| | Mitglied werden | | | Hilfe | | | Login | ||||||||
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum |
Hilfe | Kalender | Heutige Beiträge | Suchen |
|
Themen-Optionen | Thema durchsuchen |
#21
|
||||
|
||||
Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. |
#22
|
|||
|
|||
BAHAR GELME ÜSTÜME!..
Bahar, yalvarırım çek git işine!.. Salma üstüme çiçeklerini, ...aklımı çelme!.. Her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor. Ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek... Kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem... Kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek... Yapma bunu bana bahar, Böyle üstüme gelme...! * * * Zaten damarlarımda zor zaptediyorum kanımı... Çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime... Kalbimin buzları erimiş. Göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir... Bir de sen çıldırtma beni... Krizdeyim ben... tembelliğin sırası değil, uyamam sana... Al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol. Meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni... Bulutların üşüşmesin başıma... Girme kanıma benim... ...yoldan çıkarma...! * * * Sen ki en cilvelisisin mevsimlerin, afrodizyakların en etkilisi, Sevdanın suç ortağısın. Kıyma bana...! Biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin. Tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin... O iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman... Ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin uçuştuğu günbatımları... Tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan... Buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında... Yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz... Hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye... Her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da... Ebedi bahar, bir başka bahara kalacak. * * * İyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar... İş açma başıma... Git işine! Yoldan çıkarma beni!.. Can DÜNDAR |
#23
|
|||
|
|||
GERÇEKTEN SEVMEK
O durmadan kaçıyor; sen ardından gitmiyorsan; o günün her saatinde saklanıyor, sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan; o sana acıların en büyüğünü tattırıyor, sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan; boşuna aldatma kendini, onu sevmiyorsun demektir. Elindeki içki kadehinde, dudağındaki sigarada , okuduğun kitapta, mırıldandığın şarkıda, söylediğin şiirde, gördüğün rüyada ve yaşaman için ciğerlerine doldurduğun havada o yoksa; Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan; onu sevmiyorsun demektir. Renkler onunla değerlenmiyorsa, örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının, mavi maviliğinin farkında değilse, beyaz yalnız o giydiği zaman güzelliğini haykırmıyorsa, sabahları onu görünceye kadar güneş doğmuyorsa ve onsuz gökyüzü geceleri aya, yıldızlara hasret değilse onu sevmiyorsun demektir. Sokakta gördüğün her yüzde ondan birşeyler aramıyorsan, güzel bir manzara, hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa, uykudan uyandığın zaman yaşamakta olduğundan önce onu hatırlamıyorsan, omuzlarına dökülmüş saçları, bir sis perdesinin ardında her zaman gülen, ışık saçan gözleri aklına gelmiyorsa, durup durup avuçlarının sıcaklığını özlemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir. Dünyada yaşıyan öteki insanların senin için hala bir değeri varsa, ona karşı tutumunu toplumun köhne ve manasız kurallarına göre ayarlıyorsan ve açık açık sanki var olduğunu haykırırcasına sevgini söylemiyorsan; Onu sevmiyorsun demektir. Yok o senin için herşeyden değerliyse, gözünü yumduğun anda onu görebiliyorsan, o bütün şarkılarda, bütün şiirlerde, bütün resimlerde ise, ona muhtaç olduğunu söylemekten utanmıyorsan, senin içten ve büyük sevgine karşılık vermiyeceğinden korkmuyorsan, bütün bencil duygularından sıyrılabilmişsen onun için herşeyi, ama herşeyi yapacak gücü kendinde buluyorsan, her hali sana ayrı ayrı güzel geliyorsa, karşısında kendini bir çocuk gibi hissediyorsan, istediği anda onun için ölebileceksen, onun için yaşıyorsan ve yine onun için bildiğin bilmediğin bütün düşmanlıklara karşı koyabileceksen, o her geçen dakika sende biraz daha büyüyorsa ve kendi kendine bile çok sevdiğini bütün samimiyetinle, inanmışlığınla itiraf edebiliyorsan, bir gün o seni hiç, ama hiç sevmediğini söylese bile, senin sevginde azalma olmayacaksa ve ölünceye kadar onu aşkların en ölümsüzü ile sevebileceksen; işte o zaman onu seviyorsun demektir. O sana sevmeyi, gerçek aşkı öğretti. Sen onu hep sevecek ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın. O, hiç sen olmasan bile, seni bir parça sevmese bile... ümit yasar |
#24
|
|||
|
|||
ÜMİTSİZ AŞKLAR İÇİN
Ben ümitsiz aşklar için yaratılmışım Ayrılıklar için, sonsuz kederler için Ne zaman ta derinden sevsem birini Ezilmeli yeni açmış gülleri kalbimin En güçlü zehir olmalı aşk dediğin Alkol gibi damarlarıma yürümeli Sarmalı her yanımı gece olunca İçimde bir çıbancasına büyümeli İnsan sevince her gün bir kez ölmeli Her gün bir başka yerine saplanmalı o kurşun Yollara düşmeli, perişan deli divane Erimeli potasında o garip var ölüşün Artık uzakbir anıdır huzur ve sükun O büyük yangın başlamışsa yürekte Bir gün gelir de bu çaresizliğin Aranır bütün tesellisi ölmekte O yerde sevilmek de yalan sevmekte Nereye baksan dizboyu karanlık Boşuna bir ışık arama göklerde Her şeyinle aşkın içindesin artık Böyle gitgide derinlere çeker o bataklık Orada ölümsüz olur nice kara sevdalı Sevmek, hiç sevilmeden; korkunç güzel Aşk dediğin karşılıksız olmalı ümit yasar |
#25
|
|||
|
|||
İKİ KİŞİYE BİR DÜNYA
Gelme diyorsun Bu gel demektir Birazdan günes dogacak Dolu dizgin atlilar geçecek yüregimden Seni düsünecegim Gümüs mahmuzlarin parlakliginda Yagmur nal izlerini örtmeden Sana gelecegim Bekle beni Hindistan'da Banaras sehrinde seni aradim Ganj'in sularinda lanetlenmis insanlar yikaniyordu Ganj'in sulari pisti bulanikti Içtim ....... Bir çift zar aldim Attim gökyüzüne Adis-Ababa sehrine düstü Adis-Ababa sehrinde kadinlar Hepyek bakiyordu yüzüme Yüzümde cinayetler isleniyordu her gece Kadmiyum kirmizisindan kanlar akiyordu nehir nehir Sen baksan görürdün Her gözüme bir düses oturmustu Sen görsen anlardin Titanyum beyazi yalnizligimi Budapeste köprüsünün üzerinde Bir çingene falima bakti Dedi üç günde öleceksin Ben üçbin yildir seni ariyorum Kapilara sigmiyor umutsuzlugum Lagim kokulari gibi çirkef gibi kederliyim Içimden dünyayi ipe çekmek geliyor Cümle yildizlar sahidim olsun Yapmazsam adam degilim Sanghay'da orospular benimle yatmadi Çirkinsin dediler Pissin dediler Yikandim arindim Afyon yüklü mavnalar geçiyordu Çin denizinden Birisi geçmisime küfretti Tuttum öldürdüm Geçmisim seninle güzeldi temizdi akti Kirlettim Affet beni .... Dinsizdim Istanbul'da minareler üstüme yikildi Yoksuldum Kudüs'te kiliseler kabul etmedi beni Gelme diyorsun Bu gel demektir Birazdan aksam olacak Rachmaninof'la bir meyhanede içmeliyim bu gece Sonra sana gelmeliyim Rachmaninof nereye giderse gitsin Simdi bir derin mavide aksam oluyor Gök mavi deniz mavi Mor daglar yesil agaçlar mavi Bozuk düzen mavi gecelerden sesleniyorum sana Ne opera aryalari Ne besinci senfonisi Beethoven'in Bir yalnizlik marsidir çaliniyor uzakta