Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Aktuelles


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #1  
Alt 13.08.2013, 22:06
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard Atatürk kaç kitap okudu?

Mustafa Kemal'in ebediyete intikalinin 73. yıldönümü anısına açılan sergide, Ata'nın resmi kayıtlara göre okuduğu kitap sayısı açıklandı.
Manavgat Halk Kütüphanesi Müdürlüğü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 73. yıldönümü anısına Cumhuriyet Meydanı'nda kitap sergisi açtı. Halk Kütüphanesi'nin açtığı sergide, Atatürk üzerine yazılan kitaplarla okuduğu kitapların 24 ciltlik değerlendirmesi eser bulunuyor.

Manavgat Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay, sergiyi Manavgat Belediyesi'nin desteği ile açtıklarını söyledi. Kitap sergisinde Atatürk'ün, gün yüzüne çıkan yeni fotoğraflarının da bulunduğunu belirten Oktay, Atatürk'ün, resmi kayıtlara göre 3 bin 997 kitap okuduğunu ifade etti. Oktay, Atatürk'ün okuduğu kitapların bin 741'inin Çankaya Köşkü, 2 bin 151'nin Anıtkabir, 102'sinin İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ve 3'ünün ise Samsun İl Halk Kütüphanesi'nde bulunduğunu kaydetti.

Atatürk, resmi kayıtlara göre 3 bin 997 kitap okumuş

Atatürk'ün okuduğu 3 bin 997 kitabın analizi ile ilgili 'Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar' ismi ile 24 ciltlik kaynak eserin bulunduğunun altını çizen Oktay, sergi ile gençlere kitap okumayı sevdirmeyi amaçladıklarını kaydetti. Oktay, "Kaynak eserler, Atatürk'ün okumaya çok önem verdiğini gösteriyor. Atatürk, okuduğu kitaplarda önemli gördüğü konuların altını çizerek (d) dikkat ve önemli (ö) diyerek notlar düşmüş. Resmi kayıtlara göre, Ata'nın okuduğu kitap sayısı 3 bin 997. Okuyup kayda geçmeyen çok sayıda eserin olduğu biliniyor. Atatürk, kitap okumada bize en güzel örnek." diye konuştu.

SABAH
  #2  
Alt 13.08.2013, 22:17
the_last_time
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von Cakabeyy Beitrag anzeigen
Mustafa Kemal'in ebediyete intikalinin 73. yıldönümü anısına açılan sergide, Ata'nın resmi kayıtlara göre okuduğu kitap sayısı açıklandı.
Manavgat Halk Kütüphanesi Müdürlüğü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 73. yıldönümü anısına Cumhuriyet Meydanı'nda kitap sergisi açtı. Halk Kütüphanesi'nin açtığı sergide, Atatürk üzerine yazılan kitaplarla okuduğu kitapların 24 ciltlik değerlendirmesi eser bulunuyor.

Manavgat Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay, sergiyi Manavgat Belediyesi'nin desteği ile açtıklarını söyledi. Kitap sergisinde Atatürk'ün, gün yüzüne çıkan yeni fotoğraflarının da bulunduğunu belirten Oktay, Atatürk'ün, resmi kayıtlara göre 3 bin 997 kitap okuduğunu ifade etti. Oktay, Atatürk'ün okuduğu kitapların bin 741'inin Çankaya Köşkü, 2 bin 151'nin Anıtkabir, 102'sinin İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ve 3'ünün ise Samsun İl Halk Kütüphanesi'nde bulunduğunu kaydetti.

Atatürk, resmi kayıtlara göre 3 bin 997 kitap okumuş

Atatürk'ün okuduğu 3 bin 997 kitabın analizi ile ilgili 'Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar' ismi ile 24 ciltlik kaynak eserin bulunduğunun altını çizen Oktay, sergi ile gençlere kitap okumayı sevdirmeyi amaçladıklarını kaydetti. Oktay, "Kaynak eserler, Atatürk'ün okumaya çok önem verdiğini gösteriyor. Atatürk, okuduğu kitaplarda önemli gördüğü konuların altını çizerek (d) dikkat ve önemli (ö) diyerek notlar düşmüş. Resmi kayıtlara göre, Ata'nın okuduğu kitap sayısı 3 bin 997. Okuyup kayda geçmeyen çok sayıda eserin olduğu biliniyor. Atatürk, kitap okumada bize en güzel örnek." diye konuştu.

SABAH
Ne güzel ve örnek alinmasi gereken bir husus! Sadece tek tarafli degil degisik kaynaklardan degisik konular hakkinda okuyan insanlar ruhiyatina cok büyük fayda da bulunurlar.. Cehalet kadar hic bir se kötü degildir ve okuyanla okumayanin bir olmadigini da herkes bilir, umarim öyledir...

Geändert von the_last_time (13.08.2013 um 23:04 Uhr).
  #3  
Alt 14.08.2013, 12:10
Benutzerbild von 1978salih
1978salih 1978salih ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 865
Standard Helal olsun !!

Oncan savasin arasinda bukadar kitap okumak her babayigidin harci olamaz!!

tek kelimeyle Masaallah !!

Allah Rahmet eylesin, Topragini bol etsin !!

Selametle
salih
  #4  
Alt 14.08.2013, 12:23
the_last_time
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von 1978salih Beitrag anzeigen
Oncan savasin arasinda bukadar kitap okumak her babayigidin harci olamaz!!

tek kelimeyle Masaallah !!

Allah Rahmet eylesin, Topragini bol etsin !!

Selametle
salih
Atatürk'ün bir kitabinda okumustum, kitap sevgisi ona taa cocukken icinde varmsti.. Iki kurusum olsa birini bir kitapa harcardim derdi ... iste bu yönüne onun hayranim..


Atatürk: Aleykümselam (Okumak icin tiklayin)

4 Ekim 1911. İtalya ilk sömürgesini oluşturmak amacı ile Libya’nın işgaline başlıyor. Osmanlı Devletinin İtalya ile açık ve kapsamlı bir savaşa gücü yok. Ancak isteyen subayların gönüllü olarak Libya’ya gitmelerine izin verildi. Binlerce subay arasından bir avuç subay gönüllü olarak Libya’ya gitti. Mustafa Kemal, 22 Aralık 1911’de Derne’dedir. Herhalde, Libya’da İtalyan emperyalizmine karşı gönüllü savaşmaya gidenlerin 1913-1938 arasında Türkiye’yi yönetmeleri tesadüf değildir. Arap kabilelerini bir gerilla savaşı için örgütlediler ve İstanbul, Libya’dan vazgeçen anlaşmayı imzalayana kadar İtalyanlar ile savaştılar. (1911-1912)
Mustafa Kemal, İstanbul’a döndükten sonra ordunun günlük siyaset dışında kalmasını istediği için artık yönetimde olan Enver Paşa tarafından ataşemiliter olarak Sofya’ya yollandı.(1913-1914) Birinci Dünya Savaşı başlayınca Mustafa Kemal, görev istedi. Çanakkale’ye atandı. İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız birlikleri ile savaştı, yendi. (1915-1916)
Çanakkale’den sonra Mustafa Kemal, 16. Kolordu’ya Doğu cephesine atandı. 16 Nisan 1916’da Silvan’da göreve başladı. Muş-Bingöl hattında ilerleyen Rus Ordusu ile savaştı. 7 Ağustos 1916’da Muş’u ve sonra Bitlis’i Rus Ordusundan geri almıştır. Haziran 1917’de Mustafa Kemal, 7. Ordu ile Filistin Cephesinde görevlendirildi. Artık sırada tekrar İngiliz Ordusu vardı. Ancak, İngilizler kadar büyük bir sorun Türk askerinin kanı üzerinde Alman menfaatlerini gerçekleştirmeye çalışan Alman komutanlardı.
Ekim 1917’de görevinden istifa edip İstanbul’a döndü. Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesinden 15 gün sonra İngilizler saldırdılar ve Kudüs’ü aldılar. Mustafa Kemal’in uyarılarında haklı olduğu anlaşılmıştı. 1 Eylül 1918’de tekrar aynı göreve atandı ve göreve başladı. Bu sefer Alman Falkenheim gitmiş, onun kadar yanlış bir adam olan Liman von Sanders yerini almıştı. Sanders’in mutlak ölüme götürdüğü Türk birliklerini, yok olmaktan kurtarıp, savaşarak geri çekti ve kuzeyde sağlam bir hat üzerine yerleştirdi. Artık Birinci Dünya Savaşı bitmişti. Biz kaybetmiştik. Ancak Mustafa Kemal, Türk milletinin yeni bir savaşa başlayacağının bilinci içinde her bir Türk gencini gelecekteki savaş için hazırlıyordu. (1917-1918)
19 Mayıs 1919. 1774’ten beri geri çekilen Türk milleti artık “nihai” olarak yenilmiştir. Kazanılan son büyük savaş 1730’dadır ve üzerinden 188 sene geçmiştir. Düşmanlarımız sadece bizi değil, müttefiklerimizi de yenmişlerdir. Yunan Ordusu, Avrupa emperyalizminin kiralık ordusu olarak Anadolu’ya yollanmıştır. İngiliz başbakanı, “Türkler, Asya’nın Kızılderilileridir ve akıbetleri de onlarınki gibi olacaktır” demektedir. Halk, yoksul, yorgun ve inançsızdır.
Mustafa Kemal Paşa’nın 1911’de Libya’da en küçük gerilla birliğinden başlayarak sekiz sene içinde ordu komutanlığına kadar her kademedeki birliğe komuta ederek pişen askeri dehası, şimdi siyasi ve psikolojik bir dehayı ortaya çıkarmaya başlar. Mustafa Kemal, Türk milletini tekrar savaşa ikna eder. Birinci ve İkinci İnönü, Eskişehir-Kütahya, Sakarya, Dumlupınar. Sonra önce İzmir’e ve İstanbul’a giren Türk Ordusu. İstanbul’un ikinci kez fethi. Hazreti Peygamberin hadis-i şerifi yere düşmez. “Konstantinopolis’i fetheden asker ne güzel askerdir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”
İstiklal Harbi, Türk milletinin savaşı tekrar kabul etmesi ve İngiliz emperyalizmini siyasi, Yunan ordusunu ise askeri olarak yenmesidir. (1919-1922)
Sonra Türkiye Cumhuriyetinin kurulması başlar. 1071-1730 arasında sürekli savaşarak ilerleyen ve sonra 188 sene sürekli savaşarak geri çekilen bir millet, bir dinin tek başına birleşik Avrupa’ya karşı kılıcı ve kalkanı olan bir millet, yaralarını sarmak için çabalamaktadır. Bir milyon lirayı iki milyon lira yapmak kolaydır ancak bir lirayı iki lira yapmak zordur. Ve Türkiye, 1923’te bir lirayı iki lira yapmak için çalışmaktadır.
8 Kasım 1938. Mustafa Kemal, uyanır. Saate bakar göremez. Hasan Rıza Soyak’a sorar. “Saat kaç?”, “7.00 efendim” Aynı soruyu birkaç kez daha sorar. Soyak, cevabı tekrar ederek, saatin 19.00 olduğunu söyler. Soyak, “biraz rahat ettiniz mi efendim?” diye sorar. Gazi “Evet” der. Doktor Neşet Ömer İrelp, dilini çıkarmasını ister. Mustafa Kemal dener. Ancak sonra dilini geri çeker. İrelp’e dikkatle bakar ve son olarak “Aleykümselam” der. 30 saat süren komadan hiç çıkmaz ve 10 Kasım saat 09.05’de kalbi durur.
“Melekler, onların canlarını iyiler olarak alırken, ’selamün aleyküm! yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık cennete girin’derler.” (Nahl/32)

Geändert von the_last_time (14.08.2013 um 12:25 Uhr).
  #5  
Alt 14.08.2013, 13:42
Benutzerbild von 1978salih
1978salih 1978salih ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 865
Standard Islam dinine baglilik

Biz ISLAM iz diye , ATATÜRK e saygisizlik yapmiyoruz !

Bizleri ATA ya karsitlar bunlar, diye ugransanlar utansin !!
Ellerine ne geciyor sa !!

Yeri geldiginde Ata nin hakkinda icaben dua ediyoruz, güzel anilarini yadediyoruz..

Allah askina , dua bilmeyen inanci olmayan Atatürk e ne gibi bir iyilikte bulunur.
Allahin Rahmetine kavusmus bir faniye burdan ancak dualarin gider !!
gerisi bos..

bos konusanda ancak küfr eder !!


Bizler insaallah kimin gercek emanetciler oldugunu biliyoruz !!

it ürür kervan yürür !! gayemiz temenimmiz ve duamiz, sadece her yönüyle huzurlu bir yasamdan yanadir, asla kötülügü ögretmeyiz, yöneltmeyiz sevmeyiz ve istemeyiz !

Onun hakkinda icaben dua ediyoruz, güzel anilarini yadediyoruz..

sagol kardesim ellerin yüregin dert görmesin !!

selametle
  #6  
Alt 14.08.2013, 21:49
BosphorusTaurus
 
Beiträge: n/a
Standard

Hatirlayan varsa bilgilendirirse sevinirim. Ataturk zamaninda ya da olumunden kisa bir sure sonra Turkiye'nin devlet arsivlerinde cok saibeli bir yangin cikmisti cogu cumhuriyet tarihine ait olan arsiv yanmisti, isin ilginci, bu arsivlerin yedegi sorusturuldugunda nedense yedeklerinin olmadigi da soylenmisti. Bunun tarihini bilen var mi?
  #7  
Alt 14.08.2013, 22:20
BosphorusTaurus
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von the_last_time Beitrag anzeigen
Atatürk'ün bir kitabinda okumustum, kitap sevgisi ona taa cocukken icinde varmsti.. Iki kurusum olsa birini bir kitapa harcardim derdi ... iste bu yönüne onun hayranim..


