![]() |
oh mannnn :D
Zitat:
wie peinlich ist das denn?? :D |
Nazım Hikmet
Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta.
|
15.Temmuz dan evel ...
bi Celal hocam a bi kulak verin derim ... https://www.youtube.com/watch?v=ZCZ7WeyUdCs |
Atheist olarak ...ne kadar darbeci olduklari $üpheli olsalar bile
Diyanet baskani ...ben bunlara "cenaze namazi " kilmam VE ![]() bunu in$a eden insanlar ... insan degil dir müslüman olmadan önce insan olmayi dene "diyanet ba$kani" |
ISLAM i terk edip seni insanliga davet ediyorum
sayin Dr. Prof. @MehmetGÖRMEZ |
Kimi zaman zor günler vardir..
Ama bir kez daha adaletin kazandigini gördük. Ne darbeler vardir ki, yenilemez zannederler.uzun sürsede, sonunda adalet yerini Bulur ve ... Buldu. Kimse bilmesede, ben biliyorum ya, bu bana yeter. Cok direndin, malum kaybettin. |
Charles Bukowski
En zor olanı beklemektir,
hele boşuna bekliyorsan... |
The Int'l Spectator
BREAKING: US highly unlikely to extradite Fethullah Gulen, despite repeated requests from Turkish government following coup attempt. ahahah ... |
2 hafta yokkum ..
dünya nin en güzel $ehirin deyim > (Munich/Izmir) Ce$me :) lasst euch nicht manipulieren ..all die tr. TV/Sender gehören RTE .. es grüßt der Erkan aus München |
Mach dir kein Kopf, du Türkei und Geographie Experte ;)
Zitat:
|
|
Atatürkün suclari saymakla bitmez!!
EVET, ATATÜRK SUÇLUDUR!..Evet... Bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk'tür!..Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz!
Evet... Bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk'tür!.. Eğer bugün 60 milyon insanımız, Batı Trakya'daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur! Eğer 1923'te, kişi başına düşen ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum, şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur! Eğer 1929 - 39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi yüzde 19 artarken, Türkiye'de yüzde 96 artmışsa; bunun suçlusu odur! Eğer Türk işçisi, Batı'daki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14 - 16 saat çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi, 59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa; bunun suçlusu odur! Eğer Türk kadını; yasal olarak erkeğine eşitse; "köle" değilse, seçme ve seçilme hakkını, Fransız kadınından bile önce elde etmişse; kadınlar bugün Türkiye'de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa; bunun suçlusu odur! Eğer 1923'te Darülfünun'daki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye'de, bugün yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa; bunun suçlusu odur! Eğer açık havadaki klasik müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa; bunun suçlusu odur! Eğer şeyhülislamlar "fetva" verip Kuran'ın Türkçe basımını engelleyemiyorsa; ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorsa; bunun suçlusu odur! Eğer bugün, Köy Enstitülü binlerce köylü çocuğu, kültür yaşamımıza damgalarını vurabiliyorsa; bunun suçlusu odur! Eğer 1923'lerde Ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın aydınlığında bir ölçüde yaşayabilmişse; bunun suçlusu elbette ki odur! Atatürk'ün suçları saymakla bitmez. Bir zamanlar kralların, şahların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların Ankara'yı ziyaret için kuyruk olmalarının sorumluluğu da Atatürk'e aittir... Baskı rejimlerinden kaçan yüzbinlerce Batılı bilim adamının bir zamanlar Kemalist Türkiye'yi seçmesinin sorumluluğu da... Faşit Mussolini'nin bile Türkiye'yi "Avrupalı" saymasının günahı da... Ama suçlunun suçlarının iyi anlaşılabilmesi için, suçsuzların suçsuzluklarının da unutulmaması gerekir. Sokaktaki adamın bile "miras hakkı"na dokunulamaz iken... Atatürk'ün vasiyetini çiğneyerek, Türk Dil ve Tarih Kurumlarını devletleştiren, Atatürk'ün miras gelirlerini, devletin aldığı memurlara dağıtan "beş general" suçsuzdur! "Ben Atatürkçüyüm ve laikim" diyerek, din