![]() |
Carsaf Düsmani Televoleciler.
Örtü, modernistlerin bir çok yönden taarruzuna uğramıştır. Mesela, ağızlarında geveledikleri laflardan birisi, "Atom çağında örtünme olur mu? Eller uzaya giderken bizim kadınımız kara çarşaflara bürünerek oturmalı mı?" sorusudur.
Taraflı veya tarafsız her aklı selim bu sözün saçmalığını takdir edebilir. Acaba medeniyetin oluşumunda, bilim ve tekniğin ilerleyişinde, açıkta sallanan saçların, arzı endam eden vücutların herhangi bir fonksiyonu var mıdır? örtülü bir kadını okul sıralarında gördüklerinde hemen rahatsızlanıyorlar. Adeta, ilim ve maarif alanlarına kötü niyetle girmiş çağdışı bir ilim düşmanını yakalamışçasına... öfkeyle atılıyor ve kin kusuyorlar... Onların bu davranışlarının sebebi nedir? Acaba tıp bilginleri onlara örtünün, insan vücuduna ve beyin tabakalarına yaptığı korkunç tahripleri mi haber verdi? Yoksa psikoloji bilginleri örtünün insan ruhu ve karekterlerin üzerinde yıkıcı tesirler yaptığını mı keşfetti? Hayır, hayır, gerçek sebep bunlardan hiçbirisi değildir. Kadınımızın örtüsüne ve namusuna saldıran bu beyefendiler tarih boyunca yetişegelen bir çok dahinin, örtülü, çarşaflı kadınların çocukları olduklarını, örtülü, çarşaflı bacıları ve örtülü çarşaflı hanımlarının yanında gelişimlerini sürdürdüklerini çok iyi bilirler. Ve yine çok iyi bilirler ki bu devletin kuruluşu çarşaf üzerinedir. Bu devletin kurucusu örtülü bir annenin evladıdır. Vatanın her tarafı işgal altındayken, istiklal için canlarını feda edenler hep çarşaflı anaların kuzularıydı. Yine o çarşaflı analardı, Anadolu"nun çeşitli yerlerinde direniş ruhunu canlandırıp körükleyen... Fransız gibi beş büyük istilacıdan birisini silkip atan Sütçü İmam uyanışı yalnız ve yalnızca bugün hor görülen Kara Çarşafların eseriydi. Sonradan, islâm ruhunun tüm eserlerini üzerinden silkeleyip atarak güya modernleşen Halide Edip hanımefendi de o çarşafın himayesinde İstanbul meydanlarına atılmış, o çarşaflıların himayesinde şöhretine kavuşmuştu!.. O zaman iyiler hep vazife esnasında, silah başında ölmüşlerdi. Çünkü o gün kurbanlar verilmesi gereken bir gündü, iyiler vazifelerin yaparak bu dünyadan ayrılmışlardı. Sakallı gençler, sarıklı hocalar ve çarşaflı kadınlar... Geriye işgalden kurtarılmış ve inancın yaşanabileceği bir vatan bırakmanın sevinciyle gözlerini kapamışlardı. Fakat, ne yazık ki geriye böylesi bir vatanla birlikte iyiden, fedakardan arınmış kuru bir toplum kaldı, ipler hepten vatanı silahla ele geçiremeyen garplı fikir sömürgecilerinin eline geçti. işte o zaman haçlılar dişlerini göstererek, kalan çarşaflıların üstüne saldırdılar. Bacımızın hayatında yaşama mücadelesini veren islâm"a medeniyet düşmanlığı ismini taktılar, işte böyle oldu, bacımla medeniyetin ismi arasındaki ilk ilişki. Yalnız ortada yanlış anlaşılan daha doğrusu saptırılan bir şey vardı. Bacımın reddettiği şey medeniyet ve tekamül değil, teknolojik devletlerin henüz üzerlerinden atamadıkları ortaçağdan kalma fikrî yobazlıkları ve haçlının karanlık ruhuydu. Örtüyü çağdışı ilan eden şey de yine şimdinin modern görünen Avrupalının hristiyan taassubuydu. Örtü denildiğinde modernistlerin aklına ilk gelen şey bir kaçıştır. Yalnız bu kaçış sadece toplumsal felaketlere yol açacak yasak ilişkilerden ve o ilişkilere giden yollardan kaçıştır. Yoksa bu ne insanlardan, ne toplumdan ne de ilimden kaçıştır. Her müslüman kadınının çevresinde baba, amca, dayı, kardeşler, koca ve kaynatadan oluşan oldukça kalabalık bir erkek kitlesi vardır. Ayrıca gene onun çevresinde müslüman kadınlardan oluşan bir toplum vardır. Toplumsal ilişkilerini sürdürmek için kadının illa da erkeklerle muhatap olması gerekmez. Gerek iş, gerekse ilim alanında kadınların kendi aralarında gelişme sağlamaları mümkündür. Yalnız kadınların bulunduğu iş alanları ve yalnız kadınların öğrenim ve öğretim yaptığı okullar her zaman ve heryerde olağandır. Bunu kabul etmemek ve aralarında mutlaka erkeklerin olması gerektiğinde ısrar etmek kadınların tam bir insan olduklarını inkâr etmek manasına gelir ki bu islâm"dan önce cahiliyye dönemi insanına has bir tavırdır. İlmi çalışmaların diğer bir yönü de müsait zaman meselesidir. Kapalı kadın evlendiğinde kocasıyla meşgul olmak ve ev işleri yapmak zorundadır. Arta kalan gayet geniş zamanında ise pek rahat bir şekilde ilmi çalışmalarla meşgul olabilir. Açılan kadının ise bütün bunların dışında bir de kendisini erkeklere güzel bir görünün içinde arzetme ve onların beğenisini kazanmaya çalışma derdi vardır. Böylece onun süse düşkünlüğü ve kocası dışındaki erkeklerle kurduğu ilişkiler hayatında oldukça kabarık bir yer işgal eder ve onun ilmi çalışmalar için ayırabileceği vakitleri sorumsuzca harcamasna yol açar. Avrupa"da kadının bu tavrı neredeyse toplumun ayrılmaz bir parçası durumuna geldiği için kaybolan zaman pek dikkati çekmez. Fakat bu, değişim sürecine henüz giren Türkiye"de ve geri bırakılmış üçüncü dünya ülkelerinde en bariz çıplaklığıyla görülmektedir. Açılan kadın vaktini dolduran bu sapık, faydasız ve fantazi işlerden dolayı ilmi çalışmalara çoğu kez hiç fırsat bulamaz. Diğer bir mesele de kadınların, "Ben hür ve modern bir, insanım, örtünün daracık sınırları içine hapsedilememem, kara bir çarşafa giremem, dilediğim gibi soyunurum" demeleridir. Bu söz de hürriyet kelimesinin anlaşamamasından doğan bir hezeyandır. Hürriyet, basit sınırlarıyla belli haklardan yararlanmak ve toplumsal faaliyetlere katılabilmektir. Hür olmayan kişi ise hakları elinden alınmış veya toplumsal faaliyetleri sınırlandırılmış kişilerdir. Evet, acaba örtünen kadın bu haklarından hangisini kaybetmiştir? Bir erkekle eşit şartlarda muhakeme hakkını mı, alım satım hakkını mı, okuma yazma hakkım mı yoksa ilmi, fikri, içtimâi hâdiselerle ilgilenip seviyesince katılma hakkını mı? Hayır, İslâm, bu kitabın değişik konularında açıklandığı üzere bu faaliyetlerin tümünü belli ölçüler dahilinde serbest bırakmştır. Yok eğer kaybedilen hak soyunma hakkı ise bu bir nimet değil mihnettir. Modernistlerin daima soyunmayı gündeme getirmeleri kadının hürriyeti hakkındaki bir endişeden dolayı değil sadece ve sadece her an şehvetlerini tatmin için uygun vücutları bulabilme, kadından diledikleri gibi yararlanabilme arzusudur. Kadına İslâmî ruh verilip örtüsüne büründürüldüğünde şüphesiz bu şehvet düşkünlerinin menfaatları engellenmiş olacaktır. Kadın çırılçıplak vücuduyla herkesin kullandığı bir paspas kadar adileşmeyecek, inkarı imkansız olan bu ihtiyacını giderirken bile bir kişiliğe büründürülecek korunma altına alınacaktır. Kara örtü denilen siyah çarşaf ise bir esaret zinciri değil, bilakis bir hürriyet fermanıdır. Kadın çarşafına sahip olduğu müddetçe istiklalini elinde bulunduruyor, hürriyetini ve müstesna değerlerini muhafaza ediyor demektir. Örtüsünü kaybettiği anda ise değerini yitirir, bayağılaşır ve zavallılaşır. Her göz tarafından herkesin kullandığı bir mendil gibi süzülür. Her kol onun yegane değeri olan vücuduna uzanır. Her sarhoş vücut ondan dilediğince kâm alabilir. Bütün bu sömürülüşünün ardından ona da habire hür olduğu inancı empoze edilmeye çalışılır... örtünen kadın korunan bir mücevher gibidir, değerlidir. Açılan kadın ise saçılan çakıl taşları gibidir. Saçılma sebebi çiğnenmektir ve serapa çiğnenir. Bazı kadınlar da örtünmekten sıkıldıklarını ileri sürerek açıklıklarına mazeret bulmaya çalışırlar. Bu psikolojik bir haldir, insana ait bir zaafdır, geçerli bir mazeret değildir. Bütün insanlar ilk karşılaştıkları şeyden evvela sıkılır veya rahatsız olurlar. Bu sıkıntı bir süre sonra kendiliğinden geçer. Sonuçta da bir kuruntudan ibaret olduğu anlaşılır. Aynı şekilde çocukluğundan beri örtünmeye alışmış bir kadın için de açılmak sıkıcıdır. Hatta bazı müslüman kadınlar saçlarından bir tel gözüktüğünde hiç kimse kendilerini görmüyor bile olsa sanki dünyanın gözleri kendi üstündeymişcesine kızarır, bozarır ve ezilirler. Bu durumda, örtünmek mi sıkıcı yoksa örtünmemek mi diye düşünülebilir. Fakat görüldüğü gibi sıkılmanın aslı örtünmek veya örtünmemek olmayıp basit bir alışkanlık meselesidir. Kapanmaktan sıkıldığını söyleyen kadın eğer örtünmeye karar verirse örtündükten bir süre sonra açılmaktan sıkılmaya başladığını görecektir. O halde bu sıkılış basit bir psikolojik hastalıktır ve hemen tedavi edilmesi gerekir. Diğer bir kısım kadınlar da yaz günlerinin sıcak güneşi altında o kalın örtülere nasıl tahammül ederiz diye itirazı patlatırlar. Evvela şunu belirtelim ki çarşaf sanıldığı kadar kalın olmayıp bir mantodan ve bir ceketten çok daha ince ve hafiftir. Şimdi şöyle düşünelim. Güneşin altında acaba, örtünen kadın mı daha çok terler, yoksa çıplak kadın mı? Çıplak kadının vücudu güneş ışınlarının doğrudan doğruya muhatabıdır. Örtünen kadında ise güneş ışınları evvela örtüye çarparak tesirini kaybeder, daha sonra da zayıflamış olarak içeriye nüfuz eder. Sıcaklık açısından ışınların ilk temas ettikleri yüzeyle ikinci yüzey arasında yüzde elliye varan büyük bir fark vardır. Kandaki sorumuzu, güneşli bir havada acaba, açıkta olan mı çok terler, yoksa gölgelikte oturan mı diye de sorabiliriz. Bu ve öteki soru arasında ne şartları ne de sonuçlan bakımından hiç bir fark yoktur. Hakikaten de çarşaflı kadın çıplak kadına oranla gölgede oturanın açıkta oturana oranındaki gibi çok az terler. Çevrenizde ufak çaplı bir araştırma yaptığınızda kolu, başı ve bacağı açık kadınların terden su kesilmelerine karşın örtülü ve özellikle çarşaflı kadınların gayet rahat olduklarını tesbit edebilirsiniz. Burada çarşaflı kadının mantolu kadına olan avantajı da iyice dikkati çekecektir. Birçok parçalardan oluşmuş elbiselerde terleyecek yer sayısı oldukça fazladır. Ayrıca, eşarbın bağlandığı, eteğin büzdürüldüğü tutma yerleri de tahammül edilemez derecede insanları rahatsız edecektir. Çarşaf işe tüm bu sıkıntılardan azade, ideal bir elbisedir. Sıcağı altına geçirmez. Diğer elbiseler gibi vücutta bazı yerleri sıkarak anormal derecede rahatsız etmez. Üstelik en ufak rüzgarlardan bile faydalanmaya müsait bir yapısı vardır. Rüzgarlar kolayca çarşafın uçlarından girerek kadını ferahlatırlar. Başını açan ve saçlarını gösteren bir kadın, muhataplarını saçlarına davet ediyor demektir. Onunla karşılaşan ilk kişi evvela saçlarına bakar. Vücudundaki diğer açık yerlerin durumu da böyledir. Karşısındaki erkek, ne kadar namuslu ve nefsine hakim veya temiz kalpli (!) olursa olsun, önünde kendisini sergileyen bir kadın karşısında değişik şeyler düşünmekten kendini alıkoyamaz. Gözü meşgul eden bu organlar bizim kadının asıl hüviyetine inmemizi, onun ruhunu, duygularını anımamızı engeller. Kadın, gözümüzde şehvetleri tatminden başka bir işe yaramayan bir mahluk olarak basitleşir hatta hayvanlaşır. Artık kadınla erkek arasındaki akli ve duygusal tüm bağlar kopmuş, kadın erkeğin bakışları altında yahut kollan arasında insanlıkla ilgili tüm değerlerini yitirmiş olur. Akıl, ruh, duygu, düşünce, Allah, ahıret gibi değerler çiğnenip iş sadece şehveti tatmine döküldüğünde o kadın ve erkeğin bir hayvandan farkı ne olabilir. Maksadı sadece şehvetini tatmin etmek olan bir erkeğin nazarında kadının bedenî çekiciliğinin dışındaki diğer değer ve duygularının ne ehemmiyeti kalır. işte erkeği bu adi duruma düşürecek olan kadının soyunması ve bedenini ortaya koyarken diğer tüm değerlerini geriye atmasıdır. Örtülü bir kadının ise ilk bakışta insan olduğu göze çarpar. Onun çıplak kadında olduğu gibi erkekleri duygu ve düşüncelerinden insanî hasletlerinden uzaklaştırıp hayvani hislere götüren uzuvları görülmez. Onu gören bir erkek, şehvetten ârî olarak insanlık üzerine düşünür. Böylece insan düşüncesinin ve ruhunun tekâmülü sağlanmış olur. O halde hür olan açılan kadın mıdır yoksa kapanan kadın mı? Açılan kadın erkeklerin gözleriyle dört bir yandan kuşatılır. O her an, kendisini şehvetle izleyen gözlerin tarassutu altındadır. Bu tarassut altında kadın çeşitli komplekslere kapılır. Şirin, sevimli veya asil ve vakur veya oynak ve tatlı görünmek için garip tavırlar takınabilir. Zamanla gülünç düşebilir. Kapalı kadın ise her tarafını örten çarşaf sayesinde gözlere muhatap olmaz. Onların ısrarlı bakışları karşısında tabiiyyetini yitirmez. Bilakis o, çevresine hakimdir. Vücudunun erkek bakışlarına arzedilen yeri pek az olduğu için beğenilme telâşesine düşmez. Kolaylıkla asil ve vakur hareket edebilir. Kapalı kadın, duygu ve düşüncelerine, efkârına ve sözlerine hakim olmakla uğraşırken o, bu asil vecheden uzaklaşacak, saçlarının parlaklığı, vücudunun çekiciliği, gülüşünün şuhluğu ve jestlerinin orjinalliği ile uğraşacaktır. O, açılarak hür olayım derken beğenilmek, alınmak ve kullanılmak için kendisini sergileyen basit bir eşya mevkiine düştüğünü anlamayacaktır. İşte açılan kadınla kapanan kadın arasındaki asalet farkı burada meydana çıkar. Kadın ve erkek karşıt cinslerdir. Birbirleriyle yakınlık kurmaya, ilişkide bulunmaya ihtiyaçları vardır. islâmiyet bu ihtiyacı en iyi takdir eden bir dindir. Bu sebeple hristiyanlıktaki gibi cinsel ilişkiden soyutlanmış bir rahip ve rahibeler sınıfını yasaklar. Erkek kadın ilişkisinin olması gerektiğini vurgular. Fakat bu ilişkilerin günlük oyalanmalardan çıkarak hayat boyunca düzenli ve sukûnetli bir şekilde yürümesi, ruhî ve psikolojik bozukluklara meydan vermemesi için belirli sınırlar koyar. Hem erkek, birden dörde kadar kadınla ilişkide bulunma hakkına sahiptir. Bu ilişki bir anlık ve sadece şehevi olmayıp hayat boyunca, duygusal ve asilanedir. Allah, kulunu yaratmış ve bu ölçüleri kendisine bildirmiştir. Böylece islâm toplumunda istikrarlı bir aile ve toplum düzeni oluşmuştur. Şeytanın çağdaş askeri olan tağutlar ve sermaye sahipleri ise emellerine daha kolayca varabilmek için insanın bu zaafını kullanmışlardır. Erkeğin kadına karşı bir eğilimi vardır. Müslüman erkek ona şer"i izin ölçüsünde yaklaşır ve kendisini tatmin eder. İnançsız erkek ise bu sınırı aşmak ve kadınla sorumsuzca ilişkide bulunmak ister. Açık ve çıplak kadın erkeğin bu arzularını fazlasıyla tatmin eder. Normal, nefsine hakim olamayan bir insan hiç bir şey düşünmeksizin ona temayül eder. Sermaye sahipleri onun bu zaafından istifade etmeyi çok iyi bilirler. Piyasada, tüm boyutlarıyla kadını ambalaj resmi yapan her mal diğerlerine nazaran çok daha avantajlı olarak görünür, içinde yarı çıplak bir kadının tezgahtarlık yaptığı mağaza sihirli değnekler dokunulmuşcasına hareketlenir ve çalışmaya başlar. Tüketim eşyalarında olduğu gibi basın yayın sektöründe de bu böyledir. Yer yer şehevi konulara değinen her eser kısa zamanda baskı tekrarlar, içinde çıplak kadın tasvirlerine, aşk sahnelerine yer veren kitaplar ısrarla aranır. Bu, yavrusunu göstererek anaç güvercini yakalamak gibi adice bir avlanmadır. Erkeğin kadına karşı olan ezeli zaafından yararlanılırken hiç bir savunucusu olmayan zavallı kadınlık insafsızca sömürülür. İşte bu kapitalistler, kendilerine olağanüstü kâr sağlayan bu reklam usulünün meşru kalması için örtünmeyi öneren faaliyetlere süratle tepki gösterirler. Soyunan kadınları ödüllendirmekte bir an bile tereddüt etmezler. Burada kadın vücudu ve erkeğin hisleri sömürülmektedir. Böylece açılmak isteyen daha doğrusu açılması kendisine bir zorunluluk gibi empoze edilen kadın şeytan ruhlu kişilerin ihtiraslarını tatmin uğrunda insani tekamüle gem vurulmasına alet edilir. Açılınca hürleştiği zannına kapılan kadın esasında insanlığın sükutuna sebep olarak, bu iğrenç oyunun bedbaht bir piyonu olmaktadır. Bu, düşünen ve hisseden bir insanın asla yüklenemiyeceği ve şerefine yakıştıramayacağı adi bir zilletin Sonuç olarak, acaba soyunmak kadının toplum içerisindeki değerini, ona olan saygıyı artırmış mıdır? Evet, hakikaten de ilk basıkta görülen odur ki kadına olan ilgi çok daha artmıştır. Genç erkeklerimizle genç kızlarımız oldukça yakınlaşmış, aile toplantılarında artık haremlik ve selamlık problemi ortadan kaldırılarak kadın ve erkeklerin rahatça birbirlerini görebilmeleri mümkün kılınmıştır. Bu hür karışım sonucu insanların diğer konularla ve sanat alanlarıyla alakası kesilmiş herkes, kadının cinsel özelliklerinden bahsetmeyle başlamıştır. Resim ve heykelcilikten dışında her sanat kalkmış, her yeri kadının vücudu ve uzuvları kaplamıştır. Musiki ona olan hasreti terennüm etmeye başlamış, edebiyatçılar, onun boyutlarından sözetmeyi sanat edinmiş, gazeteler hep onunla ilgili haberleri basmaya, onun çıplak boy resimlerine tam sahifeler ayırmaya başlamışlardır. Erkeklerin düşünce ve hayallerinden başka her şey silinmiş, televizyonda, gazete sahifelerinde ve romanlarda okudukları sahneleri gerçekleştirmekten başka bir şey düşünemez olmuşlardır. Bu arada kadın hiç durmaksızın soyunmaya, erkekleri tahrik etmeye, onların iştahlarını açmaya devam etmiştir, insan bu tasvire baktığında, işte kadınlık zirve dönemini yaşıyor demekten kendisini alamıyor. Fakat hakikat kadının hürriyetin zirvesinde oluşu değil, erkeğin onu sömürmenin zirvesinde oluşudur. Onun vücudundan her erkek her zaman yararlanabilmekte fakat buna mukabil ona hiçbir şey vermemektedirler. Üstelik ona olan bu ilgi sadece genç ve güzel olduğu sürecedir. Biraz ihtiyarlayıp çirkinleştiğinde tamamen gözden düşmekte kimsesizliğe itilmektedirler. Bir zamanlar dünya güzeli olarak herkesin ilgilendiği kadınlar, ihtiyarlayıp güzelliklerini yitirdiklerinde köşelerinde yalnız başına sefalet içinde ölüp giderken kimse onların yüzne bakmamış, dertleriyle ilgilenmemiştir bile. Demek ki bu çağda insanlığın ilgisi kadının başka hiç bir şeyine değil sadece vücudunadır. O da ancak eskiyip pörsüyünceye kadar. Biz ise örtüyle kadına bu değerlerini öyle pervasızca ortaya sermemesini, şahsiyetini muhafaza etmesini ve erkekle kendi değeri bitinceye kadar değil hayat boyu aynı statüde sürecek bir birlik kurmasını tavsiye ediyoruz. İslâmî sistemde kadın ölünceye kadar kocasının hanımıdır. Kadına ilginin arttığı bu beşeri sistemde ise şehvetler tatmin edilinceye kadar!... <a href="redirect.jsp?url=http://www.sevde.de/Dokunmayin/Dokunmayin_Bacima.htm" target="_blank">http://www.sevde.de/Dokunmayin/Dokunmayin_Bacima.htm</a> |
Örtünme Islamda Vardir....
Örtünme, kitab, sünnet ve icmâ-i ümmetle sabit kati bir emirdir. Bu katiyyeti anladıktan sonra müslüman kadının Allah"ın emrettiği sınırlar dahilinde örtünmekten başka yapacağı bir şey yoktur. Ne cahiliyye liderlerinin horlamaları ne de müslüman görünen münafıkların islâm"da örtünme yoktur diye bağırıp çağırmaları onu ilgilendirir.
Bu emir Allah"ın emridir. Onu beğenmeyen, islâm"ı beğenmiyor, onun şâr-i olan Allah"ı reddedip ona savaş açıyor demektir. Örtü hakkında Kur"ân"daki nas, iddiaların aksine oldukça açıktır. Şimdi biz bu naslardan örtünmenin farziyetini ve mahiyetini en açık bir biçimde izah eden iki tanesini bazı meal ve tefsirlere istinaden açıklayacağız. Bu açıklamamızı da herkesin tahkikine açık olması için mümkün olduğu kadar yüzeysel tutmaya çalışacağız. Bu satırları okuduktan sonra tesettür hakkında hala bir tereddüde kalan olursa, derhal kaynaklara müracaatla hakikati öğrenebilir. Ondan sonra da tatmin olamazsa, ona düşen tek şey kendisini sorguya çekerek imanını kontrol etmesidir. İlk zikredeceğimiz delil Ahzab sûresinin 59. âyetidir. Diyanet işleri eski başkanlarından Ömer Nasuhi Bilmen hocaefendi bu âyet-i kerimenin mealini şöyle yapmaktadır. "? Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına de ki: Üzerlerine feracelerini sıkı sıkı örtsünler. Bu onların tanınmamaları ve eza edilmemelerine en yakın -en muvafık bir sebepdir. Ve Allah çok mağfiret edendir, çok merhametli olandır." Burada, Ömer Nasuhi hoca metinde geçen "cilbab" kelimesini "ferace" olarak terceme etmiştir. Bilindiği gibi ferace çarşafın tam karşılığıdır. Yine istanbul eski müftü vekillerinden, -umumen itibar gören bir meal sahibi- A. Fikri Yavuz hocaefendi de bu ayetin mealini şöyle yapmıştır: "?Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, (kendilerini baştan aşağı örten) elbiselerini giyinip örtünsünler, işte böyle giyinmeleri (iffetli) tanınıp da ahlaksızlar tarafından) eziyet edilmemelerine daha elverişlidir. Allah gafurdur, rahimdir." Bu meale göre de "cilbab", kadının vücudunu baştan aşağı örten, onları kim oldukları tanınmayacak kadar kapatan elbiseler olarak tarif edilmiştir. .Meşhur Celaleyn Tefsirinde ise "cilbab" kelimesi şöyle açıklanmıştır: "Cilbab, kadının vücudunu kaplayan bir çeşit çarşaftır. Kadınlar bir ihtiyaçları için dışarıya çıktıklarında, onun (çarşafın) bir kısmını da yüzlerine çekerler. Böylece gözlerinden başka hiçbir uzuvları gözükmez." Tefsir ve meâllerdeki: cilbab, mülâa, ferace, ve bürük malum çarşafın karşılığıdır. Peçe ve yaşmak ise yaklaşık manada yüzü örtmeye yarayan örtü anlamında kullanılır. İşte, müslümanları dinlerinden ayırmak isteyen sahte din adamları bu ayeti saptırarak örtünün farziyetini gizlemek istemişlerdir. Fakat ayet hakikati arayan bir kişi için hiç bir yorum kabul etmeyecek kadar açıktır. Kafirler istese de istemese de Allah emirlerini insanlara iletecek, dinini ebedi kılacaktır. Meseleye mükemmel bir şekilde açıklık getiren ikinci delil de Nur Suresi, 31. âyet-i kerimesidir. Ömer Nasuhi Bilmen Hocaefendi bu âyet-i kerimenin mealini şöyle yapmıştır: "? Ve mü"min kadınlara da söyle: ?Gözlerini sakınsınlar ve avretlerini muhafaza etsinler ve zinetlerini açmasınlar, onlardan her zahir (açık) olan müstesna. Ve baş örtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve zinetlerini açmasınlar. Ancak (mahrem olanlar) müstesna. Ve zinetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar ve cümleten Allah"a tövbe ediniz, ey müminler?... Ta ki felah eresiniz." Burada örtünmenin sınırları "zinetleri kendiliğinden gözükenler müstesna örtünün yakalar üzerinden sarkıtılması" ibaresiyle çizilmiştir. Bu sınırları daha iyi kavrayabilmek için gözlerimizi tekrar Celaleyn ibarelerine çevirelim: "? Gözlerini, (bakmaları helal olmayan şeylerden) sakınsınlar, avret mahallerini (yapmaları haram olan şeylerden) muhafaza etsinler. Zinetlerini de kendiliğinden gözüken azalar, (eller ve yüz) hariç göstermesinler (açığa vurmasınlar). (Çünkü her hangi bir fitne korkusu olmadığında yabancı erkeklerin bu iki uzva bakması haram değildir. Fakat, fitne kapısını tamamen kapama açısından bakılmaması gerekir.) Baş örtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar (yani başlarını, boyunlarını ve göğüslerini peçe veya bürük denilen örtüyle kapasınlar. (Ellerle yüzün haricindeki gizli) zinetlerini de açığa vurmasınlar." Celaleyn tefsirinden anlaşıldığına göre, mahrem olan uzuvlar eller ve yüz hariç bütün vücuttur. Fitne korkusu olduğunda -ki sokakta behemahal vardır- bu iki uzvun da açık kalması caiz olmaz. Fakat Fikri Yavuz hoca da mealinde, örtülmesi gereken zinet kelimesini: "Süslerin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulaklar gibi yerler" olarak tefsir etmiştir. Ayrıca ilk türkçe tefsir sahibi meşhur Elmalın Hamdi Yazır da tefsirinde "cilbab" kelimesini "Baştan aşağı örten çarşaf, ferace veya çar" olarak tefsir etmiştir. Bu iki ayetin terceme ve tefsirlerinden anlaşılacağı üzere örtünme kesin olarak farzdır, islâm"ı kabul ettiğini iddia eden bir kişinin bu kati farzı inkar etmesi asla mümkün değildir. Diğer birçok ayeti kerime de doğrudan veya dolaylı olarak tesettüre işaret edilmiştir. Onlardan, tesettürün ana mesnedine, bir nevi tarihçesine ve tesettüre riayet etmemenin tehlikelerine işaret eden Araf suresi 27. âyeti de oldukça mühimdir: " Ey Adem oğulları!... Size, çirkin (avret) yerlerinizi örtecek bir elbise ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat takva elbisesi, işte o, hepsinden daha hayırlıdır. Bu giyim eşyasını göndermek Allah"ın ihsanına delalet eden alametlerdendir. Gerektir ki düşüne ve anlayalar. -Ey Adem oğulları!... Çirkin yerlerini kendilerine göstermek için ana ve babalarınızın elbiselerini soyarak şeytan onları nasıl cennetten çıkardıysa sakın size de bir bela yapmasın. Çünkü şeytan ve onun dostları sizi, kendilerini göremiyeceğiniz yerlerden görürler. Biz şeytanları iman etmeyeceklere dost yaptık." İslâm hukukunun ikinci kaynağı olan sünnete baktığımızda bu meselenin hiçbir şüpheye mahal kalmayacak şekilde açıklandığını ve bizzat yaşandığını görürüz. Bu hususu isbat etmek için sadece şu, Hadis-i şerif bile hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmaksızın kafidir: "Hz. Aişe rivayet ediyor: Ebubekir"in kızı Esma birgün uzun ve ince bir elbise üzerinde olduğu halde Rasûlullah"ın huzuruna girdi. Bu hali gören Resûlullah mübarek yüzlerini başka tarafa çevirdiler ve -Ey Esma, bir kadın buluğa erince şundan ve bundan (yüzüne ve ellerine işaret ederek) başka yerlerinin görünmesi caiz değildir diye buyurdular." İşte İslâm"ın örtü hakkındaki nihai hükmü budur, İslâm peygamberinin baldızına hitaben söylediği bu sözler bütün İslâm ümmeti için örtü hakkındaki hükmü koymuştur. Medine"ye hicret edilip tesettür ayetleri indikten sonra islâm"a inanan bütün kadınlar tereddütsüz tesettüre uymuş, eski sakat adetlerini hiç duraksamadan bir kenara bırakmışlardır Onlar örtülerine büründüklerinde ne toplumda aşağılanmış ne de hürriyetlerinden bir şey kaybetmişlerdir. Üstelik örtünürken en ufak bir sıkılganlık duymamışlar, çölün o cehennemi sıcağında asla, terlediklerinden rahatsız olduklarından söz etmemişlerdir. İşte şu aşağıdaki hadisi şerif bu hali tasvir etmektedir: "Hz. Aişe validemiz örtünme âyetinin nazil olduğu andaki genel havayı şöyle anlatıyor: ? Vallahi ben Allah"ın kitabını tasdik, onun indirdiğine iman bakımından Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nur Süresindeki örtünme âyeti nazil olunca erkekleri kendilerine varıp Allah"ın indirdiği âyetleri okumaya başladılar. Herkes bu emirleri zevcesine, kızına, hemşiresine ve bütün yakınlarına okuyordu. Kadınlardan hiçbiri istisna edilmemek kaydıyla yünden ve pamuktan yapılmış örtülerine büründüler ve sabah namazında Resûlullah"ın arkasında örtülerine bürünmüş olarak bulundular, sanki başlarında kargalar vardı." Sonuç olarak, İslamiyet kadına örtünmesini emretmiş, ona ve yalnızca kocası için açılma izni vermiştir. Onu güzel görünmesini ve yalnız onun için süslenmesini emretmiştir. "Hz. Aişe Resululah (s.a.v)"den rivayet ediyor: ? Bir kadın, kocasının evinden başa bir yerde elbisesini üzerinden çıkarırsa, o kadın Rabbi ile kendi arasını helak etmiştir." Yine giyimde hile yaparak, hem hevalarına uyup hem de kendilerini Allah"ın emrine uyuyor gösterenler de müthiş bir şekilde tehdit edilmişlerdir, islâm"ın örtünme sınırları taviz kabul etmez. Bundan basit bir kaçamak yapmaya kalkan bir kimse onun tümüne birden isyan etmiş islâm"ın sınırları dışına çıkmış, Allah"ın lanetine uğramış olur. "Ebû Hüreyre (r.a)"dan rivayetle Resulü Ekrem şöyle buyurmuştur: ? Ümmetimden henüz görmediğim cehennemlik olan iki sınıf vardır. Bunlardan bir sınıfı kadınlardır ki, giyinik oldukları halde elbisleri örtülmesi gereken yerlerini örtecek derecede kalın sık ve geniş olmadığı için onlar çıplak gibidirler. Başları da deve hörgüçleri gibidir. Onlar iffet sınırının dışına çıkıcı ve çıkarıcılardır. Onlar cezalarını çekmeden cennete giremezler." İşte bunlar, müslüman kadının el ve ayakları müstesna bütün vücutlarını örtmesini gerektiren ayet ve hadislerdir. Müslüman olan bir kişinin örtünmekten başka seçeneği yoktur. Buna rağmen tesettürü reddedenin ise islâm"la herhangi bir ilişiği yoktur. Emrin katiyyeti ve tesettürün farziyeti böylece anlaşıldıktan sonra, hala-İslâm"da tesettürün olmadığını, çarşafın kadınlarının güzelliklerini saklamak isteyen eski bir toplumdan kaldığını iddia edenlere sorarız. Onlar bu iddialarını acaba hangi delile ve hangi yetkiye dayanarak ileri sürüyorlar. Yoksa oların islâm"ın hükümlerini öğrendikleri Kur"ân"dan ve sünnetten başka bir delil kaynakları mı var? Veya peygamberin vefatından sonra Allah bu dinin kanun koyucusu olma hakkını onlara mı verdi de bizim haberimiz olmadı? Hayır, islâm dininin Kur"ân"dan ve Sünnetten başka hiç bir kaynağı yoktur. Müslümanlar hangi toplum ve hangi çağda olurlarsa olsunlar onlara bakarak yollarını bulur takip etmeleri gereken istikameti çizerler. Güçleri ve yetkileri ne olursa olsun insanlardan hiçbirisinin kendi aklına ve arzularına dayanarak islâm"ın hükümleri hakkında söz söyleme, Allah"ın sınırlarıyla uğraşma hakkı yoktur. İslâm dininin kanun koyucusu yalnızca Allah"tır. Onu yorumlama hakkı sadece ve sadece Hz. Resule aittir. Kur"ân"da varid olan bir emri yok iddia eden bir şahıs ve o emri kaâle almayarak kendi bildiğince amel eden veya onu hafife alan küçümseyen bir şahsın islâm"la bütün bağları kopmuş, artık o kendi arzusu doğrultusunda kurduğu yeni dine inanmış sayılır. Kur"ân âyetleri hakkında, toplum vicdanında kurduğu korku ağlarına güvenerek sorumsuzca tasarrufta bulunmaya kalkışan kişi müslümanlar nazarında suçludur. Cezasının verilmesine kudreti mani oluyorsa, o bütün kuvvetlerin yok olup yalnızca Allah"ın sınırsız kuvvetinin baki kaldığı bir güne havale edilir. Allahın hesaba çekmesi şüphesiz çok çetin ve tavizsizdir. Tekrarlıyoruz; Kur"ân"da örtünme kati olarak zikredilmiştir. Zikrettiğimiz ve zikretmediğimiz âyetler örtüyü tüm boyutlarıyla anlatmışlardır. Yine Hz. Peygamber efendimizin sünneti bu olguyu anlaşılmayan hiç bir noktası kalmayacak bir şekilde geniş geniş açıklamıştır. Peygamberimizin hayatında hiç bir müslüman kadını açılmaya tevessül etmemiştir. Peygamberimizden sonra da gerek ashabında gerekse diğer İsâlam ümmetinde bu emirden sapma katiyetle görünmemiştir. Tüm bunlar artık tesettür mevzûunun üzerindeki bütün şüpheleri silip atmaktadır. Müslüman kadını örtünmek zorundadır. Allah"a inandığı ve emirlerine teslim olduğu için... Kafir toplumları, eninde sonunda tesettüre sığınmak zorundadırlar. Toplumsal mutluluğu ve huzuru sağlamak için... <a href="redirect.jsp?url=http://www.sevde.de/Dokunmayin/Dokunmayin_Bacima.htm" target="_blank">http://www.sevde.de/Dokunmayin/Dokunmayin_Bacima.htm</a> |
Bu demokrasiye olan düsmanliginizi
anlamakta zorlaniyorum gercekten!!
Bush demokrasi adina terör estirmiyor..u yalani söylüyor ve bu yalana sadece kendi ve ve ona oy veren bilmem kac yüz milyon muhafazakar-dinci-patriot secmeni inaniyor...bati ülkeleri de bu gercegin bal gibi farkinda ama karsinda amerika var, borumu misali ses cikaramiyorlar.. neticede enisin dedigi gibi kosovadaki katliamia gec de olsa seytan batili demokrat diye küfrettiginiz amerika müdahele etti..ne müslüman alemi ne de camide namaz kilip dua etmeler care olamadi |
Örtünme Hiristiyanlardada var
Musevilerdede var... Budistlardad var...
Örtünmek tüm insanligin fitratinda var..... Sadece Islamda degil...... tüm dinlerde var.... Haaaa hatta azmanlarda bile örtünme olayi var... |
sacmaliyorsun koc baba!!
tr. ya yapiyor bizim haberimiz yoktur
ya da uluslarasi antlasmalardan dolayi yapamiyordur.. sen biraz ac fizik kimya falan oku..yavrum atom bombasi üretmek öyle sandigin gibi zor bir sey degil.. ülen yoksa dünyanin bilimde en geri ülkeleinden olan pakistan yapabilirmiydi?? birde einstein oku? atom cekirdegi üzerine yaptigi bilimsel calismalar insanligin yararina degilde atom bombasi üretmek gibi insanligin felaketine yol acacak amaclar icin kullanildigi icin pisman olmus ve hatta nobel ödülünü reddetmistir (aklimdan böyle kalmis yaniliyorsam düzeltin) cünkü einsteindan baskasi da olabilir |
Kefende carsaftir
eskiden Araplar ölünce üsterindeki celabayla güzel kefen halinde gömülürlerdi... eskiden öyleydi...... en azindan adamlarin kefeni beyaz olup ic acici durmdaydi...
Simdi ise carsaflar simsiyah... yani insanlarin veya onu tasiyanlarin kalpleri gibi... kapkara..... Demekki Resül zamanindaki beyaz ice hos gelen giyim tarzinsan sonra hem dinde deforme hemde elbisede sakatliklar ceryan ediyor ve 1500 yildan beri carsafi Allah saniyorlar..... Vallahi beni carsaf, Ali veya HZ. Muhammed kurtamayacak ama belki sizlerle Maillestigi varda zusagen etmisler..... Ich habe von denen noch kein Mail erhalten... würde mich aber freuen...... |
Pekiiii
Ulema örtünme üzerine ICMA etmistir.
Hemi de iki sekilde :o) Kadinlarin örtünmeleri CARIYELERIN örtünmeleri.. Nasil olmus bu ?.. Cariyelere ayri din Kadinlara ayri din mi göndermis HAK ?.. Buyur anlat biraz.. Begenmezsem ben anlatirim :o) |
ne de olsa ARAB örfü
Ortalik yere mictiklari icin sifonla aralari yoktur.
Don da giymezler :o) Belki Ondan unuttun :o) |
Yapma yauuuu
desen tüm Kirolar ... yoluna gitti.... olmaz ya birisi insan digeri hayvan.....
Akif nede hakliymis |
Sen persönlic olmayai birak
varsayimlari birak... Laga Lugayi birak ve benim yazdiklarima bilimselcevap ver......
Sen medeti veyamanyakligi benim tipimde veya davranisimda aram...... Sen sadece benim yazilarimdaki yanlislari düzelt... deki arkadas bu öyle degildir böyledir..... Was haben wir davon... wenn du sagt... o zaman su ne olacak bu ne olacak.... Bos laflari gec arkadas..... Arap Alemi bu tip manyakligin icinde yürüyor iste... sonuc neeee ??? Dünya onlari terörist diye tanimliyor... bu kendi suclaridir... Muhammedin veya bskasinindegil.... Sen cözüm üretebiliyormusun... dann bist du was Wert... die jenihen die nur fragen über fragen stellen, haben keinen Durchblick.... |
Yok Avrupalilar hasta senin dinine
sabah aksam Müslümanin seysiyle yatip kalkiyorlar..... gelsinde bir Müslüman bizleri sey etsin diyorlar.....
Wo lebst du denn alter.... hinter dem Mond oder hinter Humeyni"s Gehirn?? |
hepsinden gectim
Ebu Cehil de Peygamber in giydigini giyerdi :o)
Hamza nin cigerini yiyen HIND de.. Yani Semer- esek hesabi :o) Simdi esege tesettür giydirsek ne olur ?.. Peygamber mi ?.. Hayir Tesettürlü ESEK !.. Yani esekligini sakliyamazsiniz onun :o) Bundan dolayi Kiyafet ile Hidayete erme hevesi Komik bir hal.. Orospuya Tesettür giydir ERDI de.. Kimi kandiriyon ? Allah i mi ? olmadi degil Hani.. Leyla SAYAR diye bir vesikali vardi.. Türban Sardi erdim dedi. Istanbul nefescin siraya girdi.. Bu ISLAM degil !.. SATANIZM !. HOKKABAZLARIN Islam hakkinda Sözü yoktur !.. Hoscakalin |
gine sacmalamaya basladin
yok din bir dir sayin cok bilmis demek bir bildikleri vardir
yanitlamana gerek yok yasar nuri gibi sacmaliyacaksin |
ÜRKTÜN MÜ ?..
Sen yeteri kadar sacmalamissin..
ICMAYI anlat.. |
Heykel Gibi
Giyindiriyorsunuz zaten hanimlarinizi hokkabaz dinciligini sizler yapiyorsunuz
hahahaha noldu diyer kanaldan kovuldunmu yukardaki makaleyi iyi oku Diyanet hocalarin ne demis ruhun acilsin o lazda Diyanet hocalarini sever |
Eskiden cariyeler erkelerin
Eskiden Kiro adamlarda vardi... iste onlarin Cariyeleri vardi... yani köle hizmetci....
Karinlarinin yani sira onlar Konkobine görevi yapiyorlardi.... Yani sirada Araplarin SEX Lustunu giderisordu..... Kisacasi Sex kölesiydiler...... Onlara örtünme öyle yoktu..... Sex Frauen müssen Nackt und den Arabern einheizen |
Geleneksel FIKIHLARIN ÖRTÜNME ICMALARI
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 05-11-04 17:39 ICMA 1: Köle ve Cariye kadinlarin avretlerine ( örtünmesi gereken yerlerine )bas ve gögüslerin dahil bulunmadigi.. ICMA 2: Kadinlarin el ve yüz disindaki tüm vucut bölgelerinin AVRET oldugu sonuc olarak da örtülmesi gerektigi... Bu sekilde Ulema nin Iki ICMASI vardir. Meraklisi olan arastirir.Bütün geleneksel FIKIHLAR bunu kabul eder. Müslüman gecinen arkadaslardan bir aciklama bekliyorum.. hangi Icma Dogrudur !.. Bu kabuller esas alindiginda ÖRTÜNMEK bir DIN EMRIMIDIR ??? Bu kabullerden yola cikarsak Örtünme sosyal bir konum belirleyici ÖRF olur. Buraya yukari yazdigim Icma larin birincisi dogru ise ikincisinin su sekilde düzeltilmesi gerekir: HÜR kadinin örtülmesi gereken yerleri yüz ve elleri disinda tüm bölgelerdir. Oysa ki günümüzün gelenekcileri Örtünmeden söz ederken sadece KADININ demekte ve HÜR sözcügünü kullanmamaktadir.Cünkü Köle -cariye hür kadin ayriminin olmadigini Bu gün biliyorlar Yani birinci ICMA dogru ise o zaman örtünme konusu bir Din emri olmaktan cikar sadece sosyal konum belirliyici bir ÖRFI düzenleme olur.. birinci ICMA yok veya isabetsiz sayiliyorsa O zaman ICMA denen kavram ve kuruma geleneksel anlayisin yükledigi Baglayicilik temelden cöker.Bir kurum bir yerde baglayici bir baska yerde isabetsiz ve ise yaramaz Olabiliyorsa Inananlarin kaderi O kavram veya kuruma TESLIM EDILEMEZ ! Geleneksel Fikih a göre kadinlar Hür ve cariye olarak ikiye ayrilmaktadir. Cariyelerin örtünmesi tipki erkeklerinki gibidir.Yani onlar edep yerlerini örttüklerinde örtünme görevlerini yerine getirmis olurlar.. dahasi da var;Cariyeler örtünme serbetisine sahip olarak kalmazlar. Örtünmemeleri sart kosulur.Namaz kilarken bile baslarini örtmelerine izin verilmez.. Hz. Ömer gibi bir Sahabi nin,Basi örtülü olarak namaz kilan bir cariye nin basini actigini ve onu : ** Sen Hür kadinlara mi özeniyorsun ** Seklinde azarlayip Dövdügü rivayeti konu ile ilgili kaynaklarda yazilidir..Arastirabilirsiniz.. Burada iki ihtimal var: hz.Ömer in bu yaptigi bir bidat olarak RED edilecektir ki Dogrusu da budur.Cünkü Kuran kadinlari cariye hür diye ikiye ayirmadigi gibi hic bir emrini özellikle Ibadetleri hürler ve cariyeler icin Iki ayri düzenlemeye Tabii tutmamistir..Eger tutsaydi Zaten evrensel HAK dini olmazdi..BIR SINIF IDEOLOJISI olurdu sizin Inanciniz gibi :O) ikinci sik ise Ömer in davranisi bir BIDAT degil DIN in bir uygulamasidir. O zaman örtünmenin bir DIN EMRI oldugunu idda etmek TUTARSIZLIK olur. Cünkü Allah Kullarindan her bir sosyal sinif icin ayri bir DIN göndermemistir. Örtünme emri Kadinlardan bir sosyal sinif icin baska öbür sinif icin baska oluyorsa Bir DIN emri olmaktan cikar Sosyolojik Bir sinif göstergesi olur. O zamanda sunu söylemek gerekir: Bu günkü dünya da HÜR_CARIYE-KÖLE gibi ayrimlar olmadigina göre( ki Islam in da amaci budur ) ÖRTÜNME DIYE BIR DIN EMRI OLAMAZ !... Simdi Olaya KURAN acisindan bakalim: Su bir gercek ki KURAN da kadinin örtünmesi ile ilgili EMIRLER vardir.ancak bu emirler bu günkü Islam(!) dünyasinda Özellikle Arab-ACEM cografyasinda siyasal bir simge ye dönüstürülen ve adina tesettür denen Cok Ilginc :O) Bunun kelime anlami yani tesettür ün : Zorla baski ile kapanma ve kapatmadir :o) Uygulamanin Iddalarina asla destek vermez.. Kuran in Örtünme emri ABDEST ORGANLARINI yani el dirseklere kadar yüz SAC ve ayaklari icermemektedir. Basin Örtülmesi sosyal sinif göstergesidir. Eskiden toplumun Hürler kisimina ait olanlar SERBEST sözcügü ile taninirdi serbest Farsca daki SER ( Bas ) BEST ( bagli ) kelimelerinin birlesmesinden olusmustur ki ** Basi bagli demektir. KURAN in örtünme emri tüm kadinlaradir.Cariye hür diye ayrim yoktur. NUR 31.ayet de basin örtülmesini buyruk altina alan bir ifade yoktur. Bu ayet deki emir Kipi Basa iliskin degil Gögüs e iliskin bir emir kipidir. yani Mutlak emir gögüsün Kapatilmasina yöneliktir.. simdi size gazali ye Imam safii ye Fahreddin RAZI ye girmeden Hanefi fikihinin ve FIKHI tefsirin öncülerinden Biri sayilan el-CASSAS Ahkamü"l KURAN adli tefsirinde NUR 31 ayeti aciklarken örtünme ili ilgili sözlerini aktarayim :o) ** Bu Ayet den anlasilir ki Kadinin gögsü ve boynu avrettir.yabanci erkeklerin görmesi caiz olmaz Evet el-CASSAS böyle diyor.. Said bin CÜBEYR Tabiun devrinin en ünlü mefessirlerinden biridir bu zat Söyle diyor: Saclarin acilmasi HARAM degil sadece MEKRUH tur.. Imam MALIK de böyle diyor Razi Öyle diyor Safi böyle diyor malik Söyle diyor..:o) Eeee hani ICMA nerede ? isin kötüsü SÜNNET in verileri de ABDEST uzuvlarinin Örtünmeye dahil olmadigini gösteriyor.. Bu konuda bakin : Ibrahim en-NEHAI ( taberi-tefsir 18 /120 ) Imam es-SARASI Abdullah el-Mavsili Ayrica KAFFAL ( Ebu Bekr Muhammed b.ali es-SASI Büyük kaffal diye anilir.. evet bir Maruzatiniz varsa simdi Duymak isterim.. :o) Hoscakalin |
Muhahahahhaahahahahahahahahha..
Hayir;
Oradaki yobazlarin sesi kesildi.. Baktim burada sen gem i aziya almissin.. Bir bakiiim dedim :o) Fena mi ettim ?.. |
o.T.
Muhahahahahahahhahahahahahahahahhahahaha,,
Ben Hic KURAN diyen Seytan hizbi Duymadim :o) Ama yok Mezhepti yok tarikatti diyen Yeteri kadar gördüm.. Hele bir de KURAN yetmez diyenler var ki sorma gitsin.. Mesela bunlar bir gece peygamber in Hasa Allah ile pazarlik yaptigini söylerler.. Ben böyle bir Idda da bulunmaktan Alemlerin rabbine siginirim.. Allah cümlemizi kovulmus Lanetlenmis SEYTAN in yolundan korusun.. |
Ehli"s SÜNNE Ve"l CEMAA :o)
** Itikadu Ehli"s-Sünne ve"l CEMAA ** ( Ehli Sünnet Mezhebinin Inanc esaslari )
Bu eserin sahibi SEYH Adi bin MÜSAFIR dir ! Diger eserleri Kitabul Cilve Ve KARA MUSAF tir. Bu Herif Abdülkadir el- Geylani ile Hacca gitmis daha sonra Hakkariye gelmis bir tekke kurmustur. Ehli sünnet meshebinin Kurtulan firka oldugunu söyleyen Bu Iblistir :o) Yezidiligin Kurucusu Bu Ehli sünnet alimidir. :o) Yani Yezidilik Sünni bir firkadir :o) Gayet Tabii bu durumda ehli sünnet tarihcilerinin neler cektiklerini anlamak zor degil.. Yukari tükürseler biyik asagi tükürseler sakal bir durum bu, Sunu diyebilseler Onlarda onlari izleyen Kitleler de rahatliyacak : ** Ey Ahali ! Bu MezhepKuran yerine emevi örflerini dinlestiren Emevi seflerine dil uzatmamayi esas alan sözde bir Islamcilik in sonunun nereye varacagini göstermesi bakimindan ILAHI BIR IBRET LEVHASIDIR ! Bu Ibret levhasindan ders almaniz icin gercegi tüm ciplakligi ile göz önüne koyuyoruz. ISIK BIZDEN YOLU YÜRÜMEK SIZDEN ** Ama nasil desinler :O) Bizim Mezhebimiz Muaviye bin Ebu Sufyan a Onun Mel"un oglu YEZID e mi dayanir Kitabimiz Musaf-i RE$ ( Kara mushaf ) mi desinler ?.. SEYTAN in esiriyiz mi desinler ? Nasil desinler ?.. Ehli sünnet Sifati nasil ve nerede cikmistir ?.. Haydi Tarihciler acin Kaynaklarinizi.. Kim Bu ehli sünnet ? |
HAYIZLI KADIN ile TEMAS ( Cinsel iliski
Sevgili müslümanlar;
Örtünmenin Bir kac santimetrelik eksigi ve fazlasi icin yillarinizi verdiniz. Gözlerinizin önünde Kuran hükümleri cignenirken kilinizi kipirdatmadiniz.. Sizlerden ufak bir ricam olacak 4 HAK (!) mezhep diyerek Yorumlariniza Allah in adini Koydunuz.. Bu Mezhepler de HAYIZLI kadinla temas icin ne denir ? Bence bu örtünmeden cok daha Önemli ve toplumsal ve ahlaki bir olay.. Mezhepleriniz incilerini anlatin da ben dinliyeyim.. Sonra bu konuda Kuran ne diyor Onu söyliyeyim. Bu bahisten sonra Tekrar örtünme konusuna gelip bir cift laf edecegim.. Kuran in Hayizli kadinla Temas icin düzenlenmis Ayetinde Bir tek yasak vardir. O da ERKEGE yöneliktir: HAYIZLI KADINLA TEMAS YASAGI !.. HAK (!) MEZHEPLER ne yapmistir ? Anlatinda SEYTANCILIGI görelim.. Anlatinda Müslümanligimizdan Utanalim !.. Fikih ekollerinin Bakara 222 de ki yasagi asmak icin önerdigi yollari anlatin.. Bilmiyorsaniz söyleyin Ben anlatayim.. Simdilik Hoscakalin |
Evet Biliyorum :-)
Türkiye Cumhuriyetin uzun vadeli amaci dostu olan israil ve amerikaya köpeklik etmektir. AB ininde bokunu temizlemektir :-)
|
Dahasida var :-)
Müslüman türk halkini kafirlestirmektir, türkiye cumhuriyeti karton devletcigin uzun vadeli amaci :-)
|
Kafirler hayvan Müslümanlar insandir
Herhalde hayvanlara hakaret etmis bulunuyorum, kafirleri hayvanlara benzetmekle maalesef.
|
Temizligi Müslümanlardan ögrendiniz
ortacag karanliginda kafirler yikanmazlardi ve bugünkü küfür olan demokrasi gibi ortaligi batirirlardi kafirler.
|
Kuranin ruhu ama bilenle
bilmeyeni ayir ediyor ve bilmeyeni senin tabirinle mecaz anlamda hayvan yapiyor...
Su anki Hiristiyan Alemi... Islam Aleminden hala akilli daha medeni daha moderin... Buna göre veya Kurana göre kim Hayvan oluyor sence |
Bana göre Kafir sendin
Kuranin kafir tanimlamasini yazarmisin lütfen.....
Sen gec onu bunuda, Kiuran ne diyor onu biliyorsany az bakalim bizim Kuranlarla uyusuyormu |
Hmmmm
köpeklik nedir..... ?????
tanimlarmisin ???? öyle bos küfürlerle isler yürümüyor.... üstelik bu cehalettden cikis yolun ne olacak seninj.... ne gibi devlet mekanizmasi bizlere öneriyorsun ???? |
Hatta Peygamber Allahi alt etmis
inanirlar.... yok 50 vakitten 5 e indirmis falan filan.....
HEPSI YALAN VE UYDURUK DELI SACMALIGIDIR..... Evet..... böyle bir seye inanan kisi Kafadan kontaktir delidir.. ve tedaviye ihtiyaci vardir...... Iste onlarin Allahi bu.... Muhammede bile yanilen...... o yüzdendirki tüm Islam Alemi Cehaletlerine yanilmis halde ortada memesini kaybetmis bir yaratik gibi dolasiyorlar.... |
Varmisin Yasar Nuri ile TV ye
cikmak......
Ben sahsen cikamam.... ne ilmim ne kapasitede nede tecrübem yeterlidir..... Istersen seni cikaririm.... glaub mir..... tüm Türkiye seni tanir..... Reyting rekorlari kirarsiniz...... ve Türkiyece üne kavusursun..... Yani sira bir Islam, bir Kiro devletininde modellerini verirsin...... ohhhhhh.... senden baska akilli kalmaz Türkiyede.... heykelini bile dikerler.... Varmisin...... ???? |
Noch nie von Ihm gehört
Sünnetullah kuranda bellidir.....
Böyle Mezhepler veya benzeri Ideolojiler führen zu nichts.... sonucta sakatliktan baska bir sey degildir... Kuran yetmiyormus gibi... ILAVE ILAVE baska bir sey yok..... Ben Mezhep diye bir seyi kabul etmiyorum..... Cani Cehenneme tüm Mezhepcilerin ve Mezhep Imamlarinin.... onlarin yüzünden Islam Alemi birbirini sey etme pesinde..... Din ariyorsak Kuran yetmesi lagzim.... begenmeyen istedigini yapsin |
Mezheplerin hepsini cöpe atalim
ve Kurana bakalim......
Imami Azama, Safiye... Mafiye, Erbakan degil...... Dinde Kuran yeterlidir...... yetmeyenler Kuranin ruhunu anlamislar..... sonuc olarak icinde bulunduklari fikih anlayisindan dolayi bir sideetl ilmi ile karsi karsiyalar.... Su anki mevcudi fikih siddeet dosurur......baska yolu yok...... siddet siddet siddet.... und nichts anderes...... Isin püf noktasi Kuran geri dönmek..... adamlar Kurani birakmis baska seyleri din etmisler..... Aliyi Veliyi.......... Selamlar Enis |
Köpek sunlardir :-)
Örnek olarak su anki Türkiye Cumhuriyetin basbakanidir veya suudi arabistanin kralidir, cünküyse kafir amerika ne kadar önlerine kemik atarsa bunlar alip uyguluyorlar.
|
kesinbee ahlaksiz dinsizler
siz kim Yüce Kurani anlamak kim daha icinizde bile anlasamiyorsunuz binbir türlü yorumcunuz var sizler kitabsizsiniz
kac kez dedik götünü yikiyamiyan bir iki ülkücü ve agzi icki kokan bir iki kemalist gelmis kurani yorumluyor cek git isine yobaz kemalin cocuklari Fasizim size daha cok yakisiyor |
Sizin Gibi Seytani Türkeschciler
kimlerden asil Fasiszmi dinin icine alan sizin gibi Seytanlardir dinlen alakan yok senin amac ortaligi karistirmak.
Kuranda dahi nasil namaz kilacagini yazmiyor senin gibi Fasist kemalin cocuklarindanmi dini islami ögrenecegiz. Diyelim Türkeschcilikte bir tarikaz tarikatten öte namussuz bir örgüt adam öldüren oarasi burasi killi haftada bir gün cumaya giden. Ulan ingonun cocuklari sizkim islam kim sizkim alim alimlik kim. Kurani yorumlamak sizleremi kaldi türkeschin cocuklarinami kaldi daha elleriniz kan kokuyor parfümleriniz harac devletin parasini soymaklan kokuyor. Cek git isine bee soytari takimi Bugün sabah aksam kicini yaladigin Türkeschin de o Sehlerden o Tarikat Hocalarindan ne farki var bir gurub deyilmisiniz. Türkcülügü Atatürkcülügü Islamlan karistirdiniz Islami iskembe corbasi haline cevirdiniz. Seh Türkesch yardimciniz olsun? |
Alman kadinlari
hayizliyken hertürlü pislikleri yaparlar gerci bir hiristiyanlan evletmek caziptir diyenlere ne demeli :=)))
evet hiristiyan kadinlan evlendiniz diyelim domuz eti yiyor aksam biranesine gidiyor ondan cocuk doguruyorsunuz gözü onda bunda bunlar Helalda bizimkisi haram ilkelmi oluyor neyse kafana Alman tasi düsmüs senin fala alman cemaatletrine takilma Godos bilirsin Türklügüne tas düser |
Kuranda kiro
kelimesi geciyormu baskasini kirma kelimesi geciyormu sizler her türkün bagimligini isterken apo denen dostunuz neden kürt devleti istemesinki nede olsa oda modern bir dinsiz sizin gibi :=))))))))))
|
yaziyi
nerden aldin hangi sayfadan onu bir bilelim seytani dostlarindanmi yoksam heykelci dostlarindanmi biz adresleri veririz sende buraya aktar
|
Ülkücülükte Bir Tarikat Deyilmi
Nonos düsüncenin cici evlatlari ona buna dersinizya Sehlere taparsiniz Evliyalara onun bunun cükücü söyle böyle yaparsiniz dediniz.
Peki siz nonos ülkücüler Türkesche tapmak atatürke tabmak onun yonunda gitmek ayni su Sehlere Tarikatlere girenlerin yoluna benzemiyormu. Teknoloji desen yok ahllak desen yok milliyetciligi Türklügü Islamdan daha cok benimsiyen Meseibsiz su kitabsizlarin Kuran yorumlarinami inanalim. Bagbug Türkesch bagbug atatürk bagbug bahceli sizler sabah aksam onlara taparken onlarin yolunda giderken hic düsünmedinizmi onlarin sizin SESCHINIZIN oldugunu. Ben tarikat marikate deyilim ama burda evliyalari onu bunu gurub halinde gösterenlerin bu son yüzyilda milliyetcilik adi altinde Türkeschin kicini yalayip ona tabmalarina ne demeli. Bizler dinsizlere deriz siz yolunuza biz yolumuza hercaga uygun Dini deyistirmek Kuranin neresinde yaziyor. Schig Türkesch ve bahceli yardimciniz olsun ne diyelim :=)))))))))))) |
Serefsizlik günahtir unutma:)
Yahuuu oglum, sen burada ülkücülere niye laf edip seviniyorsun.....sen Alparsaln Türkesin tirnagi bile olamasin...hayatini vatanina adamis bir adami nasil olurda bir pis seyh le karsilastirisin......Hem hayir efendim ülkücüler bir tarikat degil, daha cok siyasi bir harekat...TC yi gelecek secimlerde yönetecek Türkcü harekat ondan sonra görürüz acaba böyle igrenc elestirilere devam edecekmisiniz.....haaa tabii ki edersin ama bunun bedelini de ödersin...cünkü senin yaptigin hakaret.....Gelecek secimlerde büyük bir ihtimalle Reaksiyoner oylar MHP ye akacaktir.....Ondan sonra bir görelim TC deki PKK cilar, Leyla Zanalar vs. konusma vakti bulacaklar mi?
Dediklerine dikkat et, Türk milletinin sinirleri cok hasastir |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 19:49 Uhr. |