![]() |
Sende Ahlak varmi sözde serefli insan
durmadan ötüyorsun bosu bosuna...
Bebek katilini destekleyen insan fasisten daha adidir... |
Balkanlarda Yaşayan Türkler
Balkanlarda Yaşayan Türkler
Türkler"in Balkanlara yerleşmesi çok eski tarihlere dayanmaktadır. Türkler Balkanlar"a iki ayrı yoldan gelmişlerdir. Birincisi Hazar Denizi-Karadeniz kuzeyinden, ikincisi ise güneyden Anadolu üzerindendir. Balkanlar"a gelen ilk Türk kavimleri MS 300 yıllardan itibaren Karadeniz"in kuzeyden geçerek bölgeye yerleşmişlerdir. Bunlar Oğur (Utrugur, Kutrugur), Bulgar, Peçenekler, Oğuzlar, Kumanlar (Kıpçaklar) gibi Türk boylarıdır. Ancak bu Türk kavimlerinin büyük bir çoğunluğu hıristiyanlığı kabul ederek Slavlaşmışlardır. Sayıları yediyi bulan bu Türk boyları tarihçiler tarafından "Kayıp Türk Kavimleri" veya "Asimile Kavimler" "olarak adlandırılmıştır. Tarihçilere göre Orta Asya"daki göçebe hayatını devam ettiren, bir türlü yerleşik ve organize olmayan bu boyları birbirleri ve/veya bölgedeki Bizans, Slav, Lâtin vb. gruplarla girdikleri amansız çatışmalar, özellikle Slav ve Bizanslıların ideolojik baskıları sebebi ile kimliklerini kaybetmişlerdir. Balkanlar"a giren ikinci Türk kuşağı ise Anadolu üzerinden olmuştur. Orta Asya"dan gelip Anadolu"ya yerleşen Türkler, Osmanlı Beyliği zamanında Çanakkale boğazını geçerek Balkanlar"a ayak basmış, 1526 yılında kazanılan Mohaç zaferi ile Balkanlar"da kesin ve mutlak Türk egemenliği başlamıştır. Anadolu"dan seçme aileler Batı Trakya, Bulgaristan, Makedonya, Eski Yugoslavya ve Romanya"ya yerleştirilmiştir. XIX.nci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun zayıflamaya başlaması ile Balkanların yavaş yavaş yitirilmesi ve 1830 yılında Yunanistan"ın, 1878 Berlin Anlaşması ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ"ın bağımsızlığının kabulü, 1909 yılında yapılan Petersburg anlaşması ile Bulgaristan"ın, 1911-12 Balkan Savaşı esnasında Arnavutluğun bağımsızlığını kazanması sonucu Balkanlar Türk hakimiyetinden çıkmıştır. Özellikle 1830 yıllarından sonra Balkanlar Türk insanı mezbahası haline gelmiş, Türk şehirleri yakılıp yıkılmış, Türk mal varlığı yağmalanmış, Anadolu"ya akın akın göç başlamıştır. Bütün bunlar sonucu Türkler Balkanlarda kimliklerini muhafaza etmeye çalışan azınlık haline düşmüştür. <a href="redirect.jsp?url=http://www.westtrakien.com/balkanlar/index.html" target="_blank">http://www.westtrakien.com/balkanlar/index.html</a> |
Bulgaristan Türk"ünün Tarihsel Dramı
II. Dünya Savası sonrası Bulgaristan"da rejim değişikliği olmuş ve ülkede bir komünist dönem başlamıştır. Bu yıllarda büyük işgücü ihtiyacı duyan Bulgaristan, bir taraftan Türk göçünü engelleme çabasındayken; diğer taraftan da, Türk sosyal kurum ve topraklarına el koyarak huzursuzluk ve göç isteğini artırma gibi çelişkili bir tutum içindedir (Tarihte Türk Bulgar İliş-kileri, 1976: 107). Bu karmaşık ortamda Türk azınlığa ait tarlalar ellerinden alınmaya, okullar devletleştirilmeye ve Bulgarlaştırılmaya, önemli Türk Aydınlar tutuklanmaya başlandı. Özellikle 1947 sonrası artan bu tür baskı politikaları, Türk azınlık üzerinde infial yarattı ve milli benlik ve yeni nesilleri koruma endişesine sev ketti. Böylece büyük bir soydaş kitlesi, Türkiye yet-kili ve diplomatik temsilciliklerine müracaat ederek göç taleplerini iletmişlerdir. Bu talepleri değerlendiren Türk hükümeti, 31 Mayıs 1947"de aldığı bir kararla II. Dünya Savaşı"nda Sovyetler Birliği"nden Avrupa"ya sığınan soydaşlarımızdan mülteci kabulü ile Bulgaristan"dan serbest göçmen (hükümetten yardım almayacak) kabulünü karara bağlıyordu.