Gün isigi arkamizda kaldi bak Tanyerinde unuttuk gözlerimizi Gel artik Hayata yeniden baþlayalim Gel artik Bu mavilerde kimseler görmez bizi ... Solfej anahtarlarini kaldiralim Do'larin mi'lerin önünden Birakalim bu dünyayi alabildigine dönsün Ölmekse daha kolay ne var Yasamaksa sensiz mümkün degil Iskender adam edemedi bu dünyayi Biz mi edecegiz Eflatun çözemedi yasamanin sirrini Biz mi çözecegiz Bütün yataklar bir kisilik Git diyorsun Nereye gideyim Birazdan gece olacak Agir kiliçlar parçalayacak yüregimi Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnizligim Seni düsünecegim stepler ortasinda yorgun kimsesiz Dolu dizgin atlilar geçmeyecek yüregimden Bir gözümde gümüs mahmuzlarin piriltisi hazin Bir gözümde bozulmus nal izleri Durup durup aglayacagim Sen bu ayriliklar için mi yaratildin söyle Bu zehir zemberek kederler için mi Bak bütün orkestralar sustu Bütün isiklari söndü dünyanin Korkma Haydi uzat ellerini Geçmis yillari yeniden yasayalim bir bir Bak dinle Bir seslenen var uzaklardan Bak dinle Kader kapiyi çaliyor Gelme diyorsun Gelme diyorsun Bu gel demektir. Tanrinin biraktigi yerden biz basliyalim Alti milyar insanin yarisini sen öldür yarisini ben Üç kisi kalsak yetisir yeryüzünde Yaklas bana Seninle kardes degiliz Hüzünle karisik sevinçlerden kurtul artik Arzularin o belli belirsiz sicakligini sev Biliyorsun Önce Tanri insani yaratti Sonra insan sevgiyi Ne yapsak bos Ne kadar çabalasak faydasiz Geriye dönemeyiz Olanlar oldu is isten geçti Çamurumuza sevgi katilmis bir kere ... Kardes degiliz diyorum inanmiyorsun Yalan bunca faziletler yalan Bizi bu cigeri bes para etmez insanlar mahvediyor Aldirma diyorum sana Dünya ikimiz için yaratildi Üç milyar insan is olsun diye geldi yeryüzüne Verdigin her kederin yüregimde yeri var Hangi kitabi açtiysam seni okudum yillardir Hangi aynaya baktiysam seni gördüm Gel desen gelemem Git desen gidemem Öl desen kanim akmaz Anladim artik seni sevmek yüce bir sey Anladim seni sevmek Tanri'ya yaklasmak gibi Insanlar içinde bir sana inandim Bir seni sevdim kendimden baska Uykularimin bölündügü saatlerde Sendin düsündügüm soluk soluk Sivri biçaklar gibiydin karanligimda Gözümü yumsam seni görüyordum Oynak türkülere benzeyen yürüyüsünle Sen çikiyordun karsima Karanligimda Iki yildizdi ellerin görülmedik Karanligimda Bir orman yanginiydi dudaklarin Istesen hayat verirdim bu karanliklara Istersen gökyüzünü bir mendil gibi yirtardim Denizlerden göllerden nehirlerden Sana görmedigin renkler yaratirdim Zamanin ötesinde Yeni bir dünya kurardim sana Insansiz Tanrisiz kedersiz Severdin Dag rüzgarlarinin serinligince Yasardin Bu sefil dünyamizdan uzak Bir yanip bir sönen isiklar gibiyim Yumruk kadar yüregimde sen varsin Kutsal kederler içinde seninleyim artik Sari badanali evlerde basbasayiz Bütün duvarlara gölgen kazinmis Kokun sinmis bütün perdelere Kapilarda parmaklarin beyaz beyaz Sokaklarda ayaklarinin izi Ben bu sokaklarda ölsem Kaldirimlar çekmez agirligimi Söylesem askimi asirlar boyunca Bu iki yüzlü insanlar anlamaz beni Desem ki yeryüzüne bes peygamber geldi Besincisi sensin Desem ki iki kisi kaldik dünyada Ikincisi sensin Desem ki biri var yeri gögü var eden O da sen olurdun Sana tapmak için Kilden bir heykel yapardim güzelligince Bilsem ki sen Tanri'dan iyisin Bilsem ki Tanri senden güzel degil Senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu Nasil duruyor boslugunda arzularin anlamiyorum Nasil nasil bakiyor bana Böyle merhametten uzak Git diyorsun Nereye gideyim Ümitlerim ne olacak Bunca siirleri kim söyleyecek sana Kim anlatacak dünyaya sigmayan güzelligini ... |
#26
|
|||
|
|||
...
Gitmek mümkün olsa da gitsem uzaklara Sevmesem seni bir daha Paramparça etsem yüregimi cam gibi Sonra yaksam Savursam küllerini karli daglardan açik denizlerden Yine seni severdim toz toz Yine sana tapardim küllerimin agirliginca Bu oksijen gazi olmasa da olurdu Ama Beethoven gelmeseydi dünyaya Seni bu kadar sevemezdim Ikimizin ortasinda o duruyor Sagimizda birinci keman Solumuzda ikinci keman Karsimizda üçüncü keman Sonra orglar flütler kontrbaslar Sustur su orkestrayi Beethoven Simdi dokuzuncu senfoninin sirasi mi Bunca yalnizliklar bunca yokluklar benim isim degil Bu çirkinligi ben yaratmadim Ne de bu kahpe güzellikleri Bende sevmedigin ne varsa senden türedi Su karanlik bakislar Su ellerimin pisligi Su dudaklarimdan çikan igrenç sözler Besbelli senin eserin Ne buldumsa sende buldum kötülükten yana Ne ögrendimse senden ögrendim Seni sevdikten sonra basladim yasamaga Seni Tanri yarattiysa beni kim yaratti Bu azabi kim verdi bana Çingirakli yilanlarin zehirini içtim Balinalarin kusmuklarini Kükürt kokulu imkansizliklar içindeyim Oysa güzeldim tarihin ilk çaglarinda Görsen sasardin Öyle aydinliktim Öyle iyiydim Kobalt mavileriyle doluydu yüregim Kursun beyazlariyla Severdin beni Midye kabuklarinin yesilligince Sonunda dedigim çikti iste Samanyolundan bir yildiz düstü dünyaya Sinekler gibi eziliverdi insanlar Her sey bir anda olup bitti Yapayalniz kaldik Ne radyo aktivite ne mantar seklinde bulutlar Ne yasamak sevinci ne ölüm korkusu Sonunda üç kisi kaldik dünyada Sen Ben Bir de Jiro'nun Manon Lesko'su Yine bana bakarken yüzün kizariyor Toplum kurallarindan kurtulamadin daha Bütün çayirlar bombos Görmüyor musun Al basini daglara çik Avaz avaz sarki söyle sokaklarda Bir kibrit çak Bütün evler yansin Yüzbin yilin öcünü al bu serefsiz dünyadan Sonra kaldir kendini denize at Biraz serinle Sevebildigim kadar insanim ben On gram arsenik yeter canima Beni düsünme Kaç kere söyledik Su potpuriyi çalmayin diye Anlamiyor musunuz Fa diyez bemol çaresizlikler içindeyi Bir duvar yikiliyor altinda kaliyoruz Bir adam ölüyor bizi gömüyorlar Susturun su kemanlari Biraz da ilahlar aglasin yoklugumuza Kirli gözyaslari kirik iskemleler Basi bozuk Çigan havalari Yeminler notalar akortsuz teller Ve sakat çocuklari Nagazaki'nin Biz bunun için mi geldik yeryüzüne Devirin su putlari Mukaddes kitaplar bize göre degil artik Sinemaskop rezaletler içindeyiz Café Chantant'larda dua ediyoruz Mabetlerde çiftlesiyoruz artik Mesuduz Dokunmayin keyfimize Saint Pierre'in doksandokuzuncu göbekten torunu Strip tease yapiyor Foli Bergere revüsünde her gece Gelsin arkasindan sampanya siseleri Kauçuk gögüslü kizlarda bir naz bir çalim On derste ask On derste güzellik On derste cinsiyet Ve tam onbin yildir arayip bulamadigimiz fazilet Sonra mezarliklar dolusu günah Genelevler dolusu namus Velhasil ailece rock'n roll dansi ögrendik Tepinip duruyoruz ... Ya bir gül koparin bahçenizden Koklayalim Ya bir yudum su doldurun taslarimiza Içelim Ya da bir dilim ekmek verin Sükredelim yasadigimiz Karanliklar içinde Çamurlar içindeyiz Tutun kaldirin bizi O yalanci sevginiz sizin olsun Biz yasamak için geldik yeryüzüne Alin basiniza çalin merhametinizi Körsünüz ya da sagirsiniz Beyaz çorap giydi diye Ku Klux Klan derneginin adamlari Bir zenciyi linç ettiler Görmediniz Ibni Mansurun besinci karisini topraga gömdüler beline kadar Sabahtan aksama dek yedibin kisi tasladi Yedibin kisi tükürdü yüzüne görmediniz Su gökkubbenin altinda Bosa gitti nice bonjour'larimiz Sonra üç kere good night dedik Duyan olmadi ... Yüzsüzlügün bu kadarina pes dogrusu Haydi biraz egin basinizi Bizden af dileyin Kederimizi anlayin artik Saygi gösterin sevgimize Belki sizi affedebiliriz Ne de olsa insaniz biz de Bir zayif tarafimiz vardir ... Bogaz tokluguna yasamalar bizi kurtarmaz artik Biz oldum olasi kör dogmusuz Brakisefal kafalarimiz bir ise yaramiyor Hele su bizimsiz ayaklarimizin haline bakin Aptalligimiz yüzümüzden belli Aynaya bakip gülüyoruz Oysa bütün çirkinligimiz asikar ayna gibi Söyleyin bir Shakespeare mi akilliydi içimizde To be or not to be To be or not to be bir sey degil yine Sen olmasan benim varligimdan ne çikar Ama sen yoksun iste Bense bütün insanlar gibi ha varim ha yogum Yine sana çikiyor bütün yollar Yine bütün iki kere ikiler dört ediyor Dönüp dolasip ayni yere geliyorum. Hani o iki kisilik dünyalar bizimdi Hani sen iyiydin Halden anlardin Hani sen git demeyecektin bana Ve ben her seye ragman gelecektim Içimde bir umut Ellerimde olgun meyvalar Dünya nimetleri Gözlerimde yanip yanip sönen bir pirilti Ama ne sen gel dedin Ne de ben gelebildim her seye ragmen Askimiz ayriliklarla basladi .. Simdi bir kutup var sana çeker beni Bir kutup var senden öteye Ben onun için böyle ortalikta kaldim Dag yollarinda caddelerde sokaklarda Onun için bulup bulup yitirdim seni Hangi kapiyi çaldiysam sen açtin bana Hangi gözümü yumduysam seni gördüm Zamandin zamandan öte bir seydin Yillarca bir mesale gibi yandin uzaklarda Bu manyetik alanda bogulmam senin yüzünden Bu zincirleri sen vurdun ellerime Sen getirdin bunca karanliklari Al sunu mumu yak Korkuyorum Bir tas aldim attim denize Günahlarimdan kurtuldum Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim Öteye gidemem Itme beni Benim de bir insan tarafim vardi Bakma böyle kötü olduguma Benim de dileklerim vardi Benim de bir bekledigim vardi yasamaktan Yeter artik vurma yüzüme çirkinligimi Her gün bir kadin aglar benim yüzümde Büyük dertler içinde benim ellerim Anlamiyor musun Sen sevildigin için güzelsin bu kadar Ben sevilmedigimden böyle çirkinim ... Sarin badanali evlerde kazanlar kaynar Sari badanali evlerde günah islenir her gece Sari badanali evlerde ölüler yikanir Sari badanali evleri sev biraz Bu evlerde zaman benim aksamlarimdir yitirilmis Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan Bu sarilarda benim yüregim bir ölür bir dirilir Anladim Bu dünyada benden baska kimse yok beni anlayan ... ... 1957 ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN |
#27
|
|||
|
|||
SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM
Binmediğim hiç bir otobüs Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde Gittikçe azalıyor hayat Neyi erken yaşadıysam Hep ona geç kalıyorum Sana göçüyorum her sonbahar Yolların çıkmıyor aşkıma Unuttuğun yağmurların adı saklımda Seni içimden terk ediyorum Susmaktan yoruldum Kuşlar ve şarkılar, bu şehri terk edeli Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Ne unutacak kadar nefret ettin Ne hatırlayacak kadar sevdin Yıkık bir duvar kadar bile Pişman değilsin biliyorum Beni hep bulmamak için aradın Yanıldığımdın Yangınımdın Yangındın Sensizliğe yenilmek Sana yenilmekten zor olsada Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak Seni içimden terk ediyorum Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık Tamamlayamadık bizi Elinden tutamadık yanlızlığımın Saçlarımıda uzaklarına gömdün İçimin mavisi senin okyanusundandı Al! geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim Sana bensizliği terkediyorum "Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuaf değil mi? İçimi acıtanda sendin Acımı dindirecek olanda. "Ya öldür beni"dedim Ya da ğit benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda Seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma Bir gecede yakıp yarini Şafaklara sattın ihanetini Küllerime basanlar bile utandı yaptığından İşte soluk bir ömrün son nefesi Benden İçimden Terkediyorum. KAHRAMAN TAZEOĞLU |
#28
|
|||
|
|||
Sevdamiz Bir Umutlu Imkansizlik
Zemheri sogugundayim yarim Sensizligin pencesindeyim Bir adim otesindeyim ellerinin Bir anlik zamandir sesinin uzakligi Ellerim uzansa yakalayamaz ellerini Yurek verir de kendini duyamaz sesini Bir baska dunyadasin sevgili Seyran olmussun gozlerime yar Seyrederim seni uzaklardan Umutlu bir imkansizlikla beklerim Istekli bir beklentisizlikle severim Nasil anlatsam yarim derdimi Haykiririm ismini Dag duyar Tas duyar Gok duyar Bilirim hissedersin sen de yarim Duyamazsin ama beni Bilirsin uzaklardayim ben Yureginde yasatirsin sevgili beni Gozyaslarin akar sessizce Bilirsin hissederim gozyaslarini Ama tutamam ellerimle Silemem gozyaslarini dudaklarimla Bilirsin sevgili Mesafeler degildir bizi ayiran Bir kus olur ucardim yine sana Bir ruzgar olur eserdim senden yana Yagmur olur yagardim sana Gunes kavurmaz yuregimi Bilirsin collleri asardim da gelirdim sana Bilirsin mesafe tanimaz bu sevda Bilirsin imkansizliklardir bizi ayiran Sen ve yuregin kalirsiniz basbasa Ne yere koyacagini sasirirsin sevdani Kimle konusacagini bilemezsin Bilirsin duslerine girer de dinlerdim seni Sana kendimi verirdim de yoldaslik ederdim sana Bilirsin uzakliklar degildir bizi ayiran Bilirsin caresizliklerdir yollarimizi baglayan Yuregin daralir Gozlerin kisilir Bir aci duyarsin sevince benzer Bir yara olur imkansizliklar yureginde Bilirsin lokman hekim gerekmez Bilirsin ilac kar etmez Bilirsin bir sevdali sozcugun yuregindedir dermanin Bilirsin sevdali bir bakisin sevecenligindedir caren Bilirsin bir anlik calinmis sevismelerdedir canin Ah sevgili ah Ahlar duser dillerden sevdamiza dair Bilirsin bir imkansiz sevdadir bu Bilirsin zamandan calinmis bir andir bulusmamiz Yasamin bir armaganidir bu sevda bilirsin Bir armagandir bu sevda imkansizliklar icinde yasansa da Bilirsin sevgili bu sevda yasanmamistir kimselerce Bilirsin belki yasanmayacaktir bir daha Bilirsin umutlu bir imkansizliktir bu askin adi Bilirsin de yuregine soz geciremezsin yine de Yurek kanatlanmis sevene dogru Yürek ne mesafe tanır Ne de imkansızlıklar Bırakırsın kendini yüreğinin sesine Yuregin tasir seni askin denizine Gassan Satar |
#29
|
|||
|
|||
BİR MARTIYI
AĞLATTIN SEN bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık kütür kütür küfrediyor gece imanıma bir yaprak kırılıp suya düşüyor su yaralanıyor su kanıyor şelale! ah nasıl titredim tensiz bir piyanist büküldü sanki kesişen ayrışık doğrular gibi çarpışıverdim yüzünle. Yüzün öyle düzgün suna bir elyazısı yüzün yüzüme aksedince yüzün ayna alnımda yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı! bitmemiş bir ömrün yalanısın sen: kabuslarımın tabiri çocukluğumun arta kalanısın! öldüreceğim kendimi dudaklarınla dudakların etle, şehvetle seferber sen! bana inen son kutsal kitap son fakir yatır son aciz peygamber! bir martıyı ağlattın işte bir çocuk garanti intihar eder artık Kücük Iskender |
#30
|
|||
|
|||
DE GÜLÜM
de gülüm! De ki: ela birgünde geleceğim istanbul darmadağın olacak, saçlarım darmadağın. Hepsi, darmadağın! üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte, ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm hem de çelikten toprağını dele dele hayatın! de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir sevgi, bitmiştir güven! güven bana gülüm! sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır hasretten - hakikatten- ten değiştiren yüzüm! göreceksin gülüm! Bekle! hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere hainlere, ezilmelere alışacak... göreceksin – sevinçten ağlayacaksın gülüm - ki işte o vakit bana – doğrudur! - şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak! bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var sokaklar var, kediler! inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize! ölüm inananlar için sessizce kara kaplı kitaplardan çıkartılacak... göreceksin gülüm! bekle, göreceksin! Artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz Bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak Kücük Iskender Ben Seni Seviyorum Bunda Bir Kasıt Yok acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden, hüzün hastası bir hayvansın şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde ağır işkence görmüş şehirlerde saadetin zarif, adaletin ince. bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun kelimelerin karardığı peşin hükümlerde. şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle. gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde. tutulamayacak yeminsin, yemin ederim, her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var ve alelacele asılmış bir çocuk militan gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun yükseldiğin gökyüzüne. ben seni ayakta alkışlıyorum hep ayakta alkışlıyorum seni ben yollarda yürürken alkışlıyorum sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum vuruşurken alkışlıyorum seni ben evet, hüzün hastası bir hayvansın acınası tesadüflerle ayrılıyorsun kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden. o nasıl bir hale bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde; bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında 'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün kirpiklerin alnına deyiyor bende deyiyorum alnına cevapsız sorularımla uykum geldi diyorum seni sevmekten uykum geldi jilete abanıyorum korkuya abanıyorum tek arkadaşım yok öbür tarafta çünkü! çek perdeleri, kapat ışıkları bu telaşlı yokoluşun fosforu aydınlatır bizi uykum geldi diyorum tutulamayacak yeminsin, yemin ederim heryeri keserim, herkesi, herşeyi keserim bıçağımı taşıyan elde kader çizgim de gizli! bitiyor sancıda safları sıklaştıran o garip haz bitiyor bir kez olsun samimi bak bak! gecenin eteklerine eşkiya ayrılıklar siniyor! acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu oysa hiç sansım kalmadı yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden. al bu külü de götür al bu külü de götür, diğer taraflara üfle muzaffer bir hain gibi ayrıl tertemiz hayal hikayemden. Küçük İskender |