Buda Mevalanadan YOBAZLARA!!!
Mevlana Celaleddin (1207-1273), bir şiirinde şöyle demektedir: Bizim yolumuz, Şu güzelim dünyada yaşamak
yoludur... Bir başka şiirinde de şöyle diyor: Körün ayağına bir engel takıldı, yaygıyı yayan iyi yaymamış dedi.
Yaygıyı yayan da, a kör dedi, kimseye suç yükleme; sen tutacağın yolu görmüyorsun.
Mevlana"nın öğrencileri arasında Süryanos adında bir de Rum delikanlısı var. Çetrefil lakırdı etmesini
beceremeyen, açık sözlü bir genç olacak ki, uluorta konuşmalarından ötürü yakalayıp kadı"nın önüne götürüyorlar.
Kadı soruyor: Sen Mevlana"ya tanrı diyormuşsun, doğru mu?.. Süryanos hep o açık sözlülükle: Yalan, diyor, ben
Mevlana"ya tanrı demedim, tanrıyı yaratandır dedim. Tanrı benim, ama bunu yıllardır bilmiyordum, bana tanrı
olduğumu Mevlana öğretti... Süryanos"u iyice çıldırmış sanarak bırakıyorlar. O da gelip olupbitenleri Mevlana"ya
anlatıyor. Mevlana: Kadı"ya deseydin ki, diyor, yazıklar olsun sana, eğer sen de tanrı olamadıysan.
Mevlana"ya göre bilgi, insanı öbür varlıklardan üstün kılar. Evrenin bütün varlıkları içinde bilgiye erişmiş olan tek
varlık insandır. Her ne kadar evrendeki bütün varlıklar aynı varlığın belirtisiyseler de, insan, bilgisiyle, hepsinin
üstündedir. Hacı Bektaş"a göre de her insan, gereken bilgiye erişmiş değildir. Gereken bilgiye erişen insana kutup
(değirmen taşının ortasındaki demirin adı) denir. Değirmen taşı nasıl kutbun çevresinde dönerse, evrende öylece
kutbun çevresinde dönmektedir. Sayısı pek çok olan bu kutupların içinde de biri vardır ki; tam ve yetkin bir bilgiye
erişmiştir, ona da kutuplar kutbu (kutb-ül-aktab) denir. Kutuplar kutbunun bir yanında sağ imam, öbür yanında sol
imam oturur (imaman). Bu büyük yöneticiler üçler adını taşırlar. Bunlardan sonra evrenin dört yanını yöneten dört
direk gelir (evtad-ı erbaa). Dört direkten sonra gelen rütbe aptallar (abdaller ya da büdela; aptal ve budala
sözcüklerinin nereden geldiği de böylelikle anlaşılmış oluyor) rütbesidir. Üçlerden sonra direklerle aptallar, beşler
adını alırlar. Bunların altında da yediler, kırklar ve üç yüzler (rükeba, nüceba, nükeba) vardır. Üç yüzler, bir çeşit
genel kuruldur. Evren, bu organlarla yönetilir (saltanat-ı ilahiye).
|