Einzelnen Beitrag anzeigen
  #7  
Alt 22.03.2017, 23:40
Benutzerbild von Lara__
Lara__ Lara__ ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 28.12.2015
Beiträge: 902
Idee Yobazlara Kapak olsun

ATATÜRK’ÜN FABRİKALARI -2-
1923-1944 arasında kurulan fabrikaların öyküsü


Geçen ay haşladığımız; geri kalmış Osmanlı Devleti sanayisinin gelişmiş Batı ülkeleri ile ilişkisinin incelendiği ve Cumhuriyet dönemi ile başlayan dev sanayi atılımının anlatıldığı yazı dizimizi bu ay tamamlıyoruz.

Genç Cumhuriyetin 1923-1938 yılları arasında Türkiye’de kurduğu belli başlı askeri ve sivil fabrikalar şunlardır:

1. Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2. Gölcük Tersanesi (1924)
3. Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4. Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5. Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
6. Uşak Şeker Fabrikası (1926)
7. Kayseri Uçak Fabrikası (1926)
8. Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1927)
9. Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
10. Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
11. Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
12. Ankara Çimento Fabrikası (1928)
13. Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
14. İstanbul Otomobil (Ford) Montaj Fabrikası (1929’da anlaşma onaylandı)
15. Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
16. Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Üretim Tesisleri (1930)
17. Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931)
18. Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
19. Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
20. Konya Ereğlisi Bez Fabrikası (1934)
21. Bakırköy Bez fabrikası (1934)
22. Bursa Süt Fabrikası (1934)
23. İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 temel atma)
24. Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 temel atma)
25. Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
26. Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
27. İsparta Gülyağı Fabrikası (1934)
28. Ankara. Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Siloları (1934 meclis onayı)
29. Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935)
30. Kayseri Bez Fabrikası (1934 temel atma)
31. Nazilli Basma Fabrikası (1935 temel atma)
32. Bursa Merinos Fabrikası (1935 temel atma)
33. Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 temel atma)
34. Keçiborlu-Kükürt Fabrikası (1935)
35. Ankara Çubuk Barajı (1936)
36. Zonguldak Taş kömürü fabrikası (1936)
37. Barut. Tüfek ve Top Fabrikaları (1936)
38. Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936)
39. Malatya Sigara Fabrikası (1936)
40. Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
41. Malatya Bez Fabrikası ( 1937 temel atma)
42. İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934 temel atma)
43. Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937 temel atma)
44. Divriği Demir Ocakları (1938)
45. İzmir’de klor fabrikası (1938 temel atma)
46. Sivas Çimento Fabrikası (1938 temel atma)

Resim

Bu fabrikaların büyük bir bölümü devlet işletmesidir. 1933-1939 arasında Türkiye’deki devlet işletmelerinin sayısı 36’dan 111’e çıkmıştır. Türkiye’de 1946’dan sonra ABD’nin liberal politikalarına ağırlık verilmesine karşın 1954’te hala Türkiye’nin sanayi kapasitesinin %32’si devlet sektörünün kontrolündedir.

Sümerbank, Atatürk’ün öldüğü 1938 yılında toplam sermayesi 46.474 milyon TL (1933’te bu rakam 9.2 milyondu) değerinde fabrikalara sahiptir. 13.643 milyon TL değerinde fabrika da yapım aşamasındadır.

Bütün bu fabrikalar ve diğer sanayi kuruluşları sayesinde Türkiye’de 1929-1938 arasında ağır sanayi üretimi % 152 artarken toplam sanayi üretimi % 80 artış göstermiştir. Artış kömürde % 100, kromda % 600, diğer madenlerde % 200 olurken, demir üretimi sıfırdan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır. 1926’da başlayan şeker üretimi 1927-1930 arasında 5.162 tondan 95.192 tona çıkmıştır.

Resim

Tekstil sanayi ülkenin tekstil ihtiyacının %80’ini karşılar duruma gelmiştir. Tekstil ürünleri ithalatı 1927’de 51.1 milyon Türk lirasından 1939’da 11.9 milyon Türk lirasına düşmüştür. 1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3.773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıkmıştır.

Türkiye artık bakır ve bakır bileşikleri ithal etmekten kurtularak bu cevherleri ihraç etmeye başlamıştır. Kromda % 600 gibi olağanüstü bir artış sağlayan Türkiye dünyada krom üreticisi ve ihracatçısı ülkeler içinde Güney Rodezya’dan sonra ikinci sıraya yükselmiştir.

Fabrikalarını kuran, madenlerini işleyen, üreten, satan ve kazanan Türkiye, emperyalist büyük güçleri rahatsız etmeye başlamıştır.

Resim

Akl-ı Kemal’in şekillendirdiği Kemalist Ekonomi Modeli’nin en somut göstergesi hiç kuşkusuz çok kısa bir sürede kurulan bu fabrikalardır. Genç Cumhuriyet, silah ve cephane fabrikalarından, uçak ve motor fabrikalarına, demir çelik fabrikalarından şişe cam fabrikalarına, şeker fabrikalarından dokuma fabrikalarına, kükürt, klor fabrikalarından süt fabrikalarına kadar birçok farklı alanda onlarca büyük, yüzlerce orta ve binlerce küçük ölçekli sanayi tesisi ve fabrika kurmuştur. Öyle ki, daha Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın uygulanmaya konulmadığı 1923-1933 arasında ülke genelindeki irili ufaklı toplam fabrika sayısı 1087’ye ulaşmıştır.

Halkçı ve eşitlikçi Kemalist Ekonomi Modeli, ekonomik kalkınmayı ülke geneline yaymak istemiş, bu nedenle sanayi planlaması yaparken sadece Batı’daki büyük kentleri değil, Orta ve Doğu Anadolu’daki adeta kaderine terk edilmiş küçük kentleri de dikkate almıştır. Bu doğrultuda Ankara’dan İstanbul’a, İzmir’den İzmit’e, Konya’dan Zonguldak’a, Bursa’dan Malatya'ya, Isparta’dan Eskişehir’e, Bitlis’ten Kırıkkale’ye kadar Türkiye’nin birçok farklı bölgesinde ve birçok farklı il ve ilçesinde fabrikalar kurulmuştur.

Aslında Atatürk, Osmanlı Devleti döneminde adeta unutulmuş, neredeyse hiçbir yatının yapılmamış, kaderine terk edilmiş Doğu Anadolu’ya yatırım yapmak istemiştir. Örneğin 1937 Doğu gezisinde yanındaki Sabiha Gökçen’e gelecekte nasıl bir Doğu görmek istediğini anlatırken, “...Geçtiğimiz yerlerde fabrikaları görmek istiyorum...” demiştir.

Ancak bu yatırımlardan önce bölgedeki güvenlik sorunlarının önlenmesi, etnik ve dinsel kışkırtmalara dayalı isyanların bastırılması, sağlık ve eğitim sorunlarının belli oranda çözülmesi ve hepsinden önemlisi bölgede toprak reformu yapılması gerekmiştir. Genç Cumhuriyet 1923’ten itibaren öncelikle bu konularla uğraşmıştır. Ancak, Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın hazırlandığı 1930’lu yıllarda Doğu Anadolu’da etnik ve dinsel kökenli Kürtçü aşiret isyanlarının artması nedeniyle maalesef bölgeye büyük fabrikalar kurulamamıştır.

Kemalist Ekonomi Modeli’nin Halkçı niteliğinin en açık şekilde görülebildiği yerlerden biri devlet fabrikalarıdır. Atatürk’ün fabrikaları, sadece üretim yapılan birer sanayi kuruluşu değil, aynı zamanda eğitim, bilim, sanat ve spor yapılan birer kültür kurumu, birer üniversitedir, çünkü Atatürk’ün fabrikaları birer sosyal fabrikadır.

Atatürk’ün bütün bu fabrikalarına ne mi oldu? Neredeyse hepsi haraç mezat satıldı, satılıyor!