Einzelnen Beitrag anzeigen
  #9  
Alt 20.08.2009, 22:43
Benutzerbild von Motzki
Motzki Motzki ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 07.05.2008
Beiträge: 1.324
Beitrag Oruç Ve Dua Münasebeti

Bakara Suresi’nin 183, 184, 185 ve 187. ayetlerinde orucun farz kılınışı ve onunla alakalı değişik hususlar anlatılmaktadır. Ancak bu ayetlerin arasındaki 186. ayet doğrudan oruçla alakalı olmayıp, “dua” dan bahsetmektedir. “Son devrin en velud dimağı” olarak kabul edilen merhum Elmalılı H. Yazır, oruç ile alakalı bu ayetlerin tefsirini yaptıktan sonra, dua ile alakalı olan 186. ayetin yorumuna geçerken, “duanın savma (oruç) münasebeti” diyerek, oruç ile dua arasındaki alakayı ve bununla alakalı çeşitli nükteleri nazar-ı dikkatlerimize arzetmektedir.

Evet, ayetlerin sıralanışından da anlaşılacağı üzere, oruç ile dua arasında müthiş bir alaka vardır. Zira, Ramazan (ramadan 2011) ayı topyekün bir kulluk ayıdır; oruç, namaz ve bütün ibadetlerin özü-esası olan dua ile ömrün en bereketli anları olabilecek kutlu bir zaman dilimidir. Oruç ile insan kalbi rikkat-incelik kazanır, maddeden sıyrılır, mana atmosferinde dolaşır, üns esintilerini duyar. Oruçlu insan, nefsin gıdasını bir müddet keser; ruh, henüz bayram gelmeden adeta bayram eder; Rabbimize karşı nefse: “Sen benim Rabb-i Rahimimsin, ben senin aciz bir abdinim...” dedirtir. “Ramazan-ı şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki, kendisi malik değil, memluktür; hür değil, abddir.” Oruçlu insanın Rabbe yakarışa geçişi de şöyle anlatılıyor: “...oruç; en gafillere ve mütemerridlere, zaafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zaif vücudu, ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin fir’avunluğunu bırakıp, kemal-i acz ve fakr ile dergah-ı İlahiyeye ilticaa bir arzu hisseder ve bir şükr-ü manevi eliyle rahmet kapısını çalmağa hazırlanır. Eğer gaflet kalbini bozmamış ise...” (Bediüzzüman; 29. Mektup.)