[Man_Bey]

Zitat von uno

o cocugun abisi, Bebegin annesi ve kadinin kocasi halkinin özgürlügü ve temel halklari icin daglara gidecek ve dönüp onlari öldürecek öyle mi? yahu bunlar devlet propagandasi. bu sekil yüzeysel baktigin zaman bile bu gercekligi görebiliyosun.

askeri noktalara yapilan PKK saldirilarinda siviller ölmüstür. Onun disinda esir almalari olmustur kamu görevlilerini onlar savas sözlesmesi geregi esir muamelesi görüp devletin umursamadigi görevlilerinin ailelerinin cagrisiyle serbest birakilmislardir.

Birbirimize propaganda yapmayalim, vidanimiz ve beynimiz gercegi görebilecek kivamda.Bu sorun sadece gerceklerle cözülür ve kardeslik bagi güclenir.

aklinca türkiyeyi kötülüyorsun ve devlet propagandasi diyorsun. eee irana kacan pkklilarda ayni seyleri anlatiyor. iraktakilerde aynisini anlatiyor.

hatta almanyada olan bir kac eski pkklilar bile tecavüzleri hayvanca yasamlarini anlatiyorlar.

simdi iran irak ve alman devletide propaganda yapiyor dersen sasmam.

[Bosphorus_]

PKK yerel ve uluslararasi her terime her tanima, her etik hallere, her evrensel ahlaka ve her hukuka gore bir teror orgutudur, Marksist-Leninist ideoloji uzerine kurulu, demokrasiyi yikma amaci gudulerek kurulmustur. Siddet ve silah bu emeli yerine getirmek icin basvurulan en yaygin yontemidir. PKK'nin teror orgutu olmadigini iddia edenler PKK'yi direkt ve dolayli destekleyenlerdir, baska kimse PKK'nin teror orgutu olmadigini soylemiyor. PKK'nin teror orgutu olmadigini soylemek siyaha beyaz demektir, islaga kuru demektir. Ay'a ananas demektir.

PKK'nin alikoydugu askerlerin videolari (bu arada askerler arasinda PKK muhbiri oldugu soyleniyor), roportajlari ve BDP heyetinin daga gidip onlari teslim almasi tamamen propagandadir . PKK istese onlari alikoyacagina oldururdu AMA o ana kadar sivil oldurmekten ellerine hicbir kar gecmediginden, hatta tam tersine dunyanin nefretini kazandigindan, baslarina daha fazla F-16 bombasi yediklerinden oldurmek yerine, HATTA daha onceden planlanan muhbir asker-PKK dayanasimasi cercevelerinde, propaganda araci olarak kullanip kendi baslarina calip oynadilar. Tamamen tezgah olan oyun, tarihten beri orduda askerler arasinda PKK'li kurtler DE var, cunku askere alinirken Turk-kurt vb. ayrimi yapilmiyor. Onunla anlasan PKK'nin duzenledigi esir alma-esir saliverme-muhatap gorme cabasi uzerine kurulmus oyun.

Internette askerlerin PKK'lilar hakkinda neler dediklerini, PKK'nin neler itiraf ettiklerini, akla hayale gelmeyecek nasil planlar yaptiklarini gosteren bir cok video var. PKK'nin bu kadar teror taktigi kurmasi tek basina dusundukleri planlar degil, abd ve israil'in istihbarati ve egitimiyle Guney Kibris ve Kuzey Irak'ta gerceklesiyor, bunun da haberleri, bizzat KKTC cumhurbaskani (Rauf Denktas degil) tarafindan defalarca dile getirildi, Esref Bitlis bosuna sehit edilmedi.

Bugun PKK'lilarin ''katliam'' dedikleri olaylar, Turk devletinin PKK'ya vurdugu agir darbelerdir . Eli silahli PKK'li teroristlerin oldurulmesini PKK'lilar ''katliam'' olarak tanimliyor. Oysa ki katliam kelimesi siviller icin kullanilan ve oyle kullanilmasi gereken bir tabirdir. Burada da PKK psikolojik propaganda araclarini oynuyor.

Uludere Olayi'ni (kacakcilarin oldurulmesi) Turk devleti hata olarak kabul etmis, ozur dilemis, bolgeye AKP'li milletvekilleri, Erdogan'in esi dahil yakinlari ve bakanlar bizzat gidip taziyede bulunmus ve yakinini kaybedenlere tazminat odenmistir. Turk devleti hata yaptiginda hatasini kabul ediyor. Yine de tamamen bolgeye sivil alanlara kumelenmis teroristle savasirken bu kadar az sivil kaybinin olmasi tamamen Turk Ordusu'nun basarisidir. Sivilleri zarar gormesinler diye ates altindan baska yere tasiyinca bu sefer de ''bizi yerimizden yurdumuzdan ediyorlar'' yaygarasini koparmaktadirlar, oysa ki o koylerde kalmalari durumunda (ki PKK'nin istedigi bu), kendi hayatlarini kaybedecekler. israil ne yapiyor? Siviller evlerin icindeyken kasitli olarak bombaliyor. Su an Turkiye yerine israil olsaydi o koyler bosaltilmaz, kafalarina bomba yagdirilirdi. Turk devletine kurtlerin sukur borcu vardir, hele ki orada onlarin can guvenligini saglayan, uyusturucuyu engelleyen, depremde dogal afette yanlarinda olup yardim eden Turk askerlerin!


Herseyden ote, demokrasiden bahsedenlerin, insanliktan haktan hurriyetten bahsedenlerin, mecliste onlarca kurt milletvekili ve bakan olmasina ragmen eline silah siddet yolunu secip ''hakkimiz verilmiyor'' ayaklarina zorbalikla isteklerini gerceklestirmeye calismasi tamamen gulunc ve tezat bir durumdur. Hakkin verilmiyorsa ilk once hakkini aramayan, arayamayan, aramayi beceremeyen kurt milletvekili ve kurt bakanlara hesabini sorman gerekir.

''askerler olen kurt kadinlara tecavuz etti'' safsatasi ise basiretsiz komik bir propaganda malzemesi olan PKK yalanlarindan biridir, bu arsiz yalanin amaci PKK'yi hakli gostermeye calisip Turk devletini ve askerini, hicbir kanit sunamadan karalamaya calismaktir. Hele ki PKK'li itirafcilarin hepsi orgut icindeki yogun tecavuz olaylarindan bu kadar bahsediyorken.

PKK'nin beyninin yikadigi binlerce eli kanli terorist askeri operasyonlarda olduruldu, ama PKK'yi vaatlerle kandirip daga cikaranlar, onlari gazlayanlarin hicbiri zarar gormedi. Halen de bu gaddar terorist piyonlar akillica dusunemiyor.


Hicbir ahlak, zihniyet, mantik, hukuk teroru ve tek tarafli ortaya cikmis fiziksel siddeti hakli gosteremez.

Zitat von uno

benim yazdiklarimi senin en az 10 defa okuman gerekiyor beyaz.

Ya da sen yazmadan once 10 kere dusunmelisin. Hele ki bu mesajindan sonra:

Zitat von uno

PKK terör örgütü degildir, Öcalan da terör örgütü lideri degildir.

[uno]

Biz bu tartismaya girmisken Türkiye'nin 90li apoletli terörizmin mimarlari bir bir ölüyor.

Dogan Güres! apoletli medyanin köselerinde yazabilenler, bu adamin vahsetini bu medya araciligiyla yazabililiyorlarsa türkiye devletinin o dönem terör estirdigi tartisilmazdir.

Radikal'in dürüst habercisi Bahadir Özgür'ün önce ki günkü yazisini iyi oku, tartismaya daha sonra devam et benimle.

‘ÇİLLER TAK DİYE SÖYLER BEN ŞAK DİYE YAPARIM’
Eski Başbakan Tansu Çiller’le samimi ilişkisi yüzünden kimi zaman ‘etekli paşa’ olarak anıldı, “Çiller tak diye söyler ben şak diye yaparım” sözleri nedeniyle ‘tak şak paşa’ olarak da... Odasında asılı duran yarısı Atatürk’ün yarısı Çiller’in yüzünden oluşan resim, gazete manşetlerinde günlerce tartışıldı.

Ölümünden sonra herkesin bir gülümseme eşliğinde aklına gelen bu anektodlar, Doğan Güreşli yılların sadece bir yüzü. Oysa diğer yüzünde, insanı hiçte gülümsetmeyecek hatıralar duruyor. Bu ‘gücün karanlık’ tarafında; faili meçhullerden suikastlara, infaz edilen Kürt işadamlarından asit kuyularına, Madımak yangınından Kürt milletvekillerinin tutuklanmasına, kontrgerilladan 38 köylünün bombalanmasına dek uzanan bir liste uzayıp gidiyor...

DOĞAN PAŞA’NIN ‘AMEL DEFTERİ’
Çok kez yazıldı, çizildi. 1990’lar tek bir şekilde anılır: Faili meçhul yıllar. Bu dönemin kare ası şüphesiz Demirel- Çiller-Ağar-Güreş’tir. Şu anda hayatta kalan ilk üçü, son yıllarda birbiri ardına açılan davalarda sık sık gündeme geldi. Güreş ise hep biraz geri plandaydı.

İşte Güreş’in ‘amel defteri’nden bu dünyaya kalan bazı satır başları:
* Güreş, 4 Ağustos 1990’da, Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Genelkurmay Başkanı oldu. Özal’ın o dönem için ciddi sayılabilecek ‘Kürt açılımı’ndan rahatsızdı. 1990-92 arasına, Eşref Bitlis’ten Musa Çitil’e kadar Kürt sorununun sadece askeri tedbirlerle çözülemeyeceğini savunun bir dizi komutanın şüpheli ölümü damga vurdu. Güneydoğu’da JİTEM adlı bir meşum bir yapılanmanın varlığı da ortaya çıkıyordu.

* Özal'ın 1993'teki ani ölümü, Demirel’e Çankaya, Çiller’e Başbakanlık yolunu açtı. ‘Karanlık bir dönem’in perdesi de böylece aralandı. Çiller’in ‘Kürt politikası’ Batı’da Ağar’ın, Doğu’da Güreş’in pratiği üzerine kuruluydu. Kürt işadamlarının infazları, Susurluk çetesinin faaliyetleri Ağar’ın mıntıkasında gerçekleşti. Güreş’in mıntıkasında ise yıllar sonra yüzleşeceğimiz kirli bir savaş sürüyordu.

ŞIRNAK’TA 38 KÖYLÜ NASIL BOMBALANDI?
* Çiller henüz 2 haftalık Başbakan’ken, Madımak’ta 37 kişinin yakılarak öldürülmesini, Başbağlar katliamı izledi. Bu iki olay PKK ile mücadale adı altında sivilleri de hedef alan oldukça sert bir politikanın uygulamaya konulmasının vesilesi oldu.

* 1994’ün başlarında "Meclis'te PKK'nın barındığı bir gölge vardır, bunu Meclis'in üzerinden kaldırmakla yükümlüyüz" diyen Çiller’i, Genelkurmay Başkanı Güreş "Eşkıyayı Bekaa'da aramaya gerek yok. Maalesef bunların bir kısmı Yüce Meclis'in çatısı altındadır" sözleriyle takip etti. Ve 2 Mart 1994'te DEP’li vekillerin dokunulmazlığı kaldırıldı, yaka paça gözaltına alınıp tutuklandılar.