Bu kapsamda 1947-50 arası her yıl 1-2 bin arası bir göçmen kitlesi gelmiştir. Ama 10 Ağustos 1950"de Bulgar hükümeti, Türkiye"ye bir nota vererek Bulgaristan Türklerinden 250.000 kişinin üç ay içinde Türkiye"ye göçmen olarak alınmasını talep etmiştir. Bunun üzerine gergin olan Türk-Bulgar ilişkileri daha da kötüleşti ve karşılıklı bir nota düellosuna girildi (1986: 212-223). Bulgaristan adeta bir tehcir operasyonu ile Türk ekonomisini felç etmek ve Türkiye"yi cezalandırmak istiyordu. Ayrıca Bulgaristan, göçmen kitleleri arasına bazı zararlı insanlar sokmayı ve göçmenlerin mallarını yok pahasına satmalarını arzulu-yordu. Bulgar entrikalarını engellemek için Türkiye, Bulgaristan"dan gelecek soydaşlara vize uygulamış ve bu kapsamda 1 Ocak 1950 ile 30 Eylül 1951 tarihleri arasında 212.150 kişiye Türkiye"ye giriş vizesi vermiştir (bunların hepsi Türkiye"ye gelemediler). Türkiye, Ocak 1950"den başlayan ve gittikçe artan oranlarda göçmen kabul etmiştir. Ancak üç aylık bir süreçte 250.000 kişinin kabulü mümkün değildi. Bu şekilde göç akını sürerken Bulgarlar, Türk göçmenler arasına vizesiz bazı Türk olmayan şahıslar (Çingeneler) soktular. Bunun üzerine Türkiye, bunları Bulgaristan"a iade etmek istemiş ve Bulgaristan ise buna yanaşmamıştır. Arkasından Türkiye, 7 Ekim 1950"de sınırı kapattı. Vizesiz kimselerin geri alınacağı ve bir daha da benzer olayların olmayacağının Bulgarlarca kabul edilmesi üzerine, Türk-Bulgar sınırı 2 Aralık 1950"de tekrar açıldı. Bunun üzerine 1950-51 kışının Aralık, Ocak ve Şubat aylarında 20"şer binin üzerinde göçmen kitlesi Türkiye"ye sığındı. Nisanda Türk hükümeti aldığı bir kararla 1 Ocak 1950"den beri Bulgaristan"dan Türkiye"ye gelmekte olan tüm göçmenler "iskânlı göçmen" statüsüne (yani devlet desteği verilecek) alındı (1986: 224-225). 1951 yazı esnasında sayıları gittikçe azalmakla birlikte göç yürüyordu; ama Bulgaristan, yine göçmenler arasına bazı vizesiz ve Çingene kişileri soktu. Bunun üzerine Türkiye, Haziran-Ekim 1951 tarihleri arasında altı nota vererek istenmeyen kişilerin geri alınmasını ve sahtekârlık yapanların bulunup cezalandırılmasını talep etti. Bulgarların Türk notalarına olumlu bir cevap vermemesi üzerine Türkiye, 8 Kasım 1951"de ikinci kez Türk-Bulgar sınırını kapattı. Buna karşılık Bulgar hükümeti, 30 Kasım 1951"de Bulgaristan"dan Türkiye"ye göçü kesin olarak yasaklıyordu (Eminov 1990; Şimşir, 1986: 226-227). 1950-51 yıllarını kapsayan dönemde toplam 154.393 soydaş Bulgaristan"dan Türkiye"ye göçmen olarak gelmiştir (1989: 73). Bu göçmenler, kısa sürede ev sahibi olmuş ve üretici duruma geçmişlerdir. Sosyalist bir ülkeden kapitalist Türkiye"ye göç, komünist camiada hoş karşılanmamış ve Stalin"in emri ile durdurulmuştur. Ayrıca Stalin, Bulgaristan Türklerinin ileride Türkiye"de yapılacak sosyalist devrimin öncüleri olarak yetiştirilmelerini de emreder. Bunun üzerine Bulgaristan"da kapatılmış olan Türk okulları Türkçe eğitim verecek sekilide yeniden açılır Ancak 1950-51 yıllarındaki büyük göçle yetişmiş elemanların çoğu Türkiye"ye göçtüğünden öğretmen sıkıntısı çekilir. Bu problemin çözümü için Bulgaristan Türklerinin eğitiminde "Azerbaycan" model seçilir ve 1952 yılında bu ülkeden Bulgaristan"a birçok Azeri uzman ve danışman getirilir. Azeri uzmanlar Bulgaristan Türk eğitimini inceledikten sonra hazırladıkları raporda Türklerin eğitim açısından çok geri kaldığı ve alınması gerekli tedbirleri belirtmişlerdir. Bunun üzerine Bulgar hükümeti, Bulgaristan Türk okullarının durumunu iyileştirmek için 5 Ağustos 1952 günü bir dizi kararlar alır. Bunlar; Türk pedagoji okulları açılması (Kircali, Razgrat ve daha sonra Sofya"da), Türk kız lisesi ve ortaokulu açılması (Rusçuk"ta), Türk öğrencilere burslar verilmesi, yeni Türkçe ders kitapları hazırlanması ve Sofya Üniversitesi"nde Türkler için yeni bölümler açılması gibi konuları içeriyordu (Yenisoy, 1997: 1784-86). Yeni açılan okullarda bazı Azeri hocalar da görev almış ve Bulgaristan Türklerinden seçtikleri asistanları yetiştirmişlerdir. Yine bu dönemde 30 dolayında Türk öğrenci, yüksek öğrenim yapmak için Azerbaycan"a gönderilmiştir. Azeri uzmanlar, Bulgaristan Türk okul müfredatlarının gelişmesi ve güncelleşmesine büyük katkı sağlamışlardır (Yenisoy, 1997: 1786-87). Ancak Bulgaristan Türklerine uygulanan sosyalist içerikli eğitim plânı tutmamış; bilakis Azeri Türk uzmanların gayretleri ile soydaşlarımızı Türklük bilinci ve milliyetçilik duyguları daha fazla artmıştır. (1991: 47). Stalin"in ölümü ve Türkiye"de sosyalist bir devrimin mümkün olamayacağının anlaşılması ile Bulgar yönetimi, Türk azınlığa yönelik politikaları sil baştan değiştirmiştir. Bu kapsamda; 1956"dan itibaren Azeri uzmanlar ülkelerine gönderilmiş, Sofya Üniversitesi"ndeki Türklere ait bölümler kapatılmış, Türk öğretmen okulları ve liselerindeki eğitim dili tekrar Bulgarca olmuştur. Ayrıca yüksek okul mezunu Türk gençlerine uzmanlık alanlarında görev verilmemiştir. Daha sonra Türklere ait ana, ilk ve ortaokullar ile liseler kapatıldı, Türk tiyatro faaliyetleri durduruldu, komünist propaganda içerikli hariç Türkçe kitap basımı yasaklandı, Türkçe radyo yayını sona erdi. Komünist rejim döneminde Bulgaristan"da sanayileşme ve ağır sanayi geçiş çabalarında konunun sosyal boyutu düşünülmedi. Böylece köyler boşaldı. Diğer taraftan kooperatiflerin yaygınlaşması ve özel mülkiyetin yasaklanması, tarımsal ve zirai üretimde verimsizliğe neden oldu. Bu durum, bir tarım ülkesi olan Bulgaristan"ın dış pazarlara tarımsal ürünler ve kaliteli sanayi mamulleri satamamasına sebep oldu. 1949-1956 yılları arası dönemde toprakların kolektifleştirilmesi ile Türkler, çok daha kötü duruma ve ikinci sınıf vatandaş konumuna düştüler. Ayrıca bu dönemde; toplu halde yasayan ve kültürlerini muhafaza eden soydaşlarımızın dağıtılması ve asimle edilmesi de sistematik hale getirilecektir. 