Abdullah Gül"ü nasıl bilirsiniz ?
Ulusuma şunu öğütlerim ki; bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten hiçbir zaman geri kalmasın !!
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Abdullah Gül"ün nerede, ne zaman doğduğu, hangi okulları bitirdiği beni ilgilendirmiyor. Ben bir vatandaş olarak, düşünmesini bilen ve düşündüklerini açık ve net bir şekilde ifade etme hakkına sahip bir birey olarak Abdullah Gül"ü nasıl bildiğimi anlatacağım. Hep hocalar mı soracak merhumu veya merhumeyi nasıl bilirsiniz diye. Bu seferde ben kendimle baş başa kaldım ve sordum. Abdullah Gül"ü nasıl bilirsin diye. Bakalım ben Gül"ü nasıl biliyormuşum.
Abdullah Gül Dışişleri Bakanlığından sonra gözüne Cumhurbaşkanlığına dikti. Erdoğan"ı kimse Cumhurbaşkanı olarak görmek istemiyordu. Düşündüler taşındılar kimi aday gösterelim dediler ve büyük ikramiye Gül"e çıktı. Gül nasıl olsa alışkındı bir süre görev yaptıktan sonra istifa edip yerini Erdoğan"a bırakmaya. Cumhurbaşkanı seçilir, bir süre devam eder sonra koltuğu Tayyip abisine bırakır ve kenara çekilirdi.
Erdoğan da Emine hanımla birlikte Çankaya da elini kolunu sallayarak dolaşırdı. Abdullah Gül gibi bir Dışişleri bakanı, Recep Tayyip gibi bir Başbakan olduğu sürece başka düşman aramaya gerek yok.
Erdoğan"ın bu kadar yüzsüz olabileceği kimsenin aklına gelmezdi sanırım. Türk milletinin gösterdiği tepkiye rağmen Abdullah Gül" ü Cumhurbaşkanı adayı seçti. Aklı sıra adam sende muamelesi uyguladı. Aslına bakarsanız Erdoğan ile Gül arasında ne zihniyet ne de misyon açısından hiçbir fark yok tepkimiz bu yüzden. Bu zihniyet, gördüğü rüyanın etkisiyle Çankaya"yı ele geçirerek Türkiye Cumhuriyetinde Faşist diye niteleyebileceğimiz yeni bir rejim kurmak istiyor. Kayıtlı seçmenlerin sadece yüzde 25inin desteğiyle meclisin yüzde 70ini gasp eden AKP ilk günden itibaren gayri meşru ve emperyalist uşağı bir iktidar kurmuştur. Uşaklığı da başarıyla yürütmüş, Türk Milletinin onur ve haysiyetini ayaklar altına almış, Türkiye"yi beş para etmez bir peşmerge" nin tehdit dolu söylemlerine muhatap etmiştir.
Bu iktidar sayesinde Türkiye son 4 yılda tamamen parçalanma ve işgal edilme tehlikesiyle karşılaşmıştır. AKP iktidarı 84 yıllık Cumhuriyetin temellerini 4 yıl içinde dinamitlemiştir. Türkiye"nin bağımsızlığı .bütünlüğü Atatürk İlkeleri ve devrimleri, Cumhuriyet rejimi hiçbir dönem bugünkü kadar saldırıya uğramadı. Peki Abdullah Gül bu dönem ne yaptı? Abdullah Gül bazılarının iddia ettiği gibi "uzlaşma" ve "hoşgörü" temsilcisi mi idi . Hayır Tam tersine gençliğinden itibaren şeriatçı militandır. Cumhuriyet düşmanıdır. Bu adam çocukluğundan itibaren Milli Görüşü savunmaktadır.
Kendisi aynı zamanda İBD-C terör örgütünün fikir rehberliğini yapan Necip Fazılın Büyük Doğu Gençliği hareketinin de üyesidir. Abdullah Gül Refah Partisinin kapatılmasının en büyük nedenlerinden biridir. Hem Cumhuriyet karşıtı sözleri hem de eylemleri dava dosyasında büyük yer kaplar. Abdullah Gül Türkiye Cumhuriyetine karşı en büyük irticai provokasyon ve isyan denemelerinden biri olan "Türban eylemlerini" bizzat başlatan ve planlayan kişidir. 1988 yılından itibaren eşinin türbanını bahane ederek türban eylemlerinin baş kışkırtıcılarından biri olarak meydanlarda yer almıştır.
Refah Partisinin Genel Başkan Yardımcısı olduğu dönemlerde İngiliz The Guardian Gazetesine "Türkiye"de Cumhuriyetin sonu geldi. Kesinlikle laik sistem değiştirmek istiyoruz"" diyerek Cumhurbaşkanlığı makamını kaza ile işgal ederse bizzat Cumhuriyeti yıkacağını yıllar önce hiç gizlemeden yabancı efendilerine açıklamıştır. Abdullah Gül eşinin türbanının özel bir mesele olduğunu iddia etmektedir.
Ancak anlaşılan Türk Devletine ve laikliğe o kadar büyük bir kin beslemiş ki kinini özel alanda tutamamış, uluslararası arena"ya ve emperyalist platforma, eşine destek vererek birlikte taşımıştır. Türkiye Cumhuriyetine karşı eşinin AİHM" de açtığı türban davasında bizzat taraf olmuş, eşi Türk Devleti ile uluslararası mahkemede hesaplaşan ilk başbakan olma şerefine nail olmuştur.
Abdullah Gül, terör örgütü PKK üyeliğinden hüküm giymiş Leyla Zana" yı bile AB emretti diye dışarı salmış ve makamında ağırlamıştır. Kısacası ister PKKlı ister Barzani taraftarı isterse Talabani taraftarı olsun her türlü Kürt ırkçısı ve bölücüsü Abdullah Gülün dostudur. Abdullah Gül, Ermeni Diasporasıyla birlikte Hrant Dinkin cenazesini Türklüğe ve Türk Devletine karşı bir hareket gösterisine dönüştürüp provokasyonun baş tertipçilerindendir.
Eski Asala mensuplarının cenazeye gelebilmesi için yurt dışındaki Ermeni militanlarını havaalanlarının VIP salonundan Türkiye"ye sokturmuştur. Dışişleri Bakanı olarak Türkiye Cumhuriyeti"nin devlet politikasını terk etmiştir "Bir adım önde olmak politikası adına Türkiye"ye karşı Ermeni Rum ve Kürt tezlerini bizzat dışişlerinin politikası haline getirilmiştir. Emperyalizme karşı en teslimiyetçi ve düşkün politika Abdullah Gülün Dışişleri Bakanlığı döneminde yaşanmıştır. Bakanlığı döneminde Dışişlerinde gerçekleştirdiği temizlik ve tarikatçı kadrolaşma hareketi Cumhurbaşkanı olursa neler yapabileceğinin göstergesidir. Abdullah Gül, Erbakan"ın kayıp trilyon davasının da sanığıdır ancak dokunulmazlık zırhı ile Erbakan"ın giydiği hükümden korunmuştur. Ve ne hikmetse Cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesinden sadece birkaç gün önce hakkında beraat kararı çıkarılmıştır. Kısacası Abdullah Gül ile Tayip Erdoğan"ın arasında hiçbir fark yoktur.
İkisi de Atatürk İlkelerine ve Cumhuriyetine karşıdır. Bunu "Değişmeden" önce ve sonra defalarca bizzat kendi sözleri ve eylemleriyle kanıtlamışlardır. Türkiye"de Anayasal Düzeni yıkıp ABD sömürgesi ılımlı Hilafet rejimi kurmak temel amaçlarıdır. Cumhurbaşkanlığı makamına bu gözle bakmaktadırlar.
Abdullah Güle Cumhurbaşkanlığı makamını teslim etmek demek Cumhuriyeti büyük Kürdistan ve ılımlı hilafet özlemcilerine , Türkiyeyi ABD emperyalizminin sömürgeci işgal ve parçalama planlarına, Türk Ordusunu Damat Feritlerin ve Aznavurların eline teslim etmek demektir. Böyle bir adam benim Cumhurbaşkanım olamaz. Çankaya Din tüccarlarına teslim edilmeyecek.
Amerikan Gül"ünden inciler.
Cumhuriyet gazetesi ise 25.04.2007 tarihinde Abdullah Gül"ün bizzat söylediği sözleri şöyle yayımladı.
