Einzelnen Beitrag anzeigen
  #8  
Alt 08.07.2013, 23:13
Benutzerbild von sevtap05
sevtap05 sevtap05 ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 05.02.2013
Beiträge: 181
Standard

Zitat:
Zitat von benekalice Beitrag anzeigen


AKP iktidarında anne ölüm oranları, kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri ve katliamları zirve yapmış durumda. AKP’nin iktidara geldiği 2002’ den 2009’a kadar geçen yedi yılda kadın cinayetlerinde artış: % 1400, yani kadın cinayetleri 14 kat artmış. Birleşmiş Milletler raporuna göre dünyada her yıl 5 bin kadın sadece töre ve namus cinayetleri sonucu ölüyor. Türkiye'de ise töre ve namus cinayetleri her yıl ortalama 200'ü buluyor. Türkiye genelinde kadınların neredeyse yarısı şiddete maruz kalıyor. Uzmanlara göre ülke genelinde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı %39. Varoşlarda bu oran %97'lere çıkıyor. Yaşadıkları fiziksel şiddeti kimseye anlatamayan kadınların oranı %48.5. Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57′si fiziksel şiddete, % 46,9′u cinsel şiddete, % 14,6′sı enseste ve % 8,6′sı tecavüze maruz kaldığını belirtiyor. Herhangi bir sivil toplum örgütüne ve polis, savcılık dahil hiçbir kuruluşa başvurmayanların oranı %92.

Sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olan kadınların Türkiye’de işgücüne katılımı TÜİK verilerine göre 26 seviyesinde yani kadınların sadece dörtte biri çalışabiliyor. AB’ye tam üyelik hedefleyen Türkiye için bu kabul edilemez ölçüde düşük bir oran. Bununla birlikte maalesef ki bu katılım oranı her geçen yıl artacağına daha da azalıyor. Türkiye kadın istihdamında bu rakamlarla Avrupa’dan daha çok Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yakın duruyor. Çalışma imkânlarındaki bu yetersizlik, cinsiyet eşitsizliği, fırsat eşitsizliği, gelir dağılımındaki eşitsizlik, kadınların kredi gibi kaynaklara ulaşmada var olan imkânsızlıkları, kazanılan gelir üzerinde kadın kontrolünün yetersizliği gibi nedenlerle, ülkemizde kadınlar yoksulluk sorununu daha çarpıcı ve acı bir şekilde yaşıyorlar.



Bu ülkede bedenini satarak karnını doyurmaya çalışan vesikalı ve vesikasız çalışan hayat kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye’de hayat kadınlığı yaşı 15'e kadar düşmüş durumda. 15 bin vesikalı hayat kadını var. Vesika sahibi olmak ‘garanti kazanç’ olarak görüldüğü için Büyük şehirlerde yaklaşık 30 bin kadın Genelevlerde çalışmak üzere gerekli olan vesikaya sahip olmak için sıra bekliyor. Türkiye genelinde vesikalı ya da gizli olarak yaklaşık 100 bin hayat kadını çalışıyor. Kaba bir hesapla 35 milyon kadın nüfusa sahip Türkiye’de, her 350 kadından biri fuhuş batağına düşmüş durumda. Türkiye’de fuhuş yapma yaş aralığı ise, çocuk yaştaki hayat kadınları dahil edilmezse 15-40 yaş arası olarak tanımlanıyor. Türkiye’de bu yaş aralığında yaklaşık 17 milyon kadın bulunduğu gözönüne alınınca, ortaya korkutucu bir oran çıkıyor. Yoksul, cahil, güvencesiz, işsiz ve sahipsiz kadınlara yönelik ortaya çıkan tablo; kötü yönetilen ülkenin ve ekonominin kadınlar üzerindeki acı ve ağır faturasıdır.

Oysa, “Dünyada hiçbir milletin kadını ‘milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, Anadolu kadını kadar emek verdim’ diyemez”, “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, Türk Kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, sosyal hayatımızı onunla birlikte yürütmek, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı yapmak zorundayız”, “Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun en önemli şartlarından biri de kadınlarımızın başta eğitim olmak üzere her bakımdan yükselmelerini temindir.” diyen ve kadına seçme ve seçilme hakkını Avrupa ülkelerinden bile önce Türk Kadınına veren Atatürk gibi bir büyük liderin ülkesine yukarıda özetlediğimiz bu tablo yakışıyor mu?