Atatürk: Aleykümselam (Okumak icin tiklayin)

4 Ekim 1911. İtalya ilk sömürgesini oluşturmak amacı ile Libya’nın işgaline başlıyor. Osmanlı Devletinin İtalya ile açık ve kapsamlı bir savaşa gücü yok. Ancak isteyen subayların gönüllü olarak Libya’ya gitmelerine izin verildi. Binlerce subay arasından bir avuç subay gönüllü olarak Libya’ya gitti. Mustafa Kemal, 22 Aralık 1911’de Derne’dedir. Herhalde, Libya’da İtalyan emperyalizmine karşı gönüllü savaşmaya gidenlerin 1913-1938 arasında Türkiye’yi yönetmeleri tesadüf değildir. Arap kabilelerini bir gerilla savaşı için örgütlediler ve İstanbul, Libya’dan vazgeçen anlaşmayı imzalayana kadar İtalyanlar ile savaştılar. (1911-1912)
Mustafa Kemal, İstanbul’a döndükten sonra ordunun günlük siyaset dışında kalmasını istediği için artık yönetimde olan Enver Paşa tarafından ataşemiliter olarak Sofya’ya yollandı.(1913-1914) Birinci Dünya Savaşı başlayınca Mustafa Kemal, görev istedi. Çanakkale’ye atandı. İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız birlikleri ile savaştı, yendi. (1915-1916)
Çanakkale’den sonra Mustafa Kemal, 16. Kolordu’ya Doğu cephesine atandı. 16 Nisan 1916’da Silvan’da göreve başladı. Muş-Bingöl hattında ilerleyen Rus Ordusu ile savaştı. 7 Ağustos 1916’da Muş’u ve sonra Bitlis’i Rus Ordusundan geri almıştır. Haziran 1917’de Mustafa Kemal, 7. Ordu ile Filistin Cephesinde görevlendirildi. Artık sırada tekrar İngiliz Ordusu vardı. Ancak, İngilizler kadar büyük bir sorun Türk askerinin kanı üzerinde Alman menfaatlerini gerçekleştirmeye çalışan Alman komutanlardı.
Ekim 1917’de görevinden istifa edip İstanbul’a döndü. Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesinden 15 gün sonra İngilizler saldırdılar ve Kudüs’ü aldılar. Mustafa Kemal’in uyarılarında haklı olduğu anlaşılmıştı. 1 Eylül 1918’de tekrar aynı göreve atandı ve göreve başladı. Bu sefer Alman Falkenheim gitmiş, onun kadar yanlış bir adam olan Liman von Sanders yerini almıştı. Sanders’in mutlak ölüme götürdüğü Türk birliklerini, yok olmaktan kurtarıp, savaşarak geri çekti ve kuzeyde sağlam bir hat üzerine yerleştirdi. Artık Birinci Dünya Savaşı bitmişti. Biz kaybetmiştik. Ancak Mustafa Kemal, Türk milletinin yeni bir savaşa başlayacağının bilinci içinde her bir Türk gencini gelecekteki savaş için hazırlıyordu. (1917-1918)
19 Mayıs 1919. 1774’ten beri geri çekilen Türk milleti artık “nihai” olarak yenilmiştir. Kazanılan son büyük savaş 1730’dadır ve üzerinden 188 sene geçmiştir. Düşmanlarımız sadece bizi değil, müttefiklerimizi de yenmişlerdir. Yunan Ordusu, Avrupa emperyalizminin kiralık ordusu olarak Anadolu’ya yollanmıştır. İngiliz başbakanı, “Türkler, Asya’nın Kızılderilileridir ve akıbetleri de onlarınki gibi olacaktır” demektedir. Halk, yoksul, yorgun ve inançsızdır.
Mustafa Kemal Paşa’nın 1911’de Libya’da en küçük gerilla birliğinden başlayarak sekiz sene içinde ordu komutanlığına kadar her kademedeki birliğe komuta ederek pişen askeri dehası, şimdi siyasi ve psikolojik bir dehayı ortaya çıkarmaya başlar. Mustafa Kemal, Türk milletini tekrar savaşa ikna eder. Birinci ve İkinci İnönü, Eskişehir-Kütahya, Sakarya, Dumlupınar. Sonra önce İzmir’e ve İstanbul’a giren Türk Ordusu. İstanbul’un ikinci kez fethi. Hazreti Peygamberin hadis-i şerifi yere düşmez. “Konstantinopolis’i fetheden asker ne güzel askerdir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”
İstiklal Harbi, Türk milletinin savaşı tekrar kabul etmesi ve İngiliz emperyalizmini siyasi, Yunan ordusunu ise askeri olarak yenmesidir. (1919-1922)
Sonra Türkiye Cumhuriyetinin kurulması başlar. 1071-1730 arasında sürekli savaşarak ilerleyen ve sonra 188 sene sürekli savaşarak geri çekilen bir millet, bir dinin tek başına birleşik Avrupa’ya karşı kılıcı ve kalkanı olan bir millet, yaralarını sarmak için çabalamaktadır. Bir milyon lirayı iki milyon lira yapmak kolaydır ancak bir lirayı iki lira yapmak zordur. Ve Türkiye, 1923’te bir lirayı iki lira yapmak için çalışmaktadır.
8 Kasım 1938. Mustafa Kemal, uyanır. Saate bakar göremez. Hasan Rıza Soyak’a sorar. “Saat kaç?”, “7.00 efendim” Aynı soruyu birkaç kez daha sorar. Soyak, cevabı tekrar ederek, saatin 19.00 olduğunu söyler. Soyak, “biraz rahat ettiniz mi efendim?” diye sorar. Gazi “Evet” der. Doktor Neşet Ömer İrelp, dilini çıkarmasını ister. Mustafa Kemal dener. Ancak sonra dilini geri çeker. İrelp’e dikkatle bakar ve son olarak “Aleykümselam” der. 30 saat süren komadan hiç çıkmaz ve 10 Kasım saat 09.05’de kalbi durur.
“Melekler, onların canlarını iyiler olarak alırken, ’selamün aleyküm! yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık cennete girin’derler.” (Nahl/32)
Ataturk Hz. Muhammed'i ve Islam'i savaslar sirasinda, ozellikle 1915-1918 arasindaki Sina ve Filistin Cephesi sirasinda oldukca ovmustur cunku ingiliz lawrence'nin kiskirttigi araplar Turklerin sekuler (laik) ve munafik oldugunu dusunuyorlardi bunun sebebi de Osmanli Devleti'nin yikilmadan onceki 10-20 senelik doneminde asiri derecede bati ozentisi haline gelmesinden kaynaklaniyordu (ozellikle fransiz kulturu etkisi). Ataturk araplari kendi tarafina cekmek icin Islam'i demecleri sik sik kullandi.

