Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
Sie sind hier: Startseite > Vaybee! Forum > Lifestyle


Hilfe Kalender Heutige Beiträge

Antwort
 
Themen-Optionen Thema durchsuchen
  #51  
Alt 21.08.2010, 15:46
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Biz Bu muyuz ?

Bi kaç gün önce Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde İftar Saatinde Geldiği Evinde Eşinin, "yemek Yapacak Birşey Yoktu, Yemek Yok" Sözleri Üzerine Bunalıma Girip İntihar Etmişti.


Yaşamak buysa eğer yaşıyoruz.bazen acı ile kıvranıyor.Bazen de sahte gülücükler saçıyoruz.gülücükler kadar sahte olan çevremize. Kendimizi unutmuş bir şekilde şekilden şekile girerek yaşıyoruz yaşamaksa bu.Menfaatlerimize sarılıp toplumsallaşmadan var gücümüzle kaçıyoruz. Her birey kendi bağımsızlığını ilan etmiş ayrılmış toplumdan kendi devletlerini kurmuşlar.Eğmiş başın önüne herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor.


Ortak değer dediğimiz erşey ayaklar altında çırpınıyor ve biz onun çırpınışını izliyoruz. Ve biz onun çırpınışını izliyoruz.İçimiz bile acımıyor artık.Aslında çırpınan biz kendimiziz.yüreğimiz,beynimiz ve kalbimizdir. Aciz bir şekilde seyirci kalıyoruz olanlara.Ve artık sorma vaktidir.


BİZ BU MUYUZ? Biz bu kadar aciz ve çaresizmiyiz.Aslında değiliz sadece uyanmamız gerek artık.uyanıp kendimize gelmeye çok ihtiyacımız var.Bizler kendi değerlerimizi hiçe saydık birliğimizi yitirdik,ayrılıklara düştük.Unuttuk kendimizi ,unuttuk aslımızı unuttuk BİZ BİRBİRİMİZİ...

BİZ BU DEĞİLİZ...BİZ BU DEĞİLİZ..

Bilindi üzere Hz:Muhammed (S.A.V) efendimiz hep yardımlaşmayı ve kardeşliği öğütler ama biz ne yapıyıyoruz yardımlaşmak yerine yardımlaşan insanları engelemeye çalışıyoruz ama bu yaptığımız hareket veya harekekler ahir zamanda önümüze çıkçağını bilmiyoruız herkezin bildiği iyi bildiği bir şey vardırki iyi amel insanı cennetin şol ırmaklarında nurlatır kötü amel ise cehennemin ateşinde harlatır cennetin şol ırmaklarında nurlmak istersek yapacağımız tek şey iyi amel işlemek olcaktır ama ben cehennemin ateşinde harlanmak istiyorüm dersek tek yapılması gereken şey kötü amel işlemektir ama en güzel şey insanları sevmektir insanları seven kendini de sever bunu lütfen unutmayalım...
  #52  
Alt 21.08.2010, 16:00
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Kaliteli Yaşam Sırları...

(Yaşamla ilgili bazı sırların çoğunu hepimiz biliriz de, nedense uygulamayız. Bunları arada sırada hatırlamakta fayda var, düşüncesiyle sizlerle paylaşmak istedim. Yüzünüzden gülücüklerin hiç eksik olmaması dileğiyle...)

2010 EGE ÜNİVERSİTESİ EL KİTABI

SAĞLIK:

1. Çok su için.
2. Kahvaltıyı kral, öğle yemeğini prens ve akşam yemeğini de dilenci gibi yiyin.
3. Ağaçlarda ve bitkilerde yetişen yiyecekleri daha çok ve fabrikalarda üretilen yiyecekleri daha az yiyin.
4. 3 E ile yaşayın -- Energy, Enthusiasm, and Empathy (enerji, heyecan ve duygu paylaşımı).
5. Meditasyon, yoga ve dua yapacak zaman yaratın.
6. Daha çok oyun oynayın.
7. 2009’da okuduğunuzdan daha fazla kitap okuyun .
8. Her gün en az 10 dakika sessiz olarak oturun.
9. 7 saat uyuyun.
10. Hergün 10 - 30 dakika yürüyüş yapın. Ve yürürken gülümseyin.