Laiklikle kavgalı bir aday
Öncelikli görevi laik rejimi koruyup kollamak olan Cumhurbaşkanlığı"na aday gösterilen Abdullah Gül,Refah Partisi yöneticisi olduğu dönemde, "Türkiye"de Cumhuriyetin sonu geldi. Kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz" demişti. Türkiye"nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğuna ilişkin temel niteliğinin değiştirilmesini bile gündeme getiren Gül, "hırsızlık yapanlar, yolsuzluk yapanlar" ın laiklik zırhına büründüğünü öne sürmüştü.
"Türbanı eninde sonunda çözeceğiz"
Gül, eşi Hayrünnisa Gül "ün üniversiteye kaydını yaptırmaya, avukatı ve noterle birlikte gitmiş, gazetecilere haber vermişti. Eşinin türbanlı fotoğrafı nedeniyle kaydının yapılmaması üzerine "Bugün Moskova"da yaşıyor olsaydık, böyle bir engelle karşılaşmazdı eşim" demişti.
Abdullah Gül, Atatürk Üniversitesi"nde düzenlenen mezuniyet törenine türbanlı velilerin alınmamasına ilişkin ise bakan olarak görev yaptığı 16 Haziran 2005 tarihinde "Hükümet olarak eninde sonunda bu tip (kamuda türban) utanılacak manzaraları kaldıracağız"" demişti.
"İslama aykırı yasa kalkacak"
Abdullah Gül, 10 Aralık 1995 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanan röportajında da Cumhuriyetin temel nitelikleriyle "barışık" olmadığını ortaya koymuştu. Gül, özellikle değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek "Türkiye"nin laik demokratik sosyal bir hukuk devleti" olduğuna ilişkin ikinci maddesi ile değiştirilmesini yasaklayan maddelerin kaldırılması gerektiğini savunmuştu. Gül"ün öne çıkan değerlendirmeleri şöyleydi:
* Saklanamaz gerçekler var. İslamın yalnız ahireti değil, dünyevi düzeni de içerdiği bir gerçektir. Ben bir Müslüman olarak buna inanıyorum.
* Türkiye"de geçerli kanunlar arasında, İslama aykırı olan da var, olmayan da... Aykırı olanlar baskıdır. Baskı kalkacak. Bu hakkı kullanacağım. Halka bu imkânı vereceğim.
* Artık Türkiye"de yasaklarla gitmez. Yani anayasada şu yasak var, bu yasak var diye gitmez. Halk isterse yapılır. (Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez 2 ve 4. maddelerine ilişkin)
* Biz Türkiye"de yasakçı bir zihniyetin olduğuna inanıyoruz. Türkiye"de açık-gizli bir İslam düşmanlığı olduğuna inanıyoruz. Başörtüsü örneğin...
* İnancından dolayı kimse "discrimination" a (ileri derece ayrımcılık) uğramayacak. Orduya girerken subayların karılarının, kızlarının fotoğrafları isteniyor. Bunları kaldıracağız.
* Düzen Türkiye"de İslamı caminin içine hapsetti. Biz İslamı hayat tarzı olarak görmek istiyoruz.
* Türk anayasasının girişini İngilizcesini yabancıya verecek olursanız utanırsınız.
* Faizin doğru olmadığına inanıyoruz. Faizin sıfıra yakın olduğu toplumlar sağlıklı toplumlardır.
"Zenginler kulübü"
Gül, RP milletvekiliyken TBMM"de AB ile ilgili yaptığı bir konuşmada ise Avrupa Birliği ile ilgili olarak, "Değerli arkadaşlar, AB Hıristiyan kulübüdür. Türkiye"yi hiçbir zaman içine almayacaktır. Bizi zenginler köşkünün bahçesindeki kulübeye koyacaklar" demişti. Gül, 11 Mart 1996"da TBMM"de yaptığı bir konuşmada ise İsrail ile ilgili olarak "Müslümanların hâkim olduğu bu bölgede, İsrail, yabancı bir güç ve kültür olarak, uluslararası destekle bölgeye yerleştirilmiştir; işgalci ve yayılmacı bir devlettir. İsrail, bugünkü konumuna gelmek için, yakın geçmişinde, terör dahil her türlü aracı kullanmış bir ülkedir" görüşünü dile getirmişti
Benim Abdullah Gül"ü nasıl bildiğimi sanırım anladınız. Peki siz nasıl biliyorsunuz?
Nazan Kafesci
|