1950"lerde Bulgaristan"da komünist içerikli bir Türk eğitimi gelişti. Bu durum; 1946"da Türk okullarının devletleştirilmesi ile başladı, 1950-51 göçü ardından yoğunlaştı ve 1959-60 öğretim yılında Türk okullarının Bulgar okulları ile birleştirilmesiyle sona erdi. Bulgar faşist ve komünist yönetimleri, Türklerin sosyal ve kültürel varlıklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan ve birbirlerini tamamlayan politikalar tatbik etmişlerdir. Sosyalist dönemde başlayan Türk eğitimini kalkındırma çabaları çok kısa ömürlü oldu. Türk pedagoji okullarıyla liseleri, 1956/57 kapatıldı. 1958/59 öğretim yılında ise, Türk azınlık okulları Bulgar okullarıyla birleştirildi. Türk okulları 1946"da devletleştirilmiş olmakla birlikte Bulgarlardan ayrı Türkçe eğitim yürütüyorlardı. Bu eğitimin içeriği sosyalist idi. Todor Jivkof yönetimi altındaki Bulgar hükümeti, tüm Türk azınlık okullarını kapatarak Bulgarlaştırıyordu. İlkokullardaki uygulama üçe ayrıldı: (1) nüfusu tamamen Türk olan köy ve mahalle okulları bu durumunu korudu, Türk ve Bulgarların birlikte yaşadıkları ve Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerde karma sınıflar oluşturuldu ve eğitim dili Bulgarca oldu ve Türk ve Bulgarların birlikte yaşadıkları ve Türklerin azınlıkta olduğu yerlerde Türk çocukları, Bulgar okullarına aktarıldı Ayrıca yine aynı dönemde Türk ortaokulları da Bulgarlaştırıldı ve Bulgar ortaokulları ile birleştirildi. Bu uygulamalarla; Bulgaristan Türklerinin Türkiye"den koparılması, Bulgarlaştırılıp Bulgarlarla kaynaştırılması amacı güdülüyordu. Bu uygulamalarla birlikte birçok Türk öğretmen açığa alındı ve Türkçe ders kitapları toplatıldı. Bu uygulamalar demokratik usul ve yöntemlerle değil tepeden inme komünist parti kararlarıyla yaptırılmıştır. Türk dili eğitimi her geçen gün azalmış ve 1970"ye gelindiğinde tamamen ortadan kalkmıştır 1950-51 göçünden sonra Bulgaristan"daki ilk genel nüfus sayımı 1 Aralık 1956"da yapıldı. Bu nüfus sayımına göre Türklerin sayısı 1 milyon kadardır (Pomakların sayısı ayrı gösterilmekte). Türkler genelde köylerde yaşamaktadır. Sekiz yaş ve üstü 505 bin olan Türklerin yaklaşık üçte birinin okuma bilmemesi ve çeşitli düzeylerde okul bitirmiş olanların ise çok az olması konunun vahametini göstermektedir. Bu amaçla tüm Bulgar yönetimleri ortak çaba harcamışlardır.1960"larda 27 Mayıs ihtilali ve sonrası gelinmeler, koalisyon hükümetleri ve Kıbrıs sorunu vb.. gibi meselelerle uğraşan Türkiye, komşu Bulgaristan"daki soydaşların eğitimine gerekli ilgi ve alâkayı gösteremedi. Todor Jivkof yönetimi, köklü Bulgaristan Türk eğitimini boğazladı. Bulgaristan"dan Türkiye"ye göç kampanyası ve bu amaçla Türk temsilciliklerine yapılan resmi müracaatlar, 19 Mart 1964"te 400 bine ulaşmıştı. Bu kampanyanın gerisinde Türk azınlık okullarının kapatılması ile yeise düsen ve Bulgarlaştırılacağı hissine kapılan soydaş kaygıları yatmaktadır. Ancak göç konusu Bulgar makamlarınca şiddetle yasaklanıyor ve kelimenin telaffuzu dahi ağır ceza gerektiriyordu. Bulgarları kaygılandıran ve endişeye sevk eden husus, çok ağır işlerde çalışan Türklerin göçmesi ile işlerin aksayacağı ve Bulgar ekonomisinin zarar göreceği idi. Kısa bir süre sonra Bulgaristan"da Türk olmak veya kalmak da suç sayılmaya başlanacaktır. Bulgaristan, kurulduğu günden itibaren sistemli bir sekilide Türk azınlığı yok etmeye çalışmıştır. Bu amacın son halkalarından birisi olarak 17 Temmuz 1970"da Bulgaristan Merkez Politbüro yetkilileri 549 sayılı "gizli tedhiş ile milliyet ve din değiştirme" kararı almışlardır (1991: 48; Togrol, 1989: 74-75). Bu dönemde Bulgar yönetimi, bir "Komünist-Bulgar-Slav toplumu" yaratma fikrini benimsemiş ve azınlıkların din, dil ve isimlerini değiştirme planları yapmıştır. Önce Çingene, Gagavuz ve Pomak Türklerinin adları değiştirilmiş ve arkasından da diğer Türklere benzer yöntemler uygulanmıştır. Bu uygulamaya karşı gelenler çok ağır cezalara çarptırılmışlardır. Örneğin 1972"deki Rodoplar"daki uygulamada 10 binin üzerinde masum soydaşımız katledilmiştir. Bulgarları bu tür çılgın karar ve uygulamalara iten nedenlerin başında, Türklerin hızlı nüfus artışı karşısında Bulgarların zamanla azınlığa düşme endişesi yatmaktadır. Nitekim bu kaygılar, çeşitli resmi toplantı ve raporlarda dile getirilmiştir.1964"te Türk-Sovyet ilişkilerinin gelinmesine paralel Türk-Bulgar ilişkileri de iyileşmiştir. Bu kapsamda Bulgaristan"la; ticaret anlaşması (1965), ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesi (1966), ve medeni ve siyasi haklar sözleşmesi imzalanmıştır. Ayrıca iki ülke arasındaki parçalanmış ailelerin birleştirilmesini amaçlayan "Yakın Akraba Göç Anlaşması" da uzun Pazarlık ve görüşmeler neticesinde Türk ve Bulgar Dışişleri Bakanları tarafından 22 Mart 1968"de Ankara"da imzalanmıştır (1989: 74-75). 