KİŞİLİK:

11. Hayatınızı başkalarınki ile karşılaştırmayın.
Onların seyahatinin ne hakkında olduğuna dair hiçbir fikrin yok.
12. Kontrol edemeyeceğiniz olumsuz düşüncelere veya şeylere sahip olmayın.
Bunun yerine enerjinizi olumlu şekilde şu an için harcayın.
13. Kendinizi fazla abartmayın; sınırlarınızı bilin.
14. Kendinizi çok da ciddiye almayın; kimse yapmıyor.
15. Kıymetli enerjini gevezelikle, dedikoduyla boşa harcama.
16. Uyanık iken daha fazla hayal kurun.
17. Kıskançlık, çekememezlik zamanın boşa harcanmasıdır. İhtiyacınız olan herşeye zaten sahipsiniz.
18. Geçmiş meseleleri unutun. Partnerinizin geçmiş hatalarını hatırlatmayın.
Bu durum mevcut mutluluğunuzu bozar.
19. Hayat, birisine kin duyarak zamanı boşa harcamak için çok kısadır. Kimseden nefret etmeyin.
20. Geçmişinizle barış yapın ki, şimdiki zamanı bozmasın.
21. Senden başka hiç kimse senin mutluluğundan sorumlu değildir.
22. Hayatın bir okul olduğunu ve öğrenmek için burada olduğumuzu unutmayın.
Problemler, cebir dersi gibi gelip giden, ancak aldığımız derslerin bir ömür boyu devam ettiği eğitim programının bir parçasıdır.
23. Daha fazla gülümseyin ve gülün.
24. Her tartışmayı kazanmak durumunda değilsiniz. Aynı fikirde olmamak için anlaşın.


SOSYAL YAŞANTI:

25. Ailenizi sık arayın.
26. Her gün diğerlerine iyi bir şey verin.
27. Herkesi herşey için affedin.
28. 70 yaşından büyük ve 6 yaşından küçük kimselerle vakit geçirin.
29. Hergün en az 3 kişiye gülümseyin ve tanımadığınız en az 1 kişiye "GÜNAYDIN" deyin.
30. Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez.
31. Hasta olduğun zaman işin sana bakmamalı. Arkadaşların bakmalı.
Onlarla temasta olun.

HAYAT:

32. Doğru şeyi yapın!
33. Faydalı, güzel veya neşe dolu olmayan herşeyden uzak durun.
34. Tanrı herşeyi iyileştirir.
35. Bir durum iyi veya kötü olsun, nasılsa değişecektir.
36. Nasıl hissettiğinizin önemi yok, haydi kalkın, giyinin ve ortaya çıkın.
37. En iyisine henüz sıra gelmedi.
38. Sabah canlı olarak uyandığınız zaman, bunun için tanrıya şükredin.
39. Maneviyatınız daima mutludur. Öyleyse mutlu olun.


ANCAK, SONUNCUSU ÇOK ÖNEMLİ:

40. Lütfen bu dilekleri önemli saydığınız herkese iletin.
  #53  
Alt 21.08.2010, 20:01
Benutzerbild von antimedya
antimedya antimedya ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 10.07.2010
Beiträge: 25
Standard

Zitat:
Zitat von Ribelle Beitrag anzeigen
Bi kaç gün önce Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde İftar Saatinde Geldiği Evinde Eşinin, "yemek Yapacak Birşey Yoktu, Yemek Yok" Sözleri Üzerine Bunalıma Girip İntihar Etmişti.