* Ülkenin Genelkurmay Başkanı öyle bir açıklama yapmıştı ki, resmi ve ‘gayrı resmi’ silahlı güçler için ‘vur emri’ gibiydi. Nitekim 26 Mart 1994’te, Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağılı köyleri, uçaklar tarafından bombalandı. Bugün bile aktarırken şu sözlerin o gün en yetkili ağızlarca nasıl söylenebildiğine insan inanamıyor:
Başbakan Tansu Çiller: “Uçaklar Türkiye’ye ait değil”
İçişleri Bakanı Nahit Menteşe: "Bölgedeki bin civarında teröriste saldırıldı. Teröristlerin telsiz konuşmalarından 150 civarında ölüleri olduğu ancak cesetlerin kaçırıldığı anlaşıldı"
Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş: "Uçaklardaki kayışların gevşemesi nedeniyle bombalar yanlışlıkla köylere düştü”
Devlet tam 19 yıl bu saçma iddiaların arkasında durdu. Sonunda köylülerin AİHM'e açtığı davaya geçen yıl gönderilen Genelkurmay'a ait uçuş kayıtları, devletin kendi vatandaşını bombaladığını kanıtladı.

‘JİTEM YOK, VELİ KÜÇÜK İLE İSTİHBARATI ETKİN KILDIK HEPSİ BU’
* Doğan Güreş’in Genelkurmay Başkanlığı ile özdeşleşen ve hala tam olarak çözülemeyen vaka ise JİTEM’dir. 1995’te emekli olduktan sonra Yalova ziyaretinde gazetecilerin “JİTEM’i siz mi kurdunuz?” sorusuna, “ya sabır” der gibi iki elini yana açarak şu yanıtı veriyordu Güreş: “JİTEM diye bir örgüt yok. Jandarmanın istihbarat birimi var. Veli Küçük komutanımla birlikte bu birime yeni bir düzen verdik, etkin çalışmasını sağladık. Hepsi bu.”

Bugün Doğu ve Güneydoğu’dan çıkan toplu mezarlar, asit kuyuları ve o dönem yakılan 4 binden fazla köy Güreş’in söylediği “istihbaratı etkin kılma”nın ne anlama geldiğini gösteriyor.

‘HER İSTEDİĞİMİ YAPABİLECEK ORTAMI VERİYORLARDI’
Güreş'li yıllara dair çok daha uzun bir bilanço çıkarılabilir. O yıllardaki ‘rutin dışı’ faaliyetlere dair bugün birçok dava sürüyor. Henüz açılmamış, açılıp kapatılmış, zamanaşımına uğramış daha onlarca dava ve soruşturma da duruyor.

Gazeteci Fikret Bila'nın "Komutanlar Cephesi" adlı kitabında yer alan Güreş’in şu sözleri, “pek dürüst, pek haysiyetli” komutanın ‘potansiyelini’ özetlemeye yetiyor:
“Ben biliyorum niye (sıkıyönetim) ilan etmediklerini. Sıkıyönetim ilan ederiz, sonra da darbe yaparlar mı, diye düşünüyorlar. Yoksa ben onların tepesine biner ya sıkıyönetim ilan edin ya da ben birliklerimin başında kumandayı ele alıyorum, derdim. Ama her istediğimi yapabilecek bir ortam veriyorlardı bana. Fiilen dolduruyordum. Sanki sıkıyönetim varmış gibi fiilen dolduruyorduk. Öyle çalışıyorduk. ”

Zitat von huhusanane

"Allah ve Din" !!

Bunu deyip baska bir INSANI öldürenlerin mekani insAllah Cennet olmaZZZZZZZ !!!!!!!!!

Bir Insan hayati bu kadar mi degersiz yaaaa !! ???????

Böyle fanatik dincilerin yollu kesinlikle ve kesinlikle Vip Ticketle Cennet olmaz olamazda.

Onlar ancak Cennet´ten haric bir yerlere giderler, ama Cennet asla !!!!!!!!!

BENDE OLMASIN DIYORUM,

AMIN !!! ........