Vaybee!
  |   Üye ol   |   Login   |   Yardım   |  
 
Home » Nachrichten » re_reisen

Allah'ı, aldatma aracı yapmayın!

Allah ile aldatmanın, başka bir deyişle, dinin ihtiras ve çıkarlara araç yapılmasının tahribine dikkat çeken Kuran beyanları çok ürperticidir.
Dini, öncelikle, onu temsil mevkiinde olan insanların beşeri zaaflarına, çıkarlarına ve bu çıkarları elde etmek için insannları kamplara bölmelerine karşı korumak gerekmektedir. Kuran, bu noktada zamanlar üstü ilkeyi şöyle koymaktadır: ‘‘Aldatan, sizi Allah ile aldatmasın!’’ (Fatır Suresi, 5). Allah ile aldatma, yıkımı çok zor fark edilen ve faturası çok ağır olan bir aldatmadır. Çünkü insanın derinliklerine sokulur, onu yüreğinin en sıcak ve temiz yerinden yakalar.Allah ile aldatmanın, başka bir deyişle, dinin ihtiras ve çıkarlara araç yapılmasının tahribine dikkat çeken Kuran beyanları çok ürperticidir. Sadece iki örnek vereceğim: Bakara Suresi, 213 ve Tevbe Suresi, 34.

‘‘İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye, gerçeği taşıyan kitabı hak olarak indirdi. O kitapta anlaşmazlığa düşenler, o kitabın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık-azgınlık-doymazlık yüzünden çekişmeye girdiler. Sonra Allah, kendi izniyle, insanları, üzerinde tartışmaya girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı. Allah, dilediği kişiyi/dileyeni dosdoğru yola iletir.’’ (Bakara, 213).

‘‘Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını, uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü toplayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula.’’ (Tevbe, 34).

Sadece bu iki ayet bile, dini temsil ve tebliğ durumunda olanların, o dini bir çekişme, didişme ve çıkar sağlama aracı haline nasıl getirdiklerini ifadede Kuran'ın açık ve sert tavrını görmeye yeter.

Dinin, mutluluk-barış ve esenlik aracı olmaktan çıkıp kavga, kin ve ıstırap aracına dönüşmesine sebep olan din temsilcilerinin durumunu anlatırken kullanılan omurga kelime dikkati çekicidir: ‘‘Bağy.’’ Zulüm, kıskançlık, doymazlık, haddini bilmemek, haklara tecavüz, azgınlık gibi anlamları olan bir kelimedir. Dinin yozlaşması ve insan aleyhine bir kuruma dönüşmesinin temelinde, Kuran'a göre, din temsilcileri arasında oluşan bu ‘‘bağy’’ yatmaktadır. Kuran, işin bu noktaya gelmemesi için radikal tedbirler almaktadır. Bunlardan biri, din sınıfı ve din kıyafetine yer verilmemesi, ikincisi resmi mabede yer verilmemesi, üçüncüsü de yönetimde şûra ve beyat ilkelerinin esas alınmasıdır. Bu son kısmın anlamı, hiç kimsenin Allah'ın vekili veya temsilcisi sıfatıyla kitleleri yönetme hakkının olmadığı, yönetim erkinin arkasında kitlenin iradesinin, sosyal mukavelenin esas olduğudur. Peygamberlik bittiği için artık toplumları Allah adına yönetecek insanlar (Allah adına yönetim) devri de bitmiştir. Yönetim böylece bir ‘‘hak’’ olmaktan çıkarılıp bir ödev-emanet haline getirilmiştir. Bu emanet, yönetilecek kitle tarafından seçimle verilir ve yine o kitle tarafından geri alınır.

İslam'ın buyrukları tabu değildir!Çünkü Kuran'ın dini, insan içindir!
Kuran emir ve yasaklar içerir, sınırlı ölçüde dogma da içerir, ama bunların hiçbiri tabu değildir. Emir ve yasakların tümü insan içindir, insanı boğma aracı yapılamaz.
Batılıların, İslam düşüncesindeki nass (vahye dayalı tespit) kavramını tek kelimeyle dogma diye tercüme etmeleri, tutarsızdır. Dogmayla nassı ayırma zorunluluğu, Kuran'daki fleksibilite (nassların esnekliği) esprisinin bir uzantısıdır. Nass, o şekilde gönderilmiştir ki, onun önümüze koyduğu sayısız imkânlar çizgisi, hayatın çeşitli şartlarında değişik zaman ve mekânlarda sayısız nüanslarla çare getirme fırsatı verir. Bu yüzden Kuran, insan hayatına sokacağı değerlerde, hiçbir devirde reforma ihtiyaç hissettirmez. Bu işi, bizzat kendisi çözmüştür.

Tabulaştırmayı önlemede ilk tedbir kurtuluşun, kişi ve eşyaya bağlı olmaktan çıkarılıp prensiplere bağlanmasıdır. Kuran'ın tebliğcisi muazzez Peygamber bile, ‘‘dinin kurucusu‘‘ unvanına sahip değildir. O kurtarıcı unvanını da taşımıyor. İslam'da ‘‘redemption’’ yoktur. Bu sıfatlar, Allah'ındır. Nebi, Allah adına görev yapan bir aydınlatıcı (münir), bir irşat edicidir (mürşit). Kurtuluş ve yükseliş, eşyaya da bağlanmamıştır. Resmi mabet, resmi din adamı, resmi kisve yoktur. Kutsal eşya, kutsal kişi, kutsal görev yoktur. Başka bir deyimle, ölçülere sadakat halinde, bütün eşya, bütün insanlar, bütün meslekler kutsaldır. Çünkü hayat kutsaldır. Üstünlük, sevmeye ve daha çok hizmet etmeye bağlanmıştır. Yüce Peygamber'in ifadesiyle, ‘‘bir topluluğun efendisi, o topluluğa hizmet edendir.’’

Tabulaştırmayı yıkan prensiplerden biri de şudur: ‘‘Dinde baskı ve zorlama yoktur’’ (Bakara, 256). Fiil ve hareket, hür irade ve serbest niyetin ürünü olacaktır. Böylece Kuran, emir ve yasaklar planında bir baskı nevrozuna yol açılmasını önlemiştir. Kuran'ın bu evrensel prensibi, tasavvufta şu kabulün ortaya çıkmasına zemin olmuştur. Hür iradeye dayalı günahlar, baskı ve zorlama ürünü ibadetlerden daha güvenilir ve değerlidir.

Kuran; gerekçesi gösterilmeyen emir ve yasak koymaz. İslam bilginlerinin deyimiyle, hikmet-i teşriiyye (rasyoleji) esastır. Vahyin getirdiği değer, akıl üstü olabilir, hatta akıl üstüdür, fakat akıl dışı değildir. Bunun sonucu, İslam düşüncesinin temel kabulüne göre şudur: Din ile akıl, çelişme arz ettiklerinde akıl esas alınır, din, tevil edilir. Her emir ve yasağın, her fiilin bir gerekçesi olmalıdır. Hayat ve ölüm bile, gerekçeye dayanmalıdır. Tabular arkasında hayat, tabular uğruna ölüm, Kuran'a göre, insan onuruyla bağdaşmayan bir sefilliktir. Hiçliğe mahkûm olmaktır. ‘‘Ölen de beyyine (gerekçe ve aydınlık) üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın’’ (Enfal, 42).

Tabulaştırmaya giden yollardan biri de, ibadetleri şehvet haline getirmektir. Hz. Peygamber'in bunu önleyen tavırları ve sözleri az değildir. Muhammedi sünnetin tetkiki, insanın tekamülünde en büyük musibetlerden birinin de, ibadet manisi olduğunu bize gösteriyor. Bu konuda ilginç bazı örnekleri Abdullah b. Mübarek'in Kitab ez Zühd'ünde (s.391-396) buluyoruz. İbadet, egonun şehvet ve hırslarını tatmin aracı değil, ruhsal yükselme ve ego dışındakileri sevme ve imkânları onlarla paylaşma yoludur. Bu yüzdendir ki İslam, toplu ibadete üstünlük tanıyor. Gerekçe, paylaşıma itmedir.


Türkische Singles

Kostenlos türkische Singles aus Deiner Region finden.

Jetzt kostenlos finden!
  Nachrichten
Promis · Lifestyle
Türkei · Reisen
Auto · Motor
Musik · Kino
News · Politik
Sport · Fussball
Geld · Wirtschaft
Job · Karriere
  Services
Türkische Hochzeit
Türk ısimleri
Türk Mutfağı
Seyahat Rehberi
Şehirrehberi
Hotelinfo-Türkei
  Oyunlar
Tavla
Satranç
  Seyahat
Son dakika uçak
Türkiye Uçak
  Türkei Flüge
Nur Flug Flug & Hotel
Antalya ab 89 € ab 94 €
Bodrum ab 186 € ab 211 €
Istanbul ab 160 € ab 299 €
Izmir ab 180 € ab 332 €
Dalaman ab 198 € ab 219 €
  Türkei Last Minute

Hotel Selenium
Das Hotel Selenium liegt unweit des beliebten Stadtzentrums von Side. ab 186 Euro

Alaiye Kleopatra
Das Hotel Alaiye Kleopatra liegt nur 70 m vom berühmten Kleopatra-Strand. ab 186 Euro