Yaşamak buysa eğer yaşıyoruz.bazen acı ile kıvranıyor.Bazen de sahte gülücükler saçıyoruz.gülücükler kadar sahte olan çevremize. Kendimizi unutmuş bir şekilde şekilden şekile girerek yaşıyoruz yaşamaksa bu.Menfaatlerimize sarılıp toplumsallaşmadan var gücümüzle kaçıyoruz. Her birey kendi bağımsızlığını ilan etmiş ayrılmış toplumdan kendi devletlerini kurmuşlar.Eğmiş başın önüne herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor.


Ortak değer dediğimiz erşey ayaklar altında çırpınıyor ve biz onun çırpınışını izliyoruz. Ve biz onun çırpınışını izliyoruz.İçimiz bile acımıyor artık.Aslında çırpınan biz kendimiziz.yüreğimiz,beynimiz ve kalbimizdir. Aciz bir şekilde seyirci kalıyoruz olanlara.Ve artık sorma vaktidir.


BİZ BU MUYUZ? Biz bu kadar aciz ve çaresizmiyiz.Aslında değiliz sadece uyanmamız gerek artık.uyanıp kendimize gelmeye çok ihtiyacımız var.Bizler kendi değerlerimizi hiçe saydık
birliğimizi yitirdik,ayrılıklara düştük.Unuttuk kendimizi ,unuttuk aslımızı unuttuk BİZ BİRBİRİMİZİ...

BİZ BU DEĞİLİZ...BİZ BU DEĞİLİZ..

Bilindi üzere Hz:Muhammed (S.A.V) efendimiz hep yardımlaşmayı ve kardeşliği öğütler ama biz ne yapıyıyoruz yardımlaşmak yerine yardımlaşan insanları engelemeye çalışıyoruz ama bu yaptığımız hareket veya harekekler ahir zamanda önümüze çıkçağını bilmiyoruız herkezin bildiği iyi bildiği bir şey vardırki iyi amel insanı cennetin şol ırmaklarında nurlatır kötü amel ise cehennemin ateşinde harlatır cennetin şol ırmaklarında nurlmak istersek yapacağımız tek şey iyi amel işlemek olcaktır ama ben cehennemin ateşinde harlanmak istiyorüm dersek tek yapılması gereken şey kötü amel işlemektir ama en güzel şey insanları sevmektir insanları seven kendini de sever bunu lütfen unutmayalım...
küreselleşen başıboş anonim bireyler toplumu: biz buyuz

Geändert von antimedya (21.08.2010 um 20:02 Uhr). Grund: ............
  #54  
Alt 21.08.2010, 21:51
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard

Zitat:
Zitat von antimedya Beitrag anzeigen
küreselleşen başıboş anonim bireyler toplumu: biz buyuz
Hızla değişen ve küreselleşmenin etkisini iyice hissettiren bu dünyada bir şeylerin farkına varıp olumsuzlukları bir nebzede düzeltmek için çokta geç sayılmaz...Önemli olan bir yerden doğru bir başlangıç yapmak.
  #55  
Alt 21.08.2010, 22:05
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Gecedeki Her Rengin Ayrı Bir Öyküsü Var...

Geceyle gelen anılar unutulmazdır..

Kaybolmazdır etkileri. Solmazdır hece hece kokan gülleri...

Gece çok farklı bir zaman dilimi. Her hâli anlam tadında. Her durumu hayat adında...



Gecede dile gelen tatlıdır...

En anlamlı kelamdır sözü. Karanlığa aydınlıktır gözü. Sessizlikte konuşkan dildir özü...



Gecedeki her rengin ayrı bir öyküsü var...

Ay, beyazlığını ortaya çıkarmak için yarışır koca yıldızlarla. Yıldızlar güneşten daha çok ışık kapmak ve çocukların yanaklarına gülüş kaymak için hünerlerini sergiler. Çocuklar dam üstünde daha çok yıldız saymak için yalancıktan erkenden uyumanın yolunu tutar...



Ve gecenin içindeki gönül birliktelikleri doyumsuz sohbetlere imza atarlar...

Yürekleri okşayan bu muhabbete bülbüller de katılır. Kulakların tozunu temizleyen bu söyleyişe yarasalar da eşlik eder. Mutluluktan dem vuran bu konuşmaya güvercinler de barış kanatlarıyla katılır...

Demem o ki, vaktin adı gece olunca; sabaha varmak ve gündüze uzanmak istemez hiçbir kalp. Kalp geceyle kendini bulmak, ruh geceyle kendine gelmek ve can geceyle kendinde kalmak ister...
  #56  
Alt 21.08.2010, 22:12
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Aşk Olmasaydı ?

Aşk olmasaydı, kalp ne yapardı?..

Sevmek nedir bilir miydi her koşulda? Öğrenir miydi gecenin apak aydınlığını? Hesaplar mıydı sevgiliye giden tüm yolları? Anlar mıydı canıyla ve kanıyla duygu yüklü olduğunu? Heyecan ritmine her durumda ayak uydurur muydu, aşk olmasaydı?..



Aşk olmasaydı, kalp çok yaşar mıydı?..

Katlanmaya gücü yeter miydi? Beklemeye kırılgan canı dayanır mıydı? Hasrete gözleri açık kalır mıydı? Sürdürür müydü kutlu savaşını? Çiçeğini koklamak için bir sonraki baharı bekler miydi bıkmadan? Usanmadan ve yorulmadan leylasına an be an koşar mıydı, aşk olmasaydı?..



Aşk olmasaydı, kalp gözü görmeye devam eder miydi?..

Sahibini bulur muydu mavi bakışlar? Nakışlar ilmek ilmek tutmak istediği eli avuçlar mıydı? Değer miydi yanaklara ıslak ıslak yağan nisan yağmurları? Siner miydi güzellikler bir bir derinliklere ruhun? Bedenin üzerini yumuşak dokunuşlar örter miydi usul usul, aşk olmasaydı?..



Ve aşk olmasaydı, sevgi büyür müydü her dilde?..

Kavuşmak mümkün olur muydu iki kumru için, her şeye rağmen? Yana yana gelmek kolaya gelebilir miydi hiç? Melekler sevenler için yeryüzüne cümbür cemaat inerler miydi? Taşlar, dağlar güzel güzel bulundukları bölgede durur muydu öyle? Suyun aktığı yerde renkler yeşili çalabilir miydi ezgi ezgi? İmge imge ve simge simge doğar mıydı hisler bir yürekten bir başka yüreğe; aşk olmasaydı?..
  #57  
Alt 21.08.2010, 22:14
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Gerçekten Göründüğümüz Ve Olduğumuz Gibi Miyiz?

Gerçekten göründüğümüz gibi miyiz?..

Yani iki kere iki dört eder gibi gerçek miyiz? Yani doğrularımızdan sapmaz mıyız? Yani su gibi aziz ve toprak gibi sadık mıyız kendimize? Yani neysek, her yerde aynı söylem ve aynı eylem miyiz?..



Gerçekten olduğumuz gibi miyiz?..

Hiç mi ötekileşmiyor muyuz? Hiç mi farklılaşmıyor muyuz? Hiç mi heterojen karışımlara katılmıyor muyuz? Hiç mi bir başka özneye bürünmüyor muyuz? Hiç mi yalan konuşmuyor muyuz? Hiç mi hatalara düşmüyor muyuz? Hiç mi anlamsızlığa doğru sürüklenmiyor muyuz? Hiç mi duvarları yıkmıyor muyuz?..



Gerçekten göründüğümüz ve olduğumuz gibi miyiz?..

Davranışlarımız hiç mi değişiyor mu? Duygularımız yıllarca sabit fikirli mi kalıyor? Hislerimiz aynı heyecanları mı tekrarlıyor hep? Düşlerimiz genişlemiyor mu? Çevremiz genişlemiyor mu? Dünyamız aynı randımanda mı yürüyor? Hareketlerimiz birbirine mi hep benziyor?..
  #58  
Alt 22.08.2010, 20:37
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Bir/ iki/ üç /MOTOR....!

Bu uzun bir gece olacak farkındamısınız bilmiyorum

Daha gecenin ilk perdesi henüz koyulaşmaya, beni kendine çekmeye ,,içime o garip hüznü sızlatarak iliklerime şırıngayla nüfuz ettirmeye başladı

Körkütük sarhoş gibiyim
İçtiğim bilmem kaçıncı acı dolu zehir şişesi
Kırdığım kadehlerin sayısını hatırlamıyorum
Tırnaklarım tuvale hangi resmi kazıyor farkında bile değilim

Boşalan demlerim hangi nehre akıyor.Nerde bunun kaynağı nerede yetişiyor gözyaşı ağacı
Sallanan dallardaki yaprakların yaşı kaç ,yaşını gizleme gereği duyuyormu.
Sararıp kurudukça kuruyup rüzgarın vuruşlarıyla ölümün kimbilir kaçıncı sahnesindeki kaçıncı perdesini senarist beğenmeyip yeniden başlatıyor.

Roller aynı,kostüm aynı ,oyuncular aynı.

Motor diyor yönetmen
Suflör söylenmesi gerekeni söylüyor oyuncuya,o ise ihanet edercesine bağırıyor uzaklara

Bir anda sahne değişiyor

Kostüm renkleniyor

Suflör derinden nefes çekip okuduğunu söylemesi için oyuncunun yüreğine üflüyor

Stop sesi yükseliyor

Tüm ışıklar sönüyor

Kostümler tek renk olan siyaha bezeniyor

Roller kayıpları ararken .Suflör söylediklerini unutuyor

Perdeler sıkıca kapanıyor

Yönetmen kameradan uzaklaşıyor

Motor sesi ertesi sahneye kadar inzivaya çekiliyor

Maskeler yüz değiştiriyor

Dört kişilik sahneye iki figüran daha sığdırılıp senaryoya farklı karakterler dahil edilyor

Karakterlere farklı senaryolar yükleniyor

Kadın adamı baştan çıkarıyor

Adam işini gücünü kaybediyor

Aile dağıldıkça reyting tavan yapıyor

Senarist yazdıkça yazıyor

Üç bölümlük dizi yüz üç bölüme dek sürüyor

Ortada görünen bişey yok

Ne evlilik ne saygı ne edep ne haya herşey istismar ediliyor

Varsa yoksa memleket meselesi gibi reyting çatısını havaya uçurmak için atılan bombalar.

Zaten en küçük çatışmalarda boşanan dağılan aile yapısına destek veriliyor

Bencillik tek şart

Gençlerin hayattaki tek oluşumun iki insanın tutkularıyla çepeçevre kuşatmasıymış gibi göstermek

Haydi aç bir daha perdeyi motor sesi yükselsin

Çatal görünsün /bacak süzülsün /dudak bükülsün

İyide nerede kadınları küçük düşüren onurlarımızı hiçe sayan senaristler onlar bile kadın olduklarının farkında değillermi

Yanlışı doğruyla silmek varken/ doğruyu neden yanlışla yazıyorlar

Sonra film sürer kamera artık bu iç bulandıran sahneleri çekmekten istifa eder

Suflör günah sözcüklerini fısıldarken yanlış filmdeki yanlış rollerin sözlerini karıştırdığı için kurşunlardan nasibini alır

Kağıt kalem kana bulanmış .Ortalıkta feci bir koku dolanmakta

Derin olan dekolte aşikar olur ,yırtmaçlar sökülür

Devir teslim töreninde senaristler üçe bölünür

Kaç genç kızın daha günahına girdiklerini bilmeden şerefe kadeh tokuşturulup
kahkahalarını davulla birleştirip zurnayla kanki olur

Bu perde hiç kapanmamak üzere açık kalır

Mahremiyet bitmiş

Horoz sesi kesmiş

Motorun benzini bitmiş yolda teklemekte

Kostüm yolunu şaşırıp çıkmaz sokaklarda kalmış
Bir dahaki rollere kadar kaldırımın alt köşesindeki kokuşmuş lağamda yaşamaya başlamış

Sahne ışıkları yanmış
Perde aralanıp bakılmış
Tüm yüzsüzler maske takıp ağlamış
Altına imza atanlar alkışlandıkça alkışlamış
  #59  
Alt 22.08.2010, 20:41
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard Bir Varmış , Bir Yokmuş…

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Diye başlardı öyküler eskiden; ben ise,

Bir varmış, bir yokmuş
Bir açmış, bir tokmuş
Bir iniş, bir çıkış
Bir bakış, bir kaçış…

Diyerek başlıyorum, izninizle…

Varlığıyla yokluğunu koşutlatmak için suya sabuna dokunmamak; ne kokmak, ne bulaşmak; gülenle gülmemek, ağlayanla ağlamamak yeterli olsa gerek!

Bazıları ha var, ha yok
Kimi yarı aç, yarı tok
İyi gün dostları pek çok
Yüreği delip geçer ok…

“Yiğidi öldür, hakkını yeme!” derlerse de gerçek yiğidi öldürmek hem öyle kolay değil, hem de yiğit hakkını kolay kolay yedirmez kimselere…

Hakkına hukukuna razı ol, kurala uy
Yoksa mağdur olursun, aç kulaklarını, duy
Can bedende kaldıkça kolayca değişmez huy
Şöyle bir bak hâline, kalbinin sesini duy…

Elbet kemikleşmiş alışkanlıklarımızı ve sevimsiz huylarımızı bir çırpıda bırakamayız, değiştiremeyiz, yok edemeyiz…

Her zoru aşacaktır akıl, sabır ve niyet
İyimser, azimli ol ve Yaradan’a şükret

Hamdolsun, her daim şükrederim Yaradan’a hem verdikleri, hem de vermedikleri için… Özellikle ilham vererek şu naçiz satırları kaleme alabildiğim ve siz, seçkin sitemizin değerli üyeleriyle paylaşabildiğim için…

Varsın yorum yapılmasın, varsın fazla okunmasın, az ama öz okunsun… Varsın “Şairim!” veya “Yazarım!” diyen herkes kendi yazdıklarını, alıntılarını, … döktürsün öyle ki sütunlar, sayfalar, siteler dolsun taşsın hatta çöküversin…

Okumak ve yazmak kadar paylaşmak da kutsaldır, bilmesine biliriz ama fırına börek, çörek, pasta sürercesine yayımladığımız şiir ve yazıları nasıl paylaşıyoruz; okumaksızın okumayı bir alışkanlık edinmeyi becerebilenlere aşk olsun!

“Hamdım, piştim, yandım!” diyebiliyor muyuz? Öyleyse, ne mutlu bize! Aksi hâlde pişmeden kabarmaya, şişmeye, köpürmeye, … ne denebilir, adını birileri koyar elbet! Salt “Ben de varım!” demekse maksat, buyursunlar, efendim…

Herkesin bildiği bir fizik kuramı: Bir şey ya vardır, ya yoktur! İkisinin ortası, bileşkesi, ortak paydası diye kıytırık duygu, kurgu ve düşüncelerin tutsağı olmamak elzemdir.

Bir yazmış, bir kaçmış
Çok almış, az satmış
Az bilmiş, çok demiş
Çok bilmiş, naz etmiş…

Buraya kadar yazdıklarımı hikâyenin giriş/girizgâh bölümü olarak kabul buyurunuz… Burada biraz ara verelim ki ne yürekler daralsın, ne de zamanımız ve enerjimiz boşa harcansın…

“Ne hikâyeymiş be!” diye yorumlanmaması dileğiyle…
  #60  
Alt 22.08.2010, 20:43
Benutzerbild von Ribelle
Ribelle Ribelle ist offline
Benutzer
 
Registriert seit: 29.06.2010
Beiträge: 56
Standard İki Kere İki

İki kere ikinin bir türlü dört edemediği süreçler vardır öyle ki aklın karıştığı, zihnin bulandığı, basiretin bağlandığı, ferasetin köreldiği, umutsuzluğun hüküm sürdüğü gözlemlenir.

