Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 12.05.2015, 18:38
Benutzerbild von Alphawolf
Alphawolf Alphawolf ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 10.01.2015
Beiträge: 120
Beitrag Bir psikoloğun nazarından;

Hayatta herkesin kendince açıklayabildiği yaşama amaçları mevcut. Ortalama bir insana sorduğunuzda, tam olarak ifade edemese de, dili döndüğünce ne için yaşadığını size açıklamaya çalışır.

Bazıları, güç, unvan, başarı, inanç için yaşarken, bazıları sadece çocukları için yaşayabilir. Bunların her biri herkes tarafından bir nebze anlaşılabilir. Hatta toplum tarafından olumlu da karşılanır. Birçok zaman, günlük hayatın bize sunduğu seçenekler arasından kendimize uygun amacı seçeriz ve ona körü körüne bağlanıp hayatımızı onun etrafında konumlandırırız.

İnsanların, hayatını adadığı bazı yaşama amaçları da vardır ki, bu amaç uğrunda kendilerini nasıl motive ettiklerini hep merak ederiz. Hatta kimi zaman kişinin kendini bu yolda harcadığını bile düşünebiliriz.

Buna bir örnek ise, kutup bilimci bilim insanlarının, hiç kimseyle karşılaşmadan 6 ay tek başına buzullarda yaptığı araştırmalar verilebilir. Bu kişinin gözündeki ışıltıyı, buzullardaki değişimleri anlatırken rahatlıkla görebilirsiniz.

Buna benzer tutkuyu üniversiteye hazırlanan çocukta, laboratuvarda çalışan bilim adamında da hissedebilirsiniz.

Peki, insanlar ne oluyor da kendilerini farklı olaylar karşısında bu kadar güdüleyebiliyorlar ve bunu hayatının temel mutluluk kaynağı haline getirebiliyorlar? Bu duruma çeşitli kuramların, çeşitli açıklamaları mevcut.

Alfred Adler, her insanın yaşamına “yoğun aşağılık duygularıyla” başladığı görüşünü savunur. Bu duygular herkeste vardır ve normal sayılmalıdır.

Doğada tüm canlılar eksi bir durumdan, artı bir duruma geçmek için sürekli çaba içindedir. Adler (1964) bu durumu eksiklikten (aşağılık duygusundan) kurtulma çabası ya da üstünlük çabası olarak adlandırmıştır. Aşağılık duygusu insanın yaşamını sürdürebilmesi ve gelişebilmesi için zorunludur (Gençtan,2002).

İnsanın kendini aşma çabası, Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisinde bir üst basamağa çıkan insandan biraz daha fazlasını anlatmakta. Görünüşe göre bir üst basamağa çıkan insanın arkasından iten şey aşağılık duygusu gibi görünüyor.

Aşağılık duygusunun, dilimizde kötü bir anlamı varmış gibi algılansa da, içinde barındırdığı anlam çok değerli. Aşağılık duygumuz ile hepimiz farklı amaçlar peşinden koşuyoruz, onun sayesinde daha ileri gidiyoruz, insanlık bizle birlikte daha çok ilerliyor

Psikolog Barış Gürkaş