“TÜRKLER’ ait genetik davranış sekilerli vardır” yanlış-önermesinden yola çıkıp, Türkiye’de yasayan insanlarla Avrupa’da yasayan Türkleri ayni terazide tartmaya kalkmak dogru degildir. Bir “Eseslbrücke” kurmak olur bu. Cünki, toplumlarin davranış normlari (saygı, görgü ve nezaket) hukuk, din ve ahlak kuralları, örf ve âdet denilen gelenek ve görenekler tarafindan sekillendirilir. “Avrupa’da hakim sosyal davranış kurallarının temelinde bireycilik, bireyin kişiliğine ve haklarına saygı; Türkiye’de ise, topluma ve toplumsal kurallara (örf ve âdetlere) saygı ve bağlılık ön planda gelmektedir. Türkiye’deki genel davranış normları tarihsel ve sosyo-kültürel açıdan, Orta Asya’dan gelen eski Türk-Şaman; Müslüman olduktan sonra Arap-Emevi; Tanzimat’tan itibaren de batı ve özellikle Fransız gelenek ve göreneklerinin etkisiyle biçimlenmiştir. Bu nedenle, Türk insanının konuşması, davranışı ve kılık-kıyafeti genel olarak Türk-İslam-Batı sentezidir. Türkiye’deki hemen her insanı kendi şahsında bu üç unsuru ortak özellik olarak az ya da çok taşımaktadır. Bu yüzden, kişi dindar, tutucu, milliyetçi, liberal, laik, ilerici veya ateist de olsa, sosyo-kültürel bakımdan (davranışsal olarak) Türk-İslam-Batı özellikleri taşır.”
Bu balgamda yukarida vurgu yaptigim “Eseslbrücke” ye geri dönersek, “Avrupali sosyal davranis normlari” tarafindan kusatilmis ve bu kusatilmislik icinde “Türkiye’nin sosyal davranis normlari” ile bilerek ya da bilmeyerek kendini özdeslestirmeye calisan “icine kapali” bir “Türkiyeli insanlar paralel toplumu” nun davranislarindan bahsetmek, soruyu sanirim dogru sormak olacaktir sevgili Tilki Kardes
eger soru buysa cevap ta ortadadir:
“sosyal ve bireysel davranis bozukluklari”
Ausnahmen bestätigen die Regel
ps. sorry ich habe keine Zeit für eine deutsche Auffassung