derslerinin zorunlu olması hükmünü anayasaya koydurtan, Alevi'nin, Hristiyan'ın, Yahudi'nin, "Sünni inancı"nı öğrenmesini zorunlu hale getiren Marmaris'teki emekli adam suçsuzdur! Köy Enstitülerini kapatırken imam-hatip liseleri açanlar... Laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken, imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının 14 kat artmasını sağlayanlar... Menderes'ten, Demirel'e, Özal'dan Yılmaz'a,Erdogan tüm "Atatürkçü laik" başbakanlar suçsuzdur! Milli Eğitim Bakanlığı'nı şeriat yanlılarının işgaline terk edenler... Sağlık ve Tarım Bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler... İçişleri Bakanlığı'nın yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin şeriatçı olması için kollarını sıvayanlar... Hepsi, hepsi suçsuzdur! Asıl suç, Harp Okulu'nu şeriatçılara açmamakta direnen Kemalistlerdir!.. Sokaktaki adama küfreden suçludur; ama Atatürk'e küfreden suçsuzdur!.. Erbakanlar, Mezarcılar, Dicleler... Holding solcuları, numaracı cumhuriyetçi iboşlar... Şeriatçı, Kürt ırkçıları... Hepsi de haklılar! Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi? 1950'den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?... A. Taner KIŞLALI Böylesine Vatan haini ,din dü$mani ,dinsiz imansiz ...böyle vatan haini ,böyle suclu bu mahkuma Hayranim...belki bende sucluyum ,suclu birini seviyorum |
Özdemir Asaf
Tek kişilik miydi bu şehir?
Sen gidince bomboş kaldı. |
Nazım Hikmet RAN
Günaydın Güneşi çiğnemeden yutan Evren,
Sanada günaydın beynimin vızıltısı, Son cigaramın ateşi,külleri günaydın, Yeni yıllar, Doğum günleri, Takvimde asılı duran günler, Aylar,yıllar zamanlar.... Hayatımızın dönüm noktaları, Unutmadan unutuldu sanılanlar günaydın... İz bırakmış unutulmamış tarihler.... Ocak Şubat, Mart, Mayıs, Ekim, Aralık sizede günaydın...... |
Evvel zaman içinde....
Bugün burada eski yazdıklarımın bir kısmını okudum,kendimden bayağı etkilendim yani:)))
Ben kendime kurban olayım :)))) |
.....
İnsan kendini yanlızlığa ittikçe,düşlerinin gölgesine sığınıyor.Düşleri kabusa dönmeye başlayınca,sıçrayarak uyanıyor...Uyanınca uykusundan,sorguluyor kendini,gaflete düştüğü yönünde çelişki oluşuyor içinde.Bazen herşeyden vazgeçmek istiyor,hayatından bile.İnsanı hayata bağlayan,onu inatla yaşamaya iten şeyin aslında bilincinin değilde,içindeki kabuklaşmış yarası ve kafasında kalan son soru işareti olduğunu anlıyor.Hep soruyor başa dönerek,her seferinde aynı cevapsız soruyu;Neden diye?Zaten meselenin en can alıcı noktası da budur,nedene verilecek cevabın merakı....
|
Nazım Hikmet Ran
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var: ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını yer yer tırnaklarımla kazıdım hatıralarımın camını.. en güzel günlerimin üç mel'un adamı var: biri sensin, biri o, biri ötekisi.. düşmanımdır ikisi.. sana gelince... yazıyorsun.. okuyorum.. kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa, insanın bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum.. ne yazık!.. ne kadar beraber geçmiş günlerimiz var; senin ve benim en güzel günlerimiz.. kalbimin kanıyla götüreceğim ebediyete ben o günleri.. sana gelince, sen o günleri - kendi oğluyla yatan, kızlarının körpe etini satan bir ana gibi satıyorsun!. satıyorsun: günde on kaat, bir çift rugan pabuç, sıcak bir döşek ve üç yüz papellik rahat için... en güzel günlerimin üç mel'un adamı var: biri sensin, biri o, biri ötekisi... kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi... sana gelince... ne ben sezarım, ne de sen brütüssün... ne ben sana kızarım ne de zatın zahmet edip bana küssün.. artık seninle biz, düşman bile değiliz.. |
Nihal Bıkım
Ve bazen diledim ,bazen de keşke dedim;
bir düşün kabus kısmı olsaydın da, uyandığımda kan ter içinde olsa bile, karışsaydın terime ve aksaydın toprağın derinliklerine... |
Ölünüzü Dirinizi Her Gün Birinizi Bir Gün Hepinizi!..
SOYSUZ ERMENİ DÖLLERİ
SOYSUZ ERMENİ DÖLLERİ Türk Tarih Kurumu Başkanı (TTK) Yusuf Halaçoğlu, kamuoyunda tartışma yaratan sözleriyle ilgili olarak, “sözlerim çarpıtıldı" dedi. Halaçoğlu, düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye’nin çok önemli sorunları var. Tabii ki bu sorunların üzerine gidebilmek için bir takım araştırmalar yapmak gerekiyor. Kafamızı kuma soktuğumuz takdirde bu sorunları kimse gelip çözmez, başkaları farklı bir biçimde ortaya koyar" diye konuştu. Atatürk’ün “Biz her zaman hakikati arayan onu buldukça ve bulduğumuza kani oldukca ifade etmeye cüret eden insanlarız" sözüne hatırlatan Halaçoğlu, “Ben de bu cüreti gösteriyorum. Birileri bağırabilir, birileri çağırabilir, birileri istifa isteyebilir, her şey olabilir. Bunların bir önemi yok. Yusuf Halaçoğlu TTK başkanı olduğu için bu araştırmaları yapmıyor. Ben bir tarihçiyim" diye konuştu. Hiçbir konuda belge göstermeden konuşmadığını dile getiren Halaçoğlu, “Türkiye’de kafasını kuma sokanlar var, bunların adına profesör diyebilirsiniz" dedi. Halaçoğlu sözlerininin çarpıtıldığını belirterek, kendisine yargısız infaz yapıldığını söyledi. Halaçoğlu, Kayseri’de Türk Kültürü ve Tarihinde Avşarlar Sempozyumu konulu sempozyumda 8-10 yıldır süren bir çalışmasından söz ettiğini ve Türkiye’de 41 bin 297 aşiret tespit ettiklerini dile getirdiğini söyledi. Halaçoğlu, konuşmasının ses kayıtlarının kendisinde olduğunu ifade ederek, adı geçen konuşmasında Türkiye’de Alevilerin yüzde 99’unun Türkmen olduğunu, 1919’dan sonraki tehcirden kurtulmak isteyen Ermenilerin Anadolu’da kalmak için kendilerini Kürt Alevi olarak gösterdiğini söylediğini aktardı. Halaçoğlu, bu sözlerinin “Kürt Aleviler Ermeni dönmesidir" diye çarpıtıldığını söyledi Halaçoğlu, “Eğer bilime önem vermeyeceksek, bilim adamlarının yaptıkları çalışmaları hiçe sayacaksak, polemiğe girip onları ortadan kaldırmaya, idam etmeye, mahkum etmeyi düşünüyorsak o zaman gerçekten yazık bu memlekete" diye konuştu. ERMENİ DE OLABİLİRİM Kendisi için “Ermeni’dir" diyenler olduğunu belirten Halaçoğlu, “Ermeni de olabilirim. Ama Türk’üm, Avşar boyundanım. Soyum Hindistan’daki Kutup Mimarı yapan Muhammed Hallaci’ye dayanır, İran’daki Avşarileri kuranlardandır" dedi. Herkesin kimliğini öğrenme hakkı olduğunu dile getiren Halaçoğlu, “Beni ırkçılıkla nitelendiriyorlar. Herkes kendi kimliğini öğrenme hakkına sahiptir diyen bir insan nasıl ırkçı olabilir" dedi. 1989’da dışarıdan bilim adamlarının araştırmalar yaptığını, Türkiye’nin etnik yapısının incelendiğini ifade eden Halaçoğlu, İrem Melikof’un Aleviler, Kürtler üzerine çalışma yaptığını, dönmelerden söz ettiğini belirterek, “Bütün benim söz ettiklerimi anlatıyor" dedi. “Bu araştırmaları niye kimse tenkit etmedi. Yabancı yapınca çok mu doğru oluyor. Bizim bilim adamlarımıza neden kimse güvenmiyor" diye sordu. Adı geçen araştırmaları