Sayin Irkci Vatandaslar.
Hüseyin Üzmez
Kürt mes"elesinin asıl kaynağı
Leyla Zana ve arkadaşları, yıllarca hapishanelerde yattıktan sonra, ABD"nin ve Batılıların baskısıyla cezalarını tam yatmadan çıktılar. Suçları malûm, bölücülüktü. Onlar Kürt ırkçılığı yaptılar. Onlardan daha ağır basan Türk ırkçıları da onları hapishanelere tıktılar. Halbuki Türklerle Kürtlerin çok ortak yanları vardı. Evvela her iki kavim de Müslümandı. Dinimize göre "kardeş"tik. "İyilikte yarışmak için ayrı kavimler halinde yaratılmıştık!" Hiçbir ırkın diğerine üstünlüğü yoktu. İnsanlar bir tarağın dişlileri gibi eşitlerdi. Hepimiz topraktan gelmiştik. Hz. Adem"in çocuklarıydık. Üstünlük sadece takvadaydı. "Allah indinde üstün olanlar müttakiler"di. Bu açıdan bakılınca, her iki kavimde de "başlar gövdeye uymuyor"du. Gövdeler sağlamdı. İkisinde de; "Benim dinim bana, sizin dininiz size" inancı vardı. Türk halkının başları, "Tamam, din kutsaldır, ama onu dünya işlerine karıştırmayacaksınız. Vicdanlarınıza hapsedeceksiniz. Laikliği de, bizim anladığımız biçimde özümseyeceksiniz" diyorlardı. Ehh, bu kadarcık dayatmaya katlanmak (kerhen de olsa) mümkündü. Kürt halkını temsil iddiasında olanların ise, dinle, imanla hiç alâkaları yoktu. Çoğu Marksist ve ateistti. "Din, bir afyondur" diyorlardı. Nereden baksanız, bizdekiler onlardan çok daha iyiydi. Hiç olmazsa kıpkızıl dinsiz değillerdi.
Kenan Evren Paşa, devlet başkanı iken, Ramazan"da kürsüde konuşma yaparken su içmişti. Hemen arkasından, "Biliyorum, bugün mübarek Ramazan, amma ben seferiyim" demişti. Bu kadarcık nezaket bile halkı memnun etmeye yetmişti. Bizim halkımız, inançlarına hürmet eden, gayrimüslim de olsa ona saygı duyar.
Leyla Zana ve arkadaşları, hapishaneden çıkar çıkmaz, kurtarıcı bir ekip edasıyla, ülkemizi turalamaya başladılar. Her gittikleri yerde konuşuyorlardı. Yine bir Ramazan günüydü. Kasten yaparcasına, halkın karşısında lıkır lıkır su içtiler. Küçücük bir nezaket gösterip de özür bile dilemiyorlardı. Dinsiz ve saygısız oluşları, milletimiz için büyük bir şanstı. Bu milletin yüzde 99"u Müslümandı. Kürtler bu devletin kurucu 2 aslî unsurundan biriydi. Bu gerçek, Lozan"da kabul ve tescil edilmişti. Yazık ki o kardeşlerimize sonradan üvey evlât muamelesi yapıldı. Kimlikleri dahi kabul edilmedi. "Onlar dağ Türkleridir" denildi. Haklı-haksız baskılar yapıldı. Zulme maruz kaldıkları da oldu. Zaman zaman canları yandı. Onlara Apo, Zana ve yandaşları değil de, dini bütün Kürt büyükleri önderlik yapsalardı, kimbilir başımıza ne gaileler çıkardı. İşte o zaman devletimiz bölünme tehlikesi ile hakikaten karşı karşıya kalabilirdi. Çok şükür ki şimdi böyle bir ihtimal dahi yok. Çünkü dindar Kürt halkı, Türkiye"deki Kemalist yöneticileri, kendilerine Marksist dinsizlerden çok daha yakın buluyorlar. Kürt halkının böyle düşündüğünü çok iyi bildiği için bugün Apo bile; "Ben Atatürkçüyüm" diyor. Şuna kesin olarak inanıyoruz ki, bugün sırf Kürtler arasında bir referandum yapılsa, onların yüzde 95"i, "Biz Türk devletinden, 1000 yıllık kardeşlerimizden ayrılmak istemiyoruz" diyeceklerdir. Bunu onlara söyletecek olan imanlarıdır. Eğer rejim kavmiyetçilik üzerine değil de, iman esaslarına göre kurulmuş olsaydı, bugünkü dertlerin hiçbiri olmazdı. Tıpkı 1000 yıldan beri de hiç olmadığı gibi. Batılı olacağız diye maalesef rüzgâr ektik. Şimdi fırtına biçmekle karşı karşıya kaldık. artık uyanıyoruz. İnşallah daha binlerce yıl da kardeş gibi yaşayacağız. Bütün bunları boşuna yazmadık elbet. Sayın Başbakan Norveç"e gidince, küstahın biri, "Biz istersek Doğu"daki savaşı durdururuz" demiş. Sayın Başbakan bu sözlere haklı olarak çok kızmış. Aynı sözlerin daha usturuplusunu, Leyla Zana ile arkadaşları daha çıktıkları gün söylemişlerdi. Onlara niye ses çıkarmadık! Yoksa eşşeğe gücümüz yetmeyince semerini mi dövüyoruz? Yarın da bu konuyu yazacağız inşallah.
<a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7402" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=7402</a>
|