKK unterstützt: Die PKK wird als Druckmittel wegen des GAP (südanatolisches Projekt) nach dem Motto benützt: >>Tausche PKK gegen Wasser.<< 1988 Kurdische Sezessionisten der PDK gründen eine PAK (Partiya Azadiya Kurdistan). Ihr hauptsächliches Operationsgebiet wird der Süden des Irak mit seinen Ölquellen sein. Mai: Ein Abkommen zwischen PKK und UPK, unterzeichnet in Damaskus. Heftige irakische Angriffe gegen kurdische Stellungen im Norden. Die PKK unterzeichnet ein Abkommen mit DEV SOL. 1989 Die PKK schließt Bündnisse mit der THKP-C/Acilciler und mit der TKP-ML/TIKKO. Das uralte Lied von der Zersplitterung und Wiedervereinigung extrem marxistisch-leninistisch-maoistischer Gruppen,durchwegs Sektierern, wiederholt sich zum x-ten Mal. Erstmalig verfügt die PKK über zwei mobile Funkstationen in der Türkei. Das Pech für die PKK-Leute ist, daß sie ihre Sendungen in türkischer Sprache ausstrahlen müssen, weil die meisten der PKK-Leute keine der Kurdensprachen beherrschen (sie kommen vielfach aus völlig anderen Kulturkreisen), und selbst dann, wenn sie sich in einem kurdischen Dialekt ausdrücken könnten, ginge ihr Radius kaum über ein Tal hinaus. Kurdistan ist Vielfalt. Gegen Jahresende konstitutiert sich eine neue Partei in der Türkei: HEP Sie formiert sich aus Dissidenten der SHP, der >>Sozialdemokratischen Partei der Türkei<< (kaum vergleichbar mit europäischen Sozialdemokraten). Die HEP stammt aus dem Dunstkreis der PKK. 1990 Im Februar nutzt eine Handvoll kurdischer Fanatiker in Paris die Gelegenheit zu demonstrieren, als François Mitterrand gemeinsam mit Turgut Özal eine Ausstellung über Süleyman den Prächtigen eröffnet. Das Randalieren bringt der PKK kaum Sympathie ein, ausgenommen von seiten der Chaoten, die aber in verschwindender Minderheit agieren. Mai: Erstmals nützen die kurdischen Exilorganisationen die Chance, die schon die Anti-Schah-Perser (als Khomeini noch im französischen Exil residierte) wahrnahmen: Sie mißbrauchen die uralte Tradition der Frühlingsfeste, im iranischen Raum >>NEWRUZ<<, auch >>Novus<< oder >>Norus<< - Neujahr -, um politisch aktiv zu werden. Beim Kongreß der Sozialistischen Parteien Europas und des Mittelmeerraumes ergreift einer der schlimmsten Terroristen, Kriegsname >>Hamit<<, vor dem Kongreß im Namen der ERNK das Wort und dankt Griechenland für seine Gastfreundschaft, nicht ohne eine Erhöhung der jährlichen Subventionen von 10 000 000 US-Dollar, die Griechenland gewährt, zu fordern. Auf der Tribüne auch ein prominenter PASOK-Führer: Michalis Karalambisis. Die Tripelallianz PKK (ERNK) - PASOKASALA funktioniert. Die PKK stellt die Terroristen, ASALA das >>Know-how<<, und PASOK steuert die militärischen Ausbilder bei. 1991 Der Terror der PKK greift stärker um sich. Politisch verbirgt sich die PKK hinter dem Rauchvorhang nationaler >>Kurdistan-Komitees<<. Geld spielt keine Rolle. Drogenhandel und die Schutzgelderpressung sind bereits durchorganisiert. Büros werden in Brüssel, Basel, London, Köln, Wien, Kopenhagen, Athen, Madrid und Nikosia eröffnet oder erweitert. 1992 Der PKK (ERNK) gelingt es, mit Hilfe der linksextremen >>Partie du Travail<< in Belgien besonders festen Fuß zu fassen. Eine Achse zwischen Köln (HQ der PKK/ERNK in Deutschland) und Brüssel bildet sich hexaus. In der Folge mausert sich Belgien zum sichersten Hort der PKK/ERNK. London erlebt - ähnlich wie Oslo und Paris - besonders häßliche Szenen, als PKK-Angehörige die türkischen Botschaftsgebäude stürmen und verwüsten. 1993 Im Mai 1993 erreicht die Unmenschlichkeit des PKK-Terrors einen neuen Höhepunkt. In der Nähe von Bingöl stoppen PKK-Terroristen einen Autobus, in dem sich unbewaffnete junge Männer befinden.Sie haben ein paar Tage vorher abgerüstet und sind auf dem Weg nach Hause. Die PKK erklärt sie zu >>Verrätern<< und erschießt an Ort und Stelle 33 Menschen. Das Blutbad ruft in der Türkei eine Welle der Empörung hervor; das Ausland tut, als ob nichts geschehen wäre. Die PKK/ERNK erkennt darin zu Recht grünes Licht für noch mehr Aktionsraum - nicht nur in der Türkei, sondern auch in Europa. Die Botschaften der Türkei in London und in Oslo werden besetzt und verwüstet. Aufmärsche greifen um sich. Das Selbstwertgefühl der Terrorszene steigert sich ins Irreale. Paris reagiert am Jahresende. Am 2. Dezember 1993 unterzeichnen François Mitterrand, Premierminister Edouard Balladur und Innenminister Charles Pasqua das >>Décret portant la dissolution de la Fédération des associations culturelles et des travailleurs patriotes du Kurdistan en France Yekkom Kurdistan<<. Die >>Fédération<< wird als >>organisation terroriste<< gebrandmarkt, ebenso die >>PKK<< und ihr Werkzeug, das >>Comité du Kurdistan<<. In >>Abschnitt 4<< des Dekrets heißt es: >>In Frankreich sind ungefähr 20 kurdische terroristische Organisationen bekannt, die unter dem Deckmantel >sozialera oder >kultureller< Vereinigungen operieren.<< Die Vorwürfe: Drogenhandel. Mißbrauch öffentlicher Unterstützungsgelder durch Schaffung von Phantom-Organisationen. Betrügerische Machenschaften im Bank- und Kreditwesen. Beschaffung gefälschter Papiere für illegale Einwanderer, die in die militante Kurdenszene eingeschleust werden. Erpressung von Schutzgeldern bei türkischen Geschäftsleuten. Etwa 30 Anschläge gegen türkische Staatsbürger oder öffentliche Einrichtungen in Frankreich innerhalb der vergangenen zwei Jahre, dazu blutige Fehden innerhalb der Gruppen, sei es nun aus politischen oder sittlich entarteten (crapuleux) Ursachen. Die Zahlen: Etwa 5000 PKK-Sympathisanten in Frankreich, dazu noch ungefähr 1000 militante PKK-Mitglieder. Ihre Sektionen: Die PKK, KKWK in der Rue d enghien, 75010 Paris; das >>Comité du Kurdistan<<, 147 Rue Lafayette, 75010 Paris; Zweigstellen in Straßburg, Lorient, Lyon, Marseille, Montbélliard, Herouville=St. Clair, Nevers. Es folgt eine Liste von mehreren Dutzend bekannten Niederlassungen der PKK in Frankreich mit ihren >>Sport-<< und >>Jugendvereinen<< sowie ähnlichen Tarntiteln. Darüber hinaus nannte das Innenministerium weitere terroristische Kurdenverbände: DEV SOL (Revolutionäre Linke), etwa 300 Mitglieder, die unter dem Decknamen DEV/GENÇ-TAYAD operieren; TKP/ML-HAREKETI (Kommunistische Marxistisch-Leninistische Partei der Türkei, eine extrem militante Vereinigung). Ihre Tarnorganisation nennt sich >>Kulturvereinigung türkischer Arbeiter in Frankreich<<. TK/ML-PARTIZAN und DABK. Etwa 300 Mitglieder; Tarnungen: >>Bund türkischer Arbeiter in Frankreich<< (FTIF) und >>Kulturvereinigung türkischer Arbeiter in Frankreichaa (ACSTT). Dazu kommt die Partei der türkischen Kommunisten, die TDKP, die unter dem Tarnkürzel ADTT (>>Vereinigung demokratischer Arbeiter aus der Türkei<<) agiert. 26. November: Bundesinnenminister Manfred Kanther verbietet die >>Arbeiterpartei Kurdistans<< (PKK) und ihre Nebenorganisationen. Begründung: >>Ausländerextremismus muß entschieden bekämpft werden. Deutschland ist nicht Kriegsschauplatz ausländischer Terroristen.<< In der Mitteilung des Ministeriums heißt es weiter: >>Von dieser Maßnahme sind insgesamt 35 weitere Teilorganisationen in elf Bundesländern betroffen. U. a. handelt es sich um die >Nationale BefreiungsfrontKurdistans< (ERNK), die Berxwedan-Verlags GmbH, die Nachrichtenagentur Kurd-Ha sowie die personell und organisatorisch eng verflochtenen Nebenorganisationen >Föderation der patriotischen Arbeiter- und Kulturvereinigungen aus Kurdistan in der Bundesrepublik Deutschland e. V < (FEYK-Kurdistan) sowie das >Kurdistan-Komitee e. V.< << In der Begründung heißt es: >>Das Verbot der PKK ist geboten, da sie mit Gewalttaten ihre Ziele verfolgt. Die Aktivitäten dieser Organisationen verletzen Strafgesetze, richten sich gegen den Gedanken der Völkerverständigung und gefährden die innere Sicherheit und die öffentliche Ordnung in Deutschland.<< Nach einer Aufzählung von Übergriffen der PKK und ihrer Zweigorganisationen heißt es ausdrücklich: >>Zur Durchsetzung ihrer Ziele übt die PKK Druck auf kurdische Mitbürger aus, sich ihr anzuschließen, verfolgt politisch Andersdenkende, und es besteht der Verdacht, daß sie Gelder zum Zwecke ihrer Gewalttaten erpreßt.<< In einem Kommentar zum Verbot der PKK sagt Manfred Kanther: >>Ich lasse nicht zu, daß Deutschland zum Schauplatz von Bandenkriegen und der Verfolgung politisch Andersdenkender wird. Deutschland ist kein Kriegsschauplatz für Terroristen und Freischärler. Deutschland ist auch nicht Ruheraum für Terroristen - und erst recht nicht Unruheraum. Wir können es nicht dulden, daß Konflikte aus den Herkunftsländern ausländischer Mitbürger von einer gewalttätigen Minderheit in Deutschland ausgetragen werden. Die PKK verfolgt fanatisches orthodox-kommunistisches Denken, übt Gewalt und Unterdrückung aus. Die ehemaligen Mitglieder dieser Vereine haben jetzt die Chance, sich vom Druck der PKK zu lösen.<< 2 1994 Die Niederlage in Frankreich und der Umschwung der öffentlichen Meinung in Deutschland führten zu einem Realitätsverlust der militanten Kurdenszene in Westeuropa. Im März 1994 besetzen kurdische Aktivisten gezielt wichtige Autobahn-Knotenpunkte und mehrere Stadtzentren. Einige Fanatiker legen Hand an sich, indem sie sich mit Benzin übergießen und den Flammentod finden. Die Empörung der Bevölkerung über den Versuch, die Bundesrepublik Deutschland zu einem Exerzierfeld des kurdischen Extremismus zu machen, zwingt die Bundesregierung zu entschlossenem Handeln, doch zeigt sich bald, daß die Bundesregierung viel zu lange zugewartet hatte und nun der kurdische Extremismus gleich einem zu spät erkannten Krebsgeschwür wuchert. Die Kurdenunruhen in Mannheim und die Besetzung des Rathauses durch fanatisierte Kurdinnen im September 1994 dürften wieder nur ein sichtbares Symptom sein. In der Türkei verläuft die Entwicklung parallel. Militärisch hat die PKK nur mehr wenig zu bestellen, seitdem Syrien auf eine >>westliche<< Linie eingeschwenkt ist und die Türkei sich auf die neue >>Front<< gegen Armenien eingestellt hat. Die PKK/ERNK, immer noch im Besitz bedeutender Geldquellen, schaltet wieder auf >>Mitleidseffekt<< und versucht, vor allem mit Hilfe hochbezahlter Sympathisanten, in Rundfunk- und Fernsehstationen sowie in der Presse verlorenes Terrain zurückzugewinnen. Bedingt durch die Tatsache, daß es ganz ähnlich wie im Falle >>Armenien<< so gut wie keine Informationen gibt, die den Massenmedien, den Behörden, den Schulen und Universitäten die Hintergründe der PKK-Aktivitäten erläutern könnten, bleibt die Öffentlichkeit verunsichert. Zu tief sitzen gerade in Deutschland Schuldgefühle, um rasch und realistisch auf Gewalt, wie sie von der PKK geübt wird, zu reagieren. Dennoch machen sich immer mehr Menschen Gedanken darüber, warum Mitteleuropa durch den Mißbrauch des Gastrechtes zum Schauplatz extremistischer Ausschreitungen verkommen soll. Anmerkungen: Terrorisme et violence politique, Mai 1992, No. 5. S.14-24 Amtliche Mitteilung des Bundesministeriums des Inneren, Bonn, 26. Nov.1993 |
Ekleme?
<a href="redirect.jsp?url=http://www.mfa.gov.tr/grupe/eg/eg03/18.htm" target="_blank">http://www.mfa.gov.tr/grupe/eg/eg03/18.htm</a>
20 sene boyunca Türkiyedeki devlete karsi örgütlerin cogunlugu Alevileren sempati duydugu Devrimci Sol örgütler üslenmistir. Bu olaylari Sünni kesimin üstüne atmak istiyen ve Tarihi carpitarak milleti kandirmak istiyen bazi Alevilerde bu isi kendilerine görev secmislerdir. Abdullah öcalan bir Alevi ismi deyildir diyenlerde var CHP baskan adayi Mustafa Sarigül Erzincanli bir Alevidir nasilki onun ismi Mustafa ve Aleviyse Apdullah öcalanda onun gibi bir Alevidir. Yukarda verdigim sitenin sahibleri kemalist düsüncenin insanlaridirlar. |
ozaman sen ateist ol
Sovyetler birligide ateizmi savunmustu kemalizim zihniyetide ateizmi savunur gel görki görüsleri ve düsünceleri.
Sadece insana tepeden bakan Züppeler gibidir. Kendini beyenmis biz yazi yazib arasina virgül nokta koyarak kendini birsey sanan kisiler asla ve asla Allaha yakin olamaz onun kanunlarina ve adaletine Küfür edenlerlen dost olanlarda Kafirdir. |
Said-i KURDI!!!!!
Nedir bu Nurculuk?
Hemen hemen Gazetelerde, Radyolarda, Televizyonlarda ikide bir görülen Nurcular aralarında toplumun en alta tabakasından, aydına (?!) (mühendis, avukat ,doktor,öğretmen…) kadar her türlü adamın bulunduğu gerçek adı Said-i Kürdi (yazımızın ilerleyen safhalarında kendisinden toplumca bilinen adı ile yani Saidi Nursi olarak bahsedilecektir) olan fakat daha sonra kendine "Saîd-i Nursî" adını layık gören çağdaşları ve çalışma arkadaşlarının ifadesi ile okur fakat yazamaz, imla bilmez yaşadığı seksen sene boyunca içinde yaşadığı millet olan Türk’ün lisanını adamakıllı öğrenememiş birinin kurduğu akımdır.. Saidi Nursi Cahildir: Kendisinden asrın harikası “"Bedîüzzaman" olarak bahseden Sait bir risalesinde radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklamaktadır. Günümüzde beş yaşında bir çocuğa kendini güldürecek iddiaları ve tarihi vesikalar ile sabit olduğu üzere az okur ama yazamaz, imla bilmez (bkz. Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı Son Osmanlı Şeyhulislamı Mustafa Sabri) biri için cahillik herhalde ağır bir itham olmasa gerek. Saidi Nursi Türk Düşmanıdır: Kürt Sait risalelerinde Ye"cüc Me"cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi Türk boyları olduğunu söylemekte ve soydaşlarımızı "akvâm-ı vahşiyye" (yani vahşi kavimler) olarak tabir etmektedir Ye"cüc ve Me"cüc kelimeleri Arapça’ya başka bir dilden girmiştir. Frenkler buna "Yagug ve Magug" demişler, Şeytanın zürriyeti olduğuna inanmışlardır. İslâm inancına göre ise, Ye"cüc ve Me"cüc, esrât-i saattan yani kıyametin kopacağına işaret sayılan büyük alâmetlerdendir. Ye"cüc ve Me"cüc Kur"ân-i Kerîm"de iki âyette geçer ve her ikisinde de (Kehf, 18/94 , Enbiya, 21/96-97) yer yüzünde bozgunculuk yapan ve kıyamet vakti ortaya çıkıp tüm insanlığa saldırarak dünyayı yakıp yıkacak kötü güçler olarak anlatılmaktadır. Görüldüğü üzere burada Sait gene din kisvesine sığınarak çarpık fikirlerini yaymaya çalışmakta ve Türk’e düşmanlığını kusmaktadır. ......... Saidi Nursi Koyu Bir Kürt Milliyetçisidir: Saidi Nursi’nin 1327 ( 1909 ) yılında, İstanbul"da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î" adlı eserinde açıkça Kürtçülük yapmakta ve Kürtleri uyanmaya ve Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye davet etmektedir. Bize neden yazılarımızda Sait’e çattığımızı soranlara soruyoruz : 1- Saidi Nursi, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Padişaha cemiyetin “Sait” imzası altında yazdığı ve esası kürtçe öğretim yapacak okullar açmaya dayanan dilekçeyi Padişaha sunmuştur. Saidi Nursi bu hareketi neticesinde tımarhaneyi boylanıştır. Sait daha sonra affedilip memleketine yollanmıştır Bugün Türk milliyetçisiyim diyen kişilerin tamamı ana dilde eğitim,yayın ve kültürel haklar adı altında Türk devletinde gayrı Türk unsurların yürüttüğü faaliyetlere karşıdır. Bununla beraber din kalkanı ile kendini saklamış olmasından olsa gerek aynı camiada maalesef günümüzün Leyla Zana’sı yada Öcalan’ından farkı olmayan ve daha farklı isteklerde bulunmayan Saidi Nursi’ye sempati besleyenlerle karşılaşmak mümkündür. Bu kişilere sormak gerekir Kürtçe eğitime karşısınızda neden Kürtçe eğitim istediği için tımarhaneye atılan Saidi Nursi’ye karşı değilsiniz ? 2- Büyük Türk milliyetçisi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değişiyle "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler ve dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır." Türk Milliyetçiliği aziz Türk Milletini dünyanın en ileri , en güçlü milleti yapma ülküsüdür. Risalesinde radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklayan birinin peşinden gidilerek bu ülkü gerçekleştirilebilir mi ? 3- Kürt Teali Derneğinin 3 numaralı ve Kürt Maarifi Neşri Derneğinin kurucusu, yazılarında açıkça Kırgız, Özbek, Tatar gibi Türk boylarını Şeytan’ın zürriyeti manasına gelen “Ye"cüc Me"cüc” olarak tanıtan Saidi Nursi’nin peşinden giderek nasıl Türk Milliyetçiliği , Turancılık yapacaksınız ? ....... İslamiyet İle Nurculuk Bağdaşır mı ? Kendisini asrın harikası “Bedîüzzaman” olarak tanımlayacak kadar kibirli bir şahsiyet olan Saidi Nursi, Asayı Musa ve Zülfikar adlı risalelerinde Nur suresinin bu asra göre kendisi için indiğini iddia etmektedir. Bir çok kişinin sandığı gibi “Bedîüzzaman” rütbesini Sait’e ona hayran olan müritleri değil bizzat kendisi vermiştir. Bir çok yazsını da “Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî “ yani “Asrın harikası Kürt Sait” olarak imzalamıştır. Kuran-ı Kerim varken son peygamber Hz. Muhammed olduğunu bile bile: iken Kuran’daki bazı ayetlerin kendisi için indiğini iddia eden ve kendisini asrın harikası zanneden bir delinin peşinden gitmek İslamiyete uyar mı ? . Kendini Kuranı aziymmüşşanın müdafii gibi gösteren Sait bizzat kendisi Kuranı aziymüşşana muhalefet etmektedir. Gaybı yalnız Allah’ın bileceğini, Kuranı Keriymin kaç kere tekrar etmiş olmasına rağmen Sait, Hazreti Ali’nin Celcelutiyye kasidesinde risalei Nur ve Siracünnur’un geçtiğini, bunu keşfettiğine bizi inandırmak ister (İkinci Şua, Sahife 53). ........ Nurculuk nedir? Gazetelerde, Radyolarda, Televizyonlarda ikide bir görülen Nurcular aralarında toplumun en alta tabakasından, aydına (?!) (mühendis, avukat ,doktor,öğretmen…) kadar her türlü adamın bulunduğu gerçek adı Said-i Kürdi (yazımızın ilerleyen safhalarında kendisinden toplumca bilinen adı ile yani Saidi Nursi olarak bahsedilecektir) olan fakat daha sonra kendine "Saîd-i Nursî" adını layık gören çağdaşları ve çalışma arkadaşlarının ifadesi ile okur fakat yazamaz, imla bilmez yaşadığı seksen sene boyunca içinde yaşadığı millet olan Türk’ün lisanını adamakıllı öğrenememiş birinin kurduğu akımdır.. Saidi Nursi Cahildir: Kendisinden asrın harikası “"Bedîüzzaman" olarak bahseden Sait bir risalesinde radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklamaktadır. Günümüzde beş yaşında bir çocuğa kendini güldürecek iddiaları ve tarihi vesikalar ile sabit olduğu üzere az okur ama yazamaz, imla bilmez (bkz. Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı Son Osmanlı Şeyhulislamı Mustafa Sabri) biri için cahillik herhalde ağır bir itham olmasa gerek. Saidi Nursi Türk Düşmanıdır: Kürt Sait risalelerinde Ye"cüc Me"cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi Türk boyları olduğunu söylemekte ve soydaşlarımızı "akvâm-ı vahşiyye" (yani vahşi kavimler) olarak tabir etmektedir Ye"cüc ve Me"cüc kelimeleri Arapça’ya başka bir dilden girmiştir. Frenkler buna "Yagug ve Magug" demişler, Şeytanın zürriyeti olduğuna inanmışlardır. İslâm inancına göre ise, Ye"cüc ve Me"cüc, esrât-i saattan yani kıyametin kopacağına işaret sayılan büyük alâmetlerdendir. Ye"cüc ve Me"cüc Kur"ân-i Kerîm"de iki âyette geçer ve her ikisinde de (Kehf, 18/94 , Enbiya, 21/96-97) yer yüzünde bozgunculuk yapan ve kıyamet vakti ortaya çıkıp tüm insanlığa saldırarak dünyayı yakıp yıkacak kötü güçler olarak anlatılmaktadır. Görüldüğü üzere burada Sait gene din kisvesine sığınarak çarpık fikirlerini yaymaya çalışmakta ve Türk’e düşmanlığını kusmaktadır. ......... Saidi Nursi Koyu Bir Kürt Milliyetçisidir: Saidi Nursi’nin 1327 ( 1909 ) yılında, İstanbul"da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î" adlı eserinde açıkça Kürtçülük yapmakta ve Kürtleri uyanmaya ve Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye davet etmektedir. Bize neden yazılarımızda Sait’e çattığımızı soranlara soruyoruz : 1- Saidi Nursi, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Padişaha cemiyetin “Sait” imzası altında yazdığı ve esası kürtçe öğretim yapacak okullar açmaya dayanan dilekçeyi Padişaha sunmuştur. Saidi Nursi bu hareketi neticesinde tımarhaneyi boylanıştır. Sait daha sonra affedilip memleketine yollanmıştır Bugün Türk milliyetçisiyim diyen kişilerin tamamı ana dilde eğitim,yayın ve kültürel haklar adı altında Türk devletinde gayrı Türk unsurların yürüttüğü faaliyetlere karşıdır. Bununla beraber din kalkanı ile kendini saklamış olmasından olsa gerek aynı camiada maalesef günümüzün Leyla Zana’sı yada Öcalan’ından farkı olmayan ve daha farklı isteklerde bulunmayan Saidi Nursi’ye sempati besleyenlerle karşılaşmak mümkündür. Bu kişilere sormak gerekir Kürtçe eğitime karşısınızda neden Kürtçe eğitim istediği için tımarhaneye atılan Saidi Nursi’ye karşı değilsiniz ? 2- Büyük Türk milliyetçisi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değişiyle "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler ve dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır." Türk Milliyetçiliği aziz Türk Milletini dünyanın en ileri , en güçlü milleti yapma ülküsüdür. Risalesinde radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklayan birinin peşinden gidilerek bu ülkü gerçekleştirilebilir mi ? 3- Kürt Teali Derneğinin 3 numaralı ve Kürt Maarifi Neşri Derneğinin kurucusu, yazılarında açıkça Kırgız, Özbek, Tatar gibi Türk boylarını Şeytan’ın zürriyeti manasına gelen “Ye"cüc Me"cüc” olarak tanıtan Saidi Nursi’nin peşinden giderek nasıl Türk Milliyetçiliği , Turancılık yapacaksınız ? ....... İslamiyet İle Nurculuk Bağdaşır mı ? Kendisini asrın harikası “Bedîüzzaman” olarak tanımlayacak kadar kibirli bir şahsiyet olan Saidi Nursi, Asayı Musa ve Zülfikar adlı risalelerinde Nur suresinin bu asra göre kendisi için indiğini iddia etmektedir. Bir çok kişinin sandığı gibi “Bedîüzzaman” rütbesini Sait’e ona hayran olan müritleri değil bizzat kendisi vermiştir. Bir çok yazsını da “Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî “ yani “Asrın harikası Kürt Sait” olarak imzalamıştır. Kuran-ı Kerim varken son peygamber Hz. Muhammed olduğunu bile bile: iken Kuran’daki bazı ayetlerin kendisi için indiğini iddia eden ve kendisini asrın harikası zanneden bir delinin peşinden gitmek İslamiyete uyar mı ? . Kendini Kuranı aziymmüşşanın müdafii gibi gösteren Sait bizzat kendisi Kuranı aziymüşşana muhalefet etmektedir. Gaybı yalnız Allah’ın bileceğini, Kuranı Keriymin kaç kere tekrar etmiş olmasına rağmen Sait, Hazreti Ali’nin Celcelutiyye kasidesinde risalei Nur ve Siracünnur’un geçtiğini, bunu keşfettiğine bizi inandırmak ister (İkinci Şua, Sahife 53). ........ |
Ya Musul, ya Kerkük, ya Kuzey Irak?
Ya da Senin soydaslarin olan Barzani ve Talebani Kirmancileri, onlar da mi Alevi? Aleviler erkek cocuklarina Osman adini vermezler. Osman (arabcada kara yilan demektir) ile domuz arasinda secim yapacak olsalar yine de Osman adini koymazlar.
Bu kadar mi cahilsin? |
Sen su beynindeki Allah kavramini bir
aciklarmisin... senin icin Allah nedir ve nasil tanimliyorsun..... und komm mir bitte nicht mit Kuran cünkü herkesin beyninde bir Allah olusumu vardir....
Ha gayret..... ich bin sicher du wirst es nicht schaffen.... weil du Angst hast eher gesagt große KLAPPE nichts dahinter |
Dedeleriniz kültürlü
bilgililer sabah aksam kafayi cekib kari oynatmak sanat olmasi lazim muahahahhahaha
Müslimanlara bak müslimanlaraaa Sünni düsmani sizi amaciniz Saiddi nursi deyil sünnilik Acisi var sizde hala :=)))))))))))) |
Sonst noch was... sagen wir eher
APo ist eine Sünnetsiz Ermeni... wie gefällt dir dieser gedanke.....
Mir ganz gut... kalkmis birde Alevileri kendiniz gibi yapacaksiniz.... Ayip be birde Lazlarida katin bari... Haaaaa bak Lazlar herzaman yönetici olurlar... o zaman emirelleri siz olursunuz..... |
Osman Adini vermezlermi
neden vermezler?
Mustafa Sarigül ismide vermezler muahahahahhahaa Abdullah ismi vermezlermis sizin Türkmenler vermiyorlar Kürtler veriyorlar ozaman???? Barzaniye gelince o Yahudi asillidir talabanide Siadir komrente |
Kemik yenmiyor dostum
yoksa sen kemigide yermisin pirzolanin......
En azindan pirzola kadar deger verdigin icin tesekkür ederim....... Machst gut |
safii vesaire farketmezsizin
kürtlerin hepsi aslinda yahudi kavmindendir. Milli yahudi küdüz (Jerusalem) üniversitesi kürtlerin yahudilerin kaybolan 12. boyudur diye bilimsel dayanaklara bagli kanitlar getirmislerdir. Schmeisse nicht mit Steinen, wenn Du im Glashaus sitzt ;-))
|
Bak kocum, benim babamda sünni,
karimda sünni. Ama Türkmen asillilar. Annemde Türkmen asilli Alevi. Benim sünnilerle derdim yok. Sünnilerin ama mukallitler ile, bidatlar ile ve hurafeler ile sorunlari var, ve bunlari baslarindan atmak üzereler. Sadece safiilerin beyin özürlügü var. Yoksa Sünni olan dedem bile demezdi: Bir hanefinin Allah katindaki degerinin 40 "safii"den daha fazladir diye ;-))
Cankiri"da bir degim var: Kürtten evliya, koyma avluya... Bu degim ic Anadolu"nun her yerinde hakimdir. Anlasiliyor ki, said gibi zindigin oralarda saklabanlik yaptigini ve camii avlusundan cemaat tarafinca, evrile cevrile bir ton dayak yiyerek tekme tokat oradan uzaklastirildigini ;-)) |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 19:16 Uhr. |