ırkçılık için, kişilerin neye mensup olduklarını öğrenmek için yapmadıklarını da dile getiren Halaçoğlu, “Biz bütün dünyadaki kültür varlıklarının envanterini yapıyoruz" dedi. OSMANLI ARŞİVLERİNDEN 41 BİN AŞİRET TESPİT ETTİK Halaçoğlu, Osmanlı tahrir arşivlerinden 41 bin 297 aşiret tespit ettiklerini belirterek, 1500-1600 yılları arasındaki yaklaşık 60 tahriri incelediğini ve sadece göçebe hayatı yaşayanları araştırdığını söyledi. Araştırmasında Anadolu’da 37 bin 706 Türkmen aşireti, 166 Moğol aşireti, 4 bin 455 Avşar aşireti, 90 Arap aşireti ve 2 bin 287 Kürt aşireti tespit ettiklerini söyledi. Halaçoğlu, “Peki ben ırkçılık yapıyorsam niye yazdım bunları? Hani Kürtler yok diyorsam, Türkmenler var diyorsam niye yazdım bunları? Niye bu aşiretler çalışmamda yer alıyor" diye sordu. Halaçoğlu, çalışmasında bugün kendisini Kürt olarak gösteren aşiretlerin 16.yüzyılda Türkmen olarak gözüktüğünü hatırlattı. AHMET TÜRK’E ÜSTÜ KAPALI BÖLÜCÜ SUÇLAMASI TBMM’de ilk grup toplantısında kendisini bölücük yapmakla suçlayıp istifa çağrısı yapan DTP Genel Grup Başkanı Ahmet Türk’e de konuşmasında yanıt veren Halaçoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir gazete bir yazı yazıyor. Adam çalakalem benden duyduklarını belli yanlışlarla gazetede haber vermiş. Hiç kimse okumadan bunu yapıyor. Yarın bazı siyasetçiler, beni istifaya davet edenler, haklarında gazetelerde çıkan yalan yanlış haberler karşısında istifa edecekler mi? Veya Türkiye’nin bölücülüğüne gayret eden bazı başkanlara aynı şekilde Meclis’te istifa et diyecekler mi? 388 YTL MAAŞ ALIYORUM Yusuf Halaçoğlu, “istifa edecek misiniz?" şeklindeki bir soruya, TTK’nın “Sırtına ek bir yük yüklediğini" ve Kurum’dan sadece 388 YTL maaş aldığını istifa etse bile çalışmalarını sürdüreceğini ve bunu açıklayacağını belirterek, bunun çözüm olmadığını söyledi. "DÖNMELERİN LİSTESİ ELİMDE" Yusuf Halaçoğlu, konuşmasında “Benim elimde Ermeni ismi, onun Türk ismi ve hangi mahallede oturduğuna dair liste var. Ama bunu hiçbir zaman açıklamayacağım, bu bir tehdit olarak da algılanmasın" dedi. 1948-Palu doğumlu Zülküf Demirtaş Ermeni’dir. Büyük dedesi Kinkos, ninesi Nazlı’dır. Ikisi de Ermeni idi. |
Paulo Coelho
Çocukken; herşeyin sahibi olmak için büyümek isterdik.
Büyüdük; şimdi herşeyden uzak olmak için hep çocuk kalmak istiyoruz. |
Eskiler;
Eski yazdıklarımı bir faşo admin sildiği için,bazı yazılar ve cevaplar ekletik kalmış.Suçlusu faşo admindir.....
|
Bu arada;
Buranın amazonlarına ne oldu?
|
12 Eylül Askeri Faşist Darbesi;
12 Eylül Askeri Faşist Darbesi,36 yıldır artarak devam ediyor.Emperyalistlerin;bizzat hazırlayıp,ülkemizdeki işbirlikçileri tarafından hayata geçirilen faşist darbeyi lanetle kınıyorum.12 eylül faşist darbesi ile yaşamını yitiren,işkencelerden geçen her Yurtsever,Aydın,Devrimci ve Komünistlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum..
|
Oğuz Atay
Gel seninle bir daha ağlayalım; yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanamayacaklara
|
Kedi yetişemediği ciğere hav der;
Son zamanlarda en çok kafama takılan bir soru işareti var.Neden insanlar tartışmalar veya sohbetlerde istediğini elde edemeyince,hakaret ve saldırıya geçer?Aşağılık duygusu olan,karşısındakine yetemeyen herkeste var bu.Acaba Hav hav lar bundan mıdır? :))
|
Suç;
Tecavüzcü Ensar Vakfına,Tecavüzcü Ensar vakfı demek suçmuş?Haberiniz olsun,siz siz olun;Tecavüzcü Ensar Vakfına Tecavüzcü Ensar Vakfı demeyin...
|
....
Yeni bir güne başlamalı,eski günlerden koparılıp alınmış gülüşlerle.Yeniden aşık olmalı,terketme şansı bırakmamalı mutluluğa.Aşkın kudretli ateşinden yeniden doğmalı,anka kuşunu imrendiren mistik bir havada.Nuh tufanına eş yağmurlar yağmalı,gürleyen göğün ürpertisinden sokulmalı aşk koynumuza.Sanki yeniden yeşeriyormuş gibi,hayata başlanmalı.....Çok mu soyut oldu bu isteğim :)
|
Hoşçakal Kahramanım;
Sana sebepsiz serzenişler bırakıyorum giderken.Ufukları aralanmamış hüzünlerlerle birlikte çıkıp gidiyorum işte.Gerçi ben hep gidiyorum,her yıl bir başka adreste açıyorum gözlerimi..Sonbahar da sararıp solan yaprakları izler gibi izliyorum,anılarımın sararmasını.Hep akıntıya karşı kürek çeken biriydim zaten,akıntı bile tükendi,şimdi suyu çekilmiş denizlerde debelenip duruyorum.Karşıma çıkan hiçbirşeyin anlamı yok,uyduruk zoraki hikayeler gibi zoraki hayatlar hep..Zoraki dostlar ve arkadaşları saymıyorum bile....Yaptığım herşey senin yüzü suyu hürmetine yapıyorum.Her defasında esirgeyensin benim için.Çocukluğumda hep kahramanlarım vardı benim,hayata asi gibi sarılmamı sağlayan kahramanlarım.Onca zaman sonra,herşey tüketmişken ömrünü bende,herşey yokoluşa dönerken yüreğimde,aldığım nefes bile yakarken genzimi,sen çıktın karşıma ve beni yeniden dirilten KAHRAMANIM oldun...
|
Sen
Sen olmasaydın,bende böyle bir adam olmazdım.
|
...
Aslında yazmak istediğim o kadar şey varki,bir türlü klavye ile barışamadım bugün,nedense?(Akşam nedenini anladım gerçi)
Dünyanın ne kadar kirlenmişliğinden dem vuracaktım bir ara(sanki bir sırmış gibi),sonra ahlak ile ilgili birşey yazacaktım fakat bir türlü toplayamadım...Tabi üşütmemin de bunda payı yok değil.Zaten ben ölümsüz şairlerden alıntı yapıyorsam,bilinki kafam dağınık.Dağınıklık nicel birikim sürecidir bu arada.Ardından bir nitel patlama gelir ve ben biraz daha olgunlaşarak,biraz daha herşeyden uzaklaşarak kendime gelmeye başlarım....Kendimden nereye gittiğimi bilmiyorum şuan..... |
Ahmet Arif
Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeye, Doyasıya sevişmeye,yemeğe... Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi... |
...
Hep tanıdık gelir bana aşk acısı yaşayanlar.Kimbilir dünyanın hangi ucunda,hangi umutsuz sevda dan almışlardır yaralarını,yarasını gösterirken boynu önüne düşer aşığın.Gururu vardır sahiplendiği,onuru ile aşkı amansızca savunur.Gerçek olmadığını bile bile,gerçekmiş gibi yaşar aşkını içinde....Kısaca aşıklar birbirlerini acılarından tanırlar....
|
Ben Senden önce Ölmek isterim/Piraye Ran/Nazım Hikmet Ran ın eşi..
Ben
senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin... Fedakârlığımı anlıyorsun : vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak : biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım. Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde? İçimden bir şey : belki diyor. |
...
Evet yine kaldık sizlerle başbaşa;ben keyfim ve kahyası.Kürkçü dükkanı hesabı,dönüp dolaşıp,bir kısır döngüdeymişiz gib,başa dönüyoruz.Saatimiz ne zaman birinde durdu,neyi vardı pek bilemedik.Tamirci olamayacak kadar çıraktık hayatta.Usta olurmuyuz yada biri bize o yolu açarmı bilemiyorum.Acemice yola devam yinede...
|
...
Bazen diyorum,çok hızlı bir arabayla giderken,bisikletle devam etmek zorunda kalmaktır hayat.Hayatta karşılaştığımız insanlarda öyle,en küçük bir rüzgarı,aşk olarak algıladığımızı sanıyorlar.Halbuki biz,fırtanalarla tanıdık aşkı..
|
...
Bizim şarkımız buraya kadarmış.Yazan;nakaratı unutmuş,tek kelimeye yüklemiş herşeyi.Güfte yanlış,söz yanlış,zaman yanlış.Katliam haberlerinin,bayram havasında anlatıldığı bir zamanda Aşk ta yanlıştı,katle uğrama şansı vardı.Belki birgün rüyalarına gelirim,belki otururum orada,gönlünün baş köşesine....Belki birgün,sende beni özlersin kimbilir....
|
....
Vazgeçemediklerim var benim,ne yaparsam yapayım,nereye gidersem gideyim asla kopamadıklarım var.Bazılarına basit gibi görünsede tavrım,üstelemesemde ayrıntıların inceliklerini,görürüm ben aslında herşeyi.Gönül gözüyle bakamayanlar,beni anlayamaz,çözemez....Vazgeçtiklerime yada benden vazgeçenlere bile,asla kötümseyen bir duygu ile bakmadım.Severken deli gibi sevdim,hiçbir umar beklemeden,sonucu ne olacak diye düşünmeden sevdim.Sonucun ne olacağını bile bile,göğüs kafesimden çıkarıp yüreğimi ateşli sevdalara attım...Giderken yüreğimi geride bırakıp,asla tereddüt etmedim,köprüleri dinamitleyip giden bir militan gibi gittim...Aslında gitmek kolay,yüzünü asıp kederlere yürümek kolay,zor olan kalabilmek küçük bir tebessümle...Birde;giden terk etmemiştir gerçekten,onu anladım,gidenin aklında o hep bildik soru vardır.Hep o ''Acaba''ile birlikte yaşar.Aklı fikri orada kalır,korkakça dönüp dolaşıp aynı yere gelir...Kısaca dönüp dolaşıp aynı yerde,aynı şeyleri bulacağını bile bile gelip,yalana dolana bulaşmış bir ik cümle ile oyalanıyorsun,gerçek söz yürekte aslında.Tabi kaldıysa bir yürek.....
|
Boşuna;
Zitat:
|
Yaşamaya Dair
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından. 1947 2 Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla. Yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 1948 3 Bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani bu koskocaman dünyamız. Bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya "Yaşadım" diyebilmen için... / Nazım HİKMET |
oscar wilde böyle söylüyor..
Ya sevdiği tarafından öldürülenler? isimsiz mezar taşları gibi bakar onların gözleri.Bir kara delik taşırlar tam da sol göğüslerinde. Ellerinden yalnızlık fışkırır, cesetlerinden hüzün damlar yerlere. Ayakları onları nereye götürür bilmezler. Gittikleri yerlerde tanıdık yüzler görmek istemezler. Bilmedikleri ıssız yerleri tercih ederler. Kalabalıklar iğneli fıçılar gibi gelir onlara. Acıyan gözlerle bakanlar tarafından kurşuna dizilirler meydanlarda, dar sokaklarda. söylemek istedikleri acı bir çığlık gibi yayılır bakışlarından o kalabalıkların içinde. Kimsenin duyamayacağı bir çığlıktır bu çığlık. Birinin duymasını istemezler, yeniden ölmeyi kaldıramayacaklarını bildiklerinden.. herkes öldürür sevdiğini, ya sevdiği tarafından öldürülenler?...
|
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 21:06 Uhr. |