Kimse kendini kandırıp bahaneler üretmesin. Kadının hali hazırda Türkiye’deki durumunu irdelediğimizde AKP iktidarında kadının haklarının gerçekten geriye gittiği açıkça görülmektedir. Aslında Türkiye’de kadın hakları ve statüsündeki bu geri kalmışlık ve utanç tablosundan; 1950’de çok partili hayata geçildikten sonra gelmiş geçmiş tüm İktidarlar ve siyasi liderler sorumludur. Geçen 62 yıl içerisinde “Sol” partilerin ancak topu topu 7-8 yıl iktidarda bulunduğu, üstelik tek başına hiç iktidar olamadığı düşünülürse, en büyük sorumluluk; kuşkusuz yaklaşık 54-55 yıl yani yarım asırdan fazla iktidarda bulunan ve dini, dinayeti, muhafazakârlık ve mukatdesatcılığı dillerinden düşürmeyen “Sağ” partiler ve Sağ liderlerdedir . Bununla birlikte en büyük ve asıl sorumluluk AKP’ye aittir. Çünkü kendilerinden önce hiçbir siyasi parti bu kadar süre ve bu kadar büyük bir çoğunlukla iş başında kalmamıştır. Yani bu tabloyla ilgili hiçbir mazeret ve bahane üretemezler. Hatırlatalım, AKP; yerelde İstanbul, Ankara gibi büyük metropol ve büyük şehirlerde neredeyse 20 yıldır, ülke genelinde ise 10 yıldır üstelik anayasayı bile değiştirebilecek çoğunlukla İktidarda ve ülkeyi yönetiyor. İktidara geldiklerinde ilkokulu bitiren çocuklar bugün 25-30 yaşlarında. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Bülent Arınç gibi AKP’nin ağır topları nerdeyse 30 yıldır mecliste veya etkin olarak siyaset sahnesinde. Türkiye’de kadının statüsü ve hakları konusunda içinde bulunan bu ilkel, geri ve kabul edilemez tablonun baş sorumlusu kadına bakış açısı, yaklaşımları ve dünya görüşleri ortada olan bu siyasi anlayıştır.

“Gidin evinizde oturun, evinizin kadını olun ve en az üç çocuk doğurun” diyen bir Başbakan var maalesef. Kadın haklarını türbana indiren, türbanla sınırlayan, bunun ötesindeki tüm kadın haklarını reddeden bir anlayışın egemenliğinde kadınlar eziliyor. AKP’ye destek veren kadınlar acaba gerçekten çağdaş kadın hakları ile destek oldukları parti arasındaki uzlaşmaz bakış açısı ve anlayış farkını ellerini vicdanlarına koyarak düşünüp görebiliyorlar mı? AKP’ye destek veren kadınlarımızdan bazılarının darda, zorda ve ihtiyaçlı olduklarını biliyorum ama siyasi iktidardan çağdaş insana yakışır kadın haklarını talep etmek, beklemek ve sandıktaki gücünü bu maksatla kullanmak yerine; pirince, makarnaya, kömüre, sadakaya tenezzül ederek çocuklarının özellikle de kız çocuklarının geleceğini kararttıklarını acaba ne zaman görecekler?
Benim anlamadigim sunlar:
1. AKP den önce kadinlarin hakki dahami fazlaydi? (Kadinlar eskiden hic sikayet cesaretinde degildiler, simdi cevreme bakinca sikayet eden sikayet edene; esi bile zorla yatinca tecavüz suc duyurusunda bulunuyordu; eskiden bunlar yoktu )

2.kimse zorla 3 cocuk yaptirmiyor, yapan yapar yapmadan yapmaz; bu Bir tavsiye degilmi, yoksa benmi yanlis anladim?

3. son yillarda türkiyede kadinlara verilen hukuksal haklari almanya ile kiyaslarsam, almanya bu alanda geriye kaliyor: örnek; bosanmada tazminat haklari, dul kadinlarin bireylerin Emekli hakkini bile alma imkani

Sadece istatistikleri gösteripte AKP den önce türkiyede güllük gülistanlik göstermek bana inandirici gelmiyor, tabiki daha cok yapilacak isler var ülkede ama 70 yilligin isini 11 yilda hemen bitirmek kolaymi?