O zamanlar Turkler dinine bagli muslumanlardi ve musluman gibi birleserek savaslarin ustlesinden geliyordu, Canakkale Savasi'nda oldugu gibi. Cunku Islam'da savasta olunce sehit olma kavrami vardir, bu yuzden Turk askerler cok korkusuzdu ve bircok basari elde ettiler. Cepheden kacmadilar, gerektiginde sungulerle savastilar.

Ataturk Turk askerlerin musluman olmasini, yani bir nevi dini, savaslarda kullanmaya kalkisti cunku Islam Turklerde birlestirici etkendi. Ne zaman araplar ingilizlerle birlesip Turkleri Suriye, Filistin, Sina, Musul ve Mekke'de maglup edince, Ataturk ordulariyla Turkiye'ye geri donunce Turkiye'de araplara ait ne varsa ondan nefret etti, bunu hic de gizlemedi. Yeri geldi ezanin arapca okunmasini yasakladi, yeri geldi camiileri ahir yapti, yeri geldi basi sariklilari astirdi. Bunlari hepimiz biliyoruz. Arap topraklarini kaybetmemiz, araplarin ihaneti Ataturk'u tamamen arap dusmani haline getirdi.


"Prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz."

- Kaynak: ATATÜRK, Cumhuriyet Halk Partisi programı, Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389

* Bir musluman Kuran ayetlerine 'dogma' demez. Dogma olarak gormez. 'gökten ve gaipten indiği sanılan' diye hitap etmez.


Ataturk ayrica cogu demecinde Islam'i 'araplar'in dini' olarak nitelendirir, oysa ki butun muslumanlar Kuran'in sadece araplar'a degil, tum insanlara gonderildigini iyi biliyor. Jamaikaliya bile.

Sana kisaca bir link vereyim burada butun kaynaklar ve cogu sozlerini zaten goreceksin: http://dunyagerceklerim.blogspot.com...n-degildi.html


Ataturk NUTUK adli eserinde de benzer ifadeler kullandi, her ne kadar ilk basta milletin Ataturk'u karalamak icin boyle seyleri uydurdugunu dusunsem de bir ara arastirdim gercekten NUTUK'un icinden ayni ifadeler cikti.

Ozellikle ''"Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. '' gibi sozleri, orijinal el yazisiyla mevcuttur.http://tr.wikiquote.org/wiki/Mustafa...at%C3%BCrk/Din

Bu sozleri nette arastirince cok guvenilir kaynaklardan ve anilardan alinti oldugunu goreceksin. Yaniliyorsam biri duzeltirse sevinirim.


