Einzelnen Beitrag anzeigen
  #3  
Alt 08.04.2014, 04:37
Benutzerbild von Milliirade
Milliirade Milliirade ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 17.01.2014
Beiträge: 185
Daumen runter

“Şeyhe bizden selam söyle, hatırını hoş tutsun” diyerek Celalzâde’yi Gümüşlüoğlu’na göndermiştir.

Padişahın devlet işlerinde ve adam seçiminde büyük bir isabeti vardı. Çaldıran Muharebesi sırasında divandaki en küçük rütbeli şahıs olan Pîrî Mehmed Çelebi’yi keskin görüşlerinden dolayı takdir etmiş ve onu kısa denilebilecek bir sürede ‘veziriazamlık’ mevkiine kadar yükseltmiştir. Değerli adamlara karşı itimadını her zaman muhafaza eder, söylentilere asla kulak asmazdı.

Memleketin genişlemesi ve bu yüzden işlerin artması üzerine veziriazam Pîrî Paşa bir telhis ile kendisine bir yardımcı vezir, muavin istemiş, padişah da muvafık görmüştü. Birkaç gün sonra Rumeli beylerbeyisi Çoban Mustafa Paşa’nın muavini olmasını arzedince Selim Han:

“Ben deli olmadım, öyle bir adamı tayin edeyim” diyerek kabul etmemişti.

Aradan iki ay geçtikten sonra Pîrî Paşa evvelki ricasını tekrar etmişti. Bunun üzerine padişah:

“Madem ki onun vezir olmasını bu kadar çok istiyorsun, öyleyse senin vezirin olsun” diyerek Mustafa Paşa’nın vezirliğini istemeyerek de kabul etmişti.

Beş altı ay sonra Pîrî Paşa’nın hastalığı sebebiyle bulunmadığı bir arz gününde Mustafa Paşa, Pîrî Paşa’nın arzlarının yanlış olduğunu ileri sürerek itiraza kalkmıştı. Padişah ‘mülayemetle ne ise söyle’ diye müsaade etmiş o da bundan cesaret alarak veziriazamın aleyhinde söyleyeceklerini anlatmaya başlamıştı. Bunun üzerine Sultan Selim, büyük bir kızgınlıkla elindeki okla Mustafa Paşa’nın başına vurarak:

“Bre mel’un! Bunca zamandan beri hizmetimi gören Türkün doğru veya yalanını bilmez miyim? Kalk sen benim vezirim değilsin. Anın vekilisin ve bu rütbeye anın arzıyla nail oldun” diyerek öldürmek istemişse de yine Pîrî Paşa’nın ricasıyla kurtulmuştur.

Selim Han’ın devlet işlerinde titizliği, hata edeni affetmemesi ve sinirli yapısı vezirlerini son derece korkutur, işlerini ciddiyetle takibe yol açardı. Geride olanlar, ‘rakip ölmez görev gelmez’ endişesi taşımazlardı.



Rakibin ölmesine çâre yoktur

Meğer vezir ola Sultan Selim’e



sözü meşhur olmuştu. Selim Han’a vezir olursa rakip çabuk gider ve bize de ikbal yolları açılır, derlerdi. Ancak Selim Han’a vezirlik etmek de kolay değildi. Kendisinin şiddet ve gazabından korkan ve her an ölüm tehlikesi geçiren Pîrî Mehmed Paşa bir gün usanarak divanda:

“Padişahım, eninde sonunda bir bahane ile beni öldüreceksiniz. Hemen bir gün evvel halâs etsen münasiptir” deyince Selim Han bir hayli gülmüş ve:

“Benim dahi muradım odur. Lakin yerini tutar bir adam bulunmaz. Yoksa seni muradına eriştirmek kolaydır” demişti.

Böylece Padişah, “yerine geçer adam bulunmaz” diyerek Pîrî Paşa’ya karşı kadirşinaslığını da göstermiş oluyordu.

Bu büyük devlet adamının sekiz yıllık kısa saltanatı sırasında yaptığı işler gerçekten baş döndürücü olmuştur. İki buçuk milyon kilometrekareye yakın devraldığı devletini dört yıllık bir zaman dilimi içerisinde (1514-1518) altı buçuk milyon kilometrekareye çıkarmıştır. Bu suretle tarihin en büyük cihangirleri arasında yerini almıştır.

Yıkıcı Şii propagandasını Anadolu’dan söküp atmış ve vurduğu müthiş darbe ile İran’ı Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkarmıştır. İkiyüz elli yedi yıldır devam eden, Timur Han’ın fethe müyesser olamadığı Memlüklü Devleti’ni iki meydan savaşı ile tarihe gömmüştür. İslam halifeliğini üzerine alarak Osmanoğullarına büyük bir prestij ve manevi güç kazandırmıştır. Cezayir’i himayesine alarak Mağrib’e atlamış ve İspanya ile karşı karşıya gelmiştir.

Faruk Sümer Bey, ‘Büyük ideallerin adamı olan Selim Han’ı ne ümerası, ne uleması ve ne de askerleri anlayabildi. Büyük işler yapmak ve başarmak için yaşayan bu büyük ülkücü hükümdar gayesine ulaşamadan öldü’ derken Yahya Kemal de genç yaşta ecel kendisini teslim almasaydı ‘Muhammed aleyhisselamın şânı bütün âlemi kaplayacakdı’ diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir.