[CoKtATliYiM]

Geri adım atsalar da boş; bir kez yasakladılar ya bayrağı; anla artık Türk milleti; hisset sırtındaki o karanlık ayağı.


Basmış sırtına çiğniyor seni; ordunu tıkmış hapse: o ordu ki yüz yıllardır bu ülkenin onuru, tek dayanağı.

Askerin cephede ölüyor; PKK çözülmez sorun; bir kördüğüm. İzin yok sınır ötesine; göstermelik hale gelen komuta kademesi açıklayamıyor bile ne oldu Afyon da; neler oldu askerimize.

Suriye’ye mi gönderilecekti o bombalar; gece karanlıkta sayım; onca bomba onca mayın...

Dahası Nato paşası; kurtuluş savaşında Vahdettin in
ve İngilizlerin maşası Damat Feritler soyundan gelen bir asker, gidiyor kilim hediye alıyor ölüm bölgesinden.

Yuuuh size kalbimin ve aklımın en duyarlı yerinden.


Adamlardaki duyarsızlığa bak!

Ulan şehitler vermiş bu ordu; yürekler kan; gözler ıslak; sırası mı kilimlerle poz vermenin a akl-ı kurak!

Dahası vali beyimizin de ondan aşağı kalır yanı yok; diyor ki: Hayat devam ediyor!

Bir gün olsun duramaz mı o hayat? Sanki show must go on dercesine bir yılışık ifşaat...

Bir gün olsun zırlayamaz mısınız yalancıktan; gözünüzde yaş olamaz mı rol icabı?

Ama hayır: umurunuzda mı Memetler; çünkü hiç biri duyurmaz size ve o karanlık benliğinize utancı; hicabı...

Karartınız ülkenin ufuklarını; herkes hain artık. Herkes gerici, herkes umacı.

Yalakalar çevirmiş dört yanı; medya yağdanlık olmuş; kan damladıkça dağlardan, kışlalardan, o inadına yağ sı...yor iflah olmaz kıçından.



Ali Kemal’ler medyası. Plazaların işkembeleri; yazsanıza gerçekleri; bakın internette şahlanmış yazarlar; yazıyorlar vicdana batırıp kalemlerini; ama onlardaki cesaret ve tutku sizde ne arar?

Daha dün M. Ali Birand TV da başbakanı cici gösterme çabalarıyla döküyordu yağlarını.

O çirkin suratında pişkin gülümseme ile nasıl da sunuyordu padişaha menfaat bağlarını.

Ya Amiral gemisinin eski kaptanı?

Bir gün gerçeği yazsa ertesi gün "affet padişahım" ayakları.


Yahu hiç mi ayna yok sizin civarınızda; bakmaz mısınız hiç o arkası sırlı cama.

Demez misiniz bir kere; yanılıyor muyum acaba?


Ama sizin sırrınız zaten ayan beyan belli: Para musluğu aktıkça benim dilim sadece ayaklarınızı yalar majesteleri...

Eğer bir gün bu ulus kendine gelecek olursa, geleceğini ipotekleyen Sevr kağıtlarının yeniden yürürlüğe girdiğini anlayacak olursa şimdi yatacak yeriniz yok ya; o zaman da kaçacak yeriniz olmayacak kirli iplerin liboşları ve ibişleri...



İZMİRLİ DELER YASAĞI; SIRTINA ASAR O BAYRAĞI!



Kapına, pencerene yetmez; yarın sırtına da as bayrağı İzmir.
Tıpkı yıllar önce yaptığın gibi bu günkü düşmanlarının da süngüsünü indir!

Çünkü biliyorsun ki karşındakiler seni sırtından bıçaklamak için gelmişler göreve. Hepsinin ismi CIA in kulluk listesinde yazılı.

Ama korkmaz İzmirlim; der ki:

"Gelsin sıkıysa bıçaklasın ay yıldızı"...

Çünkü sen Hasan Tahsin’lerin çocuğusun; kesemez hiç kimse içindeki o hep ileriye akan hızı.


Sırtına al bayrağı çık kordona; yürü içinde o günlerin onuruyla.
Ve bekle bayrağın dikilene kadar...


Sonra haykır "İzmir’ in dağlarında çiçekler açar."
Ve o gün zalim düşman nasıl kaçtıysa; badem bıyık ta öyle kaçacaktır.

Zulme, faşizme, gericiliğe izin veren, halkını din uykusuna yatırıp ona kanlı ninniler söyleyenlerin sonu ne zaman zafer olmuş ki?

Sırtında bayrağınla bekle İzmir; o dağlarda yine KIRMIZI BEYAZ çiçekler açacaktır...