Arastirmalrimdan sonra Ataturk'un musluman olmadigini, ya agnostik ya ateist oldugunu dusunuyorum, bunu Can Dundar da bazi kaynaklarla acik acik ifade etti. Bu Turkiye icin bir sorun mu? Kesinlikle degil. Dini inanci olmasa da su an ulkenin %95'î muslumansa ve bunu olabildigince ozgur yasiyorsa onun sayesinde. Ayrica eger din ve devlet islerini ayri tutmasi zaten gerekliydi, yeni kurulmus bir cumhuriyet calkantiliydi. Adam bir yandan ingiliz, fransiz, italyan, yunan isgalcilerle savasiyorken bir yandan da iceride dogu'daki isyanci hainlerle savasiyordu. Tabi ki iceride bazi konularda sert ve despot olmasi normaldi. Adam ne yapsin.. Olumune birkac sene kala ilk defa rahata erdi Savarona yatini aldi dinlenmek icin, onun bile lafi edildi bu son 20 senede.

Dolayisiyla sahsi olarak musluman olmasa bile, hizmetleri muslumanlara hizmettir. Ataturk'ten nefret etmeyi gerektirmez.


Son nefesinde aleykum selam olayi ise, ne kadar dogru ne kadar yalan bilinmez. Cogu musluman olmayan kisilerin olum melegini gorunce son nefesine yaklasinca dine sarilmasi alisilmadik bir durum degil. Gercegi yine de sadece kendisi ve Allah biliyor.
  #8  
Alt 15.08.2013, 11:00
Benutzerbild von Billy73
Billy73 Billy73 ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 24.12.2011
Beiträge: 1.848
Standard

Zitat:
Zitat von the_last_time Beitrag anzeigen
Atatürk'ün bir kitabinda okumustum, kitap sevgisi ona taa cocukken icinde varmsti.. Iki kurusum olsa birini bir kitapa harcardim derdi ... iste bu yönüne onun hayranim..


Atatürk: Aleykümselam (Okumak icin tiklayin)

4 Ekim 1911. İtalya ilk sömürgesini oluşturmak amacı ile Libya’nın işgaline başlıyor. Osmanlı Devletinin İtalya ile açık ve kapsamlı bir savaşa gücü yok. Ancak isteyen subayların gönüllü olarak Libya’ya gitmelerine izin verildi. Binlerce subay arasından bir avuç subay gönüllü olarak Libya’ya gitti. Mustafa Kemal, 22 Aralık 1911’de Derne’dedir. Herhalde, Libya’da İtalyan emperyalizmine karşı gönüllü savaşmaya gidenlerin 1913-1938 arasında Türkiye’yi yönetmeleri tesadüf değildir. Arap kabilelerini bir gerilla savaşı için örgütlediler ve İstanbul, Libya’dan vazgeçen anlaşmayı imzalayana kadar İtalyanlar ile savaştılar. (1911-1912)
Mustafa Kemal, İstanbul’a döndükten sonra ordunun günlük siyaset dışında kalmasını istediği için artık yönetimde olan Enver Paşa tarafından ataşemiliter olarak Sofya’ya yollandı.(1913-1914) Birinci Dünya Savaşı başlayınca Mustafa Kemal, görev istedi. Çanakkale’ye atandı. İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız birlikleri ile savaştı, yendi. (1915-1916)
Çanakkale’den sonra Mustafa Kemal, 16. Kolordu’ya Doğu cephesine atandı. 16 Nisan 1916’da Silvan’da göreve başladı. Muş-Bingöl hattında ilerleyen Rus Ordusu ile savaştı. 7 Ağustos 1916’da Muş’u ve sonra Bitlis’i Rus Ordusundan geri almıştır. Haziran 1917’de Mustafa Kemal, 7. Ordu ile Filistin Cephesinde görevlendirildi. Artık sırada tekrar İngiliz Ordusu vardı. Ancak, İngilizler kadar büyük bir sorun Türk askerinin kanı üzerinde Alman menfaatlerini gerçekleştirmeye çalışan Alman komutanlardı.
Ekim 1917’de görevinden istifa edip İstanbul’a döndü. Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesinden 15 gün sonra İngilizler saldırdılar ve Kudüs’ü aldılar. Mustafa Kemal’in uyarılarında haklı olduğu anlaşılmıştı. 1 Eylül 1918’de tekrar aynı göreve atandı ve göreve başladı. Bu sefer Alman Falkenheim gitmiş, onun kadar yanlış bir adam olan Liman von Sanders yerini almıştı. Sanders’in mutlak ölüme götürdüğü Türk birliklerini, yok olmaktan kurtarıp, savaşarak geri çekti ve kuzeyde sağlam bir hat üzerine yerleştirdi. Artık Birinci Dünya Savaşı bitmişti. Biz kaybetmiştik. Ancak Mustafa Kemal, Türk milletinin yeni bir savaşa başlayacağının bilinci içinde her bir Türk gencini gelecekteki savaş için hazırlıyordu. (1917-1918)
19 Mayıs 1919. 1774’ten beri geri çekilen Türk milleti artık “nihai” olarak yenilmiştir. Kazanılan son büyük savaş 1730’dadır ve üzerinden 188 sene geçmiştir. Düşmanlarımız sadece bizi değil, müttefiklerimizi de yenmişlerdir. Yunan Ordusu, Avrupa emperyalizminin kiralık ordusu olarak Anadolu’ya yollanmıştır. İngiliz başbakanı, “Türkler, Asya’nın Kızılderilileridir ve akıbetleri de onlarınki gibi olacaktır” demektedir. Halk, yoksul, yorgun ve inançsızdır.
Mustafa Kemal Paşa’nın 1911’de Libya’da en küçük gerilla birliğinden başlayarak sekiz sene içinde ordu komutanlığına kadar her kademedeki birliğe komuta ederek pişen askeri dehası, şimdi siyasi ve psikolojik bir dehayı ortaya çıkarmaya başlar. Mustafa Kemal, Türk milletini tekrar savaşa ikna eder. Birinci ve İkinci İnönü, Eskişehir-Kütahya, Sakarya, Dumlupınar. Sonra önce İzmir’e ve İstanbul’a giren Türk Ordusu. İstanbul’un ikinci kez fethi. Hazreti Peygamberin hadis-i şerifi yere düşmez. “Konstantinopolis’i fetheden asker ne güzel askerdir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”
İstiklal Harbi, Türk milletinin savaşı tekrar kabul etmesi ve İngiliz emperyalizmini siyasi, Yunan ordusunu ise askeri olarak yenmesidir. (1919-1922)
Sonra Türkiye Cumhuriyetinin kurulması başlar. 1071-1730 arasında sürekli savaşarak ilerleyen ve sonra 188 sene sürekli savaşarak geri çekilen bir millet, bir dinin tek başına birleşik Avrupa’ya karşı kılıcı ve kalkanı olan bir millet, yaralarını sarmak için çabalamaktadır. Bir milyon lirayı iki milyon lira yapmak kolaydır ancak bir lirayı iki lira yapmak zordur. Ve Türkiye, 1923’te bir lirayı iki lira yapmak için çalışmaktadır.
8 Kasım 1938. Mustafa Kemal, uyanır. Saate bakar göremez. Hasan Rıza Soyak’a sorar. “Saat kaç?”, “7.00 efendim” Aynı soruyu birkaç kez daha sorar. Soyak, cevabı tekrar ederek, saatin 19.00 olduğunu söyler. Soyak, “biraz rahat ettiniz mi efendim?” diye sorar. Gazi “Evet” der. Doktor Neşet Ömer İrelp, dilini çıkarmasını ister. Mustafa Kemal dener. Ancak sonra dilini geri çeker. İrelp’e dikkatle bakar ve son olarak “Aleykümselam” der. 30 saat süren komadan hiç çıkmaz ve 10 Kasım saat 09.05’de kalbi durur.
“Melekler, onların canlarını iyiler olarak alırken, ’selamün aleyküm! yapmış olduğunuz iyi işlere karşılık cennete girin’derler.” (Nahl/32)
levo, atatürk ist ein atheist gewesen. das haben wir doch schon zu genüge durch. sogar bosphorus akzeptiert das wohlwollend. wieso wiederholst du immer diese unwahrheiten? das macht deine diskussionsstil unseriös.
  #9  
Alt 15.08.2013, 17:29
the_last_time
 
Beiträge: n/a
Standard

Zitat:
Zitat von Billy73 Beitrag anzeigen
levo, atatürk ist ein atheist gewesen. das haben wir doch schon zu genüge durch. sogar bosphorus akzeptiert das wohlwollend. wieso wiederholst du immer diese unwahrheiten? das macht deine diskussionsstil unseriös.
Hallo Billy, man kann eine Phase im Leben eines Menschen nicht aus dem Kontext herausreissen und sie dann in einen völlig abstrakten Zusammenhang hineinbetten.
Es gab eine Zeit, da war ich auch fest entschlossen mich von der Religion loszusagen, weil vieles was man mir als Religion aufdrängen wollte im Prinzip mit den Lehren des Kur'ans nicht vereinbar waren. Doch nach eine Weile habe ich mich wieder zu meinem Glauben bekannt, nur aufgeklärter und vom Mainstream unterscheidend. Atatürk war kein Engel mit einem Heiligenschein, er war ein Mensch und als solcher ist man vor Fehlentscheidungen nicht gefeit.. Und das grösste Unrecht das man ihm antun könnte wäre ihn mit den ethischen und politischen Maßstäben von heute zu bewerten.. Meiner Ansicht nach und nach der Ansicht von vielen Geschichtswissenschaftlern hatte einen Bezug zum Islam. Aber halt nicht wie ein analphabetischer Beduine sondern als nüchterner Fragender und Suchender...

Bu büyük bir inkılap değil de nedir? (okumak icin tiklayin)

Atatürk ve Din

Atatürk, Allah'a ve İslam'a inanan dindar bir liderdir. Pek çok sözünde ve tavrında bunu görebilmek mümkündür. Büyük Önder, birçok konuşmasında, samimi ve içten bir şekilde Allah'tan, İslam'dan ve Kuran'dan saygı ve bağlılıkla bahsetmiştir.

Atatürk, 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir'deki Paşa Camii'nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere İslam'ın yüceliğini şöyle açıklamıştır:

"Ey millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, S.93)

1926 yılında ise Ali Rıza Ünal isimli yakınına, Hz. Muhammed hakkında şunları söylemiştir: "O Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Herkesin adı silinir fakat O sonsuza kadar ölümsüzdür." (Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri, sf.135)

Benzeri şekilde, Atatürk, Türk milletinin dindar olması ve dini değerlerini muhafaza etmesi gereğini “Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, ona da öyle inanıyorum. Bilince ters, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor” sözleriyle teşvik etmiştir. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 3, S. 30 )

Şu sözler de ona aittir:

"Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, sf. 66)

"Büyük bir inkılap yaratan Hazreti Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir." (Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, sf.4)

"Camilerin mukaddes minberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, cilt 1, sf. 225)

Atatürk'ün dindar kişiliğini gösteren sözlerinden en anlamlı olanı ise, kuşkusuz vefat etmeden önceki son sözleridir. Başbakan kanalıyla tüm dünyaya açıkladığı ve Türk milletine manevi bir vasiyet niteliği taşıyan bu son sözlerinde Atatürk şunları söylemiştir:

"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler. (Nedim Senbai, Atatürk, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., sf. 102, 1979)

Sağlıklı ve Mutlu Kalın...

Geändert von the_last_time (15.08.2013 um 18:27 Uhr).
  #10  
Alt 15.08.2013, 18:24
Benutzerbild von benekalice
benekalice benekalice ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 1.595
Standard

Asya'da ve Avrupa'da ilk okunan ezanlarda Atatürk'ün de katkısı vardır.

Fransa’daki Paris Camii (la Mosquée de Paris) ve Japonya’daki Tokyo Camii (Tokyo Jamii Mosque) Atatürk’ün yardımlarıyla tamamlanmıştır. Tokyo'nun ilk camisinin inşaatı 1932'de başlatılmis ve 1938'de hizmete girmis. Cami acilisinda Türk Bayraginin yaninda Japon bayragi asiliymis.

Ve bunun yaninda Türkiye'de Kurtulus Savasinda zarar gören birsürü camiyi tamir ettirmistir.

Eskişehir Mihalıççık Camii de yeniden yaptirmistir.

http://sinanmeydan.com.tr/index.php?...lar&Itemid=228

BALIKESİR ZAĞNOSPAŞA CAMİİ'nde ATATÜRK'ÜN (HUTBESİ) KONUŞMASI
http://www.anafilya.org/go.php?go=7d84520090e76


Haber Merkezi / TİMETURK

Milliyet gazetesi yazarı Melih Aşık bugünkü köşesinde "Atatürk Camileri" başlıklı bir yazı kaleme aldı ve Atatürk'ün yaptırdığı camilerden bahsetti.

http://www.timeturk.com/tr/2011/08/1...ptirdi-mi.html

Atatürk hiç cami yaptırdı mı?
Milliyet yazarı Melih Aşık 'Atatürk Camileri' başlıklı bugünkü yazısında Atatürk'ün yaptırdığı camilerden bahsetti. İşte ayrıntılar:

İşte Aşık'ın yazısı:

Genç ve titiz tarih araştırmacısı Sinan Meydan, son yazısında:

“Bu ülkede birileri sürekli İsmet İnönü’nün cami kapattırdığını söylerken (ki bu kocaman bir yalandır) nedense hiç kimse Atatürk’ün cami yaptırdığını söylemez” diyor...

Mesela...

“Fransa’daki Paris Camii (la MosquÈe de Paris) Atatürk’ün yardımlarıyla tamamlanmış; Japonya’daki Tokyo Camii (Tokyo Jamii Mosque) ise bizzat Atatürk tarafından yaptırılmıştır...”

Mustafa Kemal, 1919- 1938 arasında her yıl Paris Camii’nin yapımı için “Bizim de çorbada tuzumuz bulunsun” diyerek onar bin frank para göndermiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra bu yardım kesilmiştir.
...
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu