Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

kerio 27.07.2004 09:04

senin cumhurbaskaninda
 
senin gibi takintisi var. adamin kafasinda bir iki salter birtürlü elektrik akima müsade etmiyor. bozuk plak gibi hep geriye dönüyor.

adamin yedigi en son halt:
Rakibinden 3 kat fazla oy almasına rağmen yeniden rektörlüğe atanmayan Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan"ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer"e gönderdiği atama ile ilgili dilekçesine Sezer"den cevap geldi... zaman.com da gerisini okuyabilirsiniz. ve prof. aihm"e gidecek sezerin demokrasiden hicbir ... anlamadigini ve bu adamain da senin gibi yobaz oldugunu kanitlamaya calisacak.

basarir basaramaz ayri bir mesele.

dinsizin hakkindan imansiz gelir demisler. ne zaman türkiye ab"ye girer o zaman artik millet ordunun zorbaligindan kurtulur. yobaz laiklerden kurtulur. harbi konusuyorum benim icin insanlar inanmislar inanmamislar önemli degil. ama inancsiz hür yasayabildigi kadar inanada yasayabilmeli.

nasilki iranda kadinin basini zorla örtmesinden rahatsiz oluyorsam zorla actirilmasindanda o kadar rahatsiz oluyorum. varmis yokmus türban tartismasi beni ilgilendirmiyor. bu esimin yada kizimin kendi hür ictihadidir.

hürriyet, iki yüzlü ancak bu kadar olur, ingiltirede bir türk kizinin mini etek giydigi icin okuldan hemen eve gönderdiler diye avrupalilara ver yansin ediyor. önce türban simdide mini etek diyor.

ucu kendisine dokununca hemen böyle tepki gösteriyor. iki yüzlülük budur. karaktersizlik budur.

anlatabildimmi?

kerio 27.07.2004 09:09

bu arada laiklik ne olabiliri
 
daha iyi ögrenmek istersen rene guenonun kitaplari tavsiye edilir. baya müthis bir adammis bu guenon. ama cok agir söyliyeyim.

haydut007 27.07.2004 09:41

Allah sana da Akil verdi...
 
sen ac Kurani sen oku Kurani sen yap yorumunu!!!

Ikide bir bu hoca su hoca ne dedi ne diyor diye laf yapma burda!!!

Cok sacmaliyorsun sen eniscigim gercekden, Allah sana hangi hocanin yolundan gittin mi sorcak ???

Lütfen sacmaligi birak, kendini düsünüyorsun!!!

Eyvallah...

Fatih

aldifreak 27.07.2004 12:45

dank der engstirnigkeit
 
der meisten aleviten, nein.

aldifreak 27.07.2004 12:47

rofl ey..
 
die umfrage muss in ner moschee durchgefuehrt worden sein...

71% glaeubige
20% streng glaeubige..

waer schoen..is aber nich so..

kerio 27.07.2004 12:59

kurani iyi anladigini kim belirleyecek?
 
hele yasar n. öztürk sartlara göre konusan birisi. yani adam kendi cikari dogrultusunda dogrulari söyler bunlarin yalan oldugunu söyler tekrar fikrini degistirir, rüzgar nasil eserse öyle.

27.07.2004 14:20

Hangisinin görüsleri
 
caga zamana ve Ilahi Ruhaniyete daha uyarsa o daha üstündür..... cünkü Allah ilk önce akli yaratmistir... o yüzden Kuran 100 de 100 akla ve mantiga sigan bir Kitaptir....

Senin Erbakanin kitabi seytani olsa gerek ne akla nede baska bir seye sigiyor.....

Üstelik Ergogan, Erbakani adam saysaydi onun Partisinden ayrilmazdi.... dimi ama....

Erdoganda bir insandir hata yapabilir.... ama büyüklük yaptigi hatadan dönmektir....

27.07.2004 14:28

Kurani acip öyle düz okumalan anlasilmaz
 
Kimse Kuranin Ayetlerinin inis sosyolojik nedenini arastirmadan, onlari bilmeden Kurani anlayamaz.....

Kuran sadece vahyi derlemesidir.... yani sadece vahyiler vardir anda.... ama vahyinin inis sebebini icermez.... onu anlamak icin Arap Arsivlerini arastirmak gerek..... oda kara serefsiz Hoca isi degil sonder.... yüksek kapasite ilim irfan ve yaklasik 40 - 60 yil derin arastirmada sonucu anlasilabilinir....

Öyle eline anlamakla Kuran anlasilmaz......

Yaklasik 20 seneden fazla bir sürede derlenip taoplanan ve galen vahyi... her zaman yasanilan olaylar üzere inmistir...... bizler bu yasanilan sosyo-kültürel olaylari arastirip ve Allahin o anki sosyo-kültürel soruna verdigi cevabi oyasanan sosyo-kültürel soruna göre anlamaliyiz.....

Resul bunu böyle anlamisti...... bizzat bir sorunu görüp yasadiktan sonra ona vahyi geliyordu.... öyle kara borsa git basina bir bez at... öyle sacma sapanlik olurmu......

Yeryüzünde hic kimse.... Vahyinin inis nedenlerini okumadan arastirmadan KURANI KERIMI ANLAYAMAZ, BU ASLA MÜMKÜN DEGILDIR....

Zennediyorum seviye ve görüs farkimiz burada basliyor.....

27.07.2004 14:31

Oku kendini gelistir ve sen onun yerine
 
secil ve sen daha iyisini yap....

Begenmiyorsan daha iyisini yapabildigini saniyorsan..... gel sen bizim Cumhurreisimiz ol......

Adam aklini kullanip ve yillarin verdigi ehli tecrübeyle Reisimiz secildi...... kötülemekle eline bir sey gecmez......

Seni sev diye zorlayanmi var, sevmiyorsan sevme... ben daha zekaliyim dersen gel sen yap.....

Bu kadar basittir iste hayat.... man muss nicht... kann

27.07.2004 14:35

o.T.
 
basbakanimiz, aynen senin gibi, tam anlamiyla bir aydin. bilim adamlariyla, hukukcularla, sivil toplum örgütleriyle ve savunma birlikleriyle dalassa, hatta hakaretlerde bunlara bulunsa bile, hatta aydin olmasa bile, tam anlamiyla bir aydin. derler ya: (cok okuyan degil, cok gezen bilir); aynen öyle cinsden. adamlar dünyayi gezer aydin olur. bizim doktorlar, profesörlerse halt etmis yanlarinda. sahi ya, yanlarinda derken; cevresinde cahil kiro veya yalaka kodaman dan baskasini gören oldu mu?

27.07.2004 14:36

Birde benim anladigim kadar
 
senin gicigin piyasdaki devlet sistemine..... onada pratik bir cözüm getir.....

Icabinda senin cözümlerin daha güzelse... benimsenir ve uygulamaya konur....

IStersen Erdogani bir ara Telefonnumarasi nede olsa herkeste var artik.... lächel lächel.... ich bin sicher er wird ein offenens Ohr für dich haben.....

Iste kalitede budur... sikintin veya begenmedigin bir sey varsa... bana anlatacigina... o sorunun üretildigi merkeze tavsiyede bulun... ki cözülsün.....

Medeniyet cok güzel bir seydir... bak Sayin Erdogan bunuda sonunda nasil anlayip Basbakanimiz oldu... kendisini karekteri ve becerisi sayesinde cok seviyoruz..... arada siradaki din azmanligini herkes hos görüyor zaten....

27.07.2004 14:40

Laiklik
 
Secular demektir.... Tüm dünya devletleri hemen hemen hepsi Seculardir.... cünkü evrensel vahyi degerlerle beslenmis bir Secular devlet hic bir zaman bir tek kisinin kisisel Ideolojisine degisilmez....

Sonuclar ortada... Hitler Ideolojisi, Humeyni Ideolojisi, Saddam Ideolojisi, Taliban Ideolojisi, Udssr Ideolojisi....

Sonuc ne oldu... hepsi Tarihe serefsizler diye girdiler......

Gidip herkes Ideolojisini Allaha anlattsin bakalim yutturabilirlermi............

27.07.2004 14:40

o.T.
 
her kipirdamada solugu aihm de aliyordunuz, ama artik o daglara da kar yagdi. devlet, hastalik yuvasi haline gelen partinizi kapattiginda o cok adaletli avrupa altina büyük harflerle imzasini atmadi mi? simdi avrupa, hemde herkesden önce, kara carsafi yasaklamakta. eski kardesiniz amerikaysa zaten hergün balyozu kafaniza indiriyor... bak allahin isine, din softasi dinsizlerin hakkindan imansiz nasilda geliyor!

aynen senin dedigin gibi, dün ab devletimize baskilar uyguladiginda iyi oluyordu, fakat bugün ucu size dokununca hemen tepki gösteriyorsunuz. aynen dedigin gibi, iki yüzlülük budur. karaktersizlik budur. yaw bir de benden olsun, hatta serefsizlik budur... bilmem anlatabildim mi?

kerio 27.07.2004 14:47

erbakan benim degil ama
 
akillidir hoca efendi, sen onun tirnagi olamazsin yavrum. bunu bir erbakanci olmayan olarak söylememin sebebi vardir. oda yigidi öldür hakkini yeme.

erbakan olmasaydi bu yobaz laikler türkiyeyi hala secim öncesi delik desik edip secim sonrasi kislada zibarip duracaklardi.

hizmet ne demektir halka bunu erbakan siyasetcilere ögretmedimi?

neyse benim derdim erbakan degil. ama kendi söylediklerini biraz daha okursan cagin ne oldugunu ne olmadigini da birileri belirlemesi lazim.

herkes kendi ictihadini yapmak lazim.

kerio 27.07.2004 14:50

kemalistler ne oluyor?
 
saddama ve humeyniye veya baskasina böyle disardan söversen olur tabii. kimbilir kactane disaridan atatürke söven vardir. bu neyin ölcüsü olabilir ki?

kerio 27.07.2004 15:01

cok dogru söyledin be
 
benim trde bir partim yok, bu herhalde yanlis anlasilmis. ben erbakanci degilim, ben akpcide degilim, ama mhpli hic degilim bunu acayim.

evet demek ki bizim derdimizi bizden baskasi anlamaz. ve sana bu konuda yerden göge kadar hak veriyorum. biz kendi insanlarimiz ile konusup kendi meselelerimizi halletmeliyiz.

ve biz herbirimiz birbirimize düsman gözü ile bakmamaliyiz. herkesin yanlislari vardir bunun yaninda güzel dogrularida vardir.

sizler lazimsiniz bu kesin. yoksa tüm türkiye amerikalilar gibi gezecek rleri yuvarlayacak agzinda sakiz var gibi hey conni carrrt currtlayacak.

saygilarimla

kerio 27.07.2004 15:01

anlasilir kardesim
 
Allah kurani anlasilsin diye kolaylastirdi.

kerio 27.07.2004 15:03

hehehe
 
cok komiksin be.

evladim adam cok zeki okuyacak ama namaz kiliyor diye fisliyorsunuz. olmuyorki.

27.07.2004 15:05

Blödsinn
 
hangi sözlerinde bir degisiklik buldun..... ???

Adam kendisi söylüyor... zaman zaman hatalarindan döndügünü...... ne güzel bir insanlik örnegi.... ban yanlistim ve sen hakliydin deme serefi her insana mahsus degil..... hele hele sana hic degil...

Zamaninda bende Allah=Tanri diyordum.....
ve sonunda hatamdan döndüm... ve bir Mekaleyla özür bile diledim Forumdaki arkadaslardan....

Bizlerin icin böyle seyler büyüklüktür... birer evrensel degerdir......

27.07.2004 15:17

Lächel lächel
 
ben sahsen Tayip Erdogandaki ehliligi hayretle gözetliyorum


Adam iki sene icinde.... o kadar kendini gelistirdiki..... gecen yillarini bosa sayabilirsin... bu iki sene tüm yasadigi yillara bedeldir...... ve kendisini kutluyorum...

Öyle iki yilda dünya turu yapip yaklasik 66 ülkeyi gezmek her yigidin harci degildir..... hatta bazi devletlere 6 seferde gittigi var....

Etrafindakilerin bir cohu hatta Balkanlar bile, sadece parasal veya arkadasi olduklari icn o mevkideler.....

Sen onlari Tayiplen kiyaslama.... onlar ölünceye kadar öyle kalacaklardir......
Tayibe cikan bu bir Piyangodur bence.... kendini bu sekilde gelistirme herkese nasip olmaz...

Ben acikca diyorum... temeli din azmanlarina dayali olna bir zatti.... ama simdi daha degil... hatasindan döndü.....

Selamlar
Enis

27.07.2004 15:20

Erbakani, Öztürkün
 
karsina cikaralim ne dersin.....

Belki Öztürk ondan ders alir..... ne dersin.....????

Ach ja elbett Erbakanda hafizdir dimi... ve ayni zamanda üstün Arabi felsefede okumus olmasi lagzim dimi ya....

Cünkü bunlar TV sohbetinde lagzim olacaktir ona....

ICH LACH MICHT TOT..... ich bin Mega Universell dimi.... eeee Kuranin ve hayatin gercekleri disina cikarsan mum gibi sönersin

kerio 27.07.2004 15:23

cikaralim be o.T.
 
ohne Text

27.07.2004 15:26

Hemde nasil
 
salliyorlar Atatürke sen bir görsen dersinki.... bunlarin analarina isgalciler tecevüz etmis olsa gerek....

Atatürkün onlara yaptigi tek haksizlik sudur..... ekmek parasi olan Cahil insan (koyun) güdmelerini engellemesiydi.....

Yani medeniyet... bunlara göre degil..... bunlar kendilerini Allahin Jandarmasi saniyorlar......

Ölcü su olsa gerek..... yasa ve gör.....

Onlarin evlerine git, konus bak gör.... ve onlarin camiilerine git... Hocalarini tani ve sohbet et.....

Sonunda Enis arkadasinin yewrden göge kadar hakli oldugunu anlayacaksin....

Üstelik bunlar Kurandanda fazla anlamazlar... cünki Kuranin inis sebeplerini arastirmadiklari icn vahyileri bilemezler ne anlama geldiklerini...

Kuran bilrisin... parca parca 20 yildan fazla bir süre icerisinde inmistir...

kerio 27.07.2004 15:28

bak ben senin hatali oldugunu biliyorum
 
onun da hata yaptigini biliyorum onun icin onun pesinden gitmiyorum.

kerio 27.07.2004 15:34

yok iste öyle kolay degil
 
onlarin camileride süper evleride süper. o zaman millet namusunu gavurlardan korudu simdi geldiler kizina mini etek giyeceksin diye zorladiler dinsiz yetistirtiler burdurda ingilizlerle yataklari paylasmakta.

onurlu mücadelenin sonucu bumu olur?

sen ne kadar hakli olarak sövüyorsan onlarda senin kadar haklidirlar bana göre.

27.07.2004 15:40

AHA demesen yaaaaaa
 
O halde neden 20 yildan fazla ve her bir yasanilan sosyo-kültürel duruma göre indi.... ???

Aciklarmisin..... ???

Bizler öyle tam düz okumalan anlayamiyoruz... cünkü inis sebeplerini tam anlamiyla bilmedigimiz icin... ama Arap kaynaklarindan arastirdigimizda, anlayabiliyoruz......

Bence sana öyle düz bir sekilde anlayabilmen icin, Vahyi inesi lagzim....

Dedigim gibi... kendini Resul sanip hava basanlardir... sakat yoldan gidenler....

Zamaninda Halife secilmesinin nedenide buydu... cünkü Resulün yaninda yasayanlar, o yasanan sosyo-kültürel sorunlari biliyordu... ama baska yerde ve Reule o kadar arkadasca yakin olmayanlar, mutlak süretle Resuün veya sonrada Halifelerin yarimina ihtiyaclari vardi.......

Ahhhhh mitlerweile nervst du mich total...... simdiye kadar hic kimseye anlatmadigim sekilde... sana Kurani anlatmaya calistim..... bende yeterince bilmiyorum... zaten arastirmalarimin daha basindayim...

Ama hic bir zaman... ben Kurani düz okumkla anlarim üstünlügü tasimadim....... ama sende bu var... ve senin kendini gelirmene, en büyük engelde budur......

Dedigimj gibi... Kurani arastirmadan önce.... hayati yutman lagzim.... genel kültürün cok ama cok yüksek bir konumda olmasi lagzin.... ondan sonra Kuranin inis sebeplerini birer birer arastirman lagzim..... ve en son Vahyideki cözümlerle beslenip... hayatina uygulaman lagzim.....

Eminim hayatinda kimse sana bunu bu kadar net ve acik anlatmamistir...... kendileri bilmiyorlarki...... öyle Kuran isi kolay degil.... dolma akillarla dönmüyor Kuran.... sade ve sade bilgiyle....

27.07.2004 15:44

Yok öyle yagma
 
yani cok ayip.... bilip bilmez konusuyorsun.....

Sen birak insanlarin kisiselligini..... istedigi gibi yasayabilir.... sen onun sözlerindeki gerceklere veya bulduysan yalanlara bak....

Yalanlarini beraberce yüzüne vuralim.... bazi seylerini bende yanlis buluyordum... ama Arabi kaynaklardan ögrenip bir daha Kurana baktigimda.... haaaaaaa bunlar bos laf degilmis diye anladim......

Ufkunu genis tutmalisin... Yasar Hoca namaz kilmasa bile.... kiliyormu kilmiyormu... onu kendisei ve Allah bilir... das ist mir auch egal.... beni sadece verilen aciklamalar ve degerler ilgilendirir....

Das solltest du auch mal beherzigen

27.07.2004 15:53

Gut Erbakanin TV sinde
 
zaman ve ortam sana ait....

Öztürkü oraya getimek bana ait.....

Acayip yuvarlak laflar üretiyorsun....

Diyanet bile Öztürkün söyledigi cerceveye yavas yavas geliyor bile.... nasil eninda sonunda onun aciklamalarini kabul ettiler.....

kerio 27.07.2004 16:02

üzgünüm erbakan
 
ile irtibatim o kadar sIk degil. da muss du dir schon selbst helfen.

yani benim icinde ilginc olurdu.

kerio 27.07.2004 16:11

heheh
 
yani hem anlasilmaz diyorsun hem sunu bunu arastirmak gerek diyorsun. ben sana onlari yapmamalisin demedim.

benim dedigim kuran anlasilir bir kitaptir.

kerio 27.07.2004 16:12

bu konuda benim ufkum coook genis
 
benim literatürüm cok genis, öyle kimseyle sinirli kalmam ben. onlari okumadigimida söylemedim.

feuerloescher 27.07.2004 16:15

yani
 
onlar gibi sabah aksam bosanalim gelene vurdur gidene vurdur cocuk tecavüz edelim ne kültür ama.

feuerloescher 27.07.2004 16:37

muahahahhahahahhahahaha
 
Yefff adam senin köylün diye ne havalara giriyorsun simdi Tarkanda Trabzonlu onunlanda gurur duyuyormusun.

Sizin orda zaten sahte hocalar ve TOB lar cikar ;=)))

Adam okumusmus musta muss her okuyanin gercekten birseyler bildiginimi saniyorsun.

Kac milyon kisi onun yolunda gidiyor adam diyor Türkce ibadet dötü sikiyorsa Desin Kürtce ibadette yapilsin.

Bakalim asker dostlari onu nerelere oturtuyor :=))

feuerloescher 27.07.2004 16:40

Okumus ama Geri Zekali Profösörler.
 
Görüş bildirme sırasına giren bezirganlar arasından en parlak fikir Zekeriya Beyaz"dan çıktı: "İçki helaldir.."

Milli Gazete"nin "Pratik Bilgiler" köşesinde yer alan "alkol"lü kek tarifiyle başlayan tartışma, Sabah yazarı Ahmet Hakan Coşkun"un "Yaşar Nuri Öztürk, biralı kalamar yemişti" dediği yazısıyla yeniden alevlendi. Milli Gazete, 19 Ağustos"ta, kurumuş keki yumuşatmak için "konyak ve rom dökülmesi" tavsiyesine yer vermişti. Ancak gazete, ertesi gün okurlarından özür dileyip tarifi düzeltti: Konyak ve romun yerine vişne ya da şeftali suyu tavsiye etti. Coşkun"un "Yaşar Hoca "Peygamberimiz de alkollü sosla yapılan yemekler yerdi" dedi" sözleriyle aktardığı olay yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

"Biralı kalamar geri çevrilmedi"-Ahmet Hakan Coşkun:

Sabah Gazetesi"ndeki köşesinde "alkol tartışmasına" değinen Coşkun, iki yıl önce Yaşar Nuri Öztürk"le birlikte Tarabya"da bir lokantada yaşadıklarını anlattı: "Siparişlerimizi verdik. Derken garson, tereddütler içinde yanımıza yaklaştı. Hoca, anlattığı önemli meselenin yarıda kesilmesinden dolayı biraz kızgın bir şekilde garsona baktı ve sadece gözleriyle "ne var?" diye sordu. Garson "Hocam, biz kalamarları birada terbiye ederek kızartıyoruz" dedi. Merakla gözlerimizi Hoca"ya çevirdik. O, her zamanki te"dip edici üslubuyla başladı garsona çıkışmaya "Kardeşim alkollü içkiler, yemeklerin pişirilmesinde sos olarak kullanılır. Peygamberimiz Mekke"de bu uygulamayı yaptı. Hadi, getir kalamarları!.."

"Alkol mübarek bir nimettir"-M. Ü. İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Zekeriya Beyaz:

"Alkol mübarek bir nimettir, melun değildir. İçki de Allah"ın nimetleri arasında sayılıyor. Nahl suresinde, biz size güzel şeyler verdik hurma meyveleri verdik; ondan şarap da edinirsiniz güzel rızıklar da edinirsiniz, deniliyor. Ancak her şeyi yerinde kullanmak gerekir. Yeter ki sarhoş olmayalım. Kuran-ı Kerim"in yasakladığı sadece sarhoş olmaktır. Sarhoş olarak toplumsal düzenin bozulması yasak edilmiştir."

"Et ve balığa ekleyebilirsiniz"-Profesör Yaşar Nuri Öztürk:

"Alkol kullanımı yasak görüşü bir hurafedir. Hele hele alkolle ilgili bir hurafe var ki alkolün her tür kullanımını haram gösteriyorlar. Oysa alkol en iyi temizleyicilerden biri ve en ideal mikrop öldürücüdür. Alkolsüz kolonya tabiri İslam ve akıldışı ticari bir slogandır. Yemeklere lezzet katmak amacıyla ete balığa konulan ısıtılmış şarabın kullanılmasında hiçbir sakınca yok. Çünkü alkol ve alkollü içkiler, keyif verici, uyuşturucu olarak içildikleri takdirde haramdır. Bunlar kaynatılır, pişirilen yemeklere katılır ve içki olmaktan çıkartılırlarsa normal gıdaya giderler. Et ve balığa bir miktar şarap eklenerek pişirilmesinde dinen hiçbir sakınca yoktur."

"İlaç olarak bile alınamaz"-Profesör Doktor Hüsrev Hatemi:

Hazreti Muhammed, "Çoğu sarhoşluk verenin azı da haramdır" demiş. Yani, alkol İslam"da haramdır. Sarhoş etmemek kaydıyla alkollü içki tüketilebilir fetvası da verilemez. Alkollü bir içkiyi ilaç olarak dahi içemezsiniz. Bu İslamiyet"te yasaklanmıştır. İslam"da var olan "hile-i şeriye" prensibine göre yemeklerde alkollü içki kullanılacaksa bunun 3/2 sinin kaynamadan dolayı buharlaşmış olması gerektir. Ama insanlar madem öyle ben bunu sık sık yapayım diyerek hile-i şeriye prensibiyle hareket ediyor.

"Hayati zaruret - dışında haramdır" İsmail Nacar:

İslamiyet"te kötülüğü iyiliğinden fazla olan şeyin azı da çoğu da yasaklanmıştır. Çünkü az içince sarhoş etmiyor denilerek içkinin çoğuna da alışılabilir, bu nedenle yasaktır. Hayati zaruret dışında alkollü içki haramdır. Hazreti Muhammed döneminde yaşanan bir savaşta Müslüman askerler açlıktan ölmemek için domuz eti yemiş. Bu doğal karşılanabilir. Alkollü içki de aynı bu şekilde değerlendirilmektedir. Bu genel bir hükümdür. Hayati tehlikeniz varsa haramlar geçici olarak mübah olur

feuerloescher 27.07.2004 16:46

Ciplak Müfsit Sapigi....Diyorki.....
 
Yâ-şer Nari diline dolamış Türkçe Namaz meselesini ama, başka dillerde ibadet mevzuunda maçası yemiyor.

Öyle ya! Kolay mı askerlerin kucağında sabah şekerlemesi yapıp, onların istediklyeri fetvaların referanslarını aramak için kutsal kitabı karıştırmak. Hadi madem ana dilde ibadet olur, Kürtler de ana dillerinde ibadet edebilirler diye açıklama yapsana. Bakalım iktidarın ülkücü kadanı ve silahlı kuvvetler seni nereye oturtuyor? Yapamazsın değil mi? Maçan yemez.

Ancak saf Anadolu insanının aklını karıştırmayı marifet sayarsın? Bir de neden hep bu mevzuları Ramazan?da günhdeme getiriyorsun Çıplak müfsit? Geçen sene de içki ile yapılan yemekler haram değildir? buyurmuştun tam ramazanda!

Buyrun Çıplak Müfsit?in hezeyanlarını Din Düşmanı gazetesindeki satırlarından okuyalım:

Anadilde ibadet veya Kur?an?ın çevirisi ile ibadet dediğimizde pratikte bununla ifade edilmek istenen, namaz sırasında Kur?an ayetlerinin çevirisinin okunup okunamayacağıdır.

TEMEL DAYANAKLAR

1. Farsça?dan alarak kullandığımız namaz kelimesini Kur?an?da karşılayan sözcük, saláttır. Salát, kelime anlamıyla dua demektir. Kur?an bu kelimeyi, insan dışındaki varlıklarını dua faaliyetlerini anlatırken tespih kelimesiyle yanyana kullanmaktadır. (Nur Suresi, 41)

O halde, ?Kur?an?ın çevirisi ile dua edilebilir ama ibadet edilemez, mesela namaz kılınamaz? şeklinde bir iddia, bilimdışıdır; Kur?an?dan ve din literatüründen de onay alamaz. Bizzat Peygamberimizin ifadesiyle, ?Dua, ibadetin özü, iliğidir.? Kur?an?ın tercümesi dua ve ibadet maksadıyla okunamaz tezini savunmak mümkündür, bir görüştür; tartışılır. ?Kur?an?ın çevirisiyle dua edilir, fakat namaz kılınamaz? demek ise bilimsel dayanağı olmayan bir tutarsızlıktır; kavramların gerçek anlamını bilmeyen halkı aldatmaktır.

2. Kur?an, ?namaz sırasında okunması gereken metinler? (dua, tespih, tehlil vs.) diye bir şeyi, değil ayrıntılarıyla, ana hatlarıyla bile göstermemiştir. İlahi kitapta, salát sırasında Kur?an?dan bir bölümün okunacağına ilişkin bir beyan da yoktur. Kur?an okumaya veya Kur?an?dan kolaya geleni okumaya ilişkin emirlerin hiçbirinde ?namaz sırasında okuma? kaydı mevcut değildir. Müzzemmil Suresi 20. ayetteki ?Kur?an?dan kolayınıza geleni okuyun? emri, namaz kaydına bağlanmamıştır; mutlak bir emirdir. Bu mutlak emir, surenin başında verilmiş, 20. ayette ise yerine getiriliş şekli gösterilmiştir. Kısacası, Kur?an okumak da Kur?an?ın emirlerinden biridir. Tıpkı namaz kılmak, tıpkı oruç tutmak gibi... Galiba kabul edilmek istenmeyen de budur. Kur?an okuma emri namaza hapsedilip o da ?bir ayet de okusan olur?a bağlanarak Kur?an rafa kaldırılmıştır.
İlerde de göreceğimiz gibi, Şáfiî fıkhının büyük otoriteleri, işte bu gerçekten hareketle, Fátiha?yı doğru-düzgün okuyamayanların onun yerine başka dualar, zikirler okuyabileceklerini hükme bağlayan fetvalar vermişlerdir. Çünkü Kur?an, namazda kendisinden bir parçanın okunması gerektiğini gösterir açık bir emir taşımamaktadır.

Kur?an bünyesinde kaldığımızda bunun anlamı şudur: Kur?an, mesaj ve emirlerinin evrensel-genel oluşuna uygun bir biçimde, salát sırasında nelerin okunacağını, salát emriyle yükümlü müminlerin tercihine bırakmıştır. Tüm insanlığa hitap eden mesaj, yüzlerce renk-desen, meşrep ve karakter arz eden insanlık camiasının, Yaratıcı?ya, yakarışta esas olan bir faaliyette gönüllerinden geldiği gibi yakarmalarına imkán vermektedir. Kur?an?dan bir parçanın okunması gerektiğini işaret yoluyla bile söylemiş olsaydı Şáfiî ekolün büyük imamları (başta İmam Şáfiî) biraz önce değindiğimiz fetvayı asla vermezlerdi.

3. Namaz sırasında Kur?an?dan okunması gereken asgari miktar olan Fátiha Suresi?nin gerekliliğini gösteren delil, sünnet kaynaklıdır. Evrensel mesajın, mensupları için bir serbestlik alanı olarak açık bıraktığı bir konuda, Hz. Peygamber, ümmetine yardımcı olmuş, salát sırasında en ideal duanın yine Kur?an içinden çıkarılabileceğini, bunun asgari miktarının da Fátiha olduğunu sözü ve uygulamasıyla göstermiştir.

Fıkıh dilinde kıraatin (namazda Kur?an?dan okunması gereken kısmın) ?farz? olarak gösterilmesi bir fıkıh terimi olarak kaçınılmazlık ifade eder; aksini yapmak ?haram? anlamında bir farzı değil. Böyle bir farzdan söz etmek için Kur?an kaynaklı açık ve kesin (zannî delil olmaz) bir delilin bulunması gerektiği, tartışmasızdır.

Bir kez daha tekrarlayalım ki, böyle bir delil olmadığı için, Şáfiî fakihler, doğru-düzgün okuyamama durumunda, Fátiha?nın yerine başka dua ve niyaz metinlerinin okunabileceğini kabul etmişlerdir.

DİNDE TEMEL KAVRAMLAR

İslam düşüncesi temel kabullerinden birini şu şekilde formüle eder: Tamlık ve mükemmellik duygusu veren ibadetten, noksanlık ve boyun büküklük getiren günah yeğdir.
Bu prensibin esası şudur: Allah?ın yarattıklarıyla (álemlerle) ilişkisi kahır ve celal ilişkisi değil, lütuf, rahmet ve cemal ilişkisidir. Böyle olunca Allah?ın bu faal yanı rahmet, merhamet, bağış ve affı işletme biçiminde ortaya çıkar.

Bu haliyle ilahî rahmet ve bağış kendiliğinden işler. Kulun niyaz ve yalvarışıyla yani Allah?ın lütuf kapısı önünde çökerek boyun bükmesiyle ortaya çıkacak af ve merhamet tablosu ise bu söylediğimizin binlerce kat fazlasıdır.

Kur?an-ı Kerim adına şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: İnsan kaynaklı davranışların Allah?ı en çok sevindireni, kulun Allah?tan af ve rahmet dilemesidir. En büyük ibadet budur. Bunu ortadan kaldıran tutum ve davranış, dış patenti ne olursa olsun, esasta bir kayıp ve talihsizliktir.

Bilmekteyiz ki, varlık, hayat ve oluş Zat-ı Mutlak?ın isim ve sıfatlarının bir zuhûru, açılıp saçılmasıdır. Hayat bir anlamda ilahî isimlerin (Esmáûl Hüsna) bir tecellisi, bir resmigeçididir.

Ve biliyoruz ki, Esmáûl Hüsna?nın 15 tanesi doğrudan, buna yakın bir kısmı da dolaylı olarak Allah?ın af, merhamet, bağış ve rahmetini ifade etmektedir. İşte ulûhiyetin esas vasfının bağış ve rahmet oluşunun Kur?ansal delillerinden biri de budur.

Tövbe, bu sınırsız ve sonsuz rahmet okyanusundan yararlanmanın insan tarafından kullanılacak en kestirme, en rahat ve en güvenli yoludur. Tövbe, günah diye andığımız sürçme, sapma ve düşüşlerin de en erdirici telafi yolu ve Allah?ın garantisini taşıyan bir kurtuluş kapısıdır.
Beden su ile temizlenir, gönül gözyaşıyla. Ruhumuzu yıkamak için de bir ?su? lázım bize. O su, tövbedir işte...

Bütün ruhsal makamların, manevî yükselişlerin temeli olan bir kavram üzerindeyiz: Tövbe. Bina için toprak, yaşamak için gıda neyse, melekût alemine yükselmek için tövbe odur.

Káinat her an ölüp yeniden doğuyor. Ben şu satırları yazmaya başlayalı, bilmem kaç defa yok olup tekrar var edildim. Şu andaki ben az önceki ben değilim, şu andaki evren de biraz önceki evren değil.

?O her an yeni bir iş ve oluştadır.? (Rahman, 29) Bu oluş, çok süratli cereyan ettiğinden biz varlığı sürekli görüyor, hep var sanıyoruz. Yani Cenáb-ı Hakk?ın Mümît (öldüren) sıfatından çok Muhyî (dirilten) sıfatının belirtilerini seyrediyoruz.

Ölüm, daha yüce bir doğum için atılmış adımdır. Her doğum, daha öncesine göre bir yükseliştir. Tövbe, káinattaki bu yükselme ve gelişmenin şuuruna varmak, ona iştirak etmektir. Evet, tövbe bir iştiraktir; ilahî oluşa bir katılmadır. Bu yüzden herkesin tövbe etmesi istenmiştir. Hiç günahı olmayanların da günahsızlıktan tövbe etmeleri istenmiştir. Kur?an: ?İstisnasız hepiniz Allah?a tövbe edin, ey mü?minler? diyor. (Nur, 31)

Her an bir öncekine nispetle ileri bir aşama olduğuna göre, her önceki an için tövbe etmek lazımdır. Şems-i Tebrizî (645/1247) bu inceliği şöyle ifade etmiştir. ?İşe her an baştan başlamak lázımdır.? Hz. Peygamber bunu şöyle dile getiriyor:
?Ben her gün yetmiş defadan çok istiğfar ederim.?
Ebu Ali Dekkak (412/1021) bu hadisi izah ederken diyor ki: ?Allah?ın Elçisi her an yükseliyordu. Bir önceki anı, bir sonrakine göre noksan gördüğünden devamlı istiğfar halindeydi.? ?Bir günü ötekine eş geçen mümin değildir? hadisini bu nüktenin aydınlığında değerlendirmeliyiz.

TÖVBE

?Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî?dir, cömerttir!?
(Neml Suresi, 40)
n ?Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet!?
?Rabbim, bana lütfettiğin nimete andolsun ki, suçlulara asla arka çıkmayacağım!?

(Kasas Suresi, 16-17)
SEBE? SURESİ (58/34. sure)

Rahman ve Rahîm Allah?ın adıyla...
1. Hamd, göklerde ve yerde bulunanlar kendisine ait olan Allah?adır! Ölüm ötesi álemde de hamd O?nadır. Hakîm?dir O, Habîr?dir.
2. Yerin içine gireni, oradan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni O bilir. Rahîm?dir O, Gafûr?dur.

3. Küfre sapanlar şöyle dediler: ?Kıyamet saati bize gelmez!? De ki: ?Hayır, öyle değil. Gaybı bilen Rabbime andolsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz. Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir şey istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap?ta belirlenmiştir;

4. Ki Allah, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri ödüllendirsin. İşte bunlar için bir bağışlanma ve kutlu-bereketli bir rızık vardır.?

5. Ayetlerimizi hükümsüz kılmak uğruna koşuşup duranlar var ya, onlar için pislikten, inletici bir azap vardır.

6. Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah?ın yoluna kılavuzladığını görürler.

7. Küfre batanlar şöyle dedi: ?Dağılıp parçalandığınızda, kesinlikle yepyeni bir yaratılış içinde olacağınız yolunda, peygamberce haberler veren bir adamı size gösterelim mi??

8. ?Yalan düzüp Allah?a iftira mı ediyor, yoksa çıldırmış mı bu?? Hayır, söyledikleri gibi değil! Gerçek şu ki, áhirete inanmayanlar, dönüşü olmayan bir sapıklık ve bir azap içindedirler.

9. Onlar, önlerinde ve arkalarında, gökten ve yerden neler var, görmediler mi? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Hiç kuşkusuz, bütün bunlarda Allah?a yönelen her kul için mutlak bir ibret vardır.


10. Yemin olsun, biz, Dávud?a katımızdan bir lütufta bulunduk. ?Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de? dedik. Ve onun için demiri yumuşattık.

11. Geniş ve uzun zırhlar yap! Dokumasında titiz davran! Siz de hayra ve barışa yönelik iş yapın. Kuşkusuz, ben, yaptıklarınızı görüyorum.

27.07.2004 17:26

Sen Ordinariyus olarakmi
 
konusuyorsun..... eger Universitede egitim gördüysen, seni kimler okuttu.....

Türkiyenin herhangi bir köyünden gelen okuma yazmasida bulunmayan kara Hocalarmi...... ?????

Adam bir diyorsa... gerisi bin ekliyor.... acyip iftiralar döyüyor piyasda.... sanki bu gazeteci manyaklari onlarla berabermis gibi...

feuerloescher 27.07.2004 17:36

Gaztecilerde Uniye Gitmisler cicikom...
 
Onlarda okumuslar ama hava gazi aynen Beyaz ve Yasarin okudugu gibi sapik fikirlere sahibler.

feuerloescher 27.07.2004 17:38

Sunuda Ekliyeyim Isine Yarar Belki.....
 
Der Qur?an sagt folgendes dazu:

Sure 24 Vers 30 sowie

Sure 33 Vers 59

"Sprich zu den gläubigen Männer, daß sie ihre Blicke zu Boden schlagen und ihre Keuschheit wahren sollen. Das ist reiner für sie. Wahrlich, Allah ist dessen, was sie tun, recht wohl kundig. Und sprich zu den gläubigen Frauen, daß sie ihre Blicke zu Boden schlagen und ihre Keuschheit wahren und ihren Schmuck nicht zur Schau tragen sollen, bis auf das, was davon sichtbar sein darf, und daß sie ihre Tücher über ihre Busen schlagen sollen und ihren Schmuck niemanden zeigen sollen außer ihren Gatten oder ihren Väter...

O Prophet! Sage deine Frauen und deinen Töchtern und den Frauen der Gläubigen, daß sie ihre Übergewänder über sich ziehen sollen. Das ist eher dazu geeignet, daß sie erkannt und nicht belästigt werden."

Der Qur?an schreibt die gläubigen Frauen vor, daß sie sich verschleiern sollen. Wie sie die Kopfbedeckung auf ihren Kopf tragen, ist den jeweiligen Frauen überlassen. afrikanische Muslima tragen die Kopfbedeckung anders als Muslima in Indien oder der Türkei. Den Gesichtsschleier, wie er im Iran getragen wird, entstammt keine Qur?an- ischen Vorschrift. Während der Wahlfahrt nach Mekka, dürfen die Frauen keinen Gesichtsschleicher tragen.

Westliche Orientalisten deuten gerne auf die verschiedenen Meinungen über das Kopftuchtragen unter den muslimischen Gelehrten. Doch die Rechtsschulen und die Sunna des Propheten sprechen sich eindeutig für das tragen einer Kopfbedeckung aus. Diskussionen über die Pflicht des Kopftuches geht von solchen Gelehrten aus, die den Qur?an gerne reformieren wollen. Solche Gelehrten gab es und wird es auch weiter hin geben. Weil aber der Prophet und die Umma (Gemeinde) in Medina und Mekka die Glaubensvorschriften des Qur?an vorlebten, finden die Erneuerer keine Anhänger. So bleibt der Islam von fremden Einflüssen bewahrt.

Wie sieht es nun mit der Stellung der Frau im Islam aus. Der Prophet kam in ein Zeitalter wo die Frauen keinerlei Rechte besaßen. Der Qur?an verhalf den Frauen zu Recht und Ansehen. Im Westen erlangten erst im 19. Jahrhundert die Frauen zu Achtung durch die Emanzipationbewegung. Doch welchen Preis die Frauen dadurch zahlten. Die Frauen im Westen sind vom Manne befreit, doch das gesellschaftliche Gebilde bricht zusammen. Sie haben eine Freiheit erlangt, aber keine Würde und Achtung. Frauen als Werbeträger für Reklame. Frauen als Sexobjekte für Männer. Frauen als halbe Familie. 1996 gab es in Deutschland 168.000 Scheidungen. Dies bleibt den muslimischen Frauen alles erspart. Im Islam gibt es eine Hierarchie.

Hierauf bezieht der Qur?an folgende Stellung:

Sure 4 Vers 34

"Die Männer sind die Verantwortlichen für die Frauen, weil Gott den einen von ihnen mit mehr Vorzügen ausgestattet hat als die anderen und weil sie von ihrem Vermögen hingeben. Darum sind tugendhafte Frauen jene, die demütig ergeben sind, die in Abwesenheit das bewahren, was Gott ihnen zu bewahren aufgab. Und jene, von denen ihr Widerspenstigkeit befürchtet, ermahnt sie, haltet euch fern von ihren Liegestätten und straft sie. Und wen sie euch gehorchen, dann trachtet nach keinem anderen Mittel gegen sie. Wahrlich, Gott ist der Erhabene, Allerhöchste."

Neben den Qur?an, richten sich die Muslime noch nach den Aussprüchen des Propheten (Hadith). Bei den Hadith-Sammlern Buhari und Muslim kann man folgendes Nachlesen über das Strafen der Frauen:

"Der Prophet sagte: Ist es für einen von euch wirklich möglich, seine Frau zu schlagen, als wäre es eine Sklavin, und dann am Abend zu ihr zu gehen?" oder folgender Hadith: "Bei der Abschiedspilgerfahrt predigte der Prophet, daß Schläge nur ein letztes Mittel sein dürfen, wenn sich die Frau auf eindeutige und offensichtliche Weise unmoralisch verhalten hat."

Der Qur?an gibt die Vorgehensweise vor. 1. Ermahnung, 2. Enthaltsamkeit, 3. Strafe.

Warum Gott den Manne teilweise über die Frau stellte, teilt er uns durch folgende Verse mit:

Sure 30 Vers 21 und Sure 2 Vers 223

"Und es gehört zu Seinen Zeichen, daß ER für euch Gefährten erschaffen hat aus euch selbst, damit ihr ruhe in ihnen findet, Und ER hat Liebe und Barmherzigkeit zwischen euch gesetzt. Wahrlich, darin sind Zeichen für Leute, die nachdenken.

Eure Frauen sind für euch (wie) ein Feld (das ihr bestellt), darum kommt zu eurem Feld wann und wie ihr wollt..."

An die Textstellen des Neuen Testament über die Frauen, findet man keine Kritiker. Die Paulusbriefe sprechen nicht gerade über eine gleichberechtigte Frau.

So steht im 1. Korinther Kapitel 11 Vers 8-9

"Denn der Mann ist nicht von der Frau, sondern die Frau von dem Mann. Und der Mann ist nicht geschaffen um der Frau willen, sondern die Frau um des Mannes willen."

weiter bei Vers 34-35

"Wie in allen Gemeinden der Heiligen sollen die Frauen schweigen in der Gemeindeversammlung; denn es ist ihnen nicht gestattet zu reden, sondern sie sollen sich unterordnen, wie auch das Gesetz sagt. Wollen sie aber etwas lernen, so sollen sie daheim ihre Männer fragen. Es steht der Frau schlecht an, in der Gemeinde zu reden."

oder Epheser Kapitel 5 Vers 22-24

"Ihr Frauen, ordnet euch euren Männern unter wie dem Herrn. Denn der Mann ist das Haupt der Frau, wie auch Christus das Haupt der Gemeinde ist, die er als seinen Leib erlöst hat. Aber wie nun die Gemeinde sich Christus unterordnet, so sollen sich auch die Frauen ihren Männern unterordnen in allen Dingen."

oder 1.Timotheus Kapitel 2 Vers 12

"Sie wird aber selig werden dadurch, daß sie Kinder zur Welt bringt, wenn sie bleiben mit Besonnenheit im Glauben und in der Liebe und in der Heilung."

Gott schuf nun mal zuerst den Mann, aus ihm machte er seine Gefährtin. In der Unterordnung liegt der Segen der Gesellschaft. Die Menschen ordnen sich Gottes Willen unter. Der Staat vertritt den Willen des göttlichen Gebotes gegenüber seiner Umma. So geht die Hierarchie bis in die Familie nieder. Gott weis um die Streitigkeiten der Menschen untereinander. Weil der Mensch nicht ohne Gebote auskommen kann, schuf ER auch gleich die Gebote um in Harmonie mit einander Leben zu können. Wo gibt es eine Gesellschaft auf Erden, die aufgrund ihrer eigenen Gesetze in Harmonie und Zufriedenheit zurecht kommt. Die Freiheit der Frau im Westen ist das ganz bestimmt nicht. Das Gesetz sieht das schlagen in der Ehe zwars nicht vor, doch ist das schlagen weit verbreitet. Hinzu kommt noch, weil keiner der beiden Partner nachgeben will, wird nur gestritten und die Scheidung ist das Resultat davon. In islamischen geprägten Ländern gibt es zwars auch Scheidungen, doch bei weiten nicht in solcher Popularität wie im Westen. Sehr gerne werden die islamischen Gebote verurteilt, Doch der Westen betreibt die gleichen angeprangerten Tätigkeiten. Obwohl er sich gegen die Gebote des Islam ausspricht, und im eigenen Lande verboten sind, werden sie doch verübt, und bessere Alternativen brachten sie auch nicht hervor. Es ist wie mit der Liebe. Man prangert den Islam an wegen seiner Vergeltungsmöglichkeit gegenüber der christlichen Liebe. Doch die Auslegung der christlichen Liebe wird nirgends wo verwirklicht. Nächstenliebe nur als Dogma. Gott hat den Menschen geschaffen, ER weis wozu der Mensch imstande ist. Der Mensch hat die Veranlagung des Jähzorn in sich. In gewissen fällen erlaubt Gott es den Menschen seinen Jähzorn zu Recht zu verhelfen.

Die Möglichkeit die nun Frauen haben, die von ihren Männern schlecht behandelt werden, finden ebenfalls im Qur?an ihre Rechte.

Sure 2 Vers 227

"Doch wenn sie den festen Entschluß zur Scheidung gefaßt haben, dann ist Allah wahrlich hörend, wissend."

Die islamischen Frauen können sich durch eine Scheidung den ungerechten Behandlungen durch den Ehegatten entziehen. Die Rechte der Frauen gehen auch nach der Ehe weiter.

Sure 2 Vers 241

"Und für die geschiedenen Frauen ist eine Versorgung auf angemessene Weise. (Dies ist) als rechtliche Verpflichtung für die Gottesfürchtigen."

Sure 2 Vers 233

"...und es obliegt dem, dem das Kind geboren wurde, für ihre Nahrung und Kleidung auf angemessene Weise Sorge zu tragen."

Sure 65 Vers 6

"Laßt (die geschiedenen Frauen) gemäß eurer Mittel da wohnen, wo ihr wohnt, und belästigt sie nicht in der Absicht, sie einzuengen. Und wenn sie schwanger sind, dann zahlt ihren Unterhalt, bis sie ihre Last abgelegt haben, und wenn sie (das Kind) für euch stillen, dann gebt ihnen ihren Lohn und beratet euch in Güte miteinander."

Was die finanzielle Stellung der Frau angeht, so können andere Gesellschaftsformen nur träumen. Das Vermögen das der Frau gehört, darauf hat der Ehemann kein Anspruch. Wiederum ist aber der Ehemann verpflichtet seine Frau wie die Kinder zu versorgen. Die Frau darf nicht zu Arbeit gedrängt werden. Sollte die Frau trotzdem Arbeiten, so hat der Ehemann kein Anspruch auf ihr verdientes Geld.

Es ergeben sich dafür auch für die Frau pflichten. Die Frau bringt die Kinder zu Welt, so obliegt es auch ihr die Erziehung der Kinder und den Haushalt zu führen. Denn der Ehemann ist ja verpflichtet für den Unterhalt der Familie aufzukommen.

Was bis jetzt aufgezeigt wurde ist nur der gesetzliche Aspekt.

Betrachten wir nun den gesellschaftlichen Aspekt der Frau im Islam.



Der Prophet hat gesagt:

"Die beste Frau ist die, die dich erfreut, wenn du sie ansiehst, und die dir Folge leistet, wenn du ihr etwas aufträgst. Sie schützt deine Rechte und wahrt ihre Keuschheit, wenn du abwesend bist."

Die Frau selbst ist für ihr Heim und das Wohl der Familie verantwortlich. Sie kann ihre Ansichten äußern und Vorschläge zu allen auftauchenden Fragen machen, aber die beste Rolle, die sie übernehmen kann, um die eheliche Verbindung stark und harmonisch zu gestalten, besteht darin, daß sie ihren Ehemann als denjenigen betrachtet, der für die Angelegenheiten der Familie verantwortlich ist, vorausgesetzt natürlich, daß er die Gebote des Islam nicht überschreitet. Dies ist die Bedeutung von ehelichem Gehorsam im Islam. Es ist die Anerkennung der Rolle des Mannes als Familienoberhaupt und der Verpflichtung von beiden, Ehemann wie Ehefrau, einem höheren Gesetz, der Scharia, gegenüber.

Die muslimische Frau spielt eine äußerst wichtige Rolle für das Glück des Mannes und für die körperliche und geistige Entwicklung der Kinder. Diese Einstellung der Frau in der Familie, hat eine anhaltende Auswirkung auf das Verhalten und die Einstellung der nachfolgenden Generationen.

Wenn die Frau in die Rolle des Mannes gedrängt wird, wie es im Westen der Fall ist, dann leidet die Harmonie der Familie und weitet sich auf die Gesellschaft aus. Die Frauen im Westen müssen oder wollen ihren eigenen Unterhalt verdienen. Die Kinder sind die leidtragendsten dieser Umstellung der Frauenrolle.

Die muslimischen Frauen sollen von den Mühen und Sorgen des Alltages der Versorgung verschont bleiben. Und all den Jahrhunderten hat sich dies in der islamischen Welt bewährt.

Wenn es in islamischen Familien zu Unterdrückung der Frau kommt, so ist das ganz gewiß nicht den Islam zu zuschreiben. Den auch hier im Westen werden die Frauen geschlagen und verstoßen. Das ist ein menschlicher Aspekt, den das stärkere Geschlecht auf das schwächere Geschlecht ausübt. Dies haben wir auch unter gleich Geschlechtrigten. Männer unterdrücken andere Männer. Ob am Arbeitsplatz oder im Freizeitbereich.

Ein gläubiger Muslim ist sich dessen Bewußt, daß er eines Tages vor seinen Herrn und Schöpfer stehen wird. So wird sich ein gläubiger Muslim hüten seine Frau schlecht zu behandeln. Was sich der Mann als Recht gegenüber seiner Frau herausnimmt, muß er vor Gott verantworten können. Dieser Aspekt wird gerne von den Nicht-Muslimen übersehen. Diese Welt ist wie ein Laufsteg. Der Muslim versucht den Steg zu überqueren um am anderem Ende -dem Jenseits- gut an zukommen. Er hat also kein Interesse vom Laufsteg herunterzufallen.

Wenn manche Frauen auch unter ihren Männern leiden müssen, so müssen doch diese Männer im Jenseits mehr leiden als die Frauen auf dieser Welt. Der Schmerz ist auf dieser Welt nur vorübergehend, doch der Schmerz im Jenseits ist dauernd.

Diese Muslime die sich aus den Rechten der Frauen nichts machen, die sind sich der Begegnung mit ihrem Schöpfer nicht bewußt. Doch für das fehlende Interesse des Muslims kann man nicht den Islam zur Rechenschaft ziehen. Mann wie Frau sind verpflichtet den Islam zu lernen. Wenn sie es nicht tun, haben sie die Konsequenz zu tragen. Die Frau wie der Mann sind zum lernen über diese Welt verpflichtet. Natürlich steht an erster Stelle die Gotteserfahrung. Der Vater darf seiner Tochter nicht am lernen hindern. Jede Seele trägt die eigene Last. Wie kann das Mädchen oder die Frau die Last tragen, wenn es kein Wissen hat. Auch im Berufsleben kann die Frau aktiv teilnehmen. Gerade im sozialen Bereich wie Krankenschwester. Friseusen oder Frauenärzte sind die Frau gefragt. Wenn das Familienleben dadurch nicht gestört wird, warum sollen Frauen die Frauen dann nicht arbeiten. Schließlich will der Mann ja auch nicht, das seine Frau im Krankheitsfall von einem männlichen Arzt oder Krankenpfleger versorgt wird.

27.07.2004 18:28

Sen ne okudun ???
 
Yerli gazimi..... ?????

Zaten insan eremedigi ete murdar dermis.....

27.07.2004 18:33

Hmmmm neyse.....
 
Zennediyorum... onunla irtibat bile kurmak cok cok zor olsa gerek...

Oysa Yasar Hocanin Web-Sitesinde Tel. Nurmarasi bile var.....

Arzulayan arar ve derdini anlatir...... iste herkesin bu sekilde Hocalik yapmasi gerek...... öyle möchte gern Hocalikla bu isler olmuyor.....

Bir cok kara Hocalardan daha uzman oldugum halde Hoca falan degilim.... cünkü Hocalik, söyle yaklasik 20-40 yilda kazanilir... bir iki okul ve Uni bitirmekle degil... okul sadece merdivende bir basamaktir...


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 12:57 Uhr.