Einzelnen Beitrag anzeigen
  #16379  
Alt 30.04.2005, 01:29
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sivil düsünce!!!

İnsanların temel yapısı erdemli olabilmektir, erdemli insan olabilmek için ilk önce insanı olduğu gibi kavramak ve kabul edebilmek ( yanlışı ve doğrusu ile) ve ona onun düşünceleri ile değer vermekten öte, bulunduğu ortamda o düşüncelerini savunabilmesini savunabilmektir en büyük erdemlilik. Bunun temel yapısı insanı insan olarak kabul edebilmek ve insana insan olduğunu hissettirmek ve onu savunabilmektir. İnsanlar tinsel, dinsel, sosyal, mesleksel, cinsel farklı, farklı konumda olabilirler ama ilk önce insandırlar ve o değerler ile değerlendirilirler.

Yaşamda asla tek bir doğru yoktur ve tek bir yanlışta yoktur her şey eksi ve artı, artı ve eksi ile varlıklıdır, bu göreceli bir kavramdır. Yaşamda asla bir durağanlılık yoktur tüm canlılar, tüm yaşam, tüm evren ve evrensellik ve düşün ve düşünsellik değişkendir, insanlarda değişkendir hem kendileri, hem fizikleri, hem düşleri, hem beklentileri, hem düşünceleri. Bu doğanın, kozmosun onlara sunduğu erdemliliktir.
İnsanların, toplumların, ülkelerin ve devletlerin oluşturdukları hukuksallık ve anayasa denilen hukuksal kuralların bütünleştiği ve uygulandığı sistemlilik vardır.

Hukuk insanların, toplumların, ülkelerin ve devletlerin birbirleri arasında tüm sosyal, bireysel yaşamının en iyi bir arada yaşayabilme düzelmeme ve düzenleridir. Hukuk yalnızca iyilerin değil yanlışlığın içinde bulunup ta haksızlık yapanların da koruyuculuğunu üstlenir onlara da insani yaşam haklarının oluşumu için ortam oluşturur.

Dinsel yapıların etken olduğu devletsel düzenlemelerde sivil bir hukuk yoktur, hiç bir din ve dinsel öğeyi taşıyan kitaplar sivil hukuk normlarında, kurallarında ve anayasalarında hukuk olarak geçmez. Geçtiği an laiklik denilen bir kuram ve uygulama sistemi oluşamaz. Ve yasaktırlar.

Din hukuku birey ile tanrı arasında bulunan ve olan bir kuraldır. Ve sivil toplum yapılarında asla kabul edilmez ve doğru olanı da budur.

Tanrı ile kul arasında olan ilişki sivil bir hukuksal ilişki değildir, kutsal bir ilişkidir ve onun hukuku ölümden sonra ortaya çıkar tüm dinsel hukuklarda. Elbet bu yalnızca dini inançları olanlar için geçerli bir ahlaki meseledir ama sivil hukukta bunun hiç bir anlamda yeri yoktur.

Hukuku tekrar yorumlarsak sadece dürüst bireylerin korunması değil dürüst olamayan bireylerin korunması olarak ta bilmek gerekir. Bazı muğlak konular vardır ki sivil toplumlarda bu gün suç gibi görünen çok şey bir kaç yıl sonra suç olmaktan çıkarlar, bu bağlamda hukuksal yasalarda kalıcı değildirler ve değişkendirler. Ama bu değişkenlikten şunu anlamamak gerekir daha kötü yasaları çıkarmayı tam tersine insanı koruyabilen yasaları düşünmeyi beklemeyi beklemek ve istemek gereklidir.
Tüm insanların inanç ve inançsız olabilme özgürlüğünü de savunan ve güvenceye alabilen ve gerçek laikliği de yararatabilen yine batı hukuku, demokrasisi ve evrensel hukuk denilen dünya hukukudur.

Dini kitaplar dini inançlı olanların beklentileri ve özlemleridirler ama ne hukukturlar nede evrensel hukukturlar nede demokrasidirler.

Birileri bunları el altından satmaya kalkmaktalar ve küfürle satmaktalar hem de hukuku yaratan, hukuku düzenleyen onu evrenselleştiren batının göbeğinde.

İnsana dur derler hani laiktin, hani demokrasiyi savunuyordun, hani evrensel hukuk vardı hiç mi sözlüğün yok evinde bir üniversite okumuş bir insan olarak.

İnsanların dinsel inançlarını ve ibadetlerini, hatta şiddet içermemeleri ve toplumu ayaklandırmama temelinde tüm propaganda yapabilme ortamını da sana sunan ve yaratan sivil hukukun olduğunu ilk önce bilebilmek gerekir.

Ya sivil bir hukukun nimetlerini çarpıtmadan açıklayacaksın, yada koyu bir küfürbaz olacaksın, ben küfürbaz insanlar ile yazışmam ve onlara asla değer vermem, insanların tümü dini inançlarına saygı ile karşılıyor ve dini inançlarını tüm insani temellerde yaşayabilmelerini savunuyorum, inançsız olanlar içinde aynı şeyleri düşünüyorum.

Ama elinde battal gazinin kılıcı ile baş kesen ırkçı, ultra milliyetçilerden de iğreniyorum.

Önce insan ve insana saygı ve sevgi, yarım aydınlardan, okumuş cahillerden ve okumuş kibirli züppelerden de asla hoşlanmam.

Galvani...