Akla karanın, doğruyla yanlışın, haklıyla haksızın kısaca artıyla eksinin birbirine karıştığı; çelişkiler burgacının duygu ve düşünceleri tutsak aldığı; yaşama coşkusunun hızla azaldığı zamanlar vardır.

Aşırı bencillik, kıskançlık, çıkarcılık gibi insanları birbirinden uzaklaştıran duyguların olumsuz davranış biçimi olarak hararetle sergilendiği görülür.

Barış, huzur ve güveni yok etmek adına ille suyu bulandırarak durulmasını beklemek ve bundan yarar ummak en az zamanı durdurmaya çalışmak kadar eşyanın doğasına aykırılık arz eder.

Toplumların özüyle barışık olması bireylerde iç huzuru, zihin sükûnu ve öz güvenin ne denli güçlü ya da güçsüz olduğuyla doğru orantılıdır.

Kendisine yeten, sahip olduklarıyla yetinen ve haddini bilen bireylerin huzurlu ve mutlu olmamaları için hiçbir neden yoktur.

Toplum düzenini sağlayan yasa ve yönetmelikler çerçevesinde kişi hak ve özgürlüklerine saygılı; ulusal, manevi ve etik değerlere sahip çıkan; toplumdaki görev yetki ve sorumluluklarının bilincinde olan bireyler gerektiğinde kendilerini aşabilirler.

Değil mi ki toplumlar özverili, özgeci, dürüst ve çalışkan insanlar sayesinde belirli noktalarda sıkıntıları aşabilmekte ve başarı gösterebilmektedir?

Birlik ve beraberlik bazında katılımcı, kıvançta ve tasada paylaşımcı, duyarlı ve erdemli insanlar toplumun özünü oluşturur.

Özellikle ulusal konularda son derece duyarlı, olumlu ve yapıcı, sorun çözücü olmamız kaçınılmazdır.

En olumsuz koşullarda bile yürekleri ısıtan ve dimağları ışıtan öneri, yorum ve iyimserlikler sunabilmemiz potansiyel gücümüzün en belirgin ve işlevsel göstergesidir.

Dişlilerinin pek sert ve fütursuzca dönmekte olduğu çarkın hayatın acımasızlığını kolayca algılamamıza yardımcı ve uyarıcı etken olduğunu kuşkusuz biliriz.

Madden ve manen her türden olumsuzluğun giderek arttığı bir dünyada esasen barış, huzur ve güveni bir çırpıda sağlayabilmek pek de kolay olmasa gerek!

Tarih boyunca var olduğu ve yine var olacağı üzere bir toplumda her zaman art niyetliler bulunabilir ancak bu düşüncenin iyi niyetli insanlarda caydırıcı rol oynamasına izin verilmemelidir.

‘Ben dalgın insanları çok severim. Bu onların iyi olduklarını, fikir adamı olduklarını gösterir. Zira kötüler ve boş kafalılar her zaman uyanıktırlar.’ – Prens Ch.De Ligne

Kötüler ve art niyetlilere karşı iyiler ve iyi niyetli insanların dayanışması, birlik ve beraberliği toplumsal barış, huzur ve güven için büyük önem arz etmektedir.

‘Bir memlekette namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır.’ – İsmet İnönü

Haklı olduğumuz her hususta yasal çerçevede haklılığımızı savunmaktan geri kalmadan her türden adaletsizliğe, haksızlığa ve zulme karşı mutlak uğraş verelim ki iki kere ikinin bir türlü dört edemediği süreçlerde yitip gitmeyelim.

Zor bizim içindir, yüreğine sor!
Kor yakar yüreği, dimağını yor!
Koş bütün gücünle, arada bir coş!
Hoş iyimser olmak, karamsarlık boş!

Hoş ve esen kalınız, dostlarım...
Antwort



Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu