Vaybee!
  |   Mitglied werden   |   Hilfe   |   Login
 
  #10931  
Alt 28.01.2005, 15:48
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard o.T.

saglamsin ;-)
  #10932  
Alt 28.01.2005, 15:49
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Bunlari bilmeyen yok ABD

Demokrasinin arkasina siginarak Terör yaratiyor... sizlerde Allahin arkasina siginarak Terör yaratiyorsunuz......

Sonuc olarak seid Ihr beide Verflucht....
  #10933  
Alt 28.01.2005, 15:50
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Belli..... o.T.

ohne Text
  #10934  
Alt 28.01.2005, 15:50
vonderstrasse
 
Beiträge: n/a
Standard Bilim adamlarini suclamayin

Albert Einstein gelmis gecmis en büyük bilim adamlarindan biridir. Atom cekirdeginin parcalanabildiginde korkunc bir enerji aciga cikacagini kanitladi. Bu enerjiyi silah olarak kullanan devletler yüzünden bilim adamlari suvlanamaz. Einstein"in kalemden baska silahi olmadi. Tam aksine aktif bir baris gönüllüsü olarak savasa karsi sürekli mücadele etti.
  #10935  
Alt 28.01.2005, 15:51
eniskaya
 
Beiträge: n/a
Standard Nicht schlecht... :)))

ama dikkat et... dindarim diyenlerden kork
  #10936  
Alt 28.01.2005, 15:54
Benutzerbild von bigpuma
bigpuma bigpuma ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Hangi Ülkenin tobraklarina

saldirdik?

senin kafan gine gazlan dolmus kimin terörist oldugunu dahi bilememissin.

abd teröristse bati ülkeleride öyle cünkü Afganistana girdikten sonra oraya batinin cesitli ülkelerinden askerler gitti.
  #10937  
Alt 28.01.2005, 16:01
Benutzerbild von gulleytin
gulleytin gulleytin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Yunanlilardan da degil

Gercekten Muslumanlardi ama Avrupali kendine Mal etti hepsini, Bir oRTACAG avRUPASINDA kILISE eTKIN IYDI VE HALKIN GOZUNU ACAN HERSEY YASAKDI? LAKIN GIZLI GIZLI CALIP KENDILERINE MAL ETTILER;
  #10938  
Alt 28.01.2005, 16:11
Benutzerbild von bigpuma
bigpuma bigpuma ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Carsaf sarik giymek sakal birakmak

Sual: Âdetle ilgili sünnetleri yapmamak günah mı?
CEVAP

Sünnetler, âdetlerle ilgili olup olmama bakımından ikiye ayrılır:

Sünnet-i hüdâ, ezan ve ikamet okumak gibi, İslam dininin şiarıdır. Başka dinlerde yoktur.

Sünnet-i zaide, çoğul olarak süneni zevaid denir. Resulullahın kılık kıyafeti, elbise giyiş şekli, yemek yiyiş tarzı, yürüyüşü, yatışı, vasıtaya binişi, bir işe sağdan veya soldan başlaması, saç şekli, sarık sarma şekli gibi âdetleridir. (Hadika)



Resulullahın âdetlerle ilgili sünnetlerine uymak da büyük şeref ve çok sevaptır. Ama yapmamak günah hatta mekruh değildir. Mesela Peygamber efendimiz deveye binerdi. Deveye binmemek günah veya mekruh bile değildir. Arapların âdeti olarak mübarek topuklarına kadar uzun gömlek [entari] giyerdi. (İbni Asakir)



Bugün Arap denilen insanların çoğu entari giymektedir. Türkiye?de ise âdet olmadığı için erkekler entari giymemektedir. Sünnet-i zaide olduğu için entari giymemek günah ve mekruh değildir. Sarıkla gezmek de âdeti idi. Kâfirleri de sarıklı idi. Hadis-i şerifte, (Sarık Arapların tacıdır) buyuruldu. (Beyheki)



Sakal da âdete ait sünnetlerdendir. Kâfirlerden de sakallı olanlar var idi. Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi?nin rivayet ettiği (Sünnet olan on şeyden biri sakal bırakmaktır) hadis-i şerifi sakalın sünnet olduğunu açıkça bildirmektedir. Sakalın bir tutamdan fazlasını kesmek sünnettir. Bir tutamdan kısa bırakmak, sünnete aykırıdır. Sünnet diye bir tutamdan kısa sakal bırakmak bid?attir. Böyle bid?at sakalı, haram işlemekten kurtarmak için, bir tutam uzatmak vaciptir [yani farzdır.] (Redd-ül muhtar)



Bahr-ür-raık?da, (Erkeklerin sarkan saçlarını büküp fitil yapmaları mekruh olur. Çünkü, fitil yapmak, bazı kâfirlere benzemek olur) buyuruldu. Demek ki kâfirlerin âdetlerine benzediği için yasaklanan şeyi yapmak bile haram değil, mekruh oluyor. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Müşriklere benzemeyin, bıyığınızı kısaltın, sakalınızı bırakın.) [Nesai]



(Mecusiler bıyıklarını uzatır, sakallarını kısaltır. Onlara muhalefet edin, bıyıklarınızı kısaltın, sakalınızı uzatın!) [İ.Hibban]



(Namazı nalın ile kılın ki Yahudilere benzemeyin!) [Hakim]

(Nalını olmayan, mest giysin!), Müslim] [Nalın, terliğe benzer ayakkabı]



Bahr-ür-raık?ın ifadesine göre, bu hadis-i şerifler, sakal kazımanın ve çıplak ayakla namaz kılmanın mekruh olduğunu bildiriyor. Yine hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Yahudi ve Hıristiyanlar sakal boyamaz. Onlara benzemeyin, boyayın!) [Müslim]

(Saçlarınızı kırmızı veya sarıya boyayın, ehl-i kitaba muhalefet edin!) [İ.Ahmed]



Eshab-ı kiramın kimi boyadı, kimi boyamadı. Çünkü, bu âdetteki emre ve yasağa uymak vacip değildir. Burada, o şehrin âdetine uyulur. (Hadika)



Eshab-ı kiram sakal kazımazdı. Çünkü, o zaman, sakal uzatmak Arapların âdeti idi. Ebu Cehil gibi birçok kâfir sakallı idi. [Eğer sakal ve sarık, âdete ait sünnet olmayıp, sünnet-i hüdâ, yani İslamın şiarı olsaydı, müşrikler müslümanlara benzememek için, hemen sarıklarını çıkarır ve sakallarını keserlerdi.]

Sünnet olan sakala kıymet vermeyen kâfir olur. Yüzünü, kadın gibi parlak yapmak, kadınlara benzemek için sakal kazıtmak haramdır. Kadınlara benzemeyi düşünmeyip, genç ve güzel görünmek için sakal kazımak mekruhtur. (K. Saadet)



İbni Teymiye, sakal kazımak haram diyor. Mason Abduh?u ve çömezi Reşit Rıza?yı İmam diyen Mezahib-i Erbea kitabı da, İbni Teymiyeci olduğu için, sakal kazımaya haram demişse de sözü senet değildir.



Zevaid sünnetlerin açıklanması

Yukarıdaki yazımızda sakal bırakmanın zevaid sünnet olduğunu bildirmiştik. Hadis-i şerif ve fıkıh kitapları sakal bırakmanın sünnet olduğunu bildirirken, vacip veya İbni Teymiye gibi farz diyen, sünnete ve cumhuru ulema?ya karşı gelmiş olur. Kâfirlere veya kadınlara benzemek için sakalı bir tutamdan kısa yapmak veya kazımak haramdır. Benzemek niyeti olmayıp, memleketin âdetine uymak için olursa, mekruh olur. Kısa sakala sünnet demek bid?at olur. Sünnete önem vermezse, kâfir olur. Sünneti bir özür ile terk etmek caizdir. Peygamber efendimiz papaz ayakkabısı giymiştir. (R.Muhtar, Mevâhib)



Peygamber efendimiz, uzun entari giymiş, şalvar ve pantolon giymemiştir. Şalvar giymek âdette bid?attir. Âdette bid?at olan şeyi yapmak günah değildir. Uçağa binmek de âdette bid?attir, günah değildir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin pantolon ve şalvar giymeleri günah olmaz. Peygamber efendimiz, bazen Rum, bazen Arap elbisesi giyerdi. Tirmizi?nin bildirdiği hadis-i şerifte, kolları dar, Rum cübbesi giyerdi. (Mevâhib-i ledünniyye)



Bazı kimseler, nakli esas almadan, sakal kazımak kâfirlere benzeyeceği için haramdır diyorlar. Bu yanlıştır. Çünkü (Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifindeki benzemek, ibadetlerde benzemektir. Kılık kıyafetle ilgili şeyler âdettir. Çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. İbadette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekruh, bazı yerlerde haram, bazı yerlerde küfür olur. Mesela haç takan kâfir olur. Fakat kâfir gömleği giymek, saç uzatmak, uçağa binmek, masada yemek yemek, çatal kaşık kullanmak günah olmaz. Çünkü burada âdetteki sünnetlere uyulmamış olur.



Zevaid sünnetleri yapmamak günah olmaz ise de, bunu değiştirip, adına sünnet demek bid?at olur. Mesela hiç sarık sarmayan, sarıkla gezmeyen kimse günah işlemiş olmaz. Fakat sünnet diye, sarığın iki ucundan birini sağ omuza, diğer ucunu da sol omuza veya öne sarkıtmak veya Sünnet diye çenede sakal bırakmak yahut kısa sakal bırakmak da bid?at olur.



Evlenmek de sünnettir. Bu sünneti de terk eden günah işlemiş olmaz. (Evlenmeyen bizden değildir) hadis-i şerifi, evlenmeyenin kâfir olacağını göstermez. Evlenmeyen sünnete uymamış olur. Evlenmek sünnetine veya sakal sünnetine uymayan günah işlemiş olmaz.



(Müşriklere benzememek için sakalınızı uzatın) hadis-i şerifi var diye, sakal bırakmayana, müşrik denmez. Mubah olan âdetlerde kâfirlere benzemekte mahzur yoktur. (Hadika)



Sünneti zevaidi de beğenmeyen ve alay eden kâfir olur. Mesela bir kimse, (Peygamberimiz, kadınlar gibi entari giyermiş) diyerek alay etse, imanı gider. Yahut sakalı beğenmeyen veya sünnete uygun sakalı olana çember sakallı diyen kâfir olur. Çünkü Peygamber efendimizin yaptığı işleri yani sünnetini, beğenmemiş olur. Halbuki Allahü teâlânın bütün insanların en üstünü olarak yarattığı ve âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberini beğenmemek, Allah?ı beğenmemek olur. (Niye böyle Peygamber gönderdin) demek olur. Allah?ı da, Resulünü de beğenmeyenin kâfir olacağı pek açıktır.



Ahir zamanda müslümanların fitneye sebep olmamak için dinlerinin gereklerini gizli olarak yapmaları emredilmiştir. Bunun için dar-ül-harbde veya zulüm görmemek, nafakadan olmamak, emr-i maruf yapabilmek, müslümanlara ve İslamiyet?e hizmet edebilmek, dinini, namusunu koruyabilmek için sakalını kazımak caiz, hatta lazımdır.



İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Peygamber efendimizin böyle âdet olarak yaptığı şeyleri yapmamak bid"at değildir. Bunları yapıp yapmamak, ülkelerin ve insanların âdetlerine bağlı olup, dini hükümler değildir. Her ülkenin âdeti başka başkadır. Hatta bir ülkenin âdeti zamanla değişir. Bununla beraber, âdete bağlı şeylerde de, Resulullaha uymak, dünya ve ahirette insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar.)


Sakal kazımak ve fitne

Sual: Dine hizmet için, fitneyi önlemek sakalı kazımak caiz deniyor. Bazıları da lazım diyor. Caiz dense bile, lazım demek, nasıl caiz olur?

CEVAP

Fitne nedir? İmam-ı Birgivi, Muhammed Hadimi ve Abdulgani Nablüsi hazretleri, fitneyi, (Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmaktır) diye tarif ediyorlar. Fitneye sebep olmak haramdır. Sakal bırakmak sünnettir. Harama sebep olmak haramdır. Haram işlememek için sünnet elbette terk edilir. Çünkü dinimizin emri böyledir. Vatani vazife için askere giderken bir çok sebep yüzünden saç ve sakal kesme zorunluluğu vardır. Kesmeyen ne olur? Ceza görür, bir zarara uğrar. Askerde, er, subay veya memur olarak görev yapsa oranın tüzüğüne uymadığı için elbette cezalandırılır. En az işinden ayrılır ki bu da bir zarardır. Yukarıdaki tarifte, zarara uğramanın da fitne olduğu bildiriliyor. Fitneye sebep olmamak için sünneti terk etmek sadece caiz olmakla kalmaz. Vacib, hatta farz olur.



Yaşanmış bir olay:

Sakallı cahil bir hoca, namaz kılan bir subaya, alaylı bir eda ile, (Niçin sakal bırakmıyorsun? Yoksa rızkından mı korkuyorsun? Allah başka yerden de sana rızk verir) diyor. Subay, (Rızkımdan korkmuyorum. Vatan, namus, din müdafaası için farz olan ilimlere çalışıyor, kâfirlerden, din ve vatan düşmanlarından üstün olma sebeplerini araştırıyorum. Din ve vatan düşmanlarının gelip, senin sakallarını yolmaması için sakal bırakmıyorum) diyor.



Sakal da âdete ait sünnetlerdendir. Kâfirlerden de sakallı olanlar var idi.



Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud ve Tirmizi?nin rivayet ettiği (Sünnet olan on şeyden biri sakal bırakmaktır) hadis-i şerifi sakalın sünnet olduğunu açıkça bildirmektedir. Sakalın bir tutamdan fazlasını kesmek sünnettir. Bir tutamdan kısa bırakmak, sünnete aykırıdır. Sünnet diye bir tutamdan kısa sakal bırakmak bid?attir. Böyle bid?at sakalı, haram işlemekten kurtarmak için, bir tutam uzatmak vaciptir [yani farzdır.] (Redd-ül muhtar)



Evlenmek de sünnettir. Bu sünneti de terk eden günah işlemiş olmaz. (Evlenmeyen bizden değildir) hadis-i şerifi, evlenmeyenin kâfir olacağını göstermez. Evlenmeyen sünnete uymamış olur. Evlenmek sünnetine veya sakal sünnetine uymayan günah işlemiş olmaz. Mezhepsiz Yusuf Kardavi bile sakal konusunda Ehl-i sünnete uygun yazarak diyor ki: İbni Teymiye, (Müşriklere muhalefet edin, sakalınızı uzatın) hadisi sakal kazımanın haram olduğunu gösteriyor, dedi. Feth?de, Iyâddan alarak, mekruhtur, denildi. Mubah diyenler de oldu. Doğrusu, hadis, sakal uzatmanın vacib olduğunu göstermiyor. (Yahudi ve Nasara, sakal boyamaz. Siz onlara muhâlefet edip boyayınız) hadisine bakarak, sakal boyamanın vacib olduğunu söyleyen âlim olmadı. Bu hadis, müstehab olduğunu göstermektedir. Selef-i salihin zamanında sakal uzatmak âdet idi. (El-halal vel-haram)



Sakala kıymet vermeyen kâfir olur. Yüzünü, kadın gibi parlak yapmak, kadınlara benzemek için sakal kazıtmak, çeneyi kazıyıp, yanaklar üzerinde uzatmak haramdır. Çünkü, erkeklerin kadınlara ve kadınların erkeklere benzemeleri haramdır. Kadınlara benzemeyi düşünmeyip, genç ve güzel görünmek için sakal kazımanın mekruh olduğu, Kimyâ-i saadet?te yazılıdır. Tekrar ediyoruz: Sünnet ile haram veya mekruh bir araya gelince haram veya mekruh işlememek için sünnet terk edilir.



Sual: Tercüme bir kitapta, sarığın ucunu sarkıtmanın Yahudi âdeti olduğu bildirilmektedir. Sarığın ucunu sarkıtmak, sünnet değil midir?

CEVAP

Kitabı tercüme eden bu kişi, dört mezhepte de haram olan bir hususa helal diyen, İbni Teymiyeci bir bid?at ehlidir. Kendi sözü muteber olmadığı gibi, tercümelerine de itimat edilmez. Resulullah efendimizin, sarık sardığı zaman ucunu iki küreği arasına uzattığı Sahih-i Müslimde bildirilmektedir. Sarığın ucunu, arkaya değil de, sağa, sola veya öne uzatmak sünneti değiştirmek olacağından bid?attir.



İslam âlimlerinin en büyüklerinden imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Bazı âlimler, sarığın ucunu sol omuz üzerine sarkıtmanın güzel olacağını söylüyor. Halbuki iki kürek arasına sarkıtmak sünnettir. Sol omuz üzerine sarkıtmak bid?at olur. Bu bid?atin de sünneti açıkça yok ettiği meydandadır.) [c.1, m.186]



Peygamber efendimiz, peygamberliğinden önce de, diğer Arablar gibi sarık sarardı. Yani sarık, kıyafet şeklidir. Buna (Sünnet-i zevaid) denir. Sünnet-i zevaidi hiç yapmamak günah olmaz. Fakat bunu değiştirip adına sünnet demek bid?at olur. Mesela hiç sarık sarmayan kimse günah işlemiş olmaz. Fakat sünnet diye, sarığın iki ucundan birini sağ omuza, diğerini de sol omuza sarkıtmak bid?at olur.

Hadis-i şerifte ise, (Her bid?at sapıklıktır) buyurulmuştur. (M. Ledünniyye)



Sakal bırakmak da sarık sarmak gibi sünnet-i zevaiddir. Sünnet diye yalnız çenede sakal bırakmak sünneti değiştirmek olur, bid?at ve haram olur. Halbuki herhangi bir özürle sakal bırakmamak günah olmaz. Fakat sünnet diye, sünneti değiştirmek günah olur. Dinimizin her emrini değiştirmek böyle bid?at olur. Emri değiştirip yanlış yapmak, hiç yapmamaktan daha kötüdür. Bir kimse, namaz böyle kılınır diyerek çeşitli jimnastik hareketlerinde bulunsa, namaz kılmamaktan daha büyük günâh işlemiş olur. Dinin her emrini değiştirmek, yapmamaktan daha büyük felaket olur. (Hadika, Berika, Hâşiye-i Tebyin)



Kadın nasıl giyinmeli
Sual: Bazıları, "Çarşaf hıristiyan rahibelerinden geldiği için giyilmesi caiz olmaz. Şalvar ve pantolon giymek de bid"attir" diyorlar. Bu hususta dinimizin hükmü nedir?

CEVAP

Kadınların vücut hatlarının [kaba avret yerlerinin şekli ve rengi] belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, fakat belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekite)



Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın mübarek hanımları, çarşafla örtünmemiştir. Hiçbir kitapta çarşaf giydikleri bildirilmemiştir. Milhafe, ferace, fistan, entari giydikleri birçok kitapta bildirilmiştir. İmam-ı Rabbani hazretleri de, böyle değişik elbise giydiklerini 313. mektubunda bildiriyor. Bu hususlar, Camiurrumuz ve Hidaye kitabında da bildiriliyor.



Kapanması gereken yerleri örtmek ve yukarıda bildirilen vücut hatlarını belli etmemek şartı ile kadınlar, bulunduğu şehrin âdetine uygun giyinir. Çünkü elbise gibi mubahlarda, şehrin âdetine uymamak tahrimen mekruhtur. Zaruret olmadıkça, haramlarda hiçbir yerin âdetine uyulmaz. (Hadika)



Peygamber efendimiz, ayaklarına kadar uzun gömlek, yani entari giymiştir. Şalvar ve pantolon giymemiştir. Bunları giymek âdette bid"attir. Âdette bid"at olan şeyi yapmak günah değildir. Taksiye, uçağa binmek de âdette bid"attir. Bunları yapmak günah değil dinin emridir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin bol pantolon veya şalvar giymeleri caizdir, günah olmaz. Elbisenin şekli ibadet değil, âdettir. Çünkü Peygamber efendimiz, papaz ayakkabısı, Rum elbisesi giymiştir. (Redd-ül muhtar)


Sünnet-i zevaid
Peygamber efendimizin böyle âdet olarak yaptığı şeylere Sünnet-i zevaid denir. Bunları terk etmek günah olmaz. (Hadika) (Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifi, ibadetlerde benzemenin tehlikesini bildirmektedir. Mesela papaz zünnarı ve haç takmak böyledir.

Dikiş makinesi, daktilo, elbise gibi şeyler ise âdettir. Âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. Peygamber efendimiz, her zaman belli bir elbise giymezdi. Bazen Rum, bazen Arab elbisesi giyerdi. Kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi)



Herkesin çarşaf giydiği bir yerde, birkaç kadının manto giymesi fitneye sebep olacağından uygun olmadığı gibi, manto giyilmesi âdet olan yerlerde de çarşaf giyilmesi uygun olmaz. Çünkü bir yerde âdet olan şeyler giyilmezse, gösteriş ve şöhret olur, fitneye sebep olur. Hadis-i şerifte (Fitneyi uyandırana lanet olsun) buyuruldu. (Hadika)


Kadınların kıyafet şekli
Yalnız Kur?an diyen zındıklar, ?Kadının kapanması gerekmez? diyor. ?Kadına çarşaf farzdır? diyenler olduğu gibi, ?Çarşaf Hıristiyan rahibe kıyafetidir, giyilmez. Nitekim Abdülhamid Han çarşafı yasaklamıştı? diyenler de vardır. Dinimizdeki hükme bakalım:



Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekıte)



Ahzab suresinde bildirilen cilbab, erkeğin de, kadının da giydiği bir elbise, bir gömlektir. Zevacir ve Berika?daki (Haya cilbabını [örtüsünü] çıkaranın [aleyhinde] söz etmek gıybet olmaz.) [Beyheki] ve (Cilbabı [gömleği] haram olan erkeğin namazı kabul olmaz.) [Bezzar] mealindeki hadis-i şeriflerde cilbabın bir örtü olduğu açıkça görülmektedir. Cilbabın dış elbise olduğu tefsirlerde de yazılıdır:



Cilbab, hımarın [tülbentin] üstüne örtülen ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yakasını] boynu örten baş örtüsü. (Ebüssüud tefsiri)



Cilbab, tek parça örtü. (Celaleyn)



Cilbab, göğse kadar inen baş örtüsü. (Ruh-ul-beyan)



Cilbab, milhafedir. (Beydavi)



Cilbab, hımardan büyük örtü veya vücudunu örten dış elbise. (Kurtubi)



Cilbab, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferace, çar gibi dış giysi. (Elmalılı)



Cilbab, dışa giyilen örtü. (Tibyan, A.Fikri Yavuz ve Hasan Basri Çantay?ın meali)



Cilbab, milhafe, entari veya hımar. (El-Envar) [Milhafe= dış örtü ki buna ferace de denir.]



Cilbab, feracedir. (Ö. Nasuhi Bilmen tefsiri)



Nur suresinde, (Kadınlar, hımarlarını [başörtülerini] yakalarına örtsünler) buyuruluyor. Eğer cilbab çarşaf demek olsaydı, hımar denmezdi. Fıkıh kitapları cilbabın dış örtü olduğunu bildiriyor. Bir örnek: Hanıma verilmesi vacip olan nafaka, yemek, kisve ve meskendir. Kisve, hımar ve milhafedir. (Bahr)



Tefsir, hadis ve fıkıhta cilbab dış örtüdür. Çarşafa bid?at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid?at olmaz. Şalvar ve pantolon da böyledir.



Çarşaf kelimesi, Farsça çader-şepten [gece örtüsü] bozularak Türkçe?ye girmiştir; tesettür için ev dışında giyilen üstlüktür. Tanzimatta hacca giden İranlılardan alınan çarşaf, önceleri bid?at sayılıp pek tutulmamışsa da, 1870?ten sonra yaygınlaştı. Daha sonra II. Abdülhamid Han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan 1892) tarihli bir emirle çarşafı yasakladı. (Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi)



Yaşmak ile ferace giyilirken, 1872?de Subhi Paşanın Suriye valiliğinden dönüşünde ailesi Suriye?den getirdikleri çarşafla görününce, İstanbul?da çarşaf moda oldu. (Musahibzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı)



1889?dan sonra açık feraceli iki paşa kızına birkaç külhanbeyi laf atıp feracelerini yırtınca, bu defa çarşafa rağbet arttı. Bid?at diyenler de giydi. (Sermed Muhtar Alus, Aylık Ansiklopedisi sayı 36)



1913?te yüz binlerce Balkan muhacirleri İstanbul?a Ortodoks kadınlarının giydiği siyah çarşafı ile gelmişti. Zamanla bu da İstanbul?a yayıldı. Hükümetin zaten uğraşacak hali yoktu, çarşafa mani olamadı. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimler sözlüğü)



3 Ekim 1883?te Şeyhülislamın teklifi ve padişahın emriyle ferace dışında bir şey giymek yasaklandı. Daha sonra çarşaf da giyildi. O zamanki çarşaflar farklı idi. (Vakit. 4.10.1883)



Sual: (Çarşaf tam tesettürdür) diyorlar. Buna da delil olarak Âişe validemizin giyiminden dem vuruyorlar. Bence çarşaf İslam?ın evrenselliğine aykırı. Sizin bu konudaki fikriniz nedir?

CEVAP

Sence ile, Bence ile, Onca ile din olmaz. Kitaplar ne yazıyor bunu bilmek gerekir. Benim veya senin bu konudaki fikirlerimiz dinde hiç ölçü olur mu?



Âişe validemiz bir defa çarşaf giymemiştir. Entari giydikleri, eteklik giydikleri hadis-i şeriflerle sabit. Giymiş olsa bile, bu bir âdettir. Peygamberimiz de entari giyerdi. Niye erkeklerimiz entari giymiyor? Peygamber efendimiz deveye binerdi, onlar niye Mercedese biniyorlar. Binmelerinde mahzur yoktur. Bunlar âdettir, giyim de bir âdettir. Dinimiz belli bir şekil bildirmemiştir.



Arap ülkelerinde yaşayanların iklim şartlarına uygun olanı çarşaf olabilir. Fakat kalkıp da kutuplarda yaşayan müslümanlara çarşaf giyeceksin diyemeyiz. Bu iklime uygun olmaz çünkü. Dolayısıyla İslam?ın evrenselliği diye bir şey yoktur bunda.



Pantolon giymek
Sual: Bayanların bayan pantolonu giymesi haram mıdır?

CEVAP
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Kadın elbisesi giyen erkeğe, erkek elbisesi giyen kadına lanet olsun!) [Hakim]

(Erkeğe benzemeye çalışan kadın, kadına benzemeye çalışan erkek bizden değildir.) [İ.Ahmed]



(Kadın gibi davranan erkeğe, erkek gibi davranan kadına lanet olsun!) [Buhari]

(Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!) (Taberani)



Benzemek niyeti olmasa da, erkeğin boynuna kolye, koluna bilezik ve kulağına küpe takması kadınlara benzemek olur ve caiz değildir. Kadının da, benzemek niyeti olmadan da, pantolon giymesi caiz olmaz. Pantolon erkek kıyafetidir.



Seadet-i Ebediyye kitabında diyor ki:

(Tergib-üs-salât?daki hadis-i şerifte, (Örtülü olan çıplaklara ve erkek gibi giyinen kadınlara ve kadın gibi giyinen, süslenen erkeklere lanet olsun) buyuruluyor. Hele dar pantolon, erkeklere de caiz değildir. Çünkü, kaba yerleri dışardan belli olmaktadır. Bundan başka, kadınların pantolon giymeleri eskiden de, şimdi de İslam âdeti değildir. Dinsizlerden, İslam tesettürünü bilmeyenlerden gelmektedir. Haramlar yayılsa, yerleşseler de, İslam âdeti olamazlar. Kâfirlere benzeyenin, onlardan olacağı, hadis-i şerifte bildirilmiştir. Pantolon, manto altına giyilebilir ise de, mantonun pantolon yokmuş gibi dizleri örtmesi lazımdır.)



Hadis-i şerifte örtülü olan çıplak ifadesi geçiyor. Tayt giyenler örtülü müdür? İçindeki çamaşır belli oluyor. Kaba yerleri dışardan belli olmaktadır. Pantolon da öyledir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Avret yerlerini açanlara ve başkasının avret yerine bakanlara, Allah lanet etsin!) [Beyheki]


<a href="redirect.jsp?url=http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/sunnet-bidatnedir/2-bolum/15-carsafsarikgiymeksakalbirakmak.htm" target="_blank">http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/sunnet-bidatnedir/2-bolum/15-carsafsarikgiymeksakalbirakmak.htm</a>
  #10939  
Alt 28.01.2005, 16:17
Benutzerbild von bigpuma
bigpuma bigpuma ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Sahte Tarikatcilar ve Schiglar.

Günümüzde sahte hocalar sahte üfürükcüler cogalmistir bunlarin Islam lan Ehli Sünnetlen ilgileri yoktur sadece rant pesindeler??????

CEVAP

[Buna benzer, telefon, mektup ve fakslar alıyoruz. Nakşi, Kadiri, Rufai gibi isimlere sığınarak, tarikat adı altında insanları kötü yola sürükleyenler gün geçtikçe çoğalmaktadır. "Sizden namazı kaldırdım, günahınız benim boynuma" diyen sapıkların tuzağına düşmemek için, önce dinimizi iyi bilmemiz gerekir.



Eğer gülü solan bu kız, yabancı bir erkekle, yalnız bir odada kalmanın, onunla konuşmanın, elini öpmenin haram olduğunu, Peygamber efendimizin hiçbir kadına mübarek elini öptürmediğini, hiç kimsede günah affetme yetkisinin olmadığını bilseydi, başına bu felaketler gelmezdi.]



Müzik, her çeşit çalgı, insanı alkolik ve morfinman gibi gaflet içinde, uyuşuk yapar. Böylece, nefsleri azdırarak, ebedi saadetten mahrum kalmasına sebep olur. İslam dini, insanları bu afetten, bu sonsuz felaketten korumak için, müziğin zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir.



Müzikten uzak durmaya çalışın. Her sıkıntının çaresi namaz kılmaktır. Namazı doğru kılarsanız, her kötülükten uzaklaşmış olursunuz. Haramların her çeşidinden kaçmanız, kötü arkadaşlardan uzaklaşmanız gerekir.



Bakü?de bir sapık
Azerbaycan-Bakü?den bir okuyucumuz, uzun bir mektup yazmış. Bakü?deki sapık bir tarikat şeyhi varmış. Bu şeyhin bir çok sapık görüşlerini bildirmiş. Temiz kimselerin de bu şeyhin kurbanı olmasından korkuyor. (Birkaçına olsun cevap yazın da, şeyhin sapık olduğu meydana çıksın) diyor.

1- Sapık şeyh, (Her şey gibi günahı işleten de Allah?tır. Bunun için günah işleyenleri hoş görmelidir) diyormuş.

Allahü teâlâ, (Kötülük yapmayın, günah işlemeyin) buyuruyor. Hâşâ kendisi günah işletiyorsa, ne diye günah işlemeyin diye emretsin?



2- Sapık şeyh, (Her şey, Allah?ın bir parçasıdır) diyormuş. Böyle söylemek de küfür olur.



3- Sapık şeyh, (Çoğunluğun ayıp saymadığı şey, günah olmaktan çıkar) diyormuş.

Bu da zındıkların sözüdür. Bugün dünyanın çoğu içkiyi günah saymıyor diye, içki günah olmaktan çıkar mı? Bütün insanlar ne derse desin, Allah haram etmişse haramdır. Peygamber efendimiz haram olduğunu bildirmişse haramdır.



4- Sapık, (Kâfir hor görülmemeli) diyormuş. Kur"an-ı kerimde kâfirler aleyhine birçok âyet-i kerime vardır. Peygamber efendimiz, kâfirleri niçin hor görüp onlarla savaştı?



5- Sapık, (Kurban kesmek nefsi kurban etmektir) diyerek kurban emrini inkâr ediyormuş. Müslümanlıkta kurban kesmek yoksa, Peygamber efendimiz niçin kurban kesmiş ve kurban kesmeyi emretmiştir?



6- Sapık, reenkarnasyona inanıyor. Halbuki bu inancın küfür olduğunu daha önce bildirmiştik.



7- Sapık, (Cennet ve Cehennem bu dünyadadır) diyormuş. Bu görüş de Kur"an-ı kerimi inkâr etmek olur.



Birçoğu hurufilik inancına benzeyen sapık görüşlerden birkaçı bunlardır. Demek ki sadece Türkiye?de değil, her yerde insanları doğru yoldan sapıtan şeytanın adamları varmış. Dinimizi iyice öğrenmeden merak için de olsa, herhangi bir şeyh ile görüşmek doğru değildir.



Tarikat, dine aykırı olmaz. Her şeyin sahtesi çıktığı gibi, günümüzde sahte tarikatlar çoktur.
Bugün yapılacak iş, eskiden yazılmış, İslam âlimlerinin kitaplarını okumaktır.


<a href="redirect.jsp?url=http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/vehhabilik/09-tasavvufvetarikatehlikafirmi/11-sapiktarikatcilar.htm" target="_blank">http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/vehhabilik/09-tasavvufvetarikatehlikafirmi/11-sapiktarikatcilar.htm</a>
  #10940  
Alt 28.01.2005, 16:22
Benutzerbild von bigpuma
bigpuma bigpuma ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Kadının zekatına kocas

Sual: Kendi paramı istediğim gibi harcayamam mı, çok bileziğim var, kendi zekatımı veremem mi? Tarikat dine aykırı olur mu?
CEVAP

Kendi paranızı meşru yerlere, dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz. Beyiniz karışamaz. Karışıyorsa, zulmediyor demektir. Onun parasını onun istemediği yerlere harcamanız uygun değildir. Eğer izin almışsanız, dilediğiniz yerlere verebilir, dilediğiniz gibi de harcarsınız. İzinsiz harcamanız doğru olmaz.



Bileziklerinizin zekatını siz vereceksiniz. Kendi paranızdan vermeniz gerekir. Beyinizin hediye ettiği para varsa ondan da verebilirsiniz. Hediye olarak aldığınız para da sizindir. Zekat vermeye beyiniz razı olmasa da, muhakkak vermeniz gerekir. Ondan habersiz verirsiniz. Kocanın razı olması meşru işlerde olur. Siz zekat verdiğiniz için sizden razı olmasa, bunun hiç kıymeti olmaz.



Tarikat, dine aykırı olmaz. Her şeyin sahtesi çıktığı gibi, günümüzde sahte tarikatlar çoktur. Bugün yapılacak iş, eskiden yazılmış, İslam âlimlerinin kitaplarını okumaktır.

Önce dinimizin emirlerini iyi öğrenmek gerekir. Bid?atleri ve haramları dinin emri gibi işleriz de haberimiz olmaz. İslam âlimlerinin kitaplarını okumaya devam etmeniz kâfidir. Bir yere gitmeniz gerekmez.



Sual: Kadınların takındığı inci, zümrüt ve pırlanta gibi ziynetlerin zekatı olur mu?

CEVAP

Kadınların altın ve gümüş hariç, başka ziynet eşyaları, ne kadar çok olursa olsun, zekat nisabına dahil edilmez. Fakat kurban nisabına dahil edilir. Yani nisabın üstünde ziynet eşyası olan kadın zengindir, kurban kesmesi vaciptir.



Sual: Şafii?de bir kadının bin bileziği, bin Reşat altını olsa yine mi zekata tâbi değildir?

CEVAP

Şafii mezhebinde, (Kadının ziyneti zekata tâbi değildir) demek, (Âdet olarak kullanılan ziyneti zekata tâbi değildir) demektir. Ziynet olarak, bin bilezik, bin altın lira takılmaz.



Diyelim ki âdet olarak en fazla on bilezik ile on altın lira takılıyorsa, bunlar zekata tâbi olmaz. (Kadının ziyneti 200 miskali geçerse, fazlası zekata tâbidir) diyen âlimler de vardır. Demek ki, kadının normal ziyneti zekata tâbi değildir. Fakat âdet olandan fazlası zekata tâbidir. Hanbeli ve Maliki"de de kadının ziyneti zekata tâbi değildir. Hanefi"de ise, altın kimde, nerede, ne maksatla kullanılırsa kullanılsın, nisabı bulursa zekata tâbidir. (Mezahibi Erbe"a)



Sual: Kız kardeşime zekat olur mu? Bey ve hanımın hesapları ayrı mıdır?

CEVAP

Zekat ve fitrenizi zengin değilse kız kardeşinize veya çocuklarına vermenizde mahzur yoktur. Dinimize göre, erkekle hanımının mal varlığı ayrıdır. Birbirine eklenmez. Siz zengin, beyiniz fakir olabilir, siz fakir beyiniz zengin olabilir.



Beyinize ait değil, kendinize ait borcunuz varsa, mevcut paranızdan çıkarırsınız. Altınlarınızı tartıp alacaklarınızla birlikte hesap edersiniz. Hepsinin kırkta birini altın olarak, yeğenlerinize verirsiniz.

Ev, dükkan, araba gibi şeyler zekat nisabına katılmaz. Yani zekatları verilmez


<a href="redirect.jsp?url=http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/zekatvesadaka/06-kadininzekatinakocasikarisamaz.htm
" target="_blank">http://www.dinibilgiler.org/birbilenesoralim/zekatvesadaka/06-kadininzekatinakocasikarisamaz.htm
</a>
Antwort


Themen-Optionen Thema durchsuchen
Thema durchsuchen:

Erweiterte Suche

Forumregeln
Es ist Ihnen nicht erlaubt, neue Themen zu verfassen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, auf Beiträge zu antworten.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Anhänge anzufügen.
Es ist Ihnen nicht erlaubt, Ihre Beiträge zu bearbeiten.

vB Code ist An.
Smileys sind An.
[IMG] Code ist An.
HTML-Code ist Aus.
Gehe zu