1969-78 yılları arasındaki göçün kökü, 1950"lere dayanıyordu. O yıllarda Türkiye"ye gelen bazı soydaşların yakın akrabaları Bulgaristan"da kalmıştı Bu nedenden parçalanmış aileler birleşmek istiyordu. Diğer taraftan vize almış, malını mülkünü satmış bir çok Türk sınırın kapatılmasından dolayı göç umutları içinde Bulgaristan"da kalmıştı Bu konular iki komşu ülke arasında potansiyel bir sorun oluşturuyordu. Celal Bayar Cumhurbaşkanı iken göçler durmuyor Türkleri göçe iten nedenlerin başında 1949-1956 yılları arası Bulgaristan tarım topraklarının kolektifleştirilmesi olmuştur. Bu vesile ile çoğunluğu çiftçi olan Türklerin toprakları ellerinden alınmıştı. Bu durumda Bulgaristan"daki soydaşlar ve onların Türkiye"de bulunan yakınları Türk makamlarına müracaat ederek göç taleplerini iletmişlerdir. Bunun üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı, Bulgar makamları ile temasa geçerek bir göç Anlaşması yapmanın yollarını aradı. Ancak Sofya hükümeti, tüm iyi niyetli çaba ve girişimleri geri çeviriyordu. Bu arada 1959-60 öğretim yılında Türk azınlık okullarının Bulgar okulları ile birleştirilmesi ve Türkçe eğitimin yasaklanması ile de soydaşların göç arzuları daha fazla arttı. Mart 1964"e gelindiğinde resmen Türk makamlarından göç talep eden soydaş sayısı 400 bini bulmuştu. Türkiye"deki koalisyon hükümetinin müspet çabalarına Bulgarların yapıcı bir yaklaşım göstermemesi, çözümü savsaklı-yordu. 21 Ağustos 1966"da Bulgaristan Dışişleri Bakanı Ivan Basef"in Türkiye ziyareti sırasında yapılan görüşmelerde bir çözüm ihtimali belirdi. Sınırlı da olsa göç hususunda ortak irade oluştu. Bu kapsamda Türk ve Bulgar uzmanların Aralık 1966 - Ocak 1967 arası Sofya ve Kasım 1967"de Ankara"da yaptıkları görüşmelerden bir sonuç alınamadı (1986: 314-318). Uzun müzakereler neticesinde bir göç anlaşması imzalandı ve 24 Şubat 1968"de Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından kamuoyuna duyuruldu. Buna göre; 1952 yılına kadar Türkiye"ye göç etmiş Bulgaristan Türklerinin birinci dereceli yakınları serbest statülü göç kapsamına alınıyor ve belirli bir plan ve program dahilinde Türkiye"ye gelmelerine izin verili-yordu. Ayrıca soydaşlar, Bulgaristan"daki gayri menkullerini satın alacakları bazı malları da Türkiye"ye getirebileceklerdi (bu durum pek işlemedi). Göç anlaşması, iki ülke dışişleri bakanları tarafından 22 Mart 1968"de Türkiye"de imzalandı. Bu anlaşmayı, 17 Mart 1969"da TBMM onayladı. Daha sonra 8 Ekim 1969"da ise ilk göçmen kafilesi Edirne Karaağaç istasyonuna geldi. Bunu izleyen on yıl boyunca da her hafta (Aralık-Mart ayları hariç) göç kafilelerinin gelmesi sürmüş ve bu kapsamda gelen göçmen sayısı tüm tahminlerin aksine 130 bin gibi büyük bir sayıya ulaşmıştır. (1986: 319-338). Böylece cumhuriyet tarihinde Bulgaristan"dan Türkiye"ye gelen göçmen sayısı 600 bini aştı (1987: 65). 1980"li yıllarda Bulgaristan nüfusunun %40 dolayında bir kısmını teşkil eden Türkler, diğer azınlıklarla birlikte ülkede çoğunluktaydı. Yani Bulgarlar, azınlık durumundan kurtulmak için Türkleri asimile olmaya veya Türkiye"ye göçe zorlamaktaydı. Ayrıca Türklerin milli ve dini benliklerini korumaları, komünist ideoloji ve diğer benzeri propagandalardan etkilenmemeleri de Bulgar yönetimini telaşa ve kendi açılarından acil çözümler aramaya sevk etti. Türklerin bu özelliği güçlü aile yapısına sahip olmalarına dayanmaktadır.1960-84 arası yapılan her türlü psikolojik baskı, propaganda ve teşvike rağmen hiç bir Türk, kendiliğinden ad değiştirmeyi düşünmedi. Zorla ad değiştirme işlemine önce Pomaklardan başlandı ve bunların adları 1972-74 arası zorla değiştirildi (bu esnada 200 bin Türk de aynı kaderi paylaştı). Arkasından Türk-Bulgar ilişkileri en iyi seyrettiği 1981-83 arası dönemde ayni işlemler Müslüman Çingenelere tatbik edildi (bu esnada 100 bin Türk de benzer kaderi paylaştı). Bu çağ dışı uygulamalara uluslararası kamuoyunun tepki göstermemesi üzerine Bulgar yönetimi, ayni işlemi tüm Bulgaristan"ı kapsayacak şekilde genişletmiştir. Bulgarlar, 1984 sonbaharında büyük Türk kitleleri üzerine yürüyerek zorla ve kanlı bir şekilde onların adlarını değiştirmeye başladılar. 1985 başlarında Bulgaristan"dan gelen haberlerle Türk ve dünya kamuoyu sarsıldı. Bu ülkede yasayan Türklere karşı, ad değiştirme, baskı, zulüm ve katliamlar doruk noktasına çıkmıştı. 1984-85 kışının çok ağır geçmesi ve tüm yerleşim birimlerinin dışarı ile bağlantılarının kesilmesini sağlamış; Türk bölgeleri, yabancılara kapatılmış ve mühürlenmişti. Daha sonra asker ve milisler, Türk bölgelerine girerek zorla ad değiştirme başlatmışlar, kabul etmeyenler veya karşı gelenler ise, katliamlara maruz bırakılmıştır. 1985 Martına kadar 3.5 ay içinde katledilen Türk sayısı 800-2500 arasında olmuştur. Bu kanlı ad değiştirme operasyonu, önce Güney Bulgaristan"da başlatılmış, Kasım-Aralık 1984 döneminde bu bölgede yasayan yarım milyon civarında Türk’ün adları değiştirilmiştir. Göç yollarında çoluk çocuk perişan yüzyıllık dram 80"lerin sonunda yeniden yaşanıyor Türkiye"nin tepkisi en yetkili makam Cumhurbaşkanı tarafından Ocak 85"te Bulgar Cumhurbaşkanına gönderilen bir mesajla dile getirildi ve konuya bir çözüm bulunması önerildi. Ancak buna cevap alınamadığı gibi kuzey bölgelerdeki kanlı operasyonlar da tankların desteği ile Şubatta tamamlandı. Aslında bu kanlı olaylar, yüz yıldır oynanan ve Bulgaristan"da başka milletlere hayat hakkı tanımayan Bulgar oyununun son sahnesiydi. Daha önce eğitim müfredatları ve Türkçe eğitim yasaklanmış, Türkler sürekli Türkiye"ye göçe zorlanmış ve resmi teşviklerle ad değiştirmeye zorlanmış ama yine Türk varlığı ortadan kaldırılamamıştı Bu durum, kanlı da olsa sonuçlandırılmalı ve kapatılmalıydı. 