Einzelnen Beitrag anzeigen
  #48  
Alt 25.05.2009, 00:37
gelincik02
 
Beiträge: n/a
Standard

Akrep gibisin kardeşim korkak bir karanlık içindesin akrep gibi
Serçe gibisin kardeşim serçenin telaşı içindesin
Midye gibisin kardeşim midye gibi kapalı,rahat
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim
Bir değil beş değil yüzmilyonlarsın malesef
Koyun gibisin kardeşim gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen
Ve adeta magrur koşarsın salhaneye
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani
Hani şu derya içinde olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf
Ve bu dünyada zulüm senin sayende
Ve açsak,yorgunsak,alkan içindeysek eğer
Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin demeye dilim varmıyor ama
Kabahatin çoğu senin canım kardeşim

N.HİKMET



1947 yılında yazılan bu şiir, Nazım Hikmet'in hücresinin duvarlarını aşarak evrensel ufuklara açılmaya ve dünyanın ezilen, aldatılan bütün insanlarına ulaşmaya çalıştığını göstermektedir. Gelgelelim, çoğunluğunu emekçi halkın oluşturduğu bu insanlara sevgiyle yaklaşmak ve onların kurtuluşu uğrunda yılmadan savaşmakla birlikte, Nazım Hikmet halk dalkavukluğundan, popülist bakış ve söyleyişten uzak durur. Hatta söz konusu insanlardan üretici olmayan, işçi sınıfının bilincini taşımayan ücretliler ile küçük tüccar, memur, esnaf ve zanaatkarlardan korkak, bencil, sorumsuz, rahatına düşkün olanları eleştirmekten de geri durmaz. Bu şiirde 'akrep, midye, serçe, koyun' gibi benzetmelerle çıkarcılık, ürkeklik, kendine kapalılık ve bilinçsizliklerine parmak bastığı bu 'yabancılaşmış küçük insanları' - sevecenlikle de olsa- suçlar, sarsıp uyandırmak ister.