1960"dan itibaren Bulgaristan"daki Türkler, Müslümanlaşmış Bulgarlar seklinde tarih saptırılarak inkar edil-meye çalışılıyordu. Ad değiştirme işlemi, Türkler arasında büyük bir tepki ile karşılanmış ve Jivkof yönetimini şaşırtmıştır. Aslında bu durum, Sovyetlerin izni ve oluru olmaksızın mümkün değildi ve hatta Bulgaristan, Sovyetler tarafından bir deney laboratuarı olarak kullanılmıştır. O dönemde 4 milyon dolayında olduğu tahmin edilen Bulgaristan Türkleri, kendilerine uygulanan her türlü baskı ve yok etme plânlarına rağmen milli kültür ve benliklerini korumaya çalışmışlardır. Türk basını ve kamuoyu soydaşlarımıza sahip çıktı. Büyük kentler ve üniversitelerde düzenlenen çeşitli toplantılarla Bulgarlar protesto edildi ve kınandı. Ankara Üniversitesi Senatosunun yayınladığı 8 Şubat 1985 tarihli bildiri ile Bulgaristan Türklerine karşı yapılan zulüm, baskı ve soykırım sert bir dille kınanmıştır. Daha sonra bunu Üniversiteler arası Kurulun ve diğer üniversitelerin benzer bildirileri izlemiştir. 19 Şubat 1985"te KKTC Kurucu Meclisi, Bulgaristan Türklerine uygulanan terör ve baskı politikasını kınamıştır. Ocak ve Şubat aylarında bazı hükümet yetkilileri konuyla ilgili, basına çeşitli demeçler verdiler. Daha sonra Şubat ortasından itibaren başbakan Özal, soruna görüşmeler yoluyla barışçı bir çözüm önerdi. Yine ayni kapsamda; Milli Eğitim Bakanı Metin Emiroglu Sofya"da yapılan bir BM toplantısında Bulgarların ayıbını yüzlerine vurmuş, Başbakan Özal, BM"lerin 40. kuruluş yıldönümü münasebeti ile genel kurulda yaptığı konuşmada Bulgarları kınamıştır Ayrıca San Fransisco"da yapılan NATO Genel Kurul toplantısında da bu insanlık dışı muameleler kınanmıştır 22 Şubatta Bulgaristan"a bir nota veren Türkiye, "geniş kapsamlı bir göç anlaşması da dahil olmak üzere sorunların görüşmeler yoluyla çözülmesini" önerdi. Bu notaya 28 Şubatta karşılık veren Bulgaristan, Türk teklifini reddetmiştir. Müteakip günlerde iki ülke arasında karşılıklı bir nota düellosu başladı ve 24 Ağustosa gelindiğinde Türkiye 4. notasını vermişti. 1986 yılında dünya hafif sıklet halter şampiyonu Naim Süleymanoğlu, isminin Bulgarca"ya çevrilmesi üzerine Türkiye"ye iltica etti. Ayni yıllarda Bulgaristan"dan Türkiye"ye göçen parçalanmış aile dramları Türk televizyon programlarına dahi konu olmuştu (Aysel adlı kız çocuğunun dramını anlatan Yeniden Doğmak filmi ile). Bulgaristan Türklerinin çile ve ıstırapları, aynı yılın Mayıs ayında Türkiye"ye büyük bir göç dalgası yaratıyor ve kısa sürede göçmen sayısı 313 bini ulaşıyordu Bu insanlık dramı dünya gündeminde sahipsiz kalırken sadece Türk kamuoyu ve basını konuya özel bir önemle eğilmiştir. Türklerin maruz kaldığı bu insanlık dışı tutum karşısında ünlü Bulgar yazar ve şairi Blaga Dimitrova dahi isyan ederek Bulgar yönetimini kınamıştır Bu soydaşların bir kısmı, bir süre sonra yeni bir anlaşma ile hak ve birikimlerini alma ümidi belirince Bulgaristan"a geri döndüler. 1980"li yıllardaki asimilasyon kampanyası çerçevesinde Belene kamplarına doldurulan Bulgaristan"daki soydaşlar, iktidar ortağı oldu. HÖH"e iki bakanlık verildi. Bulgaristan"da 17 Haziranda yapılan parlamento seçimlerinde hiçbir siyasi gücün tek başına iktidara gelecek oranda oy elde edememesinin ardından, eski Kral II. Simeon"un başkanlığında kurulacak koalisyon hükümeti için protokol imzalandı. Protokolle beraber, Bulgaristan"da yaşayan Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) koalisyon ortağı oldu. Hak ve Özgürlükler Hareketi ile birlikte Balkanlarda yasayan Türkler 1912 yılından beri ilk kez iktidara gelmiş oldular. Makarios dönemi Kıbrıs Cumhuriyeti hariç tutulduğunda, Türkiye dışında Türkler, azınlık kabul edildikleri bir ülkede ilk kez hükümet ortağı durumuna geldiler. <a href="redirect.jsp?url=http://www.westtrakien.com/balkanlar/bulgaristandatuerkluek/index.html" target="_blank">http://www.westtrakien.com/balkanlar/bulgaristandatuerkluek/index.html</a> |
Bulgaristan Türk"ünün Tarihsel Dramı
<a href="redirect.jsp?url=http://www.westtrakien.com/balkanlar/bulgaristandatuerkluek/index.html
Ve" target="_blank">http://www.westtrakien.com/balkanlar/bulgaristandatuerkluek/index.html Ve</a> bu Ülke de aday |
Bunlar soykirimi degilmi ? o.T.
ohne Text
|
sende yunanlara fazla yüklenme.....
onlar demokrasiyi kesfettigine göre demekki böyle dernek kapatarak gelistiriyorlar.
onlar bir müftü secimini bile türklerden aliyorlar ve istambuldaki papazin vezir olmasini istiyorlar. |
Haklisin yapmamam lazim di af et o.T.
ohne Text
|
Ukrayaninda büyük bir ayibi var...
Örnegin Kirimda yasayan Tatarlara yapilan zulumler ve soykirimi.
Zamaninda Stalin denilen Kizil Seytan 150 bin Tatari Karadenize gömdü... Ukranyaninda tabi eli vardi bu isin icinde ve simdi Ukranya Kirimli Türklere haklarini vermek istemiyor. Kendini bilmeyen bu Islavlar simdide AB ye girmek icin ugrasiyorlar. Bizim T.C nin basindaki Mazotlar yine uyudular. Sitzen bleiben 6 |
Yani Abdullah gül biraz gec kalmadimi
Benim bildigim bir Bakan cok erken hareket etmelidi.
Ama allah yardimcisi olsun. Biz zamaninda Milletce uyuduk.... Bil Bul kazan.... |
Du solltest mich inzwischen gut kennen!
... und ich kenn dich auch schon.
Daher ist die Frage überflüssig. al" |
ermenilerce katledilen türk listesi
ERMENİLER TARAFINAN TÜRKLERE KATLİAM UYGULANAN YERLERİ GÖSTERİR CETVEL*
Belge no Tarih Yer Olayın Muhtevası Yaralı Ölü 1 1914-2-21 Kars, Ardahan Ermeniler tarafından telef edilen erkeklerin sayısı. 30000 2 1916-5-8 Pasinler Sevk sırasında ölenlerin sayısı 2000 1916-5-8 Tercan Köylere Ermeni saldırısı sonucu ölenlerin sayısı. 563 1916-5-8 Van, Tatvan Tatvan iskelesinde yapılan saldırıda ölenler. 1600 1915-5-9 Bitlis Hudut köylerine taarruz sırasında Ölenler. 40000 1916-5-8 Bitlis Kaçmaya çalışanlardan ölenler. 10000 1915-5-9 Bitlis Çeşitli köylerde ahalinin katli sonucu ölenler. 123 3 1915 Van Çeşitli yerlerde ahalinin katli sonucu ölenler. 44 1916-5-22 Van Dir nahiyesinde boğazlanarak öldürülen sübyanlar. 1000 1916-5-22 Köprüköy, Van Tamamen yok edilen Köprüköy"de ölenler. 200 1916-5-22 Van Rus ve Ermenilerin yaptıkları katliamda ölenler. 15000 1916-5-22 Van Şamran mahallesinde katledilen erkekler. 8 1916-5-22 Van Ermenilerce yemeklerine zehir katılarak öldürülen Müslümanlar. 8000 1916-5-22 Van Hoşab"da telef edilen nüfus. 80000 1916-5-22 Van Ergel ve Atyan"da halkın imhası sonucu ölenler. 15000 4 1916-5-23 Of Taarruz edilerek öldürülen kadınlar. 5 5 1916-5-23 Trabzon Bazı köylerde yapılan katliamda öldürülenler. 2086 1916-5-23 Van Şeyi köyünde öldürülen Museviler. 300 1916-5-11 Van Van ve köylerinde yapılan katliamda öldürülenler. 44233 1916-5-11 Malazgird Malazgirt ve köylerindeki baskında öldürülenler. 20000 6 1916-6-11 Bitlis îşgal sırasında yapılan zulümde öldürülenler. 12 7 1916-4-1 Van, Reşadiye Aşnak karyesinde yapılan zulümde ölenler. 15 8 1916-6 Van, Abbasağa Abbasağa köyündekilere İşkence. 14 1 1916-6 Edremid, Vastan Edremit"te yapılan kırımda öldürülenler. 5000 9 1915-4 Bitlis Savur köyünde ahaliye yapılan zulümde ölenler. 29 1915-4 Muradiye Abaaga köyü halkının katli sırasında ölenler. 10000 10 1915-5 Van Hasanan aşiretinden zayi olanların sayısı. 20000 1915-2 Has kay Ermeni çeteleriyle çarpışmada ölenler. 200 1915-2 Dutak Köye saldırı sırasında- ölenler. 3 1915 Bitlis Rus, Ermeni ve Kazak saldırısında Öldürülenler. 16000 1916-5 Muş Köylere saldırıda öldürülenler. 500 11 1915-4 Van Köylere baskında öldürülenler. 120 1915 Van Bazı köy ahalisinden öldürülenler. 150 1916-5-25 Bayezid Bayezid"de imha edilenlerin sayısı. 14000 12 1915 Muş Ermeni çeteleri tarafından katledilen muhacirler. 800 1915-8 Müküs Tahliye esnasında katledilen ahali sayısı. 126 1916-6-7 Müküs Seyhan Katledilen nüfusun sayısı. 121 1915-7 Muş Akçan Kuyuda bulunan cesetlerin sayısı. 19 1329 Muş Anak manastırı önünde şehit edilenlerin sayısı. 10 13 1915 Bitlis Hizan Ucum nahiyesi köylerinde yapılan katliamda ölenler. 113 14 1915 Van Van ve civarında yapılan katliam. 5200 15 1916-8-14 Bitlis Köylerde yapılan katliamda ölenler. 34 311 16 1916-6-6 Şatak Şerir Köye saldırıda ölenler. 45 1916-6-6 Şatak Ermeni saldırısında ölenler. 1150 17 1916-1-15 Terme Ermeni eşkıyasının saldırısında ölenler. 9 18 1916-1-25 Kars Katledilen milletvekili sayısı. 9 19 1916-1-21 Kilis Devriye gezerken katledilen Osmanlı askerleri. 2 20 1919-2-26 Adana, Pozantı Ahaliden katledilenlerin sayısı. 1 4 21 1919-5-18 Osmaniye Zor Telgraf Müdürünün katli. 1 22 1919-6-13 Pasinler Isısar karyesi civarında katledilenlerin sayısı. 3 23 1919-6-3 İğdır Abbaskulu aşiretinin köylerine saldırıda Ölenler. 8 24 1919-7-7 Kars, Göle Ermeniler tarafından katledilenler. 9 25 1919-7-9 Kağızman Ermenilerle çarpışma sırasında ölenler. 6 26 1919-7-9 Kurudere Kurudere"ye saldırı sırasında ölenler. 8 27 1919-7-8 1919-7-8 Mescidli Gülyantepe Ermeni saldırısında ölenler. Ermeni saldırısında ölenler. 4 4 10 28 1919-7-11 Mescidli Köylere taarruz sırasında ölenler. 35 20 29 1919-7-19 Bulaklı Köylere taarruz sırasında ölenler. 2 2 30 1919-7-24 Kars, Kağızman Şûra reisine ve ailesine yapılan saldırıda ölenler. 9 31 1919-7 Sarıkamış Antranik çetesinin köylere saldırısında ölenler. 1 803 32 1919-7 Sarıkamış Ricat sırasında Ermeniler tarafından öldürülenler. 695 33 1919/8 Muhtelif köyler Köylere yapılan Ermeni saldırılarda Öldürülenler. 2502 34 1919-7-5 1919 1919-7-19 1919 Kağızman Tiknis, Ağadeve Pasinler Nahçıvan işkence ile öldürülenler, işkence ve tecavüz ile öldürülenler. Köy basarak öldürülenler. Birçok köy basılmak suretiyle öldürülenler. 2 4 5 2 4000 35 1919-7 1919-7-4 1919 1919 Kurudere Akçakale Sarıkamış Sarıkamış Baskınla katliam sırasında öldürülenler. Köy basılarak Öldürülenler, İmha ve idam ile öldürülenler. Bomba ile öldürülenler. 2 8 180 9 36 1919-8-15 1919-8-15 Erzurum Erzurum Çeşitli şekilde yapılan işkencelerle öldürülenler. Yakılarak, boğularak öldürülenler. 153 426 37 1918 ispir ve Bayburt ispir ve Bayburt kazalarında Ermenilerin yaptığı soykırım. 150 38 1919-9 Allahüekber Taarruz ve yağma İle öldürülenler. 3 39 1919-9-14 Sarıkamış Çatışma sırasında öldürülenler. 1 2 40 1919-11-11 Maraş Sokak çatışması sırasında öldürülenler. 2 2 41 1919-11 1919-11-6 Adana Ulukışla Trenden atılarak öldürülenler. Gözleri oyularak öldürülenler. 4 7 42 1919-12-7 Adana Çatışma sırasında öldürülenler. 5 4 43 1920-1-22 Antep Saldırı ile öldürülenler. 2 1 44 1919-9 Ünye işkence ile Öldürülenler.. 12 45 1920-2-28 Pozantı Esir Türk askerlerine baskın sırasında öldürülenler. 40 46 1920-2-10 Çıldır Makinalı tüfekle Öldürülenler, 100 47 1920-3-9 Zarusat Kurşuna dizilerek Öldürülenler. 400 48 1920-2-2 Şuregel Kaçarken tipiden ve katledilerek öldürülenler. 1350 49 1338-3 Maraş Bomba, süngü ile öldürülenler. 4 4 50 1920-3-22 Şuregel, Zaruşat Çeşitli şekillerde öldürülenler. 2000 51 1920-3-9 1920-3-16 Zaruşat Kağızman Süngü ve baltalarla öldürülenler. Çeşitli şekillerde katledilerek öldürülenler. 15 120 720 52 1920-4-6 Gümrü Trenden indirilerek kurşun ile öldürülenler. 500 53 1920-4-28 Kars Silâhla öldürülenler. 2 54 1920-5-5 Kars işkence, silâhlı saldırı, bombalama ile öldürülenler. 1774 55 1920-5-22 Kars Baskınla katledilerek öldürülenler. 10 56 1920-7-2 1920-7-2 Kars, Erzurum Zengibasar Baskın İle, hicret edenlere saldırarak öldürülenler. Kaçarken suya atılarak öldürülenler. 408 1500 57 1920-7-27 Erzurum Baskın yoluyla öldürülenler. 69 58 1920-2-1 1920-5 1920-8 1920-8 Zaruşat Kars, Erzurum Oltu Kars, Erzurum Katliam ve suda boğularak öldürülenler. Çeşitli şekillerde katledilerek öldürülenler. Muhacirlere yapılan katliam sonucu öldürülenler. Ağaca bağlanıp boğularak öldürülenler. 2150 27 650 18 59 1920-10-15 Bayburt 99 köyde yapılan katliam neticesinde öldürülenler. 1387 60 1920-10-20 Göle Köylerde katliam sonucu Öldürülenler. 100 61 1920-10-17 Pasinler 30 köyde yapılan katliam sonunda öldürülenler. 9287 62 1920-10-18 Tortum 64 köyde katliam sonucu Öldürülenler. 3700 63 1920-10-19 Erzurum Muhtelif mahallerde katliam sonucu öldürülenler. 8439 64 1920-10-26 Kars civan Değişik işkencelerle öldürülenler. 10693 65 1920-10-28 Aşkale Köylerde yapılan katliam sonucu Öldürülenler. 889 66 1919-1-6 Zaruşat Top saldırısı ve İşkence ile öldürülenler. 86 67 1920-12-1 Kosor Köylerde katliam sonucu öldürülenler. 69 68 1920-12-3 Göle Süngülerle ve bomba ile öldürülenler. 508 69 1920-12-4 Kosor Köylerde katliam sonucu öldürülenler. 122 70 1920-12-4 Kars, Zeytun Yakılarak ve çeşitli şekillerde öldürülenler. 28 71 1920-12-4 Sarıkamış 13 köyde katliam sonucu öldürülenler. 1975 72 1920-12-6 Göle Köylerde katliam neticesi öldürülenler. 194 73 1920-12-7 Kars, Digor Çeşitli köylerde yapılan katliamlarda öldürülenler. 14620 74 1920-12-14 Sarıkamış 18 köyde yapılan katliam sonucu öldürülenler. 5337 75 1920 1920 Göle Kars Kadın ve çocuklara saldırı sonucu öldürülenler. Köylerde katliam sonucu öldürülenler. 600 3945 76 1920 Haramivartan Köylerde katliam sonucu öldürülenler. 138 77 1920 Nahçıvan Açlık, hastalık, soğuktan ve kati ile Ölenler. 64408 78 1920-11-29 Zaruşat 55 köyde katliam sonucu öldürülenler. 1026 79 1921-2 Zengibasar Kurşunlanarak öldürülenler. 3 18 80 1920 Nahçıvan Muhtelif köylerde katliam ile öldürülenler. 63 5307 81 1920-2 Kars civarı Birkaç köyde katliam sonucu Öldürülenler. 561 82 1920-12 Erivan işkence ile öldürülenler. 192 83 1921 Karakilİse 24 köyde felaket ve muhaceret yüzünden ölenler. 6000 84 1921-11-21 1921-11-21 Pasinler Erzurum Kaza ahalisine yapılan katliam sonucu ölenler, 38 köyde baskın yolu ile öldürülenler. 53 1215 85 1918 Hınıs Baskın yolu ile öldürülenler. 870 86 1918 Tercan Köylerde katliam İle öldürülenler. 580 87 1921 Nahçıvan Kaçırılarak, İşkence ile öldürülenler. 12 88 1921 Bayburt işkence ile öldürülenler. 580 89 1921 Arpaçay Muhacirlere saldın sonucu öldürülenler. 148 Toplam 518.105 * Doç. Dr. Yusuf Sannay, Ermeni Sorunu ve Türk Arşivleri adlı makalenin eki. <a href="redirect.jsp?url=http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/sayi38/168.htm" target="_blank">http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/sayi38/168.htm</a> |
bence gec kalmadilar, tam zamani! o.T.
ohne Text
|
Sag ol iste bir ispat daha .... Akshalil
okusun ...
|
akshalil yalnizca Orhan pamuk okur. o.T.
ohne Text
|
Su acidan yani yillardir hep uyudular
birsey yapmadilar...Bicak kemige dayanmadan olmasin diyorum artik uyanalim...
Türk evladina Tarihi ögretsinler. |
keske yalniz ondan ibaret olsa........ o
ohne Text
|
Orhan Pamuk ... o it kitablari cok
satsin diye bu yola bas vurdu ve zannettiki bütün Kürtler hemen kitablarini okuyacaklar.
Masallah yani .... Adam bulsa Ailesinide katil olarak cikarcak.O O... Cocugun kitabini okumakta yarar var ... Kinim daha cok büyüyecek o zaman.... Akshalil de sekerim demesini galiba ondan ögrendi.. :=) |
Ama gelde anlat .. Bunlar gesmiste
kalmis deyip geciyorlar... Bizim TR hic birzaman disirida yasayan Türklere sahip cikmadi... Cikmadi sagolsun Tayip Babada devami ettiriyor.....
Onlar bizim Varligimiz ve sahimiz dir.... |
Ruslarin yaptigi zulümler bir Leksikon
bile kabul etmez... cünkü cok barbarca yapilan soykirimlari varda ondan.
Daha halen bugün Altayda Türklere yapilan soykirimlari dünya görmemezlikten geliyor.. Insanlarin bütün tabiyatlarini yok ediyorlar ve yasamak icin gida birakmiyorlar... Türkiyede bunlar kürtlere yada diger etnik kökenlere yapildimi? Hayir yapilmadi.... Daha fazla istiyorlar.... 30 Bin Insani öldüren PKK bugün neden bir Isci parti sifatini tasiyor ve AB öyle görüyor. Türkiye yine uyumus sagolsun Turgut Özal ve diger Politikacilar uyutmaktan baska birsey yapmadilar..... Sitzen bleiben 6. |
PKK gercegi.... PKKnin soykirimi...
hemde AB tarafindan isci partisi olarak tanimlanan bir PKK yozmasinin yaptigi soy kirimina bakin.
Kürt Kürtü nasil öldürüyor ... Buyurun ispati : <a href="redirect.jsp?url=http://www.pkkgercegi.net/pkk_gercekleri_dosyalar/frame.htm" target="_blank">http://www.pkkgercegi.net/pkk_gercekleri_dosyalar/frame.htm</a> |
Yeter BE !!!
gercekten bir balyoz ilen mi kafaniza buraya NELERI ve NIYE yazmanizi sokmak mi lazim ?!?!?
Türkiye Cumhuriyetinin Terorist bir örgütlen iliskilerine burada yer yok!!! BURADA "TÜRKIYE ve AB UYELIGI" ilen ILISKILI makaleler TEK ISTIYORUM!!! Tamam son makalelere yinede hosgörü ilen karsiladim! AMA yine abartiniz! ARTIK YINE SILINICEKLER hemde hicbir NEDEN göstermeden! CÜNKÜ NEDENLERI YETERINCE ACIKLADIM! al" |
Bendende yeter artik ama.... o.T.
ohne Text
|
rahatsizmi oldun... o.T.
ohne Text
|
:=) dogru .... dinci kesim anlamaz o.T.
ohne Text
|
sen daha dangalaksin galiba...
man merkts
|
...... ot sensin o.T.
ohne Text
|
silinecekler öylemi? burda PKK
schow yaparsiniz artik.
bu konu EU beiritle yakindan alakali. EU girilmeye deger bir yermi dedilmi önce bilmek lazim, öyle degilmi? gecende EU"nun sagladigi Burslar ve egitim konu edildigi zamanda hic bir gerekce göster- meden silmistin. senin icin en güzel konu nedir söylermisin? Biz buraya para ödedik ve burada fikrimizi aciklama hakkimiz var. hukukende yazdiklarimizdan kendimiz sorumluyuz. sanirim vaybe bir Ag, öyle degilmi? ben gerektiginde burdaki senin yarattigin sacma ve haksiz vaziyeti bir faxla geselschafter"e bildiririm. sayet cözüm bulunmazsa, kendi davranisiniz kendi reklaminiz olur bilmis olun. ich es sat von dir! habe ich klar ausgedrückt? |
Baska birisi ermeni soykirimi hakkinda
birseyler yazsa hemen bu fikirler sabir sinirlari icine alinir.
Akshalil Ablamizin yaptigi gibi. Konu Orhan Pamuk diyor ve sonra PKK ve Kürt propagandasi yapiyor. Und merkwürdigerweise wird das toleriert... |
Ali bey biraz dikkatli okuman lazim..
Herseyi ozaman iyi anlarsin...
Saygilar |
Hodri meydan !
Deine FAX"en habe ich dicke!
DU DARFST JEDERZEIT DEINE BESCHWERDEN AN VAYBEE ODER AN DEN EUROPÄISCHEN GERICHTSHOF FÜR MENSCHENRECHTE ODER VOR DIE UNO oder sonstwohin richten!!! Ich habe es immer wieder gesagt! Wer nicht hören will muss fühlen! al" |
"Gaziantep" Bey !
... yeni bir NICK arayiniz kendinize ve "Antepli" "Gaziantep" ... li Nicklerinin devami oldugunuzu bir daha göstermeyin.
al" |
Ali bey niye böyle yapiyorsun anlamadim
gitti...
Neyse sana hak veriyorum ama bu konuyu abartmadim ve tek yanlizca bu makaleyi okuyupta yola cikarsan ozaman abartmis olurum... Ama baglantilara bakin lütfen |
Beyler sakin olalim ve bir birimizi
anlamaya calisalim...
Ali bey sizde abartmayin artik... |
Af edersin ama artik o kadar ne zevk
ne istek kaldi gidip gelip ayni konulari size tekrarlamaya!
O yüzden artik kendime o kadar isde yapmiyacagim. En iyisi Frankenstein ilen birles ve VayBee"nin "Gesellschafterine" Fax yagmuru yagdirin. Beni ilgilenidirmez ... ben VayBee"nin ne calisaniyim nede VayBee"ye sorumluyum. O yüzden bana tehditlerinizde sökmez. Hala farkina varamadinizmi benim nasil birisi oldugumu !?!?!? al" |
Bana "bey" diye hitab etmen gerekmiyor
Tek "nickimle" tanimlasan yeter!
Yoksa sana "Gaziantep30" bey veya arkadasina "Frankenstein" bey ilen mit hitab edecegimi mümkün görüyormusun? Abartma varsa bende KASITLI"dir! Belli bir cizgiden sonra ben bütün abartmalari severim. O cizgi benim gözümde asildi ... Ne olur ne olmaz VayBee karar verir. al" |
Gök türk elfabesi
senin hizmetcinmi var burda kendin bul oku
<a href="redirect.jsp?url=http://www.turan.tc/kalem/gokturk/gokturk.htm" target="_blank">http://www.turan.tc/kalem/gokturk/gokturk.htm</a> |
aman efendim yapmayin ya
biz size tehdit mi yagdirdik....
|
bende senin bey oldununu falan
düsünmüyorum.
eger o fakslardan yiginlarla var diyorsan, o yalnizca senin kaliteni ispat etmeye yeter. ben sadece vaziyeti gerektigi sekilde iletirim. iletirimki üzerimden kanuni sorumluluk gitsin. be ondan sonra seni ve vaybeyi oldugu gibi tarif etme hakkina sahibim. egerki birazcik ticari kabiliyetin varsa, bunun ne anlama gelecegini fazla düsünmene gerek yoktur. sen kim oluyorsunki, ben senin görüs ve dusüncelerin dogrultusunda makale yazacagim? yoksa silermissin! türkiyenin en iyi nasil bölünebilecegini EU beitrit konusu yapabiliyorsun. istersen feristahin oglu ol, benim bildigim budur, degismez. istersen beni mahkemeye sen verirsin, yada adam gibi düsünce ve ifade özgürlügüne saygi gösterirsin. hemde herkese esit sekilde! |
Tamam Aliconda sen nasil istersen o.T.
ohne Text
|
yagcilik yapma sende be! o.T.
ohne Text
|
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